30 Temmuz 2018 Pazartesi

Muafiyet geçen sürelere borçlanma imkanı getirilsin…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çiftçilerimizin mağduriyetinin önlenmesi için, muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına ilave edilmeli, bu süreler için borçlanma imkanı sağlanmalıdır"

-"Çiftçilerimiz, muafiyet dönemlerinde çalışmaya devam ediyor. Sadece geliri prim ödeyecek güçte olmadığı için muafiyet belgesiyle tarım Bağ-Kur sigortalılıklarını durduruyorlar"

-"Bu durumdaki çiftçilerimiz, borçların yapılandırılmasıyla ilgili 7143 sayılı kanunundan yararlanamadılar"

-"Çiftçilerimizin muafiyette geçen sürelerde ödemedikleri prim borçları yapılandırılmalıdır. Bu düzenleme çıkana kadar da 31 Temmuz'da sona erecek borç yapılandırmayla ilgili 7143 sayılı kanunun başvuru süresi uzatılmalıdır"

Ankara – 29.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçilerin, muafiyet dönemlerinde çalışmaya devam ettiklerini, sadece geliri prim ödeyecek güçte olmadığı için muafiyet belgesiyle tarım Bağ-Kur sigortalılıklarını durdurduklarını bildirerek, "Çiftçilerimizin mağduriyetinin önlenmesi için, muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına ilave edilmeli, bu süreler için borçlanma imkanı sağlanmalıdır" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, muafiyetin, yeterli tarımsal gelir sağlamayan çiftçiler için önemli bir hak olduğunu, bu hakla çiftçinin sigortalı kalma imkanını tamamıyla sona erdirmediğini, geçici bir süre dondurduğunu belirtti.

Şemsi Bayraktar, prim ödeyebilecek tarımsal geliri sağlayamayan çiftçilerin, tarım Bağ-Kur sigortalarını, Ziraat Odalarından aldıkları muafiyet belgesiyle durdurduklarını, yeterli tarımsal geliri sağladıklarında tarım Bağ-Kur sigortalarını yeniden başlattıklarını bildirdi.

-Muafiyet alt sınırı 1691 lira 25 kuruş-

Belirlenen sınırlara göre, aylık olarak, 2016'da 1262 lira 70 kuruş, 2017'de 1422 lira, 2018 için 1691 lira 25 kuruş tarımsal gelir elde etmeyen çiftçinin, üyesi bulunduğu Ziraat Odası'ndan muafiyet belgesi alarak, sigorta prim ödemelerini durdurabildiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"2008 için tarım Bağ-Kur'lularda aylık prim gün sayısı 15 idi. Bu sayı her yıl 1'er puan artırıldı ve 2016'de 23, 2017'de 24, 2018'de 25'e çıktı. Muafiyet için aylık tarımsal gelir alt sınırı, prim gün sayılarının günlük asgari ücrete çarpılmasıyla bulunuyor. Bu rakam, 2008 için 304 lira 20 kuruştu. 2018'de bu rakam 1691 lira 25 kuruşa çıktı. Bu kadar tarımsal geliri sağlayamayan çiftçilerimiz talepleri halinde Ziraat Odası'ndan muafiyet belgesi alıp prim ödemesini durdurabiliyor. Bu geliri aşmaları veya istekleri halinde, üyesi olduğu Ziraat Odası'na başvurup muafiyet halinin kalktığını gösterir belge alıp yeniden tarım Bağ-Kur sigortalılığını başlatabiliyorlar. Halen aylık sigorta primini düzenli ödediği için 5 puanlık sigorta indirimden yararlanan çiftçilerimiz için 498 lira 92 kuruş, yararlanamayan çiftçilerimiz için 583 lira 48 kuruş. Aylık 1691 lira 25 kuruş tarımsal gelir sağlamayan çiftçilerimiz, bu tutarlardaki primi ödeyemediklerinden muafiyet için başvuruyorlar."

-"Çiftçilerimiz muafiyet dönemi için de yapılandırmadan yararlanmalı"-

Bu durumdaki çiftçilerin borçların yapılandırılmasıyla ilgili 7143 sayılı kanun çıkınca mağdur duruma düştüklerine, herhangi bir yapılandırmadan da faydalanamadıklarına dikkati çeken Bayraktar, "çiftçilerimizin muafiyette geçen sürelerde ödemedikleri prim borçları yapılandırılmalıdır. Bu düzenleme çıkana kadar da 31 Temmuz'da sona erecek borç yapılandırmayla ilgili 7143 sayılı kanunun başvuru süresi uzatılmalıdır. Çiftçilerimizin mağduriyetinin önlenmesi için, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 41. maddesine bir fıkra eklenmeli, muafiyette geçen süreler de çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına ilave edilmeli, bu süreler için borçlanma imkanı sağlanmalıdır" dedi.

Ayçiçeğinde fiyat ayçiçeği/buğday paritesine göre belirlenmeli…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Birlikler, üretici maliyetlerini göz önünde bulundurmalı ve piyasayı düzenleyici bir fiyat açıklamalıdır"

-"Sıvı yağ tüketiminin dörtte üçünü karşılayan ayçiçeğinde, üretimin artması ve yağ açığının kapanması için fiyat açıklanırken, ayçiçeği/buğday paritesinin 2'nin altına düşmemesine dikkat edilmelidir"

-"Parite 2'nin altına düştüğünde üretici, ayçiçeğinden buğdaya kayıyor"

 

Ankara – 29.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülke açısından çok önemli bir ürün olan ayçiçeğinde hasadın başladığını bildirerek, "Birlikler, üretici maliyetlerini göz önünde bulundurmalı ve piyasayı düzenleyici bir fiyat açıklamalıdır" dedi.

Bayraktar, sıvı yağ tüketiminin dörtte üçünü karşılayan ayçiçeğinde, üretimin artması ve yağ açığının kapanması için fiyat açıklanırken, ayçiçeği/buğday paritesinin 2'nin altına düşmemesine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tohumlarında yüzde 40-45 yağ bulunan ayçiçeğinin, küspesinin de yüzde 30-40 protein içermesi nedeniyle hayvancılık açısından değerli bir yem maddesi olduğunu belirtti. Yemeklik yağ dışındaki ayçiçeği yağlarının, sabun ve boya sanayinde değerlendirildiğini, saplarının da yakacak olarak kullanıldığını vurgulayan Bayraktar, saplarının yakılmasından sonra oluşan külün yüzde 36-40 oranında potasyum içeriği nedeniyle gübre olarak değerlendirildiğine dikkati çekti.

Bu yıl dünyada ayçiçeği ekim alanlarının yüzde 2,6 artmasına karşın, verimdeki azalma nedeniyle üretimde yüzde 0,8'lik gerileme yaşanacağı bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Dünya ayçiçeği üretiminin yüzde 28,7'sini Ukrayna, yüzde 22,3'ünü Rusya, yüzde 19,4'ünü Avrupa Birliği ülkeleri, yüzde 7,5'ini ise Arjantin gerçekleştiriyor. Ülkemizin dünya üretiminden aldığı pay yüzde 4,2'yi buluyor.

Son yıllarda, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ekim alanlarının artması, yağ açığının kapatılması amacıyla yapılan destekler, verim artışı, ÇUKOBİRLİK'in de ayçiçeği alımına başlaması gibi sebeplerle ayçiçeği üretimi artsa da yine ihtiyacımızı karşılayamıyoruz. Geçen yıl 1 milyon 800 bin tonu yağlık, 164 bin tonu çerezlik olmak üzere 1 milyon 964 bin ton ayçiçeği üretimi gerçekleştirdik. Bu yıl 1 milyon 952 bin tonluk bir üretim bekliyoruz."

 

-"Birliklerin açıklayacağı fiyat üreticimiz açısından çok önemli"-

 

Yağlık ayçiçeği alımı yapan Trakyabirlik, Karadenizbirlik ve Çukobirlik'in açıklayacağı fiyatın üreticiler açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Birlikler, üretici maliyetlerini göz önünde bulundurmalı ve piyasayı düzenleyici bir fiyat açıklamalıdır.

