8 Aralık 2014 Pazartesi

Belediyeler tarım sektörüne gönül vermeli…

Detay:

​-Belediyeler tarım sektörüne gönül vermeli…

- TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "30 Mart seçimleriyle yürürlüğe giren büyükşehir yasası, büyükşehir belediyelerine tarım sektörüne yönelik hizmet götürme görevi verdi"

-"Büyükşehir belediyelerimiz de buna sadece görev olarak bakmamalı, tarım sektörüne gönül vermelidir"

-"Tarımda büyükşehir belediyelerimiz hızla yapılanmalı, tarım birimlerini tamamlamalı, sektöre hizmete başlamalıdır"

-"Yasa çıktığında büyükşehir belediyelerimizden tarıma kaynak ayırmalarını talep etmiştik. Bunun meyvelerini görmek istiyoruz. Tarıma hizmetin ibadet olduğu

unutulmamalı"

-"Türkiye nüfusunun yüzde 77'sini toplam tarım alanının yüzde 56,8'sini barındıran büyükşehir belediyeleri artık tarımın merkezindeler"

 

Ankara – 08.12.2014 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılında çıkarılan ve 30 Mart 2014'de yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimiyle yürürlüğe giren büyükşehir yasasıyla, büyükşehir belediyelerine tarım sektörüne yönelik hizmet götürme görevi verildiğini bildirdi.

Bayraktar, "büyükşehir belediyelerimiz de buna sadece görev olarak bakmamalı, tarım sektörüne gönül vermelidir. Tarımda büyükşehir belediyelerimiz hızla yapılanmalı, tarım birimlerini tamamlamalı, sektöre hizmete başlamalıdır" dedi.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, büyükşehir belediyelerinin kırsal hizmetler müdürlüğü, kırsal hizmetler daire başkanlığı, tarım ve kırsal hizmetler daire başkanlığı, tarımsal hizmetler daire başkanlığı, kırsal alan hizmetleri daire başkanlığı, çevre koruma ve kontrol daire başkanlıkları içinde bitkisel üretim şube müdürlüğü, tarımsal hizmetler şube müdürlüğü gibi çeşitli adlar altında birimler kurduklarını belirtti.

 

-Belediye hizmetleri-

 

Kanunun "Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilirler" hükmünü hatırlatan, bu birimlerin alanlarına giren sahalarda çeşitli konularda hizmet vermeye başladığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Envanter çalışmaları, eğitim faaliyetleri, çiftçilerde önemli konularda bilgi verilmesi, duyuruda bulunulması, çiftçilerin ürünlerini pazarlaması için pazar yerleri tahsisi, sözleşmeli tarım uygulamaları belediyelerin vermiş olduğu hizmetlerden bazıları. Bu hizmetlerin artarak ve çeşitlenerek gelişimi bizim için önemli. Çünkü yasayla 16 bin 82 köy ve 1591 belde büyükşehir sınırları içinde mahallelere dönüştürüldü. Tabii bu köy ve beldelerdeki tarımsal faaliyet de büyükşehirler sınırlarına girmiş oldu."

Yasa çıktığında büyükşehir belediyelerinden tarıma kaynak ayırmalarını talep ettiklerini, bunun meyvelerini görmek istediklerini bildiren Bayraktar, "gelinen safhada gelişmeler olduğunu görüyoruz fakat birim kurulmasının ve hizmetlerin götürülmesinin yeterli olmadığını biliyor bunların daha da artarak sürmesini bekliyoruz.

 

-30 büyükşehir ülke nüfusunun yüzde 77'sini barındırıyor-

 

59 milyon nüfusla ülke nüfusunun yüzde 77'sini barındıran Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Mersin, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van'dan oluşan 30 büyükşehir belediyesi içinde, Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Hatay, Mersin, İzmir, Konya,  Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Tekirdağ, Şanlıurfa gibi ülke tarımının en önemli merkezlerini de içinde barındırdığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

"30 büyükşehir belediyesinin 135 milyon 270 bin 869 dekar tarım alanı bulunuyor. Bu alan, İngiltere'nin yarısından fazla, Güney Kore'nin bir buçuk katından, İsrail'in 6 katından büyük bir alana denk geliyor.

Büyükşehir belediyeleri, 238 milyon 106 bin 715 dekar olan Türkiye toplam tarım alanlarının 135 milyon 270 bin 869 dekarını, 156 milyon 180 bin 591 dekar olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ekilen alanların 84 milyon 813 bin 229 dekarını, 41 milyon 475 bin 865 dekar olan nadas alanlarının 20 milyon 594 bin 862 dekarını, 8 milyon 84 bin 876 dekar olan sebze bahçeleri alanının 5 milyon 646 bin 647 dekarını, 32 milyon 320 bin 346 dekar olan meyveler, içecek ve baharat bitki alanlarının 24 milyon 177 bin 709 dekarını, 45 bin 37 dekar olan süs bitkileri alanının 38 bin 422 dekarını sınırları içinde barındırıyor.

