25 Eylül 2014 Perşembe

Tzob İsrafa Karşı Kamu Spot'u Hazırladı

Detay:


​TZOB, israfa karşı başlattığı kampanya çerçevesinde hazırladığı 2. kamu spotunu medyayla paylaştı


Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), tarladan sofraya kadar olan süreçte yaşanan israfa dikkati çekmek amacıyla başlattığı israfa karşı kampanya çerçevesinde hazırladığı kamu spotunun ikincisini bugün (25.9.2014) medyayla paylaştı.


 TZOB'un medya spotu, doğal afetler nedeniyle bu yıl çok zor bir üretim sezonu geçirilmekte olduğuna vurgu yapıyor; çiftçimizin ürettiği her dilim, her salkım ve her danenin geçtiğimiz yıllardan çok daha fazla önemli hale geldiğine dikkati çekiyor, bu nedenle her türlü israftan kaçınılması gerektiği mesajını veriyor.


Radyo ve televizyonlar için ayrı ayrı hazırlanan; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun "kamu yararına yönelik spot film" onayından da geçen 45'er saniyelik spotlar hem üreticileri hem tüketicileri hem de aracı kişi ve kuruluşları, israf konusunda uyarmak ve toplumsal farkındalık ve bilinç geliştirilmesini sağlamak amacı taşıyor.


Tzob'un hazırlamış olduğu söz konusu video'yu buradan izleyebilirsiniz. 


Bozkır Ziraat, YouTube'da sizinle bir video paylaştı
İsraf Etmeyelim - TZOB Kamu Spotu - İsraf Konulu Kamu Spotu
yükleyen: Bozkır Ziraat
İsraf Etmeyelim - TZOB Kamu Spotu - İsraf Konulu Kamu Spotu
http://www.tzob.org.tr http://www.bzob.org.tr


18 Eylül 2014 Perşembe

Bayraktar, Altınekin’de tohum eleme tesisi açtı

Detay:

​-Bayraktar, Altınekin'de tohum eleme tesisi açtı

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Türkiye'nin her tarafında kadın çiftçilerimizi eğitmeye başladık. Hızlı bir şekilde göç veriyoruz. Tarım, kadınlara kalmaya başladı"

-"Eğer kadın çiftçilerimize tarımı öğretemezsek, tarımda verimliliği yakalayamayız"
-"Ziraat Odaları teknik elemanlar istihdam ederek, hızlı şekilde bilgiyi çiftçiye ulaştırmaya başladı"
-"Sadece KOP değil, sulamaya yönelik diğer bütün projelerin bir an evvel bitirilmesini önemsiyoruz"

Konya – 18.09.2014 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'nin her tarafında kadın çiftçilerimizi eğitmeye başladıklarını bildirerek, "Hızlı bir şekilde göç veriyoruz. Tarım, kadınlara kalmaya başladı. Eğer kadın çiftçilerimize tarımı öğretemezsek, tarımda verimliliği yakalayamayız" dedi.
Ayçiçeği hasadı için Konya'nın Altınekin ilçesine gelen Bayraktar, Ziraat Odası Tohum Eleme Tesisi'nin açılışını yaptı, Ezme-Yem Ünitesi'nin de temel atma törenine katıldı.
Bayraktar, açılış töreninde yaptığı konuşmada, tarımda verimliliğin çok önemli olduğunu söyledi.
Tarımda ilerlemenin sağlanabilmesi için başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere, kendilerine de büyük görevler düştüğünü aktaran Bayraktar, "Çiftçiye bilgiyi veremez ve yeni gelişmelerden haberdar edemezseniz, tarım teknolojisi ve tekniğine dair bilgi veremezseniz, verimliliği yakalamanız mümkün değildir" diye konuştu.

-Tarımda eğitim dönemi-

Bayraktar, Ziraat Odalarının teknik elemanlar istihdam ederek, hızlı şekilde bilgiyi çiftçiye ulaştırmaya başladığını ifade etti.
TZOB, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğiyle proje geliştirdiklerini ifade eden Bayraktar, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin her tarafında kadın çiftçilerimizi eğitmeye başladık. Hızlı bir şekilde göç veriyoruz. Tarım, kadınlara kalmaya başladı. Eğer kadın çiftçilerimize tarımı öğretemezsek, tarımda verimliliği yakalayamayız. Bunun bilinci içinde eğitimleri veriyoruz. Her iki bakanımızla da gidip, kadın çiftçilerimize sertifikalarını veriyoruz. Genç çiftçilerimize yönelik eğitim programını da başlattık. Türkiye'nin her tarafında genç çiftçilerimizi eğiteceğiz. Bunu fevkalade önemsiyorum. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile yaptığımız proje kapsamında araştırma enstitülerini eğitim merkezi haline getirdik. Buralarda uzmanlarımızca çiftçilerimize eğitim verilmeye başlandı."

