21 Ağustos 2017 Pazartesi

Kurban sayısı, ülkelerin hayvan varlığıyla yarışıyor…

Detay:

-Kurban sayısı, ülkelerin hayvan varlığıyla yarışıyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Ülkemizde 4 günlük bayram döneminde kesilecek

büyükbaş hayvan sayısı 102 ülkenin sığır, küçükbaş hayvan

sayısı ise 136 ülkenin koyun varlığından daha fazla olacak"

-"Nüfusu 86 milyonu geçen Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde

949 bin sığır varken, Türkiye'de Kurban Bayramı'nda 950 bin

büyükbaş hayvan kesilecek"

-"83 milyonluk Almanya'da 1,6 milyon koyun var. Türkiye'de

3 milyon küçükbaş Kurban Bayramı'nda kesilecek"

-"Türkiye'de kesilecek büyükbaş hayvan sayısından daha az

sığırı olan ülkeler arasında 86 milyon nüfuslu Demokratik

Kongo Cumhuriyeti'nin yanı sıra, 32 milyon nüfuslu Suudi Arabistan,

32 milyon nüfuslu Malezya, 24 milyon nüfuslu Tayvan, 26 milyon

nüfuslu Kuzey Kore gibi kalabalık ülkeler bulunuyor"

-"Kesilecek büyükbaş hayvan sayısından daha az sığırı olan

ülkeler arasında, Yunanistan, Bulgaristan, Ermenistan gibi

komşu ülkeler, Sırbistan, Finlandiya, Norveç, Macaristan,

İsviçre, Slovakya, İsrail, Slovenya, Bosna Hersek, Hırvatistan,

Letonya gibi tarım ve hayvancılıkta gelişmiş ülkeler, Tunus,

Arnavutluk, Umman, Makedonya, Libya, Moldova, Lübnan,

Birleşik Arap Emirlikleri,  Ürdün gibi bölge ülkeleri de yer alıyor"

-"Türkiye'de kesilecek küçükbaş hayvan sayısından daha az koyunu

olan ülkeler içinde, nüfusu 163 milyonu aşan Bangladeş, 83 milyonluk

Almanya, 52 milyonluk Myanmar, 86 milyonluk Demokratik Kongo

Cumhuriyeti, 37 milyonluk Kanada, 42 milyonluk Ukrayna,

20 milyonluk Romanya, 49 milyonluk Kolombiya, 31 milyonluk

Venezüella, 38 milyonluk Polonya var"

-"Kesilecek küçükbaş hayvan sayısından daha az koyunu olan

ülkeler arasında Ürdün, Norveç, Küba, Birleşik Arap Emirlikleri,

Portekiz, Uganda, Arnavutluk, Sırbistan, Bulgaristan, Macaristan,

Angola, Hollanda, Bosna Hersek, Makedonya, Filistin, Ermenistan,

Kuveyt, Hırvatistan, İsveç, İsrail, Umman, Katar, Lübnan, İsviçre,

Slovakya, Avusturya, Çekya, Danimarka, Finlandiya, Belçika da

bulunuyor"

 

Ankara – 20.08.2017 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 80 milyon nüfusu, 5 milyonu aşkın sığınmacısı ve yabancısıyla çok büyük bir ülke olan Türkiye'nin hemen her alanda olduğu gibi Kurban Bayramı'nda kesilecek kurban sayısının da olağanüstü rakamlara ulaştığını bildirerek, "4 günlük bayram döneminde kesilecek büyükbaş hayvan sayısı 102 ülkenin sığır, küçükbaş hayvan sayısı ise 136 ülkenin koyun varlığından daha fazla olacak" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye'de 2014 yılı Kurban Bayramı'nda 880 bin büyükbaş, 2 milyon 500 bin küçükbaş, 2015 yılı Kurban Bayramı'nda 867 bin büyükbaş, 2 milyon 700 bin küçükbaş, 2016 yılında ise 920 bin büyükbaş, 2 milyon 950 bin küçükbaş hayvanın kurban olarak kesildiğini hatırlattı.

Bu Kurban Bayramı'nda da yaklaşık 950 bini büyükbaş, 3 milyonu küçükbaş olmak üzere 3 milyon 950 bin baş hayvan kesileceğini tahmin ettikleri bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Ülkemizde 4 günlük bayram döneminde kesilecek 950 bin büyükbaş hayvan, dünyadaki 102 ülkenin her birinin sığır sayısından daha fazladır.

Bayramda kesilmesi beklenen 950 bin büyükbaş hayvan sayısından fazla sığır sayısı bulunan ülke sayısı 106'yı ancak buluyor.

Nüfusu 86 milyonu geçen Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 949 bin sığır varken, Türkiye'de Kurban Bayramı'nda 950 bin büyükbaş hayvan kesilecek. Türkiye'de kesilecek büyükbaş hayvan sayısından daha az sığırı olan ülkeler arasında 86 milyon nüfuslu Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin yanı sıra, 32 milyon nüfuslu Suudi Arabistan, 32 milyon nüfuslu Malezya, 24 milyon nüfuslu Tayvan, 26 milyon nüfuslu Kuzey Kore gibi kalabalık ülkeler bulunuyor. Kesilecek büyükbaş hayvan sayısından daha az sığırı olan ülkeler arasında, Yunanistan, Bulgaristan, Ermenistan gibi komşu ülkeler, Sırbistan, Finlandiya, Norveç, Macaristan, İsviçre, Slovakya, İsrail, Slovenya, Bosna Hersek, Hırvatistan, Letonya gibi tarım ve hayvancılıkta gelişmiş ülkeler, Tunus, Arnavutluk, Umman, Makedonya, Libya, Moldova, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün gibi bölge ülkeleri de yer alıyor.

Türkiye'de 950 bin büyükbaş hayvan kesilecekken, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 949 bin baş, Sırbistan'da 920,  Finlandiya'da 914, Norveç'te 840, Macaristan'da 782, Malezya'da 746, Letonya'da 713, Sierra Leone'de 692, Ermenistan'da 677, Tunus'ta 671, Yunanistan'da 659, İsviçre'de 618, Bulgaristan'da 575, Kuzey Kore'de 575, İsrail'de 461, Umman'da 365, Suudi Arabistan'da 354, Libya'da 200, Tayvan'da 144, Lübnan'da 87, Birleşik Arap Emirlikleri'nde 87, Ürdün'de 69 bin büyükbaş hayvan varlığı bulunuyor. Kurban Bayramı'nda kesilecek büyükbaş hayvan sayısı Suudi Arabistan'ın sığır varlığının 2,7 katına ulaşıyor."

 

-Kesilecek küçükbaş sayısı ve bazı ülkelerin koyun varlığı-

 

Kurban Bayramı'nda 4 günde kesileceğini tahmin ettikleri 3 milyon baş küçükbaş hayvanın, 136 ülkenin her birinin toplam koyun varlığından daha fazla olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Hayvancılıkta gelişmiş 83 milyonluk Almanya'da 1,6 milyon koyun var. Türkiye'de ise 3 milyon küçükbaş Kurban Bayramı'nda kesilecek. Yine aynı şekilde, Türkiye'de kesilecek küçükbaş hayvan sayısından daha az koyunu olan ülkeler içinde, nüfusu 163 milyonu aşan Bangladeş, 83 milyonluk Almanya, 52 milyonluk

Myanmar, 86 milyonluk Demokratik Kongo Cumhuriyeti, 37 milyonluk Kanada, 42 milyonluk Ukrayna, 20 milyonluk Romanya, 49 milyonluk Kolombiya, 31 milyonluk Venezüella, 38 milyonluk Polonya var. Kesilecek küçükbaş hayvan sayısından daha az koyunu olan ülkeler arasında Ürdün, Norveç, Küba, Birleşik Arap Emirlikleri, Portekiz, Uganda, Arnavutluk, Sırbistan, Bulgaristan, Macaristan, Angola, Hollanda, Bosna Hersek, Makedonya, Filistin, Ermenistan, Kuveyt, Hırvatistan, İsveç, İsrail, Umman, Katar, Lübnan, İsviçre, Slovakya, Avusturya, Çekya, Danimarka, Finlandiya, Belçika da bulunuyor.

Türkiye'de Kurban Bayramı'nda 3 milyon küçükbaş hayvan kesilecekken Ürdün 2 milyon 818 bin, Norveç 2 milyon 287 bin, Küba 2 milyon 173 bin, Birleşik Arap Emirlikleri 2 milyon 150 bin, Portekiz 2 milyon 32 bin, nüfusu 163 milyon olan Bangladeş 1 milyon 925 bin, 83 milyonluk Almanya 1 milyon 600 bin, Bulgaristan 1 milyon 369 bin, Macaristan 1 milyon 214 bin, 52 milyonluk Myanmar 1 milyon 162 bin, Hollanda 1 milyon 76 bin, 86 milyonluk Demokratik Kongo Cumhuriyeti 909 bin, 37 milyonluk Kanada 874 bin, 42 milyonluk Ukrayna 859 bin, 20 milyonluk Romanya 796 bin, 49 milyonluk Kolombiya 725 bin, 31 milyonluk Venezüella 601 bin, 38 milyonluk Polonya 222 bin koyun varlığına sahip durumda.

Kurban Bayramı'nda kesilmesi beklenen küçükbaş hayvan sayısından fazla koyun varlığına sahip ülke sayısı sadece 57'de kalıyor."


18 Ağustos 2017 Cuma

Köse; Çiftçilere ödenecek tarımsal destekler belli oldu

Detay:

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) dahil olan çiftçilere bu yıl için ödenecek tarımsal desteklerin belli olduğunu duyurdu. Bu yıl Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için dekar başına 13 lira mazot, 4 lirası gübre olmak üzere 17 lira destek verilecektir dedi. 

Başkan Köse, "2017 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar"ı Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında Bakanlar Kurulu'nun onayıyla yayımlandğını belirtti. Bu bilgiler ışığında, ÇKS'ye dahil olan çiftçilere bu yıl için ödenecek tarımsal desteklerde belli oldu dedi. 

Bakanlık Kararı ile resmi gazetede yayınlanan bilgiler ise şu şekildedir; 

Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için dekar başına 13 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere toplam 17 lira, çeltik, pamuk için dekar başına 36 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere 40 lira, yağlık ayçiçeği, soya, dane mısır, patates için dekar başına 17 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere 21 lira, aspir, nohut, mercimek, kuru fasulye için dekar başına 11 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere toplam 15 lira, fındık, yem bitkileri, çay, kuru soğan, kanola ve diğer ürünler için dekar başına 9 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere 13 lira, nadas için de 5 liralık mazot desteği verilecek.

Toprak Analizi Desteği olarak asgari 50 dekar ve üzeri tarım arazilerinde, her 50 dekar araziye kadar analiz başına yetkili Toprak Analiz Laboratuvarlarına 40 lira destek sunulacak.

Organik Tarım Desteği için kategorilerine göre dekara 10 - 100 lira ve arıcılığa da kovan başına 10 lira destek sağlanacak.

