14 Ekim 2015 Çarşamba

Dünya Kadın Çiftçiler Günü Kutlu Olsun

Detay:


​-Dünya Kadın Çiftçiler Günü…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarımın yükünü kadınlar çekiyor. 2,8 milyon kadın çiftçimiz, günde 16-17 saat çalışarak, insan üstü bir gayretle üretime omuz veriyor"

-"Ülkemizde çocuklarımız ve gençlerimizden sonra eğitime en çok ihtiyacı olan kesim kadın çiftçilerimizdir"

-"TZOB olarak, bu gerçekten hareketle sosyal güvenlik, kooperatifçilik, girişimcilik ve liderlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları, iklim değişikliği ana eğitim konuları başta olmak üzere eğitim seferberliğini sürdürüyoruz"

-"Verdiğimiz kadın çiftçi eğitimleri, o aile, o yöre, o bölgenin yanı sıra ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır"

-"Bilinmelidir ki; bir kadın çiftçiyi eğitmek demek, gelecek nesilleri eğitmek demektir"

-"Yönetiminde yer aldığımız Sosyal Güvenlik Kurumu'nda genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerimizin mağduriyetleri ve hak kayıplarının giderilmesi için büyük gayret gösteriyoruz. Kadın çiftçilerimiz için hemen her alanda pozitif ayrımcılık talep ediyoruz"

-"Üretimin her aşamasına aktif şekilde katılan kadın çiftçilerimizin, kalkınmanın imkânlarından yeterli pay almalarının sağlanması için desteklenmeleri şarttır"

 

Ankara – 14.10.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda çalışanların yarıya yakınını kadınların oluşturduğunu belirterek, "evinden çocuklarının bakımından, ev işlerine kadar birçok sorumluluğu yerine getiren kadınlar tarımın yükünü de çekiyor. 2,8 milyon kadın çiftçimiz, günde 16-17 saat çalışarak, insan üstü bir gayretle üretime omuz veriyor" dedi.

  Bayraktar, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, tarımın enerji ile birlikte en önemli iki stratejik sektörden biri olduğunu, öneminin de her geçen gün daha da arttığını vurguladı.

Şemsi Bayraktar, 6 milyon istihdam sağlayan, 18 milyar dolar gıda ve tarım ihracatına imza atan, diğer sektörlere sermaye aktaran ve hammadde temin eden, 78 milyon ülke nüfusunu ve 40 milyon turisti besleyen tarımın Türkiye ekonomisi açısından vazgeçilmez bir sektör olduğuna dikkati çekti.

 

-Kadınlar tarımın merkezinde-

 

Kadınların tarımın merkezinde yer aldığına vurgu yapan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Son rakamlara göre, tarımda çalışan 5 milyon 998 bin kişinin yüzde 47'si olan 2 milyon 842 binini kadınlar oluşturuyor. Buna rağmen, tarımda çalışan kadınların yüzde 70'i ücretsiz aile işçisiyken, sadece yüzde 17'si kendi nam ve hesabına çalışıyor. Tarımdaki kadınların yüzde 93'ten fazlası kendi adına sosyal güvenlik sistemine kayıt değil. Erkeklerden çok daha fazla, hemen her gün 16-17 saat, evdeki işlerinin yanı sıra tarlada, bahçede, ahırda, ağılda çalışıyor. Kırsalda bu kadar büyük bir fonksiyon üstlenen kadın çiftçilerimiz, çoğu zaman geçmişten öğrendikleri geleneksel yöntemlerle üretime katkı sağlıyor.

Çiftçilerimizi tarımsal alandaki yenilikler konusunda bilgilendirebilmemiz için, tarımsal üretimde önemli bir payı bulunan ve çocuklarının bakım ve gelişimini de üstlenen kadın çiftçilerimizin eğitimi çok önemlidir. Bilinmelidir ki; bir kadın çiftçiyi eğitmek demek, gelecek nesilleri eğitmek demektir. Tarımsal konularda kurumlararası dayanışmayla bütün imkânlarımızı kullanarak eğitim hizmeti vermek, bizim asli görevimizdir. Bunların bilinci içindeyiz.

Şayet kadın çiftçilerimiz, kaynaklara ulaşmada erkeklerle aynı fırsata sahip olursa, tarımsal üretim ve verimi artırabilirler. Kadınlar ekonomik ve sosyal alanda güçlendirildiğinde, ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve sürdürebilir kalkınma için liderlik ve değişimin temsilcisi olurlar."

Kadın çiftçilerin eğitiminin, tarımda modern tekniklerin uygulanmasını kolaylaştıracağını, verimliliği ve kaliteli üretimi artıracağını, ülke tarım ve ekonomisine en büyük katkıyı yapacağını bildiren Bayraktar, "Ülkemizde çocuklarımız ve gençlerimizden sonra eğitime en çok ihtiyacı olan kesim kadın çiftçilerimizdir" dedi.

 

-Eğitim çalışmaları sürüyor-

 

Bu bilinçle hareket eden Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin 3 yıl önce, Gıda, Tarım ve Hayvancılık ve Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarıyla imzaladığı ortak protokol çerçevesinde kadın çiftçilerin eğitimine başladıklarını hatırlatan Bayraktar, adeta bir seferberlik halinde sürdürülen eğitim çalışmalarının birçok alana örnek oluşturabilecek başarıda devam ettirildiğini bildirdi.

Sosyal güvenlik, kooperatifçilik, girişimcilik ve liderlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları, iklim değişikliği ana eğitim konuları başta olmak üzere eğitim seferberliğini yöre ve bölge özelliklerine ve kadın çiftçilerimizin talepleri doğrultusunda tarımın değişik konularında sürdürdüklerini hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kadın çiftçi eğitimine, 2013 yılında 5 pilot ille başlandı. Daha sonra tüm illere yaygınlaştırdığımız eğitim çalışmaları devam ediyor. Ayrıca yaş gruplarına göre de eğitim çalışmalarını sınıflandırdık. Gelecekte üstlenecekleri sorumlulukları dikkate alarak özellikle gençlerin eğitimine parantez açtık. Bu çerçevede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve İŞKUR ile birlikte 'Tarımsal Nüfus Gençleşiyor' projesi kapsamında 'Genç Çiftçi' eğitimlerini başlattık. Yine bu çerçevede ortak bir projeyle 'Sürü Yönetimi Elemanı Benim' eğitimlerini de programlarımıza dahil ettik. Kadın çiftçilerimizin de büyük ilgi gösterdiği eğitim çalışmaları inanıyoruz ki önümüzdeki yıllarda her konuda değişikliğin ve gelişmelerin en önemli unsuru olacaktır. Verdiğimiz kadın çiftçi eğitimleri, o aile, o yöre, o bölgenin yanı sıra ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır."