30 büyükşehir belediyesi, toplam tarım arazilerinin yüzde 56,8'ine, tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ekilen alanların yüzde 54,3'üne, nadas alanlarının yüzde 49,7'sine, sebze bahçelerinin yüzde 69,8'ine, meyveler, içecek ve baharat bitki alanlarının yüzde 74,8'ine, süs bitkileri alanlarının yüzde 85,3'ine sahip durumdalar. Bu illerimizin büyük çoğunluğunda iç ve dış pazara yönelik modern tarım yapılıyor. Hayvancılıkta da çok ileriler. Bundan dolayı ülke tarımı için vazgeçilmez önemdeler."  
4 Aralık 2014 Perşembe

Narenciyede fiyat dipte, üretici perişan…

Detay:


​-Narenciyede fiyat dipte, üretici perişan…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Özellikle mandalina ve limon ihracatında tıkanma mandalinada üretim artışı nedeniyle üretici fiyatları dibe vurdu"

"Üretici fiyatları Kasım ayında mandalinada yüzde 40 azalmayla kilogramda 30 kuruşa, limonda yüzde 15,49 azalmayla 90 kuruşa kadar indi"

"Hasadına Kasım ayında başlanan portakalda üretici fiyatı kilogramda 42 kuruş oldu"

"Narenciyede en önemli pazarlar olan Rusya'da ekonomik, Irak ve Ukrayna'da yaşanan siyasi karışıklık, bu ülkelere yönelik narenciye ihracatına da yansıdı"

"Irak'a yapılan narenciye ihracatı, 2011 yılında 280 bin 858 ton iken, 2013'de 159 bin 333 tona geriledi" 

"2013 yılında 942 bin ton olan mandalina üretiminin 2014'de yüzde 12,1 artışla 1 milyon 56 bin tona yükselmesi bekleniyor"

"İhracat iadeleri, ülkemizin narenciye ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilmesi, iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması, üreticinin hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından son derece önemlidir"

"İhracat iadelerinin amacına ulaşabilmesi, ihracatçının önünü görebilmesi ve ihracatın gelişmesi için yeterli miktarda verilmesi de büyük önem taşıyor"

 

Ankara – 04.12.2014– Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, özellikle mandalina ve limon ihracatında tıkanma ve mandalinada üretim artışı nedeniyle üretici fiyatlarının dibe vurduğunu bildirdi.

Bayraktar, üretici fiyatlarının Kasım ayında mandalinada yüzde 40 azalmayla kilogramda 50 kuruştan 30 kuruşa, limonda yüzde 15,49 azalmayla 1 lira 7 kuruştan 90 kuruşa indiğini, hasadına Kasım ayında başlanan portakalda ise üretici fiyatının kilogramda 42 kuruş olduğunu belirtti.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, narenciyede en önemli pazarlar olan Rusya'da ekonomik, Irak ve Ukrayna'da yaşanan siyasi karışıklıkların bu ülkelere yönelik narenciye ihracatına da yansıdığını belirtti. Bu ülkelerden Irak'a yapılan narenciye ihracatının, 2011 yılında 280 bin 858 ton iken, 2013'de 159 bin 333 tona gerilediğine dikkati çeken Bayraktar, 2014 Ocak-Kasım döneminde Irak'a mandalina ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 69 azalmayla 5 bin 745 tondan 1778 tona indiğini bildirdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 2014 Ekim ayında Rusya, Suudi Arabistan, Irak, Ukrayna ve Polonya'ya yapılan limon ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,5 azalarak 39 bin 971 tondan 33 bin 367 tona gerilediğini belirtti.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Yaş sebze ve meyve ihracatımızın da lokomotifi konumunda olan narenciye üretimi giderek artış gösteriyor. 2005 yılında 2 milyon 913 bin ton olan narenciye üretimimiz, 2013 yılında 3 milyon 681 bin 159 tona ulaştı. 2014 yılında ise üretimin 3 milyon 786 bin 690 tona çıkması bekleniyor. Portakal, limon ve greyfurt üretiminde geçen yıla göre çok ciddi bir değişim yaşanmazken mandalina üretiminin geçen yıla göre yüzde 12 artış göstereceği tahmini yapılıyor.

