16 Haziran 2017 Cuma

Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

Detay:


-Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çölleşme, dünyanın sonunu getiriyor. Kurak alanların

bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye'nin 46 katı

büyüklüğüne 3,6 milyar hektara ulaştı"

-"Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor"

-"Her yıl İngiltere'nin arazisinin yarısı kadar bir alan çölleşiyor"

-"Tarım alanlarının yarısından fazlasında toprak bozulmasından

etkilendi"

-"Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği

ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli

nedeni erozyon"

-"Ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini

azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur"

 

Ankara - 16.06.2017 -Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çölleşmenin, dünyanın sonunu getirdiğini bildirerek, "kurak alanların bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye'nin 46 katı büyüklüğüne 3,6 milyar hektar alana ulaştı. Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor" dedi.

Bayraktar, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, araştırmalara göre, dünyada her yıl çölleşme ve toprak bozulması nedeniyle İngiltere arazisinin yarısı kadar alanın çölleştiğine dikkati çekti.

Dünya tarım alanlarının yarısından fazlasının toprak bozulmasından etkilendiğini ve kurak alanların bozulması nedeniyle 14,9 milyar hektar dünya kara alanı içinde çölleşen alanın 3,6 milyar hektara ulaştığını, bunun da tüm kara alanlarının dörtte birine yaklaştığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli nedeni ise erozyon. Ülkemiz de erozyona en fazla maruz kalan ülkeler arasında bulunuyor.

 

-"Birkaç yüzyıl önce İç Anadolu'yu kaplayan ormanlar bugün yok"-

 Tarım alanlarımızdaki çoraklaşma, ormanlık ve mera alanlarımızdaki tür çeşitliliğinin ve doğal yapının bozulması, yanlış arazi kullanımı uygulamalarından kaynaklanan betonlaşma ve toprak kirliliğinin devam ediyor olması, birkaç yüzyıl önce İç Anadolu'yu kaplayan ormanların bugün olmaması ülkemizin çölleşme riskinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Ayrıca nüfus artışına paralel olarak gıda, toprak ve suya olan talebin artması, zenginleşmeyle insanların tüketim alışkanlıklarının değişmesi doğal kaynaklar üzerinde baskı yapmakta, bu da çölleşmenin bir başka nedenini oluşturmaktadır."

 

-"Ülkemizde çölleşme"-

 Ülkemizde erozyondan kaybedilen toprağın yılda 168 milyon ton olduğuna, işlenen tarım alanlarının yüzde 59'unun, çayır-mera alanlarının yüzde 64'ünün ve orman-maki alanlarının yüzde 54'ünün çeşitli derecelerde erozyona maruz kaldığına işaret eden Bayraktar, "Bu nedenle ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur" dedi.

Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Topraklarımızın yaklaşık yüzde 60'ı, yüzde 12'den fazla eğimi olan arazilerden oluşmaktadır. Bundan dolayı topraklarımızın yaklaşık yüzde 70'inin derinliği azdır. Tarım, orman ve mera alanlarımızın önemli bir bölümü yeterli su içeriğine de sahip değildir. Eğimin fazlalığı, bitki örtüsünün yetersizliği, toprağın aşınmaya uygun veya duyarlı olması topraklarımızı erozyon tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

 Türkiye'de her yıl binlerce dönüm tarım arazisi, erozyona sebep olan hatalı sulama ve yanlış toprak işleme gibi uygulamalardan dolayı kullanılamaz hale geliyor. Ayrıca, su kaynaklarımız bilinçsiz sulama nedeniyle israf ediliyor.

 Aşırı sulamaya bağlı olarak, verimli topraklarımız akan sularla birlikte taşınıyor. Topraklarımız tuzlulaşıyor, çoraklaşıyor. Zaten su zengini olmayan ülkemizde, aşırı sulama bir yana, bir damla suyu dahi heba etme lüksümüz yoktur. Yine aşırı sulamaya bağlı olarak ekili alanlarda drenaj sorunu yaşanıyor. Ürünlerimizde verim ve kalite kayıpları meydana geliyor.

