27 Aralık 2017 Çarşamba

Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği’nden Bayraktar’a plaket

Detay:

-Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar'a, besicilere verdiği destek nedeniyle plaket verdi

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği'nin üyeleri aynı zamanda bizim mensubumuz. Besicilerin sorunları aynı zamanda bizim sorunumuz"

-"Et ve süt üreticilerimizin sorunlarını her platformda dile getiriyoruz"

-"Et ve sütte bir müdahale kurumu kurulmasına katkı sağladık"

-Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı Tunç: "TZOB Genel Başkanı Bayraktar, besicilerin her zaman yanında yer aldı. Sorunları dile getirdi. Besi hayvanına destek verilmesi zorunluluğunu kamuoyu gündemine taşıdı. Sorunları en üst makamlara kadar götürdü"

-Tunç, Bayraktar'a hitaben; "Sayın Genel Başkan, bize sahip çıktınız. Teşekkür ediyoruz. Bütün üreticilerimizin kalbi, yüreği sizinle beraber... Destekleriniz için Allah razı olsun" dedi

 

Ankara – 27.12.2017 – Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar'a, besi üreticilerine verdiği destek nedeniyle plaket verdi.

Bayraktar, Pazartesi günü TZOB Genel Merkezi'nde, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı Bülent Tunç ve Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği'nin üyelerinin aynı zamanda TZOB'un mensupları, besicilerin sorunlarının aynı zamanda TZOB'un sorunu olduğunu belirtti.

Bayraktar, "et ve süt üreticilerimizin sorunlarını her platformda dile getiriyoruz. Et ve sütte bir müdahale kurumu kurulmasına katkı sağladık. Et ve Balık Kurumu (EBK) bir müdahale kurumuna dönüştürüldü ve Et ve Süt Kurumu (ESK) kuruldu. Çiftçimizin menfaati için çalışıyoruz" dedi.

Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı Bülent Tunç da konuşmasında, TZOB Genel Başkanı Bayraktar'ın besicilerin her zaman yanında yer aldığını, sorunları dile getirdiğini, besi hayvanına destek verilmesi zorunluluğunu kamuoyu gündemine taşıdığını, en üst makamlara kadar götürdüğünü bildirdi.

Tunç, TZOB Genel Başkanı Bayraktar'a hitaben, "Sayın Genel Başkan, bize sahip çıktınız. Teşekkür ediyoruz. Bütün üreticilerimizin kalbi, yüreği sizinle beraber… Destekleriniz için Allah razı olsun" dedi.

Bülent Tunç, kabulde, Bayraktar'a besicilere verdiği destekler nedeniyle teşekkür etti ve plaket takdim etti.

Kabule, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkan Yardımcısı Nazif Karabulut, Muhasip Üyesi Şaban Cetizli, Yönetim Kurulu Üyeleri Ferudun Şeker, Hüseyin Yılmaz, Mehmet Taneli, İdriz Yavuz ile Genel Sekreter Adnan Gültek katıldı.
26 Aralık 2017 Salı

Bozkır'da Gıda Tacirlerine Göz Açtırmıyor

Detay:

Bozkır ilçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Bozkır İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Salih Öncü, 2017 yılı içerisinde 446 adet denetim yaptıklarını dile getirirken, gıda tacirlerine göz açtırmadıklarını belirtti.

 Bozkır İlçe Gıda Tarım Ve Hayvancılık Müdürü Salih Öncü, gazetemize yaptığı açıklamasında; "Bozkırda Bakanlığımızın Gıda Güvenliği Bilgi Sistemine Kayıtlı 253 adet aktif çalışan gıda işletmesi bulunmaktadır. Müdürlüğümüz gıda biriminde çalışan personeller ile 2017 yılı içerisinde 446 adet işletme denetimi gerçekleştirdik. Yapılan bu denetimlerde kuşku uyandıran 11 farklı gıda işletmesinden numuneler aldık. Alınan numune sonuçlarından sadece 1 tanesi insan sağlığını tehlikeye atacak nitelikteki değer aralığında çıkmıştır. İşletmelerden alınan 10 numunenin ilgili değerleri ise Türk Gıda Kodeksine uygun sonuçlar vermiştir. Denetim esnasında uyarı yapılan bazı işletmeler daha sonra kontrol denetimlerine tabi tutulmuştur. 2017 yılı boyunca gerçekleştirilen denetimlerde toplam 30.497,00 TL idari para cezası kesilmiştir.


Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının belirlediği takvimlerde rutin denetimlerimiz devam etmektedir. Bakanlığımızın programladığı risk analizlerine dayalı denetimlerin yanı sıra vatandaşların ALO GIDA 174 Şikayet Hattı üzerinden yaptığı şikayetler de denetlenmiştir. Denetim sonuçları Alo Gıda 174 Şikayet Hattını arayan kişilere sistem üzerinden gönderilmektedir. Şikayette bulunan kişinin bilgileri sistem üzerinde bizler tarafından dahi görüntülenememektedir.

Bu sebeple herhangi bir gıda işletmesi ile ilgili şikayette bulunacak olan kişilerin kimlik bilgilerinin gizli kaldığını ve şikayeti üzerine muhakkak denetim yapıldığını bilerek bu hattı kullanmalarını istiyoruz. Vatandaşın da gıda güvenliği konusunda hassasiyet göstermesi ve insan sağlığını korumamıza katkı sağlaması için Alo Gıda 174 Hattını kullanmalarını istiyoruz." şeklinde ifadelerde bulundu.


22 Aralık 2017 Cuma

Konya'ya yoğun kar uyarısı!

Detay:

Meteoroloji yetkilileri hafta sonu Konya'nın bazı bölgelerinde yağmur görüleceğini aktardı. Yetkililer, Seydişehir, Beyşehir, Derebucak, Hadim, Bozkır, Yalıhüyük, Ahırlı, Akören ve Taşkent ilçelerinde yoğun kar yağışının beklendiğini bildirdi.

Meteoroloji Konya Bölge Müdürlüğü, Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde genelinde yağışların pazartesi günü sabah saatlerine kadar yer yer kuvvetli ve etkili olacağını aktardı.

Yağışların, cumartesi akşam saatlerine kadar yağmur ve sağanak, Cumartesi akşam saatlerinden itibaren ise özellikle Karaman ve Konya'nın güneybatı kesimlerinde (Seydişehir, Beyşehir, Derebucak, Hadim, Bozkır, Yalıhüyük, Ahırlı, Akören, Taşkent, Sarıveliler, Başyayla, Ermenek) yoğun olmak üzere kar şeklinde görüleceğini aktardı.
 
SICAKLIK 4 DERECE DÜŞECEK

Mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının, soğuk ve yağışlı havanın etkisiyle  pazar gününden itibaren azalarak mevsim normallerinin 2-4 derece altına düşeceği tahmin ediliyor.
 
Rüzgarın ise cumartesi günü Konya'nın kuzeybatı çevreleri ile Aksaray genelinde kuzey (Poyraz), Konya'nın güney çevreleri, Karaman ve Niğde genelinde ise güney (Lodos) yönlerden kuvvetli (39-61 km/saat) ve yer yer kısa süreli fırtına şeklinde (62-74 km/saat) eseceği aktarıldı.
17 Aralık 2017 Pazar

ÇKS başvuru süresi uzatıldı…

Detay:

-ÇKS başvuru süresi uzatıldı…          

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Yaptığımız yoğun girişimler sonuç verdi. 30 Haziran'da sona eren ÇKS başvuru süresi, 31 Aralık tarihine uzatıldı"

-"Üreticilerimiz olası sıkışıklıkları da düşünerek son günü beklemeden bir an önce Tarım il ve ilçe müdürlüklerine başvurmaları kendi yararlarına olacaktır"

 

Ankara – 16.12.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptıkları yoğun girişimlerin sonuç verdiğini, 30 Haziran 2017 tarihinde sona eren Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvuru süresinin, 31 Aralık 2017 tarihine uzatıldığını bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, ÇKS Yönetmeliğine göre 2017 yılı ÇKS başvuru süresinin 30 Haziran 2017 tarihinde sona erdiğini, ancak, bu yıl son başvuru tarihinin Ramazan Bayramı'na denk gelmesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle çok sayıda çiftçinin belirlenen sürede başvurusunu yapamadığını ve verilen desteklerden faydalanma hakkını kaybetmekle karşı karşıya kaldığını belirtti.

Çiftçilerimizin mağdur olmamaları için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına süre uzatımı için gerekli başvuruların TZOB tarafından yapıldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Birliğimizin yaptığı yoğun girişimler sonuç vermiştir. Bugünkü Resmi Gazete'de yayınlanan Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1'nci maddesi olan ÇKS'ye başvuru zamanı değiştirilmiştir. Yapılan değişiklikle 30 Haziran 2017 tarihinde sona eren 2017 yılı ÇKS başvuru süresi, 31 Aralık 2017 tarihine kadar uzatılmıştır.

Çiftçilerimizin, 2017 yılı desteklerinden faydalanabilmeleri için, olası sıkışıklıkları düşünerek son günü beklenmeden Odalarımızdan alacakları çiftçi belgesi ve diğer belgeler ile birlikte 31 Aralık 2017 tarihine kadar Tarım il ve ilçe müdürlüklerine başvuru yapmaları kendi yararlarına olacaktır. Bilindiği gibi ÇKS kaydı olmayan çiftçilerin desteklerden yararlanmaları mümkün değildir."

Bayraktar, açıklamasında, Eylül ayı itibariyle başlayan 2018 yılı ÇKS başvurularının ise 30 Haziran 2018 tarihine kadar devam edeceğini hatırlattı.
8 Aralık 2017 Cuma

Başkan Köse’den Kudüs Tepkisi

Detay:

Başkan Köse Bozkır'da düzenlenen ve sivil toplum kuruluşlarının destek verdiği Kudüs bildirisine sonuna kadar destek verdi ve Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, ABD Başkanı Donald Trump'un Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ve Tel Aviv'deki Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararının dünya barışına vurulmuş bir darbe olduğunu bildirerek, "tüm Müslümanların göz bebeği olan Kudüs'e yönelik böyle bir karar, tüm İslam âleminde infiale sebep olur. Karar hemen geri alınmalı, Kudüs'ün statüsü değişmemelidir" dedi.

Köse, yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin kararının dünyadaki 1,6 milyara yakın Müslümanı "yok saymak" anlamına geldiğini belirtti. Dünyadaki hiçbir Müslümanın bu karara razı olmasının beklenemeyeceğini, bunun boş bir hayal olduğunu vurgulayan Köse, şunları kaydetti:

"Bu karar, aynı zamanda uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararlarını da açıkça ihlal ediyor. Kudüs, kutsal bir şehirdir. Bu şehrin statüsüne saldırı öncelikle Müslüman dünyasına bir saldırıdır. Tüm Müslümanların göz bebeği olan Kudüs'e yönelik böyle bir karar alınması, tüm İslam âleminde infiale sebep olur. Karar hemen geri alınmalı, Kudüs'ün statüsü değişmemelidir. Kimden gelirse gelsin, bu tarihi gerçeği göz ardı eden her yaklaşımın sonu hüsrandır. Bir felakete yol açmadan aklı selimle düşünülmeli, karar acilen geri çekilmelidir. Dünyada yeterince sorun varken, üzerine yeni sorunlar inşa etmek son derece sorumsuz bir davranıştır."

Köse, tüm İslam dünyasının bu karara karşı birlik içinde hareket etmek zorunda olduğunu bildirerek, "gün birlik içinde olma günüdür. İslam âlemi, bütün kırgınlıklarını bir tarafa bırakmalı ve ortak bir şekilde karar karşı durmalıdır. Bu, sadece Müslüman devletlerin değil, tüm Müslümanların görevidir" dedi.


5 Aralık 2017 Salı

KOP tamamlanınca tarımda parlayan yıldız olacak

Detay:

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Konya Ovası Projesi'nin (KOP) tamamlanınca tarımda parlayan yıldız olacağını bildirerek, "KOP'ta, sulama yatırımları tamamlanır, nadas bitirilirse üretim 

Bayraktar, yazılı açıklamasında, KOP kapsamındaki 8 ilin (Konya, Yozgat, Niğde, Kırşehir, Nevşehir, Aksaray, Karaman, Kırıkkale) 46 bin 276 kilometrekare çayır ve mera hariç tarım alanıyla Türkiye tarım alanlarının yüzde 19,5'ine sahip olduğunu belirtti.

