22 Eylül 2013 Pazar

EN FAZLA İNEK SÜTÜNÜ KONYA ÜRETİYOR

Detay:
Satır içi resim 1

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“İnek sütü üretiminde Konya 772 bin 785 tonla birinci. Konya’yı, 
703 bin 202 tonla Balıkesir, 699 bin 49 tonla İzmir, 631 bin 719 
Erzurum, 552 bin 194 tonla Sivas, 502 bin 555 tonla Kars 
takip ediyor”
-“Aydın’ın inek sütü üretimi, 397 bin 904, Afyonkarahisar’ın
361 bin 737, Samsun’un 336 bin 635, Ardahan’ın 334 bin 488,
Burdur’un 324 bin 609, Denizli’nin 316 bin 60, Kastamonu’nun
315 bin 410, Adana’nın 310 bin 719, Çanakkale’nin 301 bin 169
tonu buluyor”
-“En az inek sütünü 12 bin 53 tonla Yalova üretiyor. Üretim Kilis’te,
17 bin 643, Siirt’te 24 bin 405, Rize’de 25 bin 110, Hakkari’de
28 bin 730, Tunceli’de 30 bin 432, Şırnak’ta 33 bin 350, Karabük’te
38 bin 897, Bilecik’te 39 bin 304 tonda kalıyor”
-“Veriler, Türkiye ortalamasının yerli ırkta 1313, kültür melezinde 
2 bin 725, kültür ırkında ise 3 bin 869 kilogram yıllık süt verimi
olduğunu gösteriyor”
-“Sağılan ineklerin tamamının kültür ırkından oluşmaması 
nedeniyle ortalama yıllık süt verimi 2 bin 942 kilogramda kalıyor. 
Bir önce, yerli ırklar ıslah edilmeli”
-“Yerli ırk sayısındaki fazlalığa göre, ortalama süt veriminin 
değişiyor. Hakkari’de sağılan inek başına 1579 kilogram olan 
ortalama süt verimi Denizli’de 3 bin 829, Burdur’da 3 bin 826, 
Uşak’ta 3 bin 819 kilograma kadar çıkıyor” 

Ankara -22.09.2013- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, inek sütü üretiminde Konya’nın 772 bin 785 tonla birinci olduğunu bildirerek, “Konya’yı, 703 bin 202 tonla Balıkesir, 699 bin 49 tonla İzmir, 631 bin 719 Erzurum, 552 bin 194 tonla Sivas, 502 bin 555 tonla Kars takip ediyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2012 yılı verilerine göre, Aydın’ın inek sütü üretiminin, 397 bin 904, Afyonkarahisar’ın 361 bin 737, Samsun’un 336 bin 635, Ardahan’ın 334 bin 488, Burdur’un 324 bin 609, Denizli’nin 316 bin 60, Kastamonu’nun 315 bin 410, Adana’nın 310 bin 719, Çanakkale’nin 301 bin 169 tonu bulduğunu belirtti.
En az inek sütünün 12 bin 53 tonla Yalova üretildiğini bildiren Bayraktar, “İnek sütü üretimi, Kilis’te, 17 bin 643, Siirt’te 24 bin 405, Rize’de 25 bin 110, Hakkari’de 28 bin 730, Tunceli’de 30 bin 432, Şırnak’ta 33 bin 350, Karabük’te 38 bin 897, Bilecik’te 39 bin 304 tonda kalıyor” dedi.

Bir kültür ırkı inek, 3 yerli ırk inek kadar süt veriyor

Kültür ineği olup olmamasına bağlı olarak sağılan inek başına yıllık ortalama süt veriminin değiştiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Veriler, Türkiye ortalamasının yerli ırkta 1313, kültür melezinde 2 bin 725, kültür ırkında ise 3 bin 869 kilogram yıllık süt verimi olduğunu gösteriyor. Sağılan ineklerin tamamının kültür ırkından oluşmaması nedeniyle ortalama yıllık süt verimi 2 bin 942 kilogramda kalıyor. Bir önce, yerli ırklar ıslah edilmeli. Sağılan ineklerin tamamı kültür ırkı veya kültür melezi olmalı. Kültür ırkı ile yerli ırk arasındaki 2 bin 556 kilogramlık fark kabul edilebilir bir fark değildir. Neredeyse bir kültür ırkı inek, 3 yerli ırk ineğin süt verimi kadar süt üretilmesini sağlıyor. Kültür ırkı inek, kültür melezi inekten de ortalama yüzde 42 oranında daha fazla süt veriyor. Eğer sağılan ineklerin tamamı kültür ırkı olsaydı, inek sütü üretimi 5 milyon ton daha fazla olurdu ve 16 milyon tonluk inek sütü üretimi yerine 21 milyon tonluk bir süt üretimi yapılırdı.”

Sağılan inek başına süt veriminde Denizli, Burdur, Uşak ilk 3’te
 
Yerli ırk sayısındaki fazlalığa göre, sağılan inek başına ortalama süt verimin iller arasında büyük farklara neden olduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Hakkari’de sağılan inek başına 1579 kilogram olan ortalama süt verimi Denizli’de 3 bin 829, Burdur’da 3 bin 826, Uşak’ta 3 bin 819 kilograma kadar çıkıyor. Ortalama süt verimi en fazla inek sütü üreten il Konya’da 3 bin 442, ikinci sıradaki Balıkesir’de 3 bin 651, üçüncü İzmir’de 3 bin 596, dördüncü Erzurum’da 2 bin 678, beşinci Sivas’ta 3 bin 56, altıncı Kars’ta 2 bin 261, yedinci Aydın’da 3 bin 529, sekizinci Afyonkarahisar’da 3 bin 458, dokuzuncu Samsun’da 2 bin 602, onuncu Ardahan’da 2 bin 626 kilogram düzeyinde bulunuyor. 
Süt veriminde ilk 10 sırayı 3 bin 829 kilogramla Denizli, 3 bin 826 kilogramla Burdur, 3 bin 819 kilogramla Uşak, 3 bin 735 kilogramla Kırklareli, 3 bin 696 kilogramla Tekirdağ, 3 bin 693 kilogramla Çanakkale, 3 bin 669 kilogramla Edirne, 3 bin 651 kilogramla Balıkesir, 3 bin 625 kilogramla Niğde, 3 bin 596 kilogramla İzmir alıyor. Bu illerde yerli ırk sağılan sığır sayısının toplam sağılan sığır sayısına oranı yüzde 0,91 ile yüzde 4,91 arasında değişiyor. Kilis’te hiç yerli ırk sağılan inek bulunmuyor. 

