8 Eylül 2013 Pazar

İLLERİN TARIM ZENGİNLİĞİ

Detay:
Satır içi resim 1

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:

-“İller içinde Konya, toplam bitkisel üretim alanı, ekilen
alan ve nadas alanında, Antalya, sebze bahçeleri alanında,
Ordu, meyvelik alanında, Sakarya, süs bitkileri alanında
birinci”
-“Toplam bitkisel üretim alanlarının yüzde 8’i Konya’da,
yüzde 4,85’i Ankara’da, yüzde 4,51’i Şanlıurfa’da,
yüzde 3,24’ü ise Sivas’ta bulunuyor”
-“Sulama yatırımları bir an önce bitirilmeli. Gıda ve tarımın
bu kadar önemli hale geldiği bir ortamda Türkiye’nin 42,9
milyon dekar, Hollanda’dan daha büyük bir alanını nadasa
bırakmasının kabul edilebilir bir yanı yok”
-“GAP’ın yanı sıra çok büyük tarım alanlarını barındıran
İç Anadolu Bölgemizin de sulama yatırımları tamamlanmalı”
-“Meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanında birinci olan
Ordu’yu, Aydın, Gaziantep, Manisa, İzmir izliyor”
-“En fazla sebze alanı, 471 bin 602 dekarla Antalya’da.  Bu ili
468 bin 336 dekarla Bursa, 463 bin 936 dekarla Ankara,
430 bin 944 dekarla İzmir izliyor”
-“Süs bitkilerinde Sakarya 11 bin 356 dekarla birinci sırada.
Sakarya’yı, İzmir, Yalova, Antalya, Bursa, Edirne izliyor”

Ankara – 09.09.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iller içinde Konya’nın toplam bitkisel üretim alanı, ekilen alan ve nadas alanında, Antalya’nın, sebze bahçeleri alanında, Ordu’nun, meyvelik alanında, Sakarya’nın, süs bitkileri alanında birinci olduğunu bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 237 milyon 949 bin 637 dekar olan toplam bitkisel üretim alanlarının 154 milyon 644 bin 523 dekarının tahıllar ve diğer bitkisel ürün ekili, 42 milyon 861 bin 366 dekarının nadas, 32 milyon 129 bin 886 dekarının meyveler, içecek ve baharat bitkileri, 8 milyon 265 bin 966 dekarının sebze bahçeleri, 47 bin 895 dekarının ise süs bitkileri alanlarından oluştuğunu belirtti.

Konya’nın toplam bitkisel üretim alanı İsrail’in alanına yakın

Toplam bitkisel üretim alanlarının yüzde 8’i Konya’da, yüzde 4,85’i Ankara’da, yüzde 4,51’i Şanlıurfa’da, yüzde 3,24’ü ise Sivas’ta bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, Konya’nın 19 milyon 44 bin 386 dekar bitkisel alanla açık farkla birinci durumda olduğunu, ilin toplam bitkisel üretim alanının İsrail’in toplam alanına (20,7 milyon dekar) yakın bir alanı kapladığını bildirdi.
Konya’yı 11 milyon 535 bin 471 dekarla Ankara’nın, 10 milyon 720 bin 597 dekarla Şanlıurfa’nın, 7 milyon 702 bin 930 dekarla Sivas’ın, 6 milyon 977 bin 176 dekarla Yozgat’ın, 6 milyon 227 bin 252 dekarla Kayseri’nin, 5 milyon 706 bin 810 dekarla Diyarbakır’ın, 5 milyon 641 bin 764 dekarla Çorum’un, 4 milyon 899 bin 147 dekarla Manisa’nın, 4 milyon 809 bin 968 dekarla Adana’nın izlediği bilgisini verdi. Bayraktar, en az bitkisel üretim alanının ise 394 bin 276 dekarla Hakkari, 389 bin 204 dekarla Artvin, 350 bin 516 dekarla Bingöl ve 127 bin 972 dekarla Yalova illerinde olduğunu belirtti.

Ekilen alanda Konya birinci, Şanlıurfa ikinci, Ankara üçüncü

Ekilen alanda sulamanın yetersiz olduğu İç Anadolu illerinin, büyük bitkisel üretim alanlarına rağmen nadas oranının yüksek olması nedeniyle geride kaldığını bildiren Bayraktar, “11 milyon 692 bin 425 dekarla Konya yine birinci oldu ama 6 milyon 768 bin 596 dekar alanını nadasa bırakarak. Daha fazla nadas bırakılan 7 milyon 513 bin 920 dekarla Ankara üçüncülüğe düşerken, Şanlıurfa 7 milyon 861 bin 857 dekarla ikinci, Diyarbakır 5 milyon 165 bin 718 dekarla dördüncü, Yozgat 4 milyon 595 bin 815 dekarla beşinci, Sivas 4 milyon 584 bin 199 dekarla altıncı, Adana 3 milyon 786 bin 339 dekarla yedinci, Afyonkarahisar 3 milyon 661 bin 614 dekarla sekizinci, Kayseri 3 milyon 563 bin 566 dekarla dokuzuncu, Çorum 3 milyon 464 bin 284 dekarla onuncu sırada bulunuyor” dedi.

“Sulama yetersizliği nedeniyle çok büyük alan nadasa bırakılıyor”

Türkiye’nin sulama yetersizliği nedeniyle çok büyük bitkisel üretim alanlarını nadasa bıraktığını ve değerlendiremediğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Toplam bitkisel üretim alanının yüzde 18,01’ini, sebze bahçeleri, meyveler, içecek ve baharat bitkileri, süs bitkileri alanlarını dışarıda bıraktığımızda yüzde 21,7’sini nadasa bırakıyor. Nadasa bırakılan alanların yüzde 15,79’u (6 milyon 768 bin 596 dekar) Konya, yüzde 7,58’i (3 milyon 250 bin 485 dekar) Ankara, yüzde 7,19’u (3 milyon 82 bin 787 dekar) Sivas, yüzde 5,34’ü (2 milyon 288 bin 115 dekar) Yozgat, yüzde 5,23’ü (2 milyon 240 bin 907 dekar) Kayseri’de. En fazla nadasa tarla bırakan ilk 5 il de İç Anadolu Bölgemizde. Yine toplam nadas alanlarının yüzde 4,59’unun bulunduğu Çorum’un büyük bölümü de İç Anadolu’da. Nadas alanlarında dokuzuncu olan Eskişehir (toplam nadas alanlarının yüzde 3,14’ü var), onuncu olan Kırşehir (toplam nadas alanlarının yüzde 3,01’i var), onbirinci olan Aksaray da (toplam nadas alanlarının yüzde 2,85’i var) İç Anadolu Bölgemizde bulunuyor. İlk 10 il içinde İç Anadolu Bölgemizde olmayan iki il var. Biri toplam nadas alanlarının yüzde 3,51’i barındıran Şanlıurfa, diğeri ise toplam nadas alanlarının yüzde 3,19’unun bulunduğu Kars.  En az nadas alanı ise 1905 dekarla Osmaniye, 1546 dekarla Edirne, 700 dekarla Tekirdağ, 221 dekarla Düzce illeriyle, nadasa tarla bırakılmayan Trabzon ve Rize illerinde.