-Sulama yatırımları ürün çeşitliliğini artırır-

Konya Ovası'nda basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaşmasından memnun olduğunu vurgulayan Bayraktar, bölgedeki sulama faaliyetlerinin verimliliği ve ürün çeşitliliğini artıracağına dikkati çekti. 
Bayraktar, bu kapsamda Konya Ovası Projesi'ne (KOP) önem verdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Sulama kanallarıyla beraber bir an evvel bitirilerek, devreye girmesi, üreticilerimizin elektrik maliyetlerini de aşağıya çekecektir. Bu bölgenin üreticileri, kullandıkları yer altı sularının her yıl bir miktar aşağıya inmesi nedeniyle yüksek bir maliyetle karşı karşıya. Bu enerji maliyetinden de bu üreticilerimizi kurtarmamız lazım. Sadece KOP değil, sulamaya yönelik diğer bütün projelerin de bir an evvel bitirilmesini önemsiyoruz."
Programa, TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Seyfettin Baydar, oda başkanları ve yöneticileri ile vatandaşlar katıldı.

15 Eylül 2014 Pazartesi

Çiftçi enflasyonun mağduru

Detay:


​-Çiftçi enflasyonun mağduru

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:"Tarımda üretici fiyatları, Haziran ve Temmuz'un ardından Ağustos ayında da geriledi"

-"Haziran'da yüzde 0,18, Temmuz'da yüzde 0,73 gerileyen tarımda üretici fiyatları, Ağustos ayında da yüzde 0,55 düştü"

-"Tüketicide gıda ve alkolsüz içeceklerde Ağustos ayı  itibarıyla son bir yılda fiyat artışı yüzde 14,44'ü bulurken, tarımın genelinde yüzde 10,54'de, on iki aylık ortalamalara

göre yüzde 7,88'de kaldı"

-"Balıkçılıkta fiyatlar bir yıllık dönemde yüzde 17,17 geriledi"

-"Üretici-market arasındaki makasa dikkat edilmeli. Ürünün üreticinin elinden çıkış fiyatı ile tüketicilerimizin aldıkları fiyatlar arasında 4-5 katına ulaşabilen farklar oluşmaktadır.

Bu sorunu halledemezsek, gıdada enflasyon sorununu çözemeyiz"

-"Rakamlardan görüldüğü gibi gıda fiyatlarındaki artışın kaynağı üretici değildir. Aksine üretici de, toplumun büyük bir kesimi gibi enflasyondan zarar görmüştür"

-"Enflasyonu kontrol altına almak için ithalatı cazip hale getirecek gümrük vergisi indirimleri, zaten zor durumdaki çiftçimizi daha da büyük sıkıntıya sokacaktır"

-"Tarım sektörünün ayakta tutulması gerekirken, ihtiyaç dışı ithalatın tam anlamıyla yıkıcı sonuçlar doğuracağını bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur"

-"Gıda fiyatlarını kontrol etmek için ithalatı cazip hale getirmek, ülke içi üretim varken, ürün ithal etmek tarım sektörünü baltalamaktan başka bir işe yaramaz"

-"Tarımda en temel öncelik, yapısal sorunları çözerek, sürdürülebilir üretimi sağlamak, üreticiyi tarlada tutmak, ülke içi üretimi artırmak, üretim fazlasını ihraç etmek

olmalıdır"

-"Haziran ayında yüzde 11,1 olan işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 9,1'e çeken tarım, 5,9 milyondan fazla kişiye istihdam sağladı" 

 

Ankara – 15.09.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçinin enflasyonun sorumlusu değil, açıkça mağduru olduğunu bildirerek, "tarımda üretici fiyatları, Haziran ve Temmuz'un ardından Ağustos ayında da geriledi. Haziran'da yüzde 0,18, Temmuz'da yüzde 0,73 gerileyen tarımda üretici fiyatları, Ağustos ayında yüzde 0,55 düştü. Gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatlar, Haziran ayında yüzde 0,36, Temmuz ayında yüzde 0,30, Ağustos ayında yüzde 0,89 artmıştı" dedi.

Bayraktar yaptığı açıklamada, Ağustos ayında tarımın genelinde üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 0,55, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 0,41, ormancılık ürünlerinde yüzde 2,41, balıkçılıkta yüzde 3,98 gerilediğini bildirdi.

Üretici fiyatlarının, Ağustos ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde tarımın genelinde yüzde 10,54, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 7,88 arttığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Ağustos ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 10,81, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 6,95, ormancılık ürünlerinde 31,82, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 9,47 artış oldu. Balıkçılıkta Temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde fiyatlar yüzde 4,16 geriledi. On iki aylık ortalamalara göre, balıkçılıkta fiyatlar yüzde 6,96 arttı.

Gıda ve alkolsüz içeceklerde, Temmuz ayında enflasyon yüzde 0,30, Temmuz itibarıyla son bir yıllık enflasyon yüzde 12,56, on iki aylık ortalamalara göre enflasyon ise yüzde 11,11 olmuştu.