 

-Kadın çiftçilere pozitif ayrımcılık-

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin de yönetiminde yer aldığı Sosyal Güvenlik Kurumu'nda genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerimizin mağduriyetleri ve hak kayıplarının giderilmesi için büyük gayret gösterdiklerini anlatan Bayraktar, kadın çiftçiler için hemen her alanda pozitif ayrımcılık talep ettiklerini bildirdi.

 

-Elde edilen kazanımlar-

 

Bayraktar, bu doğrultuda yapılan çalışmaları ve elde edilen kazanımları da şöyle sıraladı:

"6111 sayılı Kanunla sattıkları ürün bedelleri üzerinden 1994 yılından bu yana BAĞ-KUR prim kesintisi yapılan, Ziraat Odası'na da kayıtlı çiftçilerimize geriye yönelik yapılandırma hakkı getirildi. Ancak kadın çiftçilerimiz, 2003 yılından önceki dönemler için aile reisi olmamaları nedeniyle borçlanamadılar. 2012 yılında bu mağduriyet giderildi. Kadın çiftçilerimiz, hak kazandıkları dönem için gecikme cezası ve gecikme zammı da ödemediler. 

65 yaş ve üzeri çiftçilerimiz, talep etmeleri halinde, tarım BAĞ-KUR'u primi ödemelerinden muaf olacaklar.

Yine çabalarımız sonucu tarım BAĞ-KUR'undan emekli olup da çiftçilik yapmaya devam eden çiftçilerimizin emekli maaşlarından sosyal güvenlik destek primi kesintisi kaldırıldı.

Çiftçilerimizin sattıkları ürün bedelleri üzerinden alınan yüzde 5 oranındaki tarım BAĞ-KUR'u prim kesintisi, girişimlerimizle 1 Ocak 2014 tarihinde, sadece borcu olan çiftçilerimize ve borcu oranında yapılmak üzere yüzde 2'ye indirildi. 

Ayrıca çiftçi muafiyeti kapsamında, diğer bir statüde çalışıyor ise Kurumdan kesinti muafiyet belgesi almaları halinde, sattıkları ürün bedelleri üzerinden tarım BAĞ-KUR'u kesintisi yapılmayacak.

Taleplerimiz üzerine tarım BAĞ-KUR'lu kadın çiftçilerimize doğum borçlanması imkanı getirildi. Düzenlemeyle 3 çocuğu olan kadın çiftçilerimiz 6 yıla kadar borçlanabilecek.

Ayrıca, genel sağlık sigortası ve sigorta prim borçlarına yapılandırma hakkı getirildi."

 

-Beklentiler-

 

Sağlanan imkanların yanı sıra hala sosyal güvenlikle ilgili talep ve beklentileri olduğunu da kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti:

"Yatırım yapanlara verilen prim desteklerinde olduğu gibi, tarım sektöründe çalışan kadınlarımızın da sosyal güvenlik primlerinin yüzde 60'ının devlet tarafından karşılanmasını arzu ediyoruz. Böyle bir uygulama, tarımda istihdam edilen kadınlarımızın sosyal güvenlik kapsamına alınmasını kolaylaştıracaktır. Bu desteğin verilmesi durumunda, kadın çiftçilerimizin sağlık harcamaları eşleri yerine, kendi sigortalarınca karşılanacağından, desteğin büyük kısmı devlete geri dönecek, kayıt dışılık da önlenecektir.

Ayrıca, yaptıkları çalışmaların zorluğu dikkate alınarak, kadınlar dahil bütün çiftçilerimize yıpranma payı, çalıştıkları her yıl için ilave 120 gün, 3 yılda 1 yıl olmalıdır. Çiftçilerimiz erken emekliliği yıpranmaya payı getirilerek sağlanmalıdır.

Çiftçilerimizde prim ödeme gün sayısı, diğer sigortalılarla eşit hale getirilmelidir.

Yine genel sağlık sigortası prim oranının işveren hissesine ait kısmından yapılması öngörülen 5 puanlık prim indiriminden, tarım Bağ-Kur'luların da faydalanması sağlanmalıdır.

Üretimin her aşamasına aktif şekilde katılan kadın çiftçilerimizin, kalkınmanın imkânlarından yeterli pay almalarının sağlanması için desteklenmeleri şarttır.

Ülkemizde demokrasinin güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önleyebilmemiz için, ilk önce kırsal kesimdeki çiftçi kadınları harekete geçirmemiz ve onları güçlendirmemiz gerekmektedir. Bunun ilk ve en önemli yolu da, yıllardır ihmal edilmişliklerinin bir gereği olarak, yapılan desteklemelerde, projelerde ve kredilerde kadın çiftçilerimize pozitif ayrımcılık uygulanmasıdır.

Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliği, kadın ve erkeklerin tüm hak ve özgürlükten eşit yararlanmalarına fırsat sağlayacak politikalar üretmeleri ve uygulamalarıdır.

Kadın çiftçilerimizin de gelir güvencesinin sağlanması zorunludur."

Bütün kadın çiftçilerin 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutlayan Bayraktar, kadın çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de azami gayreti göstereceklerini belirtti.

13 Ekim 2015 Salı

Köylerde Pekmez mesaisi başladı

Detay:

​Sonbaharın girmesi ile birlikte bölgemizde kış hazırlıkları da ivme kazandı. Kışa hazırlıklar kapsamında, Bozkır ve bölgesinde birçok vatandaş pekmezlerini de kaynatmaya başladı.

Köylerde vatandaşlar kendi yetiştirdikleri üzümle doğal olarak pekmezlerini kaynatıyor. Bozkır Hamzalar Mahallesinde ve komşu ilçelerimizden Hadim, Aladağ, Güneysınır gibi ilçelerde bağbozumu mevsimi ile birlikte pekmez kazanları da kaynamaya başladı.

Komşu ilçelerimizden Hadim'de bulunan üzüm bağlarında yetiştirdikleri üzümü pekmez yapmak için yoğun bir mesai harcadıklarını belirten Mehmet Hakyemez, tamamen doğal, şekersiz pekmez ürettiklerini, ürettikleri pekmezin bir bölümünü talep edenlere sattıklarını, bir bölümünü de kendilerinin tükettiğini belirtti. Kendi yetiştirdikleri üzümler ile doğal olarak pekmezlerini kaynattıklarını dile getiren Hakyemez, en ufak bir katkı maddesi kullanmadıklarını ifade etti. Pekmezin yapılışı hakkında bilgiler veren Mehmet Hakyemez, "Bağdan üzüm kesilir. Sonra şırahanelere boşaltılır. Şırahanede çiğnenip suyu yani şırası çıkarıldıktan sonra kazanlara alınıp, pekmez toprağı dediğimiz beyaz toprakla mayalanır. Sonra yaklaşık 8-10 saat bekletilir. Daha sonra kaynatma kazanına alınıp 10 saat gibi bir süre kaynatılır. En son ocaktan alınıp dinlendirilir ve tüketime hazır hale gelir" dedi.

