4 Mart 2015 Çarşamba

Olumsuz hava koşulları fiyatlara yansıdı…

Detay:


​-Olumsuz hava koşulları fiyatlara yansıdı…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Şubat ayında da üretici market fiyat farkı kapanmadı"

-"Üretici market fiyat farkı kabul edilebilir rakamların çok üzerinde seyrediyor. Bu fark kapanmalı"

-"Gece gündüz, yağmur çamur demeden çalışıp, binbir güçlük içinde üretim yapan üreticimizin ürettiği ürünlerin 4-5 kat fiyatla tüketiciye ulaşması adil de değil sürdürülebilir de değil"

-"Maydanozda yüzde 469,61 olan fiyat farkı, kuru incirde yüzde 365,39, portakalda yüzde 303,56'i buluyor"

-"Fiyat farkı, lahanada yüzde 280,31, karnabaharda yüzde 247,53, kuru üzümde yüzde 232,14, marulda yüzde 231,43, elmada yüzde 230,33, nohutta yüzde 206,01, kuru kayısıda yüzde 202,12 düzeyinde"

-"Maydanoz 5,7 kat, kuru incir 4,7 kat, portakalda 4 kat, lahanada 3,8 kat, karnabaharda 3,5 kat, kuru üzüm, marul, elma 3,3, nohut 3,1, kuru kayısı 3 kat fazlaya tüketiciye ulaşıyor"

-"Üreticide 17 kuruş olan maydanoz markette 97 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru incir 25 lira 60 kuruşa, 58 kuruş olan portakal 2 lira 34 kuruşa, 43 kuruş olan lahana 1 lira 65

kuruşa, 1 lira olan karnabahar 3 lira 80 kuruşa satılıyor"

-"Yine üreticide 3 lira 50 kuruş olan kuru üzüm markette 11 lira 63 kuruşa, 79 kuruş olan marul 2 lira 62 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan elma 3 lira 45 kuruşa, 2 lira 26 kuruş olan

nohut 6 lira 92 kuruşa, 11 lira kuru kayısı 33 lira 23 kuruşa satın alınıyor"

-"Don nedeniyle patates, ihracat dönemi olması ve arzın örtü altından sağlanması dolayısıyla patlıcan, biber, salatalık fiyatlarında artış yaşandı"

-"Limonda görülen fiyat artışında ise yataklık olarak tabir edilen limonların piyasaya arz edilmesi etkili oldu"

-"Olumsuz hava koşulları nedeniyle ürün sevkiyatlarında yaşanan sıkıntı nedeniyle domates fiyatları düştü"

 

Ankara – 01.03.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, olumsuz hava koşullarının fiyatlara yansıdığını, üretici market fiyat farkının kabul edilebilir rakamların çok üzerinde seyrettiğini bildirerek, "Şubat ayında da üretici market fiyat farkı kapanmadı. Bu fark kapanmalı. Gece gündüz, yağmur çamur demeden çalışıp, binbir güçlük içinde üretim yapan üreticimizin ürettiği ürünlerin 4-5 kat fiyatla tüketiciye ulaşması adil de değil sürdürülebilir de değil" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri, takip etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklamalara devam ettiklerini belirtti.

 

-Fiyat farkında maydanoz ilk sırada-

 

Şubat ayındaki, üretici ve market fiyatları arasındaki farkı incelediklerinde,  üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 469,61 ile maydanozda görüldüğünü vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Maydanozda yüzde 469,61 olan fiyat farkı, kuru incirde yüzde 365,39, portakalda yüzde 303,56'i buluyor. Fiyat farkı, lahanada yüzde 280,31, karnabaharda yüzde 247,53, kuru üzümde yüzde 232,14, marulda yüzde 231,43, elmada yüzde 230,33, nohutta yüzde 206,01, kuru kayısıda yüzde 202,12 düzeyinde.

Maydanoz 5,7 kat, kuru incir 4,7 kat, portakalda 4 kat, lahanada 3,8 kat, karnabaharda 3,5 kat, kuru üzüm, marul, elma 3,3, nohut 3,1, kuru kayısı 3 kat fazlaya tüketiciye ulaşıyor.

Üreticide 17 kuruş olan maydanoz markette 97 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru incir 25 lira 60 kuruşa, 58 kuruş olan portakal 2 lira 34 kuruşa, 43 kuruş olan lahana 1 lira 65 kuruşa, 1 lira olan karnabahar 3 lira 80 kuruşa satılıyor.

Yine üreticide 3 lira 50 kuruş olan kuru üzüm markette 11 lira 63 kuruşa, 79 kuruş olan marul 2 lira 62 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan elma 3 lira 45 kuruşa, 2 lira 26 kuruş olan nohut 6 lira 92 kuruşa, 11 lira kuru kayısı 33 lira 23 kuruşa satın alınıyor."