Sağılan inek başına süt veriminde Hakkari, Şırnak, Ağrı son 3’te

Buna karşın Hakkari’de sağılan sığır başına 1579, Şırnak’ta 1841, Ağrı’da 1990, Siirt’te 2 bin 51, Mardin’de 2 bin 96, Bitlis’te 2 bin 100, Sinop’ta 2 bin 167, Van’da 2 in 168, Muş’ta 2 bin 207, Düzce’de 2 bin 245 kilogram süt verimi sağlanıyor. Bu illerden Şırnak’ta yerli ırk sağılan sığır sayısının toplam sağılan sığır oranı yüzde 67,4’ü buluyor. Şırnak’ı yüzde 63,6 oranıyla Hakkari, yüzde 61,22 oranıyla Mardin takip ediyor. Ağrı’da bu oran yüzde 56,42, Siirt’te yüzde 56,24 düzeyinde bulunuyor.”
Bayraktar, sağılan sığırların yüzde 41,7’sini kültür melezi, yüzde 40,7’sinin kültür, yüzde 17,6’sını yerli sığırlardan oluştuğuna, buna karşın toplam inek sütü üretiminin yüzde 53,5’inin kültür, yüzde 38,6’sının kültür melezi, yüzde 7,9’unun yerli sığırlardan elde edildiğine dikkati çekti.
21 Eylül 2013 Cumartesi

KARPUZDA İLK DÖRT: ADANA, ANTALYA, İZMİR VE DİYARBAKIR.

Detay:
Satır içi resim 1

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: 
-“2012 yılında üretilen 977 bin 322 dekar alanda, 4 milyon
22 bin 296 tonu bulan karpuzun, beşte birinden fazlasını 
Adana, yüzde 12,07’sini Antalya, yüzde 5,58’ini İzmir ve 
yüzde 4,75’ini Diyarbakır üretiyor”
-“Adana, üretimde 811 bin 887 tonla birinci sırada 
bulunurken, bu ili 485 bin 686 tonla Antalya, 224 bin 
326 tonla İzmir, 191 bin 98 tonla Diyarbakır, 146 bin 906 
tonla Şanlıurfa izliyor”
-“İlk 5 ili Ankara 143 bin 426, Mersin 131 bin 535, Samsun 
118 bin 580, Mardin 113 bin 519, Muğla 113 bin 214, 
Manisa 112 bin 196, Balıkesir 110 bin 925, Denizli 110 bin 
529 tonla takip ediyor”
-“74 ilde üretilen karpuzda en az üretim 42 tonla Karabük, 
48 tonla Giresun, 157 tonla Artvin, 170 tonla Bolu, 272 tonla 
Kastamonu, 310 tonla Zonguldak, 857 tonla Erzurum, 
925 tonla Ağrı illerinde görülüyor” 
-“Karpuz ekilen alanda 133 bin 480 dekarla Adana ilk sırayı
alırken, bu ili 80 bin 322 dekarla Antalya, 57 bin 413 dekarla
İzmir, 52 bin 349 dekarla Diyarbakır, 50 bin 35 dekarla 
Şanlıurfa izliyor”
-“Dekar başına verimde Sakarya 6 bin 225 kilogramla birinciliği
alırken, bu ili 6 bin 211 kilogramla Hakkari, 6 bin 177 kilogramla
Mersin, 6 bin 82 kilogramla Adana, 6 bin 47 kilogramla Antalya,
5 bin 636 kilogramla Bilecik, 5 bin 423 kilogramla Samsun,
5 bin 417 kilogramla Sinop izliyor”
-“Türkiye ortalamasının 4 bin 116 kilogram olduğu karpuz 
veriminde, dekar başına verim, Şırnak’ta 1970, Nevşehir’de 1965,
Çorum’da 1894, Çankırı’da 1713, Uşak’ta 1575, Kayseri’de 1508,
Aksaray’da 1486, Kütahya’da 1440, Kilis’te 811 kilograma kadar
iniyor”
-“Patates, soğan, karpuz gibi ürünlerde üretim planlamasının 
olmaması neticesinde arz ve talep dengesizliğinden canı yanan 
kesim, yine üreticilerimiz olmaktadır”

Ankara – 20.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de üretilen karpuzun büyük bölümünü Adana, Antalya, İzmir ve Diyarbakır ürettiğini bildirerek, “2012 yılında 977 bin 322 dekar alanda üretilen 4 milyon 22 bin 296 ton karpuzun, beşte birinden fazlasını Adana, yüzde 12,07’sini Antalya, yüzde 5,58’ini İzmir ve yüzde 4,75’ini Diyarbakır üretiyor” dedi.
Diyarbakır’da bugün düzenlenecek Diyarbakır Kültür ve Karpuz Festivaline katılacak olan Bayraktar, yaptığı açıklamada, karpuzun Türkiye’de oldukça sevilerek ve beğenilerek tüketilen bir ürün olduğunu bildirdi. 
Karpuzun bol miktarda C vitaminin içerdiğine, beta karoten ve potasyum bakımından zengin, içerdiği antioksidanlar nedeniyle sağlık üzerinde oldukça faydalı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Başta pazarlama sorunları olmak üzere, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ve girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksekliği, üreticinin maliyetin altında ürün satmak zorunda kalması gibi ülkemiz tarımında karşılaşılan genel sorunlar karpuz üreticilerimizin de temel sorunlarıdır. Patates, soğan, karpuz gibi ürünlerde üretim planlamasının olmaması neticesinde arz ve talep dengesizliğinden canı yanan kesim, yine üreticilerimiz olmaktadır.
Temel sorunların yanı sıra sınır ticareti kapsamında ülkemize giren karpuz, sınır illerimizde kalmayıp zaman zaman yurdun diğer bölgelerinde de satışa sunulmakta, üreticimiz haksız rekabete uğramaktadır. Bu sebeple kontrol noktalarında, hallerde ve pazarlarda denetimlerin sıkılaştırılması gerekmektedir.”

Türkiye üretimde dünya ikincisi

Dünyada 2011 yılında 102 milyon 889 bin 76 ton karpuz üretimi yapıldığını, bu üretiminden aldığı yüzde 66,96’lık payla Çin ilk sırada yer aldığını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Çin’in ardından dünya üretiminden aldığı yüzde 3,76’lık payla Türkiye ikinci sırada, yüzde 3,16’lık payla İran üçüncü sırada yer almaktadır. Üretim rakamlarına bakıldığında Çin 68 milyon 893 bin tonla açık farkla ilk sırayı, Türkiye 3 milyon 864 bin 489 tonla ikinci, İran 3 milyon 250 bin tonla üçüncü, Brezilya 2 milyon 198 bin 624 tonla dördüncü, ABD 1 milyon 688 bin 40 tonla beşinci sırada bulunmaktadır. Bu ülkeleri Rusya, Mısır, Özbekistan, Cezayir ve Meksika takip etmektedir.”

