31 Mayıs 2018 Perşembe

KOP KIRSAL ve KOP TEYAP Mali Destek Çağrıları Devam Ediyor

Detay:

KOP'tan Tarımsal Üretime Mali Destek

Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, KOP Tarımsal Eğitim ve Yayım Projesi (KOP TEYAP) ve KOP Kırsal Kalkınma Programı kapsamında 2018 Yılı Mali Destek Çağrı Programları için başvuru rehberleri yayınladı. Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat illerinden oluşan KOP Bölgesinin tarımsal üretimine destek için başlatılan çağrı programları için başvurular internet üzerinden alınmaya devam ediyor.  

KOP Kırsal Kalkınma Programı Mali Destek Çağrısı

Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, KOP Kırsal Kalkınma Programı kapsamında, bölgedeki kırsala yatırım yapmak için 2018 yılında da mali desteğini sürdürüyor. Bölgenin, göç veren kırsalının, tarım, hayvancılık ve tarım dışı sektörlerde söz sahibi olması için bu alanlardaki yatırım projelerini destekleyen KOP İdaresi Aksaray, Karaman, Konya ve Niğde illeri için 2018 yılı mali destek çağrısına çıktı.

KOP İdaresi Başkanı İhsan Bostancı, Kalkınma Bakanlığının öncülüğünde hazırlanan KOP Eylem Planı ile tarımdan ulaştırmaya, hayvancılıktan eğitim ve enerjiye kadar birçok sektörde bölge illerinin önemli kaynak tahsislerine kavuştuğunu belirterek, Eylem Planında yer alan KOP Kırsal Kalkınma Programı ile 2016 yılında bölgeye yaklaşık 4 milyon TL, 2017 yılında 17 milyon TL olmak üzere 45 proje için toplamda 21 Milyon TL kaynak tahsis edildiğini vurgulayarak şunları söyledi:

"KOP Kırsal Kalkınma Programı kapsamında modern altyapılar güçlü üretim kapasitesi ile dünya standardında ve etkin üretim yapan; istihdam düzeyi yüksek, geliri ülke ortalamasının üzerinde, rekabet ve örgütlenme gücü gelişmiş, pazarlama ağları ulusal ve uluslararası alanda yaygın ve fonksiyonel, sosyal ve fiziki altyapısı sağlam, refah düzeyi yüksek ve kentsel alanlarla bütünleşik bir KOP Bölgesi kırsalı oluşturmayı amaçlıyoruz. Mali destek programına KOP İlleri Valilikleri, Kaymakamlıkları, Üniversiteleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri, Orman Müdürlükleri, Araştırma Kuruluşları, İl Özel İdareleri ve Büyükşehir Belediyesi başvurabilecektir. KOP Kırsal Kalkınma Programı için sağlanacak mali destek en az 100 bin TL en fazla ise 3 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bu vesileyle her projemizde olduğu gibi bu programda da katkı ve desteklerini esirgemeyen başta Kalkınma Bakanımız Lütfi Elvan olmak üzere projeleriyle katkı sağlayan tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyor, çağrı programlarımızın hayırlı olmasını diliyorum."

KOP TEYAP Mali Destek Çağrısı

Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, KOP Tarımsal Eğitim ve Yayım Projesi (KOP TEYAP) kapsamında, bölgedeki tarımsal faaliyetlere yönelik eğitim ve yayım hizmetlerinin etkinliğinin artırılması için 2018 yılında da mali desteklerini sürdürüyor.

KOP İdaresi Başkanı İhsan Bostancı, bölgedeki tarım ve hayvancılık alanında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları ve tüm çiftçilerin beşeri kapasitelerinin artırılmasını amaçlayan KOP TEYAP ile bugüne kadar 9 milyon liraya yakın kaynak aktarımının yapıldığını söyledi. Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat illerinden oluşan KOP Bölgesinin, tarımsal faaliyetlerde söz sahibi olması için bu alanlardaki eğitim ve yayım alanındaki projeleri desteklemek için 2018 yılı mali destek programına çıktıklarını vurgulayan Başkan Bostancı konuşmasını şöyle sürdürdü;

"KOP TEYAP ile amacımız Valilikler, Kaymakamlıklar, Üniversiteler, GTHB Müdürlükleri, DSİ Müdürlükleri, Orman Müdürlükleri, Araştırma Kuruluşları, Belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla; örgütlü çiftçiler önceliğinde tüm çiftçilerin beşeri kapasitelerinin artırılmasına katkıda bulunmaktır. Üst limiti 400 bin liraya kadar olan projelerin destekleneceği 2018 Yılı Mali Destek Programında, 'Bitkisel üretimde toprak ve su kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir kullanımının sağlanmasına yönelik eğitim ve yayım faaliyetleri' birinci öncelikli destekleme konusu olarak belirlenmiştir. 'Kırsal Dezavantajlı alanlardaki tarımsal verimliliğinin artırılmasına yönelik yapılacak eğitim ve yayım faaliyetleri' ve 'Hayvansal üretimde verimliliğin ve kalitenin arttırılmasına yönelik eğitim ve yayım faaliyetleri' ise ikinci öncelikli konu başlıkları olarak belirlendi. Başvurular internet üzerinden alınmaya devam ediyor."

KOP Kırsal Kalkınma Programı ve KOP TEYAP 2018 yılı Mali Destek Çağrısı başvuruları proje.kop.gov.tr internet adresinden 8 Haziran 2018 tarihine kadar yapılabilecek.

 
22 Mayıs 2018 Salı

Çitçilere 2018 yılı Desteklemeleri

Detay:

Çitçilere 2018 yılı içerisinde desteklenmesi planlanan desteklemeler aşağıdaki gibidir. Şartları taşıyan çiftçilerimiz desteklemelerin açıklamasında yer alan başvuru yerlerine ilgili başvuru tarihleri arasında başvuru yapabilirler. 