 

-Market fiyatları-

 

Şubat ayında market fiyatlarında kırmızı mercimek, yeşil mercimek, süt ve toz şeker fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşünün yüzde 9,13 oran ile en fazla kabakta olduğunu belirten Bayraktar, kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde 2,33 ile domates, yüzde 1,87 ile pirinç fiyatlarının izlediğini bildirdi.

Markette en fazla fiyat artışının yüzde 31,56 oran ile patateste görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, "patatesteki fiyat artışını yüzde 26,58 ile karnabahar, yüzde 20,57 ile patlıcan, yüzde 18,30 ile ıspanak, yüzde 15,59 ile salatalık, yüzde 14,43 ile kuru soğan, yüzde 11,76 ile yeşil soğan, yüzde 11,60 ile Antep fıstığı, yüzde 9,87 ile lahana, yüzde 9,03 ile elma, yüzde 7,56 ile kuru incir, yüzde 7,51 ile marul, yüzde 6,74 ile iç fındık, yüzde 5,09 ile limon fiyatları takip etti" dedi.

 

-Üretici fiyatları-

 

Bayraktar, Şubat ayında üretici fiyatlarında kuru soğan, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir,  süt ve maydanoz fiyatlarında değişim olmadığını, fiyatı en fazla düşen ürünün yüzde 8,39 ile domatesin olduğunu, fiyat düşüşünde domatesi yüzde 4,82 ile marul, yüzde 1,65 ile elma, yüzde 1,39 ile kabak fiyatlarındaki gerilemenin izlediği bilgisini verdi.

Üreticide en fazla fiyat artışının yüzde 57,89 ile patateste görüldüğünü belirten Bayraktar, fiyat artışında patatesi yüzde 33,47 ile patlıcan, yüzde 33 ile yeşil soğan, yüzde 26,17 ile ıspanak, yüzde 21,47 ile limon, yüzde 20,18 ile sivri biber, yüzde 16 ile portakal, yüzde 12,53 ile pırasa, yüzde 10,43 ile havuç, yüzde 9,89 ile karnabahar, yüzde 9,22 ile salatalık fiyatlarının takip ettiğini vurguladı.

 

-Fiyat değişimlerinin nedenleri-

 

Üreticilerde fiyatı artan ürünlere bakıldığında, fiyatı en fazla artan ürünün patates olduğunu belirten Bayraktar, fiyat değişimlerinin sebepleriyle ilgili olarak şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz ay yaşanan dondan etkilenen ürünlerden biri de patatestir. Özellikle Ödemiş'te dondan zarar gören patateste yaşanan kayıp, fiyatlara yansımıştır. Don nedeniyle patates, ihracat dönemi olması ve arzın örtü altından sağlanması dolayısıyla patlıcan, biber, salatalık fiyatlarında artış yaşandı.

Limonda görülen fiyat artışında ise yataklık olarak tabir edilen limonların piyasaya arz edilmesi etkili oldu. Üreticilerde fiyatı en fazla düşen ürün domateste olumsuz hava koşulları nedeniyle ürün sevkiyatlarında yaşanan sıkıntı, fiyatlara yansıdı.

Genel olarak değerlendirdiğimizde arz ve talepteki değişime bağlı olarak fiyatlarda artış ve azalışların meydana geldiği görülmektedir."

  

2 Mart 2015 Pazartesi

Başkan Köse ayağının Tozuyla Çiftçilerin isteklerini dinledi.

Detay:

​18.02.2015 tarihinde Bozkır Ziraat Odası Başkanlığı seçimini kazanarak oda başkanlığı görevine gelen Ali Köse, Meclis Başkanı Metin Sögüt ile birlikte çiftçilerin isteklerini dinlemek için gerçekleştirdiği ziyaretlerde Oda yönetimine destek veren tüm üyelere teşekkür etti.

Başkan Köse teşekkür ziyaretlerine ilk olarak Bozkır ilçesine bağlı Hamzalar mahallesinden başladı. Hamzalar mahallesinde çok sayıda çiftçinin katılımı ile gerçekleştirilen ziyarette Hamzalar mahallesinde önceki dönemlerde Belde Belediye Başkanlığı yapmış Halil Er ve Mehmet Ali Ak'da düzenlenen toplantıya iştirak etti.

Başkan Köse, Çiftçilere yaptığı konuşmasında, "Bizler Çiftçimizin temsilcisiyiz. Çiftçilerimizin her türlü işinde her zaman göreve hazırız. Göreve gelir gelmez genel Başkanımız Ş.Şemsi Bayraktar'ı ziyaret ettik Çiftçilerimize çok selamları var.

