21 Temmuz 2017 Cuma

Toprağın en büyük düşmanı anız yakma

Detay:


-Toprağın en büyük düşmanı anız yakma…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Anız yakma sırasında 250 dereceye ulaşan sıcaklık, toprakta

verimlilik için en önemli unsurlardan biri olan organik maddeleri

yok ediyor, toprağın biyoloji, fiziksel, kimyasal özelliklerine

zarar veriyor"

-"Anız yangınları nedeniyle komşu tarlaların ürünleri ile ormanlar da

tahrip olabiliyor. Doğrudan ve dolaylı etkileri yüzünden toprakla

birlikte birçok canlı türü de zarar görüyor"

-"Üreticilerimiz anız yakarak geçim kaynağı olan toprağı fakirleştirip

öldürmemeli ve anız yakmayı bırakmalıdır"

-"Üreticilerimiz alternatif uygulamaları tercih etmeli, toprak işlemesiz

tarıma yönlendirilmelidir"

 

Ankara – 21.07.2017 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toprağın en büyük düşmanının anız yakma olduğunu bildirerek, "anız yakma sırasında 250 dereceye ulaşan sıcaklık, toprakta verimlilik için en önemli unsurlardan biri olan organik maddeleri yok ediyor, toprağın biyoloji, fiziksel, kimyasal özelliklerine zarar veriyor" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, her yıl hasattan sonra rutin bir tarımsal uygulama gibi gerçekleştirilen ve toprak verimliliğine uzun vadede ciddi zararlar veren anız yakma ve yanlış arazi kullanımının, verimli tarım alanlarının azalmasına ve toprak verimliliğinin zamanla kaybolmasına neden olduğunu belirtti. Anız yangınları sırasında sıcaklığın 250 santigrat dereceye ulaştığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"250 dereceye varan sıcaklık, verimlilik için en önemli unsurlardan biri olan organik maddeyi yok ediyor. Toprakta sürdürülebilirlik için önemli olan biyolojik, fiziksel ve kimyasal özelliklere zarar veriyor. Ayrıca anız yangınları nedeniyle komşu tarlaların ürünleri ile ormanlar da tahrip olabilmekte, doğrudan ve dolaylı etkileri yüzünden toprakla birlikte birçok canlı türü de zarar görmektedir.

Verimliliği düşen topraktan daha iyi ürün almak isteyen üreticilerimiz, daha fazla toprak işleme ve kimyasal kullanma yollarına başvuruyor. Dolayısıyla hem ekonomik hem de çevreyle ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Anız yakmayla geri dönüşümü mümkün olmayan kayıplar birikmeye başlıyor. Zamanla bu birikimler toprak verimliliğini önemli derecede etkiliyor ve toprak çoraklaşarak tarım yapılması mümkün olmayan bir materyale dönüşüyor. Anız yangınları konusunda yapılan araştırmalar, en fazla toprak kayıplarının anız yakılan tarlalarda olduğunu göstermiştir. Üreticilerimiz anız yakarak geçim kaynağı olan toprağı fakirleştirip öldürmemeli ve anız yakmayı bırakmalıdır."

-Anız yakmanın zararı-

Anız yakmanın sadece havaya, çevreye, meraya, ormana, toprağa ve topraktaki canlılara zarar vermediğini, kontrolden çıkan anız yangınlarının, köy, kasaba ve şehirlerdeki yerleşim yerlerini, tarım arazileri içinde bulunan enerji iletişim ve haberleşme hatlarını taşıyan direklere zarar vererek can ve mal kayıplarına neden olabildiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Üreticilerimizin anız yakma sebebi, yabancı ot tohumlarının, bitki artıklarının kolayca temizlenmesi, sürümün kolaylaştırılması, bitki artıkları ve toprak yüzeyine yakın yerde barınan zararlıların yumurta, larva, pupa ve erginlerinin yok olmasıdır.

Toprak işleme uygulamaları, tarımsal üründe bir azalmaya neden olmadan toprağı koruyan ve aynı zamanda sürdürülebilir bir faaliyet olması gerekir. Üreticilerimiz anız yakmak yerine alternatif uygulamaları tercih etmeli, toprak işlemesiz tarıma yönlendirilmelidir. Bu yöntem, anız yakılmaması, erozyonun azalması, yakıttan tasarruf edilmesi, toprak yüzeyinden olan buharlaşmanın önlenmesi ve kuraklığa dayanıklı toprak oluşmasına kadar birçok faydası vardır."