Hasat döneminde ayçiçeği veya ayçiçeği yağı ithalatı yapılmamalıdır.

Üretimin cazip hale gelmesi için hasadın yoğunlaştığı dönemlerde fiyat düşüşleri önlenmelidir.

Ayçiçeği üretim alanlarının başka ürünlere kaymasını önlemek bakımından, üretimi teşvik edici bir parite sistemi uygulanmalıdır.

Fiyat bakımından, ayçiçeği/buğday paritesinin 2'nin altına düşmemesine dikkat edilmelidir. Parite 2'nin altına düştüğünde üretici, ayçiçeğinden buğdaya kayıyor.

Ayçiçeği tarımı, ülkemizde, bazı bölgeler hariç genelde kuru koşullarda yapılmaktadır. Özelikle buğday-ayçiçeği münavebesinde ayçiçeğinden sonra ekilen buğdayın verimi üçte bir, bazı yıllarda yarı yarıya artmakta, buğday kalitesi de olumlu yönde etkilenmektedir.

Ayçiçeğinde sulamaya yönelik teşvikler artırılmalı, sulamada kullanılan elektrik fiyatları makul bir seviyeye çekilmelidir."

Bayraktar, ayçiçeği üreticilerinin bu hasat ve pazarlama sezonunda alın terinin karşılığını almasını ve bereketli bir hasat geçirmelerini diledi.

25 Temmuz 2018 Çarşamba

Yapılandırmada son başvuru 31 Temmuz

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Vergi, SGK prim ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılmasından yararlanmak için başvuru yapılması bir zorunluluk"

-"Çiftçilerimizin borç yapılandırmalarından faydalanabilmeleri için 31 Temmuz 2018'e kadar başvurmaları gerekiyor"

-"Borçlar, peşin veya 2, 6, 9, 12 ve 18 taksitte ödenebilecek"

-"Taksitler eşit olacak ve ikişer aylık dönemlerde yatırılacak"

-"Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan borçlarda ilk taksit ödemesi, Ağustos 2018'de yapılacak"

-"Vergi ve vergi cezaları, ecrimisil, idari para cezaları gibi bazı kamu alacaklarına ilişkin faiz, zam, gecikme zammı ve faizi gibi fer'i borçlarda ilk taksit, Eylül 2018'de ödenecek"

-"Başvuru ve ödemeler, borçlu olunan kurumun tahsil dairelerine yapılacak"

Ankara – 25.07.2018 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, vergi, SGK prim ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılmasından yararlanmak için başvuru yapılmasının bir zorunluluk olduğunu bildirerek, "yapılandırmada son başvuru tarihi 31 Temmuz. Çiftçilerimizin, borç yapılandırmalarından faydalanabilmeleri için 31 Temmuz 2018'e kadar başvurmaları gerekiyor" dedi.

Bayraktar, 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 18 Mayıs 2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirtti.

Yapılandırmanın 31 Mart 2018 tarihine kadar olan borçları içerdiğini hatırlatan Bayraktar, kanun kapsamındaki kamu alacaklarını yapılandırabilmek için 31 Temmuz 2018'e kadar başvuruda bulunulması gerektiğini vurguladı. Bayraktar, başvuruların, borçlu olunan kurumun tahsil dairelerine yapılacağını bildirdi.

-Ödeme esasları-

Kanunun çiftçileri de ilgilendiren hükümler içerdiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Tahakkuk ettiği halde ödenmemiş sosyal sigorta primi, emeklilik keseneği, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, isteğe bağlı sigorta primi, topluluk sigortası primi, damga vergisi, özel işlem vergisi, eğitime katkı payı belirtilen süre ve şekilde ödenirse, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammının tamamının tahsilinden vazgeçilecek. Hesaplanan tutarlar peşin veya taksitler halinde ödenebilecek.

Borçlular, ödeme seçeneklerinden (peşin, 2, 6, 9, 12 ve 18 taksit) birini başvuru esnasında tercih edecek.

Yapılandırılan borçların taksitler halinde ödenmesi halinde, söz konusu borçlar, belirlenen katsayılara göre artırılmış olarak ödenecek.

Taksitler, eşit olacak ve ikişer aylık dönemler halinde yatırılacak. Azami süreler aşılmamak kaydıyla yapılandırılan borçların 2, 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitte de ödenmesi mümkün olacak.

Taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde bu süre, tatili izleyen ilk iş günü mesai saati sonunda bitecek.

Hesaplanan tutarın tamamının ilk taksit ödeme süresi içinde peşin olarak ödenmesi halinde katsayı uygulanmayacak.

-SGK'da ilk taksit Ağustos, diğer borçlarda Eylül aylarında ödenecek-

Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan borçlar, SGK tahsil dairelerine ödenecek. Ödemelerin ilk taksiti, Ağustos 2018'de yapılacak.

Vergi ve vergi cezaları, ecrimisil, idari para cezaları gibi bazı kamu alacaklarına ilişkin faiz, zam, gecikme zammı ve faizi gibi fer'i alacaklar da yeniden yapılandırılacak. Bu borçlarda ilk taksidin ödemesi, Eylül 2018'de yapılacak."

Bayraktar, çiftçilerin borçlu bulundukları kurum esas alınarak, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, İl özel idareleri, belediyeler ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına bağlı tahsil dairelerine ödeyeceğini belirtti.
23 Temmuz 2018 Pazartesi

Anızın ateşi toprağı öldürüyor

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:

-"Anız yakma, çevreye, biyoçeşitliliğe ve tarımsal üretime zarar veren ilkel bir yöntemdir"

-"Doğal dengeyi bozan anız yakma, birçok canlının beslenme, barınma ve korunma ortamını da yok eder"

-"Anızın yakılması tarımsal üretimde döngünün bozulmasına ve toprakta verimliliğin azalmasına neden olmaktadır"

-"Üreticilerimiz, sürüm maliyetini en aza indiren, anıza ekim yapılan toprak işlemesiz tarıma yönlendirilmelidir"

-"Anıza ekim, hem maliyetleri düşürüyor hem de anızın organik madde olarak toprakta kalmasını sağlıyor"


Ankara – 23.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, anız yakmanın, çevreye, biyoçeşitliliğe ve tarımsal üretime zarar veren ilkel bir yöntem olduğunu bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, özellikle hububat ekili alanlarda hasattan sonra kalan anızın rutin bir tarımsal uygulama gibi yakıldığını belirtti. Şemsi Bayraktar, "Yaşanacak sorunları yeterince kavrayamayan çiftçilerimiz ne yazık ki anız yakmaktadır. Özellikle organik maddesi çok düşük ve erozyona çok açık olan topraklarda anız yakılmamalı, bilakis sürülerek veya parçalanarak toprağa yeniden kazandırılmalıdır" dedi.

Anız yakmanın beklenen faydanın aksine toprağa ve çevreye çok ciddi zararlar verdiğini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Anızın yakılması; bitki artıklarının masrafsız bir şekilde ve kısa zamanda ortadan kaldırılması, sürümün kolaylaştırarak ikinci ürün yetiştirmek için zaman tasarrufu sağlaması, toprak üzerine düşen yabancı ot tohumlarının yok edilmesi gibi nedenlerden dolayı üreticilerimiz için cazip hale gelmektedir.

Ancak beklenen bu faydanın aksine anız yakmak toprağa ve çevreye çok ciddi zararlar vermektedir. Anızın yakılmasıyla, toprağın en üst katmanında fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri ile toprak verimliliğini ve biyolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir.

Özellikle rüzgar ve su erozyonunun olduğu yerlerde, nadasın uygulandığı alanlarda ve ayrışmanın hızlı olduğu durumlarda anız yakmanın verdiği zarar daha da artmaktadır. Ayrıca, hasat sonrası tarla yüzeyinde kalan bitkisel artıklar toprağı tavında tutmakta ve meyilli arazilerde verimli toprağın su ve rüzgâr erozyonuyla kaybolmasına engel olmaktadır. Çünkü anız, yağışların şiddetle toprağa düşmesini engeller, yüzey akış hızını azaltır, yağışın toprağa sızmasını sağlar."

