16 Haziran 2017 Cuma

Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

Detay:


-Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çölleşme, dünyanın sonunu getiriyor. Kurak alanların

bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye'nin 46 katı

büyüklüğüne 3,6 milyar hektara ulaştı"

-"Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor"

-"Her yıl İngiltere'nin arazisinin yarısı kadar bir alan çölleşiyor"

-"Tarım alanlarının yarısından fazlasında toprak bozulmasından

etkilendi"

-"Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği

ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli

nedeni erozyon"

-"Ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini

azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur"

 

Ankara - 16.06.2017 -Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çölleşmenin, dünyanın sonunu getirdiğini bildirerek, "kurak alanların bozulması nedeniyle çölleşen alanlar, Türkiye'nin 46 katı büyüklüğüne 3,6 milyar hektar alana ulaştı. Kuraklık ve çölleşme 110 ülkede 1,2 milyar nüfusu etkiliyor" dedi.

Bayraktar, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, araştırmalara göre, dünyada her yıl çölleşme ve toprak bozulması nedeniyle İngiltere arazisinin yarısı kadar alanın çölleştiğine dikkati çekti.

Dünya tarım alanlarının yarısından fazlasının toprak bozulmasından etkilendiğini ve kurak alanların bozulması nedeniyle 14,9 milyar hektar dünya kara alanı içinde çölleşen alanın 3,6 milyar hektara ulaştığını, bunun da tüm kara alanlarının dörtte birine yaklaştığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kurak, yarı kurak ve az yağışlı bölgelerde iklim değişikliği ve insan faaliyetleriyle ortaya çıkan çölleşmenin en önemli nedeni ise erozyon. Ülkemiz de erozyona en fazla maruz kalan ülkeler arasında bulunuyor.

 

-"Birkaç yüzyıl önce İç Anadolu'yu kaplayan ormanlar bugün yok"-

 Tarım alanlarımızdaki çoraklaşma, ormanlık ve mera alanlarımızdaki tür çeşitliliğinin ve doğal yapının bozulması, yanlış arazi kullanımı uygulamalarından kaynaklanan betonlaşma ve toprak kirliliğinin devam ediyor olması, birkaç yüzyıl önce İç Anadolu'yu kaplayan ormanların bugün olmaması ülkemizin çölleşme riskinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Ayrıca nüfus artışına paralel olarak gıda, toprak ve suya olan talebin artması, zenginleşmeyle insanların tüketim alışkanlıklarının değişmesi doğal kaynaklar üzerinde baskı yapmakta, bu da çölleşmenin bir başka nedenini oluşturmaktadır."

 

-"Ülkemizde çölleşme"-

 Ülkemizde erozyondan kaybedilen toprağın yılda 168 milyon ton olduğuna, işlenen tarım alanlarının yüzde 59'unun, çayır-mera alanlarının yüzde 64'ünün ve orman-maki alanlarının yüzde 54'ünün çeşitli derecelerde erozyona maruz kaldığına işaret eden Bayraktar, "Bu nedenle ülkemizde çölleşmeyle mücadele ve kuraklığın etkilerini azaltmada acil tedbirlerin alınması zorunludur" dedi.

Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Topraklarımızın yaklaşık yüzde 60'ı, yüzde 12'den fazla eğimi olan arazilerden oluşmaktadır. Bundan dolayı topraklarımızın yaklaşık yüzde 70'inin derinliği azdır. Tarım, orman ve mera alanlarımızın önemli bir bölümü yeterli su içeriğine de sahip değildir. Eğimin fazlalığı, bitki örtüsünün yetersizliği, toprağın aşınmaya uygun veya duyarlı olması topraklarımızı erozyon tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

 Türkiye'de her yıl binlerce dönüm tarım arazisi, erozyona sebep olan hatalı sulama ve yanlış toprak işleme gibi uygulamalardan dolayı kullanılamaz hale geliyor. Ayrıca, su kaynaklarımız bilinçsiz sulama nedeniyle israf ediliyor.

 Aşırı sulamaya bağlı olarak, verimli topraklarımız akan sularla birlikte taşınıyor. Topraklarımız tuzlulaşıyor, çoraklaşıyor. Zaten su zengini olmayan ülkemizde, aşırı sulama bir yana, bir damla suyu dahi heba etme lüksümüz yoktur. Yine aşırı sulamaya bağlı olarak ekili alanlarda drenaj sorunu yaşanıyor. Ürünlerimizde verim ve kalite kayıpları meydana geliyor.

Büyük bir tarımsal potansiyele sahip ülkemizde insanlarımızın çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda daha fazla duyarlı ve bilinçli olabilmesi için kamu ve özel kuruluşların konuya gereken hassasiyeti göstermeleri son derece önemlidir. Toplumda çölleşmeyle mücadele bilincinin oluşturulması, çevre sorunlarına karşı duyarlı olunması ve gerekli önlemlerin alınmasının temelinde de eğitim yatmaktadır."

Bayraktar, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2025 yılında 1,8 milyar insan mutlak su kıtlığı yaşayacağını, dünyanın üçte ikisinin su sıkıntısı çekeceğini, 2050'ye kadar su talebinin yüzde 50 oranında artmasının beklendiğini belirtti.

15 Haziran 2017 Perşembe

Tarımdan, Mart’ta 5 milyonluk istihdam

Detay:

 -Tarımdan, Mart'ta 5 milyonluk istihdam…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarımda Şubat ayında 5 milyon 36 bin olan istihdam, Mart ayında 49 bin artışla 5 milyon 85 bine yükseldi"

-"Tarım, Mart'ta işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 13,7'den yüzde 11,7'ye çekti"

 

Ankara – 15.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda Şubat ayında 5 milyon 36 bin olan istihdamın, Mart ayında 49 bin artışla 5 milyon 85 bine yükseldiğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2016 Mart ayında 5 milyon 93 bin, geçen ay 5 milyon 36 bin olan tarımda istihdamın 2017 Mart ayında 5 milyon 85 bin olduğunu belirtti. Mart ayında 27 milyon 489 bin olan toplam istihdamın yüzde 18,5'ini tarımın karşıladığına, bu rakamın geçen Şubat ayında yüzde 18,7 olduğunu bildiren Bayraktar, tarım istihdam içindeki payının Mart ayında toplam istihdamın, Şubat ayına göre 533 bin artarak 26 milyon 956 binden 27 milyon 489 bine çıkmasından kaynaklandığını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, 2017 Mart ayında tarımda 2 milyon 868 bin erkek ve 2 milyon 218 bin kadının istihdam edildiğini bildirdi. Erkeklerin yüzde 15,1'inin, kadınların yüzde 26,1'inin tarımda çalıştığını, tarımın işsizliği önemli oranda aşağıya çektiğini vurgulayan Bayraktar, "Mart ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4 puan düşürerek yüzde 18,3'den yüzde 14,8'e, erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 11,8'den yüzde 10,5'e, toplamda işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 13,7'den yüzde 11,7'ye indirdiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını vurguladı.
14 Haziran 2017 Çarşamba

Kanatlıda üretim de ihracat da artıyor…

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta

başlayıp bu yılın ilk dört ayında da devam eden ihracat artışı,

sektöre olumlu yansıdı"

-"Nisan ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11,3, yumurta

üretiminde yüzde 7,2 artış görüldü"

-"Yumurta ve ürünleri ihracatı, Nisan ayında, bir önceki yılın

ayına göre, 14,3 milyon dolardan yüzde 73,8 artışla

24,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı,

26 milyon dolardan yüzde 50,3 artışla 39,2 milyon dolara

yükseldi"

-"Teknolojide üst noktaya ulaşmış kanatlı sektöründe üretim

artışının sürmesi ihracata bağlıdır. Ortadoğu, Afrika, Rusya,

Kafkasya, Orta Asya, Uzakdoğu gibi büyük pazarlara çıkarma

yapmamız lazım"

-"Sanayiye aktarılan inek sütü; Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta

yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6 azaldı.