20 Temmuz 2017 Perşembe

Başkan Köse Ahırlı ve Yalıhüyük İlçelerinde Tarımsal İncelemelerde bulundu.

Detay:
Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse tarım arazilerinin ürünleri hakkında başta Ahırlı ve Yalıhüyük ilçelerindeki Tarım Gıda ve Hayvancılık müdürlerini makamlarında ziyaret ederek bilgi aldı. 

Başkan Köse Ahırlı ve Yalıhüyükteki çiftçilerimizin tarım arazilerindeki Çekirgelerin istila ederek zarar verdikleri yönündeki şikayetler dolayısıyla Yalıhüyük Tarım ilçe müdürü Mevlüt Semerci ve Ahırlı Tarim İlçe Müdürü Şükrü Çimen'den bilgi alış verişinde bulundu. 

Köse, Çiftçilerimizin tarım arazilerinin büyük ölçüde zarar görmediklerini ve arazileri yerinde incelediklerini ifade etti. Köse, önümüzdeki yıl zararlı çekirgelerin ilçe tarım ile birlikte ilaçlama yapılarak önleneceğini ve gereken tedbirlerin alınacağını da söyledi. 

Başkan Köse Ahırlı ve Yalıhüyük Bölgesindeki Çiftçilerin Buğday hasadına da katıldı; 

Başkan Köse yaptığı açıklamada tüm ilçelerimizdeki çiftçilerimize 2017 yılı tarım hasadının hayırlı ve bereketli olmasını dileyerek bereketli ve bol kazançlı olmasını diledi,
17 Temmuz 2017 Pazartesi

Tarım istihdamı Nisan’da, Mart’a göre 235 bin arttı

Detay:

-Tarım istihdamı Nisan'da, Mart'a göre 235 bin arttı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Tarımda Mart ayında 5 milyon 85 bin olan istihdam,

Nisan ayında 235 bin artışla 5 milyon 320 bine yükseldi"

-"Tarım, Nisan'da işsizliği 1,9 puan düşürerek

yüzde 12,4'den yüzde 10,5'e çekti"

Ankara – 17.07.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda Mart ayında 5 milyon 85 bin olan istihdamın, Nisan ayında 235 bin artışla 5 milyon 320 bine yükseldiğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2016 Nisan ayında 5 milyon 352 bin, geçen ay 5 milyon 85 bin olan tarımda istihdamın 2017 Nisan ayında 5 milyon 320 bin olduğunu belirtti. Nisan ayında 28 milyon 157 bin olan toplam istihdamın yüzde 18,9'unu tarımın karşıladığına, bu rakamın geçen Mart ayında yüzde 18,5, geçen yıl Nisan ayında yüzde 19,4 olduğunu bildiren Bayraktar, tarım istihdam içindeki payının geçen yıl Nisan ayına göre gerilemesinde esas payın toplam istihdamın Nisan ayları itibarıyla son bir yılda 519 bin artarak 27 milyon 638 binden 28 milyon 157 bine  çıkmasından kaynaklandığını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, 2017 Nisan ayında tarımda 2 milyon 914 bin erkek ve 2 milyon 406 bin kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 15'inin, kadınların yüzde 27,5'inin tarımda çalıştığını, tarımın işsizliği önemli oranda aşağıya çektiğini vurgulayan Bayraktar, "Nisan ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4,1 puan düşürerek yüzde 17,3'den yüzde 13,2'ye, erkeklerde 1,2 puan düşürerek yüzde 10,3'den yüzde 9,1'e, toplamda işsizliği 1,9 puan düşürerek yüzde 12,4'den yüzde 10,5'e indirdiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını vurguladı.
14 Temmuz 2017 Cuma

Tavuk eti ve yumurta üretiminde ve ihracatında artış sürüyor…

Detay:

-Tavuk eti ve yumurta üretiminde ve ihracatında artış sürüyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  "Aralık'ta başlayıp bu yılın ilk beş ayında da devam eden ihracat artışı sektörde üretim artışına neden oldu. Mayıs ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11, yumurta üretiminde yüzde 10,8 artış görüldü"