Doğal pekmezin en büyük özelliği ise içerisinde katkı maddesi olmaması. Köylerde yapılan pekmezlerde hiçbir katkı maddesi kullanılmıyor ve tamamen kendilerinin yetiştirdiği doğal üzümler kullanılıyor. Yıllardır kendi pekmezlerini kaynattıklarını dile getiren Hakyemez, "Annem işin püf noktalarını en iyi şekilde biliyor ve kıvamını çok iyi ayarlıyor. Bizim pekmezimiz Konya'nın diğer yerlerine göre daha lezzetlidir. Kesinlikle katkı maddesi kullanılmadan yapılan el emeği bir üründür" ifadelerini kullandı.

(İbrahim ÇİÇEKÇİ)
12 Ekim 2015 Pazartesi

Elmada talep sorununu ihracat çözer…

Detay:


​-Elmada talep sorununu ihracat çözer…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Çin ve ABD'nin ardından üçüncü sırada olduğumuz elma üretimine, ülkemizin iklim ve toprak şartları çok uygun"

-"Türkiye, ihtiyacı olandan çok daha fazla üretebilecek potansiyele sahip olduğu elmada, talepten kaynaklanan sorunu ancak daha fazla ihracat çözebilir"

-"Denizden komşumuz Rusya, her yıl ithal ettiği 1,2 milyon ton elmayı Polonya'dan, Moldova'dan, Sırbistan'dan, Çin'den değil Türkiye'den almalıdır"

 -"Elmada modern yetiştirme teknikleri ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırmalı, ürünün kalitesini uzun süre devam ettirebilmesi için dinamik atmosfer kontrollü depolar kurulmalı, maliyetler düşürülmelidir"

 

Ankara – 09.10.2015- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ılıman iklim kuşağında olan Türkiye'nin hemen hemen her bölgesinde elma yetiştiriciliği yapılabildiğini bildirerek,  "Çin ve ABD'nin ardından üçüncü sırada olduğumuz elma üretimine, ülkemizin iklim ve toprak şartları çok uygun. Türkiye, ihtiyacı olandan çok daha fazla üretebilecek potansiyele sahip olduğu elmada, talepten kaynaklanan sorunu ancak daha fazla ihracat çözebilir" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) 2013 yılı verilerine göre Çin'in 80,8 milyon tonluk elma üretiminin 39,6 milyon tonunu sağladığını, bu ülkeyi 4 milyon tonla ABD, 3,1 milyon tonla Türkiye'nin izlediğini belirtti. Elma üretiminde üçüncü olan Türkiye'nin ardından 3 milyon tonla Polonya, 2,2 milyon tonla İtalya, 1,9 milyon tonla Hindistan, 1,73 milyon tonla Fransa, 1,7 milyon tonla Şili, 1,69 milyon tonla İran'ın geldiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Dünya elma üretiminin yüzde 3,87'sini sağlayan ülkemiz, 2011 yılında 2 milyon 680 bin, 2012 yılında 2 milyon 888 bin, 2013 yılında 3 milyon 128 bin ton elma üretti. 2014 yılında olumsuz iklim koşulları nedeniyle, 2013 yılına göre yüzde 20,8 azalan elma üretimi 2 milyon 480 bin tona indi. Bu yıl elma üretiminin yüzde 2,2 artışla 2 milyon 535 bin tona çıkması bekleniyor.

 

-Üretimde birinci Isparta, Karaman ikinci, Antalya üçüncü-

 

Elma üretiminde ilk sırada Isparta ilimiz yer alıyor. Türkiye'de üretilen elmanın yaklaşık yüzde 23'ü Isparta'da yapılıyor. Bu ilimizi Karaman, Antalya, Denizli, Niğde ve Çanakkale izliyor.

Ülkemizin elma tüketimi, taze ve işlenmiş olarak 2,2 milyon ton dolayında. Kişi başına tüketim yıllık 27 kilogram civarında. Ortalama üretimimizin yaklaşık yüzde 16'lık kısmını ihraç ediyoruz. Bu da yıllık ortalama olarak 470 bin tonu buluyor.

Son yıllarda kaliteli, özellikle dış pazarda tercih edilen çeşitlerin yetiştirilmesi ihracatımıza olumlu yansıdı. Ülkemiz, 2011 yılında 36,6 milyon, 2012'de 28,5 milyon, 2013'de 48,9 milyon, 2014'de 41,3 milyon ve 2015'de 34,6 milyon dolar ihracat yaptı.

Elma üretim, tüketim ve ihracatında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın verdiği sertifikalı fidan desteği ve meyve olarak tüketimin yanı sıra, meyve suyu, marmelat, sirke, çay, jips, pulp, elma kurusu gibi yan ürünlere işlenmesinin de etkili olduğunu bildiren Bayraktar, elma üretiminin ülke ekonomisine önemli katkılar sağladığını belirtti.

 

-İhracat büyük rakamlara çıkarılabilir-

 

Türkiye'nin elma üretimini çok daha fazla artırabileceğini, ihracatını büyük rakamlara çıkarılabileceğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Üretimde dünyada üçüncü sıradayız. Bütün olumlu göstergelere rağmen ülkemiz elmacılığının sorunları da bulunuyor. Hasadın yeni başladığı şu günlerde elma kilogram fiyatları dalında bodur cinslerde 1 lira ile 1 lira 20 kuruş, diğer cinslerde 70 kuruş ile 90 kuruş arasında değişiyor.

Sadece Rusya, yılda 1,2 milyon ton elma ithal ediyor. Denizden komşumuz Rusya, her yıl ithal ettiği 1,2 milyon ton elmayı Polonya'dan, Moldova'dan, Sırbistan'dan, Çin'den değil Türkiye'den almalıdır. Rusya'nın bu ülkeleri tercih etmesinin nedeni, elmayı ucuza satın alabilmesidir. Ucuza satabilmelerinin yolu da Çin dışındaki Polonya gibi ülkelerin modern yetiştiricilik sistemleri uygulamaları neticesinde maliyetleri düşürmeleridir.

İyi tarım uygulamaları da ihracatı etkilemektedir. Bilinçli tüketici, iyi tarım uygulamaları ile üretilmiş ürünleri tercih etmektedir.

Elmada depolama da çok önemlidir. Uzun süre kaliteden ödün vermeden elmanın saklanabilmesinin yolu modern depoların kurulmasıyla mümkün olmaktadır. Bunun için dinamik kontrollü atmosferli depolar kurulmaktadır.

Sonuçta, elmada modern yetiştirme teknikleri ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırmalı, ürünün kalitesini uzun süre devam ettirebilmesi için dinamik atmosfer kontrollü depolar kurulmalı, maliyetler düşürülmelidir."

