28 Nisan 2015 Salı

Çilekte verim de üretim de artıyor…

Detay:

​-Çilekte verim de üretim de artıyor…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Son 10 yılda çilekte üretim 155 bin tondan 376 bin tona, dekar başına verim 1590 kilogramdan 2 bin 802 kilograma çıktı"
-"Bu dönemde çilekte toplu meyveliklerin alanı ise 97 bin 500 dekardan 134 bin 234 dekara yükseldi"
-"ABD ve Meksika'nın ardından dünya üçüncüsü olduğumuz çilekte, iyi tarım uygulaması yaygınlaştırılmalı, gerekli eğitim verilmeli, ihracat teşvik edilmeli, yola dayanıklı, verimi yüksek yeni çeşitler seçilmelidir"
-"Çilek, TARSİM kapsamında sebze grubundan çıkarılıp meyve grubuna alınmalı, girdi maliyeti azaltmak ve geliri artırılabilmek için 'Üretici Birliği' oluşturulmalıdır"

Ankara – 26.04.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çilekte verimin de üretimin de arttığını bildirerek, "Son 10 yılda çilekte üretim 155 bin tondan 376 bin tona, dekar başına verim 1590 kilogramdan 2 bin 802 kilograma çıktı. Bu dönemde çilekte toplu meyveliklerin alanı ise 97 bin 500 dekardan 134 bin 234 dekara yükseldi" dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tezgahlarda bollaşan çileğin aroması, zengin vitamin ve özellikle ellajik asit içeriği ve değişik tüketim şekillerinin (pasta, marmelat, reçel, meyve suyu, dondurma gibi) bulunması nedeniyle çok sevilerek tüketilen bir meyve olduğunu belirtti. 
Ayrıca çileğin, taze meyvenin az olduğu dönemde olgunlaşmasından dolayı iyi bir pazar avantajına da sahip bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
"İç ve dış piyasada ilgi gören çilek, arz ve talep neticesinde üretim alanları çoğalarak çeşit zenginliği ve süreklilik açısından, alternatif bir ürün olarak üretim miktarı artmaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2005 yılında 3,8 milyon ton olan dünya çilek üretimi, 2009 yılında 4,6 milyon tona çıktı. 2012 yılında 4 milyon 532 bin ton çilek üretildi. ABD, 1 milyon 367 bin ton üretimle dünya üretiminin yüzde 30'unu karşılıyor. Bu ülkeyi 360 bin tonla Meksika, 353 bin tonla Türkiye, 290 bin tonla İspanya, 242 bin tonla Mısır izliyor."
Türkiye'nin 2014 yılında 17 milyon dolarlık 14 bin 286 ton çilek ihraç ettiği, ihracatta Rusya'nın 13 milyon dolarla ilk sırada yer aldığı bilgisini veren Bayraktar, Rusya'yı sırasıyla, Irak ve Romanya'nın takip ettiğini belirtti.
Bayraktar, Türkiye'de çilekte modern tekniklerle üretimin 1970'li yıllarda başladığını, üretimin 2005 yılında 200 bin tona ulaştığını, 2007 yılında 250 bin, 2011 yılında 300 bin tonluk üretim rakamının aşıldığını belirtti.
Türkiye'de kuzey ve doğu bölgesi hariç her bölgede çilek yetiştiriciliği yapıldığını bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
"Çilek açık tarla ve örtü altı yetiştiriciliği şeklinde üretilmektedir. Çilekte modern yetiştiricilik başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Ege ve Marmara Bölgelerinde başarıyla uygulanıyor. 2014 yılında çilek üretimi Mersin'de 132 bin 556 ton, Aydın'da 62 bin 859 ton, Antalya'da 56 bin 412 ton, Bursa'da 43 bin 8 ton, Manisa'da 18 bin 747 ton ve Konya'da ise 17 bin 727 ton olarak gerçekleşti. Üretim, Elazığ'da 7 bin 153 ton, İzmir'de 5 bin 150 ton, Sakarya'da 4 bin 507 ton, Kahramanmaraş'ta 3 bin 698 ton, Çanakkale'de 2 bin 792 ton, Adana'da 2 bin 302 tonu buldu."
Türkiye'de çilek yetiştiriciliğinin önem kazanmasında en önemli nedenin, çileğin değişik iklim ve toprak koşullarında ekonomik olarak yetiştirilebilmesi olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Bununla beraber yapılan masrafların kısa sürede geri kazanılmasıyla küçük aile işletmeleri tarafından yetiştirilmesine uygun bir türdür. Ayrıca çilek yetiştiriciliğin de birim alandan elde edilen gelir de yüksektir" dedi.