Bu illerin yüzölçümlerinin yüzde 48,7'sinin tarım alanlarından oluştuğuna işaret eden Bayraktar, KOP Eylem Planı kapsamında bu illerdeki yatırımların hızla tamamlanması gerektiğini vurguladı.

Bayraktar, Türkiye'de sulanabilir alanların yüzde 17'si bu bölgede olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:

"Buna karşın ülkemizin su kaynaklarının ancak yüzde 4'ü Konya kapalı havzasında bulunmaktadır. Su kaynakların kısıtlı olduğu bölgede sürdürülebilir bir tarım için su tasarrufundan azami ölçüde faydalanılması gerek. Bölgedeki tüm alanlar hızla yüzde 60'lara varan oranda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerine geçirilmelidir. Eskimiş, su kaybına neden olan sulama altyapısı modernize edilmelidir.

KOP tamamlanınca tarımda parlayan yıldız olacak. KOP'ta, susuzluktan tarım alanlarının yüzde 27,1'i nadasa ayrılıyor. Sulama yatırımları tamamlanır, nadas bitirilirse üretim patlar."

Bayraktar, yapılan gölet ve sulama tesislerinin, hem verimliliği artıracağını hem de yöre halkının getirisi yüksek olan ürünlere yönelmesini sağlayacağını belirterek, bu sayede bölgede tarımsal üretiminin artmasının, yöre halkının gelir düzeyinin yükselmesinin mümkün olacağını ifade etti.

Büyükşehir’den Sulama Suyuna Yüzde 40 İndirim

Detay:

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, KOSKİ Genel Kurulu'nda alınan kararla 2018 yılı itibariyle sulama suyunda yüzde 40 indirim yapılacağını, şehit ve gazi ailelerinin yüzde 50 olan indirim oranının da yüzde 75 olacağını söyledi.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, KOSKİ Genel Kurulu'nda alınan kararla sulama suyunda yüzde 40 indirim yapacaklarını söyledi.

Su konusunda Konya'da uygulanan fiyatlandırma sisteminin vatandaşı düşünen bir sistem olduğuna dikkat çeken Başkan Akyürek, "Sulama suyu tarifesinde yüzde 40 indirim yapıyoruz. Şu an sulama suyu kullanan abone sayımız 23 bin kişi. Abone sayımızda, iki ayrı saat taktırma şartıyla herhangi bir sınırlama yok. Daha önce konut su tarifesiyle sulama suyu tarifesi aynıydı. 2018 yılı itibariyle yüzde 40 indirimli olarak su hizmetinden yararlanılacak. Bunun yanında indirim oranı yüzde 50 olan şehit ve gazi aileleri de bundan sonra su hizmetinden yüzde 75 indirimli olarak faydalanacaklar" dedi.

MAVİ TÜNEL İLE MEMBA SUYU İÇECEĞİZ

Mavi Tünel'den Konya merkeze içme suyu verilmesi yatırımının önemine dikkat çeken Başkan Akyürek, "Malumunuz su büyük oranda merkezde tüketiliyor. Mavi Tünel'den su almaya başladıktan sonra çeşmelerimizden memba suyu akacak. Kuyuların daha az kullanılmasını sağlayarak yeraltı sularının desteklenmesi sağlanmış olacak. Daha çok sulama suyu verme imkanına kavuşacağız. Altınapa Barajı'nı Konya'nın yeni rekreasyon alanı olarak kullanabileceğiz. Ayrıca bir de hidroelektrik santrali kuruyoruz. O da hükümetimizin bir armağanı oldu. Yani, boğaza düşen sudan KOSKİ elektrik üretecek" ifadelerini kullandı.il
4 Aralık 2017 Pazartesi

Kaymakam Öztürk, Genç Çiftçi hibelerini yerinde inceledi.

Detay:

Bozkır ilçesinde Genç Çiftçi desteklemelerinden hibe alan çiftçilerin desteklemelerini Bozkır Kaymakamı Emre Öztürk yerinde inceledi.


Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından başlatılan ve kırsalda yaşamın desteklenmesini amaçlayan Genç Çiftçi Hibe Programı kapsamında İlçemizde gerçekleştirilen projeler ziyaret edildi.

Kaymakam Emre ÖZTÜRK, Bozkır İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yetkilileri ile birlikte yürütülen projeleri ziyaret etti. Ziyaretler esnasında üreticilerle görüşerek üreticilerden bilgi alan ve taleplerini dinleyen Kaymakam Emre ÖZTÜRK çalışmaların verimli olacağına inandıklarını söyledi. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Salih ÖNCÜ den de bilgi alan Kaymakam Emre ÖZTÜRK 'Genç Çiftçi Hibe Programı ile tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması, genç çiftçilerin girişimciliğinin desteklenmesi, gelir düzeyinin yükseltilmesi, alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması ve genç kırsal nüfusun istihdamına katkı sağlayarak, kentsel göçün önlenmesine amacıyla kırsal alandaki tarımsal üretime yönelik projelerin desteklenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda ilçemizde 2017 yılında yapılan başvurulardan 8 tanesi 30.000TL tutarındaki desteklemelerden faydalanmaya hak kazanmış ve faaliyetlerini gerçekleştirmişlerdir. Desteklerden faydalanarak kendi işletmelerini oluşturan üreticilerimize hayırlı olmasını ve üretimlerinin bereketli olmasını temenni ederim. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.' dedi.

İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Salih ÖNCÜ '2016 yılında başlayan Genç Çiftçi hibe programına 2017 yılında toplam 100 adet başvuru yapıldı. Bu başvurulardan değerlendirmeler sonucu desteklenmeye hak kazanan 8 üretici ile hibe sözleşmeleri imzalanmıştır. Destek almaya hak kazanan 8 üreticiden Hamzalar ve Yolören Mahallelerinde iki üretici örtü altı sera tesisi, Sorkun Mahallemizdeki bir üretici mantar üretimi, Yeniköy ve Kildere mahallelerinde üç üretici küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, Ulupınar ve Söğüt Mahallelerinde iki üretici ise büyükbaş hayvan yetiştiriciliği konularında hibe almışlardır. Her bir üretici 30.000 TL karşılığı başvuruda bulundukları konu ile ilgili yatırımlarını tamamlamışlardır. Biz de İlçe Müdürlüğü olarak gerekli teknik desteği sağlayarak üreticilerimize destek olmaya devam edeceğiz. Üreticilerimize hayırlı ve bereketli olmasını temenni ederiz' Dedi.


30 Kasım 2017 Perşembe

Başkan Köse, Kaymakam Öztürk'ü ziyaret etti.

Detay:

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse ve Bozkır Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Bozkır Kaymakamı Emre Öztürk'ü Makamında ziyaret etti. 

Başkan Köse ve Oda Yönetim kurulu üyeleri Kaymakam Öztürk'e Ziraat Odasının faaliyetleri hakkında bilgilendirmelerde bulundu ve çiftçilerin sorunlarını iletti. 

Başkan Köse İlçe Kaymakamı Emre Öztürk'e teşekkür ederek, her zaman vatandaşın ve çiftçilerimizin sorunlarını dinleyip çözüm üretmek için elinden geleni yaptığınız için teşekkürü bir borç bilirim dedi. 




29 Kasım 2017 Çarşamba

Afetzede üreticilerin kredi borçlarına erteleme kararı

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:

-"2017 yılında yaşanan afetler nedeniyle zarar gören

üreticilerimizin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine

borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu

Kararı'nı olumlu buluyoruz"

-"Arka arkaya afet yaşayan üreticilerin biriken borçlarını

erteleme sonrasında bir defada ödemesi mümkün değildir.

Bu durumdaki çiftçilerimizin biriken kredi borçlarının tamamı,

faizsiz olarak uzun vadeye yayılarak yapılandırılmalıdır"

-"Ziraat Odaları Birliği olarak çiftçilerimizin yaşadığı afetleri

düzenli takip ediyor, afet zararlarının çiftçimize yükünün

azaltılmasını ilgili kurumlardan talep ediyoruz"

 

Ankara – 29.11.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2017 yılında yaşanan afetler nedeniyle zarar gören üreticilerin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı'nı olumlu bulduklarını bildirdi.

Bayraktar, arka arkaya afet yaşayan üreticilerin biriken borçlarını erteleme sonrasında bir defada ödemesinin mümkün olmadığını belirterek, "bu durumdaki çiftçilerimizin biriken kredi borçlarının tamamı faizsiz uzun vadeye yayılarak yapılandırılmalıdır" dedi.

Şemsi Bayraktar, son yıllarda iklim değişikliğinin etkileri ile gerçekleşen yağışların, zamansız ve şiddetli olduğunu, don, dolu, fırtına, kuraklık gibi afetlerin daha fazla yaşandığını vurguladı. 2016-2017 tarımsal üretim döneminin başladığı Ekim ayından itibaren sonbahar yağışlarının yetersiz olmasının çok sayıda ilde hububat üretiminde kuraklığa neden olduğuna dikkati çeken Bayraktar, üretim dönemi boyunca gerçekleşen aşırı yağış, sel, dolu, don, fırtına, hortum gibi afetlerin de üreticilere büyük zarar verdiğini bildirdi.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, son olarak Kasım ayı içinde Antalya'da yaşanan hortum, fırtına, aşırı yağışın seralara, narenciye ve zeytin ağaçlarına zarar verdiğini belirtti.

 

-TZOB afet zararlarının takipçisi-

Ziraat Odaları Birliği'nin çiftçilerin yaşadığı afetleri düzenli takip ettiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Afet zararlarının çiftçimize yükünün azaltılmasını ilgili kurumlardan taleplerde bulunuyoruz. Bu taleplerimizden biri de üreticilerimizin kullanmış oldukları kredilerin vadesi gelen borçlarının afetler başta olmak üzere çeşitli nedenlerle ödenememesi nedeniyle ertelenmesi ve üst üste afet yaşayan çiftçilerimiz için uzun vadeye yayılarak yapılandırılması olmuştur. Bu konuda yapılan girişimler sonucu çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesine yönelik Bakanlar Kurulu Kararı, bugünkü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

 

-Karar en az yüzde 30 zarar gördüğü tespit edilen çiftçileri kapsıyor-

Yapılan düzenlemeyle 1 Ocak 2017-31 Aralık 2017 tarihleri arasında, deprem, yangın, aşırı sıcak zararı, samyeli, çığ, heyelan, taban suyu yükselmesi, sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış, aşırı kar yağışı, kar fırtınası, dolu, kırağı, don, kuraklık, yıldırım düşmesi, güneş yanıklığı ve hortum afetlerine maruz kalan ve bu afetler nedeniyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları en az yüzde 30 zarar gören, bu durumları hasar tespit komisyonlarınca tespit edilen Çiftçi Kayıt Sistemine ve Bakanlığın diğer kayıt sistemlerine kayıtlı gerçek ve tüzel kişi üreticilerin T.C. Ziraat Bankası AŞ ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi borçları yıllık yüzde 3 faizle bir yıl ertelendi."

Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından ertelenen tarımsal kredi borçlarına, erteleme dönemi süresince yüzde 3 faiz uygulanacağını bildiren Bayraktar, ayrıca ertelenen krediler nedeniyle Hasar Tespit Komisyonu Kararı tarihinden itibaren müracaat süresi sonuna kadar, borcun ertelenmesi halinde ise erteleme süresi sonuna kadar takip işleminin başlatılmayacağını belirtti.

 

-Bir yılı aşan yapılandırmada cari faiz uygulanıyor-

Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri'nin kendi uygulamaları çerçevesinde bir yıldan fazla taksit yapılabileceğine dikkati çeken Bayraktar, "Yalnız bir yıldan fazla taksitlendirmenin ilk yılına yüzde 3, daha sonraki yıllarına Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri'nin cari faizi uygulanacak" dedi.

Karar, tabii afetler nedeniyle sıkıntıda olan çiftçinin bir nebze de olsa rahatlamasını sağlayacağını bildiren Bayraktar, "bir yıl ertelemenin yanı sıra, arka arkaya afet yaşayan üreticilerin biriken borçlarını erteleme sonrasında bir defada ödemesi mümkün değildir. Bu durumdaki çiftçilerimizin biriken kredi borçlarının tamamı faizsiz uzun vadeye yayılarak yapılandırılmalıdır. Yapılandırmaya diğer kamu bankalarına olan borçlar da dahil edilmelidir. Ayrıca özel bankaların yapılandırmaya katılımı da sağlanmalıdır" dedi.
28 Kasım 2017 Salı

Konya’ya kuvvetli yağış uyarısı!

