24 Eylül 2018 Pazartesi

Harmanpinar Göleti ve Sulama projesi %30 oranında tamamlandı.

Detay:

Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından Konya ilinin Bozkır ilçesine bağlı Harmanpinar Mahallesi'nde yapımı gerçekleştirilen gölet ve sulama projesinin gerçekleşme oranı %30 olarak açıklandı.  

Konya İli Bozkır İlçesi Harmanpınar mahkemesinin 1,5 km güneyinde Büyük Deresi üzerinde yapımı devam eden gölet ve sulama şebekesi sonrasında mahallede  710 dekar arazinin borulu şebeke ile sulanması amaçlanmaktadır.  

Hava Sıcaklıklarının Hissedilir Derecede Azalacağı Tahmin Ediliyor!

Detay:

Bölgemizin (Aksaray, Karaman, Konya ve Niğde) 26/09/2018 Çarşamba günü Balkanlar üzerinden gelen soğuk havanın etkisi altına gireceği tahmin ediliyor;

Halen mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının 26/09/2018 Çarşamba gününden itibaren 8 ila 12 derece azalacağı, Konya'nın kuzeybatı kesimlerinde hafif  yağmur şeklinde yağış görüleceği ve rüzgarın ise bölgemiz genelinde kuzeyli yönlerden zaman zaman kuvvetli (40-60 km/saat) olarak eseceği tahmin edilmektedir.

Ani sıcaklık düşüşü ve kuzeyli rüzgarın etkisiyle oluşabilecek olumsuz hava şartlarının etkilerinden korunmak amacıyla ilgili ve vatandaşlarımızın dikkatli ve tedbirli olmaları önerilir.


Başlama – Bitiş Zamanı        
26/09/2018 00.00 Lokal  -  27/09/2018 23.00 Lokal


Oluşması Muhtemel Riskler
Ulaşım ve zirai faaliyetlerde aksamalar - Yer seviyesinde yer yer toz taşınımı-Sağlık sorunları


Değerlendirmeyi Yapan Merkez                 
Meteoroloji 8.Bölge (Konya) Müdürlüğü
Bölge Tahmin ve Uyarı Merkezi (BTUM)

Hava Sıcaklıklarının Hissedilir Derecede Azalacağı Tahmin Ediliyor!

Detay:

Bölgemizin (Aksaray, Karaman, Konya ve Niğde) 26/09/2018 Çarşamba günü Balkanlar üzerinden gelen soğuk havanın etkisi altına gireceği tahmin ediliyor;

Halen mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının 26/09/2018 Çarşamba gününden itibaren 8 ila 12 derece azalacağı, Konya'nın kuzeybatı kesimlerinde hafif  yağmur şeklinde yağış görüleceği ve rüzgarın ise bölgemiz genelinde kuzeyli yönlerden zaman zaman kuvvetli (40-60 km/saat) olarak eseceği tahmin edilmektedir.

Ani sıcaklık düşüşü ve kuzeyli rüzgarın etkisiyle oluşabilecek olumsuz hava şartlarının etkilerinden korunmak amacıyla ilgili ve vatandaşlarımızın dikkatli ve tedbirli olmaları önerilir.


Başlama – Bitiş Zamanı        
26/09/2018 00.00 Lokal  -  27/09/2018 23.00 Lokal


Oluşması Muhtemel Riskler
Ulaşım ve zirai faaliyetlerde aksamalar - Yer seviyesinde yer yer toz taşınımı-Sağlık sorunları


Değerlendirmeyi Yapan Merkez                
Meteoroloji 8.Bölge (Konya) Müdürlüğü
Bölge Tahmin ve Uyarı Merkezi (BTUM)
6 Eylül 2018 Perşembe

2019 Üretim Yılı ( Çiftçi Kayıt Sistemi ) Çks Başvuruları Başladı

Detay:

Çiftçilerin 2019 yılı üretim yılına ilişkin ÇKS başvuruları başlamış olup başvurular 30 Haziran 2019 tarihinde sona erecektir.  "Bu doğrultuda çiftçiler, 2019 yılına ilişkin ÇKS başvurularını Eylül 2018 - 30 Haziran 2019 tarihleri arasında yapacaklardır.

Üreticilerin, Çiftçi Kayıt Sistemi başvurularını veya kayıt güncellemelerini yapabilmeleri için, istenilen belgelerle birlikte 30 Haziran 2019 tarihine kadar bağlı bulundukları İl / İlçe Müdürlüklerine şahsen müracaat etmeleri gerekmektedir. ÇKS başvurusu bulunmayan üreticilerimizin yıl içerisinde mazot, kimyevi gübre, yem bitkileri, fark ödemesi… vb. gibi tarımsal faaliyetlere ilişkin desteklemelerden yararlanmaları mümkün değildir.

ÇKS başvurularında, üreticilerin ziraat odalarından "Çiftçi Belgesi" alma zorunluluğu bulunmaktadır. Üreticilerin 2019 yılı ÇKS başvurusu için il ve ilçe müdürlüklerine ibraz edecekleri çiftçi belgelerinde '2019 ÇKS başvurusu için geçerlidir' ibaresinin yer almasına dikkat edilmelidir.

Üreticilerimiz Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS )başvurularını veya kayıt güncellemelerini yapabilmeleri için istenilen belgeleri İl / İlçe Müdürlüklerinden temin edeceklerdir.

Çiftçilerimizin mağdur olmamaları için başvurularınrı ve belgelerini zamanında teslim etmeleri önemle duyurulur.
16 Ağustos 2018 Perşembe

YALIHÜYÜK’DE SERACILIK TANITILACAK

Detay:

Yalıhüyük de Göksu Taşeli Kalkınma Projesi kapsamında sera gösteri sahası kuruldu.

Göksu Taşeli Havzası Kalkınma Projesi kapsamında sera yetiştiriciliğini tanıtmak ve geliştirmek amacıyla 250 metrekare alanda sera gösteri sahası kuruldu.

Yalıhüyük İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mevlüt Semerci, şunları kaydetti:

"İlçede ilk defa sera yetiştiriciliği yapılacağından kurulan bu gösteri sahası sonucunda ilçede kışın her türlü sebze maydanoz, roka, marul, dereotu, semizotu, nane, ıspanak, yazın ise domates, salatalık ve her çeşit fide yetiştiriciliği yapılması, bölgemizde sera yetiştiriciliğini yaygınlaştırarak alternatif ürün yetiştiriciliğini ilçemizde başlatarak üreticilerin birim, alandan daha yüksek gelir elde etmeleri sağlamayı amaçlıyoruz."dedi.

Yalıhüyük  - Fatih Atalay
15 Ağustos 2018 Çarşamba

Başkan Köse’den Bayram Mesajı

Detay:

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse idrak edeceğimiz Kurban Bayramı münasebetiyle yayınlamış olduğu mesajda "Bayramlar, insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının perçinlendiği günlerdir. Bayramlar birbirleri ile olan dargınlıkları unuttukları, barıştıkları, kardeşçe kucaklaştıkları günlerdir.

Mübarek Kurban bayramımızın önce çiftçilerimize, Bozkır Halkına, Türk ve İslam alemine hayır ile vesile olmasını diler, herkesin mübarek kurban bayramını kutlarım" dedi.      

Doğal afetler çiftçinin peşini bırakmıyor

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "İklim değişikliğinin etkisiyle yağış rejimi değişti. Artık daha fazla düzensiz yağış yaşıyor, çiftçi olarak daha fazla zarar görüyoruz"

-"Tarımda afet yönetimi ve tarım sigortaları uygulamaları gözden geçirilmelidir"

-"Kısa vadede, afet yaşayan çiftçilerimizin kredi borçlarının ertelenmesinin yanı sıra, zarar gören çiftçilere maddi destek de sağlanmalıdır"

-"Temmuz ayı yağışlarında normale göre yüzde 17'den, geçen yıl yağışlarına göre yüzde 113'den fazla arttı"

-"Bu üretim sezonunda yaşanan afetlerden başta kayısı, buğday, arpa olmak üzere şekerpancarı, mısır, elma, armut, erik, kiraz, şeftali, fındık, çilek, üzüm, incir gibi ürünlerimiz etkilendi"

-"Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Ordu İli normal yıllarda Ağustos ayında ortalama 67,7 mm yağış alırken, 9 Ağustos 2018'de bir günde Çaybaşı ilçesinde 108,1 mm, İkizce ilçesinde 58,2, Ünye ilçesinde 55,2, Fatsa ilçesinde ise 51 mm yağış alındı"

-"Ordu'nun afet yaşayan ilçelerinde bir ayda alınan yağış bir günde düştü"

Ankara – 15.08.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle yağış rejiminin de değiştiğini bildirerek, "artık daha fazla düzensiz yağış yaşanıyor, çiftçi olarak daha fazla zarar görüyoruz" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, doğal afetlerin Ocak ayından bu yana çiftçinin peşini bırakmadığını belirtti. Yağışların normalinde gerçekleşmesine rağmen düzensiz bir şekilde yağması nedeniyle afetler yaşandığını ifade eden Bayraktar, "Afetler, tarım ürünleri rekoltesi bakımından ülke genelini etkilememekle birlikte afetin yaşandığı ilçe veya köyde çiftçiye büyük zarar vermektedir" diye konuştu.

Şemsi Bayraktar, 2017-2018 yılı tarımsal üretim ve pazarlama döneminin 2017 yılı Ekim ayı itibariyle başladığını ve önümüzdeki Eylül ayında son bulacağını hatırlattı. İçinde bulunduğumuz tarımsal üretim sezonunda çok sayıda düzensiz yağış yaşandığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Bu üretim sezonunun başladığı Ekim ayından itibaren 10 aylık birikimli yağışlara bakıldığında, genel olarak yağışlar normali civarında gerçekleşirken, geçen yıl yağışlarına göre yüzde 18 oranında artmıştır.