İyi Tarım Uygulamaları desteklemesi çeltik, örtüaltı, süs bitkileri, tıbbi aromatik bitkiler, meyve ve sebzeler için dekara 10-150 lira arasında destek verilecek ve ayrıca bu sene alabalık, çipura, levrek için kilogram başı 25 kuruş olarak iyi tarım uygulamaları kapsamında üreticiler desteklenecek.


Su kısıtı olan bölgelerde nohut, mercimek ekenlere verilen fark ödemesine ilave yüzde 50 destek ödenecek. Damlama sulama ile sulanan alanlar hariç dane mısıra destekleme ödemesi yapılmayacak.

Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeline göre yem bitkileri desteği, yapay çayır mera ve yonca için 4 yıl, korunga için 3 yıl süreyle, tek yıllık yem bitkileri ekilişlerinde ise üretim yaptıkları yıl için ürünü hasat etmeleri kaydıyla dekar başına verilecek destekler de belirlendi.

Bu kapsamda, kuru yoncaya yıllık dekar başına 40 lira, sulu yonca ve korungaya yılda dekara 60 lira, tek yıllıklar, silajlık tek yıllıklar, silajlık kuru mısır için dekar başına 40 lira, yapay çayır mera yılda dekar başına 60 lira, silajlık sulu mısır dekar başına 90 lira olarak belirlendi.

Yeraltı sularının yetersiz seviyede ve su kısıtı olduğunun Bakanlıkça tespit edildiği havzalarda 2017 yılında ekilen fiğ, macar fiği, burçak ve mürdümük için yem bitkisi desteğine ilave yüzde 50 destek verilecek.

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse Desteklemelerin çiftçilerimize hayırlı olması temennisini iletti. 


 

13 Ağustos 2017 Pazar

Yarım milyon ton karpuz, 200 bin tondan fazla kavun çöpe gidiyor

Detay:


-Yarım milyon ton karpuz, 200 bin tondan fazla kavun çöpe gidiyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Kavun karpuz üretiminde Çin'in ardından dünya ikincisiyiz. Her yıl 4 milyon ton dolaylarında karpuz, 1,7-1,8 milyon ton civarında kavun üretiyoruz ama karpuzda yarım milyon tona yakınını, kavunda 200 bin tondan fazlasını çöpe atıyoruz"

-"Üretimimiz 5,6 milyon tonu bulurken, tüketimimiz 4,9 milyon tonda kalıyor, 55 bin tonluk ihracata karşın, 23,2 bin ton da ithalat yapıyoruz"

-"Kilogramı 3 liraya yakın bir fiyatla tüketiciyesatılan ithalkarpuzun ardından Haziran ayında yerli üretim devreyegirince fiyatlarhızla geriliyor"

-"Üreticimiz, karpuzunu 15-18 kuruştan satıyor.Bu fiyatla maliyetini karşılaması mümkün değildir"

-"Üreticilerimizin ürettiği ürünün hak ettiği değeri görebilmesi için hasat döneminde ithalatın durdurulması şarttır"

-"Bu yıl karpuz üretiminin üçte birini karşılayan Adana ve Antalya'da  aşırı sıcak ve şiddetli poyraz nedeniyle binlerce dönüm alanda hasadıgelmiş karpuz tarlada sarardı, üreticinin elinde kaldı"

-"Çiftçimizin mağduriyet yaşamaması için, başta karpuz olmak üzere sebze ve meyvelerde aşırı sıcakların da tarım sigortası kapsamına alınması gerekir"

 Ankara – 13.08.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kavun karpuz üretiminde Çin'in ardından dünya ikincisi olan Türkiye'nin, üretiminin önemli bir bölümünü israf ettiğini bildirerek, "Her yıl 4 milyon ton dolaylarında karpuz, 1,7-1,8 milyon ton civarında kavun üretiyoruz ama karpuzda yarım milyon tona yakınını, kavunda 200 bin tondan fazlasını çöpe atıyoruz" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, ürün denge tablolarına göre, 2015-2016 üretim döneminde Türkiye'nin 3 milyon 919 bin tonu karpuz, 1 milyon 720 bin tonu kavun olmak üzere üretilen 5 milyon 639 bin ton kavun karpuz üretmesine rağmen, karpuzda 3 milyon 410 bin ton, kavunda 1,5 milyon ton olmak üzere 4 milyon 910 bin tonunu tüketebildiğini belirtti.

Üretilen karpuzun 105 bin 801 tonunun üretimde, 378 bin 790 tonunun ise kullanımda kaybedildiğini vurgulayan Bayraktar, kavunda üretimde kayıpların 46 bin 430 ton, kullanımda kayıpların ise 166 bin 619 ton olduğu bilgisini verdi.

Buna göre, üretim ve kullanımda 484 bin 591 ton karpuz, 213 bin 49 ton kavun israf edildiğini belirten Bayraktar, "üretilen karpuzun yüzde 12,37'sini, kavunun yüzde 12,39'unu üretim ve tüketimde kaybediyoruz. Bu büyük bir israftır" dedi.

Bayraktar, 2002 yılında karpuzda 4,2, kavunda 2,2 milyon ton düzeyinde olan üretim miktarının, son yıllarda çok fazla değişmediğini, karpuzda 3,7 milyon ton ile 4 milyon ton arasında, kavunda 1,6-1,75 milyon ton arasında seyrettiğini bildirdi. Buna karşın, nüfus artışı nedeniyle kişi başına tüketim miktarında bir azalma olduğuna dikkati çeken Bayraktar, kişi başına tüketim miktarının, 2002-2003 döneminden bu yana karpuzda 53,3 kilogramdan 43,3 kilograma, kavunda 27,5 kilogramdan 19 kilograma gerilediğini belirtti.

 -Adana hem karpuz hem kavun üretiminde ilk sırada-

 İller arasında karpuz üretiminde ilk sırayı 797 bin tonla Adana'nın aldığını, bu ili 458 bin tonla Antalya, 202 bin tonla İzmir, 168 bin tonla Diyarbakır, 142 bin tonla Bursa, 140 bin tonla Mersin, 139 bin tonla Samsun, 137 bin tonla Şanlıurfa, 131 bin tonla Ankara, 107 bin tonla Manisa, 106 bin tonla Mardin, 103 bin tonla Muğla'nın izlediğini vurgulayan Bayraktar, kavunda da Adana'nın 199 bin ton üretimle ilk sırayı aldığını, bu ili 178 bin tonla Ankara'nın, 148 bin tonla Konya'nın, 108 bin tonla Manisa'nın, 101 bin tonla Antalya'nın takip ettiği bildirdi.

 -Bu yıl karpuz üretimi artacak, kavun üretimi düşecek-

 Bu yıl, karpuz üretimin yüzde 3,3 artışla 4 milyon 60 bin tona çıkmasının, bu karşın kavun üretimin yüzde 1,2 azalmayla 1 milyon 832 bin tona gerilemesinin beklendiği bilgisini veren Bayraktar, "aynı şekilde israfa devam edersek, bu, 2017 yılında da 502 bin ton karpuzu, 227 bin ton kavunu çöpe atacağız demektir. Bu kadar zengin bir ülke değiliz. Tarım alanlarımızın 920 bin dekar karpuz, 787 bin dekarını kavun üretmek için ayırıyoruz. Binbir emekle üretim yapıyoruz. Emeğimizi ziyan etmeyelim. İsrafı önleyip, ürünümüzü en iyi şekilde değerlendirelim" dedi.

 -Bu yılın Mart-Nisan-Mayıs aylarındaki ithalatın tamamı İran'dan-

 Türkiye'nin 2015-2016 üretim sezonunda 47 bin 603 ton karpuz, 7 bin 446 ton kavun ihraç ettiğini, üretimde dünya ikincisi olmasına rağmen, yine de 22 bin 744 ton karpuz, 447 ton da kavun ithalatı yaptığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kavun karpuzda toplam ihracatımız 55 bin 49 tonu, ithalatımız ise 23 bin 191 tonu buluyor. İthalatımızın yüzde 90'a yakınını İran'dan yaparken, ihracatımızın yarıya yakını Avrupa Birliği ülkelerine yöneliktir.

Karpuzda özellikle Mart-Nisan-Mayıs aylarında tamamı İran'dan yapılan turfanda karpuz ithalatı, üreticilerimizin kazancının İranlı çiftçilerine vermek demektir. Bu yıl tamamı İran'dan olmak üzere, Mart ayında 2 bin 106 ton, Nisan ayında 7 bin 676 ton, Mayıs ayında 10 bin 22 ton karpuz ithal edilmiştir. Haziran ayında ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden 37 ton, İran'dan 796 ton karpuz alınmıştır. Üreticilerimizin ürettiği ürünün hak ettiği değeri görebilmesi için hasat döneminde ithalatın durdurulması şarttır. Sınır ticareti kapsamında ülkemize giren karpuz da sadece sınır illerimizde satılmamakta, zaman zaman yurdun diğer bölgelerinde de satışa sunulmakta, üreticimiz haksız rekabete uğramaktadır. Kontrol noktalarında, hallerde ve pazarlarda denetimler sıkılaştırılmalıdır.

Türkiye, üretim potansiyeliyle çok daha fazla ihracat yapabilecek bir ülkedir. İhracata önem verelim. İthalatı durduralım. Bütün pazarları ihracat için zorlayalım."

 -Sorunlar-

 Kavun karpuz üreticisinin başta pazarlama olmak üzere, maliyetlerin yüksekliği, fiyat istikrarsızlığı gibi çözüm bekleyen sorunları bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Arz talep dengesizliğinden canı en fazla yanan kesim, kavun karpuz üreticilerimizdir. İlkbaharda kilogramı 3 liraya yakın bir fiyatla tüketiciye satılan ithal karpuzun ardından Haziran ayında yerli üretim devreye girince fiyatlar hızla geriliyor. Üreticimiz, karpuzunu 15-18 kuruştan satıyor. Bu fiyatla maliyetini karşılaması mümkün değildir.

Bu yıl karpuz üretiminin üçte birini karşılayan Adana ve Antalya'da aşırı sıcak ve şiddetli poyraz nedeniyle binlerce dönüm alanda hasadı gelmiş karpuz tarlada sarardı, üreticinin elinde kaldı. Karpuzdaki güneş yanıkları kalite ve verimde kayıplara neden oldu.

Çiftçimizin mağduriyet yaşamaması için, başta karpuz olmak üzere sebze ve meyvelerde aşırı sıcakların da tarım sigortası kapsamına alınması gerekir."

 -Doğal afetlerden zarar gören çiftçilerin borçlarının ertelenmesi-

 Bu sezon yaşanan afetlerin önemli boyuta ulaştığını bildiren Bayraktar, çiftçinin taleplerini şöyle sıraladı:

"2016 yılında yapılan borç ertelemesi 2017 yılı için çıkarılmadı. 2017 yılında yaşanan afetlerden zarar gören çiftçilerimizin her türlü vergi ve SGK prim borcu da en az 1 yıl süreyle faizsiz olarak ertelenmelidir.

Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kaydına bakılmadan tüm çiftçilerimizin kamu bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçları faizsiz olarak ertelenmeli ve uzun vadeye yayılmalıdır. Özel bankaların da bu kapsama alınması sağlanmalıdır.

Üreticilerimize faizsiz yeni uzun vadeli kredi imkanları sunulmalıdır.

Ayrıca acilen, üretimde kullanılan araç, gereç, tohum, fide gibi girdilerin temini için gerekli nakdi destek sağlanmalıdır."

Bayraktar, doğal afetlerden zarar gören çiftçilerin kamu bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi ve uzun vadeye yayılması için Tarım Bakanlığına başvurduklarını vurguladı.
2 Ağustos 2017 Çarşamba

Bölgemiz'de Sağanak Yağış ile Birlikte Kısa Süreli Dolu Yağışı Bekleniyor!

Detay:

Kuvvetli Rüzgar, Kuvvetli Sağanak ve Gök gürültülü Sağanak Yağış ile Birlikte Kısa Süreli Dolu Yağışı Bekleniyor!

Bugün (02/08/2017 Çarşamba) akşam saatlerinde Konya'nın batı kesimlerinde (Doğanhisar, Hüyük, Beyşehir, Derebucak, Seydişehir, Bozkır, Ahırlı, Yalıhüyük) görüleceği tahmin edilen sağanak ve yer yer gökgürültülü sağanak yağışların, 03.08.2017 Perşembe sabah saatlerinden 06.08.2017 Pazar günü akşam saatlerine kadarki periyotta Bölgemiz (Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde) genelinde aralıklarla devam edeceği ve yer yer etkili olacağı tahmin edilmektedir.

Yağışların 03.08.2017 Perşembe ve 04.08.2017 Cuma günlerinde Konya merkez ile Konya'nın batı, kuzeybatı ve güneybatı kesimleri (Konya merkez, Akşehir, Tuzlukçu, Yunak, Çeltik, Kadınhanı, Sarayönü, Ilgın, Beyşehir, Seydişehir, Hüyük, Doğanhisar, Derbent, Derebucak, Ahırlı, Bozkır, Hadim, Taşkent) ile Karaman çevresinde kuvvetli (21-50 mm) olacağı ve yağış anında yer yer kısa süreli dolu ile birlikte rüzgarın da kuvvetli (39-61 km/saat) olarak esebileceği tahmin edilmektedir.

Muhtemel dolu yağışı ve kuvvetli rüzgarın neden olabileceği olumsuz şartlara karşı ilgililerin, vatandaşların tedbirli ve dikkatli olmaları gerekmektedir.


Başlama – Bitiş Zamanı      

02/08/2017 18.00 Lokal  -  06/08/2017 20.00 Lokal

Bölgemiz'de Sağanak Yağış ile Birlikte Kısa Süreli Dolu Yağışı Bekleniyor!

Detay:

Kuvvetli Rüzgar, Kuvvetli Sağanak ve Gök gürültülü Sağanak Yağış ile Birlikte Kısa Süreli Dolu Yağışı Bekleniyor!

Bugün (02/08/2017 Çarşamba) akşam saatlerinde Konya'nın batı kesimlerinde (Doğanhisar, Hüyük, Beyşehir, Derebucak, Seydişehir, Bozkır, Ahırlı, Yalıhüyük) görüleceği tahmin edilen sağanak ve yer yer gökgürültülü sağanak yağışların, 03.08.2017 Perşembe sabah saatlerinden 06.08.2017 Pazar günü akşam saatlerine kadarki periyotta Bölgemiz (Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde) genelinde aralıklarla devam edeceği ve yer yer etkili olacağı tahmin edilmektedir.

Yağışların 03.08.2017 Perşembe ve 04.08.2017 Cuma günlerinde Konya merkez ile Konya'nın batı, kuzeybatı ve güneybatı kesimleri (Konya merkez, Akşehir, Tuzlukçu, Yunak, Çeltik, Kadınhanı, Sarayönü, Ilgın, Beyşehir, Seydişehir, Hüyük, Doğanhisar, Derbent, Derebucak, Ahırlı, Bozkır, Hadim, Taşkent) ile Karaman çevresinde kuvvetli (21-50 mm) olacağı ve yağış anında yer yer kısa süreli dolu ile birlikte rüzgarın da kuvvetli (39-61 km/saat) olarak esebileceği tahmin edilmektedir.

Muhtemel dolu yağışı ve kuvvetli rüzgarın neden olabileceği olumsuz şartlara karşı ilgililerin, vatandaşların tedbirli ve dikkatli olmaları gerekmektedir.


Başlama – Bitiş Zamanı      

02/08/2017 18.00 Lokal  -  06/08/2017 20.00 Lokal
21 Temmuz 2017 Cuma

Toprağın en büyük düşmanı anız yakma

Detay:


-Toprağın en büyük düşmanı anız yakma…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Anız yakma sırasında 250 dereceye ulaşan sıcaklık, toprakta

verimlilik için en önemli unsurlardan biri olan organik maddeleri

yok ediyor, toprağın biyoloji, fiziksel, kimyasal özelliklerine

zarar veriyor"

-"Anız yangınları nedeniyle komşu tarlaların ürünleri ile ormanlar da

tahrip olabiliyor. Doğrudan ve dolaylı etkileri yüzünden toprakla

birlikte birçok canlı türü de zarar görüyor"

-"Üreticilerimiz anız yakarak geçim kaynağı olan toprağı fakirleştirip

öldürmemeli ve anız yakmayı bırakmalıdır"

-"Üreticilerimiz alternatif uygulamaları tercih etmeli, toprak işlemesiz

tarıma yönlendirilmelidir"

 

Ankara – 21.07.2017 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toprağın en büyük düşmanının anız yakma olduğunu bildirerek, "anız yakma sırasında 250 dereceye ulaşan sıcaklık, toprakta verimlilik için en önemli unsurlardan biri olan organik maddeleri yok ediyor, toprağın biyoloji, fiziksel, kimyasal özelliklerine zarar veriyor" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, her yıl hasattan sonra rutin bir tarımsal uygulama gibi gerçekleştirilen ve toprak verimliliğine uzun vadede ciddi zararlar veren anız yakma ve yanlış arazi kullanımının, verimli tarım alanlarının azalmasına ve toprak verimliliğinin zamanla kaybolmasına neden olduğunu belirtti. Anız yangınları sırasında sıcaklığın 250 santigrat dereceye ulaştığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"250 dereceye varan sıcaklık, verimlilik için en önemli unsurlardan biri olan organik maddeyi yok ediyor. Toprakta sürdürülebilirlik için önemli olan biyolojik, fiziksel ve kimyasal özelliklere zarar veriyor. Ayrıca anız yangınları nedeniyle komşu tarlaların ürünleri ile ormanlar da tahrip olabilmekte, doğrudan ve dolaylı etkileri yüzünden toprakla birlikte birçok canlı türü de zarar görmektedir.

Verimliliği düşen topraktan daha iyi ürün almak isteyen üreticilerimiz, daha fazla toprak işleme ve kimyasal kullanma yollarına başvuruyor. Dolayısıyla hem ekonomik hem de çevreyle ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Anız yakmayla geri dönüşümü mümkün olmayan kayıplar birikmeye başlıyor. Zamanla bu birikimler toprak verimliliğini önemli derecede etkiliyor ve toprak çoraklaşarak tarım yapılması mümkün olmayan bir materyale dönüşüyor. Anız yangınları konusunda yapılan araştırmalar, en fazla toprak kayıplarının anız yakılan tarlalarda olduğunu göstermiştir. Üreticilerimiz anız yakarak geçim kaynağı olan toprağı fakirleştirip öldürmemeli ve anız yakmayı bırakmalıdır."

-Anız yakmanın zararı-

Anız yakmanın sadece havaya, çevreye, meraya, ormana, toprağa ve topraktaki canlılara zarar vermediğini, kontrolden çıkan anız yangınlarının, köy, kasaba ve şehirlerdeki yerleşim yerlerini, tarım arazileri içinde bulunan enerji iletişim ve haberleşme hatlarını taşıyan direklere zarar vererek can ve mal kayıplarına neden olabildiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Üreticilerimizin anız yakma sebebi, yabancı ot tohumlarının, bitki artıklarının kolayca temizlenmesi, sürümün kolaylaştırılması, bitki artıkları ve toprak yüzeyine yakın yerde barınan zararlıların yumurta, larva, pupa ve erginlerinin yok olmasıdır.

Toprak işleme uygulamaları, tarımsal üründe bir azalmaya neden olmadan toprağı koruyan ve aynı zamanda sürdürülebilir bir faaliyet olması gerekir. Üreticilerimiz anız yakmak yerine alternatif uygulamaları tercih etmeli, toprak işlemesiz tarıma yönlendirilmelidir. Bu yöntem, anız yakılmaması, erozyonun azalması, yakıttan tasarruf edilmesi, toprak yüzeyinden olan buharlaşmanın önlenmesi ve kuraklığa dayanıklı toprak oluşmasına kadar birçok faydası vardır."

20 Temmuz 2017 Perşembe

Başkan Köse Ahırlı ve Yalıhüyük İlçelerinde Tarımsal İncelemelerde bulundu.

Detay:
Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse tarım arazilerinin ürünleri hakkında başta Ahırlı ve Yalıhüyük ilçelerindeki Tarım Gıda ve Hayvancılık müdürlerini makamlarında ziyaret ederek bilgi aldı. 

Başkan Köse Ahırlı ve Yalıhüyükteki çiftçilerimizin tarım arazilerindeki Çekirgelerin istila ederek zarar verdikleri yönündeki şikayetler dolayısıyla Yalıhüyük Tarım ilçe müdürü Mevlüt Semerci ve Ahırlı Tarim İlçe Müdürü Şükrü Çimen'den bilgi alış verişinde bulundu. 

Köse, Çiftçilerimizin tarım arazilerinin büyük ölçüde zarar görmediklerini ve arazileri yerinde incelediklerini ifade etti. Köse, önümüzdeki yıl zararlı çekirgelerin ilçe tarım ile birlikte ilaçlama yapılarak önleneceğini ve gereken tedbirlerin alınacağını da söyledi. 