-"Anız yakma sonucu çıkan yangınlar, milyarlarca liralık zarara yol açıyor"-

Anız yangınlarının toprakta yaşayan birçok canlının zarar görmesine neden olduğunu ifade eden Bayraktar, "Doğal dengeyi bozan anız yakma, birçok canlının beslenme, barınma ve korunma ortamını da yok eder" diye konuştu.

Anız yakan üreticinin istemeden kendi ekonomisine ve çevreye zarar verdiğini, hava kirliliğine neden olduğunu anlatan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Toprakta bulunup gözle görülmeyen mikroorganizmaların faaliyetleri sonucunda organik madde parçalanır, ayrışır ve humus dediğimiz şekle dönüşür. Bu da toprakta bitki besin elementlerinin çoğalmasına, toprağın su tutma kapasitesinin artmasına, bu nedenle tarımsal üretimde verimliliğin artmasına sebep olur. Anız yakılması bu mikroorganizmalara zarar vermektedir.

Hasat sonrasında geriye kalan anızın yakılması orman yangınları, telefon ve enerji iletim hatlarının yanması, sis oluşumu nedeniyle çeşitli trafik kazalarına yol açması, hasat edilmemiş komşu tarlalara yangın sıçraması, yakın köylerdeki hayvan barınaklarının ve yerleşim birimlerinin yanması gibi birçok riskleri ortaya çıkarmaktadır. Anız yakma sonucunda çıkan yangınlar, her yıl milyarlarca liralık maddi zararlara neden olmaktadır. İşin ekonomik boyutu verilen zararın görünmeyen yönüdür. Çünkü hayvan yemi olarak kullanılmasının yanında birçok yararı olan sap-saman yok edilmektedir. Bu ülkemiz ekonomisi için büyük bir kayıptır."

 -"Anızın yakılması toprakta verimliliğin azalmasına neden olmaktadır"-

    Bayraktar, verimli hasat alabilmek için doğal kaynakların korunması gerektiğine işaret etti. Toprakta bulunan makro ve mikroorganizmaların, topraktaki organik maddelerin parçalanması, besin maddelerinin tekrar toprağa kazandırılması ve havadaki azotun bitkilerce alınabilir formlara dönüşmesi için önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Anızın yakılması tarımsal üretimde döngünün bozulmasına ve toprakta verimliliğin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenlerle topraktaki organik maddenin kaynağını oluşturan bitki artıklarının yakılmadan özel toprak işleme aletleri ile işlenerek, sürdürülebilir toprak verimliliği ve topraklarda sürdürülebilir biyolojik ve fiziksel koşulların oluşturulması için esastır" ifadelerini kullandı.

-"Üreticilerimiz toprak işlemesiz tarıma yönlendirilmelidir"-

Doğrudan ekim sistemlerinin dünya genelinde yaygınlaştığını ifade eden Bayraktar, "Ülkemizde de uygulanan ancak henüz yaygın olmayan bu sistemle hiç toprağı işlemeden anız üzerine ekim yapılabilmektedir. Bu sistemle hem maliyetler düşmekte hem de anızın organik madde olarak tekrar toprakta kalması sağlanmaktadır. Üreticilerimiz, sürüm maliyetini en aza indiren, anıza ekim yapılan toprak işlemesiz tarım tekniğine yönlendirilmelidir. Hasat sonrası ürün artıklarının özellikle erozyon riski yüksek olan bölgelerde, tamamen veya kısmen toprak yüzeyinde bırakılması gereklidir" diye konuştu.
22 Temmuz 2018 Pazar

Büyükşehir ve KOP İdaresi İki Örnek Projeyi Hayata Geçiriyor

Detay:

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasında Konya Bilim Merkezi odaklı "Bahçede Bilim" ve "Herkese Biraz Gökyüzü" projelerinin protokolü imzalandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya Bilim Merkezi'nin sadece Konya'ya değil, bölgenin tamamına hizmet veren bir merkez olduğunu belirterek, KOP İdaresi işbirliğinde hayata geçirilecek projelerin merkezi hükümetle yerel yönetim birlikteliğinin güzel bir örneği olduğunu söyledi. KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı İhsan Bostancı, başkanlık olarak öncelikli hedeflerinin bölge ekonomisinin topyekûn kalkınması olduğunu, bu nedenle çok sektörlü kalkınma planları çerçevesinde farklı alanlarda çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasında Konya Bilim Merkezi odaklı iki farklı projenin protokolü imzalandı.

"Bahçede Bilim" ve "Herkese Biraz Gökyüzü" projelerinin imza töreni öncesi konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, KOP İdaresiyle Büyükşehir Belediyesi'nin çok önemli projeler yürüttüğünü ifade etti.

Konya Bilim Merkezi'nin özellikle çocukların ve gençlerin bilime merakını ve ilgisini artırmak için önemli bir yer olduğunu dile getiren Başkan Altay, "Konya bir sanayi şehri ama aynı zamanda bir tarım şehri. Konya Bilim Merkezi de KOP İdaresi işbirliğiyle özellikle şehirde yaşayan çocukların tarımsal gelişmeleri öğrenmesi açısından çok önemli bir projeyi hayata geçiyor. İnşallah Bilim Merkezimiz böylece gelen ziyaretçilerimize tarım konusunda da önemli bir merkez olacaktır" dedi.

MERKEZİ HÜKÜMET YEREL YÖNETİM BİRLİKTELİĞİ

KOP İdaresinin yerel kalkınmada hem belediyelerle hem de üniversitelerle önemli işlere imza attığını belirten Başkan Altay, "Bu bağlamda Ürgüp Astro Fest 2018 kapsamında da birlikte bir proje yürütüyoruz. Ürgüp'te olması çok önemli. Konya Bilim Merkezi sadece Konya'ya değil, bölgenin tamamına hizmet veren bir merkez. Gökyüzü de hepimizin merak ettiği bir alan. Çocuklarımıza hem Bilim Merkezinde bir eğitim hem yerinde bir gözlem imkanı sunuyoruz. Bunların kaynakları da KOP İdaremiz tarafından karşılanıyor. KOP İdaresi Başkanımızın şahsında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu aslında bir merkezi hükümet yerel yönetim birlikteliğidir. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümetimizin tüm üyelerine teşekkür ediyoruz" diye konuştu.

ÇOK DAHA GÜZEL İŞLERDE BİRLİKTE OLACAĞIZ

KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı İhsan Bostancı ise "Özellikle tarım alanında çiftçilik mesleğinden gençlerimizin uzaklaşmasına yönelik olarak yürüttüğümüz bazı faaliyetlerimiz var. Bugün imzalayacağımız proje de bunlardan biri. Konya Bilim Merkezi bünyesinde kurulacak bitki tanıma faaliyet alanları, atölyeler, 2 adet sera, ekim-kazı alanları, böcek ve bitki inceleme alanları, okuma köşeleri ile yılda yaklaşık 220 bine ulaşan ziyaretçinin tarımsal üretim süreç ve tekniklerini, bitki çeşitleri ve polinasyonda görev alan arı ve böcek türlerini görüp tanıyabilmeleri, düzenlenecek yaklaşık 125 farklı bilimsel atölye ile tarımsal sulama, dikey ve topraksız tarım, ilaçsız tarım, modern üretim teknikleri gibi alanlarda uygulamalı olarak bilgi ve deneyim sahibi olmaları hedeflenmektedir" şeklinde konuştu.