Ocak ayından bu yana, başta dolu olmak üzere, aşırı yağış, sel, don, fırtına afetleri ürünlere zarar vermiştir. Sezon başından itibaren değerlendirme yapıldığında, hububat üretimi için önem taşıyan Ekim-Kasım aylarında beklenen yağış gerçekleşmemiş, Ocak ayından itibaren yaşanan afetler çiftçinin peşini bırakmamıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Mart-Nisan aylarında beklenen yağışın gerçekleşmemesi kuraklığa neden olurken, Mayıs ayında yağışlar adeta toplu olarak yağmıştır."

-"Afetler çiftçinin gelir kaybını artırıyor"-

Bayraktar, yağış rejiminde yaşanan değişikliğin küresel iklim değişikliğinin bir etkisi olduğunu ifade etti. Küresel iklim değişikliğinin tarım sektörünü doğrudan etkilediğine dikkati çeken Bayraktar, "Son yıllarda arka arkaya gerçekleşen afetler çiftçilerimizin gelir kayıplarını her geçen yıl daha fazla artırmaktadır. Bu süreç çok iyi gözlenmeli, tarımda afet yönetimi ve tarım sigortaları uygulamaları gözden geçirilmelidir. Kısa vadede, afet yaşayan çiftçilerimizin kredi borçlarının ertelenmesinin yanı sıra, zarar gören çiftçilere maddi destek de sağlanmalıdır" dedi.

-Zarar gören ürünler-

Bayraktar, Ocak-Temmuz ayları arasında doğal afetlerin yaşandığı iller ve zarar gören ürünleri şöyle sıraladı:

"Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Bilecik, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Isparta, İzmir, Kahramanmaraş, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Sakarya, Samsun, Siirt Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ, Tokat, Uşak ve Yozgat illerinin bazı ilçelerinde başta dolu olmak üzere, aşırı yağış, sel, fırtına, don afetleri ürünlere zarar vermiştir.

Yaşanan afetlerden başta kayısı, buğday, arpa olmak üzere şekerpancarı, mısır, elma, armut, erik, kiraz, şeftali, fındık, çilek, üzüm, incir gibi ürünlerimiz etkilenmiştir. Bu ürünlerin yanı sıra domates, biber, fasulye, soğan, sarımsak gibi sebzelerde de zarar meydana gelmiştir. Özellikle Antalya İlinin bazı ilçelerinde belirli dönemlerde gerçekleşen afetler seralara ve seralarda bulunan ürünlere zarar vermiştir. Antalya Elmalı'da yaşanan afet, 500-600 dekar sera alanında yüzde 100'e varan oranlarda zarara yol açtı. Hayvan telefleri de oldu."

-Temmuz'da yağışlar geçen yıla kıyasla yüzde 113'den fazla arttı-

Temmuz ayında mevsim normallerinin üzerinde yağış gerçekleştiğini belirten Bayraktar, Temmuz ayı yağış normalinin 16,4 mm olduğunu, geride bıraktığımız Temmuz ayında ise 19,2 mm yağış düştüğünü söyledi. Geçen yılın aynı döneminde 9,00 mm yağış gerçekleştiğini hatırlatan Bayraktar, "Temmuz ayı yağışlarında normale göre yüzde 17,1, geçen yıl yağışlarına göre yüzde 113,3 artış görülmüştür" dedi

Meteoroloji verilerine göre, Temmuz ayı yağışlarında Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerinde artış gerçekleşirken, diğer bölgelerde azalma olduğunu ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti:

"Normal yıllara göre Edirne'nin güney kesimleri hariç Trakya'nın tamamında, Manisa, Balıkesir, Kütahya, Eskişehir, Kocaeli, Yalova ve Çorum çevrelerinde gerçekleşen yağışta yüzde 100'den fazla artış gözlenmiştir. Nevşehir, Mersin, Güney Ege Kıyı kesimleri, Doğu Anadolu'nun Güneyi ve Mardin civarlarında ise yağışlar normallerine göre yüzde 75'ten fazla azalmıştır. Normale göre en fazla artış yüzde 100 ile Marmara Bölgesi görülürken, bu bölgeyi yüzde 91 ile Ege Bölgesi, yüzde 18 ile Karadeniz Bölgesi izlemektedir. Yağış azalmasında yüzde 31 ile Doğu Anadolu Bölgesi ilk sırada yer alırken, bu bölgeyi yüzde 21 ile Akdeniz Bölgesi, yüzde 19 ile İç Anadolu Bölgesi, yüzde 17 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi izlemektedir."

-Bir aylık yağış bir günde düştü-

Temmuz ayında devam eden yağışların Ağustos ayında Karadeniz Bölgesi'nde artış gösterdiğini söyleyen Bayraktar, "Son olarak 9 Ağustos 2018'de Ordu'nun Ünye, Fatsa, Çaybaşı ve İkizce ilçelerinde aşırı yağış sele dönüşerek afete neden olmuştur. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Ordu İli normal yıllarda Ağustos ayında ortalama 67,7 mm yağış alırken, 9 Ağustos 2018'de bir günde Çaybaşı ilçesinde 108,1 mm, İkizce ilçesinde 58,2, Ünye ilçesinde 55,2, Fatsa ilçesinde ise 51 mm yağış alındı. Ordu'nun afet yaşayan ilçelerinde bir ayda alınan yağış bir günde düştü" dedi.

Gerçekleşen afetin ilçenin en önemli geçim kaynağı olan fındıkta zarara neden olduğunu belirten Bayraktar, "Dere kenarlarında bulunan harmanlarda kurumaya bırakılan fındıklarda, bahçelerde çuvallanmış fındıklarda, fındık ağaçlarında, fındık işçilerinin kaldıkları çadırlarda önemli zararlar meydana gelmiştir" ifadelerini kullandı.

Yağışların yanı sıra meydana gelen yangınların da çiftçiyi zarara uğrattığına dikkati çeken Bayraktar, 13 Ağustos günü Çanakkale'nin Ezine İlçesine bağlı Geyikli Bölgesinde tarım arazileri ve ormanlık alanda yangın çıktığını, 130 dekar zeytinlik alanı, 274 dekar çam ve makilik orman alanı, 150 adet organik arı kovanı ve 80 adet boş kovanın yandığını belirtti.

13 Ağustos 2018 Pazartesi

Bayraktar’dan spekülasyonlara tepki

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Bu toprakların değerini, kıymetini bilmeli, ülkemize sahip çıkmalıyız. Gidebileceğimiz başka ülke yok"

-"Her kesim Türk çiftçisi gibi davranmalı, işine gücüne odaklanmalı, spekülasyonlardan uzak durmalıdır"

-"Milli ekonomimizi hedef alan tüm saldırılara karşı devletimizin yanındayız"

-"Milli paramız Türk Lirasıdır. Her Türk vatandaşı parasının arkasında durmalıdır"

-"Biz dünkü değil, kökü binlerce yıl geriye dayanan koca bir medeniyetiz. ABD bunun bilinciyle hareket etmeli, bizim düşmanlığımızı değil dostluğumuzu kazanmalıdır"

-"ABD'nin uluslararası hukuka sığmayan tavırlarını şahsım ve 5 milyon üyemiz adına şiddetle kınıyorum"

Ankara – 13.08.2018 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye ekonomisini hedef alan spekülatif ataklara tepki gösterdi.

5 milyona yakın sığınmacı, mülteci ve yabancı uyruklunun Türkiye topraklarında yaşadığını belirten Bayraktar, "Bizim başımıza bir şey gelse sığınacağımız toprak, gidebileceğimiz başka bir ülke yok. Bu toprakların değerini, kıymetini bilmeli, ülkemize sahip çıkmalıyız" diye konuştu.

Bayraktar, kurdaki artışın siyasi hesaplar sonucunda gerçekleştiğini ifade etti. ABD tarafından ülkemize yönelik tehdit mesajları ve yaptırımların kabul edilemez olduğunu ifade eden Bayraktar, "ABD yanlış tavırlarından geri adım atmalı, Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetmemelidir" diye konuştu.

Yaşanan olumsuz tablonun geride kalacağını söyleyen Bayraktar, Türk çiftçisinin devletinin ve milletinin yanında olduğunu belirtti. Güçlü bir ekonominin temel dayanağının üretim olduğuna dikkati çeken Bayraktar şunları söyledi:

"Her kesim Türk çiftçisi gibi davranmalı, işine gücüne odaklanmalı, spekülasyonlardan uzak durmalıdır. Kişisel hesaplar bir kenara bırakılmalı, atacağımız her adımda ülke menfaatini göz önünde bulundurmalıyız. Ekonomik taaruza üreterek karşı duracağız."

-"Milli ekonomimizi hedef alan tüm saldırılara karşı devletimizin yanındayız"

Türkiye ekonomisini hedef alan spekülatif atakların, Türkiye'nin milli birlik ve beraberliğini zedelemeye yönelik olduğunu ifade eden Bayraktar şunları söyledi:

"Biz dünkü değil, kökü binlerce yıl geriye dayanan koca bir medeniyetiz. ABD bunun bilinciyle hareket etmeli, bizim düşmanlığımızı değil dostluğumuzu kazanmalıdır.  Sadece kendi coğrafyasında değil dünyanın her köşesinde söz sahibi olabilecek güçlü ve saygın bir ülkeyiz. ABD'nin uluslararası hukuka sığmayan tavırlarını şahsım ve 5 milyon üyemiz adına şiddetle kınıyorum. Milli ekonomimizi hedef alan tüm saldırılara karşı devletimizin yanındayız."

Bayraktar, "Gün birlik olma günüdür. Milli paramız Türk Lirasıdır. Her Türk vatandaşı parasının arkasında durmalıdır" ifadelerini kullandı.
12 Ağustos 2018 Pazar

KONYA BOZKIR DEREİÇİ GÖLETİ VE SULAMASI %25 ORANINDA GEKLEŞTİRİLDİ.

Detay:

Konya İli Bozkır İlçesi Dereiçi mahallesinin 1 km güneyinde gedimen Deresi üzerindedir. 

740 dekar arazinin borulu şebeke ile sulanması amacıyla ele alınmıştır.