-Yapılması gerekenler-

Bayraktar, ABD ve Meksika'nın ardından dünya üçüncüsü olduğu çilekte yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Sağlıklı sertifikalı fide kullanılmalı ve fide fiyatları üreticilerin kullanımını zorlayacak düzeyde olmamalıdır. Bununla beraber erkenci çilek üretimi yapılmalı, firigo fide yerine fresh fide kullanımı yaygınlaştırmalıdır.
Üretimin pazarlama yönü de düşünülerek, güz dikimine uygun çeşitler ve bunların yetiştiricilik isteklerinin belirlenmesi üzerine çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Ayrıca erkencilik, üniform meyve, istenen renk ve aromatik özelliklere sahip, nakliyeye dayanıklı, raf ömrü uzun çeşitlerin kazandırılmasına yönelik çalışmalar olmalıdır.
İyi tarım uygulaması yaygınlaştırılmalıdır.
Çilek üretiminde çalışan kişilere toplama usulleri öğretilmeli, gerekli eğitim verilmelidir.
İhracata teşvik verilmelidir.
Çilek üretimine de ürün desteği verilmelidir.
Yola dayanıklı verimi yüksek yeni çeşitler seçilmelidir
TARSİM kapsamında çileğin sebze grubundan çıkarılıp meyve grubuna alınmalıdır.
Girdi maliyeti azaltmak ve geliri artırılabilmek için 'Üretici Birliği' oluşturulmalıdır.
Çilek üretiminin sadece bir sezonluk ürün olmaktan çıkarılıp, üretimin bütün bir yıla yayılması sağlanmalıdır.
Havalandırmanın daha iyi olduğu 5'li ve daha yüksek tünel sistemleri yaygınlaştırılmalıdır.
Pazar payını artırabilmek için mutlaka markalaşmaya gidilmeli, bunun içinde coğrafi ürün işareti alınmalıdır."
Çilekte yıllara göre toplu meyveliklerin alanı, üretim ve verim miktarı şöyle:

Yıl

Toplu Meyveliklerin Alanı (Dekar)

Üretim (Ton)

Dekar Başına Ortalama Verim (Kg)

2004

97.500

155.000

1.590

2005

100.000

200.000

2.000

2006

99.851

211.127

2.114

2007

109.545

250.916

2.291

2008

112.785

261.078

2.315

2009

121.500

291.996

2.403

2010

116.792

299.940

2.568

2011

119.670

302.416

2.527

2012

127.928

351.834

2.750

2013

135.494

372.498

2.749

2014

134.234

376.070

2.802

 

Çilekte 2014 yılında illerde toplu meyveliklerin alanı, üretim ve verim miktarı şöyle:


İller-2014 Yılı

Toplu Meyveliklerin Alanı

(Dekar)

Üretim (Ton)

Ağaç Başına Ortalama Verim

(Kg)