En fazla karpuz üreten iller

Türkiye’de 2012 yılında 977 bin 322 dekar alanda 4 milyon 22 bin 296 ton karpuz üretildiğini belirten Bayraktar,  Adana’nın üretimde 811 bin 887 tonla birinci sırada bulunurken, bu ili 485 bin 686 tonla Antalya, 224 bin 326 tonla İzmir, 191 bin 98 tonla Diyarbakır, 146 bin 906 tonla Şanlıurfa’nın izlediği bilgisini verdi. Bayraktar, üretimde ilk 5 ili, Ankara’nın 143 bin 426, Mersin’in 131 bin 535, Samsun’un 118 bin 580, Mardin’in 113 bin 519, Muğla’nın 113 bin 214, Manisa’nın 112 bin 196, Balıkesir’in 110 bin 925, Denizli’nin 110 bin 529 tonla takip ettiğini vurguladı.

En az karpuz üreten iller

74 ilde üretilen karpuzda en az üretimin 42 tonla Karabük, 48 tonla Giresun, 157 tonla Artvin, 170 tonla Bolu, 272 tonla Kastamonu, 310 tonla Zonguldak, 857 tonla Erzurum, 925 tonla Ağrı illerinde görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Karpuz ekilen alanda 133 bin 480 dekarla Adana ilk sırayı alırken, bu ili 80 bin 322 dekarla Antalya, 57 bin 413 dekarla İzmir, 52 bin 349 dekarla Diyarbakır, 50 bin 35 dekarla Şanlıurfa izliyor. Adana, karpuz ekilen alanların yüzde 13,66’sına sahip. Antalya’nın ekilen alanlardaki payı yüzde 8,22, İzmir’in payı yüzde 5,87, Diyarbakır’ın payı yüzde 5,36, Şanlıurfa’nın payı yüzde 5,12 düzeyinde bulunuyor.

Verimde Sakarya birinci, Kilis sonuncu

Dekar başına verimde, Sakarya 6 bin 225 kilogramla birinciliği alırken, bu ili 6 bin 211 kilogramla Hakkari, 6 bin 177 kilogramla Mersin, 6 bin 82 kilogramla Adana, 6 bin 47 kilogramla Antalya, 5 bin 636 kilogramla Bilecik, 5 bin 423 kilogramla Samsun, 5 bin 417 kilogramla Sinop izliyor. Türkiye ortalamasının 4 bin 116 kilogram olduğu karpuz veriminde, dekar başına verim, Şırnak’ta 1970, Nevşehir’de 1965, Çorum’da 1894, Çankırı’da 1713, Uşak’ta 1575, Kayseri’de 1508, Aksaray’da 1486, Kütahya’da 1440, Kilis’te 811 kilograma kadar iniyor.”
19 Eylül 2013 Perşembe

OKUL SÜTÜ PROGRAMI..

Detay:
Satır içi resim 1

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“Uygulama dönemlerinde de belirttiğimiz üzere, bu 
programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı 
sonuna kadar destekliyoruz”
-“Hükümetimizin son iki yıldır uyguladığı program, 
eleştiri ve tartışmalara rağmen başarılı bir şekilde 
yürütülmüştür”
-“2013-2014 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde 
uygulanacak program kapsamında özel okullar dahil,
velilerinden izin alınmış anakolu, uygulama sınıfı, 
anasınıfı ve ilkokul öğrencilerine, haftada 3 gün 
200 mililitre UHT içme sütü dağıtılacak”
-“Bu programın başlatılmasının yanında, ayrıca 
bu programın kesintisiz devam ettirilmesi ve peynir, 
yoğurt, ayran, tereyağı gibi süt ürünleri, bal, fındık, 
kayısı, elma gibi gıdalarla çeşitlendirilmesi gerektiğine 
inanıyoruz”

Ankara – 19.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2013-2014 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde uygulanacak okul sütü programıyla ilgili olarak, “Uygulama dönemlerinde de belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı sonuna kadar destekliyoruz” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, çocukların, geleceğin fiziksel ve zihinsel sağlıklı toplumunu oluşturabilmesi için sağlıklı beslenmesinin şart olduğunu bildirerek, “sağlıklı beslenme sağlıklı çocukluk, sağlıklı çocukluk da sağlıklı yetişkinlik ve sağlıklı nesiller demektir” ifadelerini kullandı. Bu yüzden henüz küçük yaşta iken çocuklara çok değerli bir gıda olan sütün düzenli tüketim alışkanlığının kazandırılması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Okul sütü programları içme sütü alışkanlığı kazandırılarak sağlıklı nesiller yetiştirmek yanında, aynı zamanda süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanılmaktadır. 
Yakın zamanda 25 milyon ton süt üretiminin hedeflendiği ülkemizde, böylesine düşük kişi başı içme sütü tüketimi, üretilen sütün tüketiminde sıkıntı yaşanmasına neden olabilecektir. Bu nedenle Hükümetimizin son iki yıldır uyguladığı, tüm dünyada talep artırıcı politikalardan biri olarak kabul edilen okul çağındaki çocuklarımıza 200 mililitre uzun ömürlü süt dağıtımı, eleştiri ve tartışmalara rağmen başarılı bir şekilde yürütülmüştür. TZOB olarak uygulama dönemlerinde de belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı sonuna kadar destekliyoruz.” 


6 milyonu aşkın öğrenciye 3 gün süt dağıtılacak

2013-2014 dönemi okul sütü ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı’nın 22 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazete’de, uygulama esaslarının belirlendiği tebliğin ise Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Çıkarılan mevzuata göre program kapsamında; 2013-2014 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, özel okullar dahil, 30 binin üzerinde okulda, velilerinden izin alınmış 6 milyonun üzerinde bağımsız anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokul öğrencisine, pazartesi, çarşamba ve cuma günlerinde, haftada 3 gün süreyle 200 mililitre ısıl işlemden geçirilmiş UHT içme sütü dağıtılacak.
Okul sütü programları; sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal, tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağlamaktadırlar. 
Bu nedenle, sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, bu programın başlatılmasının yanında, ayrıca bu programın kesintisiz devam ettirilmesi ve peynir, yoğurt, ayran, tereyağ gibi süt ürünleri, bal, fındık, kayısı, elma gibi gıdalarla çeşitlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi çeşitlendirilmiş süt ve süt ürünleri ile sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi devlet garantisine alınmış olacaktır.”

“Program sayesinde süt kalitesi ve tüketimi artacak”

Bayraktar, uzun vadede yürütülecek "Okul Sütü Programı" sayesinde Türkiye’de süt kalitesi ve tüketimi artırılırken, aynı zamanda hayvancılık ve hayvancılıkla ilişkili diğer sektörlerin de gelişeceğini; bu sektörlerde istihdam kapasitesinin artacağını vurguladı.
 Yine Okul Sütü Programı ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan bedensel ve zihinsel gelişim bozukluklarına yönelik yapılan harcamaların azalmasıyla gayri safi milli hasılada artış elde edileceğine dikkati çeken Bayraktar, “Böylece Türkiye, Okul Sütü Programı’ndan sosyal gelişimin yanı sıra ekonomik anlamda da topyekün bir fayda sağlayacaktır. O yüzden bu programı yürütenlere ve destek sağlayan herkese teşekkür ediyor, okul sütü uygulamasının uzun yıllar kararlılıkla devam ettirilmesini temenni ediyoruz” dedi.
18 Eylül 2013 Çarşamba

TRAKTÖR SAYISI ARTIŞ ORANINDA ARDAHAN BİRİNCİ, TUNCELİ İKİNCİ...