-"Yumurtada üretici fiyatları maliyetlerin altında seyrediyor. Tavuk etinde üretici 3-4 yıldır zam almadan hemen hemen aynı paralara firmalara üretim yapıyor. Hem tavuk etinde hem yumurtada üretici maliyetlerini karşılamakta zorlanıyor, para kazanamıyor"

-"1-1,5 milyon lira yatırımla 24 bin başlık kümes kurmuş bir et tavuğu üreticisinin aylık kazancı da 3 bin lirayı geçmiyor"

-"Yumurta üreticisi 23 kuruşa mal ettiği yumurtayı 16 kuruşa satıyor"

-"İhracatçı Aralık 2016'da bin adedini 82 dolardan sattığı yumurtayı sırf ihracat pazarını kaybetmemek için Mayıs 2017'de 51 dolar civarında satıyor"

 

Ankara – 14.07.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kanatlı sektöründe özellikle tavuk etinde geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta başlayıp bu yılın ilk beş ayında da devam eden ihracat artışının sektörde üretim artışına neden olduğunu bildirerek, "Mayıs ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11, yumurta üretiminde yüzde 10,8 artış görüldü" dedi.

Üretim ve ihracat artışına karşın üreticideki sıkıntı devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, "Yumurtada üretici fiyatları maliyetlerin altında seyrediyor. Tavuk etinde üretici 3-4 yıldır zam almadan hemen hemen aynı paralara firmalara üretim yapıyor. Hem tavuk etinde hem yumurtada üretici maliyetlerini karşılamakta zorlanıyor, para kazanamıyor" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada,  2017 yılının Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta üretiminin 1 milyar 415 milyon 651 bin adetten 1 milyar 568 milyon 391 bin adede, tavuk eti üretiminin ise 173 bin 187 tondan 192 bin 275 tona yükseldiğini vurguladı.

 

-İhracat rakamları-

 

Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta ve ürünleri ihracatının 14,3 milyon dolardan yüzde 63,3 artışla 23,3 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatının 28,9 milyon dolardan yüzde 41,2 artışla 41 milyon dolara yükseldiğini belirten Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatının ise 32,8 milyon dolardan yüzde 23,7 azalışla 25 milyon dolara gerilediğini bildirdi.

Bayraktar, kanatlı eti ve ürünlerinde ihracatın Ocak'ta yüzde 70,2, Şubat'ta yüzde 30,5, Mart'ta yüzde 29,5, Nisan'da yüzde 50,3, Mayıs'ta yüzde 41,2, yumurta ve ürünleri ihracatının ise Ocak'ta yüzde 40,7, Şubat'ta yüzde 100,3, Mart'ta yüzde 63,3, Nisan'da yüzde 26,7 ve Mayıs'ta yüzde 63,3 arttığını vurguladı.

Sektörün ihracat sıkıntısı yaşamaması gerektiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, 2014 yılında 651 milyon dolar, yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolar düzeyine kadar çıkmıştı. Başta Irak olmak üzere yakın pazarlardaki sıkıntılar, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunlar, Suriye ve Irak'ın neden olduğu ulaşım sıkıntıları ihracatı olumsuz etkiledi. 2015 yılında, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı 436,8 milyon dolara, 2016 yılında ise 361,6 milyon dolara geriledi. Yine aynı sorunlar nedeniyle yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 2014 yılında 401,9 milyon dolarken, 2015 yılında 273,5 milyon dolara düştü. 2016 yılında ihracat 289,6 milyon dolara yükselse de 2014 yılı ihracat rakamları yakalanamadı. Bu rakamları yakalama yolunda, 2017 yılında toparlanma için ilk işaretler 5 aylık dönemde geldi.

İlk 5 aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre kanatlı eti ve ürünleri ihracatında yüzde 46,2, yumurta ve ürünlerinde yüzde 58,6, süt ve süt ürünlerinde yüzde 1,8 artış görüldü."