"Herkese Biraz Gökyüzü Projesi"ni de gençlere ve dezavantajlı kesimlere yönelik çalışmalar kapsamında değerlendirdikleri bir proje olduğunu anlatan Bostancı, "Proje, Ürgüp'te önümüzdeki hafta düzenlenecek bir astronomi festivalinin gerçekleştirilmesini öngörüyor. Bundan sonraki dönemde de Büyükşehir Belediyemizle çok çok daha güzel ve büyük ölçekli işlerde bir arada olmanın gayreti içerisinde olacağız" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı İhsan Bostancı tarafından "Bahçede Bilim" ve "Herkese Biraz Gökyüzü" projelerinin protokolü imzalandı.

BAHÇEDE BİLİM PROJESİ

Proje kapsamında, çiftçilik mesleğinin yeni nesillere tanıtılması amacıyla Konya Bilim Merkezinde bir reyon açılacak. Çocuklar ve gençlerin doğa ile tanışmalarına imkan sağlayacak, bizzat kendileri uygulayarak ve gözlemleyerek tarımsal üretim tekniklerini görüp öğrenebilecekleri reyonda düzenlenecek etkinliklere yılda 220 bin ziyaretçinin katılımı planlanıyor.

HERKESE BİRAZ GÖKYÜZÜ PROJESİ

Özellikle dezavantajlı çocuklara ve gençlere bilim, astronomi ve uzayı sevdirmenin amaçlandığı projede bilimin gündelik hayattaki yeri kurulacak atölye ve etkinliklerle anlatılacak. Bu kapsamda; Konya Bilim Merkezi bünyesinde astronomi ile sanatın birleştirileceği bir Astronomi Sanat (Astro-Sanat) Atölyesi oluşturulacak. Bu atölyede eğitim alan çocuklar ve ailelerinin katılımıyla Nevşehir ili Ürgüp ilçesinde bir Astronomi Festivali (Astro-Fest) düzenlenecek. Çocuklar öğrendikleri bilgileri güneş, ay, gezegen gözlemleri, astronomi söyleşileri ile pekiştirecek.

İki projenin 1 milyon 855 bin lira olan toplam bütçesi KOP İdaresi tarafından karşılanacak.

Fındıkta hasada doğru

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Külleme hastalığı, fındık kokarcası nedeniyle fındık rekoltesinde düşüş bekliyoruz"

-"Rekoltedeki düşüşün fındıkta maliyeti daha da yükselteceğini tahmin ediyoruz"

-"Fındık, hem ülkemiz hem de Karadeniz bölgemiz açısından vazgeçilmez bir ürün"

-"400 bin aile, 706 bin hektar alanda, dünya fındık üretiminin yüzde 70'ini, dünya fındık ihracatının yüzde 75'ini karşılıyor"

-"Buna rağmen fındık fiyatını ülkemiz belirleyemiyor, üreticimizin kaderi alıcıya ve ithalatçıya bağlı kalıyor"

-"TMO'nun piyasada olmasından başta çare yok. Fındıkta fiyat, dolayısıyla üretici gelirinde istikrar sağlanması için TMO piyasada yer almalı, ürün ihtisas borsaları ve bu kapsamda fiyatın ülkemizde belirlenmesi için fındık borsası kurulmalı, lisanslı depolaryaygınlaştırılmalıdır"

-"Fındıkta ürün ihtisas borsalarıyla çiftçilerimizin ürün senedine karşılık sıfır faizli kredi alması sağlanmalıdır"

-"TMO, yükselen enflasyon, maliyetler ve üretici refahını göz önünde bulundurarak fiyat açıklamalıdır"


Ankara – 22.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Gıda ve Orman Bakanlığı tarafından rekolte açıklaması henüz yapılmamakla birlikte, külleme hastalığı, fındık kokarcası nedeniyle fındık rekoltesinde düşüş beklediklerini bildirdi.

Bayraktar, Ağustos ayının ilk günlerinde başlayacak fındık hasadıyla ilgili yaptığı açıklamada, çiftçinin artan girdi fiyatları nedeniyle başta mazot olmak üzere girdilere erişimlerinin zorlaştığını belirterek, "maliyetler arttı. Rekoltedeki düşüşün fındıkta maliyeti daha da yükselteceğini tahmin ediyoruz" dedi.

Şemsi Bayraktar, fındığın, hem ülke hem de Karadeniz bölgesi açısından vazgeçilmez, ülkeye çok büyük miktarlarda döviz kazandıran bir ürün olduğunu, 400 bin ailenin, 706 bin hektar alanda, dünya fındık üretiminin yüzde 70'ini, dünya fındık ihracatının yüzde 75'ini karşıladığını bildirdi.

2015-2016 sezonunda 2,3 milyar dolar, 2016-2017 sezonunda 1,9 milyar, 2017-2018 sezonunun 1 Eylül-15 Temmuz arası döneminde 1,65 milyar dolar fındık ihraç edildiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"400 bin aile doğrudan üretici olarak, onbinlerce aile fındık nakliyesi, işlenmesi, ticareti, işçiliğinden, yüzbinlerce esnaf ailesi de fındığın yarattığı ekonomik değerden faydalanarak geçimini sağlıyor. Karadeniz Bölgemizin ekonomisinin büyük bölümü fındığa dayalıdır. Ülkemiz de fındık üretimi ve ihracatında dünyada bir tekeldir. Yıllara göre değişmekle birlikte dünya üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini, ihracatının ise yüzde 75'ini ülkemiz karşılıyor.

 Buna rağmen, fındıkta, satıcısı çok, alıcısı çok az olan oligopol piyasa yapısı yüzünden fındık fiyatını ülkemiz belirleyemiyor. Arz talep kuralı fındık piyasasında işlemiyor. Ürün az olduğunda bile fiyatların yükselmediğini geçtiğimiz yıllarda gördük. 400 bin üreticimizin fındık fiyatında söz hakkı yok. Çünkü alivre satış var, lisanslı depolar yaygın olmadığı için emanet usulü var, ürün ihtisas borsaları yok. Alivre satış yoluyla daha fındığın rekoltesi ve maliyeti belli olmadan ihraç fiyatlarının belirlenmesi sürekli sorun oluşturuyor. Piyasada haksız rekabet ve tekelci bir ortam mevcut. Lisanslı depolar yaygın değil. Üreticimiz fındığını depolayamıyor emanete veriyor. Emanete verilen fındık, emanette kalmıyor iç ve dış piyasaya sunuluyor. Ürün ihtisas borsaları olmadığı için ürün senedine karşılık kredi kullanamıyor. Borçları nedeniyle üreticimiz, fındığını arz talebe göre değil, hasattan hemen sonra satmak zorunda kalıyor."

-"TMO piyasada yer almalı"-


Üreticinin kaderinin alıcıya ve ithalatçıya bağlı kaldığına dikkati çeken Bayraktar, çözüme yönelik olarak şunları kaydetti:

"Fındıkta fiyat sorununun çözülmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) piyasada olmasından başta çare yok. Fındıkta fiyat, dolayısıyla üretici gelirinde istikrar sağlanması için TMO piyasada yer almalı, ürün ihtisas borsaları ve bu kapsamda fiyatın ülkemizde belirlenmesi için fındık borsası kurulmalı, lisanslı depolar yaygınlaştırılmalıdır.

Fındıkta ürün ihtisas borsalarıyla çiftçilerimizin ürün senedine karşılık sıfır faizli kredi alması sağlanmalıdır.

Alivre satışlara ve emanet usulüne bir son verilmelidir."

Bayraktar, "Toprak Mahsulleri Ofisi'nin, yükselen enflasyon, maliyetler ve üretici refahını göz önünde bulundurarak fiyat açıklaması gerekiyor. Üreticimiz daha fazla desteklenmelidir. TMO, yüksek kesimlerde de fındık alımı için geçici alım merkezi oluşturmalı, müdahil kurum olarak piyasada etkin ve hızlı alım gerçekleştirmelidir" dedi.