Biz tüm ekip arkadaşlarımızla beraber her zaman çiftçimizin yanında olacağız. Oturduğumuz yerde duralım ne bizi rahatsız etsinler ne biz kimseyi rahatsız edelim demeyeceğiz. Devamlı olarak Bozkır'ımız ve çiftçimiz için bir şeyler üretmeye çalışacağız.

Çiftçilerimize kapımız her zaman açıktır, ilk günlerde değil görev süremiz boyunca çiftçimizin her zaman yanında olacağız" dedi.  

Köse Bozkır'ın Hamzalar mahallesi ziyaretinden sonra Yeniköy ve Sarıoğlan mahallelerinde de ziyaret gerçekleştirdi.

Konya Ajansı : Yakup Çetin

Haberin Fotoğraf Albümleri: 

Haberin Videoları;

25 Şubat 2015 Çarşamba

Konya odalarından teşekkür ve destek…

Detay:

Ankara – 25.02.2015 -  Konya ilindeki Ziraat Odaları, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar'ın adaylığını yeniden açıklamasını büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, Bayraktar'a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular.

25 odayla Türkiye'nin en fazla Ziraat Odası'na sahip ili olan Konya'dan, toplu olarak TZOB Genel Merkezi'ne gelen oda başkanları, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi.

Oda başkanları, gönüllerindeki dileğin Bayraktar'ın Genel Başkanlığa devamı yönünde olduğunu ifade ederek, şunları kaydettiler:

"Bu temennimiz ve dileğimiz Sayın Genel Başkanımızın geçen hafta yaptığı açıklamayla gerçeğe döndü. Ziraat Odaları Birliği'nin tarihinde en büyük atılımların yapıldığı, gelişmelerin yaşandığı bir döneme damgasını vuran Sayın Bayraktar'ın Ziraat Odaları olarak bizlere, Türk çiftçisine ve ülkemize yaptığı büyük hizmetlere minnettarız. Yeni dönemin daha büyük atılımların habercisi ve büyük dayanışmamızın, büyük ailemizin daha da başarılı çalışmalara imza atacağı bir dönem olduğuna yürekten inanıyoruz. Konya Ziraat Odaları olarak Genel Başkanımıza olan güven ve desteğimizi hem sözlü hem de yazılı olarak kendilerine arz ediyoruz. Kendisine seçimlerde başarılar diliyor, Türk çiftçisine ve milletimize hayırlar getirmesini niyaz ediyoruz. Türkiye'nin en fazla üyeye sahip sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Ziraat Odaları Birliğimizin gurur verici çalışmalarına bizler de ülkemiz tarımının başkenti Konya'mızdan omuz vereceğimizi taahhüt ediyoruz."

Kabulde, TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur da bulundu.

23 Şubat 2015 Pazartesi

Zeytinde hedef dünya ikinciliği…

Detay:


​-Zeytinde hedef dünya ikinciliği…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:  "2014 yılında meyve veren zeytin ağacı sayısı yüzde 8,9, toplam zeytin üretimi yüzde 5,5, sofralık zeytin üretimi yüzde 12,3, yağlık zeytin üretimi yüzde 3,4, zeytinyağı üretimi yüzde 45,75 arttı"

-"2014 ürününün değerlendirileceği 2015 yılı zeytin ve zeytinyağı ihracatında da önemli bir artış bekliyoruz"

-"Bu sezon İspanya'da zeytinin çiçeklenme döneminde meydana gelen aşırı sıcaklıklar ve hastalık, İtalya'da ise zeytin sineği ve yaz döneminde görülen aşırı yağışlar nedeniyle üretimin düşük olması, üretimin arttığı Türkiye için avantaj yaratıyor"

-"Üretimde dünya ikinciliği hedefleri doğrultusunda, kalıcı tedbirlerin alınması, sektörde istikrar açısından büyük önem taşıyor"

 

Ankara -23.02.2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2014 yılında meyve veren zeytin ağacı sayısı yüzde 8,9, toplam zeytin üretimi yüzde 5,5, sofralık zeytin üretimi yüzde 12,3, yağlık zeytin üretimi yüzde 3,4, zeytinyağı üretimi yüzde 45,75 arttığını bildirdi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyada zeytin yetiştiriciliği yapılan alanın yaklaşık yüzde 98'inin Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasındaki ülkelerde yapıldığını belirtti. Zeytin üretiminde öne çıkan ülkelerin sırasıyla İspanya, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Fas, Suriye ve Tunus olduğunu ifade ederek, dünya üretiminde Avrupa Birliği ülkelerinin payının yıllar itibarıyla yüzde 65-70 arasında değiştiğini vurguladı.