Mersin

38.586

132.556

3.435

Aydın

14.526

62.859

4.327

Antalya

13.520

56.412

4.172

Bursa

30.807

43.008

1.396

Manisa

5.216

18.747

3.594

Konya

7.048

17.727

2.515

Elazığ

3.085

7.153

2.319

İzmir

1.473

5.150

3.496

Sakarya

2.472

4.507

1.823

Kahramanmaraş

2.265

3.698

1.633

Çanakkale

962

2.792

2.902

Adana

685

2.302

3.361

Denizli

1.250

1.875

1.500

Kocaeli

569

1.871

3.288

Kütahya

1.279

1.675

1.310

Batman

410

1.265

3.085

Muğla

342

1.206

3.526

Uşak

763

1.141

1.495

Bartın

856

1.024

1.196

Balıkesir

680

991

1.457

Zonguldak

1.241

683

550

Nevşehir

312

648

2.077

Kayseri

785

645

822

Trabzon

337

615

1.825

Tokat

485

592

1.221

Hatay

194

531

2.737

Malatya

636

473

744

Yalova

207

362

1.749

Samsun

312

338

1.083

Düzce

134

298

2.224

Erzincan

404

259

641

Isparta

342

255

746

Ordu

153

243

1.588

Amasya

183

227

1.240

Bingöl

85

208

2.447

Karaman

50

175

3.500

Niğde

370

158

427

Çorum

103

156

1.515

Osmaniye

102

153

1.500

Erzurum

79

123

1.557

Afyon

117

116

991

Giresun

84

115

1.369

Burdur

132

92

697

Kastamonu

95

91

958

Bilecik

132

82

621

Diyarbakır

25

75

3.000

Kilis

20

60

3.000

Kırklareli

37

57

1.541

Artvin

33

50

1.515

Kırşehir

12

45

3.750

Çankırı

22

32

1.455

Gaziantep

60

30

500

Gümüşhane

18

26

1.444

Muş

35

23

657

Ankara

11

22

2.000

Edirne

11

15

1.364

Karabük

28

10

357

Sivas

13

7

538

İstanbul

4

5

1.250

Tekirdağ

6

4

667

Aksaray

18

4

222

Sinop

7

4

571

Van

5

3

600

Eskişehir

1

1

1.000


20 Nisan 2015 Pazartesi

Afetler çiftçinin yakasını bırakmıyor…

Detay:

​-Afetler çiftçinin yakasını bırakmıyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Geçen sezon doğal afetlerin hemen hepsini yaşayan çiftçimiz, bu sezon da rahat yüzü görmedi"

-"Ekim ayından itibaren gerçekleşen yağışlar, ülke genelinde tarımsal üretim açısından iyi bir başlangıç oluştursa da, zaman zaman bazı illerimizde aşırı yağışların neden olduğu sel ve bazı illerimiz de görülen don, tarım arazilerine ve ürünlere zarar verdi" 
-"Uşak, Afyonkarahisar, Denizli, Aksaray, Burdur, Antalya, Manisa, Adana, Hatay ve Malatya, Aydın illerinde Mart ve Nisan aylarında görülen aşırı yağış, bazı illerde de don ürünlere zarar verdi"
-"Çiftçimiz büyük zarara uğradı. Üreticilerin zararları telafi edilmelidir"