Narenciye ihracatında öne çıkan ve Türkiye için önemli pazar konumundaki ülkelerde yaşanan ekonomik ve siyasi karışıklıklar, ihracatımızı olumsuz etkiliyor.  Bunun yanı sıra, mandalina rekoltesinde görülen artışın yanı sıra, havaların sıcak gitmesi ve mandalina çeşitlerinin hasadının çakışmasıyla birlikte iç piyasada bir yığılma meydana geldi. Piyasada yaşanan bu yığılmayla birlikte 1 kilogram mandalinanın Kasım ayında üretici fiyatı yüzde 40 azalmayla 50 kuruştan 30 kuruşa geriledi. Sezon başında kilogramı 1 lira 30 kuruştan alıcı bulan limon ise, Ekim ayında 1 lira 7 kuruşa, Kasım ayında yüzde 15,49 azalmayla 90 kuruşa indi. Portakal da sezona iyi başlamadı. Hasadına Kasım ayında başlanan portakalda ise üretici fiyatı kilogramda 42 kuruş oldu."

 

-"İhracat iadesi önemli"-

 

İhracatı etkileyen en önemli konulardan birisinin ihracat iadesinin olduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Narenciye ihracatında verilen teşvik primleri yani ihracat iadeleri, ülkemizin narenciye ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilmesi, iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması, üreticinin hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından son derece önemlidir. İhracat iadelerinin amacına ulaşabilmesi, ihracatçının önünü görebilmesi ve ihracatın gelişmesi için zamanında verilmesinin yanında, yeterli miktarda verilmesi de büyük önem taşıyor. Aksi takdirde zaten komşu ülkelerde yaşanan ekonomik ve siyasi karışıklıklar nedeniyle zor durumda kalan sektör daha da sıkıntıya girer."

 

-"Yapılması gerekenler"-

 

Bayraktar, yapılması gerekenleri ise şu başlıklarla özetledi:

- İhracat iadeleri yeterli miktarda ve zamanında ödenmeli,

- Dış pazarda rekabet gücünün artırılabilmesi için maliyetler düşürülmeli,

gübre, mazot, ilaç, elektrik gibi üretim girdileri desteklenmeli,

- Depolama, ambalajlama, nakliye giderleri desteklenmeli,

- Girdiler üzerindeki KDV ve ÖTV oranları indirilmeli,

- Tanıtım faaliyetleri ve iç tüketim artırılmalı,

- Yeni pazarlar bulunmalı.

3 Aralık 2014 Çarşamba

Havuç üretiminin yüzde 90’ı üç ilden…

Detay:


​-Havuç üretiminin yüzde 90'ı üç ilden…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: " Havuç üretiminde önemli bir potansiyelimiz var.

Pazarlama sorununu çözersek üretimde çok daha büyük rakamlara ulaşırız"

-"2000 yılında 235 bin ton olan üretim, ekim alanlarındaki artışla birlikte 2012 yılında 714 bin 280 tona yükseldi, 2013 yılında 569 bin 855 tona geriledi"

-"Üretimin 2012 yılına göre düşmesindeki en önemli sebep, yaşanan pazarlama sorunu nedeniyle ekim alanlarında daralma yaşanmasıdır"

-"2012 yılında 141 bin 695 dekar olan havuç ekim alanları, 2013 yılında yüzde 23,3 azalmayla 108 bin 643 dekara indi"

-"En fazla havuç üretimi Konya'da yapılıyor. Havuç üretiminin yüzde 57,7'sini Konya, yüzde 22,1'ini Ankara, yüzde 10,1'ini Hatay gerçekleştiriyor"

-"Üç ilin havuç üretimindeki payı yüzde 89,9'u buluyor"

-"Havuç üretiminde dünyada 7'inci sırada yer alan ülkemiz, üretiminin yaklaşık yüzde 10'unu ihraç ediyor"

 

Ankara – 03.12.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'nin, havuç üretiminde önemli bir potansiyeli bulunduğunu bildirerek, "pazarlama sorununu çözersek üretimde çok daha büyük rakamlara ulaşırız" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2000 yılında 235 bin ton olan üretimin 2012 yılında 714 bin 280 tona yükseldiğini, 2013 yılında 569 bin 855 tona gerilediğini bildirdi. Bu yıl üretimin 571 bin 913 tona çıkmasının beklendiğini vurgulayan Bayraktar, üretimin 2012 yılına göre düşmesindeki en önemli sebebin, pazarlama sorunu nedeniyle ekim alanlarında daralma yaşanması olduğuna dikkati çekti. Bayraktar, 2012 yılında 141 bin 695 dekar olan havuç ekim alanlarının 2013 yılında yüzde 23,3 azalmayla 108 bin 643 dekara indiği bilgisini verdi.

Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti:

"En fazla havuç üretimi Konya'da yapılıyor. Havuç üretiminin yüzde 57,7'sini Konya, yüzde 22,1'ini Ankara, yüzde 10,1'ini Hatay gerçekleştiriyor. Üç ilin havuç üretimindeki payı yüzde 89,9'u buluyor.