İşin fiziki gerçekleşme oranı%25' dir




6 Ağustos 2018 Pazartesi

Gıdada israfı önleyemezsek gelecek karanlık

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Her yıl üretilen 4 milyar tonluk gıdanın sadece 2,7 milyar tonu tüketilirken, 1,3 milyar tonu israf ediliyor"

-"Dünyada üretilen sebze meyvenin yüzde 46'sı sofraya ulaşmıyor"

-"Açlık sorununu çözmenin yolu israfı önlemekten geçiyor"

-"Gıda israfı konusunda halkı bilinçlendirecek kamu spotları hazırlanması ve israf konusunun medyada geniş yer alması toplumsal bilinç sağlanması için önemli bir ihtiyaçtır"

 

Ankara – 05.08.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, her yıl üretilen 4 milyar tonluk gıdanın sadece 2,7 milyar tonunun tüketildiğini, 1,3 milyar tonluk gıdanın israf edildiğini bildirerek, "açlık sorununu çözmenin yolu israfı önlemekten geçiyor. 2050 yılına kadar gıda tüketiminin en az 1,6 milyar ton artacak. Bunun yarısı israfın azaltılmasıyla karşılanabilir" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, halen 7,7 milyara yaklaşan dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9,8 milyara yükselmesinin beklendiğini belirtti.

Halen küresel düzeyde tarımın kişi başına 4 bin 600 kalorilik üretim yaptığını vurgulayan Bayraktar, bunun dünya nüfusunu doyurmaya rahatlıkla yeteceğini ama Birleşmiş Milletler verilerine göre 815 milyon insanın açlık çektiğini, bunlardan 124 milyonunun ise açlıktan ölmek üzere olduğuna dikkati çekti.

 Dünyada üretilen gıdanın yaklaşık üçte birinin çöpe gittiğini belirten Bayraktar, "Bu rakam, 2,5 milyardan fazla insanı doyurmaya yetecek kadar çok. Dünyada üretilen sebze meyvenin yüzde 46'sı sofraya ulaşmıyor" diye konuştu.

-İsraf büyük boyutlarda-

Ulusal Kaynakları Savunma Konseyi (NRDC) raporuna göre, ABD'de her yıl üretilen gıdanın yüzde 40'ı, meyve ve sebzenin yüzde 52'si, deniz ürünlerinin yüzde 50'si, tahıl ürünlerinin yüzde 38'i, et ürünlerinin yüzde 22'si atıldığını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

"Diğer gelişmiş ülkelerin de ABD'den farkı yok. Ülkemizde de çok büyük israf var. Üretilen meyve sebzenin en az yüzde 25-30'u daha sofraya ulaşmadan çöpe gidiyor.

Araştırmalara göre gıda israfının yüzde 42'si evlerde meydana geliyor. İsrafın yüzde 39'u üreticiler, yüzde 5'i perakendeciler, yüzde 14'ü de yemek sektöründe gerçekleşiyor.

Açlık sorununu çözmenin yolu israfı önlemekten geçiyor. Her yıl üretilen 4 milyar tonluk gıdanın sadece 2,7 milyar tonu tüketilirken, 1,3 milyar tonu israf ediliyor.

2050 yılına kadar gıda tüketimi en az 1,6 milyar ton artacak. Bunun en az yarısı israfın azaltılmasıyla karşılanabilir.

İsrafı azaltamazsak üretmemiz gereken ek gıda, 2,4 milyar tonu bulacak."

 

-"İsrafın önlenmesi için yapılması gerekenler"

İsraf ile ilgili mücadelenin tarladan başlaması, kayıpların önlenmesi bakımından; yapılacak eğitim faaliyetleriyle üreticilerin yetiştirme tekniklerinin yanı sıra hasat teknikleri konusunda da bilgilendirilmesinin sağlanması gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Üreticilerimiz üretim sırasında yanlış uygulamalar yapmamalı, hastalık ve zararlılarla mücadele konusunda dikkatli davranmalıdır.

Ürün olgunlaşmadan önce veya aşırı olgunlaşmış şekilde toplamamalı, bahçede uygun meyve ve sebze toplama kapları bulundurmalı, ürün güneşten korunmalı ve paketleme tesislerine teslimde veya pazara taşımada gecikilmemelidir.

 Hasat edilen ürünler uygun şekilde paketlenmeli, taşınmalı ve depolanmalıdır. Bu amaçla soğuk hava depolarının sayısı ve kapasitesi yükseltilmeli ve bu tesislere verilen destekler artırılarak devam etmelidir."

 

-İsrafı önleme konusunda tüketicinin yapması gerekenler-

İsrafı önleme konusunda tüketicinin de yapması gerekenler olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Tüketici ürünü, kayba ve israfa uğratmayacak miktarda ihtiyacı kadar satın almalıdır.

Başta sebze, meyve olmak üzere ürünleri uygun saklama ve kullanma şartlarına uymalı, zamanını geçirmeden değerlendirmelidir.

Alışverişe gitmeden önce evdeki yiyecekleri gözden geçirerek bir alışveriş listesi yapmalı, ihtiyacından fazlasını almamalıdır.

Ülkemizde her gün 5 milyon ekmek israf edilmektedir. İhtiyacın üzerinde ekmek alınmamalı, bayatlayan ekmekler uygun bir şekilde değerlendirilmelidir.

Evde veya lokantalarda yemek küçük porsiyonlar halinde servis edilmeli, yenebilecek kadar alınmalı, tabakta yemek bırakılmamalıdır.

Sipariş edilen yemeğin fazla gelmesi durumunda kalanların paketlenmesini talep edilmelidir."

Bayraktar, israf konusunun dünyanın sorunu olduğunu, 7'den 70'e herkesin bu konuda bilinçlendirilmesi ve sorumluluk içinde hareket etmesinin sağlanması gerektiğini belirtti.

Şemsi Bayraktar, gıda israfı konusunda halkı bilinçlendirecek kamu spotları hazırlanması ve israf konusunun medyada geniş ölçekte yer almasının toplumsal bilinç sağlanması için önemli bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Ulusal Süt Konseyi bu yapıyla devam edemez, inandırıcılığını kaybetmiştir.

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya ile görüştüm. 'Ben USK üyesi değilim, süte müdahalemiz olmamıştır' dedi. Önemli olanın sürdürülebilir üretim olduğunu belirtti"

-"1 lira 70 kuruşluk fiyata Merkez Bankası'nın müdahale ettiğini ifade ederek 1 lira 60 kuruşa çekmeye çalışan USK, inandırıcılığını kaybetmiştir. Bunun sektöre vereceği zararı herkesin iyi hesaplaması lazım"

-"Ulusal Süt Konseyi'nde belirlenen, üzerinde anlaşılan fiyat açıklanmalı ve herkes o fiyata uymalıdır"

-"Konsey'in aynı konuda ardı ardına üç defa açıklama yapması bile sürecin iyi yönetilmediğini göstermektedir"

- "TZOB olarak Konseyden neden çıktığımız bu süreçte daha iyi anlaşılmıştır"

 

Ankara – 06.08.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ulusal Süt Konseyi'nin 27 Temmuz 2018 tarihindeki toplantı sonrası ardı ardına yaptığı açıklamaların çiğ süt fiyatı konusunda üreticinin kafasını karıştırdığını bildirerek, "Ulusal Süt Konseyi (USK), Konsey'de varılan anlaşmaya uygun hareket etmeli ve üzerinde anlaşılan fiyatı açıklamalı, herkes o fiyata uymalıdır" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye'de hayvancılığın, ağırlıklı olarak sınırlı gelir elde eden küçük işletmelerde yapıldığını, bu işletmelerin yaşamasının sektör açısından çok önemli olduğunu belirtti.

 

-"Çiğ süt fiyatı sürdürülebilir üretimi desteklemelidir"-

 

Bu çerçeveden bakıldığında, çiğ süt fiyatlarının sürdürülebilir üretimi desteklemesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Ülkemizde, Ulusal Süt Konseyi, çiğ süt tavsiye fiyatını belirlemektedir.

Ulusal Süt Konseyi 27 Temmuz 2018 tarihinde yaptığı toplantı sonrası, 'Soğutulmuş çiğ süt üretici tavsiye fiyatı yüzde 3,6 yağlı ve yüzde 3,2 proteinli çiğ süt için 1,70 TL/Litre olarak belirlenmiştir' şeklinde açıklama yapmış, daha sonra yaptığı ikinci açıklamada, '15.08.2018 – 31.12.2018 dönemine ait yüzde 3.6 yağ ve yüzde 3.2 proteinli soğutulmuş çiğ sütün bir önceki dönemde 1.53 TL/Litre olan tavsiye fiyatı, Merkez Bankası'nın uyarısıyla 15 Ağustos 2018'den geçerli olacak şekilde 1.70 TL/Litreye yükseltilmiştir' şeklinde değiştirmiştir.

Bunun üzerine konu tarafımızca takibe alınmış, Ulusal Süt Konseyi Başkanı Sabit Karaca ile görüşülmüş 'kendilerine uyarı yapan Merkez Bankası yetkilisinin kim olduğu, neden fiyatların değiştirilerek sitelerinde ilan edildiği sorulmuş', Sabit Karaca, yanıt olarak 'bu kafa karışıklığının bir kaç güne giderileceği, gerekli açıklamanın yapılacağını' ifade etmiştir. Aynı akşam yani 1 Ağustos 2018 tarihinde Konsey tarafından üçüncü açıklamada bulunulmuş, 'Ulusal Süt Konseyi 27 Temmuz 2018 tarihinde sektör paydaşları ile bir araya gelerek çiğ süt tavsiye fiyatı toplantısı yapılmıştır. Buna göre; soğutulmuş çiğ süt tavsiye fiyatı yüzde 3,6 yağlı ve yüzde 3,2 proteinli çiğ süt için 1,70 TL/Litre olarak belirlenmiştir' ifadeleri kullanılmıştır.