Tüketicide gıda ve alkolsüz içeceklerde Temmuz itibarıyla son bir yılda fiyat artışı yüzde 14,44'ü bulurken, tarımın genelinde yüzde 10,54, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 7,88'de kaldı. Balıkçılıkta fiyatlar bir yıllık dönemde yüzde 17,17 geriledi."

 

-İthalatın gıda fiyatlarını düşüreceği varsayımı…-

 

Son dönemlerde enflasyonda görülen artışın sorumlusunun gıda fiyatlarındaki yükseliş olduğu yönünde açıklamaların çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yapıldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Hatta, çeşitli kesimler tarafından, gıda fiyatlarının kontrol altına alınması gerektiği, gıdada enflasyonun belli rakamlara çekilmeden genel enflasyonun düşmeyeceği öne sürülmekte ve gümrük vergileriyle oynanmasının bir önlem olacağını dile getirilmektedir. 2007'de yaşanan kuraklık da hatırlatılarak, gümrük vergilerinin aşağı çekilmesi suretiyle, fiyatların kontrol edilebileceğinden bahsedilmektedir. Bu gümrük vergilerini düşürerek ithalat yapılmasının yolunun açılmasını istemek demektir. Sonuç olarak, bu söylemler, ithalatın gıda fiyatlarını kontrol altına alacağı ve düşüreceği varsayımına dayanmaktadır.

Öncelikle gıda enflasyonuna iki açıdan, üretici ve tüketici yönünden bakmak gerekir. Şunu belirtmekte fayda var. Gıda ve alkolsüz içeceklerde 2011 yılında tüketici fiyatları endeksindeki artış yüzde 12,21 olmuştur. Buna karşılık, tarımda üretici fiyatları endeksindeki artış ise yüzde 7,58'de kalmıştır.

2012 yılına gediğimizde ise, tarımın genelinde üretici fiyatları endeksinde yüzde 4,17 düzeyinde azalma olurken, gıda ve alkolsüz içeceklerde tüketici fiyatları endeksi yüzde 3,9 oranında artmıştır.

2013 yılında, gıda ve alkolsüz içeceklerde tüketici fiyatları endeksi yüzde 9,67 oranında artmışken, tarımda üretici fiyatlarındaki artış yüzde 7,58'de kalmıştır.

2014 yılında da göstergeler diğer yıllara benzer bir seyir izlemiş, tarımda üretici fiyatlarındaki artış, gıdadaki tüketici fiyatlarındaki artışın altında kalmıştır. Bu yılın Haziran ayında tarımda üretici fiyatları yüzde 1,18, Temmuz ayında yüzde 0,73, en son Ağustos ayında yüzde 0,55 oranında düşmüştür. Buna karşın gıda ve alkolsüz içeceklerde Haziran ayında yüzde 0,36, Temmuz ayında yüzde 0,30, Ağustos ayında yüzde 0,89 oranında artış yaşanmıştır.

Üretici fiyatları, Ağustos ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde tarımın genelinde yüzde 10,54, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 7,88 artmışken, gıda ve alkolsüz içeceklerdeki fiyat artışı, Ağustos itibarıyla son bir yıllık enflasyon yüzde 14,44'ü, on iki aylık ortalamalara yüzde 11,45'i bulmuştur.

Rakamlardan görüldüğü gibi gıda fiyatlarındaki artışın kaynağı üretici değildir. Aksine üretici de, toplumun büyük bir kesimi gibi enflasyondan zarar görmüştür."

 

-Çiftçi afetlerin ve enflasyonun mağduru-

 

Üreticilerin, 2013-2014 üretim sezonunun başından itibaren kuraklık, Mart ayı sonunda görülen don zararı başta olmak üzere, dolu, fırtına, aşırı yağış, sel, su baskını gibi hemen hemen bütün doğal afetlerle uğraştığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

"Normalin dışındaki iklim koşulları yüzünden oluşan hastalıklarla mücadele etmiştir. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf üreticisi kuraklıktan, fındık, kayısı, elma, ceviz başta olmak üzere birçok meyve ve bazı sebze yetiştiricileri ise don kaynaklı büyük kayıpları göğüslemek zorunda kalmıştır. Üreticimiz borç yükü altındadır. Bankalara, elektrik şirketlerine, Sosyal Güvenlik Kurumu'na borçları bulunmaktadır. Mazot, gübre, ilaç ve elektrik girdi fiyatlarının yüksekliği maliyetleri artırmakta, zaten aşırı derecede parçalanmış arazi yapısı nedeniyle verimli işletme olanağını yitirmiş tarım topraklarında karlı üretim yapılmasını neredeyse imkansız hale getirmektedir.

Buna rağmen, çiftçi enflasyonun sorumlusu değil, açıkça mağdurudur.