4 Ay ve Üzeri Buzağı Desteği 350 TL / Baş 
1. Dönem Başvuru 02.07.2017 - 31.08.2018 
2. Dönem Başvuru 02.05.2019 - 01.07.2019 
İlçe Tarım Müdürlükleri ve Damız Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye olanlar başvurabilir. 

Soy Kütüğüne Kayıtlı Buzağı Desteği 500 TL / Baş
1. Dönem Başvuru 02.07.2017 - 31.08.2018 
2. Dönem Başvuru 02.05.2019 - 01.07.2019 
İlçe Tarım Müdürlükleri ve Damız Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye olanlar başvurabilir. 

Döl Kontrollü Boğanın Yavrusu ilave  Desteği 50 TL / Baş
1. Dönem Başvuru 02.07.2017 - 31.08.2018 
2. Dönem Başvuru 02.05.2019 - 01.07.2019 
İlçe Tarım Müdürlükleri ve Damız Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye olanlar başvurabilir. 

Anaç Manda Desteği  250 TL / Baş 
Başvuru 01.11.2018 - 31.12.2018 
İlçe Tarım Müdürlükleri ve Damız Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye olanlar başvurabilir.  

Anaç Manda Desteği (Soy Kütüğüne Kayıtlı ise) 400 TL / Baş 
Başvuru 01.11.2018 - 31.12.2018 
İlçe Tarım Müdürlükleri ve Damız Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye olanlar başvurabilir.  

Malak Desteği  Desteği 150 TL / Baş
1. Dönem Başvuru 01.11.2018 - 31.12.2018 
2. Dönem Başvuru 01.06.2019 - 01.07.2019 
İlçe Tarım Müdürlükleri ve Damız Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye olanlar başvurabilir. 

Malak Desteği  Desteği 400 TL / Baş
1. Dönem Başvuru 01.11.2018 - 31.12.2018 
2. Dönem Başvuru 01.06.2019 - 01.07.2019 
İlçe Tarım Müdürlükleri ve Damız Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye olanlar başvurabilir. 

Besi Desteği (Erkek Sığır) 250 TL / Baş 
Başvuru  11.01.2019 tarihine kadar başvurulabilir. 
Kırmızı Et Üreticileri Birliği

Arılı Kovan Desteği 10 TL / Kovan
Başvuru 20.07.2018 Tarihine Kadar 
Arı Yetiştiricileri Birliğine

Ana Arı Desteği 15 TL 
Başvuru 20.07.2018 Tarihine Kadar 
Arı Yetiştiricileri Birliğine

Damızlık Ana Arı Desteği 40 TL
Başvuru 20.07.2018 Tarihine Kadar 
Arı Yetiştiricileri Birliğine

Damızlık Koyun Keçi Desteklemesi 25 TL / Baş 
Başvuru 01.09.2018 - 02.11.2018 Tarihleri arasında
Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğine

Çiğ Süt Desteklemesi ? TL / Dönem (Dönemler Halinde Bakanlık belirleyecek)
Her aya ait çiğ süt satım belgesini takip eden ay içerisinde birliğe teslim edilir. 
Başvurular Bağlı Olduğu Birliğe 

Çoban İstihdam Desteği 5.000 TL 
Başvuru 01.06.2018 - 31.12.2018 
İlçe Tarım Müdürlüklerine

20 Mayıs 2018 Pazar

21 Mayıs Dünya Süt Günü

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Süt üretiminde arz fazlasının önüne geçmek için tüketim ve ihracat artırılmalıdır"

-"Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün, istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür"

-"Süt hayvancılığı et hayvancılığının da temelidir. Ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır"

-"Üretici 1 litre süt sattığında en az 1,5 kilogram yem alabilmelidir. Buna göre üreticinin eline litrede 1 lira 89 kuruş geçmelidir"

-"Dönemin bakanı ve başbakanı ile görüşerek kurdurduğumuz Et ve Süt Kurumu'nun devrede olması, çiğ süt fiyatlarındaki daha fazla düşmeyi önlüyor"

Ankara – 20.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, insan sağlığı için kıymetli bir ürün olan sütün, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünü olduğunu belirterek, "2017 yılında ülkemizde toplam 20,7 milyon ton süt üretilmiştir. Süt üretiminde arz fazlasının önüne geçmek için tüketim ve ihracat artırılmalıdır" dedi.

Bayraktar, 21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, düzenli içildiğinde sütün, bebeklikten yaşlılığa, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimine, vücudun güçlenmesine ve sağlığın korunmasına katkı sağlayan bir gıda olduğunu vurguladı. Bundan dolayı Sağlık Bakanlığı'nın, bireylerin günlük olarak tüketmesi gereken süt miktarını en az 2 su bardağı olarak önerdiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Süt, sadece hayvancılık sektörü için değil tarım için de en önemli ürünlerinden biridir. Bilhassa büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara uygun bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir.

Toplam süt üretimi 2017 yılında 20,7 milyon ton olurken, sanayiye aktarılan inek sütü miktarı aynı yıl 9 milyon 214 bin tondan 9 milyon 112 bin tona indi. 2014 yılında 348 milyon dolara kadar çıkan ihracat 2017 yılında 336 milyon dolar oldu."

-Süt fiyatları-

Süt hayvancılığının et hayvancılığının da temeli olduğuna dikkati çeken Bayraktar, "ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır. Üretici 1 litre süt sattığında en az 1,5 kilogram yem alabilmelidir. Buna göre üreticinin eline litrede 1 lira 89 kuruş geçmelidir. Üreticinin sattığı sütün ülke ortalaması litrede 1 lira 38 kuruştur. Litresi 1 lira 5 kuruştan süt satılan illerimiz bile vardır. Çiğ süt fiyatları artırılmalıdır" dedi.

