25 Kasım 2014 Salı

Traktör muayenesinde süre uzatımı talebi…

Detay:


​-Traktör muayenesinde süre uzatımı talebi…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Torba yasayla traktör muayenesinde gecikme bedellerindeki indirimden yararlanma süresi 31 Aralık 2014'de sona eriyor"

-"Mobil istasyonların sayısının yetersizliği nedeniyle çiftçimizin 31 Aralık 2014'e kadar traktör muayenelerini yaptırmaları mümkün görünmüyor. Süre en az 6 ay uzatılmalı"

-"Sürenin uzatılması için Maliye ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanlıkları nezdinde yazılı girişimde bulunduk"

-"Yaşadığı doğal afetler yüzünden zaten ekonomik sıkıntı içindeki çiftçimiz, bu olanaktan mahrum bırakılmamalı"

 

Ankara - 25.11.2014 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkan Şemsi Bayraktar, kamuoyunda torba yasa olarak 6552 sayısı kanunla traktör muayenesinde gecikme bedellerindeki indirimden yararlanma süresinin 31 Aralık 2014'de sona erdiğini bildirerek, "Mobil istasyonların sayısının yetersizliği nedeniyle çiftçimizin 31 Aralık 2014'e kadar traktör muayenelerini yaptırmaları mümkün görünmüyor. Süre en az 6 ay uzatılmalı" dedi.

Şemsi Bayraktar, sürenin uzatılması için Maliye ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanlıkları nezdinde yazılı girişimde bulunduklarını bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 11 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayınlanan, kamuoyunda torba kanun olarak adlandırılan, "İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 Sayılı Kanun"un zamanında yapılmayan traktör muayenelerinde gecikme bedellerine indirim getirdiğini belirtti.

Muayene süresinin uzatılması yanında gecikme bedellerinde indirim öngören düzenlemeden üreticinin son derece memnun olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Fakat traktör muayenelerinde talebin fazla olduğu illerde mobil istasyonlarının sayısı yeterli değil. Birçok üreticimiz, traktör muayenesini yaptıramamaktadır. Bu nedenle 31 Aralık 2014'te sona erecek olan gecikme bedellerindeki indirimden faydalanma süresinin en az 6 ay uzatılması büyük önem arz etmektedir.

Kanunda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca araç muayenesi yaptırmaları gerektiği hâlde muayenelerini süresinde yaptırmamış olanların, 31 Aralık 2014 tarihi mesai saati bitimine kadar araç muayenelerini yaptırmaları halinde indirimden faydalanabiliyor. Muayene süresi geçirilen her ay ve kesri için daha önce yüzde 5 ceza ödeniyordu. Şimdi, kanunun yayımlandığı tarihe kadar yurtiçi üretici fiyatları endeksi (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları uygulanıyor. Kanunun yayımlandığı tarihten (yayımlandığı ay dâhil) araç muayenelerinin yapıldığı tarihe kadar ise her ay ve kesri için aylık yüzde 1 fazla para alınacak."

Buna göre, yıllık cezanın yüzde 60'dan, enflasyon oranına indirildiğini, bu oranın geçmiş yıllarda yüzde 7-9 arasında gerçekleştiğini vurgulayan Bayraktar, "2013-2014 üretim sezonunda yaşadığı doğal afetler yüzünden zaten ekonomik sıkıntı içindeki çiftçimiz, bu olanaktan mahrum bırakılmamalı. Süre uzatılmalı" dedi. 

20 Kasım 2014 Perşembe

Traktör sayısı en çok Konya'da arttı…

Detay:


​-Traktör sayısı en çok Konya'da arttı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Eylül ayında Konya'da traktör sayısı 348 adet arttı.

Konya'yı 202 adetle Denizli, 179 adetle Manisa, 177 adetle Bursa, 172 adetle İzmir, 160 adetle Ankara, 157 adetle Adana, 154 adetle Afyonkarahisar, 152 adetle Gaziantep izledi"

-"Traktör sayısında Sivas, Tekirdağ'ı, Muş, Kırşehir'i, Batman, Karabük'ü geride bıraktı"

-"Konya, traktör sayısında Manisa ile arasındaki farkı kapatsa da hala geçemedi"

 