24 Eylül 2015 Perşembe

Bayraktar'dan; Kurban Bayramı mesajı

Detay:

​-Kurban Bayramı mesajı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Yaşadığımız terör ortamında, birliğimizin, beraberliğimizin, bütünlüğümüzün simgesi olan bayram günleri, tüm İslam

alemine huzurun geldiği günler olsun"

-"Ülkemizde ihtiyacı rahatlıkla karşılayacak kurbanlık var"

-"Henüz kurbanlık almamış vatandaşlarımız, 'hayvan bulamayacağız' diye endişe etmesin, kurbanlıkta herhangi bir sıkıntı yoktur"

-"Kurbanlık kesimi mutlaka tecrübeli kişilerce yapılmalı"

-"Etler henüz kesim sıcaklığında iken poşetlerde buzdolabına veya hava alamayacak durumda büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır"

 

Ankara – 22.09.2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemizin son 2 aydır terör eylemlerine maruz kaldığını, çok sayıda asker, polis ve korucumuzun şehit düştüğünü, İslam dünyasının da barışa hasret kaldığını bildirerek, "Yaşadığımız terör ortamında, birliğimizin, beraberliğimizin, bütünlüğümüzün simgesi olan bayram günleri, ülkemize ve tüm İslam alemine huzurun geldiği günler olsun" dileğinde bulundu.

Bayraktar, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, bayramları büyükleri ve küçükleri sevindirme, küskünleri barıştırma, hataları affetme, muhtaçlara el uzatma, yardımda bulunma günleri olarak görmenin Kurban Bayramı gibi paylaşmanın simgesi olan günlerde, daha da bir anlam kazanacağını vurguladı.

 

-Büyükbaşta 1,5 katı, küçükbaşta 1,7 katı kurbanlık var-

 

TZOB'un iller bazında yaptığı araştırmalara göre, Kurban Bayramlarında kesilen ortalama büyükbaş kurbanlık sayısının 1,5, küçükbaş kurbanlık sayısının 1,7 katı kurbanlık bulunduğu bilgisini veren Bayraktar, "Bilindiği üzere bu yıl da kurbanlık ithal edilmemiştir. Ülkemizde, üreticilerimizin elinde ihtiyacı rahatlıkla karşılayacak kurbanlık vardır. Henüz kurbanlık almamış vatandaşlarımız, 'hayvan bulamayacağız' diye endişe etmesin, kurbanlıkta herhangi bir sıkıntı yoktur" değerlendirmesini yaptı.

Kurban kesim işleminin mutlaka tecrübeli kişilerce yapılması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Kesim işlemi, tecrübeli kişiler tarafından yapılmazsa, hayvan strese giriyor ve et kalitesi düşüyor. Acemi kişilerin kesim yapması tehlikelere de neden oluyor. Bu kişiler, hem kendilerine, hem yardımcılarına hem de çevredekilerine zarar verebiliyor. Acemi kişilerin yaptığı kesim işlemi aynı zamanda hayvana eziyet verilmesine de neden olabiliyor.

Hayvan kesimi yapılan alanlarda oluşacak atıkların yol açacağı çevre kirliliğine yönelik tedbirler, mutlaka sıkı şekilde alınmalıdır. Halk sağlığına yönelik olası riskler ancak böylelikle bertaraf edilebilir.

Kurban etlerinin muhafazası konusu da önemli. Etler, parçalar halinde temiz kaplara konulmalı ve önce güneş görmeyen serin bir yerde hava alması sağlanarak kesim sıcaklığının oda ısısına düşmesi beklenmeli, 5-6 saat sonra da buzdolabına kaldırılmalıdır. Etler henüz kesim sıcaklığında iken buzdolabına poşetler içinde veya hava alamayacak bir durumda büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır."

Şemsi Bayraktar, tüm vatandaşların Kurban Bayramı'nı kutlayarak, bayramın milletimize, İslam alemine ve bütün insanlığa huzur, barış ve mutluluk getirmesi dileğinde bulundu.
18 Eylül 2015 Cuma

Başkan Ali Köse'nin Kurban Bayramını Kutladı

Detay:

Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse Kurban Bayramı dolayısıyla kutlama mesajı yayınladı

Başkan Köse; "Mübarek Kurban Bayramının öce Bozkırlı hemşehrilerimize ve Türk İslam Alemine hayırlara vesile olmasını, Tüm kardeşlerimizin kesecekleri kurbanlarını Cenabı Allah'ın dergahı izzetinde kabul eylemesini dilerim. 

P.K.K terör örgütünce saldırıya uğrayarak şehit edilen Asker ve Polislerimize Allah'tan rahmet diler, geride kalan ailelerine başsağlığı dilerim.Türk Milleti Asil vatanına Bayrağına, Dinine bağlı bir millettir. Bölüp Parçalayamazlar buna kimsenin gücü yetmemiştir ve yetmeyecektir. 

Kurban Bayramının milletimize kazasız ve belasız sağlıklı ve huzurlu bir şekilde dopdolu bir bayram geçirmelerini cenabı Allah'tan temenni ederim.  Ayrıca tüm çiftçilerimizin de Kurban Bayramlarını en içten kalbi duygularla kutlarım" dedi. 




   

Başkan Köse, Cuma Pazarında Çiftçileri Ziyaret etti.

Detay:

​Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, Bozkır Cuma Pazarında çiftçilerimizi ziyaret ederek sorunlarını yerinde dinledi. 

Başkan Köse'nin Cuma Pazarı gezisi sırasında uğradığı Kozağaç köyü sakinlerinden Mümin Arıkan başkan Köseye çalışmalarından ve ziyaretinden dolayı teşekkürlerini iletti. 

17 Eylül 2015 Perşembe

Vatandaşımız kurbanlık sıkıntısı yaşamayacak…

Detay:


​-Vatandaşımız kurbanlık sıkıntısı yaşamayacak…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Kurban Bayramı'nda ortalama kesilen hayvanın 1,5 katı büyükbaş, 1,7 katı da küçükbaş kurbanlık hayvan mevcudu var"

-"Kimse, 'acaba hayvan bulabilir miyim?' diye bir endişe yaşamasın"

-"Şu an itibariyle kurbanlık vasfı taşıyan 1 milyon 230 bin büyükbaş, 3 milyon 830 bin küçükbaş hayvanımız bulunmaktadır"

-"Hayvan fiyatları, illere göre ve canlı ağırlığa göre değişmekle birlikte hayvan başına büyükbaşta 2 bin 700 lira ile 14 bin lira arasında, küçükbaşta ise 400 lira ile 1400 lira arasında değişecek"

-"Canlı ağırlık fiyatı da büyükbaş hayvanlarda kilogram başına 12 ile 22 lira arasında, küçükbaşta kilogram başına 9 lira ile 19 lira arasında olacağı tahmin edilmektedir"

-"Halkımızın 6,8 milyar liraya yakın bir parayı kurbanlık almak için harcayacağı tahmin edilebilir"