Detay:

Meteorolojiden alınan bilgiye göre bugün Konya ve çevresi parçalı ve çok bulutlu geçecek. Yüksek kesimler ise karla karışık yağmurlu geçecek.

Meteoroloji yağışların Konya'nın Çumra, Güneysınır, Akören, Beyşehir, Seydişehir, Hüyük, Doğanhisar, Derbent, Derebucak, Ahırlı, Yalıhüyük, Bozkır, Hadim, Taşkent, Ereğli, Halkapınar ilçeleri ile Karaman ve Niğde il genelinde yer yer kuvvetli olması beklendiğini açıkladı.

Hava sıcaklığının 1 ila 4 derece azalacağı tahmin edilirken, rüzgarın güney ve güneybatı yönlerden orta kuvvette ve yer yer kuvvetli olarak esmesi bekleniyor.

Meteoroloji Konya ve çevresi için kuvvetli yağış ve kuvvetli rüzgar uyarısında da bulundu. İşte yapılan açıklamadaki o uyarılar: "Bugün (28/11/2017 Salı)sabah saatlerinde başlayan yağmur ve sağanak şeklindeki yağışların yükseklerde karla karışık yağmur şeklinde görüleceği, Konya'nın güney, güneybatı ve güneydoğu kesimleri (Çumra, Güneysınır, Akören, Beyşehir, Seydişehir, Hüyük, Doğanhisar, Derbent, Derebucak, Ahırlı, Yalıhüyük, Bozkır, Hadim, Taşkent, Ereğli, Halkapınar) ile Karaman ve Niğde il genelinde yer yer kuvvetli olacağı, rüzgarın da bölge genelinde güney ve güneybatı (lodos) yönlerden kuvvetli (40-60 km/saat) olarak eseceği tahmin edilmektedir. Yağışların ve kuvvetli rüzgarın neden olabileceği olumsuz şartlara karşı ilgililerin, vatandaşların tedbirli ve dikkatli olmaları gerekmektedir"
20 Kasım 2017 Pazartesi

Bozkır’da yeni Tarımsal projeler hayata geçiriliyor.

Detay:

Konya'nın Bozkır ilçesinde, Bozkır İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından ve KOP İdaresi Başkanlığı TEYAP Programı kapsamında ki iki proje hayata geçiriliyor.

Bozkır İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün KOP İdaresi Başkanlığı TEYAP Programına yaptığı proje başvurularından 2 tanesi daha desteklenmeye hak kazandı.

​TEYAP programı kapsamındaki projeler hakkında bilgiler veren Bozkır İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Salih Öncü "Geçtiğimiz günlerde protokolü imzalanan projeler bölgemize birçok noktada katkı sağlayacak ve hayvansal kaynaklı üretim miktarlarını arttıracaktır.

İlçe Müdürlüğümüzce hazırlanarak desteklemeye hak kazanan ve protokolünü imzaladığımız projeler; Bozkırda Ana Arı Üretimi ve Alternatif Arı Ürünlerinin Çeşitlendirilmesi Projesi ve Bozkır Peynir Üretimine Başlıyor Projesidir. Her iki projenin de faaliyetleri önümüzdeki günlerde başlayacaktır.

Bozkırda Ana Arı Üretimi ve Alternatif Arı Ürünlerinin Çeşitlendirilmesi Projesi ile; bölgedeki arı üreticilerinin üretim aşamasında yaşadıkları eksiklikleri gidermek amacıyla eğitimler gerçekleştirilecektir. Arıcılık konusunda uzman bir eğitmen tarafından gerçekleştirilecek olan eğitimler 2 hafta sürecektir. Teorik eğitimler sonrasında uygulamaların yapılacağı projede teknik gezi ile farklı bölge üreticilerinin uygulamalarını yakından görmeleri sağlanacaktır. Bozkır arı yetiştiricilerinin sadece bal üretimi ile kalmayıp polen, propolis, arı sütü ve ana arı üretimi noktasında söz sahibi olmaları sağlanacaktır. Proje ile 2 hafta teorik eğitim, 10 gün süreli teknik gezi ve uygulamalı eğitimlerin yanı sıra 14 üretici ile ana arı üretim demonstrasyonları yapılacaktır. Arı ürünlerinin çeşitlendirilmesi amacıyla üreticilere malzeme ve ekipman sağlanarak uygulamalar yapmaları sağlanacaktır.

Bozkır Peynir Üretimine Başlıyor Projesi ile; Bozkırdaki üreticilerin peynir üretimini öğrenmeleri sağlanacaktır. Öncelikli kendi tüketimlerini hedef alan üretici profilinden endüstriyel alanda üretim yapan üretici profiline geçmelerine imkan tanınacaktır. Projemiz ilçemizde daha büyük çaplı yapılabilecek olan peynir üretimi potansiyelini harekete geçirecektir. Süt ürünlerini işleyen büyük işletmelere, kobilere ve mandıralara teknik geziler düzenlenecektir. 120 üretici ile gerçekleştirilecek olan teorik eğitimlerde kullanılacak malzemeler üreticilere proje ile sağlanacaktır.

Projelerin uygulama süreleri 12 ay olup faaliyetlerimize zaman kaybetmeden başlamış bulunmaktayız. KOP TEYAP tarafından desteklenen bu iki projenin üreticilerimizin kalkınmasına katkı sağlaması ve bölgemize hayırlı olmasını temenni ederiz.'' dedi.




14 Kasım 2017 Salı

GÖKSU KALKINMA PROJESİNDE YALIHÜYÜK’TE BULUNUYOR

Detay:

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız tarafından Karaman ve Konya'da tarımsal verimin arttırılması, sosyal alt yapı ile üretime ilişkin alt yapının iyileştirilmesi, kırsal kesimdeki yoksul halkın yaşam koşullarının iyileştirilmesini amaçlıyor. Proje kapsamında yer  alan  Yalıhüyük'te toplantı düzenlendi.

Tarım Bakanlığı, IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) ortaklaşa 'Göksu- Taşeli Havzası Kalkınma Projesi' hazırladı.

Proje  kapsamında  Yalıhüyük'te yapılan Toplantıda ,Hangi ürünlerde  proje içerisinde yer alır  konuları çiftçilerle yapılan istişarelerle belirlenmeye çalışıldı.

Yalıhüyük  Belediye düğün salonundaki toplantıya ,Göksu-Taşeli Havzası Kalkınma Projesi (2016-2023) kapsamında, IFAD(Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Danışmanı Stefania GNOATOIFAD Misyon Başkanı Nedret OKAN,IFAD Danışmanı Cüneyt OKAN,

UNDP(Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) Proje Danışmanı Ümit MANSIZ,

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Merkez Proje Yönetim Biriminden Ziraat Mühendisi Nejla FURTUNA, Ziraat Mühendisi Umut AKILLI,

Konya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü Bilal KALE

Konya İl Proje Yönetim Biriminden Ziraat Mühendisi Ali İhsan YILDIRIM, Ziraat Mühendisi Ufuk YAYLA, Veteriner Hekim Saniye Kübra DEMİR,

Yalıhüyük İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü İlçe Müdürü Mevlüt SEMERCİ, Çiftçi Destek Ekibi

Ahırlı İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü İlçe Müdürü Şükrü ÇİMEN, Çiftçi Destek Ekibi

Bozkır İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü İlçe Müdürü Salih ÖNCÜ, Çiftçi Destek Ekibi ve  Yalıhüyüklü çiftçiler  katıldı.

Proje ile Aile Çiftliğinin geliştirilmesi, Bölgede akıllı tarımsal üretim sistemlerinin kurularak tarımsal yapıda sürdürülebilirliğin esas kılınması amaçlanıyor.

Proje  bedelinin 30 milyon dolar, proje süresinin de  7 yıl  olarak planlandığı kaydedildi.

Projenin uygulanacağı bölge; Konya ilinde 7 ilçe (Ahırlı, Akören, Bozkır, Güneysınır, Hadim, Taşkent ve Yalıhüyük) Karaman ilinde 4 ilçe (Başyayla, Ermenek, Sarıveliler ve Merkez) proje alanını oluşuyor.

Fatih Atalay

Yalıhüyük'te Elma Rekoltesi 200 Ton

Detay:

Konya'nın Yalıhüyük ilçesinde Yalıhüyük İlçe Tarım Müdürlüğünden yapılan açıklamalara göre 2 bin dekar alanda ekili bulunan elma ağaçlarında 200 ton elma üretildiği bildirildi.

Çevre ilçelerde de yapılan sezon sonu elma hasadının ardından Yalıhüyük'te de rekolteler de ortaya çıktı.

Yalıhüyük'te 2 bin dekar alanda ekili bulunan elma ağaçlarında 200 ton elma üretildiği bildirildi.

İlçe Tarım Müdür vekili Mevlüt Semerci Elma rekoltesi ile ilgili olarak verdiği bilgilerde;''Yalıhüyük ilçemiz alternatif ürün yetiştiriciliği olarak meyveciliğin yapıldığı yerlerden biridir. Ortalama 2.bin dekar alanda elma yetiştiriciliği yapılmaktadır. Fakat üreticilerin Pazar sıkıntısı yaşamaları sebebiyle Elma Bahçeleri azalmaktadır.

Yalıhüyük İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğümüz tarafından Erken Uyarı Sistemi ile üreticilerimize hastalık – zararlılar ile ilgili mücadele zamanlarında sms ve ilan yoluyla üreticilere bilgilendirilmiştir. Bunun sonucunda pazara uygun kalitede, albenisi yüksek, hastalık ve kurt zararı daha az olan standartlarda elma üretimi sağlanmasına yardımcı olmuştur.

İklim şartlarının da uygun gitmesi sebebiyle üreticilerin elde ettikleri verimden ve kaliteden memnun olduklarını bildirmişlerdir. İlçemizde 2017 Üretim sezonunda ortalama 200 Ton elma üretilmiştir. Elmalar, meyve suyu fabrikasına, iç pazar ve İlçemizde bulunan soğuk hava deposunda depolanarak değerlendirilmektedir.''dedi.
9 Kasım 2017 Perşembe

ZİRAAT ODASI BAŞKANI KÖSE'DEN 10 KASIM MESAJI

Detay:

​​Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 79'uncu ölüm yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Köse mesajında, "Osmanlı devletinin dört bir yanı düşman tarafından işgal edilmiş ve halk umutsuzluğa düşmek üzereyken Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Atatürk, gerek Trablusgarp'ta gerek Çanakkale'de gerekse Kurtuluş Savaşı'nda büyük kahramanlık göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasıyla birlikte milli üretim modelinin benimseyen Atatürk, çiftçilerimiz için söylediği 'Köylü milletin efendisidir' sözü toprağa ve çiftçimize verdiği değeri göstermektedir. 'Milli ekonominin temeli tarımdır' diyen Atatürk, 'Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiçbir sebep ve suretle bölünemez bir nitelikte olması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprağın verim derecesine göre sınırlandırılması lazımdır.' Diyerek toprağın ne şekilde işletilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.

Tüm çiftçilerimiz adına Türkiye'nin temellerini atan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 79. yılında rahmet ve minnetle anıyorum" ifadelerini kullandı.
3 Kasım 2017 Cuma

Bayraktar, Besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmelidir.

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmelidir.

Hükümetimizden acil bir hamle bekliyoruz"

-"1000 liralık desteğin tutarı 315 milyon dolarda kalır.

İthalata 5 milyar doların üzerinde döviz ödendiğini

düşünürsek, bu paranın çok da büyük olmadığını görürüz"

-"Kurban Bayramı sonrası talepte yaşanan düşme, 'ette

gümrük vergilerinin indirilmesi, lop et ithali ve anlaşma

yapılacak marketlerde ithal etle ucuz et yedirme' kararları ve

söylemleri sektörü olumsuz etkilemiştir"

-"Ekim ayında, kırmızı ette üretici fiyatları düşerken,

market fiyatları arttı"

-"Üreticimiz hayvan başına 495 lira 93 kuruş zarar ediyor"

-"Hayvan pazarlarında yaprak kımıldamıyor. Besici

hayvanını satamıyor"

-"Süper ve hipermarketlerin hiçbir sınıra tabi olmadan

açılması, yüzbinlerce esnafımızın dükkan kapatmasına

yol açmıştır. Bu uygulamalar sonucunda, ülkemizde faaliyet

gösteren ve sayıları 50 bine yaklaşan kasap esnafımız

nasıl ayakta kalacaktır?"