Özellikle Doğu Karadeniz'de fındıkta verim düşüklüğünün önemli bir sorun halini aldığını vurgulayan Bayraktar, verimin artırılması için, ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerin sökülerek yerlerine yeni bahçelerin oluşturulmasının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından proje dâhilinde desteklenmesi zorunluluğu bulunduğunu bildirdi.
18 Temmuz 2018 Çarşamba

Çiğ süt fiyatı artırılmalıdır.

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "5 aylık dönemde yüzde 17,2, yıllık bazda yüzde 28,7 artan yem fiyatları ve diğer girdilerdeki artış, çiğ sütte yüksek zammı zorunlu kılıyor"

-"1 litre çiğ süt satan üreticinin karşılığında 1,5 kilogram yem alabilmesi için üreticide en düşük süt fiyatının 2 lira 6 kuruş olması gerekiyor"

-"Ülkemizde üreticinin eline geçen çiğ süt fiyatı, kilogramda 1 lira 39 kuruşken, AB'de 1 lira 82 kuruş, İtalya ve Avusturya'da 1 lira 99 kuruşa kadar çıkıyor"

-"Kimse 'bu artışlar üreticiyi zorluyor, bir araya gelelim, fiyatları yeniden revize edelim' demiyor"

-"Yem piyasasına etkin bir şekilde müdahale edilmelidir"

-"Yem fiyatları belli bir seviyeyi aştığında Tarım Kredi ve diğer örgütler devreye sokulmalı, artış önlenmelidir"

-"Önümüzdeki dönem için tatmin edici bir fiyat belirlenmelidir"

 Ankara – 18.07.2018 –
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 5 aylık dönemde yüzde 17,2, yıllık bazda yüzde 28,7 artan yem fiyatları ve diğer girdilerdeki artış, çiğ sütte yüksek zammı zorunlu kıldığını bildirerek, "Çiğ süt fiyatı artırılmalıdır. 1 litre çiğ süt satan üreticinin karşılığında 1,5 kilogram yem alabilmesi için üreticide en düşük süt fiyatının 2 lira 6 kuruş olması gerekiyor" dedi.

Bayraktar, süt fiyatlarının Şubat-Haziran döneminde brüt 1 lira 53 kuruş olarak sabitlendiğini hatırlattı. Süt fiyatı sabit olmasına rağmen yem fiyatlarının sürekli artış gösterdiğine dikkati çeken Bayraktar, "Yem sanayicileri fiyatları döviz artışlarını gerekçe göstererek artırmaktadır. Ancak iş üreticiye geldiğinde, sanki üreticilerimiz döviz artışından etkilenmiyormuş, alım gücü azalmıyormuş gibi üretici fiyatları sabitlenmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir" diye konuştu.  

-Türkiye'de çiğ süt fiyatı düşük-

Türkiye'de üreticilerin diğer ülke üreticilerine kıyasla daha düşük fiyata çiğ süt sattığını belirten Bayraktar, şu bilgileri paylaştı:

"Ülkemizde üretici eline geçen çiğ süt fiyatı kilogramda 1 lira 39 kuruşa fiyata satılırken, Uruguay'da 1 lira 57 kuruş, Romanya, Slovenya ve Slovakya'da 1 lira 65 kuruş, Birleşik Krallık, Estonya, Polonya 1 lira 70 kuruş, ABD'de 1 lira 72 kuruş, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, İspanya 1 lira 76 kuruş, Brezilya'da 1 lira 76 kuruş, Belçika'da, Danimarka'da, Fransa, Hırvatistan'da ve Avrupa Birliği (AB) ortalamasında 1 lira 82 kuruş, Hollanda ve Almanya'da 1 lira 93 kuruş, İtalya ve Avusturya'da 1 lira 99 kuruş fiyata satılmaktadır."

1 litre çiğ süt satan üreticinin karşılığında 1,5 kilogram yem alabilmesi için üreticide en düşük süt fiyatının 2 lira 6 kuruş olması gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Süt fiyatları Ulusal Süt Konseyi tarafından 5-6 aylık dönemlerde belirleniyor. En son Şubat-Haziran dönemi için brüt 1 lira 53 kuruş olarak uygulandı. Üreticinin bu dönemde eline 1 lira 39 kuruş geçti. Üretici fiyatları sabitken yem fiyatlarında önemli oranda zamlar meydana geldi. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Ortamda sanki girdiler artmamış gibi bir hava var. Kimse 'bu artışlar üreticiyi zorluyor, bir araya gelelim, fiyatları yeniden revize edelim' demiyor. Yem artışına bağlı gelir kaybı nasıl telafi edilecek? Bütün bunların yeni dönemde net bir şekilde ortaya konması lazım. En kısa zamanda yeni fiyat belirlemek için bir araya gelinmeli, önümüzdeki dönem için tatmin edici bir fiyat belirlenmelidir.

Yem fiyatlarındaki artışın çiğ sütte üreticiyi zorladığı açıkça görünüyor. Sütte istikrar yem ve diğer girdi maliyetlerine bağlıdır. Yem piyasasına etkin bir şekilde müdahale edilmelidir. Yem fiyatları belli bir seviyeyi aştığında Tarım Kredi ve diğer örgütler devreye sokulmalı, artış önlenmelidir."

-"Yeni dönemde yeni politikalar belirlenmelidir"

Yapısal sorunlara yönelik tedbir alınması için etkin ve uygulanabilir politikalar izlenmesi gerektiğini söyleyen Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

"Yemde piyasa üretici lehine düzenlenmelidir.

Bölgeler arası süt hareketlerinin bölge çiğ süt fiyatlarını olumsuz etkilemesinin önüne geçilmelidir.

Kaliteye göre fiyatlandırma sistemi oluşturulmalı, süt sanayicilerinin üreticiye zorla yem satması önlenmelidir.

Piyasa fiyatlarında yaşanan olumsuz gelişmelere bağlı damızlık hayvan kesimini önleyici tedbirler alınmalıdır.

Buzağı kayıpları belirlenecek ülkesel eylem planı çerçevesinde önlenmelidir.

Kaba yemde kalite standartları belirlenmelidir.

Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edilmelidir.

Birçok hastalıkta ülkesel eradikasyonun sağlanmalıdır.

Sanayicinin süt bırakmasını ve taşeronların etkinliğini önleyecek tedbirler alınmalıdır.

Üreticilerin besleme ve sürü yönetimi başta olmak üzere birçok konuda eğitimlerinin sağlanması konularına öncelik verilmelidir."
16 Temmuz 2018 Pazartesi

Bayraktar;Tarım istihdamdaki gücünü koruyor…

Detay:

-Tarım istihdamdaki gücünü koruyor…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarım, Nisan ayında 5 milyon 305 bin kişiye istihdam sağladı, işsizliği 1,8 puan düşürdü"
-"Tarımda istihdam geçen yılın aynı ayına göre, 15 bin kişi azalırken, bir önceki aya kıyasla 247 bin kişi arttı"
-"İstihdamda yüzde 18,3 pay alan tarım, Nisan'da işsizliğiyüzde 11,4'den 9,6'ya çekti"


Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın istihdamdaki gücünü koruduğunu bildirerek, "Tarım, Nisan ayında 5 milyon 305 bin kişiye istihdam sağladı, işsizliği 1,8 puan düşürdü" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Nisan ayında tarımda istidamın, geçen yılın Nisan ayına göre 15 bin kişi azalmasına rağmen, istihdamdaki payının hala çok önemli olduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, 2017 yılı Nisan ayında 5 milyon 320 bin olan tarımda istihdamın, bu yıl Nisan ayında 5 milyon 305 bine gerilediğini söyledi. Bayraktar, tarımda istihdamın Nisan ayında, Mart ayına göre 247 bin, Şubat ayına göre ise 322 bin kişi arttığına işaret etti.

-Tarımın istihdamdaki payı yüzde 18,3-

Nisan ayında 29 milyon 9 bin kişi olan toplam istihdamın yüzde 18,3'ünü tarımın karşıladığını bildiren Bayraktar, 2017 Nisan ayında 28 milyon 157 olan toplam istihdamın da bir yıllık sürede 852 bin kişi arttığına dikkati çekti.
Bayraktar, tarımın istihdamda yüzde 18,3, sanayinin yüzde 19,5 pay aldığını, inşaatın payının yüzde 7,4'de kaldığını, istihdamda en büyük payın yüzde 54,8 ile hizmetlerde olduğunu belirtti.