-"Vatandaşlarımız, kurbanlarını güvenilir, tanıdıkları satıcılardan ve veteriner hekim kontrolündeki hayvan pazarlarından alsınlar"

-"Ayrıca vatandaşlarımız, satın alacakları kurbanın pasaportunu, nakil belgesini görsünler. Pasaporttaki numarayla kulak küpesindeki numara tutuyor mu ona baksınlar"

-"Yetkilerimiz de denetimlerini sürdürmeli, vatandaşlarımızın güvenli, kurban vasfı taşıyan kurban almalarını sağlamalıdır"

-"Et ve Süt Kurumu, üreticilerimizin satılamayan hayvanlarını bayram sonrasında uygun bir fiyata almalıdır. Belirlenecek alım fiyatları, üreticilerimizin yaptıkları masrafları da dikkate alarak kurbana özel belirlenmelidir"

-"Üretim maliyetleri düşürüldüğünde hayvan fiyatları kesinlikle düşecektir"

-"Tarihin her döneminde zor durumda kalan, başı sıkışan, dini, dili, ırkı ne olursa olsun herkese gönül kapılarını sonuna kadar açmış bir milletiz. Bugünlerde batılı ülkeler 10 bin-20 bin insanın hesabını yaparken, ülkemiz, 2 milyona yakın Suriyeli mülteciyi hiçbir destek görmeden topraklarında barındırıyor"

-"Şehit kanlarıyla sulanmış bu toprakların, doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle kıymetini iyi bilmeliyiz. Kardeşçe yaşamaya devam etmeliyiz. Bu maksatla yarın Sıhhiye'de toplanıyoruz"

-"Tüm halkımıza 'Sen de Katıl', 'Komşunu Al Gel', 'Bayrağını Al Gel' diyoruz"

 

Ankara – 16.09.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kurban Bayramı'nda ortalama olarak 850 bin büyükbaş, 2 milyon 300 bin küçükbaş hayvan kesimi yapıldığını bildirerek, "Kurban Bayramı'nda ortalama kesilen hayvanın 1,5 katı büyükbaş, 1,7 katı da küçükbaş kurbanlık hayvan mevcudu var. Kimse, 'acaba hayvan bulabilir miyim?' diye bir endişe yaşamasın" dedi.

Bayraktar, kurban fiyatlarıyla ilgili yaptığı basın toplantısında, Mardin ve Hakkari'de 5 polisimizin şehit edilmesi, 3 polisimizin yaralanmasına sebep olan hain saldırıları lanetledi. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, başta yakınları olmak üzere Emniyet Teşkilatımıza ve milletimize başsağlığı, yaralı polislerimize acil şifalar dileyen Bayraktar, Mescid-i Aksa'da Müslümanlara yönelik saldırılarını sürdüren İsrail'i de şiddetle kınadı. İsrail askerlerinin camiyi basması, namaz kılan Filistinlilere göz yaşartıcı gaz ve ses bombaları atması, minbere postallarıyla çıkmasının Müslümanların kutsallarının çiğnenmesi demek olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Kutsal değerlerimize yapılan bu tecavüz asla kabul edilemez, görmezden gelinemez" dedi.  

"İslam dünyası olarak bu yıl 24 Eylül'de Kurban Bayramı'nı kutlamaya başlayacağız" diyen Bayraktar, "Mübarek Kurban Bayramı'na sayılı günler kaldı. Başta milletimiz olmak üzere bütün İslam Âlemine hayırlı ve huzurlu bir bayram diliyorum. Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken önemli bir görev olan kurban ibadeti, Allah'a yakınlaşmayı, insanlar arasında dayanışma ve paylaşımı amaçlar" şeklinde konuştu.

Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerde, Kurban Bayramı'nın bu coşkuyla kutlanırken, bu dönemin, kurban kesimi dolayısıyla da et tüketiminin olağanüstü arttığı bir dönem olduğunu belirten Bayraktar, şunları söyledi:

"Çok kısa zamana yığılan canlı hayvan talebi de çeşitli sıkıntıları beraberinde getirmektedir. 3-4 gün içinde milyonlarca hayvan, kurban olarak kesilmekte, bu talebi karşılarken üreticilerimiz zorlanmakta, ulaşım, barınma, kurban alanı sağlama gibi sorunlar da baş göstermektedir.  

Bütün bunlardan dolayı Kurban Bayramı'na hazırlanmak önemli bir olaydır ve ciddi bir çalışmayı gerektirmektedir.

Ülkemizde 4 günlük Kurban Bayramı süresince Türkiye'de dörtte üçüne yakını küçükbaş olmak üzere 3 milyondan fazla hayvan kesimi yapılmaktadır.

Kurbanlık satışları illere ve bölgelere göre farklılık arz etmektedir. Kimi yerlerde canlı kilogram ve et fiyatı üzerinden, kimi yerlerde ise canlı hayvan üzerinden pazarlık yöntemiyle satış yapılmaktadır."

 

-Vatandaşlarımız, hayvanların pasaportunu, nakil belgesini görsünler-

 

Bazı kurbanlıkların kaçak olarak komşu ülkelerden getirildiği, geçen yıl kesilen kurbanlıkların küpelerini biriktiren bazı kişilerin, bu küpeleri kaçak hayvanlara taktığı yönünde iddiaların basında yer aldığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

"Buradan vatandaşlarımızı da uyarmak istiyorum. Vatandaşlarımız, kurbanlarını güvenilir, tanıdıkları satıcılardan ve veteriner hekim kontrolündeki hayvan pazarlarından alsınlar.

Ayrıca vatandaşlarımız, satın alacakları kurbanın pasaportunu, nakil belgesini görsünler. Pasaporttaki numarayla kulak küpesindeki numara tutuyor mu ona baksınlar.

Pasaportta kulak küpe numarası, hayvanın nerede yetiştirildiği, hangi ilde, hangi ilçede, hangi vatandaşa kayıtlı olduğu, yapılan aşıları yazar. Gıda, Tarım ve Hayvancılık il, ilçe müdürlükleri menşe şahadetnamesine bakmadan, pasaportu olmadan nakil belgesi veremez. Yetkililerimiz de denetimlerini sürdürmeli, vatandaşlarımızın güvenli, kurban vasfı taşıyan kurban almalarını sağlamalıdır.

 

-Kurbanlık fiyatları-

 

Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, bu yıl Kurban döneminde hayvan fiyatları;

illere göre ve canlı ağırlığa göre değişmekle birlikte hayvan başına büyükbaşta 2 bin 700 lira ile 14 bin lira arasında, küçükbaşta ise 400 lira ile 1400 lira arasında değişeceği,

canlı ağırlık fiyatının da büyükbaş hayvanlarda kilogram başına 12 ile 22 lira arasında, küçükbaşta kilogram başına 9 lira ile 19 lira arasında olacağı tahmin edilmektedir.

Bu rakamların Bayram yaklaştıkça, talebe göre değişebileceğini belirtmek gerekir.