-"Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu çok önemli"-

 

Piyasa istikrarı açısından Et ve Süt Kurumu'nun müdahale kurumuna dönüştürülmesinin önemli bir gelişme olduğunu bildiren Bayraktar, "hayvancılığımızın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız ve her platformda dile getirdiğimiz 'müdahale kurumunun' oluşturulmasıyla ilgili talebimizin dikkate alındı. Dönemin bakanı ve başbakanı ile görüşerek kurdurduğumuz Et ve Süt Kurumu'nun devrede olması, çiğ süt fiyatlarındaki daha fazla düşmeyi önlüyor. Eğer taleplerimiz yerine getirilmeseydi, böyle bir kurum oluşturulmamış olsaydı piyasaya nasıl müdahale edilecekti? Zaman zaman yaşanan sorunlara nasıl bir çözüm üretilecekti" ifadelerini kullandı.

 

-Süt tüketimini artırmak için yapılması gerekenler-

 

Sağlık açısından son derece değerli bir ürün olan sütün, tüm yaş gruplarında tüketiminin artırılması için kampanyalar düzenlenmesi gerektiğini belirten Bayraktar, süt tüketimini artıracak önerileri aşağıdaki gibi sıraladı:

"Süt tüketimini artırmak için önemli bir enstrüman olan okul sütü programı; tüm yıla yayılmalı, okulların açılmasından kapanmasına kadar sürdürülmelidir. Ortaokul ve liselerde de yaygınlaştırılmalıdır. Peynir ve yoğurt gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmelidir.

Bütün kamu kurum ve kuruluşlarında süt ve süt ürünleri tüketimi artırmalıdır.

Öğrenci yurtlarında, askeri birliklerde, cezaevlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında süt ve süt ürünleri tüketimi özendirilmelidir.

Belediyeler eliyle süte ulaşması zor olan düşük gelirlilere yönelik süt kampanyaları düzenlenmelidir. Ayrıca, belediyeler, halka makul fiyatlı süt ve süt ürünleri sağlamalıdır.

Kamplarda kalan mülteci ve sığınmacılara süt ve süt ürünleri dağıtımı artırılmalıdır.

Sütün sağlığa olan faydaları da dikkate alınarak, kişi başına düşen süt tüketiminin gelişmiş ülkelerin seviyelerine çıkarılması için toplumsal bilinci artıracak eğitim çalışmalarına da ağırlık verilmelidir."

 

-Sektör için yapılması gerekenler-

           

Bayraktar, sektörün istikrara kavuşması, sürdürülebilir bir üretime ulaşması için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

"Üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için çiğ süt/yem paritesinin en az 1,5 olması için gereken tedbirler alınmalıdır.

Hayvancılık destekleri artarak devam etmelidir.

Son dönemde artan döviz kurları nedeniyle yem fiyatlarında önemli oranlarda artış olmuştur. Sürekli artan yem fiyatları için gereken tedbirler alınmalıdır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın kesif yemdeki fiyat artışını dikkate alarak çiğ süt prim desteklerini, yılın ilk 3 ayını kapsayacak şekilde sıcak süt için 3 kuruştan 5 kuruşa, soğuk süt için 6 kuruştan 10 kuruşa, örgütler aracılığıyla pazarlanan soğuk süt için 7 kuruştan 12 kuruşa çıkarma ve süt üreticilerine toplamda 270 milyon liralık prim desteği verme kararı yerinde bir uygulama olmuştur.

Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edilmeli, başta şap, brusella, tüberküloz olmak üzere birçok hastalıkla mücadele için bütçeden yeterli kaynak aktarılmalıdır.

Süt ve süt ürünleri ihracatı destekleyici politikalar uygulanmalı, sektörün ihracat odaklı çalışması sağlanmalıdır."

Süt üreticileri başta olmak üzere herkesin "Dünya Süt Günü"nü kutlayan Bayraktar, üretenin hak ettiği kazancı elde ettiği, tüketenin ise rahatça süt içip süt ürünlerini tüketebildiği günler diledi.
15 Mayıs 2018 Salı

15 Mayıs Dünya İklim Günü

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu

atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim

değişikliği kavramı daha önemli hale gelmiştir"

-"Ülkemiz iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği

Doğu Akdeniz Havzası'nda yer almaktadır"

-"Son yıllarda artan doğal afetler, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesidir"

-"Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 1963 yılında 329 iken,

2015'te 781, 2016'da 654, 2017'de 598 olmuştur"

-"İklim değişikliğinin etkisiyle afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri

riske atmaktadır. Artan doğal afetlerin tarım sektörüne verdiği

zararların azaltılması, beklenen afetlere karşı önlem alınabilmesi

artık daha önemlidir"

-"İklim değişikliğinden en ağır biçimde etkilenecek olan yoksul

kesimlerin ve küçük çiftçilerin korunması ve desteklenmesi için

kalıcı politikalar geliştirilmelidir"

-"Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yaşanan doğal afetlerin tarım sektörüne ve üreticilerimize verdiği zararları sıkı bir şekilde takip etmekteyiz"

 

Ankara – 15.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramının daha önemli hale geldiğini, Türkiye'nin de iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası'nda yer aldığını bildirdi.

Bayraktar, 15 Mayıs Dünya İklim Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin yalnızca coğrafyalar üzerinde değil, insan yaşantıları üzerinde de önemli bir faktör olduğunu söyledi.