Başkan Köse Ahırlı ve Yalıhüyük Bölgesindeki Çiftçilerin Buğday hasadına da katıldı; 

Başkan Köse yaptığı açıklamada tüm ilçelerimizdeki çiftçilerimize 2017 yılı tarım hasadının hayırlı ve bereketli olmasını dileyerek bereketli ve bol kazançlı olmasını diledi,
17 Temmuz 2017 Pazartesi

Tarım istihdamı Nisan’da, Mart’a göre 235 bin arttı

Detay:

-Tarım istihdamı Nisan'da, Mart'a göre 235 bin arttı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Tarımda Mart ayında 5 milyon 85 bin olan istihdam,

Nisan ayında 235 bin artışla 5 milyon 320 bine yükseldi"

-"Tarım, Nisan'da işsizliği 1,9 puan düşürerek

yüzde 12,4'den yüzde 10,5'e çekti"

Ankara – 17.07.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda Mart ayında 5 milyon 85 bin olan istihdamın, Nisan ayında 235 bin artışla 5 milyon 320 bine yükseldiğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2016 Nisan ayında 5 milyon 352 bin, geçen ay 5 milyon 85 bin olan tarımda istihdamın 2017 Nisan ayında 5 milyon 320 bin olduğunu belirtti. Nisan ayında 28 milyon 157 bin olan toplam istihdamın yüzde 18,9'unu tarımın karşıladığına, bu rakamın geçen Mart ayında yüzde 18,5, geçen yıl Nisan ayında yüzde 19,4 olduğunu bildiren Bayraktar, tarım istihdam içindeki payının geçen yıl Nisan ayına göre gerilemesinde esas payın toplam istihdamın Nisan ayları itibarıyla son bir yılda 519 bin artarak 27 milyon 638 binden 28 milyon 157 bine  çıkmasından kaynaklandığını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, 2017 Nisan ayında tarımda 2 milyon 914 bin erkek ve 2 milyon 406 bin kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 15'inin, kadınların yüzde 27,5'inin tarımda çalıştığını, tarımın işsizliği önemli oranda aşağıya çektiğini vurgulayan Bayraktar, "Nisan ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4,1 puan düşürerek yüzde 17,3'den yüzde 13,2'ye, erkeklerde 1,2 puan düşürerek yüzde 10,3'den yüzde 9,1'e, toplamda işsizliği 1,9 puan düşürerek yüzde 12,4'den yüzde 10,5'e indirdiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını vurguladı.
14 Temmuz 2017 Cuma

Tavuk eti ve yumurta üretiminde ve ihracatında artış sürüyor…

Detay:

-Tavuk eti ve yumurta üretiminde ve ihracatında artış sürüyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  "Aralık'ta başlayıp bu yılın ilk beş ayında da devam eden ihracat artışı sektörde üretim artışına neden oldu. Mayıs ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11, yumurta üretiminde yüzde 10,8 artış görüldü"

-"Yumurtada üretici fiyatları maliyetlerin altında seyrediyor. Tavuk etinde üretici 3-4 yıldır zam almadan hemen hemen aynı paralara firmalara üretim yapıyor. Hem tavuk etinde hem yumurtada üretici maliyetlerini karşılamakta zorlanıyor, para kazanamıyor"

-"1-1,5 milyon lira yatırımla 24 bin başlık kümes kurmuş bir et tavuğu üreticisinin aylık kazancı da 3 bin lirayı geçmiyor"

-"Yumurta üreticisi 23 kuruşa mal ettiği yumurtayı 16 kuruşa satıyor"

-"İhracatçı Aralık 2016'da bin adedini 82 dolardan sattığı yumurtayı sırf ihracat pazarını kaybetmemek için Mayıs 2017'de 51 dolar civarında satıyor"

 

Ankara – 14.07.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kanatlı sektöründe özellikle tavuk etinde geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta başlayıp bu yılın ilk beş ayında da devam eden ihracat artışının sektörde üretim artışına neden olduğunu bildirerek, "Mayıs ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11, yumurta üretiminde yüzde 10,8 artış görüldü" dedi.

Üretim ve ihracat artışına karşın üreticideki sıkıntı devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, "Yumurtada üretici fiyatları maliyetlerin altında seyrediyor. Tavuk etinde üretici 3-4 yıldır zam almadan hemen hemen aynı paralara firmalara üretim yapıyor. Hem tavuk etinde hem yumurtada üretici maliyetlerini karşılamakta zorlanıyor, para kazanamıyor" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada,  2017 yılının Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta üretiminin 1 milyar 415 milyon 651 bin adetten 1 milyar 568 milyon 391 bin adede, tavuk eti üretiminin ise 173 bin 187 tondan 192 bin 275 tona yükseldiğini vurguladı.

 

-İhracat rakamları-

 

Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta ve ürünleri ihracatının 14,3 milyon dolardan yüzde 63,3 artışla 23,3 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatının 28,9 milyon dolardan yüzde 41,2 artışla 41 milyon dolara yükseldiğini belirten Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatının ise 32,8 milyon dolardan yüzde 23,7 azalışla 25 milyon dolara gerilediğini bildirdi.

Bayraktar, kanatlı eti ve ürünlerinde ihracatın Ocak'ta yüzde 70,2, Şubat'ta yüzde 30,5, Mart'ta yüzde 29,5, Nisan'da yüzde 50,3, Mayıs'ta yüzde 41,2, yumurta ve ürünleri ihracatının ise Ocak'ta yüzde 40,7, Şubat'ta yüzde 100,3, Mart'ta yüzde 63,3, Nisan'da yüzde 26,7 ve Mayıs'ta yüzde 63,3 arttığını vurguladı.

Sektörün ihracat sıkıntısı yaşamaması gerektiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, 2014 yılında 651 milyon dolar, yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolar düzeyine kadar çıkmıştı. Başta Irak olmak üzere yakın pazarlardaki sıkıntılar, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunlar, Suriye ve Irak'ın neden olduğu ulaşım sıkıntıları ihracatı olumsuz etkiledi. 2015 yılında, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı 436,8 milyon dolara, 2016 yılında ise 361,6 milyon dolara geriledi. Yine aynı sorunlar nedeniyle yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 2014 yılında 401,9 milyon dolarken, 2015 yılında 273,5 milyon dolara düştü. 2016 yılında ihracat 289,6 milyon dolara yükselse de 2014 yılı ihracat rakamları yakalanamadı. Bu rakamları yakalama yolunda, 2017 yılında toparlanma için ilk işaretler 5 aylık dönemde geldi.

İlk 5 aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre kanatlı eti ve ürünleri ihracatında yüzde 46,2, yumurta ve ürünlerinde yüzde 58,6, süt ve süt ürünlerinde yüzde 1,8 artış görüldü."

 

-"Yumurta üreticisi her yumurtadan 7 kuruş zarar ediyor"-

 

Üretim ve ihracat rakamları artmasına rağmen üreticinin para kazanamadığını belirten Bayraktar, "yumurta üreticisi 23 kuruşa mal ettiği yumurtayı 16 kuruşa satıyor. Yumurta başında 7 kuruş bir zarar söz konusu. Fiyatlar ihracatta da farklı değil. İhracatçı Aralık 2016'da bin adedini 82 dolardan sattığı yumurtayı sırf ihracat pazarını kaybetmemek için Mayıs 2017'de 51 dolar civarında satıyor" dedi.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Yumurta üreticiler bir yandan yem başta olmak üzere yüksek maliyetlerle boğuşurken diğer yandan bir kayıt dışı ve plansız üretim ile bunun yol açtığı haksız bir rekabet ve arz fazlasıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Her yer salma ve serbest tavuk tabir edilen, denetimsiz, vergisiz üretim yerleriyle dolmaya başladı. Bunlar aynı zamanda yumurtalarını normal kümeslere göre daha pahalıya pazarlıyorlar. Kayıtlı işletmeler ayda 2 defa aşı, antibiyotik kullanımı gibi hayvan sağlığı yönünden kontrole tabi tutulurken, bu işletmelerde bu tür kontroller de yapılmamakta, hem hastalık riski hem de haksız rekabet nedeniyle sektörde ciddi sorunlara neden olmaktadırlar. Buna bir an önce tedbir alınmalı, iç talep ve ihracat dikkate alınarak kayıt dışılık önlenerek üretim planlaması yapılmalı, yeni kurulacak işletmelerin ürününü nereye pazarlayacaklarını söyledikleri ve bunu garanti ettikleri takdirde kurulumuna izin verilmelidir."

Bayraktar, yumurtanın enflasyonun artma sebeplerinden biri olduğu yönündeki açıklamalarında piyasadaki gerçeklerle uyuşmadığını, üreticinin zararına satış yaptığı bir piyasada bunun mümkün olamayacağını söyledi.

 

-"Et tavuğu üreticisi de para kazanamıyor"-

 

Et tavuğu broiler üretiminde de ihracat ve üretim artarken üreticinin para kazanamadığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Haberlere bakıyorsunuz kanatlı eti firmaları artan talebe yetişemiyor. İhracat ve üretim rakamlarına bakıyorsunuz, önemli artışlar var. Ama üretici kazanıyor mu? Hayır. Benim üreticim 1-1,5 milyon lira yatırımla 24 bin başlık bir kümes kurmuş. İki aylık üretimden en iyi üretim yapan yani hayvan başı 2,6 kilogram ortalama canlı ağırlığa ulaşabilen üretici 19 bin 200 lira para kazanıyor. Bunun 4 bin lirası elektrik ve su, 1700 lirası yükleme bedeli, 2 bin 500 lirası veteriner ilaçları gibi çeşitli giderlere olmak üzere toplamda 8 bin 200 lira harcıyor, aylık 2 bin liradan 2 ayda 4 bin lirasını bakıcıya sigortası da dahil olmak üzere maaş olarak ödüyor, eline 2 ayda 7 bin lira kalıyor. Aylık bazda kazanç 3 bin 500 civarında. Ekstra bakım, arıza ve benzeri giderler mutlaka çıkıyor, bu durumda üreticinin eline tahmini olarak 3 bin lira kalıyor. Canlı kilo artışını bu seviyenin altında sağlayabilen üreticiler ise bahsedilen bu fiyatın daha da altında para kazanıyorlar. 2013 yılından 2017 yılına kadar hayvan başına masraflar 40-50 kuruşlardan 70-80 kuruşlara çıkmasına rağmen firmaların üreticilerimize ödedikleri para çok değişmedi, 90 kuruş ile 1 lira arasında seyrediyor. Üreticimiz, işçilerin sigortalarını bile ödemekte zorlanıyor.

Bu tablodan da görüleceği üzere kanatlı etinde birileri kazanıyor ama bu kesinlikle milyon liralık yatırım yapan, parasını buralara bağlayan, üretim yapmaya çalışan üretici değil. Bu şekilde nasıl üretim devam edecek? En kısa zamanda gerekli tedbirleri almalıdır."

 

-Sanayiye aktarılan sütte azalma-

 

Son aylarda sanayiye aktarılan sütte bir azalma yaşandığına dikkati çeken Bayraktar, "bir önceki yılın aynı ayına göre 2017 Mayıs ayında, sanayiye aktarılan inek sütü; yüzde 3,4 azalarak 837 bin 592 tondan, 808 bin 848 tona indi. Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6, Mayıs'ta ise yüzde 3,4 azaldı. Azalmada yem fiyatlarının yükselmesi ve çiğ süt fiyatlarının düşük seyretmesinin büyük bir etkisi var" dedi.
10 Temmuz 2017 Pazartesi

Tarımın lokomotifi buğday

Detay:

-Tarımın lokomotifi buğday…

-Üretimin 5,7 milyar, ihracatın 2,5 milyar doları buğdaydan…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Anadolu'nun en önemli ürünü buğdaydır. Hollanda'nın iki

katına yakın alanda, bu yıl 21,8 milyon ton buğday üreteceğiz"

-"2016 yılında üretim değeri dolar bazında 5,7 milyar doları

bulan buğdayda, ihracat gelirimiz de buğday ve buğday ürünleri

bazında 2,5 milyar doları aşıyor"

-"Ülkemiz, un, bulgur ihracatında dünya birincisi, makarna

ihracatında İtalya'nın ardından ikinci, kek, pasta ve bisküvi

ihracatında ise onuncu sırada"

-"Buğday kadar önemli bir ürün, kendi haline bırakılamaz.