Ankara – 19.11.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, traktör sayısının Eylül ayında en çok Konya'da arttığını bildirerek, "Eylül ayında Konya'da traktör sayısı 348 adet arttı. Konya'yı 202 adetle Denizli, 179 adetle Manisa, 177 adetle Bursa, 172 adetle İzmir, 160 adetle Ankara, 157 adetle Adana, 154 adetle Afyonkarahisar, 152 adetle Gaziantep izledi" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, traktör sayısının Eylül ayında Balıkesir ve Sakarya'da 144,Sivas'ta 121, Aydın ve Kayseri'de 118, Kastamonu'da 109, Yozgat'ta 108, Diyarbakır'da 107, Samsun'da 106, Şanlıurfa'da 104, Adıyaman'da 101, Erzurum'da 100 adet arttığını belirtti. Şemsi Bayraktar, Mersin ve Osmaniye'de 97, Antalya ve Muğla'da 95, Kütahya'da 94, Tokat'ta 92, Niğde'de 90, Muş'ta 89, Tekirdağ'da 86, Çanakkale ve Kars'ta 81, Kahramanmaraş'ta 79, Ardahan'da 75, Edirne'de 72 adet olan traktör sayısındaki artışın, Çorum'da 69, Bolu'da 67, Isparta ve Kocaeli'nde 65, Amasya'da 63, Eskişehir ve Uşak'ta 61, Malatya ve Nevşehir'de 56, Çankırı'da 54, Hatay'da 52, Kırklareli'nde 50 adette kaldığını bildirdi.

Düzce'de 48, Kırşehir, Van ve Siirt'te 41, Aksaray ve Şırnak'ta 38, Karaman'da 37, Bilecik, Elazığ ve Kilis'te 36 Batman'da 35, Burdur ve Mardin'de 34 arttığı bilgisini veren Bayraktar, "artış Bartın'da 27, Kırıkkale'de 22, Ağrı'da 20, Erzincan'da 19, Zonguldak ve Yalova'da 18, Iğdır'da 17, İstanbul ve Bitlis'te 16, Giresun'da 14, Tunceli'de 11, Bayburt'ta 10, Sinop'ta 9, Karabük'te 8, Bingöl'de 7, Artvin'de 4, Ordu ve Trabzon'da 3, Gümüşhane ve Hakkari'de 1 adette kaldı. Rize'de ise artış olmadı" dedi.

Traktör sayısında Sivas'ın, Tekirdağ'ı, Muş'un, Kırşehir'i, Batman'ın, Karabük'ü geride bıraktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Ağustos ayında Sivas'ta 27 bin 540, Tekirdağ'da 27 bin 545 traktör vardı. Sivas, Eylül ayında Tekirdağ'ı geride bırakarak 27 bin 661 traktör sayısına ulaşırken, Tekirdağ 27 bin 631 traktörde kaldı. Aynı şekilde Ağustos ayında 9 bin 747 traktörü olan Muş, Eylül'de 9 bin 836 traktörle Kırşehir'i geride bıraktı. Kırşehir'in Ağustos'ta 9 bin 755, Eylül ayında 9 bin 796 traktörü vardı. Ağustos ayında 5 bin 64 traktörü olan Batman ise 5 bin 69 traktörü bulunan Karabük'ü geçti. Eylül ayında Batman 5 bin 99 traktöre ulaşırken, Karabük 5 bin 77 traktörde kaldı."

 

-İllerin traktör sayıları-

 

Konya, traktör sayısında Manisa ile arasındaki farkı kapatsa da hala geçemediğini bildiren Bayraktar, illerin traktör sayısıyla ilgili şu bilgileri verdi:

"Manisa, 77 bin 308 traktörle ilk sırada bulunuyor. Bu ili 75 bin 966 traktörle Konya, 56 bin 437 adetle Balıkesir, 55 bin 775 adetle İzmir, 55 bin 670 adetle Bursa, 47 bin 664 adetle Ankara, 46 bin 925 adetle Samsun, 46 bin 644 adetle Adana, 43 bin 129 adetle Denizli, 41 bin 802 adetle Antalya izledi. Aydın'da 38 bin 757, Tokat'ta 37 bin 606, Afyonkarahisar'da 37 bin 48, Çorum'da 36 bin 112, Şanlıurfa'da 32 bin 574, Sakarya'da 32 bin 299, Mersin'de 30 bin 392, Kütahya'da 30 bin 195 traktör var.

Traktör sayısı Edirne'de 29 bin 307, Çanakkale'de 29 bin 230, Yozgat'ta 28 bin 702, Sivas'ta 27 bin 661,Tekirdağ'da 27 bin 631, Muğla'da 27 bin 13, Gaziantep'te 26 bin 469, Kastamonu'da 25 bin 919, Kayseri'de 24 bin 899, İstanbul'da 21 bin 766, Diyarbakır'da 21 bin 83, Eskişehir'de 20 bin 293, Malatya'da 20 bin 144'i buluyor.