Büyük bir tarımsal potansiyele sahip ülkemizde insanlarımızın çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda daha fazla duyarlı ve bilinçli olabilmesi için kamu ve özel kuruluşların konuya gereken hassasiyeti göstermeleri son derece önemlidir. Toplumda çölleşmeyle mücadele bilincinin oluşturulması, çevre sorunlarına karşı duyarlı olunması ve gerekli önlemlerin alınmasının temelinde de eğitim yatmaktadır."

Bayraktar, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2025 yılında 1,8 milyar insan mutlak su kıtlığı yaşayacağını, dünyanın üçte ikisinin su sıkıntısı çekeceğini, 2050'ye kadar su talebinin yüzde 50 oranında artmasının beklendiğini belirtti.

15 Haziran 2017 Perşembe

Tarımdan, Mart’ta 5 milyonluk istihdam

Detay:

 -Tarımdan, Mart'ta 5 milyonluk istihdam…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarımda Şubat ayında 5 milyon 36 bin olan istihdam, Mart ayında 49 bin artışla 5 milyon 85 bine yükseldi"

-"Tarım, Mart'ta işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 13,7'den yüzde 11,7'ye çekti"

 

Ankara – 15.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda Şubat ayında 5 milyon 36 bin olan istihdamın, Mart ayında 49 bin artışla 5 milyon 85 bine yükseldiğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2016 Mart ayında 5 milyon 93 bin, geçen ay 5 milyon 36 bin olan tarımda istihdamın 2017 Mart ayında 5 milyon 85 bin olduğunu belirtti. Mart ayında 27 milyon 489 bin olan toplam istihdamın yüzde 18,5'ini tarımın karşıladığına, bu rakamın geçen Şubat ayında yüzde 18,7 olduğunu bildiren Bayraktar, tarım istihdam içindeki payının Mart ayında toplam istihdamın, Şubat ayına göre 533 bin artarak 26 milyon 956 binden 27 milyon 489 bine çıkmasından kaynaklandığını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, 2017 Mart ayında tarımda 2 milyon 868 bin erkek ve 2 milyon 218 bin kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 15,1'inin, kadınların yüzde 26,1'inin tarımda çalıştığını, tarımın işsizliği önemli oranda aşağıya çektiğini vurgulayan Bayraktar, "Mart ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4 puan düşürerek yüzde 18,3'den yüzde 14,8'e, erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 11,8'den yüzde 10,5'e, toplamda işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 13,7'den yüzde 11,7'ye indirdiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını vurguladı.
14 Haziran 2017 Çarşamba

Kanatlıda üretim de ihracat da artıyor…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta

başlayıp bu yılın ilk dört ayında da devam eden ihracat artışı,

sektöre olumlu yansıdı"

-"Nisan ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11,3, yumurta

üretiminde yüzde 7,2 artış görüldü"

-"Yumurta ve ürünleri ihracatı, Nisan ayında, bir önceki yılın

ayına göre, 14,3 milyon dolardan yüzde 73,8 artışla

24,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı,

26 milyon dolardan yüzde 50,3 artışla 39,2 milyon dolara

yükseldi"

-"Teknolojide üst noktaya ulaşmış kanatlı sektöründe üretim

artışının sürmesi ihracata bağlıdır. Ortadoğu, Afrika, Rusya,

Kafkasya, Orta Asya, Uzakdoğu gibi büyük pazarlara çıkarma

yapmamız lazım"

-"Sanayiye aktarılan inek sütü; Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta

yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6 azaldı.

Bir kilogram sütle bir kilogram yem bile alınamamaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir"

-"Nisan ayında süt ve süt ürünleri ihracatı ise yüzde 8,6 azalarak

28,8 milyon dolara geriledi"

 

Ankara – 14.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kanatlı sektöründe özellikle tavuk etinde geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta başlayıp bu yılın ilk dört ayında da devam eden ihracat artışının sektöre olumlu yansıdığını bildirerek, "Nisan ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11,3, yumurta üretiminde yüzde 7,2 artış görüldü" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada,  2017 yılının Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta üretiminin 1 milyar 429 milyon 381 bin adetten 1 milyar 532 milyon 827 bin adede, tavuk eti üretiminin ise 155 bin 210 tondan 172 bin 746 tona yükseldiğini vurguladı.