Nadasa bırakılan alanların 5’te 3’ü İç Anadolu’da

İç Anadolu Bölgemiz, 25 milyon 270 bin 509 dekar alanla, toplam nadasa bırakılan alanların yüzde 58,96’sını, 5’te 3’üne sahip durumda. Sulama yatırımları bir an önce bitirilmeli. Gıda ve tarımın bu kadar önemli hale geldiği bir ortamda, Türkiye’nin 42 milyon 861 bin 366 dekar alanı, Hollanda’nın yüzölçümünden daha büyük bir alanını nadasa bırakmasının kabul edilebilir bir yanı yok. Ülkemizin böyle bir lüksü olmamalı. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) yanı sıra çok büyük tarım alanlarını barındıran İç Anadolu Bölgemizin de sulama yatırımları tamamlanmalı. Devletimiz, bütün olanaklarını bu alana kaydırarak, Konya Ovası Projesi (KOP) gibi projeleri ve sulama yatırımlarını tamamlamalı. Ülkemiz su zengini olmadığı için sulamada modern sulama metotlarına öncelik verilmeli.”

Meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanları

Türkiye’nin 32 milyon 129 bin 886 dekar meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanı bulunduğunu belirten Bayraktar, bu alanlarda büyük fındık alanlarına sahip Ordu’nun 2 milyon 309 bin 93 dekar alanla birinci sırayı aldığını, Ordu’yu, 2 milyon 155 bin 207 dekarla Aydın’ın, 2 milyon 34 bin 32 dekarla Gaziantep’in, 1 milyon 857 bin 213 dekarla Manisa’nın, 1 milyon 425 bin 424 dekarla İzmir’in izlediğini bildirdi. Bayraktar, bu illeri 1 milyon 270 bin 319 dekarla Giresun, 1 milyon 201 bin 107 dekarla Mersin, 1 milyon 162 bin 633 dekarla Muğla, 1 milyon 146 bin 664 dekarla Şanlıurfa, 937 bin 157 dekarla Samsun, 932 bin 310 dekarla Balıkesir illerinin takip ettiği bilgisini verdi. Bu illeri, Denizli, Bursa, Malatya, Hatay, Sakarya, Trabzon, Antalya, Kahramanmaraş, Düzce ve Adana’nın izlediğini bildiren Bayraktar, 8 bin 277 dekarla Muş, 6 bin 854 dekarla Kars, 5 bin 870 dekarla Karabük, 1218 dekarla Ağrı, 639 dekarla Ardahan ve 517 dekarla Bayburt illerinin ise son sıraları paylaştığı bilgisini verdi.

Sebze bahçeleri alanında Antalya birinci, Kars’ın sebze bahçesi yok

Sebze bahçeleri alanının Türkiye toplamında 8 milyon 265 bin 966 dekarı bulduğunu, en fazla sebze alanının, 471 bin 602 dekarla Antalya’da olduğunu, Antalya’nın ardından 468 bin 336 dekarla Bursa, 463 bin 936 dekarla Ankara, 430 bin 944 dekarla İzmir illerinin geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Hatay, sebze bahçeleri alanında 348 bin 468 dekarla beşinci, Samsun 343 bin 932 dekarla altıncı, Manisa, 337 bin 838 dekarla yedinci, Adana 311 bin 510 dekarla sekizinci, Mersin 310 bin 362 dekarla dokuzuncu, Balıkesir 310 bin 62 dekarla onuncu, Kayseri 270 bin 121 dekarla onbirinci sırada. Bu illeri Tokat, Çanakkale, Muğla, Şanlıurfa, Konya, Diyarbakır, Amasya, Nevşehir, Denizli izliyor. Sebze alanı bulunmayan Kars’ın yanı sıra Tunceli 4 bin 425 dekarla, Rize 3 bin 516 dekarla, Bayburt 1474 dekarla, Ardahan 140 dekarla sebze bahçeleri alanında sonlarda yer alıyorlar.

Süs bitkileri alanının dörtte bire yakını Sakarya’da

2011 yılında istatistikleri tutulmaya başlanan süs bitkilerinde Sakarya 11 bin 356 dekarla birinci sırada. Türkiye’nin toplam 47 bin 895 dekar olan süs bitkileri alanının dörtte birine yakını (yüzde 23,71) Sakarya’da. Sıralamada Sakarya’yı 9 bin 688 dekarla İzmir, 9 bin 661 dekarla Yalova, 5 bin 201 dekarla Antalya, 3 bin 173 dekarla Bursa, 2 bin 500 dekarla Edirne izliyor. Toplam 42 ilde süs bitkileri alanı bulunurken, bu alanın yüzde 86,81’i Sakarya, İzmir, Yalova, Antalya, Bursa ve Edirne’den oluşan ilk 6 ilde yer alıyor. İlk 6 ili 808 dekarla Konya, 741 dekarla Manisa, 623 dekarla Samsun, 595 dekarla İstanbul, 454 dekarla Isparta, 428 dekarla Tokat izliyor.  Süs bitkileri alanı bulunan 42 il içinde son sıraları 8 dekarla Adıyaman, 6’şar dekarla Afyonkarahisar, Kütahya ve Malatya, 5 dekarla Ordu, 3 dekarla Karaman, 2 dekarla Bartın, 1’er dekarla Giresun ve Erzurum oluşturuyor.”
5 Eylül 2013 Perşembe

ÇELTİKTE HASAT BAŞLADI.

Detay:

Satır içi resim 1


-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:

-“Geçen yıla göre yüzde 2,3 artışla 900 bin ton 
çeltik üretimi bekliyoruz”
-“Çeltikte son 10 yılda, ekim alanında yüzde 83, 
verimde yüzde 28,5 artış oldu”
-“Bu dönemde, üretim, yüzde 136 artsa da hala yüzde 
27 oranında bir açığımız var”
-“2012 yılında 263 bin 546 ton çeltik, pirinç ve kahverengi
pirinç ithalatı yaptık”
-“Dünya fiyatlarının düşük olması üreticilerimizin 
rekabet etmesini zorlaştırıyor”
-“Ek koruma tedbirleri alınmadığı sürece çeltik üretiminde
istikrarlı bir artış sağlamak mümkün değil”
-“Hasat döneminde ithalat kesinlikle yapılmamalıdır”

