2 Ekim 2013 Çarşamba

Tarım ve gıdadan dış ticarete büyük katkı

Detay:


-Tarım ve gıdadan dış ticarete büyük katkı

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:“Tarım ve gıdanın Ağustos ayı ihracatı, yüzde 4,89 artışla 1 milyar 93 milyon, 8 aylık ihracatı ise yüzde 10,85 artışla 10,5 milyar doları geçti”

-“Genel ihracatın Ağustos ayında yüzde 12,9, Ocak-Ağustos döneminde yüzde 0,5 azalmasına karşın, tarım ve gıdanın

ihracat artışı sağlaması, üretimini sürdürerek ihracatı olanaklı kılan çiftçimizin başarısıdır”

-“8 aylık dönemde ithalat 7,5 milyar dolarda kalırken, dış ticaret fazlası 3 milyar dolara dayandı”

-“Ağustos ayı itibarıyla 12 aylık rakamlara bakıldığında, 16 milyar 281 milyon 442 bin dolarlık ihracat, 11 milyar 143 milyon 101 bin dolar ithalat yapıldı. Dış ticaret fazlası 5 milyar 138 milyon 340 bin doları buldu”

-“İçinde bulunduğumuz Karadeniz, Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında, en büyük

ihracat potansiyeli Türk tarımında bulunmaktadır. Bu bölgelerde yer alan 40’ın üzerindeki ülkeden hiçbiri Türk tarımıyla

yarışabilecek potansiyelde değildir”

-“Sektörün sorunları çözülürse, şimdi dile getirdiğimiz 16 milyar dolarlık ihracat en az 3’e katlanır” 

Ankara – 01.10.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdada ihracatın arttığını bildirerek, “tarım ve gıdanın Ağustos ayı ihracatı yüzde 4,89 artışla 1 milyar 93 milyon, 8 aylık ihracatı ise yüzde 10,85 artışla 10,5 milyar doları geçti” dedi.

Bayraktar, genel ihracatın Ağustos ayında yüzde 12,9, Ocak-Ağustos döneminde yüzde 0,5 azalmasına karşın, tarım ve gıdanın ihracat artışı sağlamasının, üretimini sürdürerek ihracatı olanaklı kılan çiftçinin başarısı olduğunu belirtti.

Şemsi Bayraktar, Ocak-Ağustos dönemini kapsayan 8 aylık sürede ithalatın 7,5 milyar dolarda kalırken, dış ticaret fazlasının 3 milyar dolara dayandığını vurguladı. 

-Genel dış ticarette açık artıyor, tarım ve gıdada fazla artıyor-

 Bayraktar, yaptığı açıklamada, genel ithalatın Ağustos ayında yüzde 3,4 azaldığını, Ocak-Ağustos döneminde yüzde 6,3 arttığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ocak-Ağustos döneminde genel dış ticaret açığı yüzde 18,3, Ağustos ayı dış ticaret açığı ise yüzde 17 arttı. Tarım ve gıda, dış ticaret açığı vermek bir yana dış ticaret fazlası ve veriyor ve bu miktar giderek artırıyor. Gıda ve tarım, Ağustos ayında 301 milyon 862 bin, Ocak-Ağustos döneminde 2 milyar 998 milyon 909 bin dolar,  Ağustos ayı itibarıyla 12 aylık dönemde ise 5 milyar 138 milyon 340 bin dolar dış ticaret fazlası vermiş durumda.

Tarım ve gıdada, 2012 yılı Ağustos ayında 1 milyar 42 milyon 580 bin dolar olan ihracat, bu yılın Ağustos ayında 1 milyar 93 milyon 525 bin dolara yükseldi. Artış oranı yüzde 4,89 oldu. Ocak-Ağustos dönemleri itibarıyla 2012 yılında 9 milyar 498 milyon 618 bin dolar olan ihracat, bu yılın aynı döneminde yüzde 10,85 artışla 10 milyar 529 milyon 54 bin dolara yükseldi.

2012 yılının Ağustos ayında 719 milyon 338 bin dolar olan ithalat, bu yıl yüzde 10,05 artışla 791 milyon 663 bin dolara, 8 aylık dönemde 7 milyar 121 milyon 11 bin dolar olan ithalat ise yüzde 5,75 artışla 7 milyar 530 milyon 145 bin dolara ulaştı.”