Ankara – 20.04.2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen sezon, doğal afetlerin hemen hepsini yaşayan çiftçimizin, bu sezon da rahat yüzü görmediğini bildirerek, "2014 Ekim ayından itibaren gerçekleşen yağışlar, ülke genelinde tarımsal üretim açısından iyi bir başlangıç oluştursa da, zaman zaman bazı illerimizde aşırı yağışların neden olduğu sel ve bazı illerimiz de görülen don, tarım arazilerine ve ürünlere zarar verdi" dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Uşak, Afyonkarahisar, Denizli, Aksaray, Burdur, Antalya, Manisa, Adana, Hatay ve Malatya, Aydın illerinde Mart ve Nisan aylarında görülen aşırı yağışın ve bazı illerde görülen don olayının ürüne zarar verdiğini belirtti.
Bu yılın Şubat ayında normalin üzerinde gerçekleşen yağışların, Mart ayında da devam ettiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
"Hububat başta olmak üzere meyve ağaçları ve diğer ürünler için önemli olan Mart ayı yağışlarının devam etmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte ayın son günlerinde ve Nisan ayı başlangıcında bazı illerimizde gerçekleşen aşırı yağışlar sele neden olmuş, ayrıca bazı ilerimizde don, ürünlere zarar vermiştir. 
28 Mart 2015 tarihinde gerçekleşen aşırı yağışlar bazı illerimizde sele dönüşerek tarım arazilerini sular altında bırakmıştır. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu tarihte Antalya ili Elmalı Orman İstasyonu'nda 24 saatte metrekareye düşen yağış miktarı, toplam 116,3 milimetre (mm), Isparta İli Senirkent İstasyonu'nda 98,6 mm, Burdur İli Altınyayla İstasyonu'nda 93,9 mm, Denizli İli Serinhisar İstasyonu'nda 82,9 mm, Babadağ İstasyonu'nda ise 82,3 mm olarak ölçülmüştür. Bu yağış miktarları oldukça fazladır. Bu istasyonların bağlı olduğu iller ve çevre illerde Uşak, Afyonkarahisar, Denizli, Antalya, Aksaray ve Burdur'da sele neden olmuştur. Nisan ayının birinci ve ikinci haftasında bazı illerimizde yüksek kesimlerde (eksi) -10 dereceye kadar düşen hava sıcaklıkları, don riskinin gerçekleşmesine yol açmıştır."
Bayraktar, Mart ve Nisan aylarında yaşanan afetlerle ilgili olarak şu bilgileri verdi: 
Uşak: 27 Mart 2015 akşam saatlerinde şiddetini artıran yağmur merkeze bağlı Bozkuş Köyü'nde dere taşmasına, çok sayıda ev ve tarım arazilerinin su altında kalmasına neden oldu.
Afyonkarahisar İli Sandıklı İlçesi: Mart ayı sonunda, 24 saat aralıksız yağan yağmur sele neden oldu. Eriyen kar suları da sele karışınca ilçe merkezi ve köylerde tarım arazileri su altında kaldı. Akharım Beldesi'ndeki Akharım Barajı da yağmur ve kar sularının etkisiyle taşınca, Ürküt, Ekinhisar, Yolkonak, Karasandık, Oda, Alagöz, Kozvan ve Hırka köylerinde su baskınlarına neden oldu. Evler, besihane ve samanlıklar, haşhaş, arpa, buğday ve şeker pancarı ekili tarlalar su altında kaldı. 
Afyonkarahisar İli Dinar İlçesi: Mart ayı sonunda, şiddetli yağmur nedeniyle 3 köyde tarım arazileri su altında kaldı. Çağlayan Köyü'ndeki baraj göletinin taşmasıyla Uluköy, Dombay ve Yeşilyurt köylerinde ev ve tarım arazilerinde su baskınları oldu. Evlerde maddi hasara neden olan sel, tarım alanlarında da ürünlere zarar verdi.
Denizli: Mart ayı sonunda, sağanak yağış nedeniyle dereler taştı, evleri su bastı, tarım arazileri zarar gördü. Denizli İli Merkez, Tavas, Honaz, Sarayköy ve Acıpayam ilçelerinde sağanak yağış özellikle tarım arazilerinde zarara neden oldu. Yağış nedeniyle dereler taştı, derelerin kenarındaki evler ve hayvan barınakları su altında kaldı.
Aksaray: Mart ayının son haftası, şiddetli yağmur, ekili arazilerde zarara yol açtı.
Burdur İli Karamanlı İlçesi: Mart ayının sonunda, ilçede aralıksız süren yağmur sele neden oldu, suya kapılan 100 koyun telef oldu. 
Burdur İli Ağlasun İlçesi: Mart ayının son haftası, Ağlasun İlçesi'nde de sağanak yağış ve dolu sele neden oldu. 24 saatten fazla süren yağış sonrası, Kum Mahallesi'nde ev ve tarım arazilerini su bastı. 
Antalya Elmalı: Mart ayı sonunda, iki gün boyunca devam eden yağmur, tarım arazilerini su altında bıraktı. Aşırı yağış sebebiyle Mamür çayı taştı. Sel sonucu, Yuva, Falur ve Kıvırcık mahallelerinin de aralarında bulunduğu bölgede tarım alanları su altında kaldı.
Burdur Kestel: 2 Nisan 2015 tarihinde Burdur'un Bucak İlçesinde bulunan Onaç Barajı'nın aşırı yağışlar ve kar sularının erimesi sonucu taşmasıyla Kestel Ovası'nda ekili tarım arazileri sular altında kaldı. Taşkın suları ile Kestel Ovası'nda Kestel, Kuşbaba, Kızılkaya, Üzümlübel, Karaaliler köylerine ait binlerce dekar ekili saha sular altında kalarak bozuldu.
Manisa: İlde Nisan ayında yağan kar ve don üzüm bağlarında zarara neden oldu. Tarım sigortası yaptıran üreticilerin bağlarında eksperler ilk tespiti yaptı. Zararın boyutu ürünün gelişme döneminde daha net ortaya çıkacak. 
Adana ve Hatay: Adana ve Hatay illerinde Nisan ayının ilk haftasında gerçekleşen sel patatese zarar verdi. 
Malatya: İlde Nisan ayının ilk haftasında gerçekleşen don, kayısılara zarar verdi. Zararın boyutu ürünün gelişimi daha net ortaya çıkacaktır.
Aydın Büyük Menderes: 12 Nisan'da kar erimeleri ile başlayan aşırı yağış nedeniyle, Büyük Menderes Nehrini besleyen yan derelerin taşması sonucu taşkınlar oluşarak, Büyük Menderes Havzasında Yenipazar, Koçarlı, İncirliova, Germencik ve Söke'ye kadar araziler sular altında kalmıştır.