Konsey, yaptığı ilk açıklamada, 'üretici tavsiye fiyatı' ibarelerini kullanması, kamuoyunda tavsiye fiyatın 'net', 'üreticinin eline geçecek fiyat' olarak anlaşılmasına neden olmuştur. Toplantıda yapılan görüşmelerde de bu durum teyit edilmiştir. Üretici, gayet doğal olarak net litre başına 1 lira 70 kuruş alacağı kanısına varmıştır. Daha sonra bunun brüt fiyat olduğunu ima eden açıklamalar kafa karışıklığına neden olmuştur. 'Merkez Bankası'nın uyarısıyla' ibaresi de Merkez Bankası'nın olaya dahil olduğu 1,70 TL/Litre olan net fiyatı, brüte çevirdiği kanısı doğmasına yol açmıştır."

 

-"Merkez Bankası'nın fiyata müdahalesi söz konusu olmamıştır"-

 

Bütün bu gelişmeler üzerine Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ile görüştüğünü, Merkez Bankası olarak Ulusal Süt Konseyi kararına bir müdahalelerinin söz konusu olmadığını öğrendiğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

"Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya ile görüştüm. 'Ben USK üyesi değilim, süte müdahalemiz olmamıştır' dedi. Önemli olanın sürdürülebilir üretim olduğunu belirtti. Bu ifadeyle USK, inandırıcılığını kaybetmiştir.

Ulusal Süt Konsey'in aynı konuda ardı ardına üç defa açıklama yapması bile sürecin iyi yönetilmediğini göstermektedir. Konsey üretici başta olmak üzere her kesimin hak ve menfaatlerini korumak, süt sektörünün geleceğini planlamak, sorunlarını beraberce aşmak için kurulmuştur. Bu yapısını korumalı ve buna uygun hareket etmelidir. Üreticinin alın teri korunmalıdır.

Bu süreçte Konseydeki üretici birliklerinin sözünün geçmediği, üreticilerin söz hakkının olmadığı anlaşılmıştır. Üretici birliklerinin aleyhine süt fiyatı düşürülmeye çalışılmıştır. Üretici maliyetinin arttığı dikkate alınmamıştır.

Bakanlık ve üretici birliklerinin üretici maliyetinin arttığı görüşünün aksine, Merkez Bankası bahane edilerek süt fiyatları düşürülmeye çalışılmıştır. Süt Konseyi güven kaybetmiştir. TZOB olarak işte bu nedenle Ulusal Süt Konseyi'nden çekildik. Konseyden neden çıktığımız bu süreçte daha iyi anlaşılmıştır. Ulusal Süt Konseyi bu yapıyla hayatına devam edemez, Konsey'in yapısı değiştirilmeli daha etkili bir hale getirilmelidir. Söz hakkı olmayan üretici birliklerinin de Ulusal Süt Konseyi'nde kalma nedenini anlayabilmiş değiliz.

1 lira 70 kuruşluk fiyata Merkez Bankası'nın müdahale ettiğini ifade ederek 1 lira 60 kuruşa çekmeye çalışan USK, inandırıcılığını kaybetmiştir. 1 lira 70 kuruşluk fiyat da üreticiyi kurtarmazken, bu fiyatı brüt 1 lira 70 kuruş açıklayıp, üretici fiyatını 1 lira 60 kuruşa çekmenin sektöre vereceği zararı herkesin iyi hesap etmesi lazım. Ulusal Süt Konseyi'nde belirlenen, üzerinde anlaşılan fiyat açıklanmalı ve herkes o fiyata uymalıdır.

TZOB olarak toplantı öncesinde uzmanların dile getirdiği 1,5 süt/yem paritesine göre olması gereken fiyatı açıklamış ve üreticinin eline 2 lira 6 kuruş geçmesi gerektiğini bildirmiştik. Bu açıklamamızın arkasındayız. Şu andaki fiyatlara göre 1,5 süt/yem paritesiyle olması gereken üretici çiğ süt fiyatı 2 lira 7 kuruştur. Son dönemde döviz kurundaki değişimler hammaddede dışa bağımlı olan yem sektöründe maliyetleri artırmıştır. Ziraat Odalarımızın kayıtlarına göre, 2017/2018 Temmuz döneminde, yüzde 18 proteinli süt yeminin fiyatı yüzde 27,3, yılın yedi aylık bölümünde ise yüzde 21,7 oranında artmıştır. Süt hayvancılığı açısından elektrik de önemli bir maliyet kalemidir. En son 1 Ağustos 2018 tarihinden geçerli olmak üzere hayvancılık işletmelerinde elektrik fiyatlarına yüzde 13,9 zam yapılmıştır."

 

-"Maliyet artışlarına tedbir alınmalı"-

 

Bayraktar, hayvancılık işletmelerinin, yükselen yem fiyatları ve elektrik gibi diğer maliyetlerdeki artışlar nedeniyle uyarı verdiğini, maliyet artışlarına tedbir alınması gerektiğini, fiyatların bu seviyede seyretmesi halinde sektörde damızlık hayvanların kesilmesinin kaçınılmaz olacağını belirtti.

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Muafiyet geçen sürelere borçlanma imkanı getirilsin…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çiftçilerimizin mağduriyetinin önlenmesi için, muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına ilave edilmeli, bu süreler için borçlanma imkanı sağlanmalıdır"

-"Çiftçilerimiz, muafiyet dönemlerinde çalışmaya devam ediyor. Sadece geliri prim ödeyecek güçte olmadığı için muafiyet belgesiyle tarım Bağ-Kur sigortalılıklarını durduruyorlar"

-"Bu durumdaki çiftçilerimiz, borçların yapılandırılmasıyla ilgili 7143 sayılı kanunundan yararlanamadılar"

-"Çiftçilerimizin muafiyette geçen sürelerde ödemedikleri prim borçları yapılandırılmalıdır. Bu düzenleme çıkana kadar da 31 Temmuz'da sona erecek borç yapılandırmayla ilgili 7143 sayılı kanunun başvuru süresi uzatılmalıdır"

Ankara – 29.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçilerin, muafiyet dönemlerinde çalışmaya devam ettiklerini, sadece geliri prim ödeyecek güçte olmadığı için muafiyet belgesiyle tarım Bağ-Kur sigortalılıklarını durdurduklarını bildirerek, "Çiftçilerimizin mağduriyetinin önlenmesi için, muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına ilave edilmeli, bu süreler için borçlanma imkanı sağlanmalıdır" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, muafiyetin, yeterli tarımsal gelir sağlamayan çiftçiler için önemli bir hak olduğunu, bu hakla çiftçinin sigortalı kalma imkanını tamamıyla sona erdirmediğini, geçici bir süre dondurduğunu belirtti.

Şemsi Bayraktar, prim ödeyebilecek tarımsal geliri sağlayamayan çiftçilerin, tarım Bağ-Kur sigortalarını, Ziraat Odalarından aldıkları muafiyet belgesiyle durdurduklarını, yeterli tarımsal geliri sağladıklarında tarım Bağ-Kur sigortalarını yeniden başlattıklarını bildirdi.

-Muafiyet alt sınırı 1691 lira 25 kuruş-

Belirlenen sınırlara göre, aylık olarak, 2016'da 1262 lira 70 kuruş, 2017'de 1422 lira, 2018 için 1691 lira 25 kuruş tarımsal gelir elde etmeyen çiftçinin, üyesi bulunduğu Ziraat Odası'ndan muafiyet belgesi alarak, sigorta prim ödemelerini durdurabildiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"2008 için tarım Bağ-Kur'lularda aylık prim gün sayısı 15 idi. Bu sayı her yıl 1'er puan artırıldı ve 2016'de 23, 2017'de 24, 2018'de 25'e çıktı. Muafiyet için aylık tarımsal gelir alt sınırı, prim gün sayılarının günlük asgari ücrete çarpılmasıyla bulunuyor. Bu rakam, 2008 için 304 lira 20 kuruştu. 2018'de bu rakam 1691 lira 25 kuruşa çıktı. Bu kadar tarımsal geliri sağlayamayan çiftçilerimiz talepleri halinde Ziraat Odası'ndan muafiyet belgesi alıp prim ödemesini durdurabiliyor. Bu geliri aşmaları veya istekleri halinde, üyesi olduğu Ziraat Odası'na başvurup muafiyet halinin kalktığını gösterir belge alıp yeniden tarım Bağ-Kur sigortalılığını başlatabiliyorlar. Halen aylık sigorta primini düzenli ödediği için 5 puanlık sigorta indirimden yararlanan çiftçilerimiz için 498 lira 92 kuruş, yararlanamayan çiftçilerimiz için 583 lira 48 kuruş. Aylık 1691 lira 25 kuruş tarımsal gelir sağlamayan çiftçilerimiz, bu tutarlardaki primi ödeyemediklerinden muafiyet için başvuruyorlar."

-"Çiftçilerimiz muafiyet dönemi için de yapılandırmadan yararlanmalı"-

Bu durumdaki çiftçilerin borçların yapılandırılmasıyla ilgili 7143 sayılı kanun çıkınca mağdur duruma düştüklerine, herhangi bir yapılandırmadan da faydalanamadıklarına dikkati çeken Bayraktar, "çiftçilerimizin muafiyette geçen sürelerde ödemedikleri prim borçları yapılandırılmalıdır. Bu düzenleme çıkana kadar da 31 Temmuz'da sona erecek borç yapılandırmayla ilgili 7143 sayılı kanunun başvuru süresi uzatılmalıdır. Çiftçilerimizin mağduriyetinin önlenmesi için, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 41. maddesine bir fıkra eklenmeli, muafiyette geçen süreler de çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına ilave edilmeli, bu süreler için borçlanma imkanı sağlanmalıdır" dedi.