Ankara – 05.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Marmara Bölgesinde erkenci çeşitlerde çeltik hasadının başladığını bildirerek, “üretimin 880 bin ton olduğu geçen yıla göre, yüzde 2,3 artışla 900 bin ton çeltik üretimi bekliyoruz” dedi.
Bayraktar, çeltikte son 10 yılda, ekim alanında yüzde 83, verimde yüzde 28,5 artış olduğunu, bu dönemde, üretim, yüzde 136 artsa da hala yüzde 27 oranında bir açık bulunduğunu vurguladı.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2013 yılı Ağustos ayı itibariyle, bu üretim sezonunda dünyada toplam 712 milyon 800 bin ton çeltik karşılığı 477 milyon 900 bin ton pirinç üretimi beklendiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, 2012 yılında 699 milyon 100 bin ton olan dünya toplam çeltik üretiminin, bu yıl yüzde 1,96 oranında artarak 712 milyon 800 bin tona ulaşacağını bildirdi. 
Dünya pirinç üretiminin yüzde 52,6’sının Çin ve Hindistan tarafından gerçekleştirildiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“En fazla ekim alanına sahip olan Hindistan, çeltik verimindeki düşüklük sebebiyle üretim bakımından ikinci sırada yer alıyor. Çin, çeltik verimi Hindistan’a göre daha yüksek olduğu için çeltik üretiminde birinci sırada bulunuyor. Dünyada pirinç üreticisi diğer önemli ülkeler ise Endonezya, Bangladeş, Vietnam, Tayland’dır. Türkiye’nin kahverengi pirinç ithalatının en fazla yapıldığı ABD’de ise 5 milyon 779 bin ton üretim yapılıyor.
Dünyada ortalama çeltik verimi dekar başına 439 kilogram. Çeltik üretiminin gerçekleştirildiği önemli üretici ülkeler arasında en fazla verim alan ülkeler, Mısır ve ABD. Çeltik verimi Mısır’da 970 kilogram, ABD’de 834 kilogram. Ülkemizde 735 kilogram olan çeltik verimi, dünya ortalamasının üzerinde bulunuyor. Önemli üretici ülkelerden Çin’de verim ortalama 674 kilogram, Hindistan’da 359 kilogram, Endonezya’da 513 kilogram, Bangladeş’te 292 kilogram düzeyinde.”

Kişi başına pirinç tüketimi dünyada 53, Türkiye’de 8 kilogram

Dünyada kişi başı pirinç tüketiminin yıllık 53 kilogram olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Dünyada kişi başına pirinç tüketimi en fazla 173 kilogramla Bangladeş’te yapılıyor. Çeltik üretiminde ilk sırada olan Çin’de, kişi başı tüketim 76 kilogram,  Hindistan’da 68 kilogram. Kişi başına pirinç tüketimi, Vietnam’da 141 kilogram, Endonezya’da 127 kilogram, Tayland’da 133 kilogramı buluyor. ABD ve Türkiye’de ise kişi başına pirinç tüketimi 8 kilogram düzeyinde.
Dünyada üretimi gerçekleştirilen toplam 477 milyon 900 ton pirincin 38 milyon 657 bin tonu dış ticarete konu oluyor. Dünyada pirinç ithalatı gerçekleştiren ülkelerin başında dünya üretiminde ilk sırada olan Çin geliyor. Bu ülkeyi Nijerya, Endonezya, İran, Irak ve Suudi Arabistan izliyor. 
Çeltik üretiminde ikinci sırada olan Hindistan, pirinç ithalatında birinciliği alıyor.
Dünya pirinç ihracatında ikinci sırada olan Tayland, 21 milyon 100 ton olan üretiminin yüzde 38’ini ihraç ediyor. Bu ülkeyi Vietnam, ABD, Pakistan izliyor.”
Bu yıl ülkemizde de iklim koşullarının iyi olmasının çeltik veriminde artışa neden olduğunu bildiren Bayraktar, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilk tahmin sonuçlarına göre, Türkiye çeltik üretiminin geçen yıla göre yüzde 2,3 oranında artarak 880 bin tondan 900 bin tona ulaşmasının beklendiği bilgisini verdi.

Çeltik üretiminin yüzde 71,6’sı Marmara Bölgesi’nde

Son yıllarda verim miktarındaki artışın yanında ekim alanlarının çoğalmasının çeltik üretiminin önemli düzeyde artmasına neden olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Son 10 yılda ekim alanları yüzde 83 oranında artarken, çeltik verimi yaklaşık yüzde 28,5 oranında artış göstermiştir. Ekim alanları ve verimdeki artışla birlikte son 10 yılda çeltik üretimi yüzde 136 oranında arttı.
Çeltik, ülkemizde başta üç tarım bölgesinde yoğunlaşmıştır. Türkiye çeltik üretiminin yüzde 71,6’sı Marmara Bölgesinde, yüzde 17,1’i Karadeniz Bölgesinde yüzde 8,7’si Orta Kuzey Anadolu Bölgesinde yetiştirilmektedir. Edirne, Samsun, Balıkesir, Çanakkale, Çorum ve Çankırı’dan oluşan 6 ilin üretimleri, toplam üretimin yüzde 84’ünü oluşturmaktadır. Bu illerden Edirne, tek başına yaklaşık toplam üretimin yüzde 42’sine sahipken, Samsun yüzde 13, Balıkesir yüzde 12, Çanakkale yüzde 9, Çorum yüzde 6 ve Çankırı yüzde 2’lik bir üretim oranına sahiptir. Kalan yüzde 16’lık kısmını ise Kırklareli, Tekirdağ, Sinop, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kırıkkale, Mersin ve Iğdır gibi diğer iller üretmektedir.
Üretim artışına paralel olarak çeltik tüketiminin de hızlı artmasıyla ülkemizde çeltik üretiminde halen yaklaşık yüzde 27 oranında üretim açığı bulunmaktadır. Bu açığın giderilmesi için ithalat devam etmektedir. 
2012 yılında çeltik ve çeltik ürünleri olarak toplam 263 bin 528 ton çeltik ithalatı gerçekleştirilmiştir. Toplam ithalatın 227 bin 539 tonu çeltik, 25 bin 110 tonu pirinç, 10 bin 879 tonunu kahverengi pirinç oluşturmaktadır. Türkiye toplam 22 ülkeden çeltik ve ürünleri ithal etmektedir. Çeltik ithalatının yüzde 77’si ABD ve Rusya’dan, pirinç ithalatının yüzde 60’ı İtalya, Hindistan ve Rusya, kahverengi pirinç ithalatının ise yüzde 91’i ABD’den yapıldı.”

“Gümrük vergi oranları üreticiyi korumaya imkan vermiyor”