 

-İhracat rakamları-

 

Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta ve ürünleri ihracatının 14,3 milyon dolardan yüzde 73,8 artışla 24,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatının, 26 milyon dolardan yüzde 50,3 artışla 39,2 milyon dolara yükseldiğini belirten Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatının ise 31,5 milyon dolardan yüzde 8,6 azalışla 28,8 milyon dolara gerilediğini bildirdi.

Bayraktar, kanatlı eti ve ürünlerinde ihracatın Ocak'ta yüzde 70,2, Şubat'ta yüzde 30,5, Mart'ta yüzde 29,5 ve Nisan'da yüzde 50,3, yumurta ve ürünleri ihracatının ise Ocak'ta yüzde 40,7, Şubat'ta yüzde 100,3, Mart'ta yüzde 63,3 ve Nisan'da yüzde 73,8 arttığını vurguladı.

Sektörün ihracat sıkıntısı yaşamaması gerektiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, 2014 yılında 651 milyon dolar, yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolar düzeyine kadar çıkmıştı. Başta Irak olmak üzere yakın pazarlardaki sıkıntılar, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunlar, Suriye ve Irak'ın neden olduğu ulaşım sıkıntıları ihracatı olumsuz etkiledi. 2015 yılında, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı 436,8 milyon dolara, 2016 yılında ise 361 milyon dolara geriledi. Yine aynı sorunlar nedeniyle yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolardan, 2015 yılında 273,5 milyon dolara düştü. 2016 yılında ihracat 289,6 milyon dolara yükselse de 2014 yılı ihracat rakamları yakalanamadı. Bu rakamları yakalama yolunda, 2017 yılında toparlanma için ilk işaretler 4 aylık dönemde geldi.

İlk 4 aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre kanatlı eti ve ürünleri ihracatında yüzde 47,8, yumurta ve ürünlerinde yüzde 68,5, süt ve süt ürünlerinde yüzde 10,5 artış görüldü.

 

-Kanatlı sektörde üretim teknolojisi üst seviyede-

 

Kanatlı sektörünün, teknolojide üst noktaya ulaştığına, ekonomiye önemli ölçüde katma değer kazandırdığına, yüzbinlerce kişiye istihdam sağladığına, büyük miktarlarda ihracata olanak tanıdığına dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Teknolojide en üst noktaya ulaşmış kanatlı sektöründe üretim artışının sürmesi ihracata bağlıdır. Ülke içi tüketim belli seviyelere ulaşmıştır. Ülke ihtiyacının çok üzerinde üretim kapasitesine sahip sektör, ihracattaki tıkanmalar olunca zor durumda kalmaktadır. Dünyada çok büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri talebi var. Bu talebi üretim planlaması da yaparak iç pazarda fiyatları etkilemeyecek şekilde değerlendirilmeliyiz. Sektör milyarlarca dolarlık ihracatı yapabilecek altyapıya ve potansiyele sahiptir. Ortadoğu, Afrika, Rusya, Kafkasya, Orta Asya, Uzakdoğu gibi büyük pazarlara çıkarma yapmamız lazım.

Ortadoğu ülkelerinde ağırlıklı konuma yükselmeliyiz. Bu alanı binlerce kilometre uzaktaki Brezilya ve Tayland'a bırakmamalıyız. Yeni pazarlara girmenin yollarını aramalı, mevcut pazarlarda pazar payımızı artırıcı tedbirleri almalıyız. Özellikle bu kapsamda; yüksek maliyetten kaynaklı rekabetteki dezavantajlarımızı ortadan kaldıracak, ihracatı destekleyecek tedbirlerin hayata geçirilmesi önemli bir adım olacaktır."

 

-Sanayiye aktarılan sütte azalma-

 

Son aylarda sanayiye aktarılan sütte bir azalma yaşandığına dikkati çeken Bayraktar, "bir önceki yılın aynı ayına göre 2017 Nisan ayında, sanayiye aktarılan inek sütü; yüzde 5,6 azalarak 810 bin 704 tondan, 765 bin 449 tona indi. Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6 oranında azaldı. Yılın 4 ayında üretimde yaşanan azalma sektörde önemli bir sorun olduğunun göstergesidir. Bunda yem fiyatlarının yükselmesi ve çiğ süt fiyatlarının düşük seyretmesinin büyük bir etkisi vardır" dedi.