Detay:
Satır içi resim 1

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“2004 Aralık ayı sonu-2013 Temmuz sonu döneminde 
Ardahan’da traktör sayısı yüzde 178,4, Tunceli’de yüzde 103,9,  
Iğdır’da yüzde 95,1 arttı”
-“Bu illeri, artış oranında yüzde 92,8 ile Artvin, yüzde 89,9 ile 
Kilis, yüzde 84,9 ile Yalova izledi”
-“Bu dönemde en az artış yüzde 5,2 ile Zonguldak, yüzde 11,4 ile 
Rize, yüzde 11,6 ile Trabzon oldu”
-“Traktör sayısında birinci olan Manisa’da, bu dönemde yüzde 26,7,
ikinci olan Konya’da yüzde 29,9 artış görüldü”
-“Traktör sayısı artış oranında ilk 3 ve ilk 10 ilin 6’sının 
Doğu Anadolu Bölgesinde yer alması dikkat çekici”

Ankara – 18.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, traktör sayısı artış oranında Ardahan’ın birinci, Tunceli’nin ikinci sırada yer aldığını bildirerek, “2004 Aralık ayı sonu-2013 Temmuz sonu döneminde Ardahan’da traktör sayısı yüzde 178,4, Tunceli’de yüzde 103,9,  Iğdır’da yüzde 95,1 arttı. Bu illeri, artış oranında yüzde 92,8 ile Artvin, yüzde 89,9 ile Kilis, yüzde 84,9 ile Yalova izledi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2004 Aralık sonu ile 2013 Temmuz ayı sonu arasında Ardahan’da traktör sayısının 2 bin 651’den 7 bin 381 adede, Tunceli’de 593’den 1209’a, Iğdır’da 1739’dan 3 bin 393, Artvin’de 515’den 993’e, Kilis’te 2 bin 298’den 4 bin 365’e, Yalova’da 1178’den 2 bin 178’e çıktığını bildirdi. 
Traktör sayısının bu dönemde Mardin’de yüzde 77,1 artışla 4 bin 931’den 8 bin 731’e, Kars’ta yüzde 72,4 artışla 9 bin 80’den 15 bin 655’e, Van’da yüzde 67 artışla 4 bin 391’den 7 bin 333’e, Erzurum’da yüzde 64,9 artışla 8 bin 763’den 14 bin 446’ya yükseldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu dönemde Siirt’te yüzde 61,8, Muş’ta yüzde 58,2, Şanlıurfa’da yüzde 57,7, Bitlis’te yüzde 54,4, Gaziantep’te yüzde 54, Ağrı’da yüzde 53 artış oldu. Siirt’te traktör sayısı 1228’den 1987’ye, Muş’ta 5 bin 608’den 8 bin 870’e, Şanlıurfa’da 19 bin 632’den 30 bin 967’ye, Bitlis’te 1756’dan 2 bin 711’e, Gaziantep’te 15 bin 970’den 24 bin 595’e, Ağrı’da 4 bin 709’dan 7 bin 203’e çıktı.

“Manisa’da yüzde 26,7, Konya’da yüzde 29,9 artış görüldü”

Traktör sayısında 74 bin 966 adetle birinci olan Manisa’da, bu dönemde yüzde 26,7, 72 bin 146 ile ikinci olan Konya’da yüzde 29,9 artış görüldü. Manisa’da traktör sayısı bu dönemde 59 bin 169’dan 74 bin 966’ya, Konya’da 55 bin 529’dan 72 bin 146’ya yükseldi. Traktör sayısında önde gelen illerden Balıkesir’de traktör sayısı yüzde 22,7 artışla 44 bin 557’den 54 bin 685’e, Bursa’da yüzde 16,5 artışla 46 bin 199’dan 53 bin 834’e, Ankara’da yüzde 15,5 artışla 39 bin 725’den 45 bin 874’e, Samsun’da yüzde 18,9 artışla 38 bin 559’dan 45 bin 848’e, Adana’da yüzde 19,2 artışla 37 bin 614’den 44 bin 849’a, İzmir’de yüzde 23,3 artışla 43 bin 630’dan yüzde 53 bin 793’e,  Denizli’de yüzde 26,1 artışla 32 bin 580’den 41 bin 96’ya, Antalya’da yüzde 21,6 artışla 33 bin 453’den 40 bin 663’e çıktı.”
Bayraktar, traktör sayısı artış oranında ilk 3 ve ilk 10 ilin 6’sının Doğu Anadolu Bölgesinde yer alması dikkat çekici olduğunu, ilk 3’te yer alan Ardahan, Tunceli ve Iğdır ile 8., 9. ve 10. sırada yer alan Kars, Van ve Erzurum’un Doğu Anadolu Bölgesi illeri olduğunu belirtti.

8 yıl 7 ayda Rize’de traktör sayısı 4, Trabzon’da 18 adet arttı

Bu dönemde traktör sayısında en az artışın yüzde 5,2 ile Zonguldak, yüzde 11,4 ile Rize, yüzde 11,6 ile Trabzon olduğunu bildiren Bayraktar, Zonguldak’ta traktör sayısının 8 bin 311’den 8 bin 745’e, Rize’de 35’den 39’a, Trabzon’da 155’den 173’e çıktığını, Rize’de sadece 4, Trabzon’da 18 traktör artışı olduğunu vurguladı. Bayraktar, Zonguldak, Rize ve Trabzon’un dışında, Batman, Aydın, Tokat, Adana, Eskişehir, Çankırı, Samsun, Sakarya, Ordu, Gümüşhane, Kırklareli, Çorum, Edirne, Bolu, Bursa, Tekirdağ, Ankara, Nevşehir illerinde bu dönemde traktör sayısı artış oranının yüzde 20’nin altında kaldığını belirtti.
İller itibarıyla 2004 Aralık sonu ve 2013 Temmuz sonu traktör sayıları, artış miktarı ve artış oranı şöyle:

Bayraktar Antalya’da…

Detay:

Satır içi resim 1

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Elmalı ve Finike’de

açılışlar yaptı, Kumluca’daki yangınla ilgili bilgi aldı,

Demre ve Kaş Ziraat Odalarını ziyaret etti

-Bayraktar: 

-“Kumluca'da yangından zarar gören çiftçilere destek

amacıyla TZOB olarak yardım kampanyası başlatacağız”

-“757 Ziraat Odamızın yüzde 65'i kendi hizmet binasına

kavuştu”

-“Türk çiftçisi olarak sattığımız ürünlerden, aldığımız

girdilerle, ödediğimiz vergilerle yani stopajla, KDV ile

ÖTV ile aldığımızı iade ediyoruz”

-“Türkiye'nin gıda güvencesini sağlamak istiyorsak

yapısal sorunlar çözülünceye kadar, Türk çiftçisi

desteklenmelidir”

-“Türk çiftçisinin üretimle ilgili bir sıkıntısı bulunmuyor.