-Tarım işsizliği kadınlarda 3,5, erkeklerde 1,2 puan düşürdü-

 Şemsi Bayraktar, Nisan ayında tarımda 2 milyon 953 bin erkek, 2 milyon 352 bin kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 14,8'inin, kadınların yüzde 25,8'inin tarımda çalıştığını belirten Bayraktar, Nisan ayında tarımın kadınlarda işsizliği 3,5 puan düşürerek yüzde 15,8'den yüzde 12,3'e, erkeklerde 1,2 puan düşürerek yüzde 9,5'den yüzde 8,3'e, toplamda işsizliği 1,8 puan düşürerek yüzde 11,4'den yüzde 9,6'ya indirdiğini vurguladı.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarımda istihdamın her yıl Temmuz ve Ağustos aylarında zirveye ulaştığını, Eylül ayından itibaren tarımsal faaliyetlerdeki azalmayla birlikte istihdamın da gerilemeye başladığını, Ocak-Şubat aylarında en alt düzeye indiğini hatırlattı.
13 Temmuz 2018 Cuma

TZOB Genel BaşkanıBayraktar-Kanatlıda hedef daha fazla ihracat olmalı

Detay:

-Kanatlıda hedef daha fazla ihracat olmalı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Mayıs ayı itibarıyla son bir yılda tavuk eti üretimi 2,2 milyon tonu, hindi eti 64 bin tonu, tavuk yumurtası 19,5 milyar adedi aşarak rekor kırdı"

-"Aylık üretim, Mayıs'ta tavuk etinde 200 bin 1 tona, hindi etinde 6 bin 888 tona, tavuk yumurtasında 1 milyar 602 milyon 530 bin adede ulaştı"

-"İhracat, Mayıs ayında kanatlı eti ve ürünlerinde yüzde 20,5, tavuk yumurtası ve ürünlerinde yüzde 31,9 arttı"

-"Sektörün kapasitesini tam olarak kullanabilmesi ve üretim artışını sürdürebilmesinin yolu daha fazla ihracattan geçiyor.

Hedefimiz daha fazla ihracat olmalıdır"

-"Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanır, ülke bazlı ihracat stratejileri belirlenir ve gerekli destekler verilirse sektör büyümeye, katma değer sağlamaya, istihdam yaratmaya devam eder"


Ankara – 13.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kanatlı sektöründe büyümenin devam ettiğini, hedefin daha fazla ihracat olması gerektiğini bildirerek, "Mayıs ayı itibarıyla son bir yılda tavuk eti üretimi 2,2 milyon tonu, hindi eti 64 bin tonu, tavuk yumurtası 19,5 milyar adedi aşarak rekor kırdı. Sektörün kapasitesini tam olarak kullanabilmesi ve üretim artışını sürdürebilmesinin yolu daha fazla ihracattan geçiyor. Hedefimiz daha fazla ihracat olmalıdır" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, aylık üretimin Mayıs ayında tavuk etinde yüzde 4 artışla 192 bin 275 tondan 200 bin 1 tona, hindi etinde yüzde 58,2 artışla 4 bin 353 tondan 6 bin 888 tona, tavuk yumurtasında yüzde 2,1 artışla 1 milyar 569 milyon 393 binden 1 milyar 602 milyon 530 bin adede çıktığını belirtti.

Şemsi Bayraktar, Ocak-Mayıs döneminde, tavuk eti üretiminin yüzde 4 artışla 861 bin 270 tondan 925 bin 483 tona, hindi eti üretiminin yüzde 58,3 artışla 16 bin 435 tondan 28 bin 93 tona, tavuk yumurtası üretimin ise yüzde 2,1 artışla 7 milyar 875 milyon 940 bin adetten 8 milyar 151 milyon 900 bin adede yükseldiğini bildirdi.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Mayıs ayında tavuk yumurtası ve ürünleri ihracatı yüzde 31,9 artışla 23,3 milyon dolardan 30,7 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı ise yüzde 20,5 artışla 41 milyon dolardan 49,4 milyon dolara yükseldi. Ocak-Mayıs döneminde tavuk yumurtası ve ürünleri ihracatı yüzde 14,3 artışla 155,5 milyon dolardan 177,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı yüzde 12,5 artışla 187,3 milyon dolardan 210,7 milyon dolara çıktı."

-"Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanmalı"-

Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar,  şu bilgileri verdi:


"Sektör yüksek kapasiteye, üstün teknoloji sahip durumdadır. Sektörün kapasitesini tam olarak kullanabilmesi ve üretim artışını sürdürebilmesinin yolu daha fazla ihracattan geçiyor. Hedefimiz daha fazla ihracat olmalıdır. Dünyada kanatlı ve yumurta ürünleri ithalatı büyük boyutlardadır. Dışarıda milyarlarca dolarlık bir pazar vardır. Ülkemizin hemen yanı başında bulunan özellikle Ortadoğu ülkeleri büyük miktarlarda kanatlı eti ve ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri ithalatı yapmaktadır. Türkiye'nin bu pazarları çok iyi değerlendirmesi ve üretimini bu pazarlara yönelik olarak planlaması gerekmektedir. Acilen pazar payımızı artırmamız, yeni pazarlara da yönelmemiz zorunluluğu vardır. Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanır, ülke bazlı ihracat stratejileri belirlenir ve gerekli destekler verilirse sektör büyümeye, daha fazla katma değer sağlamaya, istihdam yaratmaya devam eder."

 
11 Temmuz 2018 Çarşamba

Yeni hükümetin önceliği tarım olmalıdır…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemin töreniyle resmen başlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ve yeni bakanların ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum"

-"Türkiye, artık asıl gündemi olan tarıma, sanayiye, istihdama, ihracata, eğitime, kalkınmaya yoğunlaşmalıdır"

-"Gıda ve tarım sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın sorunudur. Ülkemiz için de öncelik tarım olmalıdır"

-"Tarımda olağanüstü potansiyele sahip ülkemiz, bu potansiyeli harekete geçirebilirse, sadece ülkeyi beslemekle kalmaz, içinde bulunduğu bölgenin gıda açığının büyük bölümünü rahatlıkla kapatabilir"

-"Yapısal sorunlarımızı çözer, tarımı daha fazla desteklersek, tarım ve gıda ihracatımızı zorlanmadan 40-50 milyar dolara çıkarabilir, milyonlarca insanımıza yeni iş olanakları sağlayabiliriz"

Ankara – 10.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yemin töreniyle resmen başlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve yeni bakanların ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diledi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin artık asıl gündemi olan tarıma, sanayiye, istihdama, ihracata, eğitime, kalkınmaya yoğunlaşması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin imkân, potansiyel ve kabiliyetleriyle, yetişmiş insan gücüyle, ekonomisiyle, stratejik konumuyla, güçlü ordusuyla, yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle büyük bir ülke olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Büyük bir ülkeyiz ama çeşitli konularda çözüm bekleyen sorunlarımız da var. Bu sorunları rahatlıkla çözecek imkanlarımız da var. Bundan dolayı, Türkiye, artık, asıl gündemi olan tarıma, sanayiye, istihdama, ihracata, eğitime, kalkınmaya yoğunlaşmalı, yapısal sorunlarını ortaya koyacağı reformlarla çözmelidir.

Gıda ve tarım sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın sorunudur. Ülkemiz için de öncelik tarım olmalıdır. Tarımda olağanüstü potansiyele sahip ülkemiz, bu potansiyeli harekete geçirebilirse, sadece ülkeyi beslemekle kalmaz, içinde bulunduğu bölgenin gıda açığının büyük bölümünü rahatlıkla kapatabilir. Yapısal sorunlarımızı çözer, tarımı daha fazla desteklersek, tarım ve gıda ihracatımızı zorlanmadan 40-50 milyar dolara çıkarabilir, milyonlarca insanımıza yeni iş olanakları sağlayabiliriz. Yeni dönemdeki reformlar bu amaca yönelik olarak planlanmalıdır. Sektörün bütün paydaşları bu amaç doğrultusunda omuz omuza vermeli ve gayret göstermelidir."