Sektörde 2014 Temmuz ayında 1 lira 15 kuruş olarak sabitlenen, şu an ise brüt 1 lira 21 kuruş, net olarak ise 1 lira 7 kuruş olan çiğ süt fiyatına rağmen üreticinin üretmeye, sütünü sanayiye aktarmaya devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, yüksek yem fiyatları ve düşük süt fiyatlarının uzun süre sürdürülmesinin mümkün görülmediğine dikkati çekti.

Son dönemde çiğ süt fiyatlarındaki gelişmelerin, üreticiyi önemli ölçüde zorladığına değinen Bayraktar, "şunu unutmamak gerekir ki, süt hayvancılığı et hayvancılığının da temelidir. Hep söylüyorum ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır. Bugün süt/yem paritesi 1'in altına inmiştir. Bir kilogram sütle bir kilogram yem bile alınamamaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, desteklerin boşa gitmemesi için çiğ süt fiyatları mutlaka artırılmalı, üretimin devam ettirebileceğimiz seviyelere çıkarılmalıdır" dedi.

12 Haziran 2017 Pazartesi

Bozkır Ziraat Odası tarafından iftar programı düzenlendi.

Detay:


Bozkır ilçesinde faaliyet gösteren Bozkır Ziraat Odası geleneksel hale getirdiği iftar programının üçüncüsünü gerçekleştirdi.



Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, belediyenin düğün salonunda verilen iftarda yaptığı konuşmada, programa katılanlara teşekkür etti.

İftarların, insanların bir araya gelmesine ve kaynaşmasına vesile olduğunu ifade eden Köse, "İftar sofraları dostluklarımızı pekiştiriyor. Bu mübarek günler vesilesiyle yüce Allah'tan bu güzel, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını diliyorum. Hayırlı iftarlar diliyorum" diye konuştu.

Bozkır Belediyesi yeni düğün salonunda gerçekleştirilen etkinliğe, Bozkır Kaymakamı Emre Öztürk, Jandarma Bölük Komutanı Üsteğmen Özgür Can, İlçe Emniyet Amiri Ramazan Arlı, İlçe Müftüsü Seyit Böğet, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, Ziraat Odaları Başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Ak Parti ilçe Başkanı Memduh Çelmeli, Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Ata Küçükduran, Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Bahri Rıza Duran, Sivil Toplum Kuruluşları, Kurum ve Kuruluşların amirleri ve çok sayıda davetli katıldı.
8 Haziran 2017 Perşembe

Çiftçilerimiz Devletten destek bekliyor.

Detay:


Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, gazetemize verdiği bilgiye göre; "Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının bahar yağışlarının şiddetli olması nedeniyle yağışla birlikte mahallerimizdeki tarım arazilerini dolu vurmasından dolayı çok etkilenen bölgemiz Sarıoğlan, Hamzalar, Armutlu, Yeniköy, Kızılçakır, Ayvalca, Kildere olmak üzere diğer mahallelerimizde de hafiften zarar görmüştür.



Bölgemize Zarar veren dolu sonrasında en çok zarar gören üzüm, çilek ve meyve veren ağaçlar olmuştur.  Dolu afeti olarak Odamız ilk elden zarar bölgesinde Ziraat Mühendisimiz Ali Aladağ tarafından yerinde tarım arazilerinin zararlarıgözlemlemiştir..


İlçemiz Kaymakamı Emre Öztürk ve İlçe Tarım Müdürlüğü ile görüşülerek zarara uğrayan çiftçilerimizin zararlarının karşılanması içinde talepte bulunacaklarını söyledi. Birçok çiftçimiz kredi ile yaşamaktadır çiftçilerimizin çoğunun tek geçim kaynağı tarım arazileridir ancak bu tarım arazilerine dolu vurmasından dolayı çiftçiler kara kara düşünmektedir" dedi.


Köse, Çiftçilerimizin zararı ile ilgili yetkililerin bir an önce arazilerde zarar tespitlerini yaparak mağdur olan çiftçilerimizin zararlarının karşılanması için önce Tarım Bakanlığına bildirilmesini isterken çiftçilerimiz acilen devletten destek bekliyor dedi.