Bir kilogram sütle bir kilogram yem bile alınamamaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir"

-"Nisan ayında süt ve süt ürünleri ihracatı ise yüzde 8,6 azalarak

28,8 milyon dolara geriledi"

 

Ankara – 14.06.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kanatlı sektöründe özellikle tavuk etinde geçen yılın genelinde yaşanan sıkıntının ardından, Aralık'ta başlayıp bu yılın ilk dört ayında da devam eden ihracat artışının sektöre olumlu yansıdığını bildirerek, "Nisan ayında, tavuk eti üretiminde yüzde 11,3, yumurta üretiminde yüzde 7,2 artış görüldü" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada,  2017 yılının Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta üretiminin 1 milyar 429 milyon 381 bin adetten 1 milyar 532 milyon 827 bin adede, tavuk eti üretiminin ise 155 bin 210 tondan 172 bin 746 tona yükseldiğini vurguladı.

 

-İhracat rakamları-

 

Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, yumurta ve ürünleri ihracatının 14,3 milyon dolardan yüzde 73,8 artışla 24,8 milyon dolara, kanatlı eti ve ürünleri ihracatının, 26 milyon dolardan yüzde 50,3 artışla 39,2 milyon dolara yükseldiğini belirten Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatının ise 31,5 milyon dolardan yüzde 8,6 azalışla 28,8 milyon dolara gerilediğini bildirdi.

Bayraktar, kanatlı eti ve ürünlerinde ihracatın Ocak'ta yüzde 70,2, Şubat'ta yüzde 30,5, Mart'ta yüzde 29,5 ve Nisan'da yüzde 50,3, yumurta ve ürünleri ihracatının ise Ocak'ta yüzde 40,7, Şubat'ta yüzde 100,3, Mart'ta yüzde 63,3 ve Nisan'da yüzde 73,8 arttığını vurguladı.

Sektörün ihracat sıkıntısı yaşamaması gerektiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, 2014 yılında 651 milyon dolar, yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolar düzeyine kadar çıkmıştı. Başta Irak olmak üzere yakın pazarlardaki sıkıntılar, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunlar, Suriye ve Irak'ın neden olduğu ulaşım sıkıntıları ihracatı olumsuz etkiledi. 2015 yılında, kanatlı eti ve ürünleri ihracatı 436,8 milyon dolara, 2016 yılında ise 361 milyon dolara geriledi. Yine aynı sorunlar nedeniyle yumurta ve yumurta ürünleri ihracatı 401,9 milyon dolardan, 2015 yılında 273,5 milyon dolara düştü. 2016 yılında ihracat 289,6 milyon dolara yükselse de 2014 yılı ihracat rakamları yakalanamadı. Bu rakamları yakalama yolunda, 2017 yılında toparlanma için ilk işaretler 4 aylık dönemde geldi.

İlk 4 aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre kanatlı eti ve ürünleri ihracatında yüzde 47,8, yumurta ve ürünlerinde yüzde 68,5, süt ve süt ürünlerinde yüzde 10,5 artış görüldü.

 

-Kanatlı sektörde üretim teknolojisi üst seviyede-

 

Kanatlı sektörünün, teknolojide üst noktaya ulaştığına, ekonomiye önemli ölçüde katma değer kazandırdığına, yüzbinlerce kişiye istihdam sağladığına, büyük miktarlarda ihracata olanak tanıdığına dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Teknolojide en üst noktaya ulaşmış kanatlı sektöründe üretim artışının sürmesi ihracata bağlıdır. Ülke içi tüketim belli seviyelere ulaşmıştır. Ülke ihtiyacının çok üzerinde üretim kapasitesine sahip sektör, ihracattaki tıkanmalar olunca zor durumda kalmaktadır. Dünyada çok büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri talebi var. Bu talebi üretim planlaması da yaparak iç pazarda fiyatları etkilemeyecek şekilde değerlendirilmeliyiz. Sektör milyarlarca dolarlık ihracatı yapabilecek altyapıya ve potansiyele sahiptir. Ortadoğu, Afrika, Rusya, Kafkasya, Orta Asya, Uzakdoğu gibi büyük pazarlara çıkarma yapmamız lazım.

Ortadoğu ülkelerinde ağırlıklı konuma yükselmeliyiz. Bu alanı binlerce kilometre uzaktaki Brezilya ve Tayland'a bırakmamalıyız. Yeni pazarlara girmenin yollarını aramalı, mevcut pazarlarda pazar payımızı artırıcı tedbirleri almalıyız. Özellikle bu kapsamda; yüksek maliyetten kaynaklı rekabetteki dezavantajlarımızı ortadan kaldıracak, ihracatı destekleyecek tedbirlerin hayata geçirilmesi önemli bir adım olacaktır."

 

-Sanayiye aktarılan sütte azalma-

 

Son aylarda sanayiye aktarılan sütte bir azalma yaşandığına dikkati çeken Bayraktar, "bir önceki yılın aynı ayına göre 2017 Nisan ayında, sanayiye aktarılan inek sütü; yüzde 5,6 azalarak 810 bin 704 tondan, 765 bin 449 tona indi. Ocak'ta yüzde 0,6, Şubat'ta yüzde 6,6, Mart'ta yüzde 4,8, Nisan'da yüzde 5,6 oranında azaldı. Yılın 4 ayında üretimde yaşanan azalma sektörde önemli bir sorun olduğunun göstergesidir. Bunda yem fiyatlarının yükselmesi ve çiğ süt fiyatlarının düşük seyretmesinin büyük bir etkisi vardır" dedi.

Sektörde 2014 Temmuz ayında 1 lira 15 kuruş olarak sabitlenen, şu an ise brüt 1 lira 21 kuruş, net olarak ise 1 lira 7 kuruş olan çiğ süt fiyatına rağmen üreticinin üretmeye, sütünü sanayiye aktarmaya devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, yüksek yem fiyatları ve düşük süt fiyatlarının uzun süre sürdürülmesinin mümkün görülmediğine dikkati çekti.

Son dönemde çiğ süt fiyatlarındaki gelişmelerin, üreticiyi önemli ölçüde zorladığına değinen Bayraktar, "şunu unutmamak gerekir ki, süt hayvancılığı et hayvancılığının da temelidir. Hep söylüyorum ana varsa dana vardır. Et hayvancılığının materyalini süt hayvancılığı sağlamaktadır. Bugün süt/yem paritesi 1'in altına inmiştir. Bir kilogram sütle bir kilogram yem bile alınamamaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, desteklerin boşa gitmemesi için çiğ süt fiyatları mutlaka artırılmalı, üretimin devam ettirebileceğimiz seviyelere çıkarılmalıdır" dedi.

12 Haziran 2017 Pazartesi

Bozkır Ziraat Odası tarafından iftar programı düzenlendi.

Detay:


Bozkır ilçesinde faaliyet gösteren Bozkır Ziraat Odası geleneksel hale getirdiği iftar programının üçüncüsünü gerçekleştirdi.



Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, belediyenin düğün salonunda verilen iftarda yaptığı konuşmada, programa katılanlara teşekkür etti.

İftarların, insanların bir araya gelmesine ve kaynaşmasına vesile olduğunu ifade eden Köse, "İftar sofraları dostluklarımızı pekiştiriyor. Bu mübarek günler vesilesiyle yüce Allah'tan bu güzel, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını diliyorum. Hayırlı iftarlar diliyorum" diye konuştu.