Dünya zeytin üretiminde öne çıkan ülkelerin aynı zamanda önemli zeytinyağı üreticisi ülkeler olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

"Son beş sezon ortalamasına göre dünya zeytinyağı üretimi yaklaşık 3 milyon tondur. Bugün ülkemizde Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde zeytin yetiştirilmekle birlikte üretimin önemli bir bölümü Ege Bölgesi'nde yapılmaktadır. İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Balıkesir, Hatay, Mersin, Çanakkale, Bursa üretimde önde gelen illerimizdir.  Bursa ilimizde üretilen zeytinin tamamı sofralıktır. Mersin ve Manisa illerimizde de sofralık zeytin üretimi ağırlıktadır. Aydın, İzmir, Muğla, Balıkesir, Çanakkale ve Hatay illerimizde gerçekleştirilen zeytin üretiminin yüzde 75'inden fazlası yağlıktır.

 

-"İhracatta önemli artış bekliyoruz"-

 

Yağlık ve sofralık olarak yararlanılan zeytin, hem yüksek besin değerine sahip sağlıklı bir gıda olması hem de iç ve dış ticaretimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Zeytin ve zeytinyağı ihracatımızdan, 2012 yılı rekor üretiminin değerlendirildiği 2013 yılında 436, 2014 yılında 226,5 milyon dolar gelir elde edilmiştir. 2014 ürününün değerlendirileceği 2015 yılı zeytin ve zeytinyağı ihracatında da önemli bir artış bekliyoruz. Hem üretim artışı hem dış piyasalardaki ürün azlığı bunu sağlayacaktır. Dünyanın en büyük zeytinyağı üreticileri İspanya ve İtalya'da rekoltede düşüş oldu. 2014/2015 sezonunda İspanya'da zeytinin çiçeklenme döneminde meydana gelen aşırı sıcaklıklar ve hastalık, İtalya'da ise zeytin sineği ve yaz döneminde meydana gelen aşırı yağışlar nedeniyle üretiminin düşük olması, üretimin arttığı Türkiye için avantaj yaratıyor."

 

-"Meyve veren zeytin ağacı sayısı artıyor"-

 

1995 yılında 81,4 milyon olan meyve veren zeytin ağacı sayısının 2000 yılında 89,2 milyona, 2005 yılında 96,6 milyona, 2007 yılında 100 milyonu aşarak 104,2 milyona çıktığını bildiren Bayraktar, meyve veren ağaç sayısının 2010 yılında 111,4 milyona, 2012 yılında 120,8 milyona, 2013 yılında 129 milyon 161 bine, 2014 yılında yüzde 8,9 artışla 140 milyon 712 bine çıktığını vurguladı. Bayraktar, 2008 yılında 45,5 milyon olan meyve vermeyen zeytin ağacı sayısının, 2014 yılında 28,3 milyona indiğine dikkati çekti.

Bayraktar, şunları kaydetti:

"2000 yılında 1,8 milyon ton olan zeytin üretimi, 2007 yılında 1 milyon 75 bin tona kadar geriledi. 2012 yılında 1 milyon 820 bin tonla rekor seviyeye ulaşan toplam zeytin üretimi, 2013 yılında 1 milyon 676 bin ton, 2014 yılında yüzde 5,5 artışla 1 milyon 768 bin ton oldu. 2012 yılında 480 bin ton olan sofralık zeytin üretimi 2013 yılında 390 bin tona indikten sonra 2014 yılında yüzde 12,3 artışla 438 bin tona yükseldi. 2012 yılında 1 milyon 340 bin ton olan yağlık zeytin üretimi, 2013 yılında 1 milyon 286 bin tona düştükten sonra 2014 yılında yüzde 3,4 artışla 1 milyon 330 bin tona çıktı. Yine 2012/2013 üretim sezonunda 201 bin tonla rekor seviyeye ulaşan zeytinyağı üretimi, 2013/2014 sezonunda 130 bin tona kadar geriledi. Zeytinyağı üretimi 2014 yılında yüzde 45,75 artışla 189 bin 481 tona yükseldi."

 

-"İç tüketim hala yetersiz"-

 

Zeytinde var yılı ve yok yılı arasındaki makasın kapanma düzeyine geldiğini, üretimin giderek arttığını belirten Bayraktar, "zeytinyağı tüketimimiz geçmiş yıllara nazaran artış göstermiş ve kişi başına 2 kilograma çıkmışsa da zeytinyağı üreticisi ülkeler arasında en az zeytinyağı tüketimi yine Türkiye'dedir. Nitekim kişi başına yıllık zeytinyağı tüketimi Yunanistan'da 24 litre, İtalya ve İspanya'da 14 litre, Tunus, Portekiz, Lübnan, Suriye'de ise 8 litre civarındadır. Görüldüğü üzere iç tüketim hala yetersizdir" dedi.