Hatay'da 19 bin 452, Burdur'da 19 bin 247, Isparta'da 19 bin 103, Nevşehir'de 19 bin 27, Bolu'da 18 bin 999, Kırklareli'nde 18 bin 811, Amasya'da 17 bin 738, Kahramanmaraş'ta 17 bin 389, Kars'ta 16 bin 783, Uşak'ta 16 bin 478, Aksaray'da 16 bin 342, Erzurum'da 15 bin 732, Niğde'de 14 bin 677, Kocaeli'nde 14 bin 647, Osmaniye'de 14 bin 532, Adıyaman'da 13 bin 529, Çankırı'da 11 bin 788 traktör var.

Traktör sayısı, Karaman'da 9 bin 895, Muş'ta 9 bin 836, Kırşehir'de 9 bin 796, Bilecik'te 9 bin 631, Düzce'de 9 bin 398, Mardin'de 9 bin 344, Zonguldak'ta 8 bin 821, Elazığ'da 8 bin 560, Ardahan'da 8 bin 520, Kırıkkale'de 8 bin 292, Sinop'a 7 bin 954, Van'da 7 bin 847, Ağrı'da 7 bin 463, Erzincan'da 6 bin 75, Batman'da 5 bin 99 Karabük'te 5 bin 77 adette kalıyor."

Kilis'te 4 bin 831, Bartın'da 4 bin 694, Iğdır'da 3 bin 688, Gümüşhane'de 3 bin 186, Bitlis'te 2 bin 931, Giresun'da 2 bin 813, Bayburt'ta 2 bin 710, Yalova'da 2 bin 311, Siirt'te 2 bin 282, Ordu'da 2 bin 147, Şırnak'ta 2 bin 112 traktör bulunduğunu bildiren Bayraktar, "Tunceli'de 1317, Artvin 1081, Bingöl 982, Hakkari 766, Trabzon 189 traktörle son sıraları paylaşıyor. En az traktör 41 adetle Rize'de bulunuyor" dedi.
18 Kasım 2014 Salı

Tarım kadınlarda işsizliği rekor seviyede düşürdü

Detay:

​-Tarım kadınlarda işsizliği rekor seviyede düşürdü

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarım, kadınlarda işsizliği 5,5 puanla rekor bir seviyede düşürdü ve yüzde 18,2'den yüzde 12,7'ye indirdi"
-"Ağustos'ta tarım genel işsizliği ise 2,2 puan gerileterek yüzde 12,3'den yüzde 10,1'e çekti"
-"Ağustos'ta 3 milyon 54 bin erkek, 2 milyon 761 bin kadın tarımda istihdam edildi"
-"Haziran'da 5 milyon 937 bine çıkan tarımdaki istihdam, Temmuz'da 5 milyon 914 bine, Ağustos'ta 5 milyon 815 bine indi"

Ankara – 17.11.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ağustos ayında 3 milyon 54 bin erkek, 2 milyon 761 bin kadının tarımda istihdam edildiğini, "Tarım, kadınlarda işsizliği 5,5 puanla rekor bir seviyede düşürdü ve yüzde 18,2'den yüzde 12,7'ye indirdi. Ağustos'ta tarım genel işsizliği 2,2 puan gerileterek yüzde 12,3'den yüzde 10,1'e" dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımın işsizliği erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 10,2'den yüzde 8,9 indirdiğini belirtti. TZOB Genel Başkanı, Mart ayında 1,9, Nisan'da 1,8, Mayıs'ta 1,9, Haziran'da 2, Temmuz'da ise 2,2 puan azalttığını hatırlattı.
Şemsi Bayraktar, Ağustos ayında tarımda çalışan sayısının, Temmuz ayına göre 99 bin kişi azalarak 5 milyon 914 bin kişiden 5 milyon 815 bin kişiye indiğini belirtti.
TZOB Genel Başkanı, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını hasadın ardından azalmaya başladığını, Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini vurguladı.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 26 milyon 313 bin olan istihdam edilenlerin 13 milyon 277 bininin hizmetler, 5 milyon 257 bininin sanayi, 1 milyon 964 bininin inşaat, 5 milyon 815 bininin ise tarımda çalıştığını vurguladı. 
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Mart ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payının, Nisan ayında yüzde 21,3'e, Mayıs'ta yüzde 21,9'a, Haziran'da yüzde 22,3, Temmuz'da yüzde 22,4'e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1'e indiğini bildirdi. 
Ağustos ayında sanayinin toplam istihdamdaki payının yüzde 20, inşaatın yüzde 7,5, hizmetlerin yüzde 50,5 olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
"Sıkıntılara rağmen tarım 5 milyon 815 bin kişiye istihdam sağlarken, bu rakam sanayide 5 milyon 257 binde kalıyor. Tarımda, sanayiden 558 bin kişilik daha fazla istihdam var. Teknolojik gelişmeyle birlikte tarımdaki istihdam önümüzdeki yıllarda azalacak. Bu nüfus, kırsalda korunmalı. Kırla kent arasındaki ekonomik, sosyal gelişmişlik farkları giderilmeli. Kırsal kalkınma sağlanmalı. Yeni iş sahaları açılmalı. Kırsaldaki insanlar meslek sahibi yapılmalı. 4-5 milyon insanın kentlere göç etmesi şehirlerde büyük sorunlara neden olur. Bu kadar insana kentlerde kısa zamanda, iş, aş, hizmet sağlamak, onlara altyapı hizmeti, okul, hastane götürmek mümkün değil. Kentlerde iş bulamayan, tarımda çalışma imkanı olmayan bu insanlar, kentlerde inşaatlarda, kırsalda madenlerde vasıfsız eleman olarak, çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor. Bunun sıkıntılarını da tüm ülke çekiyor." 