 

-"Yumurta üreticisi her yumurtadan 7 kuruş zarar ediyor"-

 

Üretim ve ihracat rakamları artmasına rağmen üreticinin para kazanamadığını belirten Bayraktar, "yumurta üreticisi 23 kuruşa mal ettiği yumurtayı 16 kuruşa satıyor. Yumurta başında 7 kuruş bir zarar söz konusu. Fiyatlar ihracatta da farklı değil. İhracatçı Aralık 2016'da bin adedini 82 dolardan sattığı yumurtayı sırf ihracat pazarını kaybetmemek için Mayıs 2017'de 51 dolar civarında satıyor" dedi.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Yumurta üreticiler bir yandan yem başta olmak üzere yüksek maliyetlerle boğuşurken diğer yandan bir kayıt dışı ve plansız üretim ile bunun yol açtığı haksız bir rekabet ve arz fazlasıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Her yer salma ve serbest tavuk tabir edilen, denetimsiz, vergisiz üretim yerleriyle dolmaya başladı. Bunlar aynı zamanda yumurtalarını normal kümeslere göre daha pahalıya pazarlıyorlar. Kayıtlı işletmeler ayda 2 defa aşı, antibiyotik kullanımı gibi hayvan sağlığı yönünden kontrole tabi tutulurken, bu işletmelerde bu tür kontroller de yapılmamakta, hem hastalık riski hem de haksız rekabet nedeniyle sektörde ciddi sorunlara neden olmaktadırlar. Buna bir an önce tedbir alınmalı, iç talep ve ihracat dikkate alınarak kayıt dışılık önlenerek üretim planlaması yapılmalı, yeni kurulacak işletmelerin ürününü nereye pazarlayacaklarını söyledikleri ve bunu garanti ettikleri takdirde kurulumuna izin verilmelidir."

Bayraktar, yumurtanın enflasyonun artma sebeplerinden biri olduğu yönündeki açıklamalarında piyasadaki gerçeklerle uyuşmadığını, üreticinin zararına satış yaptığı bir piyasada bunun mümkün olamayacağını söyledi.

 

-"Et tavuğu üreticisi de para kazanamıyor"-

 

Et tavuğu broiler üretiminde de ihracat ve üretim artarken üreticinin para kazanamadığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Haberlere bakıyorsunuz kanatlı eti firmaları artan talebe yetişemiyor. İhracat ve üretim rakamlarına bakıyorsunuz, önemli artışlar var. Ama üretici kazanıyor mu? Hayır. Benim üreticim 1-1,5 milyon lira yatırımla 24 bin başlık bir kümes kurmuş. İki aylık üretimden en iyi üretim yapan yani hayvan başı 2,6 kilogram ortalama canlı ağırlığa ulaşabilen üretici 19 bin 200 lira para kazanıyor. Bunun 4 bin lirası elektrik ve su, 1700 lirası yükleme bedeli, 2 bin 500 lirası veteriner ilaçları gibi çeşitli giderlere olmak üzere toplamda 8 bin 200 lira harcıyor, aylık 2 bin liradan 2 ayda 4 bin lirasını bakıcıya sigortası da dahil olmak üzere maaş olarak ödüyor, eline 2 ayda 7 bin lira kalıyor. Aylık bazda kazanç 3 bin 500 civarında. Ekstra bakım, arıza ve benzeri giderler mutlaka çıkıyor, bu durumda üreticinin eline tahmini olarak 3 bin lira kalıyor. Canlı kilo artışını bu seviyenin altında sağlayabilen üreticiler ise bahsedilen bu fiyatın daha da altında para kazanıyorlar. 2013 yılından 2017 yılına kadar hayvan başına masraflar 40-50 kuruşlardan 70-80 kuruşlara çıkmasına rağmen firmaların üreticilerimize ödedikleri para çok değişmedi, 90 kuruş ile 1 lira arasında seyrediyor. Üreticimiz, işçilerin sigortalarını bile ödemekte zorlanıyor.

Bu tablodan da görüleceği üzere kanatlı etinde birileri kazanıyor ama bu kesinlikle milyon liralık yatırım yapan, parasını buralara bağlayan, üretim yapmaya çalışan üretici değil. Bu şekilde nasıl üretim devam edecek? En kısa zamanda gerekli tedbirleri almalıdır."