İklimde meydana gelen değişimlerin tarih boyunca uygarlıkları derinden etkilediğini ifade eden Bayraktar, "Özellikle sanayideki hızlı gelişim ve insan faaliyetleri sonucu atmosfere verilen sera gazlarındaki artış ile günümüzde iklim değişikliği kavramı daha önemli hale gelmiştir. İklim değişikliğinin çok ciddi çevresel ve sosyo-ekonomik sonuçlara yol açabilecek çok yönlü ve karmaşık bir sorun olduğu ve bunların sebep olacağı etkilerin gelecek nesillerin yaşamını tehdit eden bir unsur olacağı bilinmektedir" diye konuştu.

 

-Akdeniz Havzası'nda, yağışların azalması ve kuruma belirtileri-

 

İklim değişikliği konusunda yürütülen uluslararası düzeyde çalışmalara dikkat çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

"Bu konuda çalışan Hükümetlerarası iklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarında, iklim sistemindeki ısınmanın kesin ve 1950'lerden beri gözlenen değişikliklerin çoğunun bin yıllık bir zaman dilimine kadar benzeri görülmemiş düzeyde olduğu belirtilmektedir.

Yine hazırlanan raporlarda iklim değişikliği nedeniyle, 2030 yılı senaryolarına göre artacak olan olası tehlikeler; sıcak hava dalgaları, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağışlar şeklinde sıralanmıştır.

Türkiye de iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası'nda yer almaktadır. IPCC'nin raporlarında iklim değişikliği karşısında en hassas bölgelerden birisi olarak belirtilen Akdeniz Havzası'nda, yağışların azalması ve kuruma belirtilerine dikkat çekilmiştir.

Ülkemizde iklim değişikliği konusunda çalışmalar yapılmakla birlikte Türkiye'nin Akdeniz Havzası'nda yer alması konuya daha fazla önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, iklim, iklimdeki değişiklik ve değişebilirliklerin izlenmesi ile iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı yürütülecek olan uyum konuları oldukça önemlidir."

 

-"2017 yılında 598 olağanüstü meteorolojik olay gerçekleşmiştir"

 

Son yıllarda artan doğan afetlerin, ülkemizde iklim değişikliği yaşandığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Bayraktar, şu bilgileri verdi:  

"Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) sıcaklık verilerine göre, 1981-2010 yılları arası normal sıcaklık değeri 13,5 derece olarak tespit edilmiştir. 2017 yılı Türkiye ortalama sıcaklığı ise 14,2 derece gerçekleşerek, Türkiye ortalama sıcaklıklarının 0,7 derece üzerine çıkmıştır. Bu sonuçla 2017 yılı, 1961 yılından itibaren yapılan ölçümler dikkate alındığında Türkiye için en sıcak 9'uncu yıl olmuştur.

İklim değişikliğinin etkileri ile son yıllarda maksimum sıcaklık değerlerinin artması, yağışların şiddetli ve belirli bölgelerde yoğunlaşarak gerçekleşmesi, ani sıcaklık değişikliklerinin yaşanması doğal afet sayısının artmasına neden olmuştur.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 1940-2009 yılları arasında zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 1963 yılında 329 olay olarak tespit edilmişken, 2009 yılından itibaren olağanüstü meteorolojik olaylar artış göstermiştir. 2009 yılında 461, 2010 yılında 555, 2011 yılında 324, 2012 yılında 538, 2013 yılında 461, 2014 yılında 500, 2015 yılında 781, 2016 yılında 654, 2017 yılında 598 olağanüstü meteorolojik olay gerçekleşmiştir.

2017 yılında zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olayların oransal dağılımı ise fırtına ve hortum yüzde 36, şiddetli yağış ve sel yüzde 31, dolu, yüzde 16, kuvvetli kar yüzde 7, yıldırım yüzde 4, çığ ile don yüzde 1,5 ve diğerleri yüzde 1 den küçük olarak gerçekleşmiştir."

 

-"Afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır"-

 

Artan doğal afet olaylarının tarım ürünlerine verdiği zarara dikkat çeken Bayraktar, "iklim değişikliğinin etkisiyle afetlerin artması, tarımsal faaliyetleri riske atmaktadır. Artan doğal afetlerin tarım sektörüne verdiği zararların azaltılması, beklenen afetlere karşı önceden önlem alınabilmesi, artık daha önemlidir" ifadelerini kullandı.

Tarımın iklim koşullarına bağlı olarak yürütülen bir faaliyet olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

"Yapılan bilimsel çalışmalar ve ürün bazındaki senaryolar, bugüne kadarki tablonun daha da olumsuza gideceği yönündedir.  

Bu gerçeklerden hareketle Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yaşanan doğal afetlerin tarım sektörüne ve üreticilerimize verdiği zararları sıkı bir şekilde takip etmekteyiz. Birliğimizce her yıl üretim dönemi başlangıcından sonuna kadar; üreticinin karşılaştığı afetler takip edilmekte, afet sonrası üretici ziyaretleri gerçekleştirilmekte, neden olan zararlara ilişkin hasar tespit çalışmaları yapılmakta, ortaya çıkan sonuçlar hasar tespit raporu olarak ilgili kurumlara iletilerek, çiftçilerimizin mağduriyetine çözüm yolları aranmaktadır.

İklim değişikliğinin etkilerinden erken ve en ağır biçimde etkilenecek olan yoksul kesimlerin ve küçük çiftçilerin korunması ve desteklenmesi için kalıcı politikalar geliştirilmelidir."
14 Mayıs 2018 Pazartesi

Köse; 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü Kutlu olsun.

Detay:

Bozkır Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Köse, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle kutlama mesajı yayınladı. 