-"Tarım, kadınlarda işsizliği 5,5 puan düşürdü"-

Tarımın ülke ekonomisine ihracatta, üretimde, istihdamda büyük katkı sağladığını bildiren Bayraktar, "Ağustos ayında tarım, toplamda işsizliği 2,2 puan azaltarak yüzde 10,1'e çekti. Tarım erkeklerde işsizliği yüzde 10,2'den yüzde 8,9'e, kadınlarda ise yüzde 18,2'dan 12,7'ye çekti. Tarım, erkeklerde işsizliği 1,3, kadınlarda 5,5 puan düşürdü" dedi.
Bayraktar, Ağustos ayında tarımın 3 milyon 54 bin erkek, 2 milyon 761 bin kadına iş ve aş yarattığını, çalışan erkeklerin yüzde 16,5'inin, çalışan kadınların yüzde 35,4'ünün, üçte birden fazlasının tarımda çalıştığını vurguladı.
Şemsi Bayraktar, 5 milyon 815 bin istihdamın 46 bininin işveren, 649 bininin ücretli ve yevmiyeli, 2 milyon 201 bininin kendi hesabına çalışan, 2 milyon 920 bininin ise ücretsiz aile işçisi konumunda bulunduğunu bildirdi.
5 Kasım 2014 Çarşamba

Kestane yetiştiriciliğinin geleceği parlak…

Detay:


​-Kestane yetiştiriciliğinin geleceği parlak…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Dış alıcılar, Türkiye'de kabukları soyulmuş, soğutulmuş, paketlenmiş, işlenmiş kestane bulamıyor. Bizimle de

görüşüyorlar"

-"İşadamlarımızı yatırıma davet ediyorum. Türkiye, kestanede önemli bir ihracat ülkesi olabilir"

-"İklim ve toprak özelliklerimiz nedeniyle, kestanede yıllık 60 bin tondan çok daha fazla üretim yapmamız mümkün"

-"Tamamen doğal şartlarda üretilen kestanede, kapama bahçecilik yaygınlaştırılmalıdır. Son yıllarda talep artışı nedeniyle fiyatı artan kestanede, üretim çok daha büyük

rakamlara çıkarılmalı"

-"TÜİK, bu yıl kestane üretiminin yüzde 7,8 artışla 64 bin 724 tona çıkacağını tahmin etmektedir"

-"Meyvesinin yanı sıra ağacıyla da önemli bir ekonomik değer olan kestanede markalaşmaya önem verilmeli, modern ürün işleme tesisleri kurulmalı"

-"Dünyanın en lezzetli ve kaliteli kestanesini üretiyorsak bunu değerlendirmeli, marka olmalıyız"

-"Ürüne katma değer katan ürün işleme tesislerini kurmalıyız. Soğuk hava tesislerini açmalıyız. Ürünü işlenmiş olarak ihraç etmeliyiz"

 

Ankara – 05.11.2014 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'de kestane yetiştiriciliğinin geleceğinin parlak olduğunu bildirerek, "dış alıcılar, Türkiye'de kabukları soyulmuş, soğutulmuş, paketlenmiş, işlenmiş kestane bulamıyor. Bizimle de görüşüyorlar. İşadamlarımızı yatırıma davet ediyorum. Türkiye, kestanede önemli bir ihracat ülkesi olabilir" dedi.

Bayraktar, iklim ve toprak özellikleri nedeniyle Türkiye'nin kestanede yıllık 60 bin tondan çok daha fazla üretim yapmasının mümkün olduğunu, tamamen doğal şartlarda üretilen kestanede kapama bahçecilik yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti.  Şemsi Bayraktar, son yıllarda talep artışı nedeniyle fiyatı artan kestanede, üretimin çok daha büyük rakamlara çıkarılabileceğini vurguladı.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, hasadı süren kestane yetiştiriciliği konusunda yaptığı açıklamada, modern üretime geçilmemesi nedeniyle kestanede üretim artışının sınırlı kaldığını, 2008 yılında 55 bin 385 ton olan üretimin, 2013 yılında 60 bin 19 tona yükseldiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün (TÜİK) bu yıl kestane üretiminin yüzde 7,8 artışla 64 bin 724 tona çıkacağını tahmin ettiği bilgisini verdi.