TMO, acilen devreye girmeli, çiftçinin dostu olduğunu göstermeli,

enflasyon farkı, üretici karı ve refah payını dikkate alan bir müdahale

alım fiyatı açıklamalı, üreticinin alın terinin karşılığını vermelidir"

-"Hazine de TMO'nun finansman ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamalı,

Ofis'in elini güçlendirmelidir"

-"1994 yılından bu yana yüzde 21,7 oranında azalarak

9,8 milyon hektardan 2016 yılında 7,7 milyon hektarın altına

inen buğday ekim alanlarını yeniden artırmalıyız"

-"Mevcut verimle 1994 yılındaki ekim alanı olan 9,8 milyon hektar

alanda üretim yapılsa, hasat edilen buğday en az 6 milyon ton

artacaktı"

-"ABD, Kanada, Rusya, Avustralya, Fransa buğday ihracatından

milyarlarca dolar kazanıyor. Türkiye de buğday üretimini verimi

artırarak 30 milyon tona rahatlıkla çıkarabilir. Büyük bir ihracatçı

olur"

 

Ankara – 10.07.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Anadolu'nun en önemli ürününün buğday olduğunu, Hollanda'nın iki katı alanda bu yıl 21,8 milyon ton buğday üretileceğini bildirerek, "2016 yılında üretim değeri dolar bazında 5,7 milyar doları bulan buğdayda, ihracat gelirimiz de buğday ve buğday ürünleri bazında 2,5 milyar doları aşıyor" dedi.

Bayraktar, buğday kadar önemli bir ürünün kendi haline bırakılamayacağını, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), acilen devreye girmesi, çiftçinin dostu olduğunu göstermesi, enflasyon farkı, üretici karı ve refah payını dikkate alan bir müdahale alım fiyatı açıklaması ve üreticinin alın terinin karşılığını vermesi gerektiğini belirtti.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, buğdayda hasadın ülke genelinde yoğunlaştığını, yörelere göre hasadın Ağustos ayının sonuna kadar devam edeceğini belirtti. Anavatanı Anadolu olan buğdayın, binlerce yıldır bu toprakların en önemli ürünü olmayı sürdürdüğünü vurgulayan Bayraktar, "öyle ki Anadolu'da buğday ile koyun, gerisi oyun" denildiğini hatırlattı.

Birinci tahmin verilerine göre buğday üretiminin 21,8 milyon tonu bulacağını bildiren Bayraktar, "geçen yıl 20,6 milyon ton buğday üretmiştik. Bu yıl yüzde 5,8'lik artışla 21,8 milyon tonluk üretim miktarını yakalayabiliriz" dedi.

 

-1,9 milyon ton buğday üretimde ve kullanımda kaybediliyor-

 Üreticinin yoğun bir şekilde hasat yaptığını bildiren Bayraktar, hasatta en önemli konunun fiyat ve dane kayıpları olduğunu vurguladı. 2015/2016 üretim döneminde, üretim aşamasında 1 milyon 243 bin ton, kullanım aşamasında ise 636 bin 836 ton olmak üzere toplamda 1 milyon 879 bin 836 ton ürünün kaybedildiğini, yitirilen ürün miktarının toplam üretimin yüzde 8,3'üne ulaştığını belirten Bayraktar, "kaybettiğimiz 1,9 milyon tonluk buğday 8-10 milyon nüfuslu bir ülkenin buğday ihtiyacını karşılar. Bu büyük bir israftır. Dane kaybını en aza indirmek için ekimden hasada kadar gerekli tüm önlemleri almalıyız, emeğimizi zayi etmemeliyiz" dedi.

 

-Müdahale alım fiyatı-

 Buğdayda diğer önemli bir konunun da müdahale alım fiyatı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Milyonlarca çiftçimiz, buğday ve arpadan geçimini sağlıyor. Üreticimiz yaptığı masrafın, verdiği emeğin, döktüğü alın terinin karşılığını almalıdır. Buğday kadar önemli bir ürün kendi haline bırakılamaz. TMO, acilen devreye girmeli, çiftçinin dostu olduğunu göstermeli, enflasyon farkı, üretici karı ve refah payını dikkate alan bir müdahale alım fiyatı açıklamalı, üreticinin alın terinin karşılığını vermelidirHazine de TMO'nun finansman ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamalı, Ofis'in elini güçlendirmelidir.

 

-"Hedefimiz kaliteli buğday ve üretimi 30 milyon tona çıkarmaktır"-

 Hedefimiz kaliteli buğday üretmek ve üretimi 30 milyon tona çıkarmaktır. Buğdayda kalite ürün açığımızı kapatmak ve buğday ürünü ihraç edebilmek için 2016 yılında 4 milyon 226 bin ton buğday ithal ettik. Bu ithalata 892,4 milyon dolar ödedik. Buna karşın buğday ve buğday ürünleri ihracatımız 2,5 milyar doları aştı ama sadece buğday bazında rakamlara bakıldığında 11,4 milyon dolarlık 26,5 bin ton buğday ihracatı yapabildik. Artık buğday ithal etmek istemiyoruz. Üretimi 30 milyon tona çıkarmak, ihracat için gerekli buğdayı da biz karşılamak istiyoruz. Bunun için kaliteli ve sertifikalı tohuma ucuz fiyattan ulaşmalı, ucuz gübre ve ucuz mazot kullanmalıyız. Ürün fiyatları da alın terinin karşılığını alacak düzeyde olmalıdır. Bunları yaparsak buğdaydaki üretim hedeflerimize ulaşırız. Biz üreticimizin üretme hevesini kırmazsak üreticimiz tarlasında kalacak ve ülkemizin ihtiyacı olan hububat üretimini karşılayacaktır."

 

-1 milyondan fazla çiftçinin geçim kaynağı-

 Buğdayın, üretim hacimleriyle, üretim alanlarıyla, geçimini buğdaydan sağlayan çiftçi sayısıyla ülke tarımının en önemli ürünü olduğunu bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Tarım yapılabilir 23,8 milyon hektarlık alanın yarıya yakını tahıla, toplam tahıl alanlarının da üçte ikisi buğdaya ayrılıyor. Ülkemizde en yaygın ekilen ürün buğday ve arpadır. Buğday ekimi yapan çiftçi sayımız 1 milyonu aşıyor. 7,7 milyon hektar alanda buğday üretiyoruz. Bu alan Hollanda'nın iki katına yakın. Üretimimiz bu yıl 21,8 milyon tonu bulacak. 2016 yılında üretim değeri 17,2 milyar lirayı, 2016 dolar ortalama kuruyla dolar bazında 5,7 milyar doları bulan buğdayda, ihracat gelirimiz de buğday ve buğday ürünleri bazında 2,5 milyar doları aştı.

Ülkemiz, un, bulgur ihracatında dünya birincisi, makarna ihracatında İtalya'nın ardından ikinci, kek, pasta ve bisküvi ihracatında ise onuncu sırada. 2016 yılında 3,5 milyon ton un ihraç ettik 1 milyar 78,2 milyon dolar döviz geliri elde ettik. 111,8 milyon dolarlık 278 bin ton bulgur ihraç ediyoruz. 40 bin tonluk irmik ihracatından elde ettiğimiz döviz geliri 16,9 milyon doları buluyor. 831 bin tonluk makarna ihraç ediyor ve 422 milyon dolar gelir elde ediyoruz. Pasta, kek, bisküvi ihracatımız 408 bin tonu, ihracat gelirimiz 886,1 milyon doları buluyor. Toplam buğday mamulleri ihracatımız 5 milyon 90 bin ton, ihracat gelirimiz de 2 milyar 515 milyon dolar."

 

-"ABD 5,4, Kanada 4,5, Rusya 4,2 milyar dolarlık buğday ihraç ediyor"-

 Buğdayın öneminin bilincinde hareket edilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, "1994 yılından bu yana yüzde 21,7 oranında azalarak 9,8 milyon hektardan 2016 yılında 7,7 milyon hektarın altına inen buğday ekim alanlarını yeniden artırmalıyız. Mevcut verimle 1994 yılındaki ekim alanı olan 9,8 milyon hektar alanda üretim yapılsa, hasat edilen buğday en az 6 milyon ton artacaktı. 27,8 milyon ton dolaylarında bir ürün elde edilecekti. ABD, Kanada, Rusya, Avustralya, Fransa buğday ürünleri dışında sadece buğday ihracatından milyarlarca dolar kazanıyor. ABD 5,4, Kanada 4,5, Rusya 4,2, Avustralya 3,6, Fransa 3,4 milyar dolarlık buğday ihraç ediyor. Bu ülkelerin yıllık buğday ihracatları 16 milyon ile 25 milyon ton arasında değişiyor. Türkiye de buğday üretimini, verimi artırarak 30 milyon tona rahatlıkla çıkarabilir. Büyük bir ihracatçı olur" dedi.

Buğdayın sadece tarımda değil, gıda sanayinde de büyük bir ekonomik faaliyet yarattığını belirten Bayraktar, Türkiye'de 677 buğday unu, 103 bulgur, 30 bisküvi, 25 makarna, 15 irmik fabrikası bulunduğunu bilgisini verdi. Buradaki en büyük sorunun kapasite kullanım oranının düşük kalması olduğunu vurgulayan Bayraktar, un fabrikalarında kapasitenin sadece yüzde 48'inin, bisküvide yüzde 58'inin, bulgurda yüzde 68'inin, makarnada yüzde 71'inin, irmikte yüzde 78'inin kullanılabildiğini, bu alana yapılacak yatırımların kapasiteye göre düzenlenmesi ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti.

3 Temmuz 2017 Pazartesi

2018 Yılı Tarımsal Destek Başvuruları Başladı

Detay:

Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya genelinde çiftçilere yönelik sürdüğü fidan ve fide desteklerinin 2018 yılı başvurularını 1 - 31 Temmuz tarihleri arasında alıyor.

Tarıma ve tarım projelerine desteklerini sürdüren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2018 yılı için planladığı tarımsal destek başvurularını başlattı.

Yeni Büyükşehir Yasası ile Konya'nın bütün ilçelerinde çiftçilere tarımsal destek veren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2018 yılında da fide ve fidan desteğini sürdürecek.