Havuç üretiminde dünyada 7'inci sırada yer alan ülkemiz, üretiminin yaklaşık yüzde 10'ununu ihraç ediyor. Dünyada havuç üretiminde Çin 16 milyon 907 bin tonla ilk sırayı alırken, bu ülkeyi 1 milyon 565 bin tonla Rusya, 1 milyon 346 bin tonla ABD, 1 milyon 300 bin tonla Özbekistan, 916 bin tonla Ukrayna, 835 bin tonla Polonya izlemektedir. Türkiye, 714 bin tonla 7'inci sırada yer alırken, ülkemizi 707 bin tonla Fas, 664 bin tonla İngiltere, 619 bin tonla Japonya, 593 bin tonla Almanya, 560 bin tonla Hindistan, 545 bin tonla Fransa, 511 bin tonla Hollanda takip etmektedir."

 

-"Beslenme ve sağlıkta önemli"-

 

Günümüz yaşam koşullarında pek çok hastalığın ortaya çıkmasıyla birlikte sağlıklı beslenmeye yönelik ürünlerin tüketiminin de hız kazandığının altını çizen Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Bu açıdan baktığımızda yaş sebzeler yüksek oranda su, yaşam için önem arz eden mineraller, düşük oranda protein, karbonhidrat ve yağ içermeleri nedeniyle sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası haline gelmektedir. Ayrıca bünyelerinde antioksidanlar, bitkisel kimyasallar, diyet lifi gibi yararlı bileşenleri içermeleri nedeniyle de kronik hastalıklara karşı koruyucu özellik taşımakta, vücudumuzun zararlı maddelerden temizlenmesini sağlamaktadır.

Her insanın sağlığı üzerinde tartışılmaz önemi bulunan sebzeler içinde havuç da bulunmaktadır. Havuç, sağladığı kalori, protein, yağ ve karbonhidratın yanı sıra kalsiyum, fosfor, demir, A ve C vitaminleri açısından zengindir. B1 ve B2 vitaminlerini de içinde barındırır. Özellikle gözün görme fonksiyonu ve yapısı açısından temel maddelerden olan A vitamini bakımından oldukça zengin bir sebzemizdir. Lifli yapısı nedeniyle de sindirim sistemi için de oldukça faydalı bir ürünümüzdür."

 

-"Pazarlama ve yapısal sorunlar"-

 

Başta pazarlama sorunları olmak üzere, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ve girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksekliği, üreticinin maliyetin altında ürün satmak zorunda kalması gibi ülkemiz tarımında karşılaşılan genel sorunların havuç tarımının da içinde bulunduğu sebzeciliğin de sorunları olduğunu bildiren Bayraktar, şunları vurguladı:

"Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip oldukları hakları etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak örgütlenmeyle mümkündür. Ekonomik örgütlenme tam olmadığı için herhangi bir pazarlık gücü de bulunmuyor. Bu yapıda üretici düşük fiyata ürün satarken tüketici de daha pahalıya ürün tüketmek durumunda kalmaktadır.

Sorunun çözümüne yönelik olarak üreticilerin örgütlenmesi ve örgütlenme bilincinin oluşması eğitim ve yayım faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermekle mümkündür. Bunun yanı sıra, tarımsal üretici birliklerine gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmeli, profesyonelce yönetilmeleri sağlanmalı, eğitim ve araştırma eksiklikleri giderilmelidir.

Ülkemizde soğuk hava depoları yeterli değildir. Bunun sonucunda hasadın yoğun olduğu dönemde pazara talebin üzerinde ürün sunulmakta, bu da üretici fiyatlarında düşüşe neden olmaktadır. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni yatırım tesislerinin yapımı, mevcut faal olan veya olmayan tesislerin kapasite artırımı ve teknoloji yenilenmesine yönelik yatırımlar yüzde 50 hibe yoluyla desteklenmektedir. Verilen bu destekler olumlu karşılanmakla birlikte depolama konusunda arzu edilen seviyeye gelinememiştir. Arzın daha uzun döneme yayılması bakımından depolama imkanlarının artırılması gerekmektedir.

Üreticilerimizin rekabet gücünün artırılması bakımından maliyetler düşürülmeli, gübre, mazot gibi üretim girdilerinin desteklenmesinin yanı sıra,  ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurlar da mutlak surette desteklenmeli, girdilerdeki KDV oranları indirilmelidir."

Bayraktar, Türkiye'nin sahip olduğu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesinin, havuç üretiminin ülke ekonomisine ve üreticilere olan katkısının artırılmasının en büyük temennileri olduğunu bildirdi.