Bayraktar, tarım ve gıdada, Ağustos ayı itibarıyla 12 aylık rakamlara bakıldığında, 16 milyar 281 milyon 442 bin dolarlık ihracat, 11 milyar 143 milyon 101 bin dolar ithalat yapıldığını vurgulayarak, “2012 yılında 15 milyar 251 milyon 6 bin dolarlık ihracat, 10 milyar 733 milyon 968 bin dolarlık ithalat yapılmıştı. Dış ticaret fazlası 4 milyar 517 milyon 38 bin dolar olmuştu. Bu yıl, Ağustos ayı itibarıyla 12 aylık dış ticaret fazlası 5 milyar 138 milyon 340 bin doları buldu” dedi.

 -“5 milyar doların üzerinde fazlasıyla ekonomiye katkı veriyoruz”-

 Kronik bir şekilde dış ticaret açığı veren ülkemizde 5 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlasıyla ekonomiye katkı verdiklerini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Çiftçimiz üretiyor. 16 milyar doların üzerinde ihracat yapılmasını, 5 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası verilmesini olanaklı kılıyor.

Sektörün sorunları çözülürse şimdi dile getirdiğimiz 16 milyar dolarlık ihracat en az 3’e katlanır. Türk tarımının bu potansiyeli vardır. İçinde bulunduğumuz Karadeniz, Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında, en büyük ihracat potansiyeli Türk tarımında bulunmaktadır. Bu bölgelerde yer alan 40’ın üzerindeki ülkeden hiçbiri Türk tarımıyla yarışabilecek potansiyelde değildir. Yeter ki bu potansiyeli kullanabilelim.”

 -Ağaç mamulleri ve orman ürünleri dahil Ocak-Ağustos ihracatı-

 Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Ağustos ayında ağaç mamulleri ve orman ürünleri dahil tarımda ihracatın yüzde 5,2 artışla 1 milyar 344 milyon 227 bin dolardan 1 milyar 414 milyon 702 bin dolara yükseldiğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

“Ocak-Ağustos dönemi ihracatı, yüzde 10,5 artışla, 11 milyar 999 milyon 841 bin dolardan 13 milyar 254 milyon 67 bin dolara çıktı. Ağustos ayı itibarıyla son bir yıllık ihracat ise yüzde 8,4 artışla 18 milyar 808 milyon 982 bin dolardan 20 milyar 382 milyon 751 bin dolara yükseldi.”

 Tarım ve gıdada 2013 yılı ihracat, ithalat, dış ticaret fazlası rakamları şöyle:

 

 

Tarım ve Gıda (Bin Dolar)

2013 Ağustos İhracatı

1 093 525

2013 Ağustos İthalatı

791 663

2013 Ağustos Dış Ticaret Fazlası

301 862

2013 Ocak-Ağustos İhracatı

10 529 054

2013 Ocak-Ağustos İthalatı

7 530 145

2013 Ocak-Ağustos Dış Ticaret Fazlası

2 998 909

2012 Eylül-2013 Ağustos İhracatı

16 281 442

2012 Eylül-2013 Ağustos İthalatı

11 143 101

2013 Ağustos İtibarıyla 12 Aylık Dış Ticaret Fazlası

5 138 340

            Kaynak: TÜİK

 

Tarım ve gıdada 2012 yılı ihracat, ithalat, dış ticaret fazlası rakamları şöyle:

 

 

Tarım ve Gıda (Bin Dolar)

2012 Ağustos İhracatı

1 042 580

2012 Ağustos İthalatı

719 338

2012 Ağustos Dış Ticaret Fazlası

323 242

2012 Ocak-Ağustos İhracatı

9 498 618

2012 Ocak-Ağustos İthalatı

7 121 011

2012 Ocak-Ağustos Dış Ticaret Fazlası

2 377 607

2012 İhracatı

15 251 006

2012 İthalatı

10 733 968

2012 Yıllık Dış Ticaret Fazlası

4 517 038

Kaynak: TÜİK              

30 Eylül 2013 Pazartesi

TMO Mısır alımlarını Hızlandırdı

Detay:

-Mısır alımları..

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “TMO’nun fazla mesai yaparak mısır alımlarını hızlandırması sevindiricidir”

-“TMO, banka kartı olan üreticilere paralarını 7 gün içinde ödüyor”

-“Üretici elindeki ürününü düşük fiyatla satmasın, TMO’ya teslim etsin”

-“Mısırda, TMO yüzde 28 nem oranına kadar ürün alıyor. Üreticimiz mısırını kurutarak TMO’ya getirmesi gerekir”

-“TMO’nun alımı, bugün itibarıyla 900 bin tonu geçmiştir”

 Ankara – 30.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) alım noktalarını artırdığını, alım yoğunluğuna göre, 2 vardiyayı 3 vardiyaya çıkardığını belirterek, “TMO’nun fazla mesai yaparak mısır alımlarını hızlandırması sevindiricidir” dedi.