Ayçiçeğinde fiyat ayçiçeği/buğday paritesine göre belirlenmeli…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Birlikler, üretici maliyetlerini göz önünde bulundurmalı ve piyasayı düzenleyici bir fiyat açıklamalıdır"

-"Sıvı yağ tüketiminin dörtte üçünü karşılayan ayçiçeğinde, üretimin artması ve yağ açığının kapanması için fiyat açıklanırken, ayçiçeği/buğday paritesinin 2'nin altına düşmemesine dikkat edilmelidir"

-"Parite 2'nin altına düştüğünde üretici, ayçiçeğinden buğdaya kayıyor"

 

Ankara – 29.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülke açısından çok önemli bir ürün olan ayçiçeğinde hasadın başladığını bildirerek, "Birlikler, üretici maliyetlerini göz önünde bulundurmalı ve piyasayı düzenleyici bir fiyat açıklamalıdır" dedi.

Bayraktar, sıvı yağ tüketiminin dörtte üçünü karşılayan ayçiçeğinde, üretimin artması ve yağ açığının kapanması için fiyat açıklanırken, ayçiçeği/buğday paritesinin 2'nin altına düşmemesine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tohumlarında yüzde 40-45 yağ bulunan ayçiçeğinin, küspesinin de yüzde 30-40 protein içermesi nedeniyle hayvancılık açısından değerli bir yem maddesi olduğunu belirtti. Yemeklik yağ dışındaki ayçiçeği yağlarının, sabun ve boya sanayinde değerlendirildiğini, saplarının da yakacak olarak kullanıldığını vurgulayan Bayraktar, saplarının yakılmasından sonra oluşan külün yüzde 36-40 oranında potasyum içeriği nedeniyle gübre olarak değerlendirildiğine dikkati çekti.

Bu yıl dünyada ayçiçeği ekim alanlarının yüzde 2,6 artmasına karşın, verimdeki azalma nedeniyle üretimde yüzde 0,8'lik gerileme yaşanacağı bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Dünya ayçiçeği üretiminin yüzde 28,7'sini Ukrayna, yüzde 22,3'ünü Rusya, yüzde 19,4'ünü Avrupa Birliği ülkeleri, yüzde 7,5'ini ise Arjantin gerçekleştiriyor. Ülkemizin dünya üretiminden aldığı pay yüzde 4,2'yi buluyor.

Son yıllarda, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ekim alanlarının artması, yağ açığının kapatılması amacıyla yapılan destekler, verim artışı, ÇUKOBİRLİK'in de ayçiçeği alımına başlaması gibi sebeplerle ayçiçeği üretimi artsa da yine ihtiyacımızı karşılayamıyoruz. Geçen yıl 1 milyon 800 bin tonu yağlık, 164 bin tonu çerezlik olmak üzere 1 milyon 964 bin ton ayçiçeği üretimi gerçekleştirdik. Bu yıl 1 milyon 952 bin tonluk bir üretim bekliyoruz."

 

-"Birliklerin açıklayacağı fiyat üreticimiz açısından çok önemli"-

 

Yağlık ayçiçeği alımı yapan Trakyabirlik, Karadenizbirlik ve Çukobirlik'in açıklayacağı fiyatın üreticiler açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Birlikler, üretici maliyetlerini göz önünde bulundurmalı ve piyasayı düzenleyici bir fiyat açıklamalıdır.

Hasat döneminde ayçiçeği veya ayçiçeği yağı ithalatı yapılmamalıdır.

Üretimin cazip hale gelmesi için hasadın yoğunlaştığı dönemlerde fiyat düşüşleri önlenmelidir.

Ayçiçeği üretim alanlarının başka ürünlere kaymasını önlemek bakımından, üretimi teşvik edici bir parite sistemi uygulanmalıdır.

Fiyat bakımından, ayçiçeği/buğday paritesinin 2'nin altına düşmemesine dikkat edilmelidir. Parite 2'nin altına düştüğünde üretici, ayçiçeğinden buğdaya kayıyor.

Ayçiçeği tarımı, ülkemizde, bazı bölgeler hariç genelde kuru koşullarda yapılmaktadır. Özelikle buğday-ayçiçeği münavebesinde ayçiçeğinden sonra ekilen buğdayın verimi üçte bir, bazı yıllarda yarı yarıya artmakta, buğday kalitesi de olumlu yönde etkilenmektedir.

Ayçiçeğinde sulamaya yönelik teşvikler artırılmalı, sulamada kullanılan elektrik fiyatları makul bir seviyeye çekilmelidir."

Bayraktar, ayçiçeği üreticilerinin bu hasat ve pazarlama sezonunda alın terinin karşılığını almasını ve bereketli bir hasat geçirmelerini diledi.

25 Temmuz 2018 Çarşamba

Yapılandırmada son başvuru 31 Temmuz

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Vergi, SGK prim ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılmasından yararlanmak için başvuru yapılması bir zorunluluk"

-"Çiftçilerimizin borç yapılandırmalarından faydalanabilmeleri için 31 Temmuz 2018'e kadar başvurmaları gerekiyor"

-"Borçlar, peşin veya 2, 6, 9, 12 ve 18 taksitte ödenebilecek"

-"Taksitler eşit olacak ve ikişer aylık dönemlerde yatırılacak"

-"Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan borçlarda ilk taksit ödemesi, Ağustos 2018'de yapılacak"

-"Vergi ve vergi cezaları, ecrimisil, idari para cezaları gibi bazı kamu alacaklarına ilişkin faiz, zam, gecikme zammı ve faizi gibi fer'i borçlarda ilk taksit, Eylül 2018'de ödenecek"

-"Başvuru ve ödemeler, borçlu olunan kurumun tahsil dairelerine yapılacak"

Ankara – 25.07.2018 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, vergi, SGK prim ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılmasından yararlanmak için başvuru yapılmasının bir zorunluluk olduğunu bildirerek, "yapılandırmada son başvuru tarihi 31 Temmuz. Çiftçilerimizin, borç yapılandırmalarından faydalanabilmeleri için 31 Temmuz 2018'e kadar başvurmaları gerekiyor" dedi.

Bayraktar, 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 18 Mayıs 2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirtti.

Yapılandırmanın 31 Mart 2018 tarihine kadar olan borçları içerdiğini hatırlatan Bayraktar, kanun kapsamındaki kamu alacaklarını yapılandırabilmek için 31 Temmuz 2018'e kadar başvuruda bulunulması gerektiğini vurguladı. Bayraktar, başvuruların, borçlu olunan kurumun tahsil dairelerine yapılacağını bildirdi.

-Ödeme esasları-

Kanunun çiftçileri de ilgilendiren hükümler içerdiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Tahakkuk ettiği halde ödenmemiş sosyal sigorta primi, emeklilik keseneği, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, isteğe bağlı sigorta primi, topluluk sigortası primi, damga vergisi, özel işlem vergisi, eğitime katkı payı belirtilen süre ve şekilde ödenirse, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammının tamamının tahsilinden vazgeçilecek. Hesaplanan tutarlar peşin veya taksitler halinde ödenebilecek.

Borçlular, ödeme seçeneklerinden (peşin, 2, 6, 9, 12 ve 18 taksit) birini başvuru esnasında tercih edecek.

Yapılandırılan borçların taksitler halinde ödenmesi halinde, söz konusu borçlar, belirlenen katsayılara göre artırılmış olarak ödenecek.

Taksitler, eşit olacak ve ikişer aylık dönemler halinde yatırılacak. Azami süreler aşılmamak kaydıyla yapılandırılan borçların 2, 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitte de ödenmesi mümkün olacak.

Taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde bu süre, tatili izleyen ilk iş günü mesai saati sonunda bitecek.

Hesaplanan tutarın tamamının ilk taksit ödeme süresi içinde peşin olarak ödenmesi halinde katsayı uygulanmayacak.

-SGK'da ilk taksit Ağustos, diğer borçlarda Eylül aylarında ödenecek-

Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan borçlar, SGK tahsil dairelerine ödenecek. Ödemelerin ilk taksiti, Ağustos 2018'de yapılacak.

Vergi ve vergi cezaları, ecrimisil, idari para cezaları gibi bazı kamu alacaklarına ilişkin faiz, zam, gecikme zammı ve faizi gibi fer'i alacaklar da yeniden yapılandırılacak. Bu borçlarda ilk taksidin ödemesi, Eylül 2018'de yapılacak."

Bayraktar, çiftçilerin borçlu bulundukları kurum esas alınarak, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, İl özel idareleri, belediyeler ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına bağlı tahsil dairelerine ödeyeceğini belirtti.
23 Temmuz 2018 Pazartesi

Anızın ateşi toprağı öldürüyor

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:

-"Anız yakma, çevreye, biyoçeşitliliğe ve tarımsal üretime zarar veren ilkel bir yöntemdir"

-"Doğal dengeyi bozan anız yakma, birçok canlının beslenme, barınma ve korunma ortamını da yok eder"

-"Anızın yakılması tarımsal üretimde döngünün bozulmasına ve toprakta verimliliğin azalmasına neden olmaktadır"

-"Üreticilerimiz, sürüm maliyetini en aza indiren, anıza ekim yapılan toprak işlemesiz tarıma yönlendirilmelidir"

-"Anıza ekim, hem maliyetleri düşürüyor hem de anızın organik madde olarak toprakta kalmasını sağlıyor"


Ankara – 23.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, anız yakmanın, çevreye, biyoçeşitliliğe ve tarımsal üretime zarar veren ilkel bir yöntem olduğunu bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, özellikle hububat ekili alanlarda hasattan sonra kalan anızın rutin bir tarımsal uygulama gibi yakıldığını belirtti. Şemsi Bayraktar, "Yaşanacak sorunları yeterince kavrayamayan çiftçilerimiz ne yazık ki anız yakmaktadır. Özellikle organik maddesi çok düşük ve erozyona çok açık olan topraklarda anız yakılmamalı, bilakis sürülerek veya parçalanarak toprağa yeniden kazandırılmalıdır" dedi.

Anız yakmanın beklenen faydanın aksine toprağa ve çevreye çok ciddi zararlar verdiğini anlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Anızın yakılması; bitki artıklarının masrafsız bir şekilde ve kısa zamanda ortadan kaldırılması, sürümün kolaylaştırarak ikinci ürün yetiştirmek için zaman tasarrufu sağlaması, toprak üzerine düşen yabancı ot tohumlarının yok edilmesi gibi nedenlerden dolayı üreticilerimiz için cazip hale gelmektedir.