1 Aralık 2014 Pazartesi

Sosyal Güvenlik Semineri Sakarya’da yapıldı…

Detay:


​-Sosyal Güvenlik Semineri Sakarya'da yapıldı…

-TZOB Genel Başkanı ve SGK Yönetim Kurulu Üyesi Bayraktar: "Eğer siz sosyal güvenlik sisteminde mali sürdürülebilirliği hakim kılmak istiyorsanız, en önemli parametre olan kayıt dışılığın önlenmesine öncelik vermek zorundasınız. Başka çıkış yolunuz yok. Türkiye'de de bunun mücadelesini veriyoruz"

-"Kayıt dışılığı önlemenin çok değişik enstrümanları var. Mükelleflere destek, teşvik verirsiniz. Denetlemelerinizi, cezaları artırırsınız ama kayıt dışılıkta anahtar kelime toplumsal duyarlılıktır"

-"Denetleme ve cezaları ön plana aldığınızda mikro işletmeleri, küçük işletmeleri batırırsınız"

-"Küçük işletmeler bu ülkenin emniyeti, orta sınıfı. Eğer siz işin ucunu kaçırırsanız. Küçük işletmelerin kapanmasına sebebiyet verirsiniz. Kayıt dışılığı azaltalım derken yukarıya çıkarırsınız"

-"Enformasyonun çok önemli olduğunu biliyoruz. Küçük işletmeleri bilgilendirmemiz fevkalade önemli. Bilginin yanında teşvik ve paydaşların koordinasyonu ile küçük işletmelerimizi ayakta tutmuş oluruz"

-"Son 12 yılda kayıt dışılığın yaklaşık olarak yüzde 20 civarında azaldığını görüyoruz. Yüzde 53'ten yüzde 33'e düşmüş. Bu bir rekor"

-"Yüzde 33'lük kayıt dışılığın Türkiye ekonomisine maliyeti 30 milyar liradır"

-"Önümüzdeki 10 yıl içinde kayıt dışılıkta yüzde 15 hedefine ulaşmak zorundayız"

-TZOB ve SGK merkez birimlerinden uzmanların katıldığı seminerde, Sakarya, Bursa, Kocaeli ve Yalova'dan Ziraat Odalarının başkan ve yöneticilerine, Sakaryalı muhtarlara sosyal güvenlik hakkında bilgi sunuldu

-Seminere, Sakarya Vali Yardımcısı Akın Yılmaz, SGK Sakarya İl Müdürü Nurten Canbasoğlu, Sakarya'dan belediye başkanları, meslek kuruluşlarının başkanları, protokol mensupları, Sakarya, Bursa, Kocaeli ve Yalova Ziraat Odası başkan ve genel sekreterleri katıldı

 

Sakarya – 01.12.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Şemsi Bayraktar, önceliklerinin kayıt dışılığın önlenmesi olduğunu, Türkiye'de de bunun mücadelesini verdiklerini bildirerek, "Eğer siz sosyal güvenlik sisteminde mali sürdürülebilirliği hakim kılmak istiyorsanız, en önemli parametre olan kayıt dışılığın önlenmesine öncelik vermek zorundasınız. Başka çıkış yolunuz yok. Türkiye'de de bunun mücadelesini veriyoruz" dedi.

Bayraktar, "kayıt dışılığı önlemenin çok değişik enstrümanları var. Mükelleflere destek, teşvik verirsiniz. Denetlemelerinizi, cezaları artırırsınız ama kayıt dışılıkta anahtar kelime toplumsal duyarlılıktır. Denetleme ve cezaları ön plana aldığınızda mikro işletmeleri, küçük işletmeleri batırırsınız" diye konuştu.

Sakarya'da düzenlenen seminerde, Sakarya, Bursa, Kocaeli ve Yalova'dan Ziraat Odalarının başkan ve yöneticilerine, Sakaryalı muhtarlara, sosyal güvenlikle ilgili bilgilendirme yapıldı.

Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası'ndaki seminere,  Sakarya Vali Yardımcısı Akın Yılmaz, SGK Sakarya İl Müdürü Nurten Canbasoğlu, Sakarya'dan belediye başkanları, meslek kuruluşlarının başkanları, protokol mensupları, Sakarya, Bursa, Kocaeli ve Yalova Ziraat Odası başkan ve genel sekreterleri katıldı.

 

-TZOB'un eğitim çalışmaları-

 

Eğitim çalışmalarını sürdürdüklerini, 2013 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatı ve çalışmalarıyla ilgili 14 ilde bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdiklerini belirten Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nde 81 ilden personel çağırarak otomasyon çalışmaları yaptıklarını, bu otomasyon çalışmalarında da Sosyal Güvenlik Kurulu mevzuatı ve çalışmaları konusunda bilgi verdiklerini bildirdi.