14 Mayıs gününün bütün dünyada 'Çiftçiler Günü' olarak kutlandığını dile getiren Köse, "Ülkemizde de bu önemli gün kutlanmaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çiftçilerimizin sorunları ve sıkıntıları elbette vardır. Hem gelişen hem de gelişmekte olan ülkelerde gıda üretiminde tarım en temel unsurdur. Dünya üzerinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hiç birisi tarımı göz ardı ederek kalkınmamışlardır. Tarım en önemli sektörler arasında her zaman yerini almıştır. Beslenmemizi sağlayan, bizi aç bırakmayan, bütün zor şartlarda yağmur, çamur demeden çalışan çiftçilerimizin, emekçilerimizin alın terlerine saygı duyulmalı ve gereken önem verilmelidir. Çiftçilerimiz alın terlerinin karşılığını çoğu zaman alamamaktadırlar. Son yıllarda stratejik değeri daha iyi anlaşılan tarım sektörünün en zor şartlarda çok büyük emekler vererek üretim yapan değerli çiftçilerimizin sayesinde ülkemizin ekonomik büyüme sağladığı bilinmektedir. Tarım sektörü önemli sayıda istihdamda sağlamaktadır" dedi.

Çiftçilerin toplumsal yapı ve ülke ekonomisinin içerisindeki yeri ve rolünün çok önemli olduğunu da vurgulayan Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, bu aşamada çiftçilerin yaşadığı sorunlara yönelik uzun vadeli çözümlerin üretilmesi gerektiğini kaydetti. Köse, "14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününde ülkemizin kalkınmasında önemli rolü olan ve nasırlı elleriyle toprağa hayat veren tüm çiftçilerimizin bu anlamlı gününü kutlar; bol, bereketli bir yıl geçirmelerini dilerim'' şeklinde açıklamalarda bulundu. 
13 Mayıs 2018 Pazar

14 Mayıs 2018 Dünya Çiftçiler Günü

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çiftçimiz, bu ülkenin temel direği olarak, 81 milyonluk ülke nüfusunu, 5 milyonu aşkın mülteci, sığınmacı ve yabancıyı, 40 milyona yakın turisti besliyor. 6 milyona yakın kişiye istihdam sağlıyor. İşsizliği 2 puan düşürüyor. 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatı yapılmasına imkan tanıyor"

-"Çiftçiler olarak, 2017 yılı verileriyle, milli hasılaya 51,7 milyar dolarlık katma değer ekledik. Üretici fiyatlarıyla, 88 milyar dolarlık üretim yaptık"

-"Çiftçimiz, zor tabiat koşullarında, yağmur, çamur demeden,  gecesini gündüzüne katarak üretiyor, tarlasından, bağından, bahçesinden, ahırından, ağılından kopmuyor, ormanda,denizde üretimini sürdürüyor"

-"Çiftçimiz, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik bırakmıyor. Bu ülkeye hizmeti de ibadet gibi görüyor. Buna karşın kıymetinin bilinmesini, yaptığı işin öneminin idrak edilmesini istiyor"

-"Tarım modası geçmeyen tek sektördür. Elektronik aletler, makinalar, motorlu araçlar olmadan da yaşanabilir ama gıda olmadan yaşanamaz, gıda ihtiyacı ertelenemez"

-"Dünyada yoksulluk oldukça, kıtlık sürdükçe, 815 milyon insan açlık çektikçe tarımsal üretimi artırmak zorundayız"

-"Uzay çağını yaşarken, dijital devrim ve otomasyon her alana girmişken hala dengesiz gelir dağılımı nedeniyle yüz milyonlarca insanın açlık çekmesini gelecek kuşaklara anlatamayız"


TZOB Ankara – 13.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçinin, bu ülkenin temel direği olarak, 81 milyonluk ülke nüfusunu, 5 milyonu aşkın mülteci, sığınmacı ve yabancıyı, 40 milyona yakın turisti beslediğini, 6 milyona yakın kişiye istihdam sağladığını, işsizliği 2 puan düşürdüğünü, 17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatı yapılmasına imkan tanıdığını bildirdi.

Bayraktar, "2017 yılı verileriyle, milli hasılaya 51,7 milyar dolarlık katma değer ekliyor, üretici fiyatlarıyla, 88 milyar dolarlık üretim yaptık. Çiftçimiz, zor tabiat koşullarında, yağmur, çamur demeden,  gecesini gündüzüne katarak üretiyor, tarlasından, bağından, bahçesinden, ahırından, ağılından kopmuyor, ormanda, denizde üretimini sürdürüyor, sofralardan üç öğün hiçbir şeyi eksik bırakmıyor. Bu ülkeye hizmeti de ibadet gibi görüyor. Buna karşın kıymetinin bilinmesini, yaptığı işin öneminin idrak edilmesini istiyor" dedi.

Şemsi Bayraktar, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP) tarafından alınan kararla 1984 yılından buyana, her yıl tüm dünyada 14 Mayıs'ın "Dünya Çiftçiler Günü" olarak çeşitli etkinliklerle kutlandığını belirtti.

-Tarım önemi tartışılmaz bir sektör-

Bu günün kutlanmasıyla değeri çok da iyi anlaşılmayan çiftçinin ve tarım sektörünün gündeme geldiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Tarım, önemi tartışılmaz bir sektördür. Tarım modası geçmeyen tek sektördür. Elektronik aletler, makinalar, motorlu araçlar olmadan da yaşanabilir ama gıda olmadan yaşanamaz, gıda ihtiyacı ertelenemez. Bütün insanlık tarihi boyunca tarım, en stratejik sektör olmuştur. Önemi hiçbir zaman azalmamış, aksine her geçen gün artmıştır ve artmaya da devam edecektir.