-"12 ilde kombinası bulunan ESK, kalan 69 ilde ve

çok sayıda ilçe merkezinde nasıl alım yapacaktır?"

-"ESK'nın, yerli besi hayvanı ile besicilik yapan üreticiyi

ithalata karşı korumak için açıkladığı karkasta kilogram

başına 25 liralık alım fiyatını artırması gerekir"

-"Zincir marketler ithal ucuz et satarsa, kasaplar kırmızı et

satamazsa, üreticimiz hayvanını kime kestirecektir?"

-"Yemde KDV indirimi üreticiye fayda sağlamadı"

-"Sütte üretici 3 yılda 9 kuruş zam alırken, süt ürünlerinin

fiyatı 2 ayda yüzde 20'ye varan oranlarda arttı"

-"Ekim ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı,

yüzde 303,50 ile en fazla kuru kayısıda görüldü.

Kuru kayısıyı yüzde 244,35 ile süt, yüzde 242,97 ile pırasa

izledi"

-"Domates ihracatının önündeki bütün engellerin kaldırılması,

ambargo öncesine dönülmesi için Rusya ile gerekli

girişimler sürdürülmelidir"

 

Ankara – 03.11.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ekim ayında, kırmızı ette üretici fiyatları düşerken, market fiyatlarının arttığını, besiciliğe devam etmesi için en azından hayvan başına 500-600 lira kazanması gereken üreticinin hayvan başına 495 lira 93 kuruş zarar ettiğini bildirerek, "hükümetimizinden acil bir hamle bekliyoruz, besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmelidir" dedi.

Bayraktar, Birlik Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Ekim ylül ayı üretici ve market fiyatlarını, üretici-market fiyatları arasındaki fiyat farkını, ette ve sütte üreticinin yaşadığı sıkıntıları değerlendirdi.

Üretimden tüketime kadar geçen süreçte fiyat konusunda farkındalık oluşturmak, fiyat artışlarının sebeplerini doğru bir şekilde ortaya koymak, haksız kazanç sağlayanları kamuoyuna duyurmayı amaçladıklarını bildiren Bayraktar, "Hedefimiz, tüketicinin ödediği fiyat içinde üreticilerimizin aldığı payı göstermek ve suni fiyat artışlarının önüne geçmektir. Üreticilerimizin içinde bulunduğu durumu siz değerli basın mensuplarımız aracılığıyla bir kez daha dile getirme amacıyla hareket ediyoruz" dedi.

Son iki-üç aydır üretici ve tüketiciyi en fazla ilgilendiren konulardan birinin et ithalatı kararları ile kırmızı et ve süt ürünlerindeki fiyat artışları olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Bilindiği gibi 2010 yılından bu yana ülkemiz, besilik, kasaplık, damızlık canlı hayvan ve bu yıl olduğu gibi bazı yıllarda da et ithalatı yapmıştır. Halka tüm illerde ucuza et yedirmek için 81 ilde satış noktası bulunan ve anlaşma yapılan market zincirlerine karkas et temin edileceği, karşılığında kıymanın kilogramının 29 liradan, kuşbaşının ise 31 liradan satışının yapılacağı açıklanmıştır.

 

-Kırmızı ette ekim ayında üretici fiyatları düşerken market fiyatları arttı-

 

Kurban Bayramı sonrası talepte yaşanan düşme, 'ette gümrük vergilerinin indirilmesi, lop et ithali ve anlaşma yapılacak marketlerde ithal etle ucuz et yedirme' kararları ve söylemleri sektörü olumsuz etkilemiştir.

Nitekim Ekim ayında, üreticide kuzu eti fiyatı yüzde 4,55 düşüşle 33 lira 62 kuruştan 32 lira 9 kuruşa, dana eti fiyatı yüzde 6,48 gerilemeyle 27 lira 47 kuruştan 25 lira 69 kuruşa inmiştir.

Eylül-Ekim aylarına bakıldığında, hem kuzu hem dana eti fiyatlarındaki 2 aylık düşüş yüzde 8,1'i bulmuştur. Fiyat, iki aylık dönemde, kuzu etinde 34 lira 93 kuruştan 32 lira 9 kuruşa, dana etinde 27 lira 95 kuruştan 25 lira 69 kuruşa gerilemiştir.

Buna karşın markette, Ekim ayında, kuzu eti fiyatı 53 lira 65 kuruşla değişmezken, dana eti fiyatı yüzde 4,01 artışla 40 lira 52 kuruştan 42 lira 14 kuruşa çıkmıştır. Eylül-Ekim aylarında market fiyatları, dana etinde yüzde 0,29, kuzu etinde yüzde 2,98 artmıştır.

 

-"Besici hayvanını satamıyor"-

 

Şu an, üreticide dana etinin ortalama kilogram fiyatı, 25 lira 69 kuruş olsa da bazı illerimizde fiyat 23 liraya kadar düşmüştür. Alıcıların bu fiyatlara bile nazlandığı, daha aşağılara düşürmek için üreticilerle pazarlık yaptığı ya da bu fiyatlardan malı vadeli almaya çalıştığı bilinmektedir. Görüldüğü gibi ithalat üreticide fiyatları düşürmüştür. Buna karşın, ithalata rağmen markette fiyatlar artmıştır. Bunun önlemleri alınmalıdır."

 

-"ESK yerli hayvan alımında 25 liralık fiyatı artırmalıdır"-

 

Et ve Süt Kurumu'nun yerli besi hayvanı ile besicilik yapan üreticiyi ithalata karşı korumak için açıkladığı karkasta kilogram başına 25 liralık alım fiyatı artırması gerektiğine vurgu yapan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Alım konusuna uygulamada sıkıntılar olabileceğini de düşünüyoruz. Et ve Süt Kurumu'nun 12 ilde kombinası bulunmaktadır. Kalan 69 ilde ve çok sayıda ilçe merkezinde nasıl alım yapacaktır? Bunun nakliye masrafları ne olacaktır? Et ve Süt Kurumu'nun, oluşabilecek arzı karşılayabilecek kapasitesi var mıdır? Bütün bunların ortaya konulması gerekir diye düşünüyoruz.

Bir diğer konu da kasapların durumudur. Süper ve hipermarketlerin hiçbir sınıra tabi olmadan açılması, yüzbinlerce esnafımızın dükkan kapatmasına yol açmıştır. Bu uygulamalar sonucunda, ülkemizde faaliyet gösteren ve sayıları 50 bine yaklaşan kasap esnafımız nasıl ayakta kalacaktır? Zincir marketler ithal ucuz et satarsa, kasaplar kırmızı et satamazsa, üreticimiz hayvanını kime kestirecektir?

 

-Et fiyatlarının düşmesi besi hayvanı ve yem maliyetlerine bağlı-

 

Değerli Basın Mensupları, ülkemizde 2016 yılında 3,9 milyon baş sığır kesilmiştir. Tahminlere göre, 1,5 milyonu yerli, 500 bini ithal besilik hayvanlardan, 950 bin başı kurbanlıklardan oluşmaktadır. Kalanı ise, reforme inek, düve gibi dişi hayvanlar, boğa, öküzlerdir. Ette fiyatların düşmesi besi hayvanı ve yem maliyetlerine bağlıdır. Örneğin, ülkemizde canlı 250 kilogramlık yerli hayvanla 7 ay süreli yapılan bir beside, hayvan alımı 19 lira canlı kilogram fiyatı üzerinden 4 bin 750 liradan yapılmakta, yeme 1889 lira 6 kuruş verilmekte, işçilik, enerji, ilaç, amortisman, işletme finansmanı, ölüm-verim kaybı gibi giderlere de 627 lira 46 kuruş harcanmaktadır. Toplam maliyet 7 bin 266 lira 52 kuruş olarak gerçekleşmektedir.

 

-"Üreticinin hayvan başına zararı 495 lira 93 kuruş"-

 

Üreticimizin karkas kilogram maliyeti 27 lira 57 kuruşu bulmaktadır. Besi sonunda bir hayvandan elde edilen 264 kilogramlık karkas, kilogramı 25 lira 69 kuruştan satıldığında, üreticimiz kilogram başına 1 lira 88 kuruş, toplamda ise 495 lira 93 kuruş zarara uğramaktadır. Sektörde üreticinin besiciliğe devam etmesi için en azından hayvan başına 500-600 lira kazanması gerekir.

Bir hayvanı 7 ay besleyip hayvan başına 500 lira kar eden besicimiz, 10 hayvanı varsa 7 ayda 5 bin lira, ayda 714 lira kazanç elde eder. Asgari ücretin net 1404 lira 6 kuruş olduğunu düşünürsek, bu gelirin de yeterli olmadığını görürüz."

 

-"Hayvan pazarlarında yaprak kımıldamıyor"-

 

Ziraat Odalarıyla yaptıkları görüşmelerde, hayvan pazarlarında yaprak kımıldamadığın, satışın olmadığının söylendiğini belirten Bayraktar, şöyle konuştu:

"Üreticilerimizin besi hayvanı maliyetinin ithal besi fiyatının üzerinde kaldığı, yem maliyetinin yüksek olduğu, lop et ithali gibi söylemler nedeniyle üreticimizin önünü göremediği anlaşılmaktadır. Bunlardan dolayı besicilerimizin çoğunun ahırına yeniden hayvan koyma konusunda kararsız kaldığı görülmektedir. Üreticilerin bu sorunu çözülemez ve ahırlara hayvan koymalarını teşvik edici acil tedbirler hayata geçirilemeyecek olursa, önümüzdeki dönemde ülkemizde et üretiminin düşmesi, et açığının ve dolayısıyla dışa bağımlılığın artması kaçınılmaz olacaktır. Ülkemizde en sorunlu sektör şu an için et sektörüdür. Sanki üreticimiz besicilikten çok para kazanıyormuş gibi bu yıl besiciye verilen hayvan başına 200 liralık destek kaldırılmıştır. Besi yemi ve besilik hayvan alım maliyetinde kısa zamanda bir düşüş sağlanması mümkün görünmemektedir.

 

-"Besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmeli"-

 

2018 Yılı Programı'nda, büyükbaş hayvan varlığının artırılması amacıyla kısa vadeli çözüm olan ithalat yerine, yurtiçinde üretimin sürdürülebilir şekilde geliştirilmesinin önemli görüldüğü belirtilmektedir. Üreticimizin desteğe ihtiyacı vardır. Hükümetimizden bu konuda acil bir hamle bekliyoruz. Besicimizin hayvan başına 495 lirayı geçen zararının telafi edilmesi ve 500 lira dolaylarında bir kazanç sağlayabilmesi için besiye alınan hayvan başına 1000 lira destek verilmelidir. Ahırların boşalmaması, üreticinin besiciliğe devam etmesi için bu gereklidir. Bu destekle hayvancılığa devam etmekte tereddüt eden besicilerimiz de ahırlarına hayvan koymaya başlayacaktır.

 

-1000 liralık desteğin tutarı 315 milyon dolarda kalır-

 

Besi desteği, 2013-2014 yıllarında karkas verimi 190 kilogramı aşan, yerli 1,2 milyon baş hayvana verildi. Bu en yüksek rakamdı. Bu rakam üzerinden gidecek olursak, besiye alınan hayvan başına 1000 liralık besi desteğinin maliyeti 1,2 milyar lirayı bulur. Bunun döviz karşılığı mevcut kurla 315 milyon dolarda kalır. 2011-2016 döneminde 1,9 milyon büyükbaş hayvan ithalatı yapılmıştır.

 

-İthalata 2010'dan bu yana 5 milyar doların üzerinde döviz ödendi-

 

2010 yılından bu yana besilik, kasaplık, damızlık canlı hayvan ve et ithalatına 5 milyar doların üzerinde döviz ödendiğini düşünürsek, bu paranın çok da büyük olmadığını görürüz. Takdir edersiniz ki tüm besi hayvanlarını ithal edip ahıra koymanız mümkün değildir. Dolayısıyla ülke içi kaynakları verimli ve karlı bir üretim yapacak şekilde kullandırmanız gerekmektedir."

 

-"Kurdaki en ufak dalgalanma üreticilere zam olarak yansıtılmaktadır"-

 

Hayvancılığı en çok etkileyen bir diğer önemli alanın da yem sektörü olduğunu, bu alanın disipline edilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, kurdaki en ufak dalgalanma üreticilere yem fiyatlarında zam olarak yansıtıldığını vurguladı. Üreticilerin en önemli maliyet kaleminin yem olmasına rağmen, bu alanda kalite ve kar marjlarının disipline edilememesinin maliyetleri yükselttiğine dikkati çeken Bayraktar, "bugün herkes tüketicinin yediği et fiyatlarına odaklanmıştır. Sorunun temelinde üreticinin sıkıntıları vardır. Bu sorun çözülmeden üretimin artması, tüketicinin makul fiyatlarla et yemesi imkanı yoktur. Dolar kurunun artmasıyla birlikte yem fabrikaları, zam yapacaklarını dillendirmeye başlamışlardır.