Bozkır Belediyesi yeni düğün salonunda gerçekleştirilen etkinliğe, Bozkır Kaymakamı Emre Öztürk, Jandarma Bölük Komutanı Üsteğmen Özgür Can, İlçe Emniyet Amiri Ramazan Arlı, İlçe Müftüsü Seyit Böğet, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, Ziraat Odaları Başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Ak Parti ilçe Başkanı Memduh Çelmeli, Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Ata Küçükduran, Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Bahri Rıza Duran, Sivil Toplum Kuruluşları, Kurum ve Kuruluşların amirleri ve çok sayıda davetli katıldı.
8 Haziran 2017 Perşembe

Çiftçilerimiz Devletten destek bekliyor.

Detay:


Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, gazetemize verdiği bilgiye göre; "Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının bahar yağışlarının şiddetli olması nedeniyle yağışla birlikte mahallerimizdeki tarım arazilerini dolu vurmasından dolayı çok etkilenen bölgemiz Sarıoğlan, Hamzalar, Armutlu, Yeniköy, Kızılçakır, Ayvalca, Kildere olmak üzere diğer mahallelerimizde de hafiften zarar görmüştür.



Bölgemize Zarar veren dolu sonrasında en çok zarar gören üzüm, çilek ve meyve veren ağaçlar olmuştur.  Dolu afeti olarak Odamız ilk elden zarar bölgesinde Ziraat Mühendisimiz Ali Aladağ tarafından yerinde tarım arazilerinin zararlarıgözlemlemiştir..


İlçemiz Kaymakamı Emre Öztürk ve İlçe Tarım Müdürlüğü ile görüşülerek zarara uğrayan çiftçilerimizin zararlarının karşılanması içinde talepte bulunacaklarını söyledi. Birçok çiftçimiz kredi ile yaşamaktadır çiftçilerimizin çoğunun tek geçim kaynağı tarım arazileridir ancak bu tarım arazilerine dolu vurmasından dolayı çiftçiler kara kara düşünmektedir" dedi.


Köse, Çiftçilerimizin zararı ile ilgili yetkililerin bir an önce arazilerde zarar tespitlerini yaparak mağdur olan çiftçilerimizin zararlarının karşılanması için önce Tarım Bakanlığına bildirilmesini isterken çiftçilerimiz acilen devletten destek bekliyor dedi.


30 Mayıs 2017 Salı

Dünya Arı Günü

Detay:

-Dünya Arı Günü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Arıcılık ülkemizde dev bir sektör haline geldi. Çin'in

ardından bal üretiminde dünyada ikinciyiz. Toplam 84 binden

fazla işletme, 7,9 milyonu aşkın kovanda 105 bin 727 ton

bal üretiliyor"

-"Bal üretiminde ilk sırayı 16 bin 278 tonla Ordu alırken,

Muğla 15 bin 875 tonla ikinci, Adana 9 bin 477 tonla üçüncü,

Aydın 3 bin 958 tonla dördüncü, Mersin 3 bin 252 tonla beşinci,

Balıkesir 3 bin 105 tonla altıncı, Sivas 2 bin 861 yedinci,

İzmir 2 bin 742 tonla sekizinci, Van 2 bin 408 tonla dokuzuncu,

Antalya 2 bin 394 tonla onuncu sırada bulunuyor.

-"Bal arıları, bitkiden bitkiye konarak yaptığı tozlaşma ile

ekosistemin devamlılığını sağlıyor. Arılar olmadan

ekosistem olmaz"

-"Son yıllarda önlenemeyen kırsaldan kente göçü önleyecek

faaliyetler içinde arıcılık da bulunmaktadır"

-"Arıcılığa yapılan yatırımların diğerlerinden farklı bir özelliği de

yatırım tutarının düşük kalması ve yatırım için gerekli

tüm ekipmanların yurt içinden karşılanabiliyor olmasıdır"

-"Ülkemizde bakir denilebilecek uygun floraların bulunması

organik bal üretimi için de büyük avantajlar sağlıyor"

-"Arı üreticilerinin birlikler ya da kooperatifler şeklinde gelişmiş

ülkeler seviyesinde örgütlenememesi ve mevcut örgütlerin de

yeterince güçlü olmaması pazarlamada soruna neden olmaktadır"

 

Ankara – 29.05.2017 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, arıcılığın Türkiye'de dev bir sektör haline geldiğini bildirerek, "Çin'in ardından bal üretimde dünyada ikinciyiz. Toplam 84 binden fazla işletme, 7,9 milyonu aşkın kovanda 105 bin 727 ton bal üretiyor" dedi.

Bayraktar, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, bal arılarının bitkiden bitkiye konarak yaptığı tozlaşma ile ekosistemin devamlılığını sağladığını, arılar olmadan ekosistemin olamayacağını belirtti. Ülkemizde arıcılığın, çok fazla sermayeye, tarım arazisine gerek duymadan yapılabilecek, genç çiftçilerle kadın çiftçilerimizin yanı sıra, köylerimizde kalan yaşlı nüfusun da uğraşı alanı olabilecek bir faaliyet alanı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Son yıllarda önlenemeyen kırsaldan kente göçü önleyecek faaliyetler içinde arıcılık da bulunmaktadır. Arıcılığa yapılan yatırımların diğerlerinden farklı bir özelliği de yatırım tutarı düşük kalması ve yatırım için gerekli tüm ekipmanların yurt içinden karşılanabiliyor olmasıdır. Bundan dolayı, arıcılıkta dışa bağımlılık bulunmamaktadır.

Arıcılık aynı zamanda insanımıza bal, polen gibi sağlıklı ürünler sağlayan bunun yanı sıra ihracatta da önemli getirisi olabilecek potansiyeli bulunan bir faaliyettir.

Ülkemiz doğal yapı ve nektar kaynakları bakımından çok zengindir. Büyük bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Ülkemizin topoğrafik yapısından kaynaklanan farklı yükseltilerin bulunması, değişik iklim bölgelerine sahip olması, sanayi ve yerleşim yerlerinde uzak, kimyasal ilaç ve gübre kullanımının olmadığı işlenmeyen tarım alanlarının, mera ve çayırlıkların fazlalığı Türkiye'ye arıcılık bakımından büyük avantajlar sağlamaktadır.

Türkiye, bitki çeşitliği bakımından da çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Çeşitlilik içinde arıcılık açısından önem arz eden bir diğer olay da ülkemiz bitki örtüsünde, yalnızca belirli bölgede yetişebilen, yöreye özgü, endemik bitkilerin oranının yüzde 30'un üzerinde olmasıdır."

 

-Dünya bal üretiminde ikinci sıradayız-

 Bayraktar, 1,5 milyon tondan fazla dünya bal üretiminin yüzde 30,6'sını Çin'in ürettiğini, Türkiye'nin, Çin'in ardından yüzde 6,85'lik pay ile ikinci sırada bulunduğunu, ülkemizi yüzde 5,35 ile ABD, yüzde 5,03 ile İran, yüzde 4,96 ile de Rusya'nın izlediğini bildirdi.

 

-Kovan başı verim çok düşük-

 2016 verilerine göre ülkemizde arıcılıkla uğraşan işletme sayısının 84 bin 47 olduğunu, 7 milyon 900 bin 364 kovanda 105 bin 727 ton bal üretildiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Türkiye'nin arıcılığa her yönden uygun olması, arıcılığın gelişimini olumlu yönde etkilemiş, 2000-2016 döneminde kovan sayısı 4,3 milyondan 7,9 milyona, bal üretimi ise 61 bin tondan 106 bin tona yükselmiştir. Buna karşın, hala kovan başına bal verimi ortalama 13,4 kilogramla düşük kalmaktadır. Çin'de bu rakamın, 50,1 kilogram olduğu düşünüldüğünde ülkemiz verimindeki yetersizlik net olarak görülmektedir.