 

-Üretimde bölgeler arasında Ege, iller arasında Aydın ilk sırada-

 

Üretimin, Doğu Karadeniz'de gürgen, kızılağaç gibi ağaçlarla karışık olarak nadiren de saf kestane toplulukları şeklinde yapılırken, batıya doğru küçük gruplar halinde bol miktarda kestaneliklere rastlandığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Bölgeler itibariyle kestane üretimde Ege Bölgesi, yaklaşık yüzde 70'lik payla ilk sıradadır. İller arasında, 21 bin 406 tonla Aydın birinci gelirken, bu ili 9 bin 24 tonla İzmir, 5 bin 787 tonla Kastamonu ve 4 bin 231 tonla Sinop izlemektedir.

Ülkemizde kestane, doğada tamamen doğal şartlar altında yetiştirilmekte, hiçbir şekilde tarımsal ilaç, suni gübre kullanılmamaktadır. Kestane besin içeriğinin zengin olması ve tamamen doğal şartlar altında yetiştirilmesi nedeniyle, beslenme diyetlerinde hatta çocuk mamalarında yer almaktadır.

 

-Çin, dünya üretiminin yüzde 82,5'ini Türkiye yüzde 3'ünü

karşılıyor-

 

Çin, 1 milyon 998 bin 880 ton olan dünya kestane üretiminin 1 milyon 650 bin tonunu tek başına karşılamaktadır. Bu ülkenin dünya üretimindeki payı yüzde 82,5'i geçmektedir. Üretimde 70 bin tonla Güney Kore ikinci, 60 bin tonla Türkiye üçüncü sıradadır. Ülkemiz, her ne kadar 60 bin ton üretimle dünya üçüncüsü olsa da üretimi Çin'e göre yetersiz kalmaktadır. Dünya üretiminde yüzde 3 pay alan ülkemizi, Bolivya, İtalya, Yunanistan ve Japonya izlemektedir. Yaklaşık 19–20 ülkede üretilen kestanede ticari üretim yapılan ülke sayısı 5-6'yı geçmemektedir."

 

-"İşadamlarımız yatırım yapsın. Kendileri de çiftçimiz de kazansın"-

 

Meyvesinin yanı sıra ağacıyla da önemli bir ekonomik değer olan kestanede markalaşmaya önem verilmesi, modern ürün işleme tesisleri kurulması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Kestanede, talepteki artış nedeniyle fiyatlar yükseliyor. 5 yıldır kestane fiyatları sürekli artıyor. Üretim çok daha büyük rakamlara çıkarılabilir. Tanıtım yapılır, üreticinin yetiştiricilik ve pazarlama konusundaki bilgi eksikliği giderilir, mürekkep hastalığı ve kestane dal kanseriyle mücadelede başarı sağlanır ve kapama bahçelerin kurulması desteklenirse kestanede üretim de ihracat da artar. Bunun olmaması için bir sebep yok. Ülkemizin potansiyeli var. Dünyanın en lezzetli ve kaliteli kestanesini üretiyorsak, bunu değerlendirmeli, marka olmalıyız. Ürüne katma değer katan ürün işleme tesislerini kurmalıyız. Bu kadar üretimimize rağmen kestane soyma makinemiz yok. Soğuk hava tesislerini açmalıyız. Ürünü işlenmiş olarak ihraç etmeliyiz. Dış alıcılar, Türkiye'de kabukları soyulmuş, soğutulmuş, paketlenmiş, işlenmiş kestane bulamıyor. Bizimle de görüşüyorlar. İşadamlarımızı yatırıma davet ediyorum. Yatırım yapsınlar, kendileri de kazansınlar. Çiftçimiz de kazansın."

Kestane sektöründe üretim tekniği, hasat, depolama ve pazarlama konularında üreticide bilgi eksikliği bulunduğunu bildiren Bayraktar, bu konularda gerekli çalışmalar yapılarak üreticinin aydınlatılması ve modern tarım tekniklerinin uygulamaya konulmasının ürün kayıplarını azaltacağına dikkati çekti.

28 Ekim 2014 Salı

Cumhuriyetin 91. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlu Olsun

Detay:

​Türkiye Cumhuriyeti'nin 91. kuruluş  yıldönümünü gururla ve kıvançla kutlamaktayız. Cumhuriyet, yeniden varoluş ve bir milletin ulusal bağımsızlığını kazanabilmek için giriştiği milli mücadelenin sonucunda elde ettiği büyük bir zaferin ve Anadolu'yu yeniden yurt edinişimizin adıdır.