Konya’nın Bozkır İlçesi Arıcılık Merkezi Olacak.

Detay:

Kalkınma Bakanlığına bağlı Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, bölgenin arıcılık faaliyetlerinin ekonomik ve sürdürülebilir olmasını sağlamak amacıyla tam teşekküllü arıcılık dönemini hayata geçiriyor. Arıcılık merkezi olma yolunda hızla ilerleyen Bozkır İlçesindeki projelere toplamda 1 Milyon 716 Bin TL'lik hibe desteği sağlanıyor.

Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat'tan oluşan KOP Bölgesinin topyekûn kalkınmasını temin etmek amacıyla faaliyetlerini yürüten KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, her ilin ihtiyaçlarına en uygun projelere, hibe desteklerini sürdürüyor.

Konya'nın Bozkır ilçesi, İklim şartları, coğrafi özelliklerinin uygunluğu ve tarımsal kimyasallardan uzak olması nedeniyle arıcılık merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İlçede bulunan arı yetiştiricilerinin verimli ve katma değeri yüksek arı ürünlerine yönlendirilmesinin sağlanması amacıyla eğitim, teknik inceleme gezileri ve hibe destekleri sağlayan KOP İdaresi Başkanlığı, yetiştiricilerin üretim maliyetlerini en aza indirmek, bal üretimine ek olarak katma değeri yüksek ana arı, arı zehri, propolis vb. üretimine yönlendirmek ve tarımsal faaliyetlerin genelinde olduğu gibi pazar sıkıntısını aşmak için birlikte hareket edebilecekleri örgütlü çalışma modelleri geliştiriyor.

Bozkırlı arı yetiştiricilerinin tam teşekküllü bal ve arı ürünleri üretimi gerçekleştirilebilmeleri amacıyla desteklenen 4 farklı projede toplam 1 milyon 716 bin TL hibe desteği sağlanacak. Desteklenecek projeler kapsamda ise 250 saati teorik, 176 saati pratik olmak üzere 426 saat eğitim, 660'ı arılı, 1140'ı polen ve propolis tuzaklı toplam 1800 adet kovan, 48'er adet polen eleği, sır alma tezgahı, bal hunisi, bal süzme makinesi, bal dinlendirme ve eritme kazanı, ana arı üretim seti, arı sütü üretim paketi,  araç içi USB ve Çakmalık girişli taşınabilir termos, arı ürünlerinin güvenle saklanabilmesi için 29 adet mini dondurucu ve üretilen tüm bu bal ve diğer yüksek katma değerli arı ürünlerinin tek bir marka altında toplanması ve tarımsal kalkınma kooperatifi kurularak piyasadaki rekabet gücünü artırmaya yönelik marka ve barkod tescili yapılacak, ulusal ve uluslararası pazarda yer alması sağlanacak. Bu çalışmalar sonucunda arı yetiştiricileri hem emeklerinin karşılığını alacak hem de severek yaptıkları işlerini bir sonraki nesillere aktarmanın mutluluğunu yaşayacak.



 
5 Temmuz 2018 Perşembe

Çiftçinin yılan hikayesine dönen ecrimisil sorunu çözüldü

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: -"Başbakan Yıldırım'a ilettiğim çiftçimizin yılardır bekleyen ecrimisil sorunu, Başbakanımızın talimatıyla çözüldü"

-"Ecrimisil ödeyerek üretim yapan yüzbinlerce çiftçimiz desteklerden yararlanamıyordu"

-"Bu kapsamdaki yüzbinlerce çiftçimiz, Hazine ile kira sözleşmesi yaparak ÇKS'ye kayıt olabilecek, desteklerden yararlanacak"

-"Bu araziler için çiftçilerimize, ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden 10 yıla kadar doğrudan kiralama hakkı da verildi"

-"10 yılın sonunda çiftçilerimiz, isterlerse kira sürelerini uzatabilecek veya doğrudan araziyi satın alabilecekler"

-"Çiftçilerimizin 18 Kasım 2018 tarihine kadar, hatta bu tarihi de beklemeden bir an önce Milli Emlak müdürlüklerine kira sözleşmesi başvurusu yapması gerekiyor"

Ankara – 05.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Hazine arazilerinde ecrimisil ödeyerek tarım yapan yüzbinlerce çiftçinin yıllardır bekleyen ve yılan hikayesine dönen sorunuyla ilgili olarak, "ecrimisil ödeyerek üretim yapan yüzbinlerce çiftçimiz desteklerden yararlanamıyordu. Başbakan Yıldırım'a ilettiğim çiftçimizin yılardır bekleyen ecrimisil sorunu, Başbakanımızın talimatıyla çözüldü" dedi.

Bayraktar, bu kapsamdaki yüzbinlerce çiftçinin Hazine ile kira sözleşmesi yaparak ÇKS'ye kayıt olabileceğini, desteklerden yararlanacağını belirtti.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, uzun yıllardan bu yana Hazine arazilerinde yüzbinlerce çiftçinin ecrimisil ödeyerek tarımsal üretim gerçekleştirmesine rağmen, Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kaydolamadıkları için devletin sağladığı hiçbir destekten yararlanamadığını belirtti. Şemsi Bayraktar, ÇKS'ye kayıt olmayan 8,57 milyon hektar arazinin yaklaşık yüzde 30'unu ecrimisil arazilerin oluşturduğunu vurguladı.

Şemsi Bayraktar, yıllardır Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin takibinde olan, kamu kurum ve kuruluşlarıyla defalarca yazışma yapılan ve hemen her platformda dile getirilen konunun Başbakan Binali Yıldırım'a iletildiğini, Başbakan Yıldırım'ın talimatıyla sorunun çözüldüğünü belirtti.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Hazineye ait arazilerini ecrimisil ödeyerek tarımsal amaçla geriye dönük en az 3 yıl kullandığı, 31 Aralık 2017 tarihinden önce tespit edilen çiftçilerimiz, bu imkanlardan yararlanabilecekler.

Çiftçilerimiz,

Hazine ile kira sözleşmesi yaparak ÇKS'ye kayıt olabilecek,

tarımsal desteklerden,

düşük faizli kredilerden,

tarım sigortalarından yararlanabilecek,

TMO'ya ürün teslim edebilecek,

doğal afetlerden zarar görmeleri halinde düşük faizli kredilere yönelik borç ertelemelerinden de faydalanabilecek.

Bu araziler için, çiftçilerimize, kira sözleşmesi yapmak şartıyla ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden 10 yıla kadar doğrudan kiralama hakkı da verildi.

Çiftçilerimiz, yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde, 10 yılın sonunda, isterlerse kira sürelerini uzatabilecek veya doğrudan araziyi satın alabilecekler."

Bayraktar, çiftçilerin 18 Kasım 2018 tarihine kadar, hatta bu tarihi de beklemeden bir an önce Milli Emlak müdürlüklerine kira sözleşmesi başvurusu yapması gerektiğini belirtti.

Bozkır ekosistemine 10 milyon dolarlık destek

Detay:

Konya'da, Avrupa Birliği ile Türkiye'nin mali desteği, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) uygulayıcılığında "Ekosistem Tabanlı Uyum" projesi hayata geçirilecek.

FAO ile Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü arasında, "Bozkır Ekosistemlerinde İklim Değişikliğine Ekosistem Tabanlı Uyum İçin Tarımsal Uygulamalar" projesi için iş birliği anlaşması imzalandı.

FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, imza töreninde yaptığı konuşmada, projenin Anadolu bozkır ekosistemlerini koruma ve iyileştirme amacıyla tasarlandığını söyledi.