-Üreticinin zararları-

Ziraat Odalarından TZOB'a intikal eden raporlara göre başka illerdeki hasar tespitlerini de takip ettiklerine dikkat çeken Bayraktar, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından don riski beklenen illerin önceden tespit edildiğini, bu illerde çiftçileri uyardıklarını ve önlem almasını istediklerini belirtti. 
Bayraktar, "riskin beklendiği il ve ilçelerde, çiftçilerimiz, saman, lastik yakma, ürünlerin üzerini örtme, sulama gibi önlemleri alarak zararın daha da büyümesini önlediler. Bu yıl yaşanan dondan yüksek kesimlerdeki kayısı, fındık gibi ürünler zarar görse de 2014 yılında yaşanan don afetinin bu yıl yaşanmamış olması tesellimiz oldu" dedi.

14 Nisan 2015 Salı

Denizlerde av yasağı…

Detay:

​-Denizlerde av yasağı…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  "Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm 
balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir"
-"İsteyen balıkçılar, uluslararası sularda su ürünleri tebliğiyle getirilen kurallara uymak kaydıyla avcılık yapabilir"
-"2014-2015 sezonunda, avcılıktan elde edilen üretimimizin önemli bölümünü hamsi, çaça, mezgit ve istavrit oluşturdu"
-"Bu av sezonunun önceki 2-3 av sezonuna göre iyi geçmiş olması üreticilerimiz açısından olumlu bir gelişmedir"