 -2,2 milyar dolarlık dünya bal ihraç pazarından yüzde 1,1 pay alıyoruz-

 Dünya bal ihraç pazarının 2,2 milyar dolar olduğunu belirten Bayraktar, dünya üretiminde ikinci sırada yer alan bir ülkenin bu pazardan yüzde 1,1 pay almasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Bayraktar, "ihracat bakıldığında yüzde 12,9 ile Çin ilk sırayı alıyor, bunu yüzde 8,95 ile Yeni Zelanda, yüzde 7,31 ile de Arjantin izliyor. Biz ürettiğimizin sadece yüzde 3,4'ünü ihraç ediyoruz. Bunu mutlaka artırmamız, ihracatta da ilk sıralarda yer almamız lazım" dedi.

 

-Dünya'da 33 ülkeye bal ihraç ediyoruz-

 Bu kadar büyük üretimimize rağmen bal ihracatımızın 3 bin 623 tonda (14,9 milyon dolar) kalmasının potansiyelimize göre çok az olduğunu ifade eden Bayraktar; açıklamasında, "dünyada 33 ülkeye bal ihraç ediyoruz ama bu ihracatın yüzde 81'ini ABD, Almanya ve Suudi Arabistan'a yapıyoruz. Diğer ülkelerdeki pazar paylarımızı artırmamız elzemdir. Bal ihracatımızda ilk sırayı yüzde 36,75 ile ABD almakta, bunu yüzde 36,5 ile Almanya, yüzde 7,73 ile de Suudi Arabistan izlemektedir" bilgisini verdi.

 

-İller arasında Ordu birinci, Muğla ikinci, Adana üçüncü sırada-

 Bayraktar, şunları kaydetti:

"İller arasında bal üretiminde ilk sırayı 16 bin 278 tonla Ordu alırken, Muğla 15 bin 875 tonla ikinci, Adana 9 bin 477 tonla üçüncü, Aydın 3 bin 958 tonla dördüncü, Mersin 3 bin 252 tonla beşinci, Balıkesir 3 bin 105 tonla altıncı, Sivas 2 bin 861 yedinci, İzmir 2 bin 742 tonla sekizinci, Van 2 bin 408 tonla dokuzuncu, Antalya 2 bin 394 tonla onuncu sırada bulunuyor. Toplam bal üretiminin yüzde 39,7'si Ordu, Muğla ve Adana'da üretildi.

Ülkemizde çoğunlukla gezginci olarak yapılan arıcılıkta, arıcılarımızın büyük bir kısmı arılarını Akdeniz ve Ege bölgelerinde kışlatmakta ardından Mayıs ayında İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya götürmektedirler. Arıcılarımızın bir kısım çiçek balı için Sivas, Erzurum, Muş, Bingöl ve Bitlis'e, ayçiçeği balı için Trakya ve Ege Bölgelerine gitmektedirler."

Ülkemizde bakir denilebilecek uygun floraların bulunmasının organik bal üretimi için de büyük avantajlar sağladığını vurgulayan Bayraktar, "kimyasal katkı maddelerinden ve şeker katkısından uzak, tarımsal ilaçlama ve kimyasal gübrelemenin yapılmadığı ortam zorunluluğu şartı, ülkemizin pek çok yöresinde organik bal üretiminin yapılabileceğini göstermektedir" dedi.

 

-Sorunlar ve yapılması gerekenler-

 Bu olumlu göstergelere rağmen arıcılığın eğitim, pazarlama, örgütlenme, damızlık, kalite kontrol başta olmak üzere sorunları bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Arı üreticilerinin birlikler ya da kooperatifler şeklinde gelişmiş ülkeler seviyesinde örgütlenememesi ve mevcut örgütlerin de yeterince güçlü olmaması pazarlamada soruna neden olmaktadır.

Hastalık ve zararlılara karşı bilinçsizce ilaç kullanımının balda kalıntıya neden olması,

Merdivenaltı üretilen sahte balların denetimlerinin tam anlamıyla yapılamaması,

Kaçak bal girişlerinin önlenememesi sorunlardan bazılarıdır.

Arıcıların, ürettiği balın yanı sıra katma değer sağlayan polen, arı sütü, propolis gibi diğer ürünlerin de üretebilmesi için teşvik edilmesi,

Arıcılar modern arıcılık konusunda eğitilmeli, yeni arıcılığa başlayanlar için kurslar açılması, genç çiftçilerin desteklenmeye devam edilmesi,

Bal, polen, propolis, arı sütü, tüketiminin yaygınlaştırılması için tüketicilere yönelik çalışmaların yapılması,

Bölge şartlarına uygun ana arıların üretilerek arıcılara dağıtımının sağlanması,

Organik bal üretiminin artırılması için üreticiye verilen desteklerin artarak devam etmesi gerekiyor."

 
8 Mayıs 2017 Pazartesi

Çiftçiler Ankara’da buluşuyor

Detay:

-Çiftçiler Ankara'da buluşuyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Çiftçilerimizle, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde Ankara'da buluşuyoruz"

-"Ülkemizin her noktasından, 81 ilinden gelecek onbinlerce çiftçimizin katılımıyla, Pazar günü saat 12'de, Ankara'da Anadolu (Tandoğan) Meydanı'nda olacağız, çiftçimizin taleplerini dile getireceğiz"

-TZOB tarafından düzenlenecek etkinlikte, Mustafa Ceceli ile Sevcan Orhan da konser verecek

 

Ankara – 08.05.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde, çiftçiler olarak Ankara'da bulaşacaklarını bildirerek, "ülkemizin her noktasından, 81 ilinden gelecek onbinlerce çiftçimizin katılımıyla, Pazar günü saat 12'de, Ankara'da Anadolu (Tandoğan) Meydanı'nda olacağız, çiftçimizin taleplerini dile getireceğiz" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin Türkiye'nin en çok üyeli meslek örgütü olduğunu, üye sayının 5 milyona yaklaştığını, ülke çapında 766 ilçede Ziraat Odası bulunduğunu, bu odalara bağlı ilçelerle birlikte ülke sathında her noktada hizmet verdiklerini belirtti.

Bu yıl farklı bir 14 Mayıs etkinliği düzenleyeceklerini vurgulayan Bayraktar, "çiftçilerimizle, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde Ankara'da buluşuyoruz. Ülkemizin her noktasından, 81 ilinden gelecek onbinlerce çiftçimizin katılımıyla, Pazar günü saat 12'de, Ankara'da Anadolu (Tandoğan) Meydanı'nda olacağız, çiftçimizin taleplerini dile getireceğiz. Bir bayram havasında 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nü etkinliği gerçekleştireceğiz" dedi.

TZOB tarafından düzenlenen, geniş kampanyayla duyurulan, bütün çiftçilerin ve halkın davetli olduğu etkinlikte, Mustafa Ceceli ile Sevcan Orhan da birer konser verecek.
2 Mayıs 2017 Salı

Genç çiftçi desteğinde son gün 5 mayıs

Detay:


TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"10 Nisan 2017 tarihinde başlayan genç çiftçi projeleri

desteği başvuruları, 5 Mayıs 2017'de sona erecek"

-"Genç çiftçi projelerinin desteklenmesi kapsamında;

kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde

uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri,

tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması

ve paketlenmesine yönelik projelere 30 bin liraya kadar

hibe ödenmesinde bulunulacak"

 

Ankara – 02.05.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10 Nisan 2017 tarihinde başlayan kırsal kalkınma destekleri kapsamındaki genç çiftçi projeleri desteği başvuruları, 5 Mayıs 2017 Cuma günü mesai saati bitiminde sona ereceğini bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, genç çiftçi projelerinin desteklenmesi kapsamında; kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik projelere 30 bin liraya kadar hibe ödenmesinde bulunulacağını belirtti.