Bu şartlar altında, çift hanelere yaklaşmış enflasyonu kontrol altına almak için ithalatı cazip hale getirecek gümrük vergisi indirimleri, zaten zor durumdaki çiftçimizi daha da büyük sıkıntıya sokacaktır. Yaklaşık 77 milyon nüfusu, 37 milyon turisti doyuran, 6 milyona yakın istihdam yaratan, tarım ve gıdada 17 milyar dolarlık ihracata imkan sağlayan tarım sektörünün ayakta tutulması gerekirken, ihtiyaç dışı ithalatın tam anlamıyla yıkıcı sonuçlar doğuracağını bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur. Zaten ülkemizde 11,2 milyar doları aşkın gıda ve tarım ürünleri ithalatı yapılmaktadır. Ayçiçeği, soya gibi yağlı tohumlarda ülke içi üretim tüketimi karşılamaktan uzaktır. 3,6 milyar dolarlık bir yağlı tohum ithalatı yapılmaktadır. Bu alandaki ihracatın da 1,2 milyar doları bulduğunu söylemek gerekir. Yağlı tohumlardan üretilen yağda ülke ihtiyacının yüzde 70'i ithalatla karşılanmaktadır. Soyanın yüzde 84'ü ithal edilmektedir. Yine ülkemiz önemli bir pamuk tüketicisidir. Üretimde 6'ıncı olmasına karşın, pamuk ithalatında Çin'in ardından ikinci sırada bulunmaktadır. 1,5 milyon tonluk pamuk ihtiyacının 800-900 bin tonu ülke içinden, kalanı yurtdışından karşılanmaktadır. Ülkemiz kaliteli buğday ithal etmektedir. Un ve makarna üretimi için bunu yapmak bir zorunluluktur. Türkiye, un ve makarna ihracatında dünyanın iki büyük ülkesinden biridir. Türkiye, muz ithalatçısıdır. Muzda son yıllarda üretim hızla artsa da tüketimin yine de yarısı ithalatla karşılanmaktadır. Görüldüğü gibi tarım ürünlerinde ithalat vardır. Zaten bu ithalata karşı çıkmak da mümkün değildir. Önünde sonunda ülke ihtiyacı için ithalat yapmaktan başka çıkar yol da yoktur.

 

-İthalatı cazip hale getirmek sektörü baltalar-

 

Fakat, gıda fiyatlarını kontrol etmek için ithalatı cazip hale getirmek, ülke içi üretim varken, ürün ithal etmek tarım sektörünü baltalamaktan başka bir işe yaramaz. Tarımda en temel öncelik, yapısal sorunları çözerek, sürdürülebilir üretimi sağlamak, üreticiyi tarlada tutmak, ülke içi üretimi artırmak, üretim fazlasını ihraç etmek olmalıdır. Bunlar yapılmazsa ortaya çıkacak sorunun büyüklüğüyle baş etmek mümkün olamayacaktır. Aksi takdirde, tarımdan kopacak milyonlarca nüfus, hangi alanlarda istihdam edilecek ve doyurulacaktır? Bunun cevabının verilmesi gerekir."

Ayrıca gümrük indirimleriyle ithalatın önünün açılmasının doğrudan fiyatları indirip indirmeyeceği de muğlak bir konu olduğuna dikkati çeken Bayraktar, "Geçmişte, bunun tersi örnekleri görülmüştür. 2008 sonrası sütte yaşanan kriz sonucu besilik, kasaplık canlı hayvan ve et ithalatı yapılması, et fiyatlarını düşürmemiş, tüketici fiyatlarında önemli bir değişiklik olmamıştır. Parayı, ithalatçılar, aracılar kazanmış ama ülke çiftçisi kaybetmiştir. Tüketici de ithalattan daha ucuz ürün tüketerek faydalanamamıştır. Olan ülkenin 3 milyar doları aşkın dövizine olmuştur" dedi.

 

-Gıda fiyatlarını kontrol altına almanın ithalattan başka yolları da var-

 

Gıda fiyatlarını kontrol altına almanın ithalatı gümrük indirimleriyle teşvik etmekten başka yolları da bulunduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Ürünün üreticinin elinden çıkış fiyatı ile tüketicilerimizin aldıkları fiyatlar arasında 4-5 katına ulaşabilen farklar oluşmaktadır. Üretici-market arasındaki makasa dikkat edilmeli. Bu sorunu halledemezsek, gıdada enflasyon sorununu çözemeyiz.

Ürün tarladan sonra çeşitli kanallardan geçerek tüketiciye ulaşır. Pazarlama kanalları olarak tarif edilen bu yolda devlet alımlarının yanı sıra, kooperatif alımları ile çok sayıda aracı tüccar, komisyoncu, dağıtıcı, toptancı, perakendeci, simsar gibi değişik isimler altında faaliyet gösteren aracılar bulunmaktadır. Bunların tarladan markete olan zincirdeki sayıları arttıkça pazarlama kanalları uzamakta, ürün fiyatları artmaktadır.