 

-Sanayiye aktarılan sütte azalma-

 

Son aylarda sanayiye aktarılan sütte bir azalma yaşandığına dikkati çeken Bayraktar, "bir önceki yılın aynı ayına göre 2017 Mayıs ayında, sanayiye aktarılan inek sütü; yüzde 3,4 azalarak 837 bin 592 tondan, 808 bin 848 tona indi. Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6, Mayıs'ta ise yüzde 3,4 azaldı. Azalmada yem fiyatlarının yükselmesi ve çiğ süt fiyatlarının düşük seyretmesinin büyük bir etkisi var" dedi.
10 Temmuz 2017 Pazartesi

Tarımın lokomotifi buğday

Detay:

-Tarımın lokomotifi buğday…

-Üretimin 5,7 milyar, ihracatın 2,5 milyar doları buğdaydan…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Anadolu'nun en önemli ürünü buğdaydır. Hollanda'nın iki

katına yakın alanda, bu yıl 21,8 milyon ton buğday üreteceğiz"

-"2016 yılında üretim değeri dolar bazında 5,7 milyar doları

bulan buğdayda, ihracat gelirimiz de buğday ve buğday ürünleri

bazında 2,5 milyar doları aşıyor"

-"Ülkemiz, un, bulgur ihracatında dünya birincisi, makarna

ihracatında İtalya'nın ardından ikinci, kek, pasta ve bisküvi

ihracatında ise onuncu sırada"

-"Buğday kadar önemli bir ürün, kendi haline bırakılamaz.

TMO, acilen devreye girmeli, çiftçinin dostu olduğunu göstermeli,

enflasyon farkı, üretici karı ve refah payını dikkate alan bir müdahale

alım fiyatı açıklamalı, üreticinin alın terinin karşılığını vermelidir"

-"Hazine de TMO'nun finansman ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamalı,

Ofis'in elini güçlendirmelidir"

-"1994 yılından bu yana yüzde 21,7 oranında azalarak

9,8 milyon hektardan 2016 yılında 7,7 milyon hektarın altına

inen buğday ekim alanlarını yeniden artırmalıyız"

-"Mevcut verimle 1994 yılındaki ekim alanı olan 9,8 milyon hektar

alanda üretim yapılsa, hasat edilen buğday en az 6 milyon ton

artacaktı"

-"ABD, Kanada, Rusya, Avustralya, Fransa buğday ihracatından

milyarlarca dolar kazanıyor. Türkiye de buğday üretimini verimi

artırarak 30 milyon tona rahatlıkla çıkarabilir. Büyük bir ihracatçı

olur"

 

Ankara – 10.07.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Anadolu'nun en önemli ürününün buğday olduğunu, Hollanda'nın iki katı alanda bu yıl 21,8 milyon ton buğday üretileceğini bildirerek, "2016 yılında üretim değeri dolar bazında 5,7 milyar doları bulan buğdayda, ihracat gelirimiz de buğday ve buğday ürünleri bazında 2,5 milyar doları aşıyor" dedi.

Bayraktar, buğday kadar önemli bir ürünün kendi haline bırakılamayacağını, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), acilen devreye girmesi, çiftçinin dostu olduğunu göstermesi, enflasyon farkı, üretici karı ve refah payını dikkate alan bir müdahale alım fiyatı açıklaması ve üreticinin alın terinin karşılığını vermesi gerektiğini belirtti.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, buğdayda hasadın ülke genelinde yoğunlaştığını, yörelere göre hasadın Ağustos ayının sonuna kadar devam edeceğini belirtti. Anavatanı Anadolu olan buğdayın, binlerce yıldır bu toprakların en önemli ürünü olmayı sürdürdüğünü vurgulayan Bayraktar, "öyle ki Anadolu'da buğday ile koyun, gerisi oyun" denildiğini hatırlattı.

Birinci tahmin verilerine göre buğday üretiminin 21,8 milyon tonu bulacağını bildiren Bayraktar, "geçen yıl 20,6 milyon ton buğday üretmiştik. Bu yıl yüzde 5,8'lik artışla 21,8 milyon tonluk üretim miktarını yakalayabiliriz" dedi.

 

-1,9 milyon ton buğday üretimde ve kullanımda kaybediliyor-

 Üreticinin yoğun bir şekilde hasat yaptığını bildiren Bayraktar, hasatta en önemli konunun fiyat ve dane kayıpları olduğunu vurguladı. 2015/2016 üretim döneminde, üretim aşamasında 1 milyon 243 bin ton, kullanım aşamasında ise 636 bin 836 ton olmak üzere toplamda 1 milyon 879 bin 836 ton ürünün kaybedildiğini, yitirilen ürün miktarının toplam üretimin yüzde 8,3'üne ulaştığını belirten Bayraktar, "kaybettiğimiz 1,9 milyon tonluk buğday 8-10 milyon nüfuslu bir ülkenin buğday ihtiyacını karşılar. Bu büyük bir israftır. Dane kaybını en aza indirmek için ekimden hasada kadar gerekli tüm önlemleri almalıyız, emeğimizi zayi etmemeliyiz" dedi.