Genç çiftçi desteğinin nüfusu yirmi binden az olan yerleşim birimlerinde uygulanacağını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Destekten yararlanmak isteyen genç çiftçilerimiz, ön başvurularını, 'https://gencciftci.tarim.gov.tr' uzantılı yazılım üzerinden, kesin başvurularını da, genç çiftçilerin proje uygulayacağı kırsal alanda ikamet ettiği veya ikamet etmeyi taahhüt ettiği yerleşim biriminin bağlı olduğu İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerine şahsen yapmaları gerekmektedir.

Tebliğin yayımlandığı tarih olan 31 Mart 2017 itibarıyla 18 yaşını doldurmuş, 41 yaşından gün almamış genç çiftçilerimizden, kesin başvuru aşamasında; nüfus cüzdanı fotokopisi, ücretli çalışmadığına dair kendisine ve eşine ait Sosyal Güvenlik Kurumu belgesi, başvuru dilekçesi, proje tanıtım formu, taahhütname, diploma sureti veya okur-yazarlık belgesi istenmektedir."

Genç çiftçi desteği için proje konuları şöyle belirlendi:

"Hayvansal üretime yönelik; büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, tesis yapımı ve hayvan alımı, arı ve arı ürünleri yetiştiriciliği, kanatlı yetiştiriciliği ve tesis yapımı, ipekböceği yetiştiriciliği ve tesis yapımı,

Bitkisel üretime yönelik; kapama meyve bahçesi tesisi, fide, fidan, iç ve dış mekân süs bitkisi yetiştiriciliği, kontrollü örtü altı yetiştiriciliği, kültür mantarı üretimi,

Yöresel ürünleri ile tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik; çok yıllık tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesi, coğrafi işaretli, organik veya iyi tarım uygulamalı bitkisel ve hayvansal üretim, coğrafi işareti olan gıdaların üretimi."

24 Nisan 2017 Pazartesi

Bozkır’da Ayılar, Arı Kovanlarını dağıttı.

Detay:

Konya'nın Bozkır ilçesinde Arıcılara ait Arı kovanlarına Ayılar saldırdı.

Konya'nın Bozkır ilçesinde Arslantaş Mahallesi yaylasında Arıcılık yapan Mustafa Çelmeli'ye ait Arılıkta ki kovanlar bir hafta içinde iki kez Ayı saldırısına uğradı.

Ayıların yapmış olduğu saldırı hakkında açıklamalarda bulunan Çelmeli "Mahallemize ait yaylada kışlattığım arılığıma bir hafta içinde iki kez Ayı saldırısı oldu.

İlk saldırıda bir iki kovanla ucuz atlatmışken ilk olayın şokunu atlatamadan ikinci saldırıyla beraber toplamda 8 kovanımı daha yağmaladılar. Bir hafta içinde yaşadığım yağma sonrasında tahminen 2.500 TL ile 3.000 TL arasında maddi zararım var.

Arılar bu sene dağda gıdasını alamadığından olsa gerek arıcı komşularımızdan birinin arılığına da saldırmışlar. Allah'tan Kovanların yüksekte olmasından kovanın içini dağıtamamışlar sadece kovan kapaklarını açabilmişler" dedi.






20 Nisan 2017 Perşembe

Başkan Köse Taziye Mesajı yayınladı.

Detay:

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, vefat eden ilçemiz öğretmenlerinden Hayati Şenel'in vefatı dolayısıyla mesaj yayınladı. 

Başkan Köse yayınlamış oluğu mesajında; "Bozkırımızın sevilen öğretmenlerinden Eniştemiz, 
kardeşimiz 
Hayati ŞENEL'in cenasine katılan ziyaretimize gelen 
Başta Bozkır Kaymakamı Emre ÖZTÜRK'e, 
Bozkır Belediye Başkanımız İbrahim GÜN'e, 
Seydişehir Eski Belediye Başkanı Abdulkadir ÇAT beye, 
Konya İlçelerinden gelen Ziraat Odası Başkanlarımıza, 
Sivil Toplum Örgütü Başkanlarına, 
Mahalle Muhtarlarımıza, 
Kamu kurum camiası öğretmen, Milli eğitim ve öğrenci kardeşlerime, 
Uzaktan Yakından gerek telefonda arayan Bozkır halkımızdan herkese, 
akraba, arkadaş ve dostlarımıza Hayati ŞENEL ve Ailesi adına kayın biraderi olarak olarak teşekkür ederim." dedi.

10 Nisan 2017 Pazartesi

Pekmezin de En Doğalı Torku'dan

Detay:

Gıda sektörünün öncü kuruluşu Konya Şeker, Torku markasıyla tüketiciye sunduğu ürün portföyünü genişletmeye devam ediyor. Bölgede üretilen ürünlerin değerini arttırmak ve üretim hacmini genişletmek amacıyla tarımsal ürünleri işleyecek tesisleri peyderpey üreticiye kazandıran Konya Şeker bu çerçevede gerçekleştirdiği ve bölgedeki meyveciliği geliştirmek ve desteklemek gayesiyle  Torosların merkezine inşa ettiği Torku Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisi'nde pekmez üretimine de başladı. Torku markası ile piyasaya arz ettiği ve 3 senedir Geleneksel Ürünler Üretim Tesisinde üretimini gerçekleştirdiği pekmez üretimini bundan böyle Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisleri'nde gerçekleştirecek olan Konya Şeker üretim hacmini de genişletecek.

 
TORKU, PEKMEZİN DE EN DOĞALINI ÜRETİYOR

Besin değeri oldukça yüksek olan pekmez, sindirim sisteminde parçalanmaya gerek kalmadan kolayca kana karışıyor, vücuda enerji veriyor ve iştah açıyor. Konya'nın Hadim, Taşkent, Bozkır ve Güneysınır gibi ilçelerinde oldukça yaygın bir şekilde üretilen ve özellikle de Aladağ'ın üzümlerinden yapılmış pekmez, yüzyıllardır Anadolu insanı için vazgeçilmez özgün bir lezzet olarak ilgi görüyor.  
Aladağ Bölgesinin meşhur üzümünden elde edilen pekmez, Türkiye'de güvenilir ve doğal gıdanın simgesi haline gelen Torku Markası ile tüketiciyle buluştu. Torosların tam merkezine inşa edilen Torku Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisi'nde daha önce sirke ve yüzde yüz sıkma, konsantre edilmemiş (NFC) üzüm ve elma suyu üretimine başlanmıştı.
Torku Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisleri'nde pekmez üretimi de üzüm ve elma suyu gibi yüzde yüz doğal gerçekleştiriliyor.  Kuru ve yaş üzümler, 5 zamanlı pastörize tünel sistemi ile ısıtılıyor ve aynı şekilde soğutularak pekmeze dönüşüyor. Pekmeze hiçbir şekilde katkı maddesi eklenmiyor, pastörize süreci de doğal bir şekilde tamamlanıyor.
2016 hasat sezonunda üretime başlayan tesis, hem bölgeye doğrudan istihdam imkânı sunuyor hem de bölge çiftçisinin ürettiği elma, üzüm gibi ürünlerin değerini artırıyor ve bu ürünlerin çiftçi lehine fiyat regülasyonuna da hizmet ediyor.