Ancak ürettiği ürünü pazarlamakta zorluk çekiyor”

-“Türkiye’de en kısa zamanda üretici birlikleri kanununa

ihtiyaç var”

-“Tarımsal üretimde mutlaka planlama yapılmalı. Bunu da

üretici birlikleri yapmalı”

Antalya – 17.09.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Antalya’da bir dizi ziyarette bulundu, açılış törenlerine katıldı; Kumluca’da yaşanan yangınla ilgili incelemelerde bulundu, yangının yaralarının sarılması için TZOB olarak yardım kampanyası başlatacaklarını bildirdi.

Antalya’da ilk olarak, Elmalı Ziraat Odası’nın yeni yapılan hizmet binasının açılış törenine katılan TZOB Genel başkanı Bayraktar,  yaptığı konuşmada, Antalya’nın üretim açısından önemine ve ulaştığı noktaya vurgu yaptı. Antalya’nın sebze üretimindeki önemli payına işaret eden Bayraktar, “Antalya ilimiz, sebze alanlarında yaklaşık 572 bin dekar ile Türkiye birincisi. Gerçekten sektörde rekabeti, kaliteyi, güveni sağlamış çok önemli bir ilimiz. Buradan bulunmaktan ayrıca memnuniyet duyuyorum” dedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Kanunun değişmesiyle birlikte Ziraat Odalarının mali yönden çok güçlü bir hale geldiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Artık hizmet binalarımızı hızlı bir şekilde açıyoruz. Türkiye'de 757 odamız var. Bunlardan yaklaşık yüzde 65'i kendi hizmet binasına kavuştu. Elbette genel amaç bu değil. Bizde rant parası yok haybeden gelen para yok. Bu üreticilerin ve üreten insanların parası. Ben ilçe, ilçe geziyorum. Genel Başkanlar ilçelere gitmez ama biz onları temsil ediyoruz. İlçelere gitmediğimiz takdirde görevimizi yapmamış oluruz. Bu nedenle ilçelere, köylere gitmeye çalışıyoruz. Biz tarım sektörünü çiftçilerimizin zenginliği için değil, ülkemizin refahı ve geleceğimiz için düşünüyoruz. Bizim hedeflerimiz var. Bulunduğumuz yer yeterli dersek yanılırız. Bugün için orman ürünleri dahil olmak üzere, 20 milyar dolarlık ihracat yapan bir tarım sektörü var. Ama bizim hedefimiz 40 milyar dolarlık ihracat..."

-En büyük tehdit arazilerin parçalanması…-

Tarım arazilerinin hızlı bir şekilde parçalandığına dikkati çeken TZOB Genel Başkanı Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“1926 yılında İsviçre'den aldığımız Medeni Kanun hükümlerini hala uygulama devam ediyoruz. İsviçre bu medeni hukuku değiştirmiş. Türkiye'de baba ölüyor, araziler parçalanıyor. Bu sürdürülebilir tarım için en büyük tehditlerden bir tanesi. Bu bağlamda yaptığımız çalışmalar sonuç verdi ve miras hakkı, hukuku ile alakalı kanun, Tarım Komisyonu’nda. Tarım Komisyonu’ndan bunun çıkmasını bekliyorum.  Şu an Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız ile bunun toplantılarına başladık. Yani bundan sonra, miras yoluyla arazi parçalanmasının önüne geçmek lazım. Türkiye'de 50 dönümlük civarında işletme büyüklüğü bizim için yeterli değildir. Tarımı gelişmiş ülkelerde bu 300 dekar, 500 dekar.

Yapısal sorunlarımızdan biri de örgütlenme. Bugün elmanın para etmediğinden bahsediyoruz. Yarın başka ürünler için aynı tartışmayı yapacağız. Buna çözüm bulmak için acil olarak talebe uygun planlamayı devreye koymak zorundayız. Bunu dünyanın her yerinde örgütler yapıyor. Türkiye'de en büyük sorunumuz örgütlenme... Sayın Başbakanımıza da bunu ifade ettik. Üretim birlikleri fonksiyonel olmalı, planlama yapmalı, bazı bölgelerde soğuk hava tesislerini kurmalı, sanayici ve üreticiyi bir araya getirebilmeli… Bunların, muhakkak kanunlarında bir rehabilitasyona ihtiyaç var, dedik. Bugün bu sorunlar konuşuluyorsa, planlamayı beceremiyorsak yapmamız gereken şu; mağdur olan üreticiyi desteklememiz gerekiyor. Bunu da devletimizden rica ediyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği çiftçiler için hükümetten destek isterken popülizm yapmıyor. Biz her destek istediğimizde, ‘Türkiye Ziraat Odaları Birliği popülizm yapıyor. Tarıma verilen destek kara deliktir. Bütçe açıklan buradan geliyor’ diyorlar. Hayır... Biz zaten Türk çiftçisi olarak sattığımız ürünlerden, aldığımız girdilerle, ödediğimiz vergilerle yani stopajla, KDV ile ÖTV ile aldığımızı iade ediyoruz. Bütçeye yük değiliz. Ama yapısal sorunlar çözülünceye kadar Türkiye'nin gıda güvencesini sağlamak istiyorsak Türk çiftçisi desteklenmeli. Bizim söylemeye çalıştığımız bu. Çiftçilerimizin verdiği aidatlarla bu eserler meydana geldi. Tabii eserleri ortaya koymak kadar, onun için hayırlı hizmetler vermek de çok önemlidir. Yeni binamız Antalya'mıza, Elmalı’mıza, ülkemize hayırlı, uğurlu olsun."

Elmalı Ziraat Elmalı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ordu da yaptığı konuşmada, "Elmalı Ziraat Odası olarak çiftçilerimizden gelen talepler doğrultusunda, bütçemizin elverdiği ölçülerde hizmetlerimizi en iyi şekilde yerine getireceğimizden şüpheniz olmasın. Çiftçilerimizin hizmetine sunduğumuz yeni hizmet binamız ve kepçemiz hayırlı, uğurlu olsun" dedi.

Açılış törenine, TZOB Genel Başkanı Bayraktar’ın yanı sıra AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani, CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Elmalı Kaymakamı Mehmet Murat Çekmen, İl Genel Meclisi Başkanı Cavit An, siyasi parti temsilcileri, Akçay Belediye Başkanı Mehmet Tufan, Yuva Belediye Başkanı Hüseyin Şahin, 19 ilçenin Ziraat Odası başkanları, muhtarlar, çiftçiler ve çok sayıda davetli katıldı.