Konuyla ilgili Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, yarı bodur elma, yarı bodur kiraz, asma, vişne, ahududu, böğürtlen fidanları, çilek fidesi ve malç naylonu, yüksek sistem asma aparatı destekleme başvurularının 1 - 31 Temmuz tarihleri arasında yapılacağı bildirildi. Çiftçilerin fırsatı kaçırmaması istenen açıklamada dilekçelerin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı'na, ilçe belediyelerine ya da muhtarlıklara teslim edilebileceği vurgulandı.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve başvuru dilekçesine www.konya.bel.tr adresinden ulaşabiliyor.

2017'DE 3.6 MİLYON ÇİLEK FİDESİ, 145 BİN MEYVE FİDANI

Konya genelinde bölgeler arası gelişmişlik farkının giderilmesi ve kırsal alanlarda yaşayanların desteklenmesi için tarıma ve tarım projelerine destek veren Konya Büyükşehir Belediyesi, 2017 yılı destekleri kapsamında talepte bulunan çiftçilere 3 milyon 684 bin çilek fidesi, 145 bin adet meyve fidanı ve 250 takım yüksek sistem bağ aparatı dağıtımı yaptı. Büyükşehir, çilek fidesi ve elma, kiraz, vişne, asma fidanlarının yanı sıra ar-ge çalışması kapsamında ürün çeşitliliğini artırmak amacıyla bu yıl ilk kez ahududu, gojiberry ve böğürtlen fidanı dağıtımı yaptı.
16 Haziran 2017 Cuma

Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

Detay:


-Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çölleşme, dünyanın sonunu getiriyor. Kurak alanların

bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye'nin 46 katı

büyüklüğüne 3,6 milyar hektara ulaştı"

-"Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor"

-"Her yıl İngiltere'nin arazisinin yarısı kadar bir alan çölleşiyor"

-"Tarım alanlarının yarısından fazlasında toprak bozulmasından

etkilendi"

-"Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği

ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli

nedeni erozyon"

-"Ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini

azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur"

 

Ankara - 16.06.2017 -Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çölleşmenin, dünyanın sonunu getirdiğini bildirerek, "kurak alanların bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye'nin 46 katı büyüklüğüne 3,6 milyar hektar alana ulaştı. Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor" dedi.

Bayraktar, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, araştırmalara göre, dünyada her yıl çölleşme ve toprak bozulması nedeniyle İngiltere arazisinin yarısı kadar alanın çölleştiğine dikkati çekti.

Dünya tarım alanlarının yarısından fazlasının toprak bozulmasından etkilendiğini ve kurak alanların bozulması nedeniyle 14,9 milyar hektar dünya kara alanı içinde çölleşen alanın 3,6 milyar hektara ulaştığını, bunun da tüm kara alanlarının dörtte birine yaklaştığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli nedeni ise erozyon. Ülkemiz de erozyona en fazla maruz kalan ülkeler arasında bulunuyor.

 

-"Birkaç yüzyıl önce İç Anadolu'yu kaplayan ormanlar bugün yok"-

 Tarım alanlarımızdaki çoraklaşma, ormanlık ve mera alanlarımızdaki tür çeşitliliğinin ve doğal yapının bozulması, yanlış arazi kullanımı uygulamalarından kaynaklanan betonlaşma ve toprak kirliliğinin devam ediyor olması, birkaç yüzyıl önce İç Anadolu'yu kaplayan ormanların bugün olmaması ülkemizin çölleşme riskinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Ayrıca nüfus artışına paralel olarak gıda, toprak ve suya olan talebin artması, zenginleşmeyle insanların tüketim alışkanlıklarının değişmesi doğal kaynaklar üzerinde baskı yapmakta, bu da çölleşmenin bir başka nedenini oluşturmaktadır."

 

-"Ülkemizde çölleşme"-

 Ülkemizde erozyondan kaybedilen toprağın yılda 168 milyon ton olduğuna, işlenen tarım alanlarının yüzde 59'unun, çayır-mera alanlarının yüzde 64'ünün ve orman-maki alanlarının yüzde 54'ünün çeşitli derecelerde erozyona maruz kaldığına işaret eden Bayraktar, "Bu nedenle ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur" dedi.

Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Topraklarımızın yaklaşık yüzde 60'ı, yüzde 12'den fazla eğimi olan arazilerden oluşmaktadır. Bundan dolayı topraklarımızın yaklaşık yüzde 70'inin derinliği azdır. Tarım, orman ve mera alanlarımızın önemli bir bölümü yeterli su içeriğine de sahip değildir. Eğimin fazlalığı, bitki örtüsünün yetersizliği, toprağın aşınmaya uygun veya duyarlı olması topraklarımızı erozyon tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

 Türkiye'de her yıl binlerce dönüm tarım arazisi, erozyona sebep olan hatalı sulama ve yanlış toprak işleme gibi uygulamalardan dolayı kullanılamaz hale geliyor. Ayrıca, su kaynaklarımız bilinçsiz sulama nedeniyle israf ediliyor.

 Aşırı sulamaya bağlı olarak, verimli topraklarımız akan sularla birlikte taşınıyor. Topraklarımız tuzlulaşıyor, çoraklaşıyor. Zaten su zengini olmayan ülkemizde, aşırı sulama bir yana, bir damla suyu dahi heba etme lüksümüz yoktur. Yine aşırı sulamaya bağlı olarak ekili alanlarda drenaj sorunu yaşanıyor. Ürünlerimizde verim ve kalite kayıpları meydana geliyor.

Büyük bir tarımsal potansiyele sahip ülkemizde insanlarımızın çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda daha fazla duyarlı ve bilinçli olabilmesi için kamu ve özel kuruluşların konuya gereken hassasiyeti göstermeleri son derece önemlidir. Toplumda çölleşmeyle mücadele bilincinin oluşturulması, çevre sorunlarına karşı duyarlı olunması ve gerekli önlemlerin alınmasının temelinde de eğitim yatmaktadır."

Bayraktar, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2025 yılında 1,8 milyar insan mutlak su kıtlığı yaşayacağını, dünyanın üçte ikisinin su sıkıntısı çekeceğini, 2050'ye kadar su talebinin yüzde 50 oranında artmasının beklendiğini belirtti.

15 Haziran 2017 Perşembe

Tarımdan, Mart’ta 5 milyonluk istihdam

Detay:

 -Tarımdan, Mart'ta 5 milyonluk istihdam…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarımda Şubat ayında 5 milyon 36 bin olan istihdam, Mart ayında 49 bin artışla 5 milyon 85 bine yükseldi"

-"Tarım, Mart'ta işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 13,7'den yüzde 11,7'ye çekti"

 

Ankara – 15.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda Şubat ayında 5 milyon 36 bin olan istihdamın, Mart ayında 49 bin artışla 5 milyon 85 bine yükseldiğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2016 Mart ayında 5 milyon 93 bin, geçen ay 5 milyon 36 bin olan tarımda istihdamın 2017 Mart ayında 5 milyon 85 bin olduğunu belirtti. Mart ayında 27 milyon 489 bin olan toplam istihdamın yüzde 18,5'ini tarımın karşıladığına, bu rakamın geçen Şubat ayında yüzde 18,7 olduğunu bildiren Bayraktar, tarım istihdam içindeki payının Mart ayında toplam istihdamın, Şubat ayına göre 533 bin artarak 26 milyon 956 binden 27 milyon 489 bine çıkmasından kaynaklandığını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, 2017 Mart ayında tarımda 2 milyon 868 bin erkek ve 2 milyon 218 bin kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 15,1'inin, kadınların yüzde 26,1'inin tarımda çalıştığını, tarımın işsizliği önemli oranda aşağıya çektiğini vurgulayan Bayraktar, "Mart ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4 puan düşürerek yüzde 18,3'den yüzde 14,8'e, erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 11,8'den yüzde 10,5'e, toplamda işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 13,7'den yüzde 11,7'ye indirdiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını vurguladı.
14 Haziran 2017 Çarşamba

Kanatlıda üretim de ihracat da artıyor…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta

başlayıp bu yılın ilk dört ayında da devam eden ihracat artışı,

sektöre olumlu yansıdı"

-"Nisan ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11,3, yumurta

üretiminde yüzde 7,2 artış görüldü"

-"Yumurta ve ürünleri ihracatı, Nisan ayında, bir önceki yılın

ayına göre, 14,3 milyon dolardan yüzde 73,8 artışla

24,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı,

26 milyon dolardan yüzde 50,3 artışla 39,2 milyon dolara

yükseldi"

-"Teknolojide üst noktaya ulaşmış kanatlı sektöründe üretim

artışının sürmesi ihracata bağlıdır. Ortadoğu, Afrika, Rusya,

Kafkasya, Orta Asya, Uzakdoğu gibi büyük pazarlara çıkarma

yapmamız lazım"

-"Sanayiye aktarılan inek sütü; Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta

yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6 azaldı.

Bir kilogram sütle bir kilogram yem bile alınamamaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir"

-"Nisan ayında süt ve süt ürünleri ihracatı ise yüzde 8,6 azalarak

28,8 milyon dolara geriledi"

 

Ankara – 14.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kanatlı sektöründe özellikle tavuk etinde geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta başlayıp bu yılın ilk dört ayında da devam eden ihracat artışının sektöre olumlu yansıdığını bildirerek, "Nisan ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11,3, yumurta üretiminde yüzde 7,2 artış görüldü" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada,  2017 yılının Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta üretiminin 1 milyar 429 milyon 381 bin adetten 1 milyar 532 milyon 827 bin adede, tavuk eti üretiminin ise 155 bin 210 tondan 172 bin 746 tona yükseldiğini vurguladı.

 

-İhracat rakamları-

 

Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta ve ürünleri ihracatının 14,3 milyon dolardan yüzde 73,8 artışla 24,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatının, 26 milyon dolardan yüzde 50,3 artışla 39,2 milyon dolara yükseldiğini belirten Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatının ise 31,5 milyon dolardan yüzde 8,6 azalışla 28,8 milyon dolara gerilediğini bildirdi.

Bayraktar, kanatlı eti ve ürünlerinde ihracatın Ocak'ta yüzde 70,2, Şubat'ta yüzde 30,5, Mart'ta yüzde 29,5 ve Nisan'da yüzde 50,3, yumurta ve ürünleri ihracatının ise Ocak'ta yüzde 40,7, Şubat'ta yüzde 100,3, Mart'ta yüzde 63,3 ve Nisan'da yüzde 73,8 arttığını vurguladı.

Sektörün ihracat sıkıntısı yaşamaması gerektiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, 2014 yılında 651 milyon dolar, yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolar düzeyine kadar çıkmıştı. Başta Irak olmak üzere yakın pazarlardaki sıkıntılar, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunlar, Suriye ve Irak'ın neden olduğu ulaşım sıkıntıları ihracatı olumsuz etkiledi. 2015 yılında, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı 436,8 milyon dolara, 2016 yılında ise 361 milyon dolara geriledi. Yine aynı sorunlar nedeniyle yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolardan, 2015 yılında 273,5 milyon dolara düştü. 2016 yılında ihracat 289,6 milyon dolara yükselse de 2014 yılı ihracat rakamları yakalanamadı. Bu rakamları yakalama yolunda, 2017 yılında toparlanma için ilk işaretler 4 aylık dönemde geldi.