Ankara – 14.04.2015 –Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tüm denizlerimizde yarından itibaren trol ve gırgır ağlarıyla avcılık yapan balıkçılar için genel av yasağının başlayacağını bildirerek, "Bu dönemin balık üreme zamanı olduğu için büyük önem taşıdığı göz önüne alınarak uygulanan av yasağı, 1 Eylül 2015'e kadar sürecek. Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir" dedi.
Bayraktar, yarından (15 Nisan 2015) itibaren, isteyen balıkçıların karasuların bitişiğindeki uluslararası sularda ve su ürünleri avcılık tebliği ile getirilen düzenlemelere uyulması şartıyla uzatma ağlarıyla su ürünleri avcılığı yapabileceğini belirtti.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, av yasağının olduğu dönemde balıkçı tezgahlarında kültür balıklarını görmek mümkün olacağını, bunun yanı sıra av sezonunda avlanıp uygun koşullarda saklanan balık türlerinin de az miktarda da bulunabileceğini vurguladı. 
Ülkemizde su ürünlerinde yetiştiriciliğin arttığını, avcılığın yıllar itibariyle azalma eğiliminde olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:
"2014-2015 sezonunda avcılıktan elde edilen balık üretimimizin önemli bölümünü hamsi, çaça, mezgit ve istavrit oluşturdu. Bu av sezonunun önceki 2-3 av sezonuna göre iyi geçmiş olması üreticilerimiz açısından olumlu bir gelişmedir.
Avlanan deniz balıkları miktarı 2007 yılında 518 bin ton iken, 2011 yılında 432 bin tona, 2012 yılında 315 bin tona ve 2013 yılında da 295 bin tona düşmüştür. 
2013 yılında toplam 607 bin 515 ton olan su ürünleri üretimimizin yüzde 55,8'i deniz avcılığından, yüzde 5,7'si tatlı su avcılığından, yüzde 38,5'i yetiştiricilikten elde edilmektedir.
Su ürünleri yetiştiriciliği (kültür balıkçılığı), ülkemizde de dünyada olduğu gibi gelişen bir sektör konumundadır. Ülkemiz, su kaynakları, modern ve ileri teknoloji varlığı, girişimci ruhu ve her türlü yatırım olanakları ile su ürünleri yetiştiriciliğinde büyük bir potansiyel yaratabilecektir. Bu anlamda sektörü daha da ileri boyutlara taşıyacak, stratejilere, projeksiyonlara, destekleme politikalarına ve uygulamalara ihtiyaç bulunmaktadır."

-Yetiştiriciliğin payı artıyor-

Şemsi Bayraktar, 2002 yılında toplam su ürünleri üretimin yüzde 9,7'si olan yetiştiriciliğin payının 2005 yılında yüzde 21,7'ye, 2010 yılında yüzde 25,6'ya, 2012 yılında yüzde 32,9'a ve 2013 yılında da yüzde 38,5'e yükseldiğini belirtti.
Türkiye'de su ürünleri üretimindeki artışa rağmen kişi başına su ürünleri tüketiminin gelişmiş ülkelerin altında olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
"Dünyada kişi başına su ürünleri tüketimi 18,8 kilogram, Avrupa'da 23,3 kilogram, Bulgaristan'da 4,6 kilogram ve Portekiz'de de 61,6 kilogramdır. Kişi başına balık tüketimi 6,3 kilogram olan ülkemizde su ürünleri tüketiminin artırılması gerekmektedir. 
Su ürünlerinin ve yaşam alanlarının korunması, üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için, su ürünleri avcılığına ilişkin bir takım yasak, sınırlama ve yükümlülükler bulunmaktadır. Bunlar tür, boy, zaman, derinlik, mesafe ve av araçları ile ilgili düzenlemeler olup, balıkçıların getirilen bu kurallara uygun olarak avcılık yapmaları zorunludur."

-Av yasağına uyulmalı-

Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçıların av yasağına uymaları gerektiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: 
"Su ürünleri avcılığı konusunda bilinçli ve duyarlı vatandaşlarımızın da gördükleri yasak avcılık faaliyetlerini, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl İlçe Müdürlüklerine ya da Jandarmaya bildirerek su ürünlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına katkıda bulunmaları gereklidir.
Balık alırken boy yasağına aykırı olarak avlanmış küçük balık satışına, av yasağı süresince yasak olan türlerin satışına ve balık satış yerlerinde asgari hijyen şartlarına uyulup uyulmadığına dikkat edilerek balık alınması gereklidir. Vatandaşların bu yöndeki tavır ve tutumları balıkçılık sektörü için büyük önem taşımaktadır."