Yemde 2016 yılı başında yüzde 8 olan KDV'nin sıfırlanması üreticimize bir fayda sağlamamıştır. Konuyu Maliye Bakanımız Naci Ağbal'a da görüşmemizde aktardık. Bu KDV indirimi, doğrudan besicimize destek olarak verilmeliydi.

Marketler sattıkları ürünlere kolayca zam yapabilmektedir. Buna karşın üreticiler ne önünü görebilecek üretim yapabilmekte, ne zamlı yem fiyatlarına dur diyebilmekte, ne de üretimin devamlılığı için destek alabilmektedir. Üreticimiz zor durumdadır."

 

-Süt üretimi ve fiyatları acil çözülmesi gereken bir sorun haline geldi-

 

Ocak-Ağustos dönemleri itibarıyla, 2017 yılında sanayiye aktarılan süt miktarının, 2016 yılına göre yüzde 4,1 azalarak 6 milyon 320 bin tondan 6 milyon 63 bin tona gerilediği bilgisini veren Bayraktar, şunları söyledi:

"8 aylık dönemde, sanayiye 257 bin ton daha az süt verilmiştir. Sanayiye aktarılan inek sütü miktarında, üst üste 8 ay boyunca azalma, son yıllarda hiç görülmemiştir.

Süt üretimi ve fiyatları acil çözülmesi gereken bir sorun haline gelmiştir.

Bu sorun çözülmezse, yeterli süt bulamadığını gerekçe gösterecek sanayici, çok uzak olmayan bir gelecekte süt tozu ithalatını dillendirmeye başlayacaktır.

Avrupa Birliği ülkelerinde süt tozu stokları hızla artmaktadır. Süt tozu stokları, son yılların en yüksek seviyesine çıkmıştır. AB ülkeleri süt tozu stoklarını ihracatla eritmeye çalışacaktır. Bu üreticimiz için bir risktir. Süt tozu ithalatı hayvancılığımıza büyük darbe vurur. Kesinlikle süt tozu ithalatına izin verilmemelidir.

Çiğ sütten üreticinin eline 2014 Temmuz ayında 1 lira 15 kuruş geçerken, fiyat, kimi aylarda bazı yerlerde 80 kuruşlara kadar inmiş, Eylül 2017'ye kadar da hiçbir zaman bu seviyeye ulaşmamıştır. Eylül ayında ortalama 1 lira 14 kuruş olan çiftçinin eline geçen çiğ süt fiyatı, geçen ay 10 kuruş artarak 1 lira 24 kuruşa çıktı. Hala 96-98 kuruşlara süt satan üreticilerimiz de bulunmaktadır.

 

-3 yılda üretici 9 kuruş zam aldı-

 

Son 3 yılda üreticimizin eline geçen çiğ süt fiyatı sadece 9 kuruş arttı. Buna karşılık marketlerde, sadece 2 ayda, süt ürünlerinden kaşar peynirinde yüzde 8,2, beyaz peynirde yüzde 12,6, kaymaklı yoğurtta yüzde 19,6,  tereyağında yüzde 18,3, UHT sütte yüzde 4,5, pastörize sütte yüzde 6,48 artış olmuştur. Buna göre 2 aylık dönemde, kaşar peyniri fiyatı 2 lira 10 kuruş, beyaz peynir fiyatı 2 lira, kaymaklı yoğurt fiyatı 90 kuruş, tereyağı fiyatı 6 lira 40 kuruş, UHT süt fiyatı 10 kuruş, pastörize süt fiyatı 26 kuruş artmıştır. Birilerinin buna 'dur' demesi lazımdır.

Hem üretici hem de tüketicinin mağdur olduğu bu sistemi neyle açıklayabiliriz? Temelde sorun varken binanın ayakta kalmasını nasıl bekleyebilirsiniz?

Yem fiyatı ortalama 1 lira 8 kuruştur. Süt/yem paritesinin 1,5 olması gerektiğini uzmanlar dile getiriyor. Bu durumda, üreticinin eline geçen çiğ süt fiyatı 1 lira 24 kuruş değil, 1 lira 62 kuruş olmalıdır. Sorunun çözümü için derhal çiğ süt fiyatları tekrar gözden geçirilmeli ve makul düzeylere çıkarılmalıdır."

 

-Üretici-tüketici fiyatları-

 

Ekim ayında, markette 33 ürünün 19'unda fiyat artışı, 8'inde fiyat azalışı, üreticilerde ise 29 ürünün 15'inde fiyat artışı, 9'unda ise fiyat düşüşü meydana geldiğini bildiren Bayraktar, markette 6 üründe, üreticide 5 üründe fiyatların değişmediğini belirtti.

Yaptıkları tespitlere göre, Ekim ayında fiyatı en fazla artan ürünün, marketlerde kabak, üreticilerde ise domates iken, fiyatı en fazla düşen ürün, marketlerde ve üreticilerde kuru soğan olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:

"Ekim ayında market fiyatlarında pirinç, kuru kayısı, kuzu eti, zeytinyağı, mısırözü yağı, ayçiçeği yağı fiyatında değişim görülmezken, fiyat düşüşü yüzde

15,13 ile en fazla kuru soğanda meydana gelmiştir. Kuru soğandaki fiyat düşüşünü, yüzde 11,26 ile limon, yüzde 10,02 ile elma, yüzde 8,95 ile salatalık, yüzde 5,82 ile maydanoz, yüzde 5,26 ile patates, yüzde 4,55 ile yeşil soğan, yüzde 4,14 ile nohut izledi.

Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 65,61 ile kabakta görüldü. Kabaktaki fiyat artışını, yüzde 62,56 ile domates, yüzde 43,81 ile patlıcan, yüzde 22,52 ile yeşil fasulye, yüzde 11,98 ile havuç, yüzde 8,36 ile kuru üzüm, yüzde 6,82 ile kuru incir, yüzde 6,02 ile sivri biber, yüzde 4,85 ile kuru fasulye, yüzde 4,63 ile yumurta, yüzde 4,43 ile Antep fıstığı, yüzde 4,37 ile tavuk eti, yüzde 4,01 ile dana eti, yüzde 3,71 ile kırmızı mercimek, yüzde 3,14 ile süt, yüzde 2,38 ile marul, yüzde 1,53 ile yeşil mercimek, yüzde 0,80 ile toz şeker, yüzde 0,48 fındık içi takip etti.

Değerli Basın Mensupları, Ekim ayında üretici fiyatlarında, havuç, marul, maydanoz, kuru kayısı ve Antep fıstığı fiyatında değişim görülmezken, kuru soğan yüzde 17,65 azalmayla fiyatı en fazla düşen ürün oldu. Kuru soğandaki fiyat düşüşünü, yüzde 6,48 ile dana eti, yüzde 5,43 ile nohut, yüzde 5,23 ile yeşil mercimek, yüzde 4,55 ile kuzu eti, yüzde 3,48 ile kırmızı mercimek, yüzde 2,48 ile salatalık, yüzde 2,08 ile patates, yüzde 1,80 ile yeşil soğan izledi.

Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 138,17 ile domateste meydana geldi.  Domatesteki fiyat artışını yüzde 70,08 ile kabak, yüzde 53,97 ile sivri biber, yüzde 51 ile patlıcan, yüzde 37,42 ile yeşil fasulye, yüzde 10,61 ile limon, yüzde 10 ile pirinç, yüzde 8,77 ile süt, yüzde 8,33 ile kuru incir, yüzde 7,69 ile zeytinyağı, yüzde 6,56 ile yumurta, yüzde 5,61 ile elma, yüzde 3,75 ile kuru üzüm, yüzde 2,56 ile

kuru fasulye, yüzde 2,40 ile fındık içi takip etti."

 

-Fiyat farkında kayısı birinci, süt ikinci-

 

Ekim ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının yüzde 303,50 ile en fazla kuru kayısıda görüldüğünü, kuru kayısıyı yüzde 244,35 ile süt, yüzde 242,97 ile pırasa, yüzde 231,59 ile kuru soğan, yüzde 227,84 ile kırmızı mercimeğin, yüzde 222,26 ile mandalina, yüzde 212,41 ile kuru üzüm, yüzde 209,25 ile maydanoz, yüzde 206,26 ile salatalığın izlediğini belirten Bayraktar, şöyle dedi:

"Kuru kayısı 4, süt ve pırasa 3,4, kuru soğan ve mercimek 3,3, mandalina 3,2, kuru üzüm, maydanoz ve salatalıkta 3,1 kat fazlaya tüketiciye ulaştı. Bugün üreticide 8 lira olan kuru kayısı markette 32 lira 28 kuruşa, 1 lira 24 kuruş olan süt 4 lira 27 kuruşa, 1 lira 4 kuruş olan pırasa 3 lira 56 kuruşa, 35 kuruş olan kuru soğan 1 lira 16 kuruşa,  1 lira 94 kuruş olan kırmızı mercimek 6 lira 36 kuruşa, 70 kuruş olan mandalina 2 lira 26 kuruşa, 4 lira 15 kuruş olan kuru üzüm 12 lira 97 kuruşa, 34 kuruş olan maydanoz 1 lira 4 kuruşa, 69 kuruş olan salatalık 2 lira 11 kuruşa satılıyor. Görüldüğü gibi üretici ile market fiyatları arasındaki uçurum sürüyor."

 

-"Domateste Rusya'nın 50 bin tonluk ihracat kotası yetersiz"-

 

Üretici fiyatlarında en fazla fiyat artışın domateste görüldüğünü bildiren Bayraktar, "Domatesin yanı sıra kabak, sivri biber, patlıcan ve yeşil fasulyede fiyat artışları yaşandı. Açıkta yetiştiriciliğin sona ermesinin ardından sera ürünlerinin de yeni yeni piyasaya arz edilmesi ile birlikte yaşanan ara dönem fiyatlarda artışa yol açtı. Domateste Rusya'nın 50 bin tonluk ihracat kotası tanımasını yetersiz buluyoruz. Domates ihracatının önündeki bütün engellerin kaldırılması, ambargo öncesine dönülmesi için Rusya ile gerekli girişimler sürdürülmelidir" dedi.

 

Bayraktar, şunları söyledi:

"Limonda ise piyasada yaşanan hareketlilik fiyatlara yansıdı. Pirinçte dolarda yaşanan artış ile birlikte ithalat birim maliyetlerinin yükselmesi, bu yıl çeltik üretiminin geçen yıla göre yüzde 2,2 azalması fiyatları artırdı.

Zeytinde ise yer yer hasat başlamış olmakla birlikte yeni ürünün tam olarak piyasaya girmemesinin yanı sıra stokta ürün olmaması zeytinyağı fiyatında artışa yol açtı. Kuru incirde kalitedeki artışın yanı sıra piyasaya arz edilen ürün miktarındaki azalma fiyata yansıdı. Ekim ayında, üreticilerde en fazla fiyat düşüşü kuru soğanda oldu. Kuru soğandaki fiyat düşüşü, işçi temini sorunlarından, komşu ülkelerdeki sıkıntılar ile birlikte alımların yavaşlamasından kaynaklanmıştır."

Bayraktar, dün Hakkari Şemdinli'de, bugün Diyarbakır'da şehit düşen asker, polis ve koruculara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına ve tüm millete başsağlığı dedi.
2 Kasım 2017 Perşembe

Bozkır Ziraat Odası Kendi Hizmet binasına kavuştu.

Detay:

Bozkır, Ahırlı ve Yalıhüyük çiftçilerimize hayırlı olsun.

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, Odamızın 2005 yılında kurulduğunu 2005 yılından buyana hizmet binasının olmadığını, 2017 yılında ise kendi Hizmet Binasına kavuştuğunu belirtti.

Bozkır Ziraat Odası Hizmet binası daha önce Hükümet Konağı karşısı ve SGK üstünde hizmet vermekteydi. Şuanda odamıza aldığımız hizmet binası İlçe Tarım Müdürlüğünün arkasında bulanan Göksu Kooperatifinin bulunduğu yerin bitiminde hizmet vermektedir.