Büyük Türk Milleti, kendine emanet edilen Türkiye Cumhuriyeti'ni, huzur ve refah dolu yarınlara ulaştırmak, Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesiyle hiç şüphesiz ki el birliği ile çalışılacak ve bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlayacaktır. Cumhuriyetimizin 91. yılını kutladığımız bu günlerde, geleceğe büyük bir ümit, inanç ve gayretle yürümek azmi ve de kararlılığı içindeyiz. Her zaman olduğu gibi, bu günlerde barış ve huzurumuzun korunmasına, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne ve ulusumuzun birliğine daima ehemmiyet vermeliyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, canından aziz bildiği vatanı için kanlarını bu toprağa dökmüş şehitlerimizi rahmet ve minnetle bir kez daha yad ediyor, Cumhuriyet Bayramınızı yürekten en kalbi duygularımızla kutluyoruz ve komşu ilimiz Karaman Ereğli ilçesinde göçük altında kurtarılmayı bekleyen tüm hemşerilerimize Cenabı Allah'tan yardım diliyoruz. 

___________________________________________________________________
Yakup Çetin - www.yakupcetin.com - iletisim@yakupcetin.com - 0 544 343 86 28 

            
12 Ekim 2014 Pazar

Meralar korunmalı…

Detay:


​        -Meralar korunmalı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Hayvancılıkta kaba yem ihtiyacının karşılanması ve et-süt maliyetlerinin düşürülmesi bakımından çayır ve meraların önemi büyük"

-"1935 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera arazisi, yüzde 66,8 azalmayla 2001 yılında 14,61 milyon hektara geriledi"

-"Ülkemiz, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Yeni Zelanda gibi mera zengini değil. Tespiti yapılan çayır mera varlığımız  sadece 10,14 milyon hektar ve bu alanın 5,76 milyon hektarı tahdit edilmiş durumda"

-"Islah edilerek, çiftçinin hizmetine sunulan çayır mera alanı ise 4,71 milyon hektara tekabül ediyor"

-"Bu da meraları ve tarım topraklarımızı gözümüz gibi korumamız gerektiğini bize gösteriyor"

-"Meraların korunmasında, tarım alanlarında olduğu gibi artık büyükşehir belediye başkanlarına ve şehir plancılarına büyük görev düşüyor"

-"Ülkemizin yıllık kaba yem ihtiyacı 52 milyon ton, kaliteli kaba yem açığı yaklaşık 16 milyon ton. Hayvancılığımızın gelişmesi için daha fazla ota ihtiyacımız var"

-"Yapılan araştırmalar uygun ıslah ve amenajman yöntemleri kullanılarak çayır ve meraların üretim  kapasitelerinin 4-5 yılda en az 3 kat artırılabileceğini göstermiştir"

 

Ankara – 12.10.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hayvancılıkta kaba yem ihtiyacının karşılanması ve et-süt maliyetlerinin düşürülmesi bakımından çayır ve meraların öneminin büyük olduğuna vurgu yaparak, "mera alanlarımız sürekli azalıyor. 1935 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera arazisi, yüzde 66,8 azalmayla 2001 yılında 14,61 milyon hektara geriledi. Türkiye, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Yeni Zelanda gibi mera zengini değil. Tespiti yapılan çayır mera varlığımız sadece 10,14 milyon hektar ve bu alanın 5,76 milyon hektarı tahdit edilmiş durumda" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, çayır mera alanlarının başta tarıma açılmak suretiyle geçmişte sürekli olarak azaldığına dikkat çekti. Meralardaki tespit, tahdit ve tahsis işlemlerine hız verilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şu ana kadar tespiti yapılan çayır mera varlığının 10,14 milyon hektarı bulduğunu bildirdi. Bayraktar, bu alanın 5,76 milyon hektarının tahdit çalışmalarının bittiğini, ıslah edilerek, çiftçinin hizmetine sunulan çayır mera alanının ise 4,71 milyon hektara tekabül ettiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şunları kaydetti:

"Mera alanlarımız sürekli azalıyor. 1935 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera arazisi, yüzde 66,8 azalmayla 2001 yılında 14,61 milyon hektara geriledi. Ülkemiz, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Yeni Zelanda gibi mera zengini değil. Tespiti yapılan çayır mera varlığımız sadece 10,14 milyon hektar ve bu alanın 5,76 milyon hektarı tahdit edilmiş durumda. Islah edilerek, çiftçinin hizmetine sunulan çayır mera alanı ise 4,71 milyon hektara tekabül ediyor. Bu da meraları ve tarım topraklarımızı gözümüz gibi korumamız gerektiğini bize gösteriyor.