Ancak beklenen bu faydanın aksine anız yakmak toprağa ve çevreye çok ciddi zararlar vermektedir. Anızın yakılmasıyla, toprağın en üst katmanında fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri ile toprak verimliliğini ve biyolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir.

Özellikle rüzgar ve su erozyonunun olduğu yerlerde, nadasın uygulandığı alanlarda ve ayrışmanın hızlı olduğu durumlarda anız yakmanın verdiği zarar daha da artmaktadır. Ayrıca, hasat sonrası tarla yüzeyinde kalan bitkisel artıklar toprağı tavında tutmakta ve meyilli arazilerde verimli toprağın su ve rüzgâr erozyonuyla kaybolmasına engel olmaktadır. Çünkü anız, yağışların şiddetle toprağa düşmesini engeller, yüzey akış hızını azaltır, yağışın toprağa sızmasını sağlar."

-"Anız yakma sonucu çıkan yangınlar, milyarlarca liralık zarara yol açıyor"-

Anız yangınlarının toprakta yaşayan birçok canlının zarar görmesine neden olduğunu ifade eden Bayraktar, "Doğal dengeyi bozan anız yakma, birçok canlının beslenme, barınma ve korunma ortamını da yok eder" diye konuştu.

Anız yakan üreticinin istemeden kendi ekonomisine ve çevreye zarar verdiğini, hava kirliliğine neden olduğunu anlatan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Toprakta bulunup gözle görülmeyen mikroorganizmaların faaliyetleri sonucunda organik madde parçalanır, ayrışır ve humus dediğimiz şekle dönüşür. Bu da toprakta bitki besin elementlerinin çoğalmasına, toprağın su tutma kapasitesinin artmasına, bu nedenle tarımsal üretimde verimliliğin artmasına sebep olur. Anız yakılması bu mikroorganizmalara zarar vermektedir.

Hasat sonrasında geriye kalan anızın yakılması orman yangınları, telefon ve enerji iletim hatlarının yanması, sis oluşumu nedeniyle çeşitli trafik kazalarına yol açması, hasat edilmemiş komşu tarlalara yangın sıçraması, yakın köylerdeki hayvan barınaklarının ve yerleşim birimlerinin yanması gibi birçok riskleri ortaya çıkarmaktadır. Anız yakma sonucunda çıkan yangınlar, her yıl milyarlarca liralık maddi zararlara neden olmaktadır. İşin ekonomik boyutu verilen zararın görünmeyen yönüdür. Çünkü hayvan yemi olarak kullanılmasının yanında birçok yararı olan sap-saman yok edilmektedir. Bu ülkemiz ekonomisi için büyük bir kayıptır."

 -"Anızın yakılması toprakta verimliliğin azalmasına neden olmaktadır"-

    Bayraktar, verimli hasat alabilmek için doğal kaynakların korunması gerektiğine işaret etti. Toprakta bulunan makro ve mikroorganizmaların, topraktaki organik maddelerin parçalanması, besin maddelerinin tekrar toprağa kazandırılması ve havadaki azotun bitkilerce alınabilir formlara dönüşmesi için önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Anızın yakılması tarımsal üretimde döngünün bozulmasına ve toprakta verimliliğin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenlerle topraktaki organik maddenin kaynağını oluşturan bitki artıklarının yakılmadan özel toprak işleme aletleri ile işlenerek, sürdürülebilir toprak verimliliği ve topraklarda sürdürülebilir biyolojik ve fiziksel koşulların oluşturulması için esastır" ifadelerini kullandı.

-"Üreticilerimiz toprak işlemesiz tarıma yönlendirilmelidir"-

Doğrudan ekim sistemlerinin dünya genelinde yaygınlaştığını ifade eden Bayraktar, "Ülkemizde de uygulanan ancak henüz yaygın olmayan bu sistemle hiç toprağı işlemeden anız üzerine ekim yapılabilmektedir. Bu sistemle hem maliyetler düşmekte hem de anızın organik madde olarak tekrar toprakta kalması sağlanmaktadır. Üreticilerimiz, sürüm maliyetini en aza indiren, anıza ekim yapılan toprak işlemesiz tarım tekniğine yönlendirilmelidir. Hasat sonrası ürün artıklarının özellikle erozyon riski yüksek olan bölgelerde, tamamen veya kısmen toprak yüzeyinde bırakılması gereklidir" diye konuştu.
22 Temmuz 2018 Pazar

Büyükşehir ve KOP İdaresi İki Örnek Projeyi Hayata Geçiriyor

Detay:

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasında Konya Bilim Merkezi odaklı "Bahçede Bilim" ve "Herkese Biraz Gökyüzü" projelerinin protokolü imzalandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya Bilim Merkezi'nin sadece Konya'ya değil, bölgenin tamamına hizmet veren bir merkez olduğunu belirterek, KOP İdaresi işbirliğinde hayata geçirilecek projelerin merkezi hükümetle yerel yönetim birlikteliğinin güzel bir örneği olduğunu söyledi. KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı İhsan Bostancı, başkanlık olarak öncelikli hedeflerinin bölge ekonomisinin topyekûn kalkınması olduğunu, bu nedenle çok sektörlü kalkınma planları çerçevesinde farklı alanlarda çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasında Konya Bilim Merkezi odaklı iki farklı projenin protokolü imzalandı.

"Bahçede Bilim" ve "Herkese Biraz Gökyüzü" projelerinin imza töreni öncesi konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, KOP İdaresiyle Büyükşehir Belediyesi'nin çok önemli projeler yürüttüğünü ifade etti.

Konya Bilim Merkezi'nin özellikle çocukların ve gençlerin bilime merakını ve ilgisini artırmak için önemli bir yer olduğunu dile getiren Başkan Altay, "Konya bir sanayi şehri ama aynı zamanda bir tarım şehri. Konya Bilim Merkezi de KOP İdaresi işbirliğiyle özellikle şehirde yaşayan çocukların tarımsal gelişmeleri öğrenmesi açısından çok önemli bir projeyi hayata geçiyor. İnşallah Bilim Merkezimiz böylece gelen ziyaretçilerimize tarım konusunda da önemli bir merkez olacaktır" dedi.

MERKEZİ HÜKÜMET YEREL YÖNETİM BİRLİKTELİĞİ

KOP İdaresinin yerel kalkınmada hem belediyelerle hem de üniversitelerle önemli işlere imza attığını belirten Başkan Altay, "Bu bağlamda Ürgüp Astro Fest 2018 kapsamında da birlikte bir proje yürütüyoruz. Ürgüp'te olması çok önemli. Konya Bilim Merkezi sadece Konya'ya değil, bölgenin tamamına hizmet veren bir merkez. Gökyüzü de hepimizin merak ettiği bir alan. Çocuklarımıza hem Bilim Merkezinde bir eğitim hem yerinde bir gözlem imkanı sunuyoruz. Bunların kaynakları da KOP İdaremiz tarafından karşılanıyor. KOP İdaresi Başkanımızın şahsında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu aslında bir merkezi hükümet yerel yönetim birlikteliğidir. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümetimizin tüm üyelerine teşekkür ediyoruz" diye konuştu.

ÇOK DAHA GÜZEL İŞLERDE BİRLİKTE OLACAĞIZ

KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı İhsan Bostancı ise "Özellikle tarım alanında çiftçilik mesleğinden gençlerimizin uzaklaşmasına yönelik olarak yürüttüğümüz bazı faaliyetlerimiz var. Bugün imzalayacağımız proje de bunlardan biri. Konya Bilim Merkezi bünyesinde kurulacak bitki tanıma faaliyet alanları, atölyeler, 2 adet sera, ekim-kazı alanları, böcek ve bitki inceleme alanları, okuma köşeleri ile yılda yaklaşık 220 bine ulaşan ziyaretçinin tarımsal üretim süreç ve tekniklerini, bitki çeşitleri ve polinasyonda görev alan arı ve böcek türlerini görüp tanıyabilmeleri, düzenlenecek yaklaşık 125 farklı bilimsel atölye ile tarımsal sulama, dikey ve topraksız tarım, ilaçsız tarım, modern üretim teknikleri gibi alanlarda uygulamalı olarak bilgi ve deneyim sahibi olmaları hedeflenmektedir" şeklinde konuştu.

"Herkese Biraz Gökyüzü Projesi"ni de gençlere ve dezavantajlı kesimlere yönelik çalışmalar kapsamında değerlendirdikleri bir proje olduğunu anlatan Bostancı, "Proje, Ürgüp'te önümüzdeki hafta düzenlenecek bir astronomi festivalinin gerçekleştirilmesini öngörüyor. Bundan sonraki dönemde de Büyükşehir Belediyemizle çok çok daha güzel ve büyük ölçekli işlerde bir arada olmanın gayreti içerisinde olacağız" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı İhsan Bostancı tarafından "Bahçede Bilim" ve "Herkese Biraz Gökyüzü" projelerinin protokolü imzalandı.

BAHÇEDE BİLİM PROJESİ

Proje kapsamında, çiftçilik mesleğinin yeni nesillere tanıtılması amacıyla Konya Bilim Merkezinde bir reyon açılacak. Çocuklar ve gençlerin doğa ile tanışmalarına imkan sağlayacak, bizzat kendileri uygulayarak ve gözlemleyerek tarımsal üretim tekniklerini görüp öğrenebilecekleri reyonda düzenlenecek etkinliklere yılda 220 bin ziyaretçinin katılımı planlanıyor.

HERKESE BİRAZ GÖKYÜZÜ PROJESİ

Özellikle dezavantajlı çocuklara ve gençlere bilim, astronomi ve uzayı sevdirmenin amaçlandığı projede bilimin gündelik hayattaki yeri kurulacak atölye ve etkinliklerle anlatılacak. Bu kapsamda; Konya Bilim Merkezi bünyesinde astronomi ile sanatın birleştirileceği bir Astronomi Sanat (Astro-Sanat) Atölyesi oluşturulacak. Bu atölyede eğitim alan çocuklar ve ailelerinin katılımıyla Nevşehir ili Ürgüp ilçesinde bir Astronomi Festivali (Astro-Fest) düzenlenecek. Çocuklar öğrendikleri bilgileri güneş, ay, gezegen gözlemleri, astronomi söyleşileri ile pekiştirecek.