Tarladan markete fiyat artışın en aza indirilmesi için, kısa vadede, nakliye maliyetlerini azaltacak formüller üzerinde çalışmak gerekir. Yüksek akaryakıt fiyatları nedeniyle ulaşım giderleri perakende ürün fiyatlarını artırmaktadır. Tarım ürünleri taşıyan nakliye araçlarına ucuz mazot sağlanması, vergi oranlarının indirilmesi gibi çeşitli önlemler alınabilir.

Orta ve uzun vadede demiryolu ağının yaygınlaştırılması, soğuk hava depoları bulunan vagonların devreye alınması nakliye giderlerini en aza indirecektir. Çiftçi ekonomik örgütlülüğünün ve gücünün artırılarak aracı sayısının azaltılması, ambalajlama, depolama ve nakliye maliyetlerinin en aza indirilmesi, üreticiden tüketiciye kadar geçen süreçte kar marjlarının makul seviyelere düşürülmesi için rekabet koşullarının oluşturulması gerekir."

Bütün bunların, tarladan markete oluşan fiyat farkını en aza indireceğini, fiyat istikrarını sağlayacağını bildiren Bayraktar, "Çiftçi düzenli ve yeterli bir gelire kavuşacak, tüketici de makul bir fiyatla gıda tüketebilecektir. Ülkemizin gıda ve tarımda, sosyal ve ekonomik istikrarını bunda görüyoruz" dedi.   

 

-Tarım, Haziran ayında 5,9 milyondan fazla istihdam sağladı-

 

Bayraktar, tarımda istihdamın Haziran ayında 5,9 milyonu aştığını bildirerek, "Tarım, yüzde 11,1 olan işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 9,1'e çekti" dedi.

Şemsi Bayraktar, Haziran ayında tarımda çalışan sayısının, Mayıs ayına göre 117 bin kişi artarak 5 milyon 820 bin kişiden 5 milyon 937 bin kişiye çıktığını belirtti.

TZOB Genel Başkanı, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğun olduğu döneme girildiğini bildirerek, "özellikle bu dönemde çapalama, sulama gibi kültürel işlemlerin artması ve birçok üründe hasat yapılması nedeniyle istihdam 6 milyona yaklaştı. Tarım, Haziran ayında istihdamda sanayiye 605 bin fark arttı" dedi.

Bayraktar, 26 milyon 586 bin olan istihdam edilenlerin 13 milyon 360 bininin hizmetler, 5 milyon 332 bininin sanayi, 1 milyon 958 bininin inşaat, 5 milyon 937 bininin ise tarımda çalıştığını vurguladı.

Tarımın işsizliği sürekli düşürdüğünü bildiren Bayraktar, "tarım işsizliği, Nisan ayında 1,8, Mayıs ayında 1,9, Haziran ayında ise 2 puan düşürdü ve işsizliğin tek hanede kalmasını sağladı. Tarım erkeklerde işsizliği 1,2 puan düşürerek yüzde 9,5'den yüzde 8,3'e, kadınlarda 4,8 puan indirerek yüzde 15,7'den yüzde 10,9'a çekti" dedi.

Haziran ayında, tarımın istihdamda yüzde 22,3 pay aldığını, buna karşın sanayinin payının yüzde 20,1, inşaatın payının yüzde 7,4'de kaldığını belirten Bayraktar, istihdamda aslan payının yüzde 50,3 ile hizmetler sektöründe olduğunu vurguladı. Bayraktar, Haziran ayında tarımda 3 milyon 132 bin erkek, 2 milyon 805 bin kadının istihdam edildiğine dikkati çekti. 

11 Eylül 2014 Perşembe

Sanayiye aktarılan süt miktarında çift haneli artış

Detay:


​-Sanayiye aktarılan süt miktarında çift haneli artış

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı Temmuz ayında yüzde 10,03, Ocak-Temmuz döneminde yüzde 9,72 arttı"

-"Gelişen süt hayvancılığı ile birlikte etçi ırk hayvancılığı da yaygınlaştırabilirsek damızlık ve beside ithalatçı olmayız"

-"Temmuz ayında 743 bin ton, son bir yıllık dönemde 8,4 milyon ton inek sütü sanayiye aktarıldı"

-"Sürekli artan süt üretiminin sekteye uğramaması için tüketimin artırılması gerekir"

-"Sütün, çocukların gelişimi ve insan sağlığı açısından faydalı bir besin olduğu tartışılmaz"

-"Bu çerçevede bu yıl da uygulanacak okul sütü Programını, TZOB olarak çok önemsiyor ve sonuna kadar destekliyoruz"

-"Süt üretiminin hayvancılığın olmazsa olmaz bir unsuru olduğunu unutmamalı ve desteklemeliyiz"

-"Tavuk yumurtası üretimi Temmuz ayında yerinde saysa da tavuk eti üretimi yüzde 2,41 gerilese de Ocak-Temmuz döneminde yumurtada yüzde 4,44, tavuk etinde yüzde 4,88'lik artış oldu"

 

Ankara – 11.09.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sanayiye aktarılan inek sütü miktarının Temmuz ayında yüzde 10,03, Ocak-Temmuz döneminde yüzde 9,72 arttığını bildirerek, "Temmuz ayında 743 bin ton, son bir yıllık dönemde 8,4 milyon ton inek sütü sanayiye aktarıldı. Gelişen süt hayvancılığı ile birlikte etçi ırk hayvancılığı da yaygınlaştırabilirsek damızlık ve beside ithalatçı olmayız" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014 yılı Temmuz ayında sanayiye aktarılan inek sütü miktarının geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 10,03 artışla 675 bin 158 tondan 742 bin 901 tona yükseldiğini belirtti.