Meraların korunmasında, tarım alanlarında olduğu gibi artık büyükşehir belediye başkanlarına ve şehir plancılarına büyük görev düşüyor. Ülkemizde 30 büyükşehir var. Ülke tarımsal üretiminin büyük bölümünü üreten bu illerdeki bütün kırsal alanlar da büyükşehir belediyelerinin sınırları içinde. Tarımın geleceği açısından öncelikle büyükşehir belediyelerinin tarım topraklarını, mera ve çayır alanlarını ve ormanları, su kaynaklarını, doğal hayatı koruması gerekir. Şehir plancılarına da büyük görev düşüyor. Sürekli genişleyen şehirler, tarım arazileri ve meralar üzerine baskı yapıyor. Bu alanlar, şehir içinde kaldığı zaman, bitkisel ya da hayvansal üretimde kullanılması zorlaşıyor ve zamanla üretkenliklerini kaybediyor."

 

-"Meralara bakışın değişmesi lazım"-

 

Dünyanın her yerinde hayvancılık için ucuz ve kaliteli yem girdisi sağlayan kaynağın meralar olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

"Ülkemizde ne yazık ki bu alanlara farklı bakılıyor. Meralar, özellikle tarım dışı sektörlerde yatırım yapılacak alan olarak görülüyor. Bu bakışın değişmesi lazım. Aksi halde hayvancılıkta sürdürülebilirlikten söz edilemez.

Gelişmiş bütün ülkelerde, yapılan şehir planlarında, doğal ortamlar ve tarım arazileri korunmakta, çevreye zararları minimize edilerek bu alanların sürdürülebilirlikleri garanti altına alınmaktadır. Ülkemizde ise bilinçsiz bir şehirleşme, dolayısıyla bu şehirleşme içinde kalan hayvancılık işletmelerinin ve tarım alanlarının yok olmasıyla neticelenen bir süreç yaşanmaktadır. Türkiye'de ne yeterince hayvancılık işletmesi kurulabilecek alan ne de bunlara ucuz yem kaynağı sağlayabilecek mera alanı ya da tarım arazisi vardır. Bunun bilincine varılmalı, bunları yok etmek yerine korumak için çaba gösterilmelidir. Et ve süt başta olmak üzere, dünyada gıda fiyatlarının hızla arttığı dikkate alındığında, bu durum ülkemiz açısından daha da büyük önem arz etmektedir."

 

-Kaba yem ihtiyacı-

 

Ülkemizin yıllık kaba yem ihtiyacının 52 milyon ton olduğunun bilgisini veren Bayraktar, "Kaliteli kaba yem açığı yaklaşık 16 milyon ton civarında. Hayvancılığımızın gelişmesi için daha fazla ota ihtiyacımız var. Bunun karşılanabilmesi ve hayvancılıkta maliyetlerin düşürülmesi için meraların amaç dışında kullanılmasının önüne geçilmeli ve meralar ıslah edilmelidir" dedi.

Meraların amacı dışında kullanılmasının önlenmesi kadar önemli olan diğer bir husus ise mevcut meralardan en yüksek düzeyde faydalanmak olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Otlama kapasitesi, kuru ot üretimi gibi meranın ne kadar verimli olduğu gösteren niceliklerini iyileştirmek gerekmektedir. Mera ıslah ve amenajman çalışmalarıyla yem verimi ve kalitesi artacak, erozyonun olumsuz etkileri azaltılacak, zehirli bitkiler kontrollü şekilde yok edileceği hayvan ölümleri azaltılmış olacaktır. Islahı yapılmış bir merada yem bitkisinin verim ve kalitesinin artması, orada otlayan hayvanların et ve süt verimlerinin artmasında da önemli katkılarda bulunacaktır. Yapılan araştırmalar uygun ıslah ve amenajman yöntemleri kullanılarak çayır ve meraların üretim kapasitelerinin 4-5 yılda en az 3 kat artırılabileceğini göstermiştir.

 

-Çayır meralar sadece hayvancılığa hizmet etmiyor-

 

Çayır ve mera alanları, aşırı baskı olmadan münavebeli otlatılarak kullanıldığı takdirde zaman içinde bitkilerin kendi kendini yenileyebildiği doğal kaynaklardır. Mera ve çayırların doğal dengeye de önemli bir katısı var.