 

-"Dünya ikinciliği hedefi için kalıcı tedbirler alınmalı"-

 

Üretimde dünya ikinciliği hedefleri doğrultusunda, kalıcı tedbirlerin alınmasının sektörde istikrar açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Bu üretim dalından gereği gibi istifade edilebilmesi ve sektörün daha da ileriye gitmesi bakımından; fark ödemesi desteğine devam edilmeli, sofralık zeytine de prim verilmeli, tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalı, İhracatta yeni pazarlar bulunmalı, tanıtım ve pazarlama stratejilerinin geliştirilmesiyle hedef pazarlar değerlendirilmelidir. Sadece üretim artışına değil, pazarlama olanaklarına da odaklanılmalı, stok müessesesi oluşturulmalı, hangi amaçla olursa olsun zeytinliklerin tahrip edilmesi önlenmeli, zeytinlikler korunmalıdır."

17 Şubat 2015 Salı

Tarımda istihdam Kasım ayında 5,18 milyona indi…

Detay:


​-Tarımda istihdam Kasım ayında 5,18 milyona indi…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tarımsal faaliyetin azaldığı Kasım ayında bile tarım,

5 milyon 180 bin kişiye istihdam sağladı. İstihdamın 5'te 1'ini karşıladı"

-"Tarım, Kasım'da işsizliği kadınlarda 4,5, erkeklerde 1,2, toplamda 2 puan düşürdü"

-"Kasım'da tarım dışı işsizlik yüzde 12,7 iken, tarım dahil edildiğinde yüzde 10,7'e indi"

-"Çalışan erkeklerin yüzde 15,5'i, kadınların yüzde 30,7'si tarımda"

 

Ankara – 16.02.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda istihdamın Kasım ayında 5,18 milyona indiğini bildirerek, "Tarımsal faaliyetin azaldığı Kasım ayında bile tarım, 5 milyon 180 bin kişiye istihdam sağladı. İstihdamın 5'te 1'ini karşıladı" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014 Kasım ayında 25 milyon 874 bin olan istihdamın 13 milyon 453 bini hizmetler, 5 milyon 180 bini tarım, 5 milyon 273 bini sanayi, 1 milyon 967 bini inşaat sektörlerinde gerçekleşti.

Kasım ayında sanayinin istihdam rakamında tarımı geride bıraktığını 93 bin daha fazla istihdam sağladığını belirten Bayraktar, "tarım Türkiye'de önemli bir istihdam kapısı. Hala istihdamın yüzde 20'sini karşılıyor. İstihdamda hizmetlerin payı yüzde 52, sanayinin payı yüzde 20,4, inşaatın payı yüzde 7,6 düzeyinde bulunuyor" dedi.

 

-Tarım Kasım'da işsizliği 2 puan düşürdü-

 

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Kasım ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4,5 puan düşürerek yüzde 17,5'den yüzde 13'e, erkeklerde 1,2 puan düşürerek yüzde 10,9'dan yüzde 9,7'ye, toplamda işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 12,7'den yüzde 10,7'e indirdiğini bildirdi.

Bayraktar, tarımın işsizliği Mart ayında 1,9, Nisan'da 1,8, Mayıs'ta 1,9, Haziran'da 2, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında 2,2, Ekim ayında 2,1 puan azalttığını hatırlattı.

Şemsi Bayraktar, Kasım ayında tarımda çalışan sayısının, Ekim ayına göre 224 bin kişi azalarak 5 milyon 404 bin kişiden 5 milyon 180 bin kişiye indiğini belirtti.

TZOB Genel Başkanı, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını hasadın ardından azalmaya başladığını, Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini hatırlattı.

Bayraktar, Mart ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payının, Nisan ayında yüzde 21,3'e, Mayıs'ta yüzde 21,9'a, Haziran'da yüzde 22,3, Temmuz'da yüzde 22,4'e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1'e, Eylül ayında yüzde 21,5'e, Ekim ayında yüzde 20,7'ye, Kasım ayında ise yüzde 20'ye indiğini bildirdi.

Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti:

"Mevsim şartlarına rağmen tarım 5 milyon 180 bin kişiye istihdam sağlarken, bu rakam sanayide 5 milyon 273 bini ancak buluyor. Tarım, sanayiden, Kasım ayına rağmen 93 bin kişilik daha az istihdam sağlıyor. Kasım ayında tarımın 2 milyon 812 bin erkek, 2 milyon 368 bin kadına iş ve aş sağladığını, çalışan erkeklerin yüzde 15,5'i, çalışan kadınların yüzde 30,7'si tarımda istihdam ediliyor."