Köse, 2014 Şubat ayında başkanlık görevine geldiğini yaklaşık 2,5 yıldır da çiftçilerimize ücretsiz olarak 100.000 fidan, Patates tohumu, yaklaşık 30.000 adet kümes hayvanı, hindi, etlik yumurtalık tavuk, etlik civciv odamız aracılığıyla çiftçilerimizin talebi üzerine getirtildi.


Ayrıca odamızda Toprak Analizi tahlili yaptırarak Ahırlı, Yalıhüyük ve Bozkırlı çiftçilere hizmet yaptırarak çiftçilerimizi başka yerlere götürmeden odamız tarafından çok cüzi fiyatlarla Toprak Analizi hizmeti vermekteyiz.

Köse, Odamız ziraat mühendisi Ali Aladağ tarafından ücretsiz mühendislik hizmeti verilerek, başta Bozkır, Ahırlı ve Yalıhüyük ilçelerimizde ki mahallelerde ki çiftçilik yapan çiftçilerimizin tarım arazilerini kontrol ederek ürünlerinin daha çok olması için çalıştıklarını belirtti.

Köse, yaptığımız hizmetlerde bana desteklerini esirgemeyen başta Yönetim Kurulu ve Meclis üyelerine çok teşekkür ederim kendilerinden Allah razı olsun.

Yola çıkarken değerli çiftçilerimize hizmet etmeyi ibadet saydıklarını onların alın terinin çok kutsal olduğunu dile getirdi. Ayrıca Demokrasinin temsilcisi mahalle muhtarlarımızın da odamız ve çiftçilerimiz için çok değer taşıdığını bana verdikleri destekten dolayı teşekkür ederim dedi.

Köse sözlerini tamamlarken mevki ve makamların geçici olduğunu hizmetlerin kalıcı olduğunu söyledi ve başta Bozkır, Ahılır ve Yalıhüyük ilçelerimize yeni hizmet binasının hayırlı olmasını dilerim ve tüm çiftçilerimizi yüce Allah'a emanet ediyorum" dedi.




30 Ekim 2017 Pazartesi

Bölgemiz için Dört Günlük Don Uyarısı

Detay:

Karadeniz üzerinden gelen soğuk hava dalgası nedeniyle, Salı günü gece saatlerinden Cuma gününe kadar, Bölgemiz genelinde (Konya-Karaman-Aksaray ve Niğde) hafif yer yer orta kuvvette don olayı beklenmektedir.

Don olayına karşı zirai faaliyetle uğraşan vatandaşlarımızın tedbirli ve dikkatli olmaları gerekmektedir.

Başlama – Bitiş Zamanı      

31.10.2017    21.00 Lokal - 03.11.2017 09.00 Lokal

Oluşması Muhtemel Riskler
Don Olayı – ( Zirai Don)


Zirai Don Sınıflandırması
2 m siper içi sıcaklığına göre bitkiler için don sınıflandırması;

Hafif don: 0 °C ila -2.2 °C,
Orta kuvvette don: -2.2 °C ila -4.4 °C
Kuvvetli don: -4.4 °C'den daha düşük.

Zirai Don Olayından Korunma Yöntemleri

Tarım ürünlerini don olayından korumak için çok çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Her yörenin iklim durumu yapılan tarımın şekli, yetiştirilen bitkinin özelliği ile ilgili tarım işletmesinin imkanları göz önüne alınarak, bu yöntemlerden en uygun, en pratik ve en ucuz olanı seçilmelidir. Tek bir yöntemle önlem alınabileceği gibi, gereken durumlarda bir kaç yöntem birlikte uygulanarak don olayının zarar yapması önlenebilir. Önemli olan konu, doğru ve en etken olan yöntemin seçilmesi ve doğru şekilde uygulanmasıdır. Genel olarak bu konuda 2 yöntem kullanılır:

1- PASİF YÖNTEMLER

a-Yer seçimi

Don riski taşıyan bölgelerde mümkün oldukça zirai faaliyetler yapılmamalıdır. Eğer tarım yapılması düşünülen bölge don tehlikesine maruz ise, farklı mevsimlerde don hadisesinin görülme ihtimali, muhtemel şiddeti ve havada dağılımı araştırılmalıdır.

Bu konu ile ilgili olarak, dikkatler çok iyi bilinen don boşlukları (=frost hollows) veya don çukurlarına (=frost pockets) yöneltilmelidir. Don boşlukları herhangi bir yükseklik seviyesinde meydana gelebilir ve genellikle doğal veya yapay olarak oluşmuş şiddetli rüzgarlardan korunan ve içine soğuk hava hareketi olmayan, küçük vadiler (oluklar) veya alçak basınç merkezleridir. Bu don bölgeleri özellikle don zararlarına açıktır ve bu bölgelerde zirai faaliyet yapılmamalıdır.

Bir eğim veya nehir kenarı boyunca yer alan ağaçlar, çalılar ve engebeli mera soğuk hava akışına engel olabilir ve don olukları meydana getirebilirler. Genel olarak aşağı yönde akış hızı 2 m.sec-1 değerini geçmez, ancak engebeli arazilerde soğuk hava engelleri olarak oluşabilen hava karışımları ve dalgalanmaları kırılır veya üzerinden aşılır ve hava bir nabız atışı karakterinde eğim aşağı hareket eder (Findlay, 1970).

Alçak bölgelere doğru akan soğuk havanın doğal ve yapay engellerle önü kesilmelidir. Eğer bu tip engeller yoksa, don çukurları olarak tanımlanan düşük rakımlı bölgelerde, soğuk havanın çökmesiyle don hadisesi görülür ve hava olaylarına bağlı olarak birkaç gün sürebilir. Doğal engeller ağaç sıraları, çalılar, bodur ağaçlar, asma bitkileridir. Yapay engeller ise, binalar, duvarlar, tahta perdeler, yoğun çalılar, demiryolu ve otoyol duvarlarıdır. Soğuk hava, eğim yönünde aşağı doğru akarken engeller tarafından tutulur ve yönü değiştirilerek bitkilerden uzaklaştırılır. Köşeli ve eğimli doğal bir engel soğuk havanın yönünü değiştirir ve bu şekilde hassas bitkiler korunur. Sık ağaçlar ve çalılar tarafından tutulan soğuk hava akımını uzaklaştırmak için uygun doğal ortam yoksa, ağaç ve çalılar arasında eğime uygun küçük boşluklar bırakılarak soğuk havanın uzaklaştırılması gerekir.

Yakın çevredeki geniş su yüzeylerinde don riski daha düşüktür ve kuzey yarımküre için güneye bakan eğimlerde dikilen çit bitkileri, kuzeye bakan eğimlerdeki çit bitkilerine göre don zararına daha az maruz kalır. Güney yarımkürede bu durumun tersi söz konusudur. Genel olarak bölgelerin iklim özelliklerine göre ürün çeşitleri ve yurdumuza uygulaması aşağıda verilmiştir:

Bölgelerin özellikleri ve yetiştirilmesi uygun olan ürünler:

İlkbaharda hemen hemen don olayı görülmeyen bölgeler (Akdeniz kıyıları): Turunçgiller;
Seyrek olarak don olayı görülen bölgeler (Doğu Karadeniz kıyıları):Bölgenin yüksek kesimlerinde turunçgiller ve sert çekirdekli meyveler, bölgenin alçak kesimlerinde don olayına hassas çeşitler;
Don olayının orta sıklıkta görüldüğü bölgeler (Ege ve Marmara kıyıları):Bağ çeşitleri;
Dona açık bölgeler (Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz iç kesimleri):Don olayına daha dirençli bağ, armut ve elma çeşitleri;
Don etkisi altında olan bölgeler(İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu):Don olayına en dayanıklı bağ, armut ve elma çeşitleri.

Zirai üretim için don zararlarına karşı koruma yöntemlerinin hiçbirisi güvenli dönemin uzunluğundan daha önemli olamaz. Bitki yetişme döneminin ortalama uzunluğu, ilkbahar geç donlarının en son tarihi ile sonbahar erken donlarının ilk tarihi arasındaki zaman olarak açıklanabilir.

Bitki yetişme döneminin uzunluğu ile ilgili bilgiler, don tehlikesine açık bölgeler için uygun ürün tür ve çeşitlerinin seçiminde ziraat ile uğraşanlara önemli ölçüde yardımcı olacaktır. Bu verilerden belirli ürünler için ortalama güvenli dikim tarihleri elde edilebilir.

Don tehlikesine hassas bölgelerin haritalanması için bir çok yöntem literatürde açıklanmıştır. Bunlardan bazıları topografik ve klimatolojik haritaların esas alındığı masa çalışmalarıdır. Diğer kısmı ise detaylı alet ölçümlerine dayanan ve farklı arazi ölçümleri tarafından desteklenen çalışmalardır. Alet ölçümlerine dayanan yöntem en yaygın olanıdır ve farklı yaklaşımların geniş oranda uygulandığı yöntemdir. Aletlerin tipleri ve kullanışlılığı, gözlemlerin yoğunluğu ve gözlem süresinin uzunluğu (genellikle bir çok don dönemi) gibi faktörler yöntemin yararlı olmasında önemli etkenlerdir (Findlay, 1970).

b- Bitki İdaresi

Bitkilere uygulanacak farklı işlemler, bitkilerin don olayına karşı direncini arttırabilir ve en az zararla kurtulmasını sağlayabilir. Bu işlemlerin uygulanabilir ve ekonomik olması önemlidir. Bu işlemlerden bazıları aşağıda belirtilmiştir:

En fazla hava akımına imkan verecek bitki dikimi;
Önerilen tarihlerden önce bitki dikimi yapılmaması;
İyi toprak verimliliği ve uygun su kaynaklarının yararlı etkilerini sürdürmek;
Don olayına karşı dayanıklılığı arttırmak için kimyasallar ve bitki hormonları kullanılabilir.

c- Bitki seçimi ve üretimi

Aynı tarihte çiçeklenen belirli meyvelerin çeşitleri, dayanıklılık konusunda belirgin farklılıklar gösterir. Bundan dolayı hassas olanların çıkartılması ve dirençli olanların üretilmesi don riskini azaltacaktır. Daha geç çiçeklenen elma türleri (çeşitleri), sert kışlık buğday, yulaf çeşitleri ve dona daha dayanıklı çilek çeşitlerine, don olayına hassas bölgelerde her zaman ihtiyaç duyulur. Yapılacak çalışmalarda başarı, hassaslık veya dayanıklılık ile ilgili nedenlerin açıklanmasında sağlanacak gelişmelere bağlıdır. En uygun bitki seçimi ile ilgili genel bilgiler aşağıda verilmiştir:

Don meydana gelen bölgelerde ve şiddetli iklimlerde uzun boylu gelişen bitki türleri seçilerek; hassas çiçekler veya meyveler yer seviyesindeki soğuk havadan uzaklaştırılarak korunur.
Vadi tabanlarında, dar havzalarda, çukur bölgelerde dona hassas bitkilerin yetiştirilmesinden kaçınılmalıdır. Dağlık bölgelerde ve tepelerde güneye bakan daha sıcak eğimler; bağ, meyve ve erkenci patates için en uygun yetiştirme alanlarıdır.
Göl, rezervuar, nehir gibi geniş su kütlelerine yakın bölgelerde don riski daima azdır.
Ağaçlık alanlar soğuk havayı saptırarak eğim aşağı uzaklaştırırlar. Bu nedenle ağaçlık alanların korunması önemlidir.
Dona hassas bitkilerin yetiştirildiği arazilerde toprak işlemesinden kaçınılmalıdır.

Don riski olan bölgelerde, dona hassas bitkilerin özellikle yonca arazileri, çayır, tahıl, çalılık, fidanlık yakınlarında yetiştirilmesinden kaçınılmalıdır.

Don riskinin arttığı zamanlarda herhangi bir şekilde toprağın gevşetilmesinden kaçınılmalıdır.
Don olayına hassas bitkilerin yetiştirildiği yerlerde, don tehlikesi başlamadan önce yabancı otlar temizlenmeli, ancak başka hiçbir kültürel işlem yapılmamalıdır.