İç piyasaya göre dünyada çeltik ve pirinç fiyatlarının düşük seyrettiğini belirten Bayraktar, dünya fiyatlarının düşük olmasının üreticilerin rekabet etmesini zorlaştırdığına dikkati çekti. Çeltik ve ürünlerinde uygulanan gümrük vergi oranlarının ülke üreticilerinin korunmasına imkan vermediğini bildiren Bayraktar, “Ek korunma tedbirleri alınmadığı sürece çeltik üretiminde istikrarlı bir artış sağlamak mümkün değil. Ülke ihtiyacını karşılayacak seviyeye gelinceye kadar ihtiyaç duyulan ithalatın yapılması kaçınılmazdır. Ancak, özellikle hasat döneminde ithalat kesinlikle yapılmamalı” dedi. 
Çeltiğin sulu koşullarda üretimi gerçekleştirilen bir ürün olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sulama ücretleri, çeltik maliyetinde önemli bir kalemi oluşturmaktadır. Sulama maliyetlerinin düşürülmesi için sulama ücretleri azaltılmalıdır. 
Uygulanan destekler olumlu olmakla birlikte, girdi masrafları için verilen destek miktarı yeterli olmamaktadır. Bu sebeple verilen destekler, üretim maliyetleri dikkate alınarak belirlenmelidir.
Sertifikalı tohumluk kullanımının yaygınlaştırılması için prim ödemelerinde sertifikalı tohumluk kullananlara yapılan destek artırılarak devam etmelidir.
Tarımsal üretimde kullanılan gübre, motorin, tarımsal sulamada kullanılan elektrik gibi girdilerde KDV’lerin kaldırılarak birim fiyatlarının düşürülmesi sağlanmalıdır.” 
Bu yıl çeltik hasadının eylül ayı itibariyle Marmara Bölgesinde erkenci çeşitlerde başladığını bildiren Bayraktar, “Hasat önümüzdeki günlerde yoğunlaşacaktır. Üretimin geçen yıla göre fazla olması, bu yıl ithalata çok fazla gerek duyulmayacağını göstermektedir. Üreticimize bereketli ve kazançlı bir hasat dilerim” dedi.
4 Eylül 2013 Çarşamba

Fwd: Bayraktar; Üzüm Çeşitliliğimiz Azalıyor

Detay:

Satır içi resim 1


-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Geçmişte 1200 çeşit üzümün yetiştiği Anadolu’da,

günümüzde ekonomik üretimi yapılan çeşit sayısı

50’lere indi”

-“Türkiye, bağ alanlarının büyüklüğünde 5’inci,

üretimde 6’ıncı ama üzümün anavatanı Anadolu.

Türkiye’nin üzümde çok daha büyük bir potansiyeli

barındırdığı tartışılmaz bir gerçektir”

-“1970’li yılların başında bağ alanlarının büyüklüğü

860 bin hektardı. O tarihten bu yana bağ alanları

yüzde 45 azaldı. Bu alanlar korunsaydı Türkiye bağ alanı

büyüklüğünde İspanya’nın ardından dünya ikincisi olurdu”

-“Üzümde çeşit sayısı korunmalı, geçmişte sökülmüş

bağ alanları yeniden kurulmalıdır”

-“Bu sene üzüm üretimin, geçen yıla göre yüzde 2,4

azalmayla 4 milyon 185 bin 126 tondan 4 milyon 85 bin

tona inmesi bekleniyor”

-“Manisa gibi bazı üzüm üretim bölgelerinde kışın don,

ilkbaharda dolu olması, hasat zamanı da yağmur yağması

rekolteyi önemli ölçüde düşürdü”

-“Üreticimiz üzümü emanete vermez, ihtiyacı kadar olan

malı satışa çıkarıp geri kalanını depoları veya ziraat odaları

depolarında tutarsa fiyat düşmez”

-“Üzümde kayıp da çok fazla. Üretim ve piyasada 373 bin

29 ton üzüm çöpe gidiyor. Oldukça büyük miktarlarda

üzümün de tüketim aşamasında çöpe gittiği düşünülürse

kaybın büyüklüğü ortaya çıkar” 

Ankara – 25.08.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Şemsi Bayraktar, kültüre alınması 7500 yıl öncesine dayanan, anavatanı Anadolu olan üzümün 15 bini bulan çeşidinin 1200’ünün geçmişte Anadolu’da yetişirken, günümüzde ekonomik üretimi yapılan çeşit sayısının 50’lere indiğini, çeşit sayısında büyük azalma meydana geldiğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Karadeniz sahilleri ve Doğu Anadolu’nun kuzey bölümleri dışında Anadolu ve Trakya’nın hemen her yerinde yetiştirilen üzümde Türkiye’nin, bağ alanlarının büyüklüğünde 5’inci, üretimde 6’ıncı sırada belirterek, “ama üzümün anavatanı Anadolu. Türkiye’nin üzümde çok daha büyük bir potansiyeli barındırdığı tartışılmaz bir gerçektir. Üzümde çeşit sayısı korunmalı, geçmişte sökülmüş bağ alanları yeniden kurulmalıdır” dedi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün 2011 yılı verilerine göre, üzüm üretiminde 9 milyon 67 bin tonla Çin’in ilk sırayı aldığını, bu ülkeyi 7 milyon 115 bin 500 tonla İtalya, 6 milyon 756 bin 449 tonla ABD, 6 milyon 588 bin 904 tonla Fransa, 5 milyon 809 bin 315 tonla İspanya’nın izlediğini bildiren Bayraktar, Türkiye’nin 2011 yılında 4 milyon 296 bin 351 tonla altıncı, Şili’nin 3 milyon 149 bin 380 tonla yedinci, Arjantin’in 2 milyon 750 bin tonla sekizinci, İran’ın 2 milyon 240 bin tonla dokuzuncu, Avustralya’nın 1 milyon 715 bin 717 tonla onuncu sırada bulunduğunu belirtti.

Türkiye’nin 472 bin 545 hektar olan bağ alanıyla 963 bin 95 hektar bağ alanı olan İspanya’nın, 764 bin 124 hektar bağ alanı olan Fransa’nın, 725 bin 353 hektar bağ alanı olan İtalya’nın ve 596 bin 900 hektar bağ alanı olan Çin’in ardından beşinci sırayı aldığı bilgisini veren Bayraktar, dünya nüfusunun yüzde 1,1’ini barındıran Türkiye’nin dünya üzüm üretiminin yüzde 6,22’sini karşıladığını vurguladı.

-Rekoltede azalma bekleniyor-

Bu sene üzüm üretimin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) birinci tahminlerine göre, geçen yıla oranla yüzde 2,4 azalmayla 4 milyon 185 bin 126 tondan 4 milyon 85 bin tona inmesinin beklendiğini belirten Bayraktar, “toplam meyve üretiminin yüzde 22,5’i üzümden oluşuyor. Manisa gibi bazı üzüm üretim bölgelerinde kışın don, ilkbaharda dolu olması, hasat zamanı da yağmur yağması rekolteyi önemli ölçüde düşürdü” dedi. 

-En fazla bağ alanları hangi ilde- 

Dünyada bağcılık için en elverişli iklim kuşağında yer alan Türkiye’nin en fazla bağ alanlarının Manisa, Denizli, Kahramanmaraş , Mersin, Gaziantep, Diyarbakır, Nevşehir, Mardin, Şanlıurfa, Karaman, Kilis, Elazığ, İzmir, Adıyaman, Bursa, Konya, Çorum, Kayseri, Malatya, Isparta, Ankara, Tokat, Adana, Çanakkale, Uşak, Batman, Hatay, Yozgat, Niğde, Antalya, Tekirdağ, Sakarya, Aksaray, Burdur ve Balıkesir’de  bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Özellikle 1980 sonrası gerileme yaşayan bağcılık, son yıllarda modern üretim tekniklerinin uygulanması ve yatırımların artmasıyla gelişmeye başladı. 1970’li yılların başında bağ alanlarının büyüklüğü 860 bin hektardı. O tarihten bu yana bağ alanları yüzde 45 azaldı. Bu alanlar korunsaydı Türkiye bağ alanı büyüklüğünde İspanya’nın ardından dünya ikincisi olurdu.