 
KONYA ŞEKER İLE ÇİFTÇİNİN ÜRÜNÜ DEĞERLENDİ

Çiftçinin daha çok üretmesini ve ürettiğinden daha çok kazanmasını hedefleyen Konya Şeker, bu kapsamda gıda sanayine yönelik yatırımlarını aralıksız sürdürüyor. İç Anadolu Bölgesinde üretilen üzüm, elma gibi meyveleri değerlendirmek, bölgenin meyve üretim potansiyelini harekete geçirip bölge çiftçisinin gelirini artırmak için Toroslar'ın merkezine kurulan Torku Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisi, 2016 yılında faaliyete geçmişti. Tesis, 106 bin metrekarelik açık ve 20 bin metrekarelik kapalı alana inşa edildi. Entegre Tesis mantığı ile dizayn edilen Tesis, kurulduğu bölgenin yanı sıra Konya'nın dört bir tarafında meyvecilikteki gelişime paralel bir şekilde üretim kapasitesini ve ürün işleme çeşitliliğini arttıracak şekilde projelendirildi.

 
TORKU, TÜRKİYE'NİN EN HIZLI BÜYÜYEN MARKASI

Torku Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisi, Bozkır'ın yanı sıra Hadim, Taşkent, Yalıhüyük, Ahırlı, Beyşehir, Karaman, Başyayla, Sarıveliler, Ermenek ve Güneyyurt ile bu bölgedeki kasaba, köy ve mahallelerde üretilen üzüm, elma gibi ürünleri işliyor.
 
Tesis'te üzüm ve elma suyundan sonra pekmez üretimine de başlanması üzerine kısa bir değerlendirme yapan AK Parti Karaman Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, "Konya Şeker'in Türkiye'ye armağan ettiği Torku, gıda sektörünün en genç ancak en hızlı büyüyen markasıdır. Torku büyümeye, insanımıza sağlıklı ve güvenilir ürünler sunmaya devam ederken, yemek kültürümüzün vazgeçilmezi olan geleneksel tatlarımız ile ürünlerimize de pazarlarda yer açıyor, tüketicinin bu tatlara güvenilir ve kolay erişimi için gayret gösteriyor.
Biz yaptığımız bu ve bunun gibi ürünleri üreterek hem üreticiye hem tüketiciye olumlu yansıyan bir iş yapıyoruz. Geleneksel ürünler üretimiyle hem üreticinin ürününü değerlendiriyor hem geleneksel ürünlerin iç pazar payını genişletiyor hem de ülkemizin binlerce yıllık birikiminin eseri olan tat ve lezzetlerini dünya pazarlarına tanıtıyor, dış pazarları bu ürünlere açmaya gayret ediyoruz" şeklinde konuştu.

ÜRETİCİ, TORKU İLE DÜNYAYA AÇILACAK

Torku Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisi'nin,  bölge çiftçisinin üretimiyle daha da büyüyeceğini dile getiren Recep Konuk, "Bölgemizin, başta elma ve üzüm olmak üzere birçok meyvede çok ciddi bir ihracat kapasitesinin olduğuna inanıyoruz. Biz bu yatırımla ilk adımı attık. O adım, özellikle ihracat pazarlarından Konyalı, Karamanlı kısaca bölge ve ülke çiftçisinin önce pay alması, daha sonra da aldığı payı arttırması için atılan ilk adımdır ve inşallah o payı bölge üreticisi, Torku'nun bayraktarlığında kısa sürede almaya başlayacaktır" dedi.

TORKU ÜRÜNLERİ KATKISIZ VE BİRİNCİ SINIF

Torku Meyve Suyu, Sirke ve Pekmez Üretim Tesisi'nde, bölgenin üzüm ve elmaları işlenerek NFC (Konsantre Edilmemiş) meyve suyu, sirke ve pekmez üretimi gerçekleştiriliyor. Tesis, yine bölgede yetişen mor havuç ve benzeri ürünleri de işlemeye uygun olarak dizayn edildi. Tesiste üretilecek mamul ürünler katkısız ve 1. sınıf ürün olarak pazara arz ediliyor. Torku'nun doğal ve sağlıklı ürün yaklaşımına uygun üretim yapan, kalite ve hijyen standartlarından taviz vermeyecek şekilde projelendirilen Tesiste; bölgede toplanan elma ve üzümler durumuna göre sirke, pekmez ve meyve suyu üretimine alınıyor.
9 Nisan 2017 Pazar

Çiftçilere sigortanın önemi anlatılıyor

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"TARSİM ile Ankara'da başlattığımız bilgilendirme ve eğitim toplantılarımızı, bu yıl Adana, Samsun, Malatya, İzmir ve İstanbul olmak üzere 5 ilde sürdüreceğiz. Tarımda sigorta bilincini tüm çiftçilerimize aşılamak için bu eğitim çalışmalarını yaygınlaştıracağız"

-"Yapacağımız eğitim toplantıları ile daha fazla üreticiye ulaşmak, tarım sigortalarının daha fazla yaygınlaşmasını sağlamak istiyoruz"

-"Tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için üretici zararının karşılanması veya en aza indirilmesi bir zorunluluk. Bu da sigorta yoluyla sağlanır"

-"Çiftçimizin doğal afetlere karşı tek çaresi tarım sigortasıdır"

 

Ankara – 09.04.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçilere tarım sigortalarının önemini anlatmak üzere TARSİM ile Ankara'da başlattıkları bilgilendirme ve eğitim toplantılarını, bu yıl Adana, Samsun, Malatya, İzmir ve İstanbul olmak üzere 5 ilde sürdüreceklerini bildirerek, "tarımda sigorta bilincini tüm çiftçilerimize aşılamak için bu eğitim çalışmalarını yaygınlaştıracağız" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyada nüfusun çoğalması, bazı ülkelerdeki gelir düzeyindeki yükseliş ve buna bağlı olarak beslenme alışkanlıklarının değişmesi sonucu gıdaya olan talebin de hızla arttığını belirtti. Ayrıca son yıllarda artan biyoenerji üretiminin, tarımsal ürünlere olan talebi daha da yükselttiğini vurgulayan Bayraktar, gıdaya olan talebin karşılanması ve gıda güvencesinin sağlanmasının günümüzde en önemli sorunlardan biri haline geldiğine dikkati çekti.

Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti:

"Şu bir gerçektir ki; tarımsal üretimde verimliliği ve kaliteyi artırabilmek için ne kadar yoğun ve ileri teknoloji kullanırsak kullanalım, tarım, doğal risklerden en çok etkilenen sektördür. Ülkemizde de son yıllarda küresel iklimdeki değişikliğin de etkisiyle kuraklık, aşırı yağış, sel, hortum, don, dolu gibi doğal afetler daha fazla yaşanmakta, bundan tarım ürünlerimiz, dolayısıyla üretici gelirleri olumsuz etkilenmektedir. Üreticilerimiz, her yıl, ekim döneminin başlangıcından hasada kadar doğal afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Doğal afetler tarım ürünleri rekoltelerini düşürmekte, azalan rekolte üreticiye gelir kaybı yaşatırken tüketicinin ürünü pahalı tüketmesine neden olmaktadır."

 

-"Sürdürülebilirlik için üretici zararının karşılanması bir zorunluk"-

 

Tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için üretici zararının karşılanması veya en aza indirilmesinin bir zorunluluk olduğunu, bunun da sigorta yoluyla sağlanabildiğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Doğal afetlerin tarım ve hayvancılıkta neden olduğu zararları, ticari ve kar amacı olmadan sigorta prensipleri çerçevesinde güvenilir ve sürdürülebilir bir sistemle kısmen de olsa karşılayıp üreticilerimizi uzun vadede gelir istikrarına kavuşturmak ve böylece üretimde devamlılığı sağlamak amacıyla, 2005 yılında Tarım Sigortaları Kanunu çıkarılmıştır.