Şemsi Bayraktar, 2013 yılı Ocak ayında 637 bin 956 ton olan sanayiye aktarılan süt miktarının, Şubat ayında 622 bin 381 ton, Mart ayında 710 bin 712 ton, Nisan ayında 733 bin 380 ton, Mayıs ayında 772 bin 785 ton, Haziran ayında 692 bin 84 ton, Temmuz ayında 675 bin 158 ton, Ağustos ayında 628 bin 996 ton, Eylül ayında 594 bin 456 ton, Ekim ayında 605 bin 194 ton, Kasım ayında 611 bin 918 ton, Aralık ayında 653 bin 490 ton olduğu bilgisini verdi.

 

2014 Ocak ayında sanayiye 710 bin 33 ton, Şubat ayında 684 bin 115 ton, Mart ayında 789 bin 355 ton, Nisan ayında 793 bin 573 ton, Mayıs ayında 828 bin 417, Haziran ayında 767 bin 112, Temmuz ayında ise 742 bin 901 ton inek sütü aktarıldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"2013 yılında sanayiye 7 milyon 938 bin 510 ton inek sütü aktarılmıştı. Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı Temmuz ayı itibarıyla yıllık bazda 8 milyon 409 bin 559 ton ile 8,4 milyon tonu aştı. Ocak-Temmuz dönemlerine bakıldığında 2013 yılında 4 milyon 844 bin 456 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, 2014 yılında yüzde 9,72 artışla 5 milyon 315 bin 506 tona ulaştı.

 

-"Okul sütü programını destekliyoruz"-

 

Toplam süt üretimi 2013 yılında 18,2 milyon tonu aşmış durumda. Sürekli artan süt üretiminin sekteye uğramaması için tüketimin artırılması gerekir. Sütün, çocukların gelişimi ve insan sağlığı açısından faydalı bir besin olduğu tartışılmaz. Bu çerçevede, bu yıl da uygulanacak okul sütü programını, TZOB olarak çok önemsiyor ve sonuna kadar destekliyoruz.

2014-2015 dönemi okul sütü ile uygulama esaslarının belirlendiği tebliğ, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Sağlıklı çocukluk, sağlıklı nesiller demektir. Bu yüzden henüz küçük yaşta iken çocuklara düzenli süt tüketimi alışkanlığının kazandırılması gerekiyor.

Yakın zamanda 25 milyon ton süt üretiminin hedeflendiği ülkemizde, böylesine düşük kişi başı içme sütü tüketimi, üretilen sütün tüketiminde sıkıntı yaşanmasına neden olabilecektir.  Bu nedenle Hükümetimizin son üç yıldır uygulamış olduğu tüm dünyada talep artırıcı politikalardan biri olarak kabul edilen okul çağındaki çocuklarımıza 200 mililitre uzun ömürlü süt dağıtımı, eleştirilere ve tartışmalara rağmen başarılı bir şekilde yürütüldü."

TZOB olarak programın sadece sütle sınırlı kalmaması gerektiğini bildiren Bayraktar, "sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, bu programın başlatılmasının yanında, ayrıca bu programın kesintisiz devam ettirilmesi ve peynir, yoğurt gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz" dedi.

Süt üretiminin hayvancılığın olmazsa olmaz bir unsuru olduğunun unutmaması ve desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, süt fiyatlarında istikrarın hayvancılığın genelini ilgilendirdiğini, 2008 ve sonrasında sütte yaşanan krizinin 3 milyar doları aşkın ithalat yapılmasına neden olduğuna dikkati çekti.

 

-Kanatlı sektörü-

 

Bayraktar, tavuk yumurtası üretiminin Temmuz ayında yüzde 0,04 artışla hemen hemen yerinde saysa da tavuk eti üretiminin yüzde 2,41 gerilese de Ocak-Temmuz döneminde yumurtada yüzde 4,44, tavuk etinde yüzde 4,88'lik artış olduğunu bildirdi.