2011 yılında üretilen üzümün yüzde 48’i sofralık, yüzde 33’ü kurutmalık, yüzde 10’u pekmez, pestil, sucuk, şıra ve yüzde 9’u da şaraplık üzümdür.

Ülkemiz nüfusu sürekli artış göstermesine rağmen kişi başına üzüm tüketimimiz artmamış, aksine azalmıştır. 1990’ların başında yaklaşık 45 kilogram olan kişi başı üzüm tüketimi günümüzde 34,8 kilograma inmiştir. Çekirdeksiz kuru üzümde ise iç tüketim toplam 20-25 bin tondur.”

-“Virüs ve bakteriyel hastalıklara karşı en etkin yöntem

temiz ve sağlıklı fidan”- 

Bağlarda özellikle bakteriyel hastalıklar, virüs hastalıkları ve floksera zararlısına karşı ilaçlı mücadelenin yapılamadığını, bu nedenle virüs ve bakteriyel hastalıklara karşı en etkin yöntemin temiz ve sağlıklı fidan kullanımı olduğunu belirten Bayraktar, “Floksera ve nematodlar için ise dayanıklı anaçları ile bağların tesis edilmesi gerekmektedir. Aşılı asma fidan üretiminde en büyük sorun yetersizliktir. Aşılı fidan talebi yılda 8-10 milyon adettir ancak üretim talebi karşılayamamaktadır” dedi.

-“Bağcılık, ürünün iç ve dış pazarlarda değerlendirilmesine bağlı”-

Türkiye bağcılığının geliştirilmesinin her şeyden önce elde edilen ürünün taze ya da işlenmiş olarak iç ve dış pazarlarda değerlendirilmesine bağlı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu nedenle üretim hedefleri iç ve dış pazarlarda rekabet edecek şekilde belirlenmelidir. Sofralık üzüm pazarlaması çok sayıda alıcı ve satıcının olduğu ve ürünün tüketiciye ulaşıncaya kadar çok sayıda el değiştirdiği bir pazarlama yapısı bulunmaktadır. Diğer yaş sebze ve meyvelerde olduğu gibi sofralık üzüm pazarlaması da 552 sayılı Hal Kanununa göre yapılmaktadır.

Sumalık üzümler TEKEL’in Alkol ve Alkollü içecekler bölümü özelleşmesinden sonra tamamen serbest piyasaya kalmıştır. Sumalık üzümler özelleşen içki fabrikaları tarafından alınmaktadır.

Çekirdeksiz üzüm Ege Bölgesi üreticilerinin en büyük geçim kaynaklarından birisi olmasının yanında adı ve kalitesiyle dünyada tanınmış olan bir ürünümüzdür.

-“Türkiye, çekirdeksiz kuru üzüm üretim ve ihracatında dünya birincisi”-

Ülkemiz, dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretim ve ihracatında ilk sıralarda yer almaktadır. Dolayısıyla ihraç fiyatımız aynı zamanda dünya kuru üzüm fiyatını da belirlemektedir. Kuru üzümde rekolteyi artıran sebeplerden birisi de taze olarak pazarlanamayan üzümün kurutmaya ayrılmasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple sofralık üzüm ihracat iadesi önem arz etmektedir.”

-Bayraktar; “emanete üzüm vermeyin, depolarda tutun”- 

Arz fazlası ürünün, fiyatın düşmesine dolayısıyla döviz kaybına, üreticinin ve ülkenin zarar etmesine neden olduğunu bildiren Bayraktar, “Çekirdeksiz üzümdeki rekolteye bağlı olarak arz talep dengesinin bozulması, üreticilerimiz aleyhine işlemekte ve bir yıllık emeklerinin sonucunda maliyetin altında ürün satmak zorunda kalmakta veya ürün toplanmadan bağda kalmaktadır. Üreticimiz üzümü emanete vermez, ihtiyacı kadar olan malı satışa çıkarıp geri kalanını depoları veya ziraat odaları depolarında tutarsa fiyat düşmez” dedi.

-Yapılması gerekenler-

Kuru üzüm pazarlamasında ve ihracatında en büyük problem temizliktir. Çoğunlukla yerde veya örtü üzerinde kurutulan üzümlerde ihracat esnasında temizlik problemi çıktığını, üzümlerin beton veya tel sergi üzerinde kurutulması gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ambalajlamada özellikle en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği (AB) standartlarına uyum göstermek için çalışmalar yapılmalıdır.

Çekirdeksiz kuru üzümde AB benzeri bir depolama kuruluşunun oluşturulması ve depolama maliyetinin desteklenmesi gerekmektedir.

Ürün pazarlamasında ve serbest piyasada oluşan fiyatı kaçak yollarla gelen üzümler olumsuz etkilemektedir. Kuru üzümde sınır ticareti adı altında ülkemize giren ve sınır illerinde kalmayıp, ihraç edilen kuru üzümün içine karıştırılarak kalitemizi tehdit eden kaçak girişlerin daha sıkı kontrollerle önlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Şaraplık üzümdeki en büyük sıkıntı, şaraptaki ÖTV’nin yüksekliğinden dolayı ürün bedellerinin düşmesidir. Şarapta ÖTV oranları makul bir seviyeye getirilmelidir.

Üzümde alternatif değerlendirme şekillerinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Ürünün serbest piyasada fiyatının oluşabilmesi için çok fazla alıcı ve satıcının bir arada bulunması gereklidir. Bunun için ürün ihtisas borsaları oluşturulmalı ya da mevcut borsalara işlerlik kazandırılmalı, ticaret borsaları tescil kurumu olmaktan çıkarılmalıdır.

Üzümde kayıp da çok fazla. 2011-2012 üretim sezonunda üretim ve piyasada 373 bin 29 ton üzüm çöpe gidiyor. Oldukça büyük miktarlarda üzümün de tüketim aşamasında çöpe gittiği düşünülürse kaybın büyüklüğü ortaya çıkar. Üretim, piyasa ve tüketimde kayıplar doğru ambalajlama ve saklamayla en aza indirilmelidir.”

-Kayıp miktarı 66 ülkenin üzüm üretiminden fazla- 

Bayraktar, yeterlilik derecesi yüzde 134,3 olan üzümde, 2011-2012 sezonunda 4 milyon 296 bin 351 ton üzüm üretiminin 124 bin 594 tonunun üretimde, 248 bin 435 ton üzümün piyasada kaybedildiğini, 15 bin 465 ton ithalat, 786 bin 930 tonu Avrupa Birliği’ne olmak üzere 1 milyon 123 bin 355 ton ihracat yapıldığını, yurtiçinde 2 milyon 597 bin 730 ton tüketildiğini, üzümde 259 bin 274 ton da endüstriyel kullanım bulunduğunu belirtti. Tüketim aşaması hariç kaybedilen 373 bin 29 ton üzümün Rusya’nın 412 bin 380 ton, bağcılık ülkeleri Cezayir’in 402 bin 592 tonluk, Avusturya’nın 375 bin 301 tonluk üzüm üretimlerine yakın bir rakam olduğunu vurgulayan Bayraktar, dünyada 93 ülke 7 milyon 60 bin 245 hektar bağ alanında, 69 milyon 93 bin 293 ton üzüm üretiyor. Türkiye’de üretim ve piyasa aşamasındaki kayıplar, içlerinde Suriye, Sırbistan, Meksika, Bulgaristan, Ermenistan, Irak, Japonya, Gürcistan gibi ülkelerin de olduğu 66 ülkenin toplam üretimlerinden fazla bir miktar ediyor.