16 Şubat 2015 Pazartesi

Türkiye bal üretiminde sınır tanımıyor…

Detay:


​-Türkiye bal üretiminde sınır tanımıyor…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Bal üretimi, 2014 yılında yüzde 8,2 artışla ilk kez 100 bin ton sınırını geçerek 102 bin 486  tona ulaştı"

-"1994 yılında 54 bin 908 ton olan bal üretimi, 2014 yılına kadar yüzde 86,7 artışla 102 bin 486 tona yükseldi. Bu dönemde kovan sayısı yüzde 86,5 artışla 3,79 milyondan 7,06 milyon kovana çıktı"

-"Muğla bal üretimini 15 bin 282 tona çıkararak birinci oldu. 2013 yılının birincisi  Ordu, 15 bin 39 ton bal üretimiyle ikinci sırada yer aldı. Adana 9 bin 715  tonla üçüncü sırada"

-"Bal üretiminde Muğla, Ordu, Adana'yı 3 bin 447 tonla Aydın, 3 bin 39 tonla Sivas, 2  bin 884 tonla Mersin, 2 bin 877 tonla İzmir, 2 bin 711 tonla Antalya, 2 bin 638 tonla  Balıkesir,2 bin 26 tonla Siirt izledi"

-"Arıcılık, çok fazla sermayeye, tarım arazisine gerek duymadan yapılabilecek, genç çiftçilerle kadın çiftçilerimizin uğraşı alanı olabilecek, istihdam oluşturacak, kırsal kalkınmaya destek olacak bir sektör"

-"Arıcılıkta ihracatın artırılması için, girdi maliyetleri azaltılmalı, standart üretim yapılmalı, üretim kontrol edilmeli, yapılan üretimin ne olduğu, içeriği, kalıntı maddelerin olmadığı belirtilmeli, standartlara uygun ambalajlama yapılmalıdır"

 

Ankara – 15.02.2015- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'nin bal üretiminde sınır tanımadığını bildirerek, "Bal üretimi, 2014 yılında yüzde 8,2 artışla ilk kez 100 bin ton sınırını geçerek 102 bin 486 tona ulaştı. 2013 yılında üretim 94 bin 694 tondu" dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, arıcılığa çok uygun floralara sahip olan Türkiye'de bal üretimin hızla arttığını, bir bir eşikleri geçtiğine dikkati çekti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 1994 yılında 54 bin 908 ton olan bal üretiminin, 2014 yılına kadar yüzde 86,7 artışla 102 bin 486 tona yükseldiğini belirten Bayraktar, 1994-2014 döneminde kovan sayısının da yüzde 86,5 artışla 3 milyon 786 bin 588 kovandan 7 milyon 60 bin 973 kovana çıktığını vurguladı. 2014'de kovanların yüzde 97,3'nün yeni, yüzde 2,7'sinin eski tip olduğunu bildiren Bayraktar, eski tip kovan sayısının 193 bin 442, yeni tip kovan sayısının 6 milyon 867 bin 531'e ulaştığını belirtti.

 

-İlk 5, Muğla, Ordu, Adana, Aydın ve Sivas'tan oluştu-

 

Bayraktar, şunları kaydetti:

"Muğla bal üretimini 15 bin 282 tona çıkararak birinci oldu. 2013 yılının birincisi Ordu, 15 bin 39 ton bal üretimiyle ikinci sırada yer aldı. Adana, 9 bin 715 tonla üçüncü oldu. Muğla ve Ordu toplam bal üretiminin yüzde 29,6'sını karşıladı. Bu illere Adana'nın da eklenmesiyle üç ilin payı yüzde 39,1'i buluyor. Bal üretiminde Muğla, Ordu, Adana'yı 3 bin 447 tonla Aydın, 3 bin 39 tonla Sivas, 2 bin 884 tonla Mersin, 2 bin 877 tonla İzmir, 2 bin 711 tonla Antalya, 2 bin 638 tonla Balıkesir, 2 bin 26 tonla Siirt izledi.

Bal üretimi, Van'da 1982, Diyarbakır'da 1619, Bitlis'te 1429, Şanlıurfa'da 1400, Bingöl'de 1288, Denizli'de 1264, Kars'ta 1260, Giresun'da 1253, Erzurum'da 1244, Çanakkale'de 1240, Hakkari'de 1132, Trabzon'da 1007, Erzincan'da 1007 ton.

2014'de Samsun'da 975, Gümüşhane'de 954, Konya'da 921, Osmaniye'de 916, Manisa'da 910, Artvin'de 850, Hatay'da 836, Afyonkarahisar'da 813, Çankırı'da 799, Malatya'da 795, Bursa'da 748, İstanbul'da 722, Kahramanmaraş'ta 719, Rize'de 692, Edirne'de 687, Sakarya'da 663, Ankara'da 654, Tunceli'de 641, Muş'ta 638, Kırklareli'de 632, Burdur'da 600, Tekirdağ'da 572, Elazığ'da 519, Kocaeli'nde 503,Tokat'ta 502 ton bal üretildi.