İki projenin 1 milyon 855 bin lira olan toplam bütçesi KOP İdaresi tarafından karşılanacak.

Fındıkta hasada doğru

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Külleme hastalığı, fındık kokarcası nedeniyle fındık rekoltesinde düşüş bekliyoruz"

-"Rekoltedeki düşüşün fındıkta maliyeti daha da yükselteceğini tahmin ediyoruz"

-"Fındık, hem ülkemiz hem de Karadeniz bölgemiz açısından vazgeçilmez bir ürün"

-"400 bin aile, 706 bin hektar alanda, dünya fındık üretiminin yüzde 70'ini, dünya fındık ihracatının yüzde 75'ini karşılıyor"

-"Buna rağmen fındık fiyatını ülkemiz belirleyemiyor, üreticimizin kaderi alıcıya ve ithalatçıya bağlı kalıyor"

-"TMO'nun piyasada olmasından başta çare yok. Fındıkta fiyat, dolayısıyla üretici gelirinde istikrar sağlanması için TMO piyasada yer almalı, ürün ihtisas borsaları ve bu kapsamda fiyatın ülkemizde belirlenmesi için fındık borsası kurulmalı, lisanslı depolaryaygınlaştırılmalıdır"

-"Fındıkta ürün ihtisas borsalarıyla çiftçilerimizin ürün senedine karşılık sıfır faizli kredi alması sağlanmalıdır"

-"TMO, yükselen enflasyon, maliyetler ve üretici refahını göz önünde bulundurarak fiyat açıklamalıdır"


Ankara – 22.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Gıda ve Orman Bakanlığı tarafından rekolte açıklaması henüz yapılmamakla birlikte, külleme hastalığı, fındık kokarcası nedeniyle fındık rekoltesinde düşüş beklediklerini bildirdi.

Bayraktar, Ağustos ayının ilk günlerinde başlayacak fındık hasadıyla ilgili yaptığı açıklamada, çiftçinin artan girdi fiyatları nedeniyle başta mazot olmak üzere girdilere erişimlerinin zorlaştığını belirterek, "maliyetler arttı. Rekoltedeki düşüşün fındıkta maliyeti daha da yükselteceğini tahmin ediyoruz" dedi.

Şemsi Bayraktar, fındığın, hem ülke hem de Karadeniz bölgesi açısından vazgeçilmez, ülkeye çok büyük miktarlarda döviz kazandıran bir ürün olduğunu, 400 bin ailenin, 706 bin hektar alanda, dünya fındık üretiminin yüzde 70'ini, dünya fındık ihracatının yüzde 75'ini karşıladığını bildirdi.

2015-2016 sezonunda 2,3 milyar dolar, 2016-2017 sezonunda 1,9 milyar, 2017-2018 sezonunun 1 Eylül-15 Temmuz arası döneminde 1,65 milyar dolar fındık ihraç edildiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"400 bin aile doğrudan üretici olarak, onbinlerce aile fındık nakliyesi, işlenmesi, ticareti, işçiliğinden, yüzbinlerce esnaf ailesi de fındığın yarattığı ekonomik değerden faydalanarak geçimini sağlıyor. Karadeniz Bölgemizin ekonomisinin büyük bölümü fındığa dayalıdır. Ülkemiz de fındık üretimi ve ihracatında dünyada bir tekeldir. Yıllara göre değişmekle birlikte dünya üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini, ihracatının ise yüzde 75'ini ülkemiz karşılıyor.

 Buna rağmen, fındıkta, satıcısı çok, alıcısı çok az olan oligopol piyasa yapısı yüzünden fındık fiyatını ülkemiz belirleyemiyor. Arz talep kuralı fındık piyasasında işlemiyor. Ürün az olduğunda bile fiyatların yükselmediğini geçtiğimiz yıllarda gördük. 400 bin üreticimizin fındık fiyatında söz hakkı yok. Çünkü alivre satış var, lisanslı depolar yaygın olmadığı için emanet usulü var, ürün ihtisas borsaları yok. Alivre satış yoluyla daha fındığın rekoltesi ve maliyeti belli olmadan ihraç fiyatlarının belirlenmesi sürekli sorun oluşturuyor. Piyasada haksız rekabet ve tekelci bir ortam mevcut. Lisanslı depolar yaygın değil. Üreticimiz fındığını depolayamıyor emanete veriyor. Emanete verilen fındık, emanette kalmıyor iç ve dış piyasaya sunuluyor. Ürün ihtisas borsaları olmadığı için ürün senedine karşılık kredi kullanamıyor. Borçları nedeniyle üreticimiz, fındığını arz talebe göre değil, hasattan hemen sonra satmak zorunda kalıyor."

-"TMO piyasada yer almalı"-


Üreticinin kaderinin alıcıya ve ithalatçıya bağlı kaldığına dikkati çeken Bayraktar, çözüme yönelik olarak şunları kaydetti:

"Fındıkta fiyat sorununun çözülmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) piyasada olmasından başta çare yok. Fındıkta fiyat, dolayısıyla üretici gelirinde istikrar sağlanması için TMO piyasada yer almalı, ürün ihtisas borsaları ve bu kapsamda fiyatın ülkemizde belirlenmesi için fındık borsası kurulmalı, lisanslı depolar yaygınlaştırılmalıdır.

Fındıkta ürün ihtisas borsalarıyla çiftçilerimizin ürün senedine karşılık sıfır faizli kredi alması sağlanmalıdır.

Alivre satışlara ve emanet usulüne bir son verilmelidir."

Bayraktar, "Toprak Mahsulleri Ofisi'nin, yükselen enflasyon, maliyetler ve üretici refahını göz önünde bulundurarak fiyat açıklaması gerekiyor. Üreticimiz daha fazla desteklenmelidir. TMO, yüksek kesimlerde de fındık alımı için geçici alım merkezi oluşturmalı, müdahil kurum olarak piyasada etkin ve hızlı alım gerçekleştirmelidir" dedi.

Özellikle Doğu Karadeniz'de fındıkta verim düşüklüğünün önemli bir sorun halini aldığını vurgulayan Bayraktar, verimin artırılması için, ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerin sökülerek yerlerine yeni bahçelerin oluşturulmasının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından proje dâhilinde desteklenmesi zorunluluğu bulunduğunu bildirdi.
18 Temmuz 2018 Çarşamba

Çiğ süt fiyatı artırılmalıdır.

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "5 aylık dönemde yüzde 17,2, yıllık bazda yüzde 28,7 artan yem fiyatları ve diğer girdilerdeki artış, çiğ sütte yüksek zammı zorunlu kılıyor"

-"1 litre çiğ süt satan üreticinin karşılığında 1,5 kilogram yem alabilmesi için üreticide en düşük süt fiyatının 2 lira 6 kuruş olması gerekiyor"

-"Ülkemizde üreticinin eline geçen çiğ süt fiyatı, kilogramda 1 lira 39 kuruşken, AB'de 1 lira 82 kuruş, İtalya ve Avusturya'da 1 lira 99 kuruşa kadar çıkıyor"

-"Kimse 'bu artışlar üreticiyi zorluyor, bir araya gelelim, fiyatları yeniden revize edelim' demiyor"

-"Yem piyasasına etkin bir şekilde müdahale edilmelidir"

-"Yem fiyatları belli bir seviyeyi aştığında Tarım Kredi ve diğer örgütler devreye sokulmalı, artış önlenmelidir"

-"Önümüzdeki dönem için tatmin edici bir fiyat belirlenmelidir"

 Ankara – 18.07.2018 –
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 5 aylık dönemde yüzde 17,2, yıllık bazda yüzde 28,7 artan yem fiyatları ve diğer girdilerdeki artış, çiğ sütte yüksek zammı zorunlu kıldığını bildirerek, "Çiğ süt fiyatı artırılmalıdır. 1 litre çiğ süt satan üreticinin karşılığında 1,5 kilogram yem alabilmesi için üreticide en düşük süt fiyatının 2 lira 6 kuruş olması gerekiyor" dedi.

Bayraktar, süt fiyatlarının Şubat-Haziran döneminde brüt 1 lira 53 kuruş olarak sabitlendiğini hatırlattı. Süt fiyatı sabit olmasına rağmen yem fiyatlarının sürekli artış gösterdiğine dikkati çeken Bayraktar, "Yem sanayicileri fiyatları döviz artışlarını gerekçe göstererek artırmaktadır. Ancak iş üreticiye geldiğinde, sanki üreticilerimiz döviz artışından etkilenmiyormuş, alım gücü azalmıyormuş gibi üretici fiyatları sabitlenmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir" diye konuştu.  

-Türkiye'de çiğ süt fiyatı düşük-

Türkiye'de üreticilerin diğer ülke üreticilerine kıyasla daha düşük fiyata çiğ süt sattığını belirten Bayraktar, şu bilgileri paylaştı:

"Ülkemizde üretici eline geçen çiğ süt fiyatı kilogramda 1 lira 39 kuruşa fiyata satılırken, Uruguay'da 1 lira 57 kuruş, Romanya, Slovenya ve Slovakya'da 1 lira 65 kuruş, Birleşik Krallık, Estonya, Polonya 1 lira 70 kuruş, ABD'de 1 lira 72 kuruş, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, İspanya 1 lira 76 kuruş, Brezilya'da 1 lira 76 kuruş, Belçika'da, Danimarka'da, Fransa, Hırvatistan'da ve Avrupa Birliği (AB) ortalamasında 1 lira 82 kuruş, Hollanda ve Almanya'da 1 lira 93 kuruş, İtalya ve Avusturya'da 1 lira 99 kuruş fiyata satılmaktadır."

