28 Ekim 2014 Salı

Cumhuriyetin 91. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlu Olsun

Detay:

​Türkiye Cumhuriyeti'nin 91. kuruluş  yıldönümünü gururla ve kıvançla kutlamaktayız. Cumhuriyet, yeniden varoluş ve bir milletin ulusal bağımsızlığını kazanabilmek için giriştiği milli mücadelenin sonucunda elde ettiği büyük bir zaferin ve Anadolu'yu yeniden yurt edinişimizin adıdır.

Büyük Türk Milleti, kendine emanet edilen Türkiye Cumhuriyeti'ni, huzur ve refah dolu yarınlara ulaştırmak, Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesiyle hiç şüphesiz ki el birliği ile çalışılacak ve bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlayacaktır. Cumhuriyetimizin 91. yılını kutladığımız bu günlerde, geleceğe büyük bir ümit, inanç ve gayretle yürümek azmi ve de kararlılığı içindeyiz. Her zaman olduğu gibi, bu günlerde barış ve huzurumuzun korunmasına, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne ve ulusumuzun birliğine daima ehemmiyet vermeliyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, canından aziz bildiği vatanı için kanlarını bu toprağa dökmüş şehitlerimizi rahmet ve minnetle bir kez daha yad ediyor, Cumhuriyet Bayramınızı yürekten en kalbi duygularımızla kutluyoruz ve komşu ilimiz Karaman Ereğli ilçesinde göçük altında kurtarılmayı bekleyen tüm hemşerilerimize Cenabı Allah'tan yardım diliyoruz. 

___________________________________________________________________
Yakup Çetin - www.yakupcetin.com - iletisim@yakupcetin.com - 0 544 343 86 28 

            
12 Ekim 2014 Pazar

Meralar korunmalı…

Detay:


​        -Meralar korunmalı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Hayvancılıkta kaba yem ihtiyacının karşılanması ve et-süt maliyetlerinin düşürülmesi bakımından çayır ve meraların önemi büyük"

-"1935 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera arazisi, yüzde 66,8 azalmayla 2001 yılında 14,61 milyon hektara geriledi"

-"Ülkemiz, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Yeni Zelanda gibi mera zengini değil. Tespiti yapılan çayır mera varlığımız  sadece 10,14 milyon hektar ve bu alanın 5,76 milyon hektarı tahdit edilmiş durumda"

-"Islah edilerek, çiftçinin hizmetine sunulan çayır mera alanı ise 4,71 milyon hektara tekabül ediyor"

-"Bu da meraları ve tarım topraklarımızı gözümüz gibi korumamız gerektiğini bize gösteriyor"

-"Meraların korunmasında, tarım alanlarında olduğu gibi artık büyükşehir belediye başkanlarına ve şehir plancılarına büyük görev düşüyor"

-"Ülkemizin yıllık kaba yem ihtiyacı 52 milyon ton, kaliteli kaba yem açığı yaklaşık 16 milyon ton. Hayvancılığımızın gelişmesi için daha fazla ota ihtiyacımız var"

-"Yapılan araştırmalar uygun ıslah ve amenajman yöntemleri kullanılarak çayır ve meraların üretim  kapasitelerinin 4-5 yılda en az 3 kat artırılabileceğini göstermiştir"

 

Ankara – 12.10.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hayvancılıkta kaba yem ihtiyacının karşılanması ve et-süt maliyetlerinin düşürülmesi bakımından çayır ve meraların öneminin büyük olduğuna vurgu yaparak, "mera alanlarımız sürekli azalıyor. 1935 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera arazisi, yüzde 66,8 azalmayla 2001 yılında 14,61 milyon hektara geriledi. Türkiye, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Yeni Zelanda gibi mera zengini değil. Tespiti yapılan çayır mera varlığımız sadece 10,14 milyon hektar ve bu alanın 5,76 milyon hektarı tahdit edilmiş durumda" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, çayır mera alanlarının başta tarıma açılmak suretiyle geçmişte sürekli olarak azaldığına dikkat çekti. Meralardaki tespit, tahdit ve tahsis işlemlerine hız verilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şu ana kadar tespiti yapılan çayır mera varlığının 10,14 milyon hektarı bulduğunu bildirdi. Bayraktar, bu alanın 5,76 milyon hektarının tahdit çalışmalarının bittiğini, ıslah edilerek, çiftçinin hizmetine sunulan çayır mera alanının ise 4,71 milyon hektara tekabül ettiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şunları kaydetti:

"Mera alanlarımız sürekli azalıyor. 1935 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera arazisi, yüzde 66,8 azalmayla 2001 yılında 14,61 milyon hektara geriledi. Ülkemiz, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Yeni Zelanda gibi mera zengini değil. Tespiti yapılan çayır mera varlığımız sadece 10,14 milyon hektar ve bu alanın 5,76 milyon hektarı tahdit edilmiş durumda. Islah edilerek, çiftçinin hizmetine sunulan çayır mera alanı ise 4,71 milyon hektara tekabül ediyor. Bu da meraları ve tarım topraklarımızı gözümüz gibi korumamız gerektiğini bize gösteriyor.