Tarım Sigortaları Kanunu, 2006 yılından bu yana uygulanmaktadır. Tarım sigortaları uygulamasının başladığı ilk yıl, kapsamdaki konular yetersiz kalmış, üretici talepleri ve bizim de girişimlerimiz doğrultusunda her yıl kapsama alınan riskler ve konular genişletilmiş, sigorta kapsamı artırılmıştır.

Ancak, 2006 yılından bu yana sigorta yaptıran üretici sayısı, sigortalanan alan miktarı hızlı bir şekilde artmakla birlikte henüz yeterli seviyede değildir."

 

-"Sigortalanma oranının artmasında en önemli konularından biri eğitim"-

 

Tarımda sigortalanma oranının artmasında en önemli konulardan birinin eğitim olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Yapılan eğitim çalışmaları ile çiftçilerimiz, devlet destekli tarım sigortası uygulamasını genel anlamda öğrenmekle birlikte teknik ayrıntılar ve yenilikler konusunda sürekli bilgilendirmeye ihtiyaç bulunmaktadır.

Tarım sigortalarının ana unsurlarından olan eğitimin, çiftçilerimize düzenli bilgi akışının sağlanması sistemin sürekliliği açısından da büyük önemi bulunmaktadır.

TARSİM ve Birliğimizin işbirliği ile eğitim yapılmasını oldukça önemsiyoruz. Bu anlamda ilk olarak sigorta acenteliği yapan Ziraat Odalarımızın personellerinin eğitimi yapılmıştır. TARSİM ile Ankara'da başlattığımız eğitim seminerlerimizi bu yıl Adana, Samsun, Malatya, İzmir ve İstanbul olmak üzere 5 ilde sürdüreceğiz. Tarımda sigorta bilincini tüm çiftçilerimize aşılamak için bu eğitim çalışmalarını yaygınlaştıracağız.

Yapacağımız eğitim toplantıları ile daha fazla üreticiye ulaşmak, tarım sigortalarının daha fazla yaygınlaşmasını sağlamak istiyoruz. Çiftçimizin doğal afetlere karşı tek çaresi tarım sigortasıdır. Doğal afetlere karşı yardım sağlayan Kanunlardan biri olan 2090 sayılı Kanun çerçevesinde artık hemen hemen hiç ödeme yapılmamaktadır. Bu amaçla doğal afet yaşayan çiftçilerin zararlarının belirli ölçülerde karşılanması için tarım sigortalarının yaygınlaşması daha önemli hale gelmiştir.

Üreticilerimiz, tarım sigortalarını detaylarıyla çok iyi bilmeli, sigortadan ne beklemesi gerektiğini, yaptırdığı poliçenin neleri kapsadığını öğrenmelidir."

Özellikle iklim değişikliğinin artan etkileri nedeniyle gelecek yıllarda tarım sigortasının öneminin daha da artacağını vurgulayan Bayraktar, "bu nedenle tarım sigortasında asıl hedef, tüm ürünlerin her gelişim evresinde yaşanan tüm risklere karşı koruyacak şekilde genişletilmesi olmalıdır. Tarım sigortası kapsamında halen yer almayan ürünler ve risklerin yaşanması durumunda çiftçi zararlarını karşılayacak şekilde destekleme yapılmalıdır" dedi.
4 Nisan 2017 Salı

Genç Çiftçi Başvuruları 07.04.2017 Cuma günü Başlıyor.

Detay:

Genç Çiftçi Başvuruları 07.04.2017 Cuma günü Başlıyor.

Genç Çiftçilere yönelik olarak Proje karşılığında 30.000 TL hibe verilecek, geçen sene başvurusu çıkmayanlar veya yeni başvuracak olan çiftçilerimiz internet üzerinden Genc Çiftci kayıt sitesinden kayıt olduktan sonra başvuru formunu yazdırarak il ve ilce müdürlüklerine başvuru yapabilecekler.

Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesine Dair Tebliğin Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini belirten Bozkır Ziraat Odası başkanı Ali Köse, "Proje kapsamında 18-40 yaş aralığındaki genç çiftçilerimize mahallinde uygulayacakları bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik projelere 30 bin TL'ye kadar hibe ödemesi yapılacaktır. "Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Programı" başvuruları öncelikle, genç çiftçilerimiz tarafından internet ortamında Tarım Bakanlığımızca hazırlanan https://gencciftci.tarim.gov.tr adresine yapılacaktır. Gerekli belgelerle birlikte, İlçe Bozkır İlçe Müdürlüklerimize başvurular 7 Nisan2017 Cuma günü başlayacak olup, 5 Mayıs 2017 Cuma günü sona erecektir" diye belirtti.
31 Mart 2017 Cuma

Çiftçilere bu yılda patates tohumu getirtilecek

Detay:


Bozkır Ziraat Odası Başkanlığı 2016 yılında Bozkır Çiftçilerine patates tohumunu temin etmişti. Bu yılda çiftçilerin yoğun isteği üzerine Ziraat Odası olarak aynı şekilde Bozkır Çiftçisine patates tohumunu temin edecekleri belirtildi.

Gazetemizi ziyaret eden ve çiftçilerin sorunlarıyla bizzat ilgilendiğini belirten Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, çiftçilere geçtiğimiz yıl istekleri üzerine patates tohumu getirttiklerini ve o yıl bol ürün aldıklarını söyledi.

Bozkır Ziraat Odası başkanı Köse, gazetemiz muhabirine yaptığı açıklamalarda; 

Ziraat Odası aracılığı ile bu yıl AGRİA cinsi birinci ekim anaç patates tohumu getirteceklerini belirtirken, aynı şekilde geçtiğimiz yıl çiftçilerin istekleri doğrultusunda, patates tohumunu getirttiklerini ve getirttikleri patates tohumundan ise çiftçilerin oldukça memnun kaldığını sözlerine ekledi.

Oda başkanı Ali Köse, 2017 yılında da yine çiftçilerin talebi üzerine patates tohumu getirilecektir dedi. Köse, Bozkır Ziraat Odası olarak amaçlarının çiftçilerin para kazanıp kalkınmaları için çaba gösterdiklerini söylerken, çiftçinin alın teri olan kazancına daha fazla kazanç katmaları için çaba sarf ettiklerini ifade etti.


22 Mart 2017 Çarşamba

5 Milyon Fidan Toprakla Buluşuyor

Detay:

Konya genelinde yoğun ağaçlandırma çalışmaları yapan Konya Büyükşehir Belediyesi, Orman Haftası'nda 5 milyon fidanı daha toprakla buluşturuyor.

Konya Büyükşehir Belediyesi, Orman Haftası'nda 5 milyon fidanı daha toprakla buluşturuyor.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Konya'da yeşil alan oluşturulması ve ağaçlandırmada örnek çalışmalar yapıldığını belirterek, merkezin ardından şehrin tamamında yoğun ağaçlandırma çalışmaları yaptıklarını dile getirdi.

Yeni Büyükşehir Yasası'nın ardından şehrin tamamında şehir ormanları ve koruluklar oluşturacaklarını kaydeden Başkan Akyürek, Orman Genel Müdürlüğü ile yapılan protokol gereği 2023'e kadar Konya genelinde 80 milyon fidan dikeceklerini söyledi.

Konya'nın dokusunu hep birlikte artıracaklarını belirten Başkan Akyürek, 23 Mart Perşembe günü saat 11.00'da İstanbul Yolu üzeri Sızma mevkiinde düzenlenecek ağaç dikim programına tüm Konyalıları davet etti.
2 Mart 2017 Perşembe

Bölgemizde Kuvvetli Yağış ve Kar Erimelerine Dikkat!