Şemsi Bayraktar, Türkiye’de erkenci çeşitlerle başlamış olan üzüm sezonunda hasat yoğunluğunun arttığını, üreticilerin bağ bozumunda emeklerinin karşılığını almalarını ve bol kazançlı yeni bir hasat dönemi geçirmelerinin en büyük temennileri olduğunu bildirdi.


Çiftçiye Verilen Desteklemelerden Vergi Kesilmemeli

Detay:

Satır içi resim 1-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:

-“Çiftçiye verilen desteklerden vergi kesintisi yapılmamalı.

Destek, gelir değildir”

-“Destekten yüzde 4 vergi kesintisi yapılması ve Ziraat

Bankası’nın destekleme ödemelerinden vergi dışında da

ücret alınması çiftçiye ağır yük getiriyor”

-“Dekonttan bile para istendiğini öğreniyoruz. Bunun kabul

edilebilir bir yanı yoktur”

-“Yasa konusu olan destekten yüzde 4 vergi kesintisi

yapılmamasına yönelik talebimizi, TZOB’nun bina açılışını

yapıp, Yönetim Kurulu toplantımıza katılan

Başbakan Erdoğan’a ilettik”

-“Birçok ürünü yılda bir satılan, buna karşılık bütün bir yıl

masraf yapılan tarım sektöründe sermaye birikimi

yapılamamakta, kullanılabilir sermaye miktarı çoğu zaman

yetersiz kalmaktadır”

-“Tarımsal politikaların en önemli bölümünü oluşturan

tarımsal kredilerin, faiz oranlarının düşük olması, zamanında

ve yeterli miktarda kolaylıkla kullanılması, sektörün

gelişmesi açısından büyük önemi vardır”

-“Konuyla ilgili olarak Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü ile

görüşülmüş, Ziraat Bankası Şubeleri tarafından vergi

dışında herhangi bir ücret alınmadığı, alınan ücretlerin

tespit edilmesi durumunda çiftçilerimizin hesaplarına

aktarılacağı ifade edilmiştir”

Ankara – 27.08.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, destekten yüzde 4 kesinti yapılması ve Ziraat Bankası’nın destek ödemelerinden vergi dışında da ücret almasının çiftçiye ağır yük getirdiğini bildirerek, “çiftçiye verilen desteklerden kesinti yapılmamalı. Destek, gelir değildir. Dekonttan bile para istendiğini öğreniyoruz. Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, yasa konusu olan destekten yüzde 4 vergi kesintisi yapılmamasına yönelik taleplerini, 13 Mayıs 2013 tarihinde TZOB’nun bina açılışını yapıp, Yönetim Kurulu toplantısına katılan Başbakan Erdoğan’a ilettiklerini, konuyu müteakip defalar ilgili bakanlarla paylaştıklarını, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan da bu konuda talepte bulunduklarını belirtti.

Şemsi Bayraktar, ülkelerin gelişmişlik düzeyi hangi aşamada bulunursa bulunsun tarımın ülkelerin hemen hepsinde en fazla önem arz eden sektörlerden biri olduğunu belirtti. Ülkelerin tarım politikalarının oluşturulmasında, kırsalda yaşayanların gelir seviyelerinin artırılarak hayat standartlarının yükseltilmesi ana hedef olarak kabul edildiğini vurgulayan Bayraktar, bu hedefin gerçekleştirilmesi için, tarımsal üretimin ana materyali olan toprak ve su potansiyelinin üretime dönüştürülmesi, üretim faaliyetlerinin düzenli, sürekli ve etkin olarak yürütülmesi, gerekli tarımsal yatırımların yapılmasına bağlı bulunduğuna dikkati çekti. 

-“Bütün yıl masraf yapılıyor, ürün yılda bir satılıyor”- 

Bu bakımdan tarım sektöründe sermaye gereksiniminin büyük önemi olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ancak, birçok ürünü yılda bir satılan, buna karşılık bütün bir yıl masraf yapılan tarım sektöründe sermaye birikimi yapılamamakta, kullanılabilir sermaye miktarı çoğu zaman yetersiz kalmaktadır.

Bu durumda öz sermayesi yetersiz olan işletmelerin, üretim faaliyetlerini devam ettirebilmeleri, işletmelerini büyütebilme ve yeni yatırımlar gerçekleştirebilmeleri için dış kaynaklara ihtiyaçları bulunmaktadır. Bundan dolayı tarımsal politikaların en önemli bölümünü oluşturan tarımsal kredilerin, faiz oranlarının düşük olması, zamanında ve yeterli miktarda kolaylıkla kullanılmasının sektörün gelişmesi açısından büyük önemi vardır.” 

-“Ziraat Bankası alınan ücretlerin çiftçilerimizin hesaplarına

aktarılacağını ifade etti”-

Üreticilerin kredi ihtiyaçlarının karşılanması bakımından Ziraat Bankası’nın önemli bir rol üstlendiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Son yıllarda özel bankalar tarafından da kredi kullandırılmasına karşın Ziraat Bankası hala en önde yer almaktadır. Üreticilerimizin önemli bir kısmı Ziraat Bankası’ndan kredi kullanmaktadır. Kredi kullanımı ile ilgili iş ve işlemlerde zaman zaman sorunlar yaşanmakta karşılıklı görüşmeler ile sorunlar halledilmeye çalışılmaktadır. Ziraat Bankası ile yaşanan en son sorunlardan biri de Ziraat Bankası şubeleri tarafından çiftçilerimizin hesaplarına yatan destekleme ödemelerinden vergi dışında çeşitli adlar altında kesinti yapılmasıdır. Konuyla ilgili olarak Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü ile görüşülmüş, Ziraat Bankası Şubeleri tarafından vergi dışında herhangi bir ücret alınmadığı, alınan ücretlerin tespit edilmesi durumunda çiftçilerimizin hesaplarına aktarılacağı ifade edilmiştir.

Ziraat Bankası’nca yapılan açıklamaya rağmen basına yansıyan haberlere göre çiftçilerimizce istenen dekontlar için ücret talep edilmiştir. Sorunun devam ettiği görülmektedir. Çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi, hak ettikleri desteklerin her ne ad altında olursa olsun kesintiye uğramaması bakımından gereğinin yapılması önem arz etmektedir.”

Bayraktar, Ziraat Bankası’nın, bu güne kadar çiftçilerin kredi kullandığı en önemli kuruluş olduğunu ve olmaya devam edeceğini, konunun yetkililerce çözüleceğine inandıklarını bildirdi.