Proje ile bozkırların iklim değişikliğinin etkilerine karşı güçlendirilmesinin hedeflendiğini belirten Gutu, "Türkiye'yi çok güçlü bir ortak olarak görüyoruz. 3 milyon euro Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir. Bunun yanında Küresel Çevre Fonu tarafından sağlanan bir fon var. Konya'da toplamda 10 milyon dolarlık bir projeyi uyguluyoruz. Bu küçük bir miktar olarak görünebilir ama çok büyük bir değişimi beraberinde getirebilecek düzeyde çalışmalara fırsat tanıyacaktır." dedi.

Gutu, sürdürülebilir uygulamaları geliştirmeye çalıştıklarını, dünyanın bir bölgesinde ihtiyaç olan uzmanlığı başka bir yerden transfer etmek suretiyle tamamlayıcı rol oynadıklarını ifade etti.

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Fatih Özdemir de bu projeyle Enstitüde yapılacak çalışmaların etkinliğinin artacağını, bilgi, birikim ve deneyimlerini çiftçilere aktarmak istediklerini söyledi.

İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Seyfettin Baydar da iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerin başında Konya'nın geldiğini belirtti.

İklim değişikliğinin etkilerine karşı ekosistem tabanlı tarım uygulamalarının yapılabileceğini anlatan Baydar, dünyadaki uygulamanın iyi örneklerinden birinin, Enstitü ve FAO'nun imzaladığı protokolle Konya'da hayata geçirileceğini kaydetti.
4 Temmuz 2018 Çarşamba

Büyükşehir Tarımsal Destekleme Kayıtları Başladı

Detay:

Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya genelinde çiftçilere yönelik sürdürdüğü fidan ve fide desteklerinin 2019 yılı başvurularını almaya başladı. Başvuru dilekçeleri 31 Temmuz'a kadar Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'na, ilçe belediyelerine ya da muhtarlıklara teslim edilebilecek.

Tarıma ve tarım projelerine desteklerini sürdüren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılı için planladığı tarımsal destek başvurularını başlattı.

Yeni Büyükşehir Yasası ile Konya'nın bütün ilçelerinde çiftçilere tarımsal destek veren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılında da fide ve fidan desteğini sürdürecek.

Konuyla ilgili Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, yarı bodur elma, yarı bodur kiraz, asma, vişne, ahududu, böğürtlen fidanları, çilek fidesi ve malç naylonu, yüksek sistem asma aparatı destekleme başvurularının 1 - 31 Temmuz tarihleri arasında yapılacağı bildirildi.

Çiftçilerin fırsatı kaçırmaması istenen açıklamada dilekçelerin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'na, ilçe belediyelerine ya da muhtarlıklara teslim edilebileceği vurgulandı.

Öte yandan konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve başvuru dilekçesine www.konya.bel.tr adresinden ulaşabiliyor.
2 Temmuz 2018 Pazartesi

Traktörde ilk üç Manisa, Konya, İzmir…

Detay:

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, traktör sayısında 88 bin 282 ile Manisa, 87 bin 985 ile Konya, 64 bin 942 ile İzmir ilk üç sıradaki yerini koruduğunu bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Mayıs ayında traktör sayısında 63 bin 856 adetle Bursa dördüncü, 63 bin 167 adetle Balıkesir beşinci, 55 bin 229 adetle Ankara altıncı, 52 bin 268 adetle Adana yedinci, 51 bin 338 adetle Samsun sekizinci, 50 bin 733 adetle Denizli dokuzuncu, 47 bin 667 adetle Antalya onuncu olduğunu belirtti.

Şemsi Bayraktar, Mayıs 2018 itibarıyla bu illeri, 46 bin 885 ile Aydın, 42 bin 560 ile Afyonkarahisar, 41 bin 513 ile Tokat, 40 bin 221 ile Çorum, 39 bin 176 ile Sakarya, 38 bin 148 ile Şanlıurfa, 34 bin 704 ile Mersin, 34 bin 246 ile Gaziantep, 33 bin 724 ile Kütahya, 33 bin 588 ile Çanakkale, 33 bin 13 ile Yozgat, 32 bin 441 ile Muğla, 32 bin 184 ile Sivas, 31 bin 892 ile Edirne, 30 bin 481 ile Tekirdağ izledi.

Bayraktar, Mayıs ayında, Kastamonu'da 29 bin 907, Kayseri'de 29 bin 396, Diyarbakır'da 24 bin 528, Malatya'da 24 bin 201,  İstanbul'da 23 bin 658, Eskişehir'de 23 bin 220, Hatay'da 22 bin 755, Isparta'da 22 bin 317, Burdur'da 22 bin 51, Kahramanmaraş 21 bin 471, Bolu'da 21 bin 408, Nevşehir'de 21 bin 345, Amasya'da 20 bin 909, Kırklareli'nde 20 bin 711 traktör bulunduğunu bildirdi.

Trabzon'da 321, Rize'de 87 traktör bulunuyor

Traktör sayısının Kars'ta 19 bin 804, Erzurum'da 19 bin 783, Aksaray'da 19 bin 319, Uşak'ta 19 bin 43, Adıyaman'da 17 bin 491, Niğde'de 17 bin 301, Kocaeli'nde 17 bin 186, Osmaniye'de 16 bin 762, Çankırı'da 13 bin 872, Muş'ta 12 bin 545, Kırşehir'de 12 bin 86, Karaman 11 bin 812, Düzce'de 11 bin 750, Mardin'de 11 bin 208, Bilecik'te 10 bin 812, Ardahan'da 10 bin 684, Elazığ'da 10 bin 540 olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Zonguldak'ta 9 bin 640, Kırıkkale'de 9 bin 425, Van'da 9 bin 243, Sinop'ta 8 bin 924, Ağrı'da 8 bin 742, Erzincan'da 7 bin 316, Kilis'te 6 bin 155, Batman'da 5 bin 932, Karabük'te 5 bin 756, Bartın'da 5 bin 493, Iğdır'da 4 bin 733, Bitlis'te 3 bin 966, Gümüşhane'de 3 bin 695, Giresun'da 3 bin 264, Bayburt'ta 3 bin 159, Siirt'te 3 bin 87 Yalova'da 3 bin 14, Şırnak'ta 3 bin 3, Ordu'da 2 bin 542, Tunceli'de 1714, Artvin'de 1460, Bingöl'de 1194, Hakkari'de 1033 traktör var. Traktör sayısı Trabzon'da 321, Rize'de 87 adede kadar düşüyor.

Aylık ve yıllık artışta ilk üç: Manisa, Konya, İzmir

Tarımın en önemli iş makinası traktörün sayısı 2018 Mayıs ayı itibarıyla 4 bin 725 artışla 1 milyon 858 bin 291'den 1 milyon 863 bin 16'ya ulaştığını bildiren Bayraktar, "Traktör sayısı artışında da hem aylık hem yıllıkta Manisa, Konya, İzmir ilk üç sırayı aldı. Manisa'da traktör sayısı aylıkta 208, yıllıkta 3 bin 205, Konya'da aylıkta 180, yıllıkta 3 bin, İzmir'de aylıkta 177, yıllıkta 2 bin 594 adet arttı. Aylık traktör sayısı artışında Aydın 174 adetle dördüncü, 170 adetle Bursa beşinci, 154 adetle Ankara ve Gaziantep altıncı, 150 adetle İstanbul sekizinci, 142 adetle Antalya dokuzuncu, 119 adetle Sakarya onuncu oldu. Yıllık artışta Manisa, Konya ve İzmir'i 2 bin 398 ile Aydın, 2 bin 183 ile Ankara, 2 bin 23 ile Bursa, 2 bin 4 ile Gaziantep, 1839 ile Şanlıurfa, 1831 ile Antalya, 1829 ile Denizli izledi" dedi.

Mayıs ayında traktör sayısı Trabzon'da 1 adet artarken, Zonguldak ve Rize'de 1'er adet azaldı.