Detay:

​Bölgemiz (Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde) genelinde bugün (02.03.2017 Perşembe)  öğleden sonra yağmur şeklinde görülecek yağışların gece saatlerinde etkisini artırarak Konya merkez ve Konya'nın batı-güneybatı kesimleri (Beyşehir, Seydişehir, Hüyük, Doğanhisar, Derbent, Derebucak, Ahırlı, Yalıhüyük, Bozkır, Hadim, Taşkent, Akören) ile Karaman ve çevresinde yer yer kuvvetli (21-50 mm) olacağı ve rüzgarın da güney yönlerden zaman zaman kuvvetli (30-50 km/saat) eseceği tahmin edilmektedir. Halen mevsim normallerinin (12 derece) 3 ila 5 derece üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının yağışla birlikte mevsim normalleri civarında seyredeceği beklenmektedir.

Hava sıcaklıkları ve yağması muhtemel yağmur şeklinde görülecek yağışlarla birlikte esmesi beklenen güney ve güneybatı (LODOS) yönlerden rüzgarların özellikle rakımı yüksek olan alanlardaki mevcut karın erimesine neden olabileceği tahmin edilmektedir.

Kar erimelerinin neden olabileceği olumsuz şartlara karşı ilgililerin ve vatandaşların tedbirli ve dikkatli olmaları gerekmektedir.

 
Başlama – Bitiş Zamanı  

02/03/2017 17.00 Lokal  -  03/03/2017 24.00 Lokal

 

Oluşması Muhtemel Riskler


Ulaşımda Aksamalar-Taşkın-Heyelan-Çığ



Değerlendirmeyi Yapan Merkez                  

Meteoroloji 8.Bölge (Konya) Müdürlüğü Bölge

Tahmin ve Uyarı Merkezi (BTUM)


Yağış Şiddeti Sınıflandırması

Hafif Yağış                           :1 - 5 mm

Orta Kuvvette Yağış            :6 - 20 mm

Kuvvetli Yağış                      :21 - 50 mm

Çok Kuvvetli Yağış             :51 - 75 mm

Şiddetli Yağış                      :76 - 100 mm

Aşırı yağış                            :100 mm üzeri


Not: 12 Saatlik periyotta miktara bağlı değerlendirme yapılmış ve bölgeler arası topografik farklılıklar dikkate alınmadan sınıflandırılmıştır.
15 Şubat 2017 Çarşamba

Biberde kalıntı iddiaları tamamen asılsız

Detay:


​-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-"Hiçbir bilimsel veriye dayanmadan, sadece biberin kırılıp kırılmamasıyla ilgili haberler, hem ülke ekonomimize hem gecesini gündüzüne katarak, yağmur, çamur, kar, kış demeden üretim yapan çiftçimize zarar vermekten başka işe yaramıyor"

-"Bitki koruma ilacı kullanılan ürünler hasat edildikten sonra, piyasaya sürülmeden önce numuneleri alınmaktadır. Gerekli kalıntı analizleri yapılmaktadır. Bu kalıntı analizleri yapılmadan, bu analizlerden temiz çıkmadan ürünler pazara sürülemez"

-"İç piyasaya sürülecek ya da ihraç edilecek herhangi bir üründe kalıntı çıkması halinde, bu ürünler imha ediliyor. Kalıntı nedeniyle ihraçtan dönen ürünlerin iç piyasaya sürülmesi mümkün değildir. Hatta imha işlemi için de TIR başına para alınıyor"

-"Bu gibi haberler, ihracat bağlantısı yapıp, karını katlamak için yurtiçindeki üretici fiyatını düşürmek isteyenlerin manipülasyonu gibi görünüyor"

-"Tüketicilerimiz hiçbir kuşkuya kapılmadan biberinden domatesine, salatalığına her türlü sebze meyveyi rahatlıkla tüketebilirler"

 

Ankara – 15.02.2017 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, biberde, domateste, salatalıkta kalıntı iddialarının tamamen asılsız olduğunu bildirerek, "hiçbir bilimsel veriye dayanmadan, sadece biberin kırılıp kırılmamasıyla ilgili haberler, hem ülke ekonomimize hem gecesini gündüzüne katarak, yağmur, çamur, kar, kış demeden üretim yapan çiftçimize zarar vermekten başka işe yaramıyor" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, bazı televizyon kanallarında biberde raf ömrünün uzatılması amacıyla kimyasal kullanıldığı iddialarının yer aldığı ve biber bükülerek kırılıp kırılmamasına bakılarak kalıntı olduğu yönünde haberler yapıldığını vurguladı.

 

-Çok beklediği için zor kırılan ve esnekleşen biberler-

 Aslında çok beklediği için zor kırılan ve esnekleşen biberlerin kimyasal kalıntı taşıdığı için ihraçtan geri dönen ürünler olduğu ve iç piyasada tüketildiği iddialarının hiçbir bilimsel temele dayanmadığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Odalarımızdan alınan bilgilere göre, örtü altında yapılan üretimde, hastalık ve zararlılarla yapılan mücadele, Gıda Tarım Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlüklerinde görev yapan konu uzmanı mühendislerle, yine aynı konuda görevli tarım danışmanları tarafından yapılan teşhislere dayanarak, Bakanlık tarafından ruhsatlandırılarak tavsiye edilmiş ilaçlarla ve talimatlara uygun dozlar kullanılarak yapılmaktadır. Kullanılan ilaçlarda ilaç etiketi üzerinde yazılı son ilaçlama tarihi ile hasat arasındaki süreye uyulmaktadır. Ürün, ilaç kalıntısı kalmaması için zamanından önce kesinlikle hasat edilmemektedir.

Taze Meyve ve Sebzelerde Hasat Öncesi Pestisit Denetim Programı Uygulama Talimatı gereğince; hasat öncesi kalıtı denetimleri yapılıyor; kalıntı tespit edilmesi halinde üreticiye idari para cezası, hasat geciktirme veya imha işlemleri uygulanıyor.

 

-Piyasa sürülmeden önce numuneler alınıyor-

 Bitki koruma ilacı kullanılan ürünler hasat edildikten sonra, piyasaya sürülmeden önce numuneleri alınmaktadır. Gerekli kalıntı analizleri yapılmaktadır. Bu kalıntı analizleri yapılmadan, bu analizlerden temiz çıkmadan ürünler pazara sürülemez.

Biberlerin kırılıp kırılmadığına bakılarak yapılan değerlendirme, tamamen bilimsellikten uzak ve analiz sonuçlarına, bilgi ve belgeye dayanmayan açıklamalardır. Yapılan haberler, halkı yanlış yönlendirmektedir. Kamuoyunu yanıltmakta, üreticilerimizin ürettiği kaliteli ürünleri karalamakta, piyasada biberin üretici fiyatını ve pazar değerini düşürmektedir. Bu gibi haberler, ihracat bağlantısı yapıp, karını katlamak için yurtiçindeki üretici fiyatını düşürmek isteyenlerin manipülasyonu gibi görünmektedir."

 

-İmha parası alınıyor- 

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, iç piyasaya sürülecek ya da ihraç edilecek herhangi bir üründe kalıntı çıkması halinde, bu ürünlerin imha edildiğini bildirerek, "kalıntı nedeniyle ihraçtan dönen ürünlerin iç piyasaya sürülmesi mümkün değildir. Hatta imha işlemi için de TIR başına para alınmaktadır" dedi.

Bayraktar, tüketicilerimizin hiçbir kuşkuya kapılmadan biberinden domatesine, salatalığına her türlü sebze ve meyveyi rahatlıkla tüketebileceğini bildirdi.