25 Haziran 2013 Salı

Ziraat Odası Filiz Çay Ürün Tanıtımı ve Reklam Çalışması

Detay:
Dere Pazarı Ziraat Odasının üretmiş olduğu Ziraat Çayı sizler için videolu hale getirdik, İyi seyirler dileriz. 

Ziraat Odası çayını temin etmek için Derepazarı Ziraat Odası iletişim sayfasına tıklayınız!!! 


Amatör Ürün Tanıtım Videomuz;


Fotoğraflar;






18 Aralık 2012 Salı

Defterlerin Tasdiki, Bilanço ve gelir tab.hk- 2012/69 GENELGE

Detay:
T Ü R K İ Y E   Z İ R A A T   O D A L A R I B İ R L İ Ğ İ
UNION OF TURKISH CHAMBERS OF AGRICULTURE
G.M.K Bulvarı No: 25   06440 Demirtepe / ANKARA
Tel: (0.312) 231 63 00 (Pbx) - Fax: (0.312) 231 76 27 
 
 
             Esas Birim :Muhasebe Müdürlüğü                             Tarih:11.12.2012
          Genelge No:69                                                             Özeti :Defterlerin Tasdiki, Bilanço ve gelir tab.hk
 

      ZİRAAT ODASI BAŞKANLIĞI  
                      ............................................   

            Bilindiği üzere; 6964 Sayılı kanunumuzun 12. maddesi “b” bendi gereğince 01.01.2005 tarihinden itibaren Ziraat Odalarımızın Muhasebe kayıtlarını“BİLANÇO ESASINA”göre tutmak zorunda oldukları birçok kez genelgelerle hatırlatılmış ve bu konuda hazırlanan Muhasebe talimatnamesi 2007 yılında yapılan Genel Kurul da kabul edilerek Odalarımıza gönderilmişti.
                        Ancak:
1- Müfettiş raporlarının tetkikinden; bazı odalarımızın muhasebe kayıtlarını zamanında yapmadığı görülmüştür. Vergi Usul Kanununun 219. maddesinin (a) bendi
ve Muhasebe talimatnamemizin  Bölüm 1, D-kayıt Düzenibaşlığı altında,5- Kayıt Zamanıalt başlığındaki “İşlemlerin defterlere, iş hacminin gereğine
uygun olarak, muhasebenin intizam ve açıklığını bozmayacak bir zaman içinde kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar mazeretsiz ve sebepsiz olarak 10 günden fazla geciktirilmeyecektir.”, hükmü gereğince kayıtların mutlaka belirtilen süre içinde yapılması,
2- Odalarda daha önce hazırlanan Tahmini 2012 yılı bütçesinin 31.12.2012 tarihi itibariyle kesinleşen Gelir-Gider kalemleri ile karşılaştırılmak suretiyle yapılacak olan bütçe uygulamalarının ve yıllık bilançonun, Yönetim Kurulunun teklifi ile Oda Meclislerine onaylatılması,
3- 213 sayılı Vergi Usul Kanununa ve Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Muhasebe Talimatnamesine göre onaylatılması gereken defterlerin kanuni süreleri içinde onaylatılması gerekmekte olup, onaya tabi defterler ve onay zamanlarına ilişkin cetvel genelgemize eklenmiştir. (Ek-1)
4- Kanunen Birliğimize gönderilmesi gereken; Bilanço ve (Ek-2)’de gösterildiği şekilde hazırlanacak Gelir-Gider cetvellerinin en geç Mart 2013 ayı sonuna kadar
Muhasebe Müdürlüğüne gönderilmesi,
 5- Muhasebe Talimatnamemizin hesap açıklamalarında “334-TEŞİKLAT İÇİ DİĞER BORÇLAR/ 334.00-Türkiye Ziraat Odalar Birliğine borçlar” hesabı yalnız Ziraat odaları tarafından kullanılacaktır.Her yıl sonunda odaca elde edilen gelirlerin %10’u, “659-DİĞER GİDER VE ZARARLAR” hesabının borcuna karşılık bu hesap alacaklandırılır. Birlik hissesinin havalesiyle bu hesaba borç yazılarak ilgili banka hesabı alacaklandırılır.” 
denilmektedir. Buna göre, 6964 sayılı kanunumuzun 21. maddesine göre oda gelirlerinin %10’ u olarak hesaplanacak tutarlar ile odanızın geçmiş yıllardan kalan borçlarının aşağıdaki 1 nolu işlemde gösterildiği şekilde, birlik tarafından hisse alacağı olarak hesabınızdan düşülen tutarın 2 nolu işlemde gösterildiği şekilde, odanızın birlik hissesi olarak ödediği tutarların ise 3 nolu işlemde gösterildiği şekilde hesaplara alınması,
                    
---------------------------------//-------------------------------------------------


                       659-Diğer Giderler ve Zararlar Hs.                                           100,00


1)                                         334.00-Türkiye Ziraat Odaları Birliğine Borçlar Hs.   100,00


                       Not: Hesaplanan Birlik Hissesinin hesaba alınması kaydı


                       --------------------------------//--------------------------------------------------


                       334.00- Türkiye Ziraat Odaları Birliğine Borçlar Hs              30,00
2)                               602-Diğer Gelirler Hs.                                                     30,00


                       Not: Odanın hisse alacağı olarak borcundan düşülen tutarın hesaba alınması kaydı


                       --------------------------------//--------------------------------------------------
                       334.00- Türkiye Ziraat Odaları Birliğine Borçlar Hs 70,00


3)                               102-Banka  Hs.                                                         70,00


                       Not: Oda tarafından Birliğe hisse borcu ödemesi yapıldığında yapılacak kayıt


                       -------------------------------//--------------------------------------------------- 
                  
gerekmekte olup;
                  
                            Yukarıda maddeler halinde sıralanan konuların yerine getirilmesi ve anlaşılmayan hususların Muhasebe Müdürlüğüne sorulmasını önemle rica ederiz.



                                                                Zıram ŞAHİN            M.Hikmet YAVUZYİĞİT
                                                             Muhasebe Müdürü                    Genel Sekreter V.


 
1- Onaya tabi defterler ve onay zamanlarına ilişkin cetvel
2-Örnek Gelir gider cetveli


Ekler için Tıklayınız

Yönetmelikte Değişiklik hk.-2012/68 GENELGE

Detay:
T Ü R K İ Y E   Z İ R A A T   O D A L A R I B İ R L İ Ğ İ
UNION OF TURKISH CHAMBERS OF AGRICULTURE
G.M.K Bulvarı No: 25   06440 Demirtepe / ANKARA
Tel: (0.312) 231 63 00 (Pbx) - Fax: (0.312) 231 76 27 
 
 
             Esas Birim :Teknik Hizmetler Kurulu Başkanlığı                             Tarih:07.12.2012
          Genelge No:68                                                                                    Özeti : Yönetmelikte Değişiklik hk.
 

                           ZİRAAT ODASI BAŞKANLIĞI’NA
                           ....................................