-Bayraktar, yangın bölgesinde: TZOB kampanya başlatıyor…-

Daha sonra geçtiği Kumluca'da orman yangınından zarar gören çiftçilere destek amacıyla TZOB tarafından yardım kampanyası başlatılacağı açıklayan Bayraktar, yangından etkilenen Ortaköy ve Karaören köylerini ziyaret etti.

TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Bahadır Sezgin, Kumluca Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte yangın alanında incelemeler yapan Bayraktar'a, Karacaören Köyü Muhtarı Özcan Öztürk, yangın ve zararları konusunda bilgi verdi. Yangın bölgesinde çiftçilerle bir araya gelen ve sorunlarını dinleyen Bayraktar, yaşanan felakette 25 çiftçinin büyük zarar gördüğünü belirtti.

TZOB olarak daha önce Serik'te olduğu gibi ülke genelinde her Ziraat Odasının katılacağı bir yardım kampanyası düzenleyeceklerini kaydeden Bayraktar, "Toplanan bu yardımlar, Kumluca Ziraat Odası aracılığıyla çiftçilere ulaştırılacak" dedi.

Yangın alanında zarar gören seraların TARSİM kapsamında olmaması nedeniyle çiftçilere devlet tarafından herhangi bir yardım yapılamadığını da kaydeden Bayraktar, “Ankara'ya döner dönmez, yangından zarar gören çiftçilerin Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifi ve özel bankalara olan borçlarının ertelenmesi için girişimde bulunacağım” diye konuştu.

-Demre ziyareti-

Şemsi Bayraktar, Demre’yi ziyaretinde, üyelerden toplanan aidatlarla hizmet vermeye çalıştıklarını vurguladı.

Türk tarımının kalkınması için mutlaka üretici birliklerinin faal hale getirilmesi gerektiğine işaret eden, planlı üretimin tarımsal kalkınma için önemine değinen Bayraktar, şunları söyledi:

“Gelişmiş ülkelerde tarımsal üretimin planlamasını, satışını, ihracatını üretici birlikleri yapar. Üretici birlikleri üreticiyi, tüketiciyi ve sanayiciyi bir araya getirir. Bunu Türkiye’de gerçekleştirmek zorundayız. Üretimi, plansız, programsız yapıyoruz. Tarımsal üretimde mutlaka üretim planlaması yapılmalı. Bunu da üretici birlikleri yapmalı. Devletin vereceği tarımsal destekler de üretici birlikleri kanalıyla verilmesi gerekir.”

Tarım arazilerinin de miras yoluyla küçülmesinin mutlaka önüne geçilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, “bu konuda yasal düzenleme yapılacak. Üretimde pilot bölgeler oluşturulmalı. Bu pilot bölgeler, ülkenin diğer yerlerinde yapılan tarımsal üretimde örnek olacağı için farklı destekleme yapılmalı” diye konuştu.

            -Bayraktar, Finike Ziraat Odası yeni binasında…-

Bayraktar, Finike Ziraat Odası’nın yeni hizmet binasının açılışı dolayısıyla düzenlenen törende, Türk çiftçisinin üretimle ilgili bir sıkıntısı bulunmadığını, ancak ürettiği ürünü pazarlamakta zorluk çektiğini söyledi.

            Finike’deki konuşmasında da üretici birliklerinin önemine vurgu yapan Bayraktar, Türkiye’de en kısa zamanda üretici birlikleri kanununa ihtiyaç olduğunu söyledi. Üretici birliklerinin bir müdahale kurumu gibi piyasaya girmesi ve soğuk hava zincirini oluşturması gerektiğine inandıklarını kaydeden Bayraktar, bu konu da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in de kendilerine bir çalışma yapılacağını ifade ettiğini belirtti.

            -“Türk çiftçi üretiyor ama pazarlamada zorluk çekiyor”-

Bayraktar şöyle konuştu:

“Çiftçiler olarak maalesef ürün pazarlama konusunda sıkıntı çekiyoruz. Türkiye’nin üretme sorunu yok. Yıllık büyüme rakamlarına baktığımızda tarımdaki büyüme rakamı genel büyümenin üzerinde. Ancak takip edilmesi gereken başka bir ekonomik gösterge var, o da tarımsal üretici fiyatları endeksi (ÜFE). Tarımsal ÜFE’ye baktığımızda, genel ÜFE’nin altında gidiyor. Bu Türk çiftçisi üretiyor ama malını pazarlamakta zorluk çekiyor demektir. İşte bizim burada devreye girip bu işi çözmemiz gerekir. Biz de Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bu manada çalışmalarımız devam ediyor.”

            -Et lobileri faaliyette…-

Hayvancılık konusunda bazı art niyetli kişilerin son günlerde piyasaları etkilemeye çalıştığını kaydeden Bayraktar, özellikle süt hayvancılığında fiyat istikrarının yakalanamamasından dolayı üç ya da beş yılda bir hayvanların kesime gittiğini ifade etti.

Et ithalatı konusunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker’in “Et lobilerine fırsat vermeyelim” dediğini hatırlatarak, teşekkür eden Bayraktar, “Kurban Bayramı yaklaşırken, et ithalatı yapmak isteyen et lobileri faaliyette... Bunlar ithalatın kapısının açılmasını istiyorlar. Bunlara müsaade etmeyeceğiz. Çünkü ahırlarımız dolmaya başladı. Yılın ilk çeyreğinde 225 bin ton, yıllık bir milyon ton et üretimimiz var. Üretim açığımız yok, Kurban Bayramı’na rahat bir şekilde giriyoruz. Bu şartlarda ithalat kapısını açmak, bu ahırların boşalması demektir” diye konuştu.

Finike Ziraat Odası Başkanı Halil Sarıçobanoğlu da yöre çiftçilerinin kullanımına uygun olarak çok amaçlı oda binası yaptıklarını söyledi.

Açılış törenine Finike Kaymakamı Mesut Yakuta, AK parti Antalya Milletvekili Sadık Badak, MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Finike Belediye başkanı Nail Dülgeroğlu, daire amirleri, siyasi parti temsilcileri ve davetliler katıldı.

            Bayraktar’ın Antalya’daki açılış ve ziyaretlerine TZOB Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Bahadır Sezgin de eşlik etti.

17 Eylül 2013 Salı

TARIMDA İSTİHDAM 6,5 MİLYONA DAYANDI...