Ülke ortalamasına bakıldığında büyükbaş hayvanların canlı kilogram fiyatının 15,5 lira, küçükbaş canlı kilogram fiyatlarının ise 13 lira olduğu görülmektedir.

Fiyatlar geçen yıla göre büyükbaşta yüzde 24,5, küçükbaşta ise yüzde 5,1 oranında artmıştır.

 

-İstanbul, Ankara ve İzmir'de kurbanlık fiyatları-

 

Büyükbaş hayvanların canlı kilogram fiyatı, İstanbul'un Anadolu yakasında 16-18 lira, İstanbul Avrupa yakasında 15-17 lira, Ankara'da 15-16 lira, İzmir'de 15 liradan satılıyor. Canlı kilogram fiyatı küçükbaş hayvanlarda İstanbul'un Anadolu yakasında 16-19 lira, İstanbul Avrupa yakasında 15-16 lira, Ankara'da 15 lira, İzmir'de 14 lira 50 kuruş-16 lira düzeyinde bulunuyor.

Özellikle büyükbaş hayvan fiyatlarının artmasında, üreticilerimizin besiye koydukları hayvanların fiyatlarının yükselmesi etkili olmuştur."

Ülkemizde Kurban Bayramı'nda 850 bin başı büyükbaş, 2 milyon 300 bin başı ise küçükbaş olmak üzere 3 milyon 150 bin hayvan kesimi yapıldığını bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:

"Şu an itibariyle kurbanlık vasfı taşıyan 1 milyon 230 bin büyükbaş, 3 milyon 830 bin küçükbaş hayvanımız bulunmaktadır. Yani yıllık ortalama kesilen büyükbaş hayvanın 1,5 katı büyükbaş, 1,7 katı da küçükbaş kurbanlık hayvan mevcudu vardır. Bu durum vatandaşlarımızın kurbanlık hayvan bulmada sıkıntı yaşamayacaklarını göstermektedir. Ziraat Odalarımızla yaptığımız görüşmeler de bu verileri destekler niteliktedir. Yani, üreticilerimizin elinde yeterli sayıda kurbanlık hayvan vardır. Kimse, 'acaba hayvan bulabilir miyim?' diye bir endişe yaşamasın.

Bu yıl da geçmiş yıllardaki gibi kurbanlık ithal edilmemesi, üreticilerimizin ellerindeki hayvanları satması, mağdur olmalarının önlenmesi açısından önemli bir durumdur. Bu aynı zamanda hayvancılığımız açısından da önemli bir gelişmedir. Böylesine önemli bir dönemde onca ithalat söylemlerine rağmen kurbanlık ihtiyacının ülke içinden karşılanacak şekilde bir üretimin yapılabilmiş olması, gelecek açısından da umut vermektedir.

Görüldüğü üzere geçen yılki talebin üzerinde kurbanlık hayvanımız vardır."

 

-ESK, satılamayan kurbanlıklar için özel alım fiyatı belirlemelidir-

 

Kurban Bayramı'nda satışların beklendiği gibi olmaması durumunda, üreticilerimizin bayram döneminde satılamayan hayvanlarının, maliyetlerin altında yok pahasına ellerinden çıkmamasının büyük önem taşıyacağını belirten Bayraktar, "Bu durumda Et ve Süt Kurumu'nun üreticilerimizin satılamayan hayvanlarını bayram sonrasında uygun bir fiyata alması önem kazanacaktır. Bunun için yetkililerden beklentimiz, kurbanlıkları satamayan ve elinde kalan üreticilere yönelik alım fiyatlarını, üreticilerimizin yaptıkları masrafları da dikkate alarak kurbana özel belirlemeleridir. Bu durumda üreticilerimizin bir yıllık emekleri boşa çıkmayacak, mağdur olmaları engellenecektir" dedi.

 

-Kurbanlıkların ekonomik boyutu-

 

Kurban Bayramı'nın, bu kadar çok hayvanın besiye alınması ve uzun süreyle bakılmaları dolayısıyla ekonomik olarak da ciddi bir hareketliliğe neden olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Beslenme amaçlı hayvan alımları için ödenen paradan, yem, veteriner hizmetleri, hayvanların satılması, satış yerlerinde yer kiraları ve kişisel masraflar, bu hayvanların nakilleri, kesimler için kasaplara ödenen para, derilerin satılmasına kadar birçok ticari faaliyet, bu dönemde söz konusu olmakta ve bütün bunlar ekonomik anlamda önemli bir yekûn tutmaktadır.

2015 yılı Kurban Bayramı döneminde tahmini olarak geçen yıla yakın yani 850 bin büyükbaş, 2,3 milyon da küçükbaş hayvan kesileceğinden yola çıkıldığında;

Kurbanlık için besiye alınan büyükbaş hayvanların 6 ay beslendiği düşünüldüğünde, 6 aylık yem masrafının hayvan başına ortalama 1550 lirayı bulacağı hesaplanmaktadır.

Bu hesapla, kesilecek olan 850 bin baş kurbanlık hayvan için toplam 1 milyar 317 milyon 500 bin lira yem masrafı yapıldığı tahmin edilmektedir.

Kurbanlık için besiye alınan küçükbaş hayvanların en az 6 ay beslendikleri düşünüldüğünde, 6 aylık yem masrafının hayvan başına yaklaşık 300 lira olacağı tahmininde bulunulmaktadır. Tahmine göre, 2 milyon 300 bin baş küçükbaş hayvan için yapılan yem masrafı 690 milyon lirayı bulmuştur.

Toplamda 3 milyon 150 bin baş kurbanlık canlı hayvan için üreticilerimizin 2 milyar liranın üzerinde yem masrafı yaptığını tahmin etmek yanlış olmayacaktır.

Ortalama 400 kilogram canlı ağırlığa sahip büyükbaş hayvanın, ortalama olarak 12 lira canlı kilogram fiyatından satılacağı düşünüldüğünde, Kurban Bayramı süresince kesilecek yaklaşık 850 bin baş hayvana halkımızın ödeyeceği para 5 milyar 270 milyon lirayı bulacaktır.

Bir küçükbaş hayvanın ortalama 650 liradan satılacağı düşünülecek olursa, kesilecek yaklaşık 2,3 milyon küçükbaş hayvana halkımızın ödeyeceği para da 1 milyar 495 milyon liraya ulaşacaktır.

Buna göre, halkımızın 6,8 milyar liraya yakın bir parayı kurbanlık almak için harcayacağı tahmin edilebilir.

Toplam olarak kurbanlıklardan standartlara göre elde edilecek derilerin ekonomik değeri yaklaşık 81 milyon lira olacaktır.