            15 Mayıs 2009 Tarihli ve 27229 Sayılı  Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliği” 2009 yılı 45 no’lu genelgemiz ile Odalarımıza duyurulmuştu.
           7 Aralık 2012 tarihli ve 28490 sayılı Resmi Gazete’de “Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
  • Yönetmeliğe göre; 15 Mayıs 2009      tarihli ve 27229 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tohumculuk Sektöründe      Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliği’nin10 uncu
         maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine, 12 nci maddesinin ikinci      fıkrasının (a) bendine ve 22 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendine     “Çalıştırılan ziraat mühendisi,      aynı il sınırları içinde, en fazla beş işletmede çalışabilir.”cümlesi      eklenmiştir.
  • Aynı      Yönetmeliğin 15 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki      şekilde değiştirilmiştir.
  • “a) Başvuru sahibi ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni veya bitkisel üretim ya da tohumluk yetiştirme konusunda ders aldığını belgeleyen teknikerveya peyzaj mimarı/teknikeriise diplomanın aslı veya il müdürlüğünce onaylı örneği; değil ise çalıştırıldığı beyan edilen ziraat mühendisi veyapeyzaj mimarına aitdiplomanın aslı
    veya il müdürlüğünce onaylı örneği. Çalıştırılan ziraat mühendisi veya peyzaj mimarı, aynı il sınırları içinde, en fazla beş işletmede çalışabilir.”
  • Aynı Yönetmeliğin 24 üncü maddesinin      birinci fıkrasının (b) bendi(tohumlukların      perakende satışlarını sorumlu kişi nezdinde yapmak)yürürlükten      kaldırılmıştır.

  • Aynı      Yönetmeliğin 26 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

    “(3) Bu Yönetmelik kapsamında verilen belgeler üzerindeki “Adı, Soyadı - Unvanı” hanesinin değişmesi durumunda, yeniden tespit yapılarak belge düzenlenir. “Yetkilendirilen Bitki Grubu” ve/veya “Adres” hanesinin değişmesi durumunda ise tespit yapılarak yalnızca değişikliği istenen kısım üzerinde düzeltme yapılır. İl müdürlüğü bu tür işlemleri Genel Müdürlüğe bildirmekle yükümlüdür.”
  • Aynı      Yönetmeliğin 27 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

    “(3) Belge düzenleyen il müdürlüğü; üreticilere ait tesislerden bir veya bir kaçının il sınırları dışına taşındığını tespit etmesi durumunda, tesisin taşındığı il müdürlüğünden denetim talep eder ve gelen sonucu üretici dosyasında muhafaza eder. Denetim neticesinde belge iptali gerekiyorsa bu işlem, belgeyi düzenleyen il müdürlüğü tarafından yapılır.
(4) Beyan edilen işletmenin tamamının başka bir il’e taşınması halinde; başvuru sahibi belge aldığı il müdürlüğüne müracaat ederek taşındığını ve dosyasının taşındığı il müdürlüğüne gönderilmesini talep eder. Taşındığı yerin il müdürlüğü ise, gelen dosyayı ve işletmeyi denetleyerek belge üzerindeki adres hanesini günceller.
(5) Aynı il sınırı içinde yapılan adres değişikliğinde; belge iptal edilmeden yeni adrese göre düzeltme yapılır.
(6) İl müdürlüğü bu Yönetmelik kapsamında denetimle ilgili görevlerini ilçe müdürlüğüne devredebilir.”

                                 Salim ALTAY                                Hikmet YAVUZYİĞİT
                           Tek.Hiz.Krl.Bşk.V.                                Genel Sekreter V.


 Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”


Ek için Tıklayınız 

Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri Hk.-2012/67GENELGE

Detay:
T Ü R K İ Y E   Z İ R A A T   O D A L A R I B İ R L İ Ğ İ
UNION OF TURKISH CHAMBERS OF AGRICULTURE
G.M.K Bulvarı No: 25   06440 Demirtepe / ANKARA
Tel: (0.312) 231 63 00 (Pbx) - Fax: (0.312) 231 76 27 
             Esas Birim :Teknik Hizmetler Kurulu Başkanlığı               Tarih:06.12.2012
          Genelge No:67                                                                       Özeti : Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri Hk.

      ZİRAAT ODASI BAŞKANLIĞI
      ………………………………..                           

      Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü’ nce hazırlanan “Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesine Dair Yönetmelik” 08.09.2006 tarih ve 26283 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bilindiği gibi, bu yönetmelik ve sonrasında  belirlenen uygulama esaslarında belirtilen düzenlemeler konusunda Ziraat Odalarımıza önemli görevler düşmektedir.

               Ziraat Odalarımızın “Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri” ile ilgili durumunun tespit edilebilmesi amacıyla, aşağıda belirtilen
soruların yanıtlanarak14 Aralık 2012 tarihine kadar Birliğimize gönderilmesi gerekmektedir.

                            Bilgilerinizi ve gereğini rica ederiz.



                                                   Salim ALTAY                                  Hikmet YAVUZYİĞİT
                                        Teknik Hizmetler Kurulu Bşk.V.                    Genel Sekreter V.             .


            1.Odanızın tarımsal yayım ve danışmanlık hizmeti yapmak üzere yetki belgesi var mi?

                              a. Evet                      b.Hayır


            2.Eğer yetki belgeniz varsa Odanızda tarımsal danışman olarak kaç kişi çalışıyor?


            3.Odanızda çalışan danışmanların ismi, öğrenim durumu, mezuniyet tarihi ve   Odanızda kaç yıldır danışman olarak çalıştığını belirtiniz.
3 Aralık 2012 Pazartesi

2012 yılı Yem Bitkileri Destekleme Ödemeleri 2012/66

Detay:
T Ü R K İ Y E   Z İ R A A T   O D A L A R I B İ R L İ Ğ İ
UNION OF TURKISH CHAMBERS OF AGRICULTURE
G.M.K Bulvarı No: 25   06440 Demirtepe / ANKARA
Tel: (0.312) 231 63 00 (Pbx) - Fax: (0.312) 231 76 27 
 
 
             Esas Birim :Teknik Hizmetler Kurulu Başkanlığı                         Tarih:28.11.2012
          Genelge No:66                                                                                Özeti : 2012 yılı Yem Bitkileri Destekleme Ödemeleri Hk.
 
 

Üretimde Biz de Varız" Tarım, Kadın ve Örgütlenme Konferansı 2012/65

Detay:
T Ü R K İ Y E   Z İ R A A T   O D A L A R I B İ R L İ Ğ İ
UNION OF TURKISH CHAMBERS OF AGRICULTURE
G.M.K Bulvarı No: 25   06440 Demirtepe / ANKARA
Tel: (0.312) 231 63 00 (Pbx) - Fax: (0.312) 231 76 27 
 
 
             Esas Birim :Teknik Hizmetler Kurulu Başkanlığı                  Tarih:27.11.2012
          Genelge No: 65                                                                        Özeti :"Üretimde Biz de Varız"
                                                                                                                        Tarım, Kadın ve Örgütlenme Konferansı Hk.