Detay:
Satır içi resim 1

-Tarımda istihdam 6,5 milyona dayandı
-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“Mayıs ayında, bir önceki aya göre 225 bin artan 
tarımdaki istihdam, Haziran ayında da 191 bin artarak 
6 milyon 474 bine ulaştı”
-“Nisan’da 6 milyon 58 bin, Mayıs’ta 6 milyon 283 bin,
Haziran’da 6 milyon 474 bin olan tarımdaki istihdam, 
tarımsal faaliyetin zirveye çıktığı Temmuz, Ağustos 
aylarında daha yükselecek”
-“Tarım, sanayiden 1 milyon 459 bin, inşaattan 4 milyon
532 bin daha fazla istihdam sağladı”
-“26 milyon 319 bin olan toplam istihdamın yüzde 
24,6’sını tarım karşıladı”
-“İşsizliğin daha da artmasını önleyen tarım, kentlerde
işsizliği yüzde 10,9’dan yüzde 10,6’ya, kırsalda istihdamı
yüzde 11,4’den yüzde 5,1’e indirdi”
-“Kadın istihdamında tarımın payı yüzde 39,2’yi buluyor”
 
Ankara – 16.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bir önceki aya göre Nisan’da 350 bin, Mayıs’ta 225 bin  artan tarımdaki istihdamın, Haziran ayında da 191 bin artarak 6 milyon 474 bine ulaştığını bildirdi.
Bayraktar, Nisan’da 6 milyon 58 bin, Mayıs’ta 6 milyon 283 bin, Haziran’da 6 milyon 474 bin olan tarımdaki istihdamın, tarımsal faaliyetin zirveye çıktığı Temmuz, Ağustos aylarında daha yükseleceğine dikkati çekti.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Haziran ayında toplam istihdamın, 2012’nin aynı ayına göre, 742 bin artarak, 26 milyon 319 bine çıktığını belirtti. Bu dönemde hizmetler sektöründe istihdamın 548 bin, sanayide 255 bin, inşaatta 21 bin arttığını, tarımda 81 bin azaldığını bildiren Bayraktar, buna rağmen halen tarımın, sanayiden 1 milyon 459 bin, inşaattan 4 milyon 532 daha fazla istihdam sağladığını, 26 milyon 319 bin olan toplam istihdamın yüzde 24,6’sını tarımın karşıladığını vurguladı.

Tarım işsizliği 2,2 puan düşürüyor

Türkiye’de işsiz sayısının Haziran’da 2 milyon 525 bin kişi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Tarım, 6 milyon 474 bin kişiye iş sağlıyor, işsizliği düşürüyor. İşsizliğin daha da artmasını önlüyor. Haziran ayında 6,5 milyona dayanan istihdamla, yüzde 11 olan işsizliği 2,2 puan düşürerek yüzde 8,8’e çekti. Tarım, kentlerde işsizliği yüzde 10,9’dan yüzde 10,6’ya, kırsalda istihdamı yüzde 11,4’den yüzde 5,1’e indirdi” dedi.
 
Tarımın istihdamdaki payı 
 
Son bir yıllık dönemde mevsimsel oynamalar nedeniyle tarımın istihdamdaki payının yüzde 22,4 ile yüzde 26 arasında değiştiğini belirten Bayraktar, Haziran ayında hizmetler sektörünün 12 milyon 888 bin, tarımın 6 milyon 474 bin, sanayinin 5 milyon 15 bin, inşaat sektörünün ise 1 milyon 942 bin kişiye istihdam yarattığı bilgisini verdi. Bayraktar, 26 milyon 319 bin olan toplam istihdamın yüzde 24,6’sını tarımın karşıladığını ifade ederek, “Sanayide istihdam yüzde 19,1’de, inşaatta yüzde 7,4’de kalırken, tarımdaki istihdam en düşük olduğu aylarında bile yüzde 22’lerin altına düşmüyor. Yaz aylarında yüzde 26’ları buluyor. En büyük istihdam kapısı hizmetler sektörü de toplam istihdamda yüzde 49 pay alıyor” dedi.

Tarımın kadın istihdamındaki payı yüzde 39,2

Tarımda çalışan 6 milyon 474 bin kişinin yüzde 51,4’ünü erkeklerin, yüzde 48,6’sını kadınların oluşturduğunu bildiren Bayraktar, 3 milyon 328 bin erkek ile 3 milyon 146 bin kadının tarımda istihdam edildiğini belirtti. Türkiye’de 8 milyon 18 bin kadının istihdamda yer aldığını, bunların 3 milyon 694 bininin hizmetler, 3 milyon 146 bininin tarım, 1 milyon 127 bininin sanayi, 51 bininin ise inşaat sektöründe çalıştığını vurgulayan Bayraktar, kadın istihdamında tarımın payının yüzde 39,2’yi bulduğunu ve yüzde 46,1 pay alan hizmetler sektörünün ardından geldiğini bildirdi. Bayraktar, kadın istihdamında sanayinin payının yüzde 14,1’de, inşaatın payının yüzde 0,6’da kaldığını vurguladı.
15 Eylül 2013 Pazar

SULAMA YATIRIMLARI KISA ZAMANDA KENDİNİ AMORTİ EDİYOR...

Detay:
Satır içi resim 1

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“Silvan Projesi rakamları, sulama yatırımlarının 6 yıl gibi
kısa bir zamanda kendini amorti ettiğini ortaya koyuyor”
-“Sulama yatırımlarına daha büyük kaynaklar yönlendirilmeli ki kısa
zamanda hem sulama yatırımları tamamlansın, hem de 
yatırılan para geri dönsün”
-“Su kaynaklarının sınırlı olması ve iklim değişikliği 
nedeniyle kuraklık etkilerini de göz önünde 
bulundurduğumuzda, su kaynaklarını verimli kullanmamız
fevkalade önemli”
-“Tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için Konya 
Ovası Projesi (KOP), Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve 
Doğu Anadolu Projesi (DAP) gibi sulama yatırımlarının biran 
önce tamamlanarak yeni projeler üretilmesi gerekir”
-“Ne yapıp edilmeli suya hasret 2,89 milyon hektar arazi, 
bir an önce suyla buluşturulmalı” 
-“Yatırım programında yer alan 189 sulama projesinin
toplam yatırım tutarı 79 milyar 915 milyon 72 bin lira, bunun
35 milyar 224 milyon 317 bin lirası harcandı. 2013 yılında 
harcanacak tutar ise 4 milyar 21 milyon lira”
-“Bilinçsizce yapılan ve yanlış zamanda, yanlış miktarda 
uygulanan sulamalar; bitkide verim kaybına, toprakta 
tuzlanmaya neden olmaktadır”
-“Önemli derecede girdi masraflarında tasarruf sağlayan 
modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, sulama 
masraflarını azaltacak”
-“Karık sulama yöntemine oranla, damla sulama yüzde 60, 
yağmurlama sulama sistemi yüzde 30 civarlarında su 
tasarrufu sağlıyor”

Ankara – 15.09.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sulama yatırımlarının yüksek katma değer sağlayan, kısa zamanda geri dönüşü olan yatırımlar olduğunu belirterek, Silvan Projesi rakamlarının, sulama yatırımlarının 6 yıl gibi kısa bir zamanda kendini amorti ettiğini ortaya koyduğunu bildirdi.
Bayraktar, “Sulama yatırımlarına daha büyük kaynaklar yönlendirilmeli ki kısa bir zamanda hem sulama yatırımları tamamlansın, hem de yatırılan para geri dönsün” dedi.