 

-Son iki Kırşehir ve Kilis-

 

Üretim, Kayseri'de 491, Niğde'de 488, Adıyaman'da 473, Düzce'de 470, Kastamonu'da 450, Yalova'da 361, Karaman'da 351, Çorum'da 341, Bayburt'ta 319, Isparta'da 288, Batman'da 262, Sinop'ta 256, Aksaray'da 254, Yozgat'ta 240, Karabük'te 239, Iğdır'da 225, Bolu'da 221, Kütahya'da 215, Amasya'da 209, Ardahan'da 203, Mardin'de 182, Şırnak'ta 181, Bilecik'te 179, Zonguldak'ta 172, Gaziantep'te 160, Bartın'da 159, Kırıkkale'de 138, Uşak'ta 122, Nevşehir'de 116, Ağrı'da 114, Eskişehir'de 113 tonda kaldı. Bal üretiminde son iki sırayı ise 85 tonla Kırşehir ve 14 tonla Kilis aldı."

 

-"Türkiye arıcılığa çok uygun"-

 

Özellikle Türkiye'nin bol çiçekli geniş mera alanları ve akasya, kestane, ıhlamur gibi nektarlı çiçek açan ormanlarının arıcılığa çok uygun olduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

"Arıcılık çok fazla sermayeye, tarım arazisine gerek duymadan yapılabilecek, genç çiftçilerle kadın çiftçilerimizin uğraşı alanı olabilecek, istihdam oluşturacak, kırsal kalkınmaya destek olacak bir sektör. Ülkemizde kıyılardan iç bölgelere doğru farklı yükseltilerin olması, bitkilerin farklı tarihlerde çiçeklenmesine neden olmakta, bu durum bitkilerin farklı bölgelerde yılın değişik dönemlerinde arılar için her an nektar kaynağının bulunabilirliğini sağlamaktadır.

Aslında ülkemizde arıcılık; topoğrafik yapısı, farklı iklimler ve tarım bölgelerine sahip olunması, sanayi ve yerleşim yerlerinden uzak büyük alanların varlığı, kimyasal ilaç ve gübre kullanımının olmadığı işlenmeyen tarım alanlarının, mera ve çayırlıkların fazla, sabit ve gezginci arıcılığa elverişli olması nedeniyle tarım arazisi olmayanların hatta kadın çiftçilerimizin de rahatlıkla yapabileceği tarımsal faaliyettir. Bu özellikleri ile ülkemiz, kendi coğrafyasındaki diğer ülkelere göre arıcılıkta avantajlı ülkelerden biridir. Ülkemizde çoğunlukla gezginci olarak yapılan arıcılıkta, arıcılarımızın büyük bir kısmı arılarını Akdeniz ve Ege bölgelerinde kışlatmakta, ilkbaharda Mayıs ayında İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya götürmektedirler. Arıcılarımızın bir kısım çiçek balı için Sivas, Erzurum, Muş, Bingöl ve Bitlis'e, ayçiçeği balı için Trakya ve Ege bölgelerine gitmektedirler. Ülkemizde çiçek balının yanı sıra, büyük miktarlarda çam balı üretimi de yapılmaktadır."

 

-Yapılması gerekenler-

 

Üreticilerin arıcılıktaki girdi maliyetleri ve pazarlamadaki zorluklar yüzünden ürettikleri balı değeri fiyattan satamadıklarının altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

"Polen, arı sütü, arı zehiri gibi diğer arıcılık ürünleri ise talep olmadığı için arıcılarımız tarafından yeterince üretilmemektedir. Bu nedenle diğer ürünler için pazarlar araştırmalı, sadece bal üretimiyle sınırlı kalınmamalıdır. Baldaki kaçakçılık önlenmelidir. Yine bal üreticilerimizin sahte bal üreticilerine karşı korunması şarttır. Sektörün daha fazla desteklenmesi gerekir.

Arıcılıkta ihracatın artırılması için, girdi maliyetleri azaltılmalı, standart üretim yapılmalı, üretim kontrol edilmeli, yapılan üretimin ne olduğu, içeriği, kalıntı maddelerin olmadığı belirtilmeli, standartlara uygun ambalajlama yapılmalıdır."