Dünyada yoksulluk oldukça, kıtlık sürdükçe, 815 milyon insan açlık çektikçe tarımsal üretimi artırmak zorundayız. Uzay çağını yaşarken, dijital devrim ve otomasyon her alana girmişken hala dengesiz gelir dağılımı nedeniyle yüz milyonlarca insanın açlık çekmesini gelecek kuşaklara anlatamayız. Üstelik yüz milyonlarca insan açlık çekerken gıdanın üçte birini, 1,3 milyar ton gıdayı çöpe atarken bunu açıklayamayız."

-"Tarımsal potansiyel açısından en şanslı ülkeler arasındayız"-

Türkiye'nin tarım potansiyeli açısından en şanslı ülkeler arasında bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Tarımsal potansiyel açıdan cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Dünyanın en eski tarım merkezlerinden biri olan Anadolu ve Trakya'ya sahibiz. Ülkemizde tarımsal çeşitlilik kıtalarla karşılaştırılabilecek kadar zengin. 55 üründe dünyada ilk 10 sırada yer alıyoruz. Fındık, kayısı, incir, kiraz, ayva ve haşhaş üretiminde birinci, karpuz, kavun, pırasa, bal ve fiğ üretiminde ikinci, mercimek, elma, salatalık, yeşil biber, yeşil fasulye, kestane, Antep fıstığı, çilek ve koyun sütü üretiminde üçüncü sıradayız. Endemik bitki türü bizde 3 bin 500'ü aşarken, her gün bunlara yenileri eklenirken, kıta Avrupası'nda toplam endemik bitki türü sayısı 2 bin 500'de kalıyor. Bugün dünya tarımının en temel ürünlerinden çoğunun anavatanı bu topraklar. Buğday, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarımsak, havuç, zeytin, üzüm, incir, fındık, Antep fıstığı, ceviz, badem, elma, armut, ayva, nar, erik, kiraz ve vişnenin anavatanının Anadolu'dur. Bunların dışında, çavdar, yulaf, bakla, bezelye, kestane,

kuşburnu, kekik, ahududu, alıç, ahlat, karadut, keçiboynuzu, böğürtlen, kızılcık, muşmula, menengiç, üvez, anason, Bektaşi üzümü, çam fıstığı, kara yemiş, koca yemiş gibi önemli tarım ürünlerinin kaynağı da Anadolu.

Bunun yanı sıra ülke olarak çok stratejik bir konumdayız. İçinde bulunduğumuz bölgede, başta Ortadoğu olmak üzere, Balkanlar, Rusya, Kafkasya, Orta Asya ve Kuzey Afrika'da büyük bir gıda talebi bulunmaktadır. Bu coğrafyanın tam ortasında yer alan ülkemiz, tarım potansiyelini nüfusu 700-800 milyonu bulan bu bölgenin gıda açığını karşılamak üzere rahatlıkla kullanabiliriz. Bölgenin tarımsal üretim merkezi olabiliriz."

Bütün bu artılara rağmen, ülke olarak tarım sektöründe var olan potansiyeli tam olarak kullanabildiğinin söylenemeyeceğini belirten Bayraktar, "var olan potansiyeli kullanamıyoruz çünkü; tarımın, arazi parçalanması ve işletme ölçek sorunu, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişiklikleri, tarım sigortasının yeterince yaygınlaşamaması, sulama, girdi maliyetleri, kredi finansman, örgütlenme, üretim planlaması, fiyat istikrarı, eğitim, kırsalda nüfus kaybı gibi çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunları çözmek zorundayız. Çözüm bekleyen sorunların en önemlileri yapısal sorunlar olan arazi parçalılığı, sulama altyapı eksikliği ve örgütlenmedir" dedi.

-Yapısal sorunlar-

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Tarımsal işletmelerimiz küçük, arazilerimiz çok parçalıdır. Ortalama işletme büyüklüğümüz 61 dekardır. Üstelik bu alan yaklaşık 10 parselden oluşmaktadır. Parsel büyüklüğü ortalama 6 dekara inmektedir. Bu durum inanılmaz bir maliyet getirmektedir. Bu kadar parçalanmış arazi ve işletme yapısıyla verimli tarımsal üretim yapmak imkansızdır. Bu açıdan bizim de çıkarılması için sonuna kadar desteklediğimiz, Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu çok önemlidir. Kanunda iyi bir şekilde uygulanırsa, arazilerin daha da bölünmesi önlenecektir. Halen devam eden toplulaştırma çalışmalarıyla da parseller birleştirilip büyütülecektir.

Sulama hepimizin bildiği gibi ülkemizin en önemli meselelerinden biridir. Hala ekonomik ve teknik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektarlık arazinin 2,15 milyon hektarını gerekli altyapı çalışmaları tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. Sulanan alanlarda da yüzde 60'a varan oranlarda tasarruf sağlayan basınçlı sulama sistemlerine yaygın olarak geçemedik. Hızla basınçlı sulama oranını artırmamız gerekiyor. Bunun çözümü, basınçlı sulama sistemlerinin kurulum maliyeti devletimiz tarafından hibe yoluyla karşılanmasıyla mümkün olacaktır. Bu açıdan GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama projelerini içeren bölgesel kalkınma projelerin bir an önce tamamlanmalıdır.

Üreticimizin ekonomik örgütlenmesinin yeterince sağlanamamış olması da önemli bir sorundur. Ekonomik örgütlerinin fonksiyonel olması, idari ve mali yönden güçlendirilmesi ve profesyonelce yönetilebilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır. Bu örgütler, gelişmiş ülkelerde örnekleri görüldüğü gibi üyelerine ucuz girdi temin edebilmeli, soğuk hava depoları, lisanslı depolar kurabilmeli, çiftçinin ürününü stoklayabilmeli, pazarlayabilmeli, ürünü işleyebilmeli, en iyi şekilde değerlendirebilmeli, piyasaya girip regülasyonu sağlayabilmelidir. Ekonomik örgütlenme etkin olarak sağlanmadan ne çiftçimiz ürününü değerinden satabilir ne de tüketicimiz makul fiyatlarla tüketim yapabilir. Piyasada da fiyat istikrarı sağlanamaz. Üretim planlaması da yapılamaz."