Tavuk yumurtasında, 2010 yılının Eylül ayında, aylık 1 milyar, 2011 yılı Ocak ayında 1,1 milyar, 2012 yılı Mart ayında 1,2 milyar, 2012 Ekim ayında 1,3 milyar, 2013 Ekim ayında 1,4 milyar adetlik üretim sınırlarının aşıldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"2014 Ocak ayında 1 milyar 462 milyon 302 bin, Şubat ayında 1 milyar 396 milyon 670 bin, Mart ayında 1 milyar 461 milyon 93 bin, Nisan ayında 1 milyar 417 milyon 93 bin, Mayıs ayında 1 milyar 394 milyon 510 bin, Haziran ayında 1 milyar 349 milyon 899 bin, Temmuz ayında 1 milyar 335 milyon 838 bin adet tavuk yumurtası üretildi.

Ocak-Temmuz döneminde, 2013 yılında 9 milyar 401 milyon 54 bin olan tavuk yumurtası üretimi, 2014 yılında yüzde 4,44 artışla 9 milyar 818 milyon 278 bine yükseldi.

2013 yılı Temmuz ayında 169 bin 158 ton olan tavuk eti üretiminin, yüzde 2,41 düşüşle 2014 Temmuz ayında 165 bin 74 tona indiğini bildiren Bayraktar, "Ocak-Temmuz döneminde, 2013 yılında 1 milyon 51 bin 278 ton olan tavuk eti üretimi, 2014 yılında yüzde 4,88 artışla 1 milyon 102 bin 536 tona yükseldi" dedi.

Bayraktar, 2013 yılında 16 milyar 496 milyon 751 bin adet olan yumurta üretiminin Temmuz ayı itibarıyla yıllık bazda 16 milyar 913 milyon 975 bin ile 17 milyar adede dayandığını, 1 milyon 758 bin 363 ton olan tavuk eti üretiminin ise Temmuz ayı itibarıyla yıllık bazda 1 milyon 809 bin 621 ton olduğunu bildirdi.

 

-Hindi eti üretiminde de artış-

 

Şemsi Bayraktar, hindi eti üretiminin 2014 yılında Ocak ayı hariç, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında arttığını bildiren Bayraktar, "hindi eti üretimi Ocak ayında 2 bin 976 tondan 2 bin 905 tona indikten sonra, Şubat ayında 2 bin 83 tondan 3 bin 255 tona, Mart ayında 2 bin 727 tondan 3 bin 959 tona, Nisan ayında 2 bin 639 tondan 3 bin 558 tona, Mayıs ayında 3 bin 193 tondan 4 bin 61 tona, Haziran ayında 3 bin 359 tondan 4 bin 538 tona, Temmuz ayında 3 bin 723 tondan 3 bin 819 tona yükseldi" dedi.

           

-Dış ticaret-

           

Bayraktar, 2013 yılının tamamında 406 milyon 352 bin 441 dolar yumurta, 607 milyon 930 bin 13 dolar kümes hayvanları etleri, sakatatları ve benzeri ürün, 285 milyon 776 bin 482 dolar süt ve süt ürünleri, 2014 Ocak-Temmuz döneminde ise 219 milyon 499 bin 704 dolar yumurta, 364 milyon 437 bin 150 dolar kümes hayvanları etleri, sakatatları ve benzeri ürün, 235 milyon 59 bin 560 dolar süt ve süt ürünleri ihracatı yapıldığı bilgisini verdi.

10 Eylül 2014 Çarşamba

Bayraktar, Sakarya’da

Detay:


​-Bayraktar, Sakarya'da

-TZOB Genel başkanı Bayraktar: "Kurban Bayramı yaklaştı. İthal et lobileri yeniden hortladı"

-"Hükümetimize sesleniyorum, bu lobilerin oyununa gelmeyelim. Esas olan üretimi artırmaktır. Et ithalatımızı şu an için açmamız, et üretimine çok büyük darbe olur"

-"Türkiye'de ette ithalat kapısı kesinlikle açılmamalı"

-"Kurban Bayramı yaklaşıyor 'et fiyatları yükseldi, yeterli kurban yok' diyerek ithalat kapısını açmaya çalışıyorlar"

-"Şimdi benim üreticim kuraklıktan dolayı saman bulamıyor. Yem bitkileri pahalanmış. Kesif yem hızlı bir şekilde yükseliyor ama kimse yem fiyatlarına bakmıyor. Herkes et fiyatlarına bakıyor"

-"Maliyet arttığı için et fiyatları artıyor. Yoksa üretimde artış var. Bu yüzden biz hükümetimizden, hayvancılarımız için kaba yemdeki ve kesif yemdeki KDV'nin yüzde 8'den 1'e çekilmesini talep ediyoruz"

-"Fındık üretiminde Sakarya 91 bin ton ile Türkiye birincisi"

-"Batan ihracatçıları, alivrecileri doğal afetler batırdı" 

-"Çiftçilerimiz, Tarım Kredi ve Ziraat Bankası'na olan borçları ile  Sosyal Güvenlik Kurumu'na ve elektrik şirketlerine olan borçlarının yapılandırılmasını istiyor"

 

Sakarya - 08.09.2014 -Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı (TZOB) Şemsi Bayraktar, Kurban Bayramı'nın yaklaştığını, ithal et lobilerinin yeniden hortladığını bildirerek, "hükümetimize sesleniyorum. Bu lobilerin oyununa gelmeyelim. Esas olan üretimi artırmaktadır. Et ithalatımızı şu an için açmamız, et üretimine çok büyük darbe olur" dedi.