1 litre çiğ süt satan üreticinin karşılığında 1,5 kilogram yem alabilmesi için üreticide en düşük süt fiyatının 2 lira 6 kuruş olması gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Süt fiyatları Ulusal Süt Konseyi tarafından 5-6 aylık dönemlerde belirleniyor. En son Şubat-Haziran dönemi için brüt 1 lira 53 kuruş olarak uygulandı. Üreticinin bu dönemde eline 1 lira 39 kuruş geçti. Üretici fiyatları sabitken yem fiyatlarında önemli oranda zamlar meydana geldi. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Ortamda sanki girdiler artmamış gibi bir hava var. Kimse 'bu artışlar üreticiyi zorluyor, bir araya gelelim, fiyatları yeniden revize edelim' demiyor. Yem artışına bağlı gelir kaybı nasıl telafi edilecek? Bütün bunların yeni dönemde net bir şekilde ortaya konması lazım. En kısa zamanda yeni fiyat belirlemek için bir araya gelinmeli, önümüzdeki dönem için tatmin edici bir fiyat belirlenmelidir.

Yem fiyatlarındaki artışın çiğ sütte üreticiyi zorladığı açıkça görünüyor. Sütte istikrar yem ve diğer girdi maliyetlerine bağlıdır. Yem piyasasına etkin bir şekilde müdahale edilmelidir. Yem fiyatları belli bir seviyeyi aştığında Tarım Kredi ve diğer örgütler devreye sokulmalı, artış önlenmelidir."

-"Yeni dönemde yeni politikalar belirlenmelidir"

Yapısal sorunlara yönelik tedbir alınması için etkin ve uygulanabilir politikalar izlenmesi gerektiğini söyleyen Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

"Yemde piyasa üretici lehine düzenlenmelidir.

Bölgeler arası süt hareketlerinin bölge çiğ süt fiyatlarını olumsuz etkilemesinin önüne geçilmelidir.

Kaliteye göre fiyatlandırma sistemi oluşturulmalı, süt sanayicilerinin üreticiye zorla yem satması önlenmelidir.

Piyasa fiyatlarında yaşanan olumsuz gelişmelere bağlı damızlık hayvan kesimini önleyici tedbirler alınmalıdır.

Buzağı kayıpları belirlenecek ülkesel eylem planı çerçevesinde önlenmelidir.

Kaba yemde kalite standartları belirlenmelidir.

Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele edilmelidir.

Birçok hastalıkta ülkesel eradikasyonun sağlanmalıdır.

Sanayicinin süt bırakmasını ve taşeronların etkinliğini önleyecek tedbirler alınmalıdır.

Üreticilerin besleme ve sürü yönetimi başta olmak üzere birçok konuda eğitimlerinin sağlanması konularına öncelik verilmelidir."
16 Temmuz 2018 Pazartesi

Bayraktar;Tarım istihdamdaki gücünü koruyor…

Detay:

-Tarım istihdamdaki gücünü koruyor…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarım, Nisan ayında 5 milyon 305 bin kişiye istihdam sağladı, işsizliği 1,8 puan düşürdü"
-"Tarımda istihdam geçen yılın aynı ayına göre, 15 bin kişi azalırken, bir önceki aya kıyasla 247 bin kişi arttı"
-"İstihdamda yüzde 18,3 pay alan tarım, Nisan'da işsizliğiyüzde 11,4'den 9,6'ya çekti"


Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın istihdamdaki gücünü koruduğunu bildirerek, "Tarım, Nisan ayında 5 milyon 305 bin kişiye istihdam sağladı, işsizliği 1,8 puan düşürdü" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Nisan ayında tarımda istidamın, geçen yılın Nisan ayına göre 15 bin kişi azalmasına rağmen, istihdamdaki payının hala çok önemli olduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, 2017 yılı Nisan ayında 5 milyon 320 bin olan tarımda istihdamın, bu yıl Nisan ayında 5 milyon 305 bine gerilediğini söyledi. Bayraktar, tarımda istihdamın Nisan ayında, Mart ayına göre 247 bin, Şubat ayına göre ise 322 bin kişi arttığına işaret etti.

-Tarımın istihdamdaki payı yüzde 18,3-

Nisan ayında 29 milyon 9 bin kişi olan toplam istihdamın yüzde 18,3'ünü tarımın karşıladığını bildiren Bayraktar, 2017 Nisan ayında 28 milyon 157 olan toplam istihdamın da bir yıllık sürede 852 bin kişi arttığına dikkati çekti.
Bayraktar, tarımın istihdamda yüzde 18,3, sanayinin yüzde 19,5 pay aldığını, inşaatın payının yüzde 7,4'de kaldığını, istihdamda en büyük payın yüzde 54,8 ile hizmetlerde olduğunu belirtti.

-Tarım işsizliği kadınlarda 3,5, erkeklerde 1,2 puan düşürdü-

 Şemsi Bayraktar, Nisan ayında tarımda 2 milyon 953 bin erkek, 2 milyon 352 bin kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 14,8'inin, kadınların yüzde 25,8'inin tarımda çalıştığını belirten Bayraktar, Nisan ayında tarımın kadınlarda işsizliği 3,5 puan düşürerek yüzde 15,8'den yüzde 12,3'e, erkeklerde 1,2 puan düşürerek yüzde 9,5'den yüzde 8,3'e, toplamda işsizliği 1,8 puan düşürerek yüzde 11,4'den yüzde 9,6'ya indirdiğini vurguladı.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarımda istihdamın her yıl Temmuz ve Ağustos aylarında zirveye ulaştığını, Eylül ayından itibaren tarımsal faaliyetlerdeki azalmayla birlikte istihdamın da gerilemeye başladığını, Ocak-Şubat aylarında en alt düzeye indiğini hatırlattı.
13 Temmuz 2018 Cuma

TZOB Genel BaşkanıBayraktar-Kanatlıda hedef daha fazla ihracat olmalı

Detay:

-Kanatlıda hedef daha fazla ihracat olmalı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Mayıs ayı itibarıyla son bir yılda tavuk eti üretimi 2,2 milyon tonu, hindi eti 64 bin tonu, tavuk yumurtası 19,5 milyar adedi aşarak rekor kırdı"

-"Aylık üretim, Mayıs'ta tavuk etinde 200 bin 1 tona, hindi etinde 6 bin 888 tona, tavuk yumurtasında 1 milyar 602 milyon 530 bin adede ulaştı"

-"İhracat, Mayıs ayında kanatlı eti ve ürünlerinde yüzde 20,5, tavuk yumurtası ve ürünlerinde yüzde 31,9 arttı"

-"Sektörün kapasitesini tam olarak kullanabilmesi ve üretim artışını sürdürebilmesinin yolu daha fazla ihracattan geçiyor.

Hedefimiz daha fazla ihracat olmalıdır"

-"Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanır, ülke bazlı ihracat stratejileri belirlenir ve gerekli destekler verilirse sektör büyümeye, katma değer sağlamaya, istihdam yaratmaya devam eder"


Ankara – 13.07.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kanatlı sektöründe büyümenin devam ettiğini, hedefin daha fazla ihracat olması gerektiğini bildirerek, "Mayıs ayı itibarıyla son bir yılda tavuk eti üretimi 2,2 milyon tonu, hindi eti 64 bin tonu, tavuk yumurtası 19,5 milyar adedi aşarak rekor kırdı. Sektörün kapasitesini tam olarak kullanabilmesi ve üretim artışını sürdürebilmesinin yolu daha fazla ihracattan geçiyor. Hedefimiz daha fazla ihracat olmalıdır" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, aylık üretimin Mayıs ayında tavuk etinde yüzde 4 artışla 192 bin 275 tondan 200 bin 1 tona, hindi etinde yüzde 58,2 artışla 4 bin 353 tondan 6 bin 888 tona, tavuk yumurtasında yüzde 2,1 artışla 1 milyar 569 milyon 393 binden 1 milyar 602 milyon 530 bin adede çıktığını belirtti.

Şemsi Bayraktar, Ocak-Mayıs döneminde, tavuk eti üretiminin yüzde 4 artışla 861 bin 270 tondan 925 bin 483 tona, hindi eti üretiminin yüzde 58,3 artışla 16 bin 435 tondan 28 bin 93 tona, tavuk yumurtası üretimin ise yüzde 2,1 artışla 7 milyar 875 milyon 940 bin adetten 8 milyar 151 milyon 900 bin adede yükseldiğini bildirdi.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Mayıs ayında tavuk yumurtası ve ürünleri ihracatı yüzde 31,9 artışla 23,3 milyon dolardan 30,7 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı ise yüzde 20,5 artışla 41 milyon dolardan 49,4 milyon dolara yükseldi. Ocak-Mayıs döneminde tavuk yumurtası ve ürünleri ihracatı yüzde 14,3 artışla 155,5 milyon dolardan 177,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı yüzde 12,5 artışla 187,3 milyon dolardan 210,7 milyon dolara çıktı."

-"Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanmalı"-

Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar,  şu bilgileri verdi:


"Sektör yüksek kapasiteye, üstün teknoloji sahip durumdadır. Sektörün kapasitesini tam olarak kullanabilmesi ve üretim artışını sürdürebilmesinin yolu daha fazla ihracattan geçiyor. Hedefimiz daha fazla ihracat olmalıdır. Dünyada kanatlı ve yumurta ürünleri ithalatı büyük boyutlardadır. Dışarıda milyarlarca dolarlık bir pazar vardır. Ülkemizin hemen yanı başında bulunan özellikle Ortadoğu ülkeleri büyük miktarlarda kanatlı eti ve ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri ithalatı yapmaktadır. Türkiye'nin bu pazarları çok iyi değerlendirmesi ve üretimini bu pazarlara yönelik olarak planlaması gerekmektedir. Acilen pazar payımızı artırmamız, yeni pazarlara da yönelmemiz zorunluluğu vardır. Üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanır, ülke bazlı ihracat stratejileri belirlenir ve gerekli destekler verilirse sektör büyümeye, daha fazla katma değer sağlamaya, istihdam yaratmaya devam eder."