Enformasyonun çok önemli olduğunu bildiklerini belirten Bayraktar, şunları söyledi:

"Biz sadece Sosyal Güvenlik Kurumuyla değil, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız ve İŞKUR'la da bilgilendirme toplantıları yapıyoruz.  Bunun dışında Mesleki Yeterlilik kurumuyla bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak imzalamış olduğumuz protokol çerçevesinde kadın çiftçilerimizi eğitiyoruz. Nitekim iki bakanımızla da geçen yıl Sakarya'da 322 kadın çiftçimizin sertifikasını dağıttık. Yine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, İŞKUR ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak genç çiftçilerimizi Türkiye genelinde pilot bölgelerde eğitmeye başladık. Bunu hızlı bir şekilde yaymaya çalışıyoruz. Bunun dışında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Araştırma Enstitülerinde çiftçilerimize çok değişik konularda bilgiler sunuyoruz, eğitimler veriyoruz. Türkiye'nin çok değişik noktalarında, Sakarya da dahil olmak üzere bu eğitim çalışmalarını tamamladık ve devam ediyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ile de çok değişik konularda eğitim çalışmalarımız sürüyor."

 

-Kırsal kalkınma projeleri-

 

Ziraat Odalarının 200 kırsal kalkınma projesi hazırladığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Bundan çok büyük memnuniyet duyuyorum. Çünkü hem yeni gelişen teknolojilerle çiftçimizi tanıştırma hem de bunların kullanımını öğrenme açısından bu projeler fevkalade önemli olmuştur. Bunun dışında özellikle bugünlerde Degricol projemiz var. Avrupa ülkeleriyle beraber geliştirdiğimiz bir proje. Biliyorsunuz sulama suyu boruları plastikten yapılıyor. Plastik de çevreye zarar veriyor. Plastik yerine organik materyalden çevreye zarar vermeyen bir hammaddeyle yapılan bu sulama borularını inşallah Türkiye'de imal edeceğiz. Bunun çalışmalarını da yapıyoruz. İlgili bakanlıklarla da görüşmelerimiz devam ediyor. Yine Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu ile imzaladığımız protokol çerçevesinde ağaçlandırma seferberliği başlattık. Çalışmaları sürdürüyoruz.

Bunun dışında değerli Ziraat Odası Başkanlarımız ürün işleme tesisleri, makine parkaları kuruyorlar. En son Aydın Karacasu'da zeytinyağı fabrikasının açılışını yaptım. Bunu bizim odamız yaptı. Aynı fabrikayı paketleme ve ambalajlama tesisleriyle beraber Kumluca Ziraat Odamız da hayata geçirdik. Bunun dışında da Manavgat'ta da böyle bir tesisimiz var. Biz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonları gibi kamu niteliğinde, gücünü Anayasa'dan alan meslek kuruluşlarıyız. Yani ekonomik örgütler değiliz. Ama Türkiye'de ekonomik örgütlerin zayıf olması nedeniyle bu alana yatırım yapma mecburiyeti hissettik. Çünkü başka türlü pazarlama sorununu aşmak mümkün değil. Fiyat istikrarı yakalamak mümkün değil."

 

-Sosyal güvenlikle ilgili çalışmalar-

 

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 28 bin personeliyle 81 il müdürlüğüyle 485 civarında Sosyal Güvenlik Merkeziyle 77 milyona hizmet verdiğini belirten Bayraktar, "Gerçekten bu manada Türkiye'nin en önemli kuruluşlarından bir tanesi. Ankara'da Yönetim Kurulu olarak yaptığımız toplantılarda Türkiye'de Sosyal Güvenlik Merkezlerini açmaya devam ediyoruz. Nitekim burada Bursa başkanlarımız var. Bursa'da 14 tane Sosyal Güvenlik Merkezi açtık. Sakarya'da 7 tane merkez açtık. Şu müjdeyi de vereyim, Sapanca ve Geyve'nin ihalesini SGK Yönetim Kurulu'nda onayladık. Akyazı'yı da ihaleye çıkarıyoruz. 2015 yılı içinde hem Akyazı'yı, Hem Sapanca'yı, hem de Geyve'yi sosyal güvenlik binalarına kavuşturacağız. Bu müjdeyi de şimdi den buradan vermiş olayım" dedi.

2008 reformunun çok önemli bir reform olduğunu, bu reformdan sonra sosyal güvenlik sisteminde çok önemli gelişmeler yaşandığını, özellikle prim gelirlerinin arttığının görüldüğünü bildiren Bayraktar, şunları söyledi:

"Kayıt dışılıkta azalma olduğunu görüyoruz. Dünya nüfusu yaşlanıyor. Doyasıyla prim gelirlerinin de düşmesi bekleniyor. Birçok ülkede prim gelirleri düşüyor. Burada en önemli parametrelerden bir tanesi kayıt dışılığın önlenmesi. Dünyadaki sosyal güvenlik sistemine sahip bütün ülkelerin mücadelesi bu yönde. Öncelik kayıt dışılığın önlenmesi. Türkiye'de de bunun mücadelesini veriyoruz. Son 12 yılda kayıt dışılığın yaklaşık olarak yüzde 20 civarında azaldığını görüyoruz. Yüzde 53'ten yüzde 33'e düşmüş. Bu bir rekor. Eğer siz sosyal güvenlik sisteminde mali sürdürülebilirliği hakim kılmak istiyorsanız, en önemli parametre olan kayıt dışılığın önlenmesine öncelik vermek zorundasınız. Başka çıkış yolunuz yok. Primleri de başka türlü artırma şansınız yok. Hedef yüzde 15. Avrupa Birliği ülkelerinin ortalaması yüzde 15, yüzde 20. Önümüzdeki 10 yıl içinde kayıt dışılıkta yüzde 15 hedefine ulaşmak zorundayız. Yüzde 33'lük kayıt dışılığın Türkiye ekonomisine maliyeti 30 milyar liradır. Her yüzde 1'lik düşüşün ekonomiye katkısı 1 milyardır.

Kayıt dışılığı önlemenin çok değişik enstrümanları var. Mükelleflere destek, teşvik verirsiniz. Denetlemelerinizi, cezaları artırırsınız ama kayıt dışılıkta anahtar kelime toplumsal duyarlılıktır. Kayıt dışılığın ülkemize, vatanımıza, milletimize ve bu ülkede yaşayan insanımızın kendilerine bunun ne kadar zararlı olduğunu eğer anlayamamışlarsa daha doğrusu biz anlatamamışsak, siz ne yaparsanız yapın sosyal güvenlik sisteminin başarı şansı yoktur. Sosyal güvenlik kültürünü ve bilincini vatandaşımıza vermemiz lazım. Denetleme ve cezaları ön plana alırsanız ne olur? Geçen Trabzon'da uluslararası bir sempozyumda Azerbaycan temsilcisi dedi ki; 'biz kayıt dışılığı önlemek için denetlemeyi cezaları artırıyoruz ama kayıt dışılığı azaltamıyoruz.' Demek ki denetleme ve cezaların başarı getirmediği gayet açık. Denetleme ve cezaları ön plana aldığınızda mikro işletmeleri, küçük işletmeleri batırırsınız."

 

-Tarımda kayıt dışılık-

 

Küçük işletmelerin bu ülkenin emniyeti, orta sınıfı olduğunu belirten Bayraktar, "Tarım sektöründe de büyük işletmeleri destekledik ama baktık ki sürdürülebilirlik açısından aile işletmeleri fevkalade önemli. Türkiye'nin gıda güvencesini aile işletmeleri ile sağlıyoruz. Aile işletmelerini desteklemeye başladık. Ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü de (FAO) bu yılı aile işletmeleri yılı olarak ilan etti. Küçük işletmeler her sektörde bu kadar önemli. Eğer siz işin ucunu kaçırırsanız. Küçük işletmelerin kapanmasına sebebiyet verirsiniz. Kayıt dışılığı azaltalım derken yukarıya çıkarırsınız. Enformasyonun çok önemli olduğunu biliyoruz. Küçük işletmeleri bilgilendirmemiz fevkalade önemli. Personel eğitimleri fevkalade düşük seviyede. Bilginin yanında teşvik ve paydaşların koordinasyonu ile küçük işletmelerimizi ayakta tutmuş oluruz" dedi.

En büyük kayıt dışılığın tarımda olduğunun görüldüğünü bildiren, tarımda kayıt dışılığın en büyük sebeplerinden bir tanesinin yapısal sorunların getirdiği yüksek maliyetlerin bir iş gücü fazlası yarattığından bahseden Bayraktar, "Özellikle bizim vurguladığımız kırsal kalkınma bu manada çok önemli. Kırsalda tarım dışı yatırımların artırılması fevkalade önemli. Bu iş gücü fazlasını mutlaka tarım dışı istihdam etmemiz lazım. Avrupa Birliği ülkelerinde kırsal nüfus yüzde 25'lerdedir. Ama tarım nüfusu yüzde 5'lerdedir. Bizde tarım nüfusu yüzde 25'lerde. O zaman kırsal kalkınmayı hızlı bir şekilde sağlamamız lazım ki büyükşehirlere varoşlara, gecekondu olarak bu insanları göndermeyelim. Çünkü orada daha büyük problemlerle karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

Çiftçilerin sorunlarının yanında sosyal güvenlik kurumları ile alakalı sorunları da çözmeye gayret ettiklerine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

"Özellikle ben yönetim kurulunda yer aldıktan sonra da bu çalışmaları hızlandırdık. 1994'ten bu yana Bağkur kesintisi yapılan çiftçilerimizin geriye dönük yapılandırmalarını sağladık. Bu fevkalade önemliydi. Hızla bir şekilde emekli olan çiftçilerimiz var. Kadın çiftçilerimiz 2003 yılından evvel aile reisi olamadıkları için kapsama giremiyorlardı. Emekli olamıyorlardı. Bunu geriye dönük çalıştırdık. Cezasız bir şekilde prim ödemelerini sağlayarak, kadın çiftçilerimizin aile reisi olamamaktan dolayı olan bu problemini de çözmüş olduk. Bu şekilde de birçok kadın çiftçimizin de duasını aldık. Onların bir kısmı da emekli oldu.

Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan çiftçilerimize emekli olduktan sonra da yüzde 15 civarında bir kesinti yapılıyordu. Bunu kaldırdık. Bunu da fevkalade önemli görüyorum. Borcu olsun olmasın 2012 yılında yüzde 5 olarak yapılan kesintileri, yüzde 2'ye düşürdük. Sadece borcu olanlar borcu oranında ödeme yapıyorlar. Prim ödeyemeyecek olan çiftçilerimize, özellikle oda kayıtları da sosyal güvenlik kayıtları silinmeden kendilerine prim muafiyeti getirdik.

Yaşlılarımızın bazı problemleri vardı. 65 yaşın üzerindeki çiftçilerimiz ziraat odasına kayıtları varsa sosyal güvenlik kurumuna kayıt oluyorlar ve prim ödemeye başlıyorlardı. Arzu eden kayıt yaptırıp primi ödüyor, arzu etmeyen de muafiyet içinde bulunuyor.

Tarım sektörünün dışında çalışmak isteyen çiftçilerimiz vardı. Bunlara 'Ziraat Odasından kaydını sildir, tarım sektöründen ayrıl' deniyordu. Başka sektörlerde part time çalışabiliyorlar. Mevsimlik olarak inşaat, turizm sektöründe çalışabiliyorlar. Ziraat odasını sildirmeden buralarda çalışma imkanı yoktu. Sosyal Güvenlik Kurumu'na oradan kayıt olmaları ve prim ödemeleri de mümkün değildi. Bunu da kaldırmış olduk. Şimdi arzu ettikleri yerde çalışabilirler ve bu işyerlerinden de primleri rahatlıkla ödenebiliyor.

Torba yasada Ziraat Odalarımıza kesilen cezaları bir defaya mahsus olmak üzere kaldırttık. Ancak bildirmedikleri kayıtları da 11 Aralık'a kadar Sosyal Güvenlik Kurumu'na oda başkanlarımızın muhakkak suretle bildirmeleri gerekiyor. Çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik Kurumu'na, vergi ve maliyeye olan borçlarını da bu torba yasayla yapılandırıyoruz.

Doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimiz var. Bunların talepleri var. Bunula ilgili çalışmalarımızda devam ediyor."

 

-Sakarya Vali Yardımcısı Akın Yılmaz-

 

Seminerde konuşan Sakarya Vali Yardımcısı Akın Yılmaz, Türkiye'nin geleceği açısından tarım ve hayvancılığın olmazsa olmaz bir şart olduğunu bildirdi. Tarım sektöründe üretim olmasına rağmen pazarlamanın yapılamamasından dolayı çiftçileri sıkıntıya girdiğini belirten Yılmaz, "Mümkün olabildiği kadar en ücra köşelerimize kadar çiftçimizi, köylümüzü, kooperatifleşme değil de şirketleşme yönüyle bir araya getirerek onların pazarlama fırsat ve imkanlarını profesyonelce ortaya koyabilirsek.  Önemli sonuçlar elde edilir" dedi.

 

-SGK İl Müdürü Canbasoğlu-

 

SGK İl Müdürü Nurten Canbasoğlu ise, Kurumu en iyi hale getirmenin temel taşlarından birisinin kayıt dışılığı önlemek olduğunu bildirdi. Kayıt dışılık önlediğinde gelecek prim gelirinin Hazineden alınan paraya denk geldiğini vurgulayan Canbasoğlu, "Burada bir terazi var. İnşallah TZOB Genel Başkanımız ve Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Bayraktar, stardı verdi biz de bunun arkasını getireceğiz" diye konuştu. 

TZOB ve SGK merkez birimlerinden uzmanların katıldığı seminerde "Sosyal Güvenliğin Önemi ve Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Kapsamında Yapılan Çalışmalar", "Sigortalı Tescil İşlemleri ve Tarım Sektöründe Sosyal Güvenlik Kapsamı", "Sigortalı Prim ve Tevkifat İşlemleri" hakkında bilgi sunuldu.

Tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu tespit edilen 6 ilde SGK ve TZOB işbirliğiyle bilgilendirme düzenlenen seminerler 24 Kasım'da Konya'da, 27 Kasım'da Erzurum'da yapılmıştı. Bilgilendirme seminerleri, Sakarya'nın ardından, 4 Aralık'ta Manisa'da, 8 Aralık'ta Şanlıurfa'da, 11 Aralık'ta Adana'da yapılacak.