-Silvan Projesi’nde harcanacak 6 milyar lira, yılda 1 milyar lira 
olarak dönecek-

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Silvan Projesi kapsamında Silvan Barajı, Ambar Barajı, Pamukçay Barajı ve Silvan İletim Tüneli Projelerinin tamamının tamamlanması için gereken paranın 6 milyar lira olduğunu vurguladı. 
Bayraktar, “2016 yılında tamamlanması hedeflenen bu proje,  tam olarak faaliyete geçtiğinde, 1 milyon 930 bin dekarı cazibeli sulama olmak üzere toplamda 2 milyon 450 bin dekar alanı sulayacak. Proje faaliyete geçtiği zaman 880 milyon lira sulamadan, 120 milyon lira da enerjiden gelir sağlanacak. Yani Silvan Projesi yılda 1 milyar lira gelir sağlayarak kendisini 6 yılda amorti edecek” dedi.

Su kaynaklarımızı korumak, etkin kullanımını sağlamak zorundayız

İnsanoğlu için vazgeçilmez olan suyun, günümüzde içme-kullanma, tarımsal faaliyetler, enerji üretimi ve sanayi suyu ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra sosyal ve ekonomik kalkınmada da olmazsa olmaz bir öneme sahip olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bu önemin bilincinde olarak, dünyada stratejik meta haline gelen su kaynaklarının sürdürülebilir olması için, su kaynaklarımızı korumak ve suyun etkin kullanımını sağlamak zorundayız. Nüfus artışıyla birlikte suya olan talebin gün geçtikçe arttığı günümüzde, içme ve kullanma suyu yanında endüstriyel su kullanımı da artıyor. Yeraltı suları, su ihtiyacını daha kısa sürede karşılaması ve ilk yatırım maliyetinin daha düşük olması nedeniyle, daha çok talep ediliyor. Bu artış, yüzey sularının olmadığı veya yetersiz olduğu yerlerde yeraltı suyu kaynakları üzerinde baskıya yol açıyor. Su kaynaklarının sınırlı olması ve iklim değişikliği nedeniyle kuraklık etkilerini de göz önünde bulundurduğumuzda, su kaynaklarını verimli kullanmamız fevkalade önemli.     
Küresel ısınma tehdidi nedeniyle son zamanlarda kuraklığın artması sonucu tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de sulama yatırımlarının önemi arttı. Ülkemizde İç Anadolu’nun ve Güneydoğu Anadolu’nun birçok yerinde, yıllık yağış miktarı, ülke ortalamasının yarısına kadar hatta bazı bölgelerde yarısının da altına inmektedir. Yağışa bağlı olarak ciddi derecede kurak sayılabilecek alanımız az olmakla birlikte, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun önemli bir kısmı yarı kurak iklim alanıdır.”

Sulamaya yılda 4 milyar lira

Bayraktar, küresel ısınma nedeniyle, kuraklığın etkisini artırdığı günümüzde tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için Konya Ovası Projesi (KOP), Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Doğu Anadolu Projesi (DAP) gibi sulama yatırımlarının biran önce tamamlanarak yeni projeler üretilmesi gerektiğine dikkati çekti. Aksi takdirde tarım alanlarında, sıcaklığın artmasıyla sulamada sıkıntı yaşanılan topraklarda üretimin yapılamaz hale geleceğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“2013 Yılı Yatırım Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Ekinde; toplam 189 sulama projesi yatırımı olduğu belirtilmektedir. Yatırım programında yer alan 189 sulama projesinin toplam yatırım tutarı 79 milyar 915 milyon 72 bin lira, bunun 35 milyar 224 milyon 317 bin lirası harcandı. 2013 yılında harcanacak tutar ise 4 milyar 21 milyon lira düzeyinde olacak. Devletimiz sulama yatırımlarına önemli miktarlarda kaynak aktarsa da bu durum yeterli olamamaktadır. Ülkemizde ekonomik olarak sulanabilecek olan 8,5 milyon hektar tarım arazisinin, yaklaşık 5,61 milyon hektarı sulamaya açılmıştır. Geri kalan 2,89 milyon hektarın da biran önce sulamaya açılması ve bunun için gerekli olan sulama tesislerinin yapılması, tarımsal üretimde ihtiyacın karşılanması ve sanayinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin üretiminde sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından oldukça önemli ve zorunlu olduğu açıktır. Ne yapılıp edilmeli, suya hasret 2,89 milyon hektar arazi, bir an önce suyla buluşturulmalıdır. 
Sulamaya açılan 5,61 milyon hektar alanda suyu çok verimli kullandığımız söylenemez. Bilinçsizce yapılan ve yanlış zamanda, yanlış miktarda uygulanan sulamalar; bitkide verim kaybına, toprakta tuzlanmaya neden olmaktadır. Önemli derecede girdi masraflarında tasarruf sağlayan modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması sulama masraflarını azaltacak. Karık sulama yöntemine oranla, damla sulama yüzde 60, yağmurlama sulama sistemi yüzde 30 civarlarında su tasarrufu sağlıyor.”

Sulamanın faydaları

Bayraktar, sulamaya açılan alan artıkça, üreticilerin gelir dağılımının düzeleceğine, gübre kullanımı imkânı sağlanıp, kolaylaşacağına, üretimde çeşitlenme sağlanarak gelirin artacağına, münavebe de yaşanan sıkıntıların azalacağına ve bitkinin gelişim süresine bağlı olarak birim alanda yıl içinde birkaç ürün alınmasına imkân verileceğine dikkat çekti.
Ayrıca ekonomik olarak sulanabilecek 8,5 milyon hektar tarım arazisinin tamamı sulamaya açıldığında istihdamda artış sağlanacağını ve bu sebeple göçün büyük ölçüde önleneceğine vurgu yapan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sulama yatırımları; sağladığı doğrudan ve dolaylı istihdam, tarıma dayalı sanayinin gelişmesi, enerjide dışa bağımlılığımız ve enerjinin dış ticaret açığına olan etkisi, yağlı tohum ithalatı için ödediğimiz döviz miktarı ve sulama yatırımlarının diğer pek çok yatırıma göre kendisini kısa zamanda amorti ettiği düşünüldüğünde, oldukça karlı yatırımlar.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak sulama yatımlarının üreticilerimiz açısından ne denli önemli olduğunun bilincindeyiz. Doğaya zarar vermeden mevcut projelerin bir an önce bitirilmesi ve yeni projelerin hayata geçirilmesini destekliyoruz.”