11 Şubat 2015 Çarşamba

TZOB’dan okul sütü programına destek…

Detay:

​-TZOB'dan okul sütü programına destek…

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Sağlıklı beslenme açısından çok önemli olan okul sütü programını sonuna kadar destekliyoruz"

-"Düzenli süt tüketimi alışkanlığı, çocuklara küçük yaşta iken kazandırılması gerekir"

-"Böylesine düşük kişi başına içme sütü tüketimi, süt üretimi planlandığı gibi yakın zamanda 25 milyon tona çıkarsa sıkıntı yaşatacaktır"

-"Sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, bu programın kesintisiz devam ettirilmesi ve üretim durumuna göre, peynir, yoğurt gibi süt ürünleri, bal ve fındık, kayısı, kuru üzüm, elma, turunçgil gibi çeşitli gıdalarla takviye edilmesi gerektiğine inanıyoruz" 

-"Bu yıl, okul sütü programıyla birlikte kuru üzüm dağıtılması kararını da doğru buluyor, destekliyoruz"


Ankara – 08.02.2015 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sağlıklı beslenme açısından çok önemli olan okul sütü programını sonuna kadar desteklediklerini bildirdi.
Bayraktar, okul sütü programı konusunda yaptığı açıklamada, geleceğin fiziksel ve zihinsel açıdan sağlıklı toplumunu oluşturması gereken çocukların sağlıklı ve iyi beslenmesinin bir mecburiyet olduğunu belirtti. "Sağlıklı beslenme sağlıklı çocukluk, sağlıklı çocukluk da sağlıklı yetişkinlik ve sağlıklı nesiller" demek olduğunu vurgulayan Bayraktar, düzenli süt tüketimi alışkanlığının, çocuklara küçük yaşta iken kazandırılması gerektiğine dikkati çekti.

-İçme sütü tüketimi yetersiz-

Okul sütü programlarının içme sütü alışkanlığı kazandırılarak sağlıklı nesiller yetiştirmek yanında, aynı zamanda süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanıldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
"Süt beslenme açısından çok önemli. Hayvansal protein ihtiyacının yüzde 45'i süt ve süt ürünlerinden sağlanıyor. 2013 yılında topla süt üretimimiz 18,2 milyon tonu aşsa da ülkemizde içme sütü tüketimimiz yetersiz. Sütü daha çok, peynir, yoğurt, ayran gibi süt ürünleri şeklinde tüketiyoruz. Kişi başına yıllık içme sütü tüketimi, Finlandiya'da 130 kilogramı, Estonya'da 115 kilogramı, Avustralya'da 110 kilogramı, İngiltere'de 105 kilogramı geçmektedir. Ülkemizde 2013 yılı verilerine göre kişi başına içme sütü tüketimi 37,3 kilogram düzeyindedir. Böylesine düşük kişi başına içme sütü tüketimi, süt üretimi planlandığı gibi yakın zamanda 25 milyon tona çıkarsa sıkıntı yaşatacaktır.
Bu nedenle Hükümetimizin son üç yıldır uygulamış olduğu tüm dünyada talep artırıcı politikalardan biri olarak kabul edilen okul çağındaki çocuklarımıza 200 mililitre uzun ömürlü süt dağıtımı, eleştirilere ve tartışmalara rağmen başarılı bir şekilde yürütülmüştür. TZOB olarak, uygulama dönemlerinde de belirttiğimiz üzere, sağlıklı beslenme açısından çok önemli olan okul sütü programını sonuna kadar destekliyoruz. Bu programı önemsiyoruz."

-Haftada 3 gün 200'er milimetre süt-

2014-2015 dönemi okul sütü ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı'nın 22 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazete'de, uygulama esaslarının belirlendiği tebliğin ise 10 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
"Çıkarılan mevzuata göre, program kapsamında, 2014-2015 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, özel okullar dahil, 30 bin 885 okulda, velilerinden izin alınmış toplam 6,3 milyon anaokulu, uygulama sınıfı ve ilkokul öğrencisine, pazartesi, çarşamba ve cuma günlerinde, haftada 3 gün 200'er mililitre uzun ömürlü (UHT) içme sütü dağıtılacak.
Özel öğretim kurumları, programa eşdeğer süt veya süt ürünü tüketilmesini sağlamaları halinde, velinin görüşü esas alınarak kurum yönetiminin kararı doğrultusunda programın kapsamı dışında tutulabilecek.
Okul sütü programları; sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal, tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağlıyor.
Bu nedenle, sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, bu programın kesintisiz devam ettirilmesi ve üretim durumuna göre, peynir, yoğurt gibi süt ürünleri, bal ve fındık, kayısı, kuru üzüm, elma, turunçgil gibi çeşitli gıdalarla takviye edilmesi gerektiğine inanıyoruz."

-Kuru üzüm de dağıtılacak-

Bayraktar, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun okullarda kuru üzüm de dağıtılacağını açıkladığına dikkati çekerek, "bu yıl, okul sütü programıyla birlikte kuru üzüm dağıtılması kararını da doğru buluyor, destekliyoruz" dedi.
Açıklamasında, programı yürütenlere ve destek sağlayan herkese teşekkür eden Bayraktar, okul sütü uygulamasının uzun yıllar kararlılıkla devam ettirilmesini temenni ettiklerini vurguladı.