İlk 4 aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre kanatlı eti ve ürünleri ihracatında yüzde 47,8, yumurta ve ürünlerinde yüzde 68,5, süt ve süt ürünlerinde yüzde 10,5 artış görüldü.

 

-Kanatlı sektörde üretim teknolojisi üst seviyede-

 

Kanatlı sektörünün, teknolojide üst noktaya ulaştığına, ekonomiye önemli ölçüde katma değer kazandırdığına, yüzbinlerce kişiye istihdam sağladığına, büyük miktarlarda ihracata olanak tanıdığına dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Teknolojide en üst noktaya ulaşmış kanatlı sektöründe üretim artışının sürmesi ihracata bağlıdır. Ülke içi tüketim belli seviyelere ulaşmıştır. Ülke ihtiyacının çok üzerinde üretim kapasitesine sahip sektör, ihracattaki tıkanmalar olunca zor durumda kalmaktadır. Dünyada çok büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri talebi var. Bu talebi üretim planlaması da yaparak iç pazarda fiyatları etkilemeyecek şekilde değerlendirilmeliyiz. Sektör milyarlarca dolarlık ihracatı yapabilecek altyapıya ve potansiyele sahiptir. Ortadoğu, Afrika, Rusya, Kafkasya, Orta Asya, Uzakdoğu gibi büyük pazarlara çıkarma yapmamız lazım.

Ortadoğu ülkelerinde ağırlıklı konuma yükselmeliyiz. Bu alanı binlerce kilometre uzaktaki Brezilya ve Tayland'a bırakmamalıyız. Yeni pazarlara girmenin yollarını aramalı, mevcut pazarlarda pazar payımızı artırıcı tedbirleri almalıyız. Özellikle bu kapsamda; yüksek maliyetten kaynaklı rekabetteki dezavantajlarımızı ortadan kaldıracak, ihracatı destekleyecek tedbirlerin hayata geçirilmesi önemli bir adım olacaktır."

 

-Sanayiye aktarılan sütte azalma-

 

Son aylarda sanayiye aktarılan sütte bir azalma yaşandığına dikkati çeken Bayraktar, "bir önceki yılın aynı ayına göre 2017 Nisan ayında, sanayiye aktarılan inek sütü; yüzde 5,6 azalarak 810 bin 704 tondan, 765 bin 449 tona indi. Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6 oranında azaldı. Yılın 4 ayında üretimde yaşanan azalma sektörde önemli bir sorun olduğunun göstergesidir. Bunda yem fiyatlarının yükselmesi ve çiğ süt fiyatlarının düşük seyretmesinin büyük bir etkisi vardır" dedi.

Sektörde 2014 Temmuz ayında 1 lira 15 kuruş olarak sabitlenen, şu an ise brüt 1 lira 21 kuruş, net olarak ise 1 lira 7 kuruş olan çiğ süt fiyatına rağmen üreticinin üretmeye, sütünü sanayiye aktarmaya devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, yüksek yem fiyatları ve düşük süt fiyatlarının uzun süre sürdürülmesinin mümkün görülmediğine dikkati çekti.

Son dönemde çiğ süt fiyatlarındaki gelişmelerin, üreticiyi önemli ölçüde zorladığına değinen Bayraktar, "şunu unutmamak gerekir ki, süt hayvancılığı et hayvancılığının da temelidir. Hep söylüyorum ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır. Bugün süt/yem paritesi 1'in altına inmiştir. Bir kilogram sütle bir kilogram yem bile alınamamaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, desteklerin boşa gitmemesi için çiğ süt fiyatları mutlaka artırılmalı, üretimin devam ettirebileceğimiz seviyelere çıkarılmalıdır" dedi.

12 Haziran 2017 Pazartesi

Bozkır Ziraat Odası tarafından iftar programı düzenlendi.

Detay:


Bozkır ilçesinde faaliyet gösteren Bozkır Ziraat Odası geleneksel hale getirdiği iftar programının üçüncüsünü gerçekleştirdi.



Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, belediyenin düğün salonunda verilen iftarda yaptığı konuşmada, programa katılanlara teşekkür etti.

İftarların, insanların bir araya gelmesine ve kaynaşmasına vesile olduğunu ifade eden Köse, "İftar sofraları dostluklarımızı pekiştiriyor. Bu mübarek günler vesilesiyle yüce Allah'tan bu güzel, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını diliyorum. Hayırlı iftarlar diliyorum" diye konuştu.

Bozkır Belediyesi yeni düğün salonunda gerçekleştirilen etkinliğe, Bozkır Kaymakamı Emre Öztürk, Jandarma Bölük Komutanı Üsteğmen Özgür Can, İlçe Emniyet Amiri Ramazan Arlı, İlçe Müftüsü Seyit Böğet, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, Ziraat Odaları Başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Ak Parti ilçe Başkanı Memduh Çelmeli, Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Ata Küçükduran, Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Bahri Rıza Duran, Sivil Toplum Kuruluşları, Kurum ve Kuruluşların amirleri ve çok sayıda davetli katıldı.
8 Haziran 2017 Perşembe

Çiftçilerimiz Devletten destek bekliyor.

Detay:


Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, gazetemize verdiği bilgiye göre; "Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının bahar yağışlarının şiddetli olması nedeniyle yağışla birlikte mahallerimizdeki tarım arazilerini dolu vurmasından dolayı çok etkilenen bölgemiz Sarıoğlan, Hamzalar, Armutlu, Yeniköy, Kızılçakır, Ayvalca, Kildere olmak üzere diğer mahallelerimizde de hafiften zarar görmüştür.



Bölgemize Zarar veren dolu sonrasında en çok zarar gören üzüm, çilek ve meyve veren ağaçlar olmuştur.  Dolu afeti olarak Odamız ilk elden zarar bölgesinde Ziraat Mühendisimiz Ali Aladağ tarafından yerinde tarım arazilerinin zararlarıgözlemlemiştir..


İlçemiz Kaymakamı Emre Öztürk ve İlçe Tarım Müdürlüğü ile görüşülerek zarara uğrayan çiftçilerimizin zararlarının karşılanması içinde talepte bulunacaklarını söyledi. Birçok çiftçimiz kredi ile yaşamaktadır çiftçilerimizin çoğunun tek geçim kaynağı tarım arazileridir ancak bu tarım arazilerine dolu vurmasından dolayı çiftçiler kara kara düşünmektedir" dedi.


Köse, Çiftçilerimizin zararı ile ilgili yetkililerin bir an önce arazilerde zarar tespitlerini yaparak mağdur olan çiftçilerimizin zararlarının karşılanması için önce Tarım Bakanlığına bildirilmesini isterken çiftçilerimiz acilen devletten destek bekliyor dedi.


30 Mayıs 2017 Salı

Dünya Arı Günü

Detay:

-Dünya Arı Günü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Arıcılık ülkemizde dev bir sektör haline geldi. Çin'in

ardından bal üretiminde dünyada ikinciyiz. Toplam 84 binden

fazla işletme, 7,9 milyonu aşkın kovanda 105 bin 727 ton

bal üretiliyor"

-"Bal üretiminde ilk sırayı 16 bin 278 tonla Ordu alırken,

Muğla 15 bin 875 tonla ikinci, Adana 9 bin 477 tonla üçüncü,

Aydın 3 bin 958 tonla dördüncü, Mersin 3 bin 252 tonla beşinci,

Balıkesir 3 bin 105 tonla altıncı, Sivas 2 bin 861 yedinci,

İzmir 2 bin 742 tonla sekizinci, Van 2 bin 408 tonla dokuzuncu,

Antalya 2 bin 394 tonla onuncu sırada bulunuyor.

-"Bal arıları, bitkiden bitkiye konarak yaptığı tozlaşma ile

ekosistemin devamlılığını sağlıyor. Arılar olmadan

ekosistem olmaz"

-"Son yıllarda önlenemeyen kırsaldan kente göçü önleyecek

faaliyetler içinde arıcılık da bulunmaktadır"

-"Arıcılığa yapılan yatırımların diğerlerinden farklı bir özelliği de

yatırım tutarının düşük kalması ve yatırım için gerekli

tüm ekipmanların yurt içinden karşılanabiliyor olmasıdır"

-"Ülkemizde bakir denilebilecek uygun floraların bulunması

organik bal üretimi için de büyük avantajlar sağlıyor"

-"Arı üreticilerinin birlikler ya da kooperatifler şeklinde gelişmiş

ülkeler seviyesinde örgütlenememesi ve mevcut örgütlerin de

yeterince güçlü olmaması pazarlamada soruna neden olmaktadır"

 

Ankara – 29.05.2017 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, arıcılığın Türkiye'de dev bir sektör haline geldiğini bildirerek, "Çin'in ardından bal üretimde dünyada ikinciyiz. Toplam 84 binden fazla işletme, 7,9 milyonu aşkın kovanda 105 bin 727 ton bal üretiyor" dedi.

Bayraktar, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, bal arılarının bitkiden bitkiye konarak yaptığı tozlaşma ile ekosistemin devamlılığını sağladığını, arılar olmadan ekosistemin olamayacağını belirtti. Ülkemizde arıcılığın, çok fazla sermayeye, tarım arazisine gerek duymadan yapılabilecek, genç çiftçilerle kadın çiftçilerimizin yanı sıra, köylerimizde kalan yaşlı nüfusun da uğraşı alanı olabilecek bir faaliyet alanı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Son yıllarda önlenemeyen kırsaldan kente göçü önleyecek faaliyetler içinde arıcılık da bulunmaktadır. Arıcılığa yapılan yatırımların diğerlerinden farklı bir özelliği de yatırım tutarı düşük kalması ve yatırım için gerekli tüm ekipmanların yurt içinden karşılanabiliyor olmasıdır. Bundan dolayı, arıcılıkta dışa bağımlılık bulunmamaktadır.

Arıcılık aynı zamanda insanımıza bal, polen gibi sağlıklı ürünler sağlayan bunun yanı sıra ihracatta da önemli getirisi olabilecek potansiyeli bulunan bir faaliyettir.

Ülkemiz doğal yapı ve nektar kaynakları bakımından çok zengindir. Büyük bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Ülkemizin topoğrafik yapısından kaynaklanan farklı yükseltilerin bulunması, değişik iklim bölgelerine sahip olması, sanayi ve yerleşim yerlerinde uzak, kimyasal ilaç ve gübre kullanımının olmadığı işlenmeyen tarım alanlarının, mera ve çayırlıkların fazlalığı Türkiye'ye arıcılık bakımından büyük avantajlar sağlamaktadır.

Türkiye, bitki çeşitliği bakımından da çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Çeşitlilik içinde arıcılık açısından önem arz eden bir diğer olay da ülkemiz bitki örtüsünde, yalnızca belirli bölgede yetişebilen, yöreye özgü, endemik bitkilerin oranının yüzde 30'un üzerinde olmasıdır."