Toprak yüzeyinde bitkiden bir kapak oluşturan ve geniş kök sistemleriyle büyük toprak kitlelerini muhafaza eden çayır ve mera bitkilerinin özellikle eğimli arazilerde erozyonu önlemede büyük rolü bulunuyor. Yapılan araştırmalarda yüzde 16 eğimli, milli ve tınlı bir arazide 18 santimetre kalınlığındaki toprak, nadasa bırakıldığında 7 yılda, sadece mısır ekildiğinde 11 yılda, mısır-arpa-yonca münavebe sisteminde 40 yılda erozyonla yok olurken, bu süre toprak üzerinde sürekli çayır bitkilerinin bulunmasıyla 33 bin 600 yıla ulaşıyor.

Bununla birlikte sahip olduğu doğal zenginlikler ve koşulları ile temiz hava üreten çayır ve mera alanları, doğal gen kaynağı olarak biyolojik çeşitlilik sağlamaktadır. Ayrıca, su toplama havzası olarak görev yaparak taban suyunu zenginleştirir, akarsuları besler, yağan yağmurun tamamının yüzeysel akışa geçmesini önleyerek sel kontrolünü sağlar, turizm açısından potansiyel alanlar oluşturur. Kırsal kesimde ucuz yem kaynağı olarak hayvancılığı destekleyerek üreticinin gelir düzeyini yükseltir, ekonomik nedenlerle meydana gelen göçü önlemede etkili olur."

3 Ekim 2014 Cuma

Bayraktar'dan Kurban Bayramı mesajı…

Detay:

​-Kurban Bayramı mesajı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "İçinde bulunduğumuz bölgenin büyük bir kargaşa yaşadığı bu ortamda, birliğimizin ve beraberliğimizin simgesi olan bayram günleri, tüm İslam alemine barış ve huzurun geldiği günler olsun"

-"Ülkemizde yeterince kurbanlık var. Kurbanlıkta en ufak bir sıkıntı yoktur"

-"Kurbanlık kesimi mutlaka tecrübeli kişilerce yapılmalı"

-"Etler henüz kesim sıcaklığında iken poşetlerde buzdolabına veya hava alamayacak durumda büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır"

 

Ankara – 03.10.2014 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgenin büyük bir kargaşa yaşadığını bildirerek, "birliğimizin ve beraberliğimizin simgesi olan bayram günleri, tüm İslam alemine barış ve huzurun geldiği günler olsun" dileğinde bulundu.

Bayraktar, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, bayrama tatil olarak bakmanın, bayramın ruhuna aykırı bir durum olduğunu, bayramları büyükleri ve küçükleri sevindirme, küskünleri barıştırma, hataları affetme, muhtaçlara el uzatma, yardımda bulunma günleri olarak görmenin Kurban Bayramı gibi paylaşmanın simgesi olan günlerde, daha da bir anlam kazanacağını vurguladı.

 

-Kurbanlıkta sıkıntı yok-

 

TZOB'un iller bazında yaptığı araştırmalara göre, bu yıl kurbanlık fiyatlarının genel olarak geçen bayrama yakın seyrettiği bilgisini veren Bayraktar, "Bilindiği üzere bu yıl da kurbanlık ithal edilmemiştir. Üreticilerimizin elinde yeterince hatta ihtiyacın üzerinde kurbanlık vardır. Henüz kurbanlık almamış vatandaşlarımız, 'hayvan bulamayacağız' diye endişe etmesin, kurbanlıkta en ufak bir sıkıntı yoktur" değerlendirmesini yaptı.

Bayraktar, kesim işleminin mutlaka tecrübeli kişilerce yapılması gerektiğini de vurgulayarak, bu yolla, hem kesim hatalarının hem hayvanların strese sokulması sonucu et kalitesinin düşmesi gibi olumsuzlukların hem de acemi kasapların kendilerine ve yardımcılarına vereceği zararın önlenebileceğini bildirdi.

            Hayvan kesimi yapılan alanlarda oluşacak atıkların yol açacağı çevre kirliliğine yönelik tedbirlerin mutlaka sıkı şekilde alınması gerektiğini de kaydeden Bayraktar, halk sağlığına yönelik olası risklerin ancak böylelikle bertaraf edilebileceğini anımsattı.

            Bayraktar, kurban etlerinin muhafazası konusunda da uyarılarda bulunarak,  "Etler, parçalar halinde temiz kaplara konulmalı ve önce güneş görmeyen serin bir yerde hava alması sağlanarak kesim sıcaklığının oda ısısına düşmesi beklenmeli, 5-6 saat sonra da buzdolabına kaldırılmalıdır. Etler henüz kesim sıcaklığında iken buzdolabına poşetler içinde veya hava alamayacak bir durumda büyük parçalar halinde üst üste konulmamalıdır" dedi.

Şemsi Bayraktar, tüm vatandaşların Kurban Bayramı'nı kutlayarak, bayramın milletimize, İslam alemine ve bütün insanlığa huzur, barış ve mutluluk getirmesi dileğinde bulundu.
2 Ekim 2014 Perşembe