Bayraktar, Sakarya'da Adapazarı Ziraat Odası'nda düzenlediği basın toplantısında, et konusunda önemli mesajlar verdi. Kurban Bayramı'nın yaklaştığı şu günlerde "ithal et lobilerinin" yeniden hortladığını ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:

"Bunu Ramazan öncesi de yaptılar. 'Et fiyatları yükseliyor' diyerek, et ithaline kapı açılmasını istediler. Şimdi de 'Kurban Bayramı yaklaşıyor. Et fiyatları yükseldi. Yeterli kurban yok' diyerek ithalat kapısını açmaya çalışıyorlar ve Türkiye'ye hayvan ithali yapmak istiyorlar. Et fiyatlarına baktığımızda makul bir düzeyde olduğunu görüyoruz. Şimdi benim üreticim kuraklıktan dolayı saman bulamıyor, yem bitkileri pahalanmış, kesif yem hızlı bir şekilde yükseliyor ama kimse yem fiyatlarına bakmıyor. Herkes et fiyatlarına bakıyor. Maliyet arttığı için et fiyatları artıyor. Yoksa üretimde artış var.

Bu yüzden biz hükümetimizden hayvancılarımız için kaba yemdeki ve kesif yemdeki KDV'nin yüzde 8'den 1'e çekilmesini talep ediyoruz. Eğer et fiyatlarının aşağıya düşmesini istiyorsak, yem üzerindeki vergi yükünün kaldırılması lazım. Bunu yapmadığımız gibi eğer bir ithalat kapısı açarsak, Allah korusun üretime büyük darbe vururuz, üretimi bir daha ayağa kaldırma şansımız olmaz.

Hükümetimize sesleniyorum, bu lobilerin oyununa gelmeyelim. Esas olan üretimi artırmaktır. Et ithalatımızı şu an için açmamız, et üretimine çok büyük darbe olur. Türkiye'de ette ithalat kapısı kesinlikle açılmamalı." 

  

-Fındık fiyatları-

 

Fındık fiyatlarının bir miktar daha yükseleceğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Tarım sektörünün şanslı bir yıl yaşamadı. Özellikle 2013 yılının ekim ayından itibaren kuraklık, hububat üretimimizi fevkalade olumsuz etkiledi. 2014 yılının özellikle Ocak ve Şubat aylarının sıcak gitmesi, birçok meyvede çiçeklenmeye neden oldu. Mart ayında yaşadığımız büyük bir don felaketi başta bu bölgede fındık olmak üzere birçok meyvemizin zarar görmesine sebebiyet verdi. 

Çiftçiler için hükümetten talebimiz var. Çiftçilerimiz, Tarım Kredi ve Ziraat Bankası'na olan borçları ile Sosyal Güvenlik Kurumu'na ve elektrik şirketlerine olan borçlarının yapılandırılmasını istiyor. 

Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz başkanlığında oluşturulan heyet, 371 bin ton fındık rekoltesi tahmin etti. Ziraat odalarının da içinde bulunduğu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın oluşturduğu komisyonlar marifetiyle yapılan fındık üretim tespitleri de 388 bin ton civarında çıktı. Yani Ziraat Odaları ile Tarım Bakanlığı'nın rekolte tahminleri birbirlerine fevkalade yakın görünüyor. 

Diğer illerde üretimin düşmesiyle birlikte Sakarya'nın 91 bin ton ile fındık rekoltesinde Türkiye birincisi oldu. Artan fiyatlardan Sakaryalı fındık üreticilerinin istifade etmesini bekliyoruz. 

Ziraat Odaları Birliği olarak her yıl yaptığımız rekolte tahminlerinde, stokları üretim rakamlarına dahil etmedik. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Fiskobirlik'in elinde olan 700 bin ton fındık, 2009 yılından bu zamana kadar bitti. Şu an stoksuz bir yıldayız. Alivre satış yapanların bu manada telaşını anlıyoruz. Çünkü onlar fındığı dalında sattı. Ama 500-550 bin ton fındık rekoltesini bekleyerek sattılar. Bir kısmı battı, bunun faturasını da Türkiye Ziraat Odaları Birliği'ne çıkarmaya çalışıyorlar. Madem Türkiye'de 500-550 bin ton fındık var da bu fındık fiyatları 12-13 lira civarında neden seyrediyor? Türkiye'deki fındık rekoltesi dedikleri gibi olsaydı, fındık fiyatları ile oynayacaklardı. Ancak şimdi oynasınlar da görelim diyorum. Çünkü fındık yok. Batan ihracatçıları, alivrecileri, doğal afetler batırdı. Üreticimiz dikkatli olursa bu fiyatlar bir miktar daha yükselmeye devam edecek."