Ziraat Odalarının eğitime çok önem verdiğini, çiftçinin bilgiyle buluşturulması için çalıştığını bildiren Bayraktar, "ne yaparsak yapalım, çiftçimizi bilgiyle buluşturamazsak 150 milyar dolarlık hasıla, 40-50 milyar dolarlık tarım gıda ihracatı hedeflerine ulaşamayız. Gerek Türkiye Ziraat Odaları Birliği gerekse de Ziraat Odaları olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı başta olmak üzere bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla protokoller imzalayarak, işbirliği yaparak 427 bin çiftçimizin eğitim almasını sağladık. Üstelik bunların 174 bini de kadın çiftçilerimiz. Yine teknolojik gelişmeleri yakından görebilsin diye 670 bin çiftçimizi fuarlara taşıdık. Bu sayılar daha da artırılmalı, bütün çiftçilerimiz eğitimden geçirilmelidir" dedi.

-Talepler-

Çiftçiyi rahatlatmak için mazot, gübre, yem, elektrik, tohum, ilaç gibi girdi maliyetleri makul düzeylere çekilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, çiftçinin öncelikli taleplerini ise şöyle sıraladı:

"Hazineye ait arazilerde ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin sorunların bir bölümü çözüldü. Bu şekilde üretim yapan bütün çiftçilerimizin çiftçi kayıt sistemi (ÇKS) konusundaki sorunlarının çözüm yolu bulunmalıdır. Bu sorunlar çözülmeli ki çiftçimiz tarımsal desteklerden yararlansın, Hazine destekli düşük faizli Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri kredisi kullanabilsin, tarım sigortası yaptırabilsin, Toprak Mahsulleri Ofisi'ne ürün satabilsin.

İntikali yapılmamış arazilerde intikal işlemlerini hızlandırmak için, 15 Mayıs 2018 tarihine kadar uzatılan 'miras kalan tarım arazilerinin intikal işlemleri esnasında alınan tapu harcı muafiyeti' devam ettirilmelidir.

2 B arazilerinin, tarım arazisi olarak korunması kaydıyla çiftçimize satışında rayiç bedel, tarımsal arazi rayiç bedeli üzerinden belirlenmelidir.

Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1'ine çıkarılmalıdır.

Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen stopaj kesintisi kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimizin 2 bin liranın üzerinde vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.

Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır.

Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır.

Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalıdır.

Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır.

Dekar başına 1 liradan 5 liraya yükseltilen yeraltı suyu kullanım ücreti yeniden 1 liraya düşürülmelidir.

Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri/üretici örgütleri kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkan sağlanmalıdır.

2017 yılında olduğu gibi, 2018 yılında da doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları ertelenmelidir.

Tarım sigortalarında primler çiftçimizin ödeyebileceği seviyelere çekilmeli, sigorta kapsamı genişletilmelidir.

Tarım Bağ-Kurlularda aylık prim ödeme gün sayısı 25 günden, 2008 yılında olduğu gibi yeniden 15 güne indirilmelidir.

Çiftçilerimize, prim ödedikleri her yıl için 90 gün, 4 yılda 1 yıl hesabıyla fiili hizmet payı, kamuoyunda bilenen ismiyle yıpranma hakkı verilmelidir.

Kadın çiftçilerimizin, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle hizmet borçlanması yapabilmesi sağlanmalıdır.

Çiftçilerimize muafiyette geçen süreler için borçlanma imkanı verilmelidir."

Bayraktar, bütün çiftçilerin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü kutladı, bütün çiftçilere bereketli hasatlar diledi.
3 Mayıs 2018 Perşembe

Traktör sayısında Manisa birinciliğini sürdürdü

Detay:

-Traktör sayısında Manisa birinciliğini sürdürdü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Traktör sayısında, 87 bin 847'ye ulaşan Manisa ilk sırada, Konya 87 bin 461 traktörle ikinci sırada yer aldı"

-"Mart ayında traktör sayısında 64 bin 558 adetle İzmir üçüncü, 63 bin 520 adetle Bursa dördüncü, 62 bin 901 adetle Balıkesir beşinci, 54 bin 890 adetle Ankara altıncı, 52 bin 124 adetle Adana yedinci, 51 bin 215 adetle Samsun sekizinci, 50 bin 474 adetle Denizli dokuzuncu, 47 bin 377 adetle Antalya onuncu oldu"

-"Traktör sayısı artışında yıllıkta Manisa, aylıkta Konya ilk sırada yer aldı"

-"Mart ayında traktör sayısı sıralamasında Kahramanmaraş, Nevşehir'i, Karaman ise Düzce'yi geride bıraktı. Çorum'da traktör sayısı 40 bini geçti"

Ankara – 02.05.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, traktör sayısında Manisa'nın birinciliğini sürdürdüğünü bildirerek, "traktör sayısında, 87 bin 847 adetle Manisa ilk sırada, 87 bin 461 adetle Konya ikinci sırada yer aldı" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Mart ayında traktör sayısında 64 bin 558 adetle İzmir üçüncü, 63 bin 520 adetle Bursa dördüncü, 62 bin 901 adetle Balıkesir beşinci, 54 bin 890 adetle Ankara altıncı, 52 bin 124 adetle Adana yedinci, 51 bin 215 adetle Samsun sekizinci, 50 bin 474 adetle Denizli dokuzuncu, 47 bin 377 adetle Antalya onuncu olduğunu belirtti.