 

-Müdahale alım fiyatı-

 Buğdayda diğer önemli bir konunun da müdahale alım fiyatı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Milyonlarca çiftçimiz, buğday ve arpadan geçimini sağlıyor. Üreticimiz yaptığı masrafın, verdiği emeğin, döktüğü alın terinin karşılığını almalıdır. Buğday kadar önemli bir ürün kendi haline bırakılamaz. TMO, acilen devreye girmeli, çiftçinin dostu olduğunu göstermeli, enflasyon farkı, üretici karı ve refah payını dikkate alan bir müdahale alım fiyatı açıklamalı, üreticinin alın terinin karşılığını vermelidirHazine de TMO'nun finansman ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamalı, Ofis'in elini güçlendirmelidir.

 

-"Hedefimiz kaliteli buğday ve üretimi 30 milyon tona çıkarmaktır"-

 Hedefimiz kaliteli buğday üretmek ve üretimi 30 milyon tona çıkarmaktır. Buğdayda kalite ürün açığımızı kapatmak ve buğday ürünü ihraç edebilmek için 2016 yılında 4 milyon 226 bin ton buğday ithal ettik. Bu ithalata 892,4 milyon dolar ödedik. Buna karşın buğday ve buğday ürünleri ihracatımız 2,5 milyar doları aştı ama sadece buğday bazında rakamlara bakıldığında 11,4 milyon dolarlık 26,5 bin ton buğday ihracatı yapabildik. Artık buğday ithal etmek istemiyoruz. Üretimi 30 milyon tona çıkarmak, ihracat için gerekli buğdayı da biz karşılamak istiyoruz. Bunun için kaliteli ve sertifikalı tohuma ucuz fiyattan ulaşmalı, ucuz gübre ve ucuz mazot kullanmalıyız. Ürün fiyatları da alın terinin karşılığını alacak düzeyde olmalıdır. Bunları yaparsak buğdaydaki üretim hedeflerimize ulaşırız. Biz üreticimizin üretme hevesini kırmazsak üreticimiz tarlasında kalacak ve ülkemizin ihtiyacı olan hububat üretimini karşılayacaktır."

 

-1 milyondan fazla çiftçinin geçim kaynağı-

 Buğdayın, üretim hacimleriyle, üretim alanlarıyla, geçimini buğdaydan sağlayan çiftçi sayısıyla ülke tarımının en önemli ürünü olduğunu bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Tarım yapılabilir 23,8 milyon hektarlık alanın yarıya yakını tahıla, toplam tahıl alanlarının da üçte ikisi buğdaya ayrılıyor. Ülkemizde en yaygın ekilen ürün buğday ve arpadır. Buğday ekimi yapan çiftçi sayımız 1 milyonu aşıyor. 7,7 milyon hektar alanda buğday üretiyoruz. Bu alan Hollanda'nın iki katına yakın. Üretimimiz bu yıl 21,8 milyon tonu bulacak. 2016 yılında üretim değeri 17,2 milyar lirayı, 2016 dolar ortalama kuruyla dolar bazında 5,7 milyar doları bulan buğdayda, ihracat gelirimiz de buğday ve buğday ürünleri bazında 2,5 milyar doları aştı.

Ülkemiz, un, bulgur ihracatında dünya birincisi, makarna ihracatında İtalya'nın ardından ikinci, kek, pasta ve bisküvi ihracatında ise onuncu sırada. 2016 yılında 3,5 milyon ton un ihraç ettik 1 milyar 78,2 milyon dolar döviz geliri elde ettik. 111,8 milyon dolarlık 278 bin ton bulgur ihraç ediyoruz. 40 bin tonluk irmik ihracatından elde ettiğimiz döviz geliri 16,9 milyon doları buluyor. 831 bin tonluk makarna ihraç ediyor ve 422 milyon dolar gelir elde ediyoruz. Pasta, kek, bisküvi ihracatımız 408 bin tonu, ihracat gelirimiz 886,1 milyon doları buluyor. Toplam buğday mamulleri ihracatımız 5 milyon 90 bin ton, ihracat gelirimiz de 2 milyar 515 milyon dolar."