2- AKTİF YÖNTEMLER

a- Atmosfere giden radyasyonun durdurulması ( suni sis )

Havaya su buharı püskürtülerek yapay bulut oluşumu (sis) ile atmosfere giden radyasyon engellenebilir. Duman perdesi veya dumandan oluşturulan yapay bulutlar radyasyon kayıplarını önleme çalışmalarında kullanılmıştır, fakat bu yöntemlerin etkinliği hakkında uygulanan duman perdesinin görünen yoğunluğu ile karar vermek imkansızdır. Duman perdesinde oluşturulan parçacıklar yerden uzaya giden uzun dalga radyasyonu yakalayabilmelidir. Bulut içerisindeki su damlacıkları, yapay olarak oluşturulan duman perdesindeki çok küçük parçacıklardan daha etkili olduğu belirlenmiştir (Brooks, 1959).

b- Isı yalıtımı

Ürünleri dumanla kaplamak için toksik olmayan protein köpükleri kullanılır. Bu yöntem mekanize olması nedeniyle bazı avantajlara sahiptir ve köpük bitkiler üzerinde uzun süre kalabilir ve beklenen ardıl don olayları için koruyucu olur (Desjardins ve Siminovitch, 1968).

c- Havanın karıştırılması

Tipik radyasyonlu geceler boyunca, yer ile temas halinde olan hava soğur ve yüzeye yakın seviyelerde soğuk bir hava tabakası oluşur. Yerden 150 m yükseklikteki bir hava tabakasındaki sıcaklık, yer seviyesindeki sıcaklıktan fark edilecek derecede daha sıcaktır. Sıcaklığın yükseklikle arttığı bu gibi özel durumlar sıcaklık terselmesi (=inverziyon) olarak adlandırılır. Normal günlerde yükseklik ile sıcaklık azalır. Don zararı soğuk hava tabakası ile ilgilidir, fakat üst seviyelerdeki daha sıcak hava ile aşağıdaki daha soğuk havanın karıştırılmasıyla don zararını en aza indirilebilir. Yere yakın seviyedeki soğuk hava ile üst seviyelerdeki daha sıcak havanın karıştırılması sonucu inverziyon bozulur ve yere yakın soğuk hava tabakasının sıcaklığı birkaç derece arttırılır. Bu durum rüzgar makineleri, fanlar ve hatta helikopterler kullanılarak başarılabilir.

Rüzgar makineleri ile don mücadelesinde başarıya ulaşmak için don beklenen gecelerde öncelikle inverziyonun şiddeti belirlenmeli ve daha sonra rüzgar makineleri kullanılmalıdır. Zayıf inverziyon şartları altında, rüzgar makinelerinin kullanımı sınırlandırılır. Şiddetli inverziyonların meydana geldiği bölgelerde don ile mücadele maliyetleri, korunan ürünün ekonomik değeri dikkate alınarak belirlenmelidir.

d- Direk hava ve bitki ısıtması

Radyasyon yoluyla yeryüzünden atmosfere giden ısı kaybının giderilmesi için en yaygın ve en kolay yöntem uygun ısıtma ekipmanları kullanmak veya küçük ateşler yakmaktır. Bu yöntemle arazilerde veya meyve bahçelerindeki sıcaklıklar belirli ürünler için kritik sıcaklık değerlerinin üzerinde tutulabilir. Dünyanın bir çok bölgesinde ısıtma yöntemi yaprağını dökmeyen Akdeniz meyveleri ve yaprağını döken diğer meyve ağaçlarının bulunduğu alanlarda düzenli ve iyi organize edilmiş olarak uygulanmaktadır.

Bu yöntemde odun, kömür veya mangal kömürü kullanılabildiği gibi, dizel yağlar da çeşitli tip ve büyüklüklerdeki uygun ekipmanlar yardımıyla yaygın olara kullanılırlar. Bu yöntemle ilgili olarak ısıtıcı modellerinin geliştirilmesi, bitkilere toksik etkisi nedeniyle dumanın yok edilmesi, alet içinde oluşan isin ve kullanılan yakıtın azaltılması çalışmaları önemini korumaktadır.

Isıtıcılar bütün araziye etkili olacak şekilde dağıtılmalı (75-200 adet/ha), fakat arazinin daha soğuk kesimlerinde ısıtmanın iyi yapılabilmesi için rüzgarın geliş yönüne daha fazla ısıtıcı konulması uygun olacaktır. Bitki için gerekli olan hava sıcaklığının artmasıdır, fakat aynı zamanda ısıtıcılarla yayılan ısınında önemi büyüktür. Yağ ve gaz ısıtıcıları havayı konveksiyon (ısınarak yükselme) yoluyla ısıtırlar, fakat ısıtıcının tipine bağlı olarak ekipmanların sıcak yüzeyleri tarafından meyve bahçelerine yayılan ısı toplam ısının %10-30'unu oluşturmaktadır.

Çok sayıda yakılan küçük ateşler, az sayıdaki büyük ateşlere göre havayı ısıtmada daha etkilidir. Büyük ateşler, etrafa yayılmadan hızlıca yükselip inverziyon tavanını delerek soğuk ve sıcak havanın iyi bir şekilde karışması için gerekli sirkülasyonu engelleyecek sütunların oluşmasına neden olabilir. Büyük ateşler sadece inverziyonun tavan tabakasına zarar vermez, aynı zamanda hızlıca soğuk havanın içine çekilerek zararı faydasından fazla olur. Eğer bir bölgede bir mevsim boyunca 2-3 defadan fazla don olayı görülmezse ısıtma yöntemi uygun ve ekonomiktir. Daha fazla don görülen bölgelerde ısıtma ekonomik değildir.

Seralarda elektrikle ısıtma, araziye uygun kalorifer sistemi ile ısıtma bazı ülkelerde kullanılan pahalı yöntemlerdir. Ancak bu yöntemlerde korunacak ürünün ekonomik değeri esas alınmaktadır.

e- Su uygulaması

Don olayını önlemede bir yöntem olan üstten sulama veya yağmurlamanın belirgin bir yararı vardır ve dikkate değer bir öneme sahiptir. Bu uygulama geniş bir su kaynağı, uygun sulama ekipmanları ve iyi bir toprak drenajı ister. Bu yöntem sadece üzerindeki buz yükünü taşıyabilecek bitkilerde uygulanabilir.

Yağmurlama yönteminde, bitki su soğuduğu ve donduğu zaman, radyasyonla kaybolan ısıyı kazandırmak için eritme ısısını ortama verir. 1 gr veya 1 cm3suyun 1°C soğuması için 1 kalori ısı açığa çıkar, fakat bitki için daha önemli olan durum 1 gr suyun donması için 80 kalorinin açığa çıkmasıdır. Eğer yaprak veya tomurcuk ince bir su filmi kaplanırsa, suyun donmasıyla ısı açığa çıkar ve bitki sıcaklığının 0°C'nin altına düşmesini engellenir. Bu su filminin olabildiğince sürekliliği sağlanmalıdır, bu sayede bitki üzerinde buz tabakaları oluşmasına ve ortam sıcaklığı donma noktasının altına düşmesine rağmen bitki sıcaklığı donma noktasının altına düşmeyecektir.

Bir güvenli uygulama, ıslak termometre sıcaklığı donma noktasına ulaştığı zaman yağmurlama işlemine başlamaktır. Yağmurlama işlemi bitki dokularının dayanabilmesi için mümkün olduğu kadar sürdürülmelidir. Uygulama hava sıcaklığı 0 °C'nin üzerine çıkıncaya kadar devam ettirilmelidir.

Yağmurlama sistemi, ürün kaybına neden olabilen birkaç dakikalık kritik devreyi engelleyecek veya kesecek şekilde tam ve sürekli olarak su örtüsü sağlamalıdır. Yağmurlama sisteminin önceden test edilmesi gereklidir. 12-20 saniye aralıklarla çalışan küçük yağmurlayıcılardan daha tatmin edici sonuçlar alındığı Davis (1955) tarafından bildirilmiştir. 90 saniye aralılarla çalışan daha büyük yağmurlayıcılar -5°C de domates bitkisi üzerinde etkili olamamıştır. Tekrarlanan uygulamaların daha kısa aralıkları, yaprak yüzeyindeki daha düşük sıcaklık değişimlerini netice vermiştir.

f- Toprak işleme ve idaresi

Don zararlarını en aza indirebilmek için; toprak nemli, yabancı otları temizlenmiş, düzeltilmiş ve pekiştirilmiş olmalıdır. Don tehlikesi olan dönemlerden önce toprak üzerindeki ürünler, organik madde artıkları, gübre artıkları ve yabancı otlar sürülmeli ve toprak sıkıştırılmalıdır. Bu işlemlerden sonra toprak sulanmalı ve kuru kalmasına fırsat verilmemelidir.

g- Kumlama

Bu yöntem hem pahalı, hem yüksek işçilik, hem de toprağın yapısını etkilemesi nedeniyle uygulanması güç bir yöntemdir. Kum materyalinin kolay ısınması ve radyasyon yoluyla yavaş soğuması bu yöntemin olumlu yanıdır. Her yıl ince bir kum tabakasının don riskli alanlara serilmesi şeklinde yapılır. İnce kum aynı zamanda buharlaşmayı (kendi bünyesindeki su miktarı çok az olduğundan) en alt seviyeye indirir.

h- Çiçeklenmeyi geciktirme

İlkbaharda meydana gelen son don olaylarının çok sık görüldüğü yerlerde, meyve ağaçlarının çiçeklenme devresinde don olayından fazla zarar görülmemesi için çiçeklenmenin geciktirilmesi amacıyla ağaç dipleri 1 m çapında açılarak kar veya buz kalıpları konulur.

i- Zorlanmış hasat

Birçok durumda geniş bir ürün topluluğunu zorunlu hasat yoluyla dondan korumak mümkündür. Don veya donma sıcaklıkları ile ilgili bir tahmin önceden kullanıcılara ulaştırılmış ise, bölgedeki çiftçiler olgun meyveleri, sebzeleri ve diğer ürünleri acil olarak toplayabilir, aksi takdirde arazi üzerinde kalır ve don tehlikesine hedef olur. Bu durum geceleri bile devam edecek uzun saatler süren bir ekip çalışmasını gerektirir. Toplanan ürünlerin korumalı yerlerde depo edilmesi zorunludur.

 
14 Ekim 2017 Cumartesi

KIRSAL KALKINMA DESTEĞİ”NDE SON BAŞVURU TARİHİ 11 ARALIK!

Detay:

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın "Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 12. Etap Başvuruları" çerçevesinde belirlenen illerde ekonomi yatırımları, sulama, turizm ve teknoloji proje konularına %50 hibe verecek. Başvurular 11 Aralık 2017 tarihine kadar devam edecektir.

                Desteklemeden faydalanmak isteyen yatırımcıların 11 Aralık 2017 tarihine kadar www.tarim.gov.tr internet adresindeki "KKYDP Online Başvuru" alanından başvuru yapması gerekmektedir.   

Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Giresun, Hatay, Isparta, Mersin, Kars, Kastamonu, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Nevşehir, Ordu, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Şanlıurfa, Uşak, Van, Yozgat, Aksaray, Karaman, Ardahan illerinde; 
a. Yaş meyve sebze tasnif, paketleme ve depolama yatırımları hariç bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,,
b. Hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması konusunda sadece ham derinin işlenmesi ve günlük en fazla 20 baş hayvan kesim kapasiteli mezbaha,
c. Soğuk hava deposu,
d. Çelik silo,
e. Hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması 
f. Yenilenebilir enerji kullanan yeni sera,
g. Yenilenebilir enerji üretim tesisleri,
h. Kırsal ekonomik alt yapı yatırım konularından; çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, bilişim sistemleri ve eğitimi yatırımları.

Adana, Adıyaman, Antalya, Artvin, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkari, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Muğla, Niğde, Rize, Sakarya, Siirt, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Zonguldak, Bayburt, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Bartın, Iğdır, Yalova, Karabük, Kilis, Osmaniye ve Düzce illerinde ise;
a. Bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
b. Hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
c. Su ürünlerinin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
d. Soğuk hava deposu,
e. Çelik silo,
f. Hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
g. Yenilenebilir enerji kullanan yeni sera,
h. Yenilenebilir enerji üretim tesisleri,
i. Tarımsal üretime yönelik sabit yatırımlar,
j. Kırsal ekonomik alt yapı yatırım konularından; kırsal turizm, çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, el sanatları ve katma değerli ürünler, bilişim sistemleri ve eğitimi yatırımları, hibe desteği kapsamında değerlendirilecek.

Hibe detaylarını içeren Uygulama Rehberi ve belgelere http://www.tarim.gov.tr/Duyuru/551/Kkydp-12-Etap-Teblig-Ve-Uygulama-Rehberi-Yayinlandi adresinden ulaşabilirsiniz.

KIRSAL KALKINMA DESTEĞİ”NDE SON BAŞVURU TARİHİ 11 ARALIK!