Şemsi Bayraktar, Mart 2018 itibarıyla bu illeri, 46 bin 543 ile Aydın, 42 bin 340 ile Afyonkarahisar, 41 bin 329 ile Tokat, 40 bin 98 ile Çorum, 38 bin 963 ile Sakarya, 37 bin 871 ile Şanlıurfa, 34 bin 487 ile Mersin, 33 bin 974 ile Gaziantep, 33 bin 557 ile Kütahya, 33 bin 458 ile Çanakkale, 32 bin 899 ile Yozgat, 32 bin 196 ile Muğla, 32 bin 62 ile Sivas, 31 bin 802 ile Edirne, 30 bin 320 ile Tekirdağ izledi.

Bayraktar, Mart ayında, Kastamonu'da 29 bin 768, Kayseri'de 29 bin 258, Diyarbakır'da 24 bin 336, Malatya'da 23 bin 975,  İstanbul'da 23 bin 383, Eskişehir'de 23 bin 96, Hatay'da 22 bin 662, Isparta'da 22 bin 211, Burdur'da 21 bin 943, Bolu'da 21 bin 325, Kahramanmaraş 21 bin 312, Nevşehir'de 21 bin 272, Amasya'da 20 bin 801, Kırklareli'nde 20 bin 619 traktör bulunduğunu bildirdi.


-Trabzon'da 309, Rize'de 84 traktör bulunuyor-


Traktör sayısının Kars'ta 19 bin 727, Erzurum'da 19 bin 663, Aksaray'da 19 bin 183, Uşak'ta 18 bin 968, Adıyaman'da 17 bin 308, Niğde'de 17 bin 232, Kocaeli'nde 17 bin 57, Osmaniye'de 16 bin 712, Çankırı'da 13 bin 817, Muş'ta 12 bin 465, Kırşehir'de 12 bin 19, Karaman 11 bin 713, Düzce'de 11 bin 632, Mardin'de 11 bin 141, Bilecik'te 10 bin 771, Ardahan'da 10 bin 627, Elazığ'da 10 bin 460 olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Zonguldak'ta 9 bin 640, Kırıkkale'de 9 bin 371, Van'da 9 bin 193, Sinop'ta 8 bin 909, Ağrı'da 8 bin 715, Erzincan'da 7 bin 269, Kilis'te 6 bin 124, Batman'da 5 bin 907, Karabük'te 5 bin 733, Bartın'da 5 bin 471, Iğdır'da 4 bin 711, Bitlis'te 3 bin 928, Gümüşhane'de 3 bin 660, Giresun'da 3 bin 245, Bayburt'ta 3 bin 135, Siirt'te 3 bin 71 Yalova'da 2 bin 997, Şırnak'ta 2 bin 953, Ordu'da 2 bin 529, Tunceli'de 1696, Artvin'de 1444, Bingöl'de 1184, Hakkari'de 1030 traktör var. Traktör sayısı Trabzon'da 307, Rize'de 82 adede kadar düşüyor.

-Manisa yıllık, Konya aylık artışta ilk sırada-

Tarımın en önemli iş makinası traktörün sayısı 2018 Mart ayı itibarıyla 6 bin 54 artışla 1 milyon 847 bin 26'dan 1 milyon 853 bin 80'e ulaştığını bildiren Bayraktar, "Traktör sayısı artışında yıllıkta Manisa, aylıkta Konya ilk sırada yer aldı. Manisa'da traktör sayısı aylıkta 312, yıllıkta 3 bin 345 adet arttı. Aylık traktör sayısı artışında Konya 329 adetle birinci, Manisa 312 adetle ikinci, Aydın 236 adetle üçüncü, 223 adetle Ankara dördüncü, İzmir 204 adetle beşinci, Antalya 202 adetle altıncı, 201 adetle Muğla yedinci, Adana 172 adetle sekizinci, Şanlıurfa 169 adetle dokuzuncu, Denizli 166 adetle onuncu oldu. Yıllık artışta Manisa'yı, 3 bin 199 adetle Konya, 2 bin 685 ile İzmir, 2 bin 500 ile Aydın, 2 bin 239 ile Ankara, 2 bin 133 ile Bursa, 2 bin 119 ile Gaziantep, 1921 ile Denizli, 1909 ile Antalya, 1795 ile Şanlıurfa izledi" dedi.

Mart ayında traktör sayısı sıralamasında Kahramanmaraş, Nevşehir'i, Karaman ise Düzce'yi geride bıraktı. Çorum'da traktör sayısı 40 bini geçti.
2 Mayıs 2018 Çarşamba

Yalıhüyük İlçe Tarım Müdürlüğü Ekipleri Süne Mücadelesi Başlattı.

Detay:

Yalıhüyük İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Yalıhüyük'te hububat üretimi yapan çiftçilerin emeklerinin karşılığını alabilmesi için süne-kımıl mücadele veriyor.

Yalıhüyük İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, Yalıhüyük'te hububat üretimi yapan çiftçilerin emeklerinin karşılığını alabilmesi için süne-kımıl mücadelesinin büyük önem taşıdığı belirtildi.

İlçede Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü teknik ekibi tarafından sürvey çalışmalarının devam ettiği,  süne-kımıl zararının ekonomik zarar eşiğine ulaşması halinde kimyasal mücadeleye karar verileceğini, kimyasal mücadelenin yanı sıra sünenin doğal düşmanlarını(parazitoid) kullanarak ekolojik dengeyi korumaya da özen gösterileceği ifade edildi.

Yalıhüyük - Fatih Atalay