 

-"ABD 5,4, Kanada 4,5, Rusya 4,2 milyar dolarlık buğday ihraç ediyor"-

 Buğdayın öneminin bilincinde hareket edilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, "1994 yılından bu yana yüzde 21,7 oranında azalarak 9,8 milyon hektardan 2016 yılında 7,7 milyon hektarın altına inen buğday ekim alanlarını yeniden artırmalıyız. Mevcut verimle 1994 yılındaki ekim alanı olan 9,8 milyon hektar alanda üretim yapılsa, hasat edilen buğday en az 6 milyon ton artacaktı. 27,8 milyon ton dolaylarında bir ürün elde edilecekti. ABD, Kanada, Rusya, Avustralya, Fransa buğday ürünleri dışında sadece buğday ihracatından milyarlarca dolar kazanıyor. ABD 5,4, Kanada 4,5, Rusya 4,2, Avustralya 3,6, Fransa 3,4 milyar dolarlık buğday ihraç ediyor. Bu ülkelerin yıllık buğday ihracatları 16 milyon ile 25 milyon ton arasında değişiyor. Türkiye de buğday üretimini, verimi artırarak 30 milyon tona rahatlıkla çıkarabilir. Büyük bir ihracatçı olur" dedi.

Buğdayın sadece tarımda değil, gıda sanayinde de büyük bir ekonomik faaliyet yarattığını belirten Bayraktar, Türkiye'de 677 buğday unu, 103 bulgur, 30 bisküvi, 25 makarna, 15 irmik fabrikası bulunduğunu bilgisini verdi. Buradaki en büyük sorunun kapasite kullanım oranının düşük kalması olduğunu vurgulayan Bayraktar, un fabrikalarında kapasitenin sadece yüzde 48'inin, bisküvide yüzde 58'inin, bulgurda yüzde 68'inin, makarnada yüzde 71'inin, irmikte yüzde 78'inin kullanılabildiğini, bu alana yapılacak yatırımların kapasiteye göre düzenlenmesi ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti.

3 Temmuz 2017 Pazartesi

2018 Yılı Tarımsal Destek Başvuruları Başladı

Detay:

Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya genelinde çiftçilere yönelik sürdüğü fidan ve fide desteklerinin 2018 yılı başvurularını 1 - 31 Temmuz tarihleri arasında alıyor.

Tarıma ve tarım projelerine desteklerini sürdüren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2018 yılı için planladığı tarımsal destek başvurularını başlattı.

Yeni Büyükşehir Yasası ile Konya'nın bütün ilçelerinde çiftçilere tarımsal destek veren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2018 yılında da fide ve fidan desteğini sürdürecek.

Konuyla ilgili Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, yarı bodur elma, yarı bodur kiraz, asma, vişne, ahududu, böğürtlen fidanları, çilek fidesi ve malç naylonu, yüksek sistem asma aparatı destekleme başvurularının 1 - 31 Temmuz tarihleri arasında yapılacağı bildirildi. Çiftçilerin fırsatı kaçırmaması istenen açıklamada dilekçelerin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'na, ilçe belediyelerine ya da muhtarlıklara teslim edilebileceği vurgulandı.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve başvuru dilekçesine www.konya.bel.tr adresinden ulaşabiliyor.

2017'DE 3.6 MİLYON ÇİLEK FİDESİ, 145 BİN MEYVE FİDANI

Konya genelinde bölgeler arası gelişmişlik farkının giderilmesi ve kırsal alanlarda yaşayanların desteklenmesi için tarıma ve tarım projelerine destek veren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2017 yılı destekleri kapsamında talepte bulunan çiftçilere 3 milyon 684 bin çilek fidesi, 145 bin adet meyve fidanı ve 250 takım yüksek sistem bağ aparatı dağıtımı yaptı. Büyükşehir, çilek fidesi ve elma, kiraz, vişne, asma fidanlarının yanı sıra ar-ge çalışması kapsamında ürün çeşitliliğini artırmak amacıyla bu yıl ilk kez ahududu, gojiberry ve böğürtlen fidanı dağıtımı yaptı.