Fakat kurbanlıklar çoğu yerde ehil olmayan kişiler tarafından kesildiği için deride ciddi olarak ekonomik kayıp oluşmaktadır. Bu kaybın yüzde 20'ler civarında olduğu tahmin edilmekte, kaybedilen değer 16 milyon lirayı geçmektedir. 16 milyon liralık deri kaybı düşülecek olursa Kurban Bayramı'nda ekonomiye kazandırılan derinin değeri 65 milyon lira civarında kalacaktır.

Bununla birlikte hayvanların bağırsak gibi iç organlarının büyük bir kısmı da değerlendirilmeyip atıldığı için, buradan da ciddi ekonomik kayıplar oluşmaktadır.

 

-Özel sektör kurban yerlerini fahiş fiyatla üreticilerimize kiralıyor-

 

Kurbanlıkları satmak isteyen üreticiler, metropol illerde her ilçede farklı olmak üzere kurbanlık satış yerlerine çadır kirası ödemektedirler. Fiyatlar ilçelere göre farklı olduğu için net bir rakam verilememekle birlikte, kalınan sürede harcanacak paraları da dahil edecek olursak önemli bir miktarda para buralarda harcanmaktadır.

Satış yerleriyle ilgili buradan belediyelere seslenmek istiyorum. Ülkenin birçok yerinde belediyeler, satış yerlerini özel sektöre kiralıyorlar, onlar da çok fahiş fiyatlarla üreticilerimize kiralama yapıyorlar. Örneğin 2 bin liraya aldıkları bir yeri, üreticilerimize 5 bin-10 bin liraya kiraladıklarını biliyoruz. Bu durum ciddi mağduriyetlere neden oluyor. Üreticilerimiz zaten ne kazanıyorlar ki bir de buralara bu kadar para verebilsinler?

Belediyelerden ricamız, lütfen buraları siz kiralayın ve uygun fiyattan üreticilerimize verin.

Üreticilerimiz, Türkiye'nin dört bir yanından hayvanları metropollerdeki kurban satış yerlerine nakletmekte bunun için nakliye parası ödemektedir. Ayrıca satılan hayvanlar, alıcıların kesim yapacakları yerlere taşınmakta bunun için de ayrıca para harcanmaktadır. Kesilen hayvanların sayısal büyüklüğü dikkate alındığında net rakam verememekle birlikte önemli bir nakil masrafının olduğu söylenebilir.

Kurban bayramları son yıllarda kasaplar için önemli bir gelir kapısı oldu. Kasaplar, kesme, yüzme, parçalama gibi işler için küçükbaşta 50 lira, büyükbaşta ise 250 lira civarında para almaktadır. Büyükbaş hayvanların en az yarısının kasaplar tarafından ücret mukabilinde kesildiğini düşünecek olursak, 425 bin büyükbaş hayvan için ödenecek meblağ 106 milyon lirayı geçecektir. Aynı şekilde küçükbaşların yarısının kasaplar tarafından kesildiği düşünüldüğünde, 1 milyon 150 bin küçükbaş hayvan için ödenecek meblağ da 58 milyon liraya yaklaşmaktadır. Buna göre, vatandaşlarımız, kurban kesimleri için kasaplara toplamda 164 milyon liraya yakın bir para ödemektedir."

 

-"Teröre Hayır Kardeşliğe Evet" mitingi-

 

Ülkemizin ve İslam dünyasının sıkıntılı bir süreçten geçtiğini, milletimizin bir terör belasıyla karşı karşıya olduğunu, yaklaşık iki aylık sürede çok sayıda askerimiz, polisimiz ve korucumuzun şehit düştüğünü belirten Bayraktar, şunları söyledi:

"Pazartesi günü, 14 sivil toplum kuruluşu, sendika ve meslek örgütlerinin başkanları olarak 'Teröre Hayır Kardeşliğe Evet' hedefiyle Ankara'da bir araya geldik. Yarın, saat 16.30'da Türkiye'nin dört bir tarafından gelip Ankara'da Sıhhiye'de toplanma kararı aldık. Büyük bir organizasyon düzenliyoruz. Bütün halkımızı da davet ediyoruz. Sıhhiye Meydanı'nda buluşup Birinci Meclis'te yürüyüşümüzü sonlandıracağız.

Tüm halkımıza 'Sen de Katıl', 'Komşunu Al Gel', 'Bayrağını Al Gel' diyoruz. 

Tarihin her döneminde zor durumda kalan, başı sıkışan, dini, dili, ırkı ne olursa olsun herkese gönül kapılarını sonuna kadar açmış bir milletiz. Bu topraklarda yaşayanlar, birlikte yaşadığı, kardeş bildiği, acısına, kederine ortak olduğu, dini, dili ne olursa olsun kimseyi ötelememiş, hor görmemiştir. Bugünlerde batılı ülkeler 10 bin-20 bin insanın hesabını yaparken, ülkemiz, 2 milyona yakın Suriyeli mülteciyi hiçbir destek görmeden topraklarında barındırıyor.

Doğuda terör belasından kaçan insanlarımız da batı bölgelerine geliyor, aş ve iş buluyor. Başka ülkelere gitmiyorlar.

İyi bilinmelidir ki bizim insanlarımız komşuları kadar şanslı değil. Zira bizim insanımızın kendi vatanından, kendi toprağından başka misafir olabileceği, gidebileceği başka bir kapı yok. Şehit kanlarıyla sulanmış bu toprakların, doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle kıymetini iyi bilmeliyiz. Kardeşçe yaşamaya devam etmeliyiz. Bu maksatla toplanıyoruz.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, 5,5 milyonla Türkiye'de en fazla üyeye sahip meslek kuruluşuyuz. Terör konusunda hassas olan üyelerimiz, böyle bir yürüyüşe büyük destek veriyorlar. Türkiye geneline yayılmış 800'e yakın Odamızla temas kurduk. Sadece camiamızdan onbinlerce katılım bekliyoruz. Zaten bizden talep ediyorlardı, bu talebi de yerine getirmiş olacağız.

Terörün bitmesi, kardeşliğin pekişmesi için yapacağımız bu organizasyon, provokasyonlara, kardeşliği bozma eğiliminde olan her türlü tutum ve davranışa da bir cevap olacaktır.

Başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere çok sayıda ülkede milyonlarca Müslüman, her gün çatışmanın, iç savaşın, katliamın, kanın, gözyaşının hüküm sürdüğü, barışa hasret kalan bir ortamda yaşıyor. Müslümanlar olarak huzura ve barışa hasret kaldık. Bir an evvel barış ortamında yaşamak istiyoruz.

Barış, huzur temennilerimle, Kurban Bayramınızı şimdiden kutluyorum. Milletimize ve tüm İslam Âlemine huzurlu bir Kurban Bayramı niyaz ediyorum."