Meraların korunmasında, tarım alanlarında olduğu gibi artık büyükşehir belediye başkanlarına ve şehir plancılarına büyük görev düşüyor. Ülkemizde 30 büyükşehir var. Ülke tarımsal üretiminin büyük bölümünü üreten bu illerdeki bütün kırsal alanlar da büyükşehir belediyelerinin sınırları içinde. Tarımın geleceği açısından öncelikle büyükşehir belediyelerinin tarım topraklarını, mera ve çayır alanlarını ve ormanları, su kaynaklarını, doğal hayatı koruması gerekir. Şehir plancılarına da büyük görev düşüyor. Sürekli genişleyen şehirler, tarım arazileri ve meralar üzerine baskı yapıyor. Bu alanlar, şehir içinde kaldığı zaman, bitkisel ya da hayvansal üretimde kullanılması zorlaşıyor ve zamanla üretkenliklerini kaybediyor."

 

-"Meralara bakışın değişmesi lazım"-

 

Dünyanın her yerinde hayvancılık için ucuz ve kaliteli yem girdisi sağlayan kaynağın meralar olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Ülkemizde ne yazık ki bu alanlara farklı bakılıyor. Meralar, özellikle tarım dışı sektörlerde yatırım yapılacak alan olarak görülüyor. Bu bakışın değişmesi lazım. Aksi halde hayvancılıkta sürdürülebilirlikten söz edilemez.

Gelişmiş bütün ülkelerde, yapılan şehir planlarında, doğal ortamlar ve tarım arazileri korunmakta, çevreye zararları minimize edilerek bu alanların sürdürülebilirlikleri garanti altına alınmaktadır. Ülkemizde ise bilinçsiz bir şehirleşme, dolayısıyla bu şehirleşme içinde kalan hayvancılık işletmelerinin ve tarım alanlarının yok olmasıyla neticelenen bir süreç yaşanmaktadır. Türkiye'de ne yeterince hayvancılık işletmesi kurulabilecek alan ne de bunlara ucuz yem kaynağı sağlayabilecek mera alanı ya da tarım arazisi vardır. Bunun bilincine varılmalı, bunları yok etmek yerine korumak için çaba gösterilmelidir. Et ve süt başta olmak üzere, dünyada gıda fiyatlarının hızla arttığı dikkate alındığında, bu durum ülkemiz açısından daha da büyük önem arz etmektedir."

 

-Kaba yem ihtiyacı-

 

Ülkemizin yıllık kaba yem ihtiyacının 52 milyon ton olduğunun bilgisini veren Bayraktar, "Kaliteli kaba yem açığı yaklaşık 16 milyon ton civarında. Hayvancılığımızın gelişmesi için daha fazla ota ihtiyacımız var. Bunun karşılanabilmesi ve hayvancılıkta maliyetlerin düşürülmesi için meraların amaç dışında kullanılmasının önüne geçilmeli ve meralar ıslah edilmelidir" dedi.

Meraların amacı dışında kullanılmasının önlenmesi kadar önemli olan diğer bir husus ise mevcut meralardan en yüksek düzeyde faydalanmak olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Otlama kapasitesi, kuru ot üretimi gibi meranın ne kadar verimli olduğu gösteren niceliklerini iyileştirmek gerekmektedir. Mera ıslah ve amenajman çalışmalarıyla yem verimi ve kalitesi artacak, erozyonun olumsuz etkileri azaltılacak, zehirli bitkiler kontrollü şekilde yok edileceği hayvan ölümleri azaltılmış olacaktır. Islahı yapılmış bir merada yem bitkisinin verim ve kalitesinin artması, orada otlayan hayvanların et ve süt verimlerinin artmasında da önemli katkılarda bulunacaktır. Yapılan araştırmalar uygun ıslah ve amenajman yöntemleri kullanılarak çayır ve meraların üretim kapasitelerinin 4-5 yılda en az 3 kat artırılabileceğini göstermiştir.

 

-Çayır meralar sadece hayvancılığa hizmet etmiyor-

 

Çayır ve mera alanları, aşırı baskı olmadan münavebeli otlatılarak kullanıldığı takdirde zaman içinde bitkilerin kendi kendini yenileyebildiği doğal kaynaklardır. Mera ve çayırların doğal dengeye de önemli bir katısı var.