 

-Dünya bal üretiminde ikinci sıradayız-

 Bayraktar, 1,5 milyon tondan fazla dünya bal üretiminin yüzde 30,6'sını Çin'in ürettiğini, Türkiye'nin, Çin'in ardından yüzde 6,85'lik pay ile ikinci sırada bulunduğunu, ülkemizi yüzde 5,35 ile ABD, yüzde 5,03 ile İran, yüzde 4,96 ile de Rusya'nın izlediğini bildirdi.

 

-Kovan başı verim çok düşük-

 2016 verilerine göre ülkemizde arıcılıkla uğraşan işletme sayısının 84 bin 47 olduğunu, 7 milyon 900 bin 364 kovanda 105 bin 727 ton bal üretildiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Türkiye'nin arıcılığa her yönden uygun olması, arıcılığın gelişimini olumlu yönde etkilemiş, 2000-2016 döneminde kovan sayısı 4,3 milyondan 7,9 milyona, bal üretimi ise 61 bin tondan 106 bin tona yükselmiştir. Buna karşın, hala kovan başına bal verimi ortalama 13,4 kilogramla düşük kalmaktadır. Çin'de bu rakamın, 50,1 kilogram olduğu düşünüldüğünde ülkemiz verimindeki yetersizlik net olarak görülmektedir.


 -2,2 milyar dolarlık dünya bal ihraç pazarından yüzde 1,1 pay alıyoruz-

 Dünya bal ihraç pazarının 2,2 milyar dolar olduğunu belirten Bayraktar, dünya üretiminde ikinci sırada yer alan bir ülkenin bu pazardan yüzde 1,1 pay almasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Bayraktar, "ihracat bakıldığında yüzde 12,9 ile Çin ilk sırayı alıyor, bunu yüzde 8,95 ile Yeni Zelanda, yüzde 7,31 ile de Arjantin izliyor. Biz ürettiğimizin sadece yüzde 3,4'ünü ihraç ediyoruz. Bunu mutlaka artırmamız, ihracatta da ilk sıralarda yer almamız lazım" dedi.

 

-Dünya'da 33 ülkeye bal ihraç ediyoruz-

 Bu kadar büyük üretimimize rağmen bal ihracatımızın 3 bin 623 tonda (14,9 milyon dolar) kalmasının potansiyelimize göre çok az olduğunu ifade eden Bayraktar; açıklamasında, "dünyada 33 ülkeye bal ihraç ediyoruz ama bu ihracatın yüzde 81'ini ABD, Almanya ve Suudi Arabistan'a yapıyoruz. Diğer ülkelerdeki pazar paylarımızı artırmamız elzemdir. Bal ihracatımızda ilk sırayı yüzde 36,75 ile ABD almakta, bunu yüzde 36,5 ile Almanya, yüzde 7,73 ile de Suudi Arabistan izlemektedir" bilgisini verdi.

 

-İller arasında Ordu birinci, Muğla ikinci, Adana üçüncü sırada-

 Bayraktar, şunları kaydetti:

"İller arasında bal üretiminde ilk sırayı 16 bin 278 tonla Ordu alırken, Muğla 15 bin 875 tonla ikinci, Adana 9 bin 477 tonla üçüncü, Aydın 3 bin 958 tonla dördüncü, Mersin 3 bin 252 tonla beşinci, Balıkesir 3 bin 105 tonla altıncı, Sivas 2 bin 861 yedinci, İzmir 2 bin 742 tonla sekizinci, Van 2 bin 408 tonla dokuzuncu, Antalya 2 bin 394 tonla onuncu sırada bulunuyor. Toplam bal üretiminin yüzde 39,7'si Ordu, Muğla ve Adana'da üretildi.

Ülkemizde çoğunlukla gezginci olarak yapılan arıcılıkta, arıcılarımızın büyük bir kısmı arılarını Akdeniz ve Ege bölgelerinde kışlatmakta ardından Mayıs ayında İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya götürmektedirler. Arıcılarımızın bir kısım çiçek balı için Sivas, Erzurum, Muş, Bingöl ve Bitlis'e, ayçiçeği balı için Trakya ve Ege Bölgelerine gitmektedirler."

Ülkemizde bakir denilebilecek uygun floraların bulunmasının organik bal üretimi için de büyük avantajlar sağladığını vurgulayan Bayraktar, "kimyasal katkı maddelerinden ve şeker katkısından uzak, tarımsal ilaçlama ve kimyasal gübrelemenin yapılmadığı ortam zorunluluğu şartı, ülkemizin pek çok yöresinde organik bal üretiminin yapılabileceğini göstermektedir" dedi.

 

-Sorunlar ve yapılması gerekenler-

 Bu olumlu göstergelere rağmen arıcılığın eğitim, pazarlama, örgütlenme, damızlık, kalite kontrol başta olmak üzere sorunları bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Arı üreticilerinin birlikler ya da kooperatifler şeklinde gelişmiş ülkeler seviyesinde örgütlenememesi ve mevcut örgütlerin de yeterince güçlü olmaması pazarlamada soruna neden olmaktadır.

Hastalık ve zararlılara karşı bilinçsizce ilaç kullanımının balda kalıntıya neden olması,

Merdivenaltı üretilen sahte balların denetimlerinin tam anlamıyla yapılamaması,

Kaçak bal girişlerinin önlenememesi sorunlardan bazılarıdır.

Arıcıların, ürettiği balın yanı sıra katma değer sağlayan polen, arı sütü, propolis gibi diğer ürünlerin de üretebilmesi için teşvik edilmesi,

Arıcılar modern arıcılık konusunda eğitilmeli, yeni arıcılığa başlayanlar için kurslar açılması, genç çiftçilerin desteklenmeye devam edilmesi,

Bal, polen, propolis, arı sütü, tüketiminin yaygınlaştırılması için tüketicilere yönelik çalışmaların yapılması,

Bölge şartlarına uygun ana arıların üretilerek arıcılara dağıtımının sağlanması,

Organik bal üretiminin artırılması için üreticiye verilen desteklerin artarak devam etmesi gerekiyor."

 
8 Mayıs 2017 Pazartesi

Çiftçiler Ankara’da buluşuyor

Detay:

-Çiftçiler Ankara'da buluşuyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çiftçilerimizle, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde Ankara'da buluşuyoruz"

-"Ülkemizin her noktasından, 81 ilinden gelecek onbinlerce çiftçimizin katılımıyla, Pazar günü saat 12'de, Ankara'da Anadolu (Tandoğan) Meydanı'nda olacağız, çiftçimizin taleplerini dile getireceğiz"

-TZOB tarafından düzenlenecek etkinlikte, Mustafa Ceceli ile Sevcan Orhan da konser verecek

 

Ankara – 08.05.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde, çiftçiler olarak Ankara'da bulaşacaklarını bildirerek, "ülkemizin her noktasından, 81 ilinden gelecek onbinlerce çiftçimizin katılımıyla, Pazar günü saat 12'de, Ankara'da Anadolu (Tandoğan) Meydanı'nda olacağız, çiftçimizin taleplerini dile getireceğiz" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin Türkiye'nin en çok üyeli meslek örgütü olduğunu, üye sayının 5 milyona yaklaştığını, ülke çapında 766 ilçede Ziraat Odası bulunduğunu, bu odalara bağlı ilçelerle birlikte ülke sathında her noktada hizmet verdiklerini belirtti.

Bu yıl farklı bir 14 Mayıs etkinliği düzenleyeceklerini vurgulayan Bayraktar, "çiftçilerimizle, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde Ankara'da buluşuyoruz. Ülkemizin her noktasından, 81 ilinden gelecek onbinlerce çiftçimizin katılımıyla, Pazar günü saat 12'de, Ankara'da Anadolu (Tandoğan) Meydanı'nda olacağız, çiftçimizin taleplerini dile getireceğiz. Bir bayram havasında 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nü etkinliği gerçekleştireceğiz" dedi.

TZOB tarafından düzenlenen, geniş kampanyayla duyurulan, bütün çiftçilerin ve halkın davetli olduğu etkinlikte, Mustafa Ceceli ile Sevcan Orhan da birer konser verecek.
2 Mayıs 2017 Salı

Genç çiftçi desteğinde son gün 5 mayıs

Detay:


TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"10 Nisan 2017 tarihinde başlayan genç çiftçi projeleri

desteği başvuruları, 5 Mayıs 2017'de sona erecek"

-"Genç çiftçi projelerinin desteklenmesi kapsamında;

kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde

uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri,

tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması

ve paketlenmesine yönelik projelere 30 bin liraya kadar

hibe ödenmesinde bulunulacak"

 

Ankara – 02.05.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10 Nisan 2017 tarihinde başlayan kırsal kalkınma destekleri kapsamındaki genç çiftçi projeleri desteği başvuruları, 5 Mayıs 2017 Cuma günü mesai saati bitiminde sona ereceğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, genç çiftçi projelerinin desteklenmesi kapsamında; kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik projelere 30 bin liraya kadar hibe ödenmesinde bulunulacağını belirtti.

Genç çiftçi desteğinin nüfusu yirmi binden az olan yerleşim birimlerinde uygulanacağını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Destekten yararlanmak isteyen genç çiftçilerimiz, ön başvurularını, 'https://gencciftci.tarim.gov.tr' uzantılı yazılım üzerinden, kesin başvurularını da, genç çiftçilerin proje uygulayacağı kırsal alanda ikamet ettiği veya ikamet etmeyi taahhüt ettiği yerleşim biriminin bağlı olduğu İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerine şahsen yapmaları gerekmektedir.

Tebliğin yayımlandığı tarih olan 31 Mart 2017 itibarıyla 18 yaşını doldurmuş, 41 yaşından gün almamış genç çiftçilerimizden, kesin başvuru aşamasında; nüfus cüzdanı fotokopisi, ücretli çalışmadığına dair kendisine ve eşine ait Sosyal Güvenlik Kurumu belgesi, başvuru dilekçesi, proje tanıtım formu, taahhütname, diploma sureti veya okur-yazarlık belgesi istenmektedir."

Genç çiftçi desteği için proje konuları şöyle belirlendi:

"Hayvansal üretime yönelik; büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, tesis yapımı ve hayvan alımı, arı ve arı ürünleri yetiştiriciliği, kanatlı yetiştiriciliği ve tesis yapımı, ipekböceği yetiştiriciliği ve tesis yapımı,

Bitkisel üretime yönelik; kapama meyve bahçesi tesisi, fide, fidan, iç ve dış mekân süs bitkisi yetiştiriciliği, kontrollü örtü altı yetiştiriciliği, kültür mantarı üretimi,

Yöresel ürünleri ile tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik; çok yıllık tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesi, coğrafi işaretli, organik veya iyi tarım uygulamalı bitkisel ve hayvansal üretim, coğrafi işareti olan gıdaların üretimi."