 

-Sorulara yanıtlar-

 

Bayraktar, sorulara verdiği yanıtlarda, maliyetlerin yüzde 60'ını besi hayvanı alımı, yüzde 30'unu yem fiyatları, yüzde 10'unu da diğer işçilik ve masrafların oluşturduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:

"Hayvan fiyatlarına baktığımızda, hayvan fiyatlarının enflasyonun üzerinde arttığını görüyoruz, yem fiyatlarının da yine enflasyonun üzerinde arttığını görüyoruz. Özellikle hayvan ve yem faaliyetleri fevkalade yüksek olduğu için bu hayvan fiyatlarının artmasına neden oluyor.

Özellikle üretim maliyetleri düşürüldüğünde hayvan fiyatları kesinlikle düşecektir. Bunu büyük ve küçükbaşta görebiliriz. Yaptığımız tespitlerde şuan Türkiye'de yeterli hayvan var. Bugünlerde kurban fiyatlarının artacağı kanaatinde değilim.

Bizim bir endişemiz de var, özellikle kurbandan sonra fiyatlar bir miktar talebin gerilemesi sonucu düşer mi? Orada da Et ve Süt Kurumu'na bir tavsiye de bulunuyoruz. Diyoruz ki; yeterli hayvan var, üreticimizin elinde hayvan kalabilir. Kurban Bayramı'ndan sonra bu hayvanları üreticilerimizin maliyetlerini de dikkate alarak alın, değerlendirin, üreticimizi mağdur etmeyin. Üretim hızlı bir şekilde artıyor. Bunu TÜİK rakamlarında da görüyoruz. Odalarımızdan aldığımız rakamlar da bunu teyit ediyor. Bu şekilde hızlı artmaya devam ederse arz talep dengesinde bir değişme olmayacaktır. Biz hükümetimizden bunu talep ettik. Hayvan ve yem fiyatlarını aşağı çekin ki üreticilerimiz de fiyatlarını aşağı çeksin diyoruz. Bu konuda bir gelişme olacak diye bekliyoruz. Bayramdan sonra fiyatlar düşebilir diyorum, çünkü yeterli hayvan var Et ve Süt Kurumu'nun bu yüzden devrede olmasını istiyoruz.

 

-"Muhakkak surette maliyetlerin aşağı düşürülmesini talep ediyoruz"-

 

Kurda büyük yükselme var. Bu bizim hem ithal hayvan maliyetlerimizi artıracak hem de girdi maliyetlerimizi artıracak. Biz üreticilerimizin kaba yem ihtiyacını üreterek sağlıyoruz. Burada değişik girdiler, ilaç, gübre, tohum, mazot kullanıyoruz. Bütün bunların hepsi dövize endeksli olarak fiyatlanıyor. Bizim burada hem hayvan fiyatlarında bir destek sağlanması hem de girdi maliyetlerinin düşürülmesi ki vergi indirimi de bu seçeneklerden birisi ama muhakkak suretle maliyetlerin aşağı düşürülmesini talep ediyoruz. Bu yem desteği olabilir, girdi maliyetlerinin düşürülmesi olabilir, maliyet düşürücü her türlü enstrümanın kullanılması lazım."

 

Bazı illerimizde tahmini üretici büyükbaş ve küçükbaş kurbanlık hayvan satış fiyatları:

 

İller

 

Büyükbaş

 

Küçükbaş

 

Ankara

4.650-10.850 TL/baş

Canlı kilogram: 15-16 TL

600-1.050 TL/baş

Canlı kilogram:15 TL

 

Balıkesir

5.800-8.700TL/baş

Canlı kilogram: 14-15 TL

750-1.080 TL/baş

Canlı kilogram: 13-14 TL

 

Konya

2.700-7.250 TL/baş

Canlı kilogram: 13,5-15,5 TL

520-910 TL/baş

Canlı kilogram: 12-14 TL

 

Erzurum

2.800-8.700 TL/baş

Canlı kilogram: 14-15 TL

840-1.400 TL/baş

Canlı kilogram: 14 TL

 

Kastamonu

4.500-12.000 TL/baş

Canlı kilogram: 15 TL

 

500-1.000 TL/baş

 

Bursa

4.800-13.000 TL/baş

Canlı kilo: 16-17 TL

800-1.400 TL/baş

Canlı kilogram: 16-17 TL

 

İzmir

4.500-7.500 TL/baş

Canlı kilogram:15 TL

775-1.240 TL/baş

Canlı kilogram:14,5-16 TL

 

Eskişehir

3.750-12.000 TL/baş

Canlı kilogram: 15-16 TL

560-840 TL/baş

Canlı kilogram: 14 TL

 

Van

5.800-7.250 TL/baş

Canlı kilogram: 14-15 TL

750-800 TL/baş

Canlı kilogram:9-10 TL

 

İstanbul (Avrupa Yakası)

6.400-11.200 TL/baş

Canlı kilogram: 15-17 TL

800-1.250 TL/baş

Canlı kilogram:15-16 TL

 

İstanbul (Anadolu Yakası)

6.800-13.600 TL/baş

Canlı kilogram: 16-18 TL

875-1.400 TL/baş

Canlı kilogram: 16-19 TL

 

Gaziantep

5.800-8.700 TL/baş

Canlı kilo: 14-15TL

625-875TL/baş

Canlı kilogram:12-13 TL

 

Diyarbakır

3.000-6.000 TL/baş

Canlı kilogram: 15-15,5 TL

450-700 TL/baş

Canlı kilogram:11-12 TL

 

Samsun

4.800-8.000 TL/baş

Canlı kilogram: 15-17 TL

450-1.000 TL/baş

Canlı kilogram: 14-17 TL

 

Hatay

4.200-7.000 TL/baş

Canlı kilogram: 13,5-14,5 TL

375-1.000 TL/baş

Canlı kilogram:12-13 TL

 

Adana

4.350-8.700 TL/baş

Canlı kilogram: 14-15 TL

450-900 TL/baş

Canlı kilogram: 15 TL

 

Karaman

5.200-10.400 TL/baş

Canlı kilogram: 12-14 TL

600-960 TL/baş

Canlı kilogram:12 TL

 

Afyon

3.900-6.500 TL/baş

Canlı kilogram: 12-14 TL

600-850 TL/baş

Canlı kilo:12 TL

 

Çanakkale

4.200-5.600 TL/baş

Canlı kilogram: 13-15 TL

460-1.050 TL/baş

Canlı kilogram:11,5-12 TL

 

Sakarya

5.950-11.900 TL/baş

Canlı kilogram: 16-18 TL

550-900 TL/baş

Canlı kilogram:13 TL

 

Şanlıurfa

4.500-12.000 TL/baş

Canlı kilogram: 15 TL

400-700 TL/baş

Canlı kilogram: 10 TL

 

Antalya

4.500-14.000 TL/baş

Canlı kilogram: 18-22 TL

775-1.240 TL/baş

Canlı kilogram: 15-16 TL

 

İzmit

5.500-9.250 TL/baş

Canlı kilogram: 17-20 TL

700-800 TL/baş

Canlı kilogram:13 TL

 

Kaynak: Ziraat Odaları