Toprak yüzeyinde bitkiden bir kapak oluşturan ve geniş kök sistemleriyle büyük toprak kitlelerini muhafaza eden çayır ve mera bitkilerinin özellikle eğimli arazilerde erozyonu önlemede büyük rolü bulunuyor. Yapılan araştırmalarda yüzde 16 eğimli, milli ve tınlı bir arazide 18 santimetre kalınlığındaki toprak, nadasa bırakıldığında 7 yılda, sadece mısır ekildiğinde 11 yılda, mısır-arpa-yonca münavebe sisteminde 40 yılda erozyonla yok olurken, bu süre toprak üzerinde sürekli çayır bitkilerinin bulunmasıyla 33 bin 600 yıla ulaşıyor.

Bununla birlikte sahip olduğu doğal zenginlikler ve koşulları ile temiz hava üreten çayır ve mera alanları, doğal gen kaynağı olarak biyolojik çeşitlilik sağlamaktadır. Ayrıca, su toplama havzası olarak görev yaparak taban suyunu zenginleştirir, akarsuları besler, yağan yağmurun tamamının yüzeysel akışa geçmesini önleyerek sel kontrolünü sağlar, turizm açısından potansiyel alanlar oluşturur. Kırsal kesimde ucuz yem kaynağı olarak hayvancılığı destekleyerek üreticinin gelir düzeyini yükseltir, ekonomik nedenlerle meydana gelen göçü önlemede etkili olur."

3 Ekim 2014 Cuma

Bayraktar'dan Kurban Bayramı mesajı…

Detay:

​-Kurban Bayramı mesajı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "İçinde bulunduğumuz bölgenin büyük bir kargaşa yaşadığı bu ortamda, birliğimizin ve beraberliğimizin simgesi olan bayram günleri, tüm İslam alemine barış ve huzurun geldiği günler olsun"

-"Ülkemizde yeterince kurbanlık var. Kurbanlıkta en ufak bir sıkıntı yoktur"

-"Kurbanlık kesimi mutlaka tecrübeli kişilerce yapılmalı"

-"Etler henüz kesim sıcaklığında iken poşetlerde buzdolabına veya hava alamayacak durumda büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır"

 

Ankara – 03.10.2014 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgenin büyük bir kargaşa yaşadığını bildirerek, "birliğimizin ve beraberliğimizin simgesi olan bayram günleri, tüm İslam alemine barış ve huzurun geldiği günler olsun" dileğinde bulundu.

Bayraktar, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, bayrama tatil olarak bakmanın, bayramın ruhuna aykırı bir durum olduğunu, bayramları büyükleri ve küçükleri sevindirme, küskünleri barıştırma, hataları affetme, muhtaçlara el uzatma, yardımda bulunma günleri olarak görmenin Kurban Bayramı gibi paylaşmanın simgesi olan günlerde, daha da bir anlam kazanacağını vurguladı.

 

-Kurbanlıkta sıkıntı yok-

 

TZOB'un iller bazında yaptığı araştırmalara göre, bu yıl kurbanlık fiyatlarının genel olarak geçen bayrama yakın seyrettiği bilgisini veren Bayraktar, "Bilindiği üzere bu yıl da kurbanlık ithal edilmemiştir. Üreticilerimizin elinde yeterince hatta ihtiyacın üzerinde kurbanlık vardır. Henüz kurbanlık almamış vatandaşlarımız, 'hayvan bulamayacağız' diye endişe etmesin, kurbanlıkta en ufak bir sıkıntı yoktur" değerlendirmesini yaptı.

Bayraktar, kesim işleminin mutlaka tecrübeli kişilerce yapılması gerektiğini de vurgulayarak, bu yolla, hem kesim hatalarının hem hayvanların strese sokulması sonucu et kalitesinin düşmesi gibi olumsuzlukların hem de acemi kasapların kendilerine ve yardımcılarına vereceği zararın önlenebileceğini bildirdi.

            Hayvan kesimi yapılan alanlarda oluşacak atıkların yol açacağı çevre kirliliğine yönelik tedbirlerin mutlaka sıkı şekilde alınması gerektiğini de kaydeden Bayraktar, halk sağlığına yönelik olası risklerin ancak böylelikle bertaraf edilebileceğini anımsattı.

            Bayraktar, kurban etlerinin muhafazası konusunda da uyarılarda bulunarak,  "Etler, parçalar halinde temiz kaplara konulmalı ve önce güneş görmeyen serin bir yerde hava alması sağlanarak kesim sıcaklığının oda ısısına düşmesi beklenmeli, 5-6 saat sonra da buzdolabına kaldırılmalıdır. Etler henüz kesim sıcaklığında iken buzdolabına poşetler içinde veya hava alamayacak bir durumda büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır" dedi.

Şemsi Bayraktar, tüm vatandaşların Kurban Bayramı'nı kutlayarak, bayramın milletimize, İslam alemine ve bütün insanlığa huzur, barış ve mutluluk getirmesi dileğinde bulundu.
2 Ekim 2014 Perşembe