Detay:

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın "Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 12. Etap Başvuruları" çerçevesinde belirlenen illerde ekonomi yatırımları, sulama, turizm ve teknoloji proje konularına %50 hibe verecek. Başvurular 11 Aralık 2017 tarihine kadar devam edecektir.

                Desteklemeden faydalanmak isteyen yatırımcıların 11 Aralık 2017 tarihine kadar www.tarim.gov.tr internet adresindeki "KKYDP Online Başvuru" alanından başvuru yapması gerekmektedir.   

Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Giresun, Hatay, Isparta, Mersin, Kars, Kastamonu, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Nevşehir, Ordu, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Şanlıurfa, Uşak, Van, Yozgat, Aksaray, Karaman, Ardahan illerinde; 
a. Yaş meyve sebze tasnif, paketleme ve depolama yatırımları hariç bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,,
b. Hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması konusunda sadece ham derinin işlenmesi ve günlük en fazla 20 baş hayvan kesim kapasiteli mezbaha,
c. Soğuk hava deposu,
d. Çelik silo,
e. Hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması 
f. Yenilenebilir enerji kullanan yeni sera,
g. Yenilenebilir enerji üretim tesisleri,
h. Kırsal ekonomik alt yapı yatırım konularından; çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, bilişim sistemleri ve eğitimi yatırımları.

Adana, Adıyaman, Antalya, Artvin, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkari, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Muğla, Niğde, Rize, Sakarya, Siirt, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Zonguldak, Bayburt, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Bartın, Iğdır, Yalova, Karabük, Kilis, Osmaniye ve Düzce illerinde ise;
a. Bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
b. Hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
c. Su ürünlerinin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
d. Soğuk hava deposu,
e. Çelik silo,
f. Hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması,
g. Yenilenebilir enerji kullanan yeni sera,
h. Yenilenebilir enerji üretim tesisleri,
i. Tarımsal üretime yönelik sabit yatırımlar,
j. Kırsal ekonomik alt yapı yatırım konularından; kırsal turizm, çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, el sanatları ve katma değerli ürünler, bilişim sistemleri ve eğitimi yatırımları, hibe desteği kapsamında değerlendirilecek.

Hibe detaylarını içeren Uygulama Rehberi ve belgelere http://www.tarim.gov.tr/Duyuru/551/Kkydp-12-Etap-Teblig-Ve-Uygulama-Rehberi-Yayinlandi adresinden ulaşabilirsiniz.
28 Eylül 2017 Perşembe

Başkan Köse; 2018 Üretim Yılı ( Çiftçi Kayıt Sistemi ) Çks Başvuruları Başladı

Detay:

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse 2018 Üretim Yılı ( Çiftçi Kayıt Sistemi ) Çks başvurularının başladığını belirtti.

Başkan Köse,Çiftçilerin 2018 yılı üretim yılına ilişkin ÇKS başvuruları başlamış olup başvuruların 30 Haziran 2018 tarihinde sona ereceğini belirterek "Bu doğrultuda çiftçiler, 2018 yılına ilişkin ÇKS başvurularını Eylül 2017 - 30 Haziran 2018 tarihleri arasında yapacaklardır.

Üreticilerin, Çiftçi Kayıt Sistemi başvurularını veya kayıt güncellemelerini yapabilmeleri için, istenilen belgelerle birlikte 30 Haziran 2018 tarihine kadar bağlı bulundukları İlçe Müdürlügüne şahsen müracaat etmeleri gerekmektedir. ÇKS başvurusu bulunmayan üreticilerimizin yıl içerisinde mazot, kimyevi gübre, yem bitkileri, fark ödemesi… vb. gibi tarımsal faaliyetlere ilişkin desteklemelerden yararlanmaları mümkün değildir.

ÇKS başvurularında, üreticilerin ziraat odalarından "Çiftçi Belgesi" alma zorunluluğu bulunmaktadır. Üreticilerin 2018 yılı ÇKS başvurusu için il ve ilçe müdürlüklerine ibraz edecekleri çiftçi belgelerinde '2018 ÇKS başvurusu için geçerlidir' ibaresinin yer almasına dikkat edilmelidir.

Üreticilerimiz Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS )başvurularını veya kayıt güncellemelerini yapabilmeleri için istenilen belgeleri İlçe Müdürlüğünden temin edeceklerdir.

Çiftçilerimizin mağdur olmamaları için başvurularını ve belgelerini zamanında teslim etmeleri önemle duyurulur" dedi.
25 Eylül 2017 Pazartesi

Tzob:İç Anadolu’yu suyla buluştursak yeter

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Tarım alanlarının üçte birinden, nadas alanlarının beşte üçü, sebze bahçelerinin beşte birden fazlası İç Anadolu Bölgemizde"

-"Hollanda'nın toplam alanının iki katından fazla, 80 milyon dekarın üzerinde tarım alanı olan İç Anadolu, susuzluktan bu alanın yüzde 29,5'u olan 23,6 milyon dekarını nadasa bırakmak zorunda kalıyor. Bu sorun çözülmeli, toprak suyla kavuşturulmalı"

-"İç Anadolu'yu suyla buluşturmak, ülkemize 23,6 milyon dekar tarım alanı kazandırır"

-"Tarım alanlarında İç Anadolu Bölgesi'ni 28,4 milyon dekarla Güneydoğu Anadolu, 27,8 milyon dekarla Karadeniz, 27,7 milyon dekarla Ege, 25,2 milyon dekarla Doğu Anadolu, 24,1 milyon dekarla Akdeniz, 23,8 milyon dekarla Marmara bölgeleri izliyor"

-"Başta GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama projeleri olmak üzere sulama yatırımlarının hızla tamamlanması, nadas alanlarının en aza indirilmesi gerekir. İşlenebilecek araziyi sulama yatırımları tamamlanamadığı için işleyememek büyük bir israftır"

 

Ankara – 24.09.2017 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, İç Anadolu'nun büyük tarım alanları barındırdığını ama su sorunu nedeniyle potansiyelini kullanamadığını belirterek, "tarım alanlarının üçte birinden, nadas alanlarının beşte üçü, sebze bahçelerinin beşte birden fazlası İç Anadolu Bölgesi'nde. Hollanda'nın toplam alanının iki katından fazla, 80 milyon dekarın üzerinde tarım alanı olan İç Anadolu, susuzluktan bu alanın yüzde 29,5'u olan 23,6 milyon dekarını nadasa bırakmak zorunda kalıyor. Bu sorun çözülmeli, toprak suyla kavuşturulmalı" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, İç Anadolu Bölgesi'nin 237,1 milyon dekar olan Türkiye tarım alanlarının 80,1 milyon dekarını barındırdığını ama bunun 52,6 milyon dekarının tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin ekimi, 1,8 milyon dekarının sebze bahçeleri, 2,1 milyon dekarının meyveler, içecekler ve baharat bitkileri için ayrılabildiğini, sulama yapılamadığı için her yıl 23,6 milyon dekarının nadas nedeniyle kullanılamadığını, İç Anadolu'yu suyla buluşturmanın, ülkemize 23,6 milyon dekar tarım alanı kazandıracağını bildirdi.

Şemsi Bayraktar, tarım alanlarında İç Anadolu Bölgesi'ni 28,4 milyon dekarla Güneydoğu Anadolu, 27,8 milyon dekarla Karadeniz, 27,7 milyon dekarla Ege, 25,2 milyon dekarla Doğu Anadolu, 24,1 milyon dekarla Akdeniz, 23,8 milyon dekarla Marmara bölgelerinin izlediği bilgisini verdi.

 

-Nadas alanlarında İç Anadolu'yu Doğu Anadolu ve Karadeniz takip etti-

 Bayraktar, şunları kaydetti:

"Nadas alanlarında İç Anadolu'yu 5,8 milyon dekarla Doğu Anadolu, 4,2 milyon dekarla Karadeniz, 1,9 milyon dekarla Güneydoğu, 1,9 milyon dekarla Ege, 1,7 milyon dekarla Akdeniz, 0,9 milyon dekarla Marmara bölgeleri takip etti. Bu açıdan Karadeniz Bölgesi'nin ilginç bir durumu var. Bölge, ülkemizde en çok yağışı alan bölge ama nadas alanlarında İç Anadolu ve Doğu Anadolu'nun ardından üçüncü sırada. Türkiye'de nadasa alan bırakılmayan 4 il de Karadeniz Bölgesi'nde. Bunlar, Trabzon, Düzce, Rize ve Bartın. Buna karşın su sıkıntısı çeken ve nadasa 1,6 milyon dekar alan ayıran Çorum, 355 bin dekar alan bırakan Tokat ve 332 bin dekar alan bırakan Amasya'yı da içinde barındırdığı için Karadeniz Bölgesi hatırı sayılır bir alanı nadasa ayırmış durumda bulunuyor.

 

-"21,5 milyon dekar alanın sulamaya açılmamasının izahı yoktur"-

 Başta GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama projeleri olmak üzere sulama yatırımlarının hızla tamamlanması, nadas alanlarının en aza indirilmesi gerekir. İşlenebilecek araziyi sulama yatırımları tamamlanamadığı için işleyememek büyük bir israftır. Gelişmiş ülkeler toprağın metrekaresini bile değerlendirmeye çalışırken, Türkiye'nin hala 21,5 milyon dekar alanı sulamaya açılamamasının izahı yoktur."

 

-Sebze bahçelerinde de ilk sırayı İç Anadolu alıyor-

 Sebze bahçelerinde de ilk sırayı 1,8 milyon dekarla İç Anadolu Bölgesi'nin aldığını belirten Bayraktar, "İç Anadolu'yu, bu alanda, 1,7 milyon dekarla Akdeniz, 1,4 milyon dekarla Ege, 1,3 milyon dekarla Marmara, 0,9 milyon dekarla Karadeniz, 0,6 milyon dekarla Güneydoğu, 0,35 milyon dekarla Doğu Anadolu Bölgesi izliyor" dedi.

 

-Meyve alanlarında birinci Ege, ikinci Karadeniz-

 Meyveler içecek ve baharat bitkileri alanında birinciliği büyük zeytin alanlarına sahip Ege Bölgesi'nin, ikinci sırayı fındık alanlarından dolayı Karadeniz Bölgesi'nin aldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"33,3 milyon dekar olan meyvelik alanların 8,1 milyon dekarı Ege, 7,5 milyon dekarı Karadeniz Bölgesi'nde. İki bölge meyveliklerin yüzde 46,8'ine sahip durumdalar. Bu bölgelerimizi, 5,4 milyon dekarla Akdeniz, 4,9 milyon dekarla büyük Antep fıstığı alanlarına sahip Güneydoğu Anadolu, 3,8 milyon dekarla Marmara, 1,5 milyon dekarla Doğu Anadolu bölgeleri takip ediyor.

 

-Süs bitkilerinde Marmara ve Ege başı çekiyor-

 Süs bitkileri alanında ise Marmara ve Ege bölgeleri başı çekiyor. Türkiye'deki süs bitkileri alanının yüzde 42,4'ü bu alanın yarıdan fazlası Sakarya'da olmak üzere Marmara, yüzde 36,4'ü, bu alanın yüzde 92'si İzmir'de olmak üzere Ege bölgelerinde bulunuyor."

 

-Tarım alanlarında ilk 10 il-

 Bayraktar, iller arasında ilk 10 sıranın, toplam tarım alanında Konya, Ankara, Şanlıurfa, Sivas, Yozgat, Kayseri, Diyarbakır, Eskişehir, Çorum ve Manisa'dan, toplam tahıl ve diğer bitkisel ürün ekilen alanda Konya, Şanlıurfa, Ankara, Diyarbakır, Sivas, Yozgat, Tekirdağ, Adana, Afyonkarahisar, Eskişehir'den, toplam nadas alanında Konya, Sivas, Ankara, Eskişehir, Kayseri, Çorum, Kırşehir, Şanlıurfa, Yozgat ve Aksaray'ın, sebze bahçeleri alanında Antalya, Bursa, Ankara, İzmir, Manisa, Kayseri, Mersin, Adana, Samsun, Hatay'dan, meyve, içecek ve baharat bitkileri alanında Ordu, Aydın, Manisa, Gaziantep, İzmir, Şanlıurfa, Mersin, Muğla, Giresun ve Samsun'dan, süs bitkileri alanında İzmir, Sakarya, Antalya, Bursa, Yalova, Edirne, Konya, Manisa, Kocaeli ve Samsun'dan oluştuğunu bildirdi.