Bayraktar, banka kartı olan üreticilere paralarının 7 gün içinde ödediğini belirtti.

Şemsi Bayraktar, 2013 yılı hasat dönemine Eylül ayı başlangıcı itibarıyla Akdeniz Bölgesi’nde başlandığını, halen Akdeniz ve Ege’de devam ettiğini,  diğer bölgelerde de hasada yavaş yavaş başlandığını belirtti.

Bayraktar, şunları kaydetti:

“Görüyoruz ki TMO fazla mesai de yaparak alımları hızlandırmıştır. Fiyat düşüşünün önüne geçmek adına TMO’nun satış fiyatını 16 Eylül 2013 tarihinde 2014 Ocak ayından itibaren tonu 735 lira olarak açıklaması da yerinde bir karar olmuştur. Bu açıklamanın, önümüzdeki aylarda piyasada üretici fiyatlarını artıracağını tahmin ediyoruz. Mısır alımı yapan yem üreticileri ve tüccarın, yüksek satış fiyatlarıyla alım yerine hasat döneminde üreticinin ürününü değerinde almaları hem üretici hem de kendileri için faydalı olacaktır.

TMO, 26 Eylül 2013 tarihi itibarıyla toplam üretimin yüzde 16,6’sına denk gelen 823 bin 340 ton alım yaparak çiftçiden gelen ürünün tamamını almıştır. Rakam bugün itibarıyla 900 bin tonu geçmiştir. Henüz hasat döneminin ilk ayında TMO’nun piyasada düşen fiyatlar karşısında üreticiyi mağdur etmeden bu kadar ürün alması memnuniyet vericidir.”

Bayraktar, TMO’nun hasadın yoğunlaştığı bu günlerde fazla mesai yaparak çiftçiyi bekletmeden mısır alımına devam etmesinin, üreticilerin randevularını kısa zamanda vererek üreticiyi tüccarın insafına bırakmamasının yerinde bir karar olduğunu bildirdi.

 -“Üretici elindeki ürünü düşük fiyatla satmasın”-

 Üreticilerin elindeki ürününü düşük fiyatla satmamaları ve TMO’ya teslim etmelerinin piyasa fiyatlarının da artmasına etki edeceğini belirten Bayraktar, “Üreticilerimiz de özellikle hasadın yoğunlaştığı bu günlerde ürünlerini bekletebildikleri kadar bekletmelidir. Kısa bir zamanda piyasaya yoğun şekilde ürün girmesi fiyatların gerilemesine neden olmaktadır”dedi.

Mısırda nem oranı arttıkça fiyatın fazlaca düştüğünü, TMO’nun yüzde 28 nem oranına kadar ürün aldığını bildiren Bayraktar, bundan dolayı üreticilerin mısırını kurutarak TMO’ya getirmeleri gerektiğini belirtti.

Bayraktar, Türkiye’de mısırın yaklaşık yüzde 31,5’inin Akdeniz Bölgesinde, yüzde 27,5’inin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, yüzde 13’ünün Ege Bölgesi, yüzde 12’sinin de Marmara Bölgesinde üretildiğini vurguladı.                 

29 Eylül 2013 Pazar

TARIMDA ŞAMPİYONLUK BATI AKDENİZ'E GEÇTİ...

Detay:

-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
-“Antalya, Isparta ve Burdur’dan oluşan Batı Akdeniz bölgesi, 
2010 yılındaki 4 milyar 971 milyon dolarlık tarımda gayri safi
katma değerle birinci olurken, 2008’in şampiyonu Manisa, 
Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak’tan oluşan Zafer bölgesi 4 milyar 
732 milyon dolarla ikinci sıraya indi”
-“Bölgeler içinde, sıralamada, Güney Marmara’nın 7., 
İpekyolu’nun 20., Batı Karadeniz’in 25. ve İstanbul’un 26’ıncı 
sıradaki yeri değişmedi”
-“Sıralamada, Çukurova ikincilikten üçüncülüğe, Orta Karadeniz
4’üncülükten 5’inciliğe, Mevlana 6’ıncılıktan 8’inciliğe, Doğu 
Akdeniz 8’incilikten 10’unculuğa, Bursa-Eskişehir-Bilecik 
12’incilikten 13’üncülüğe, Trakya 14’üncülükten 16’ıncılığa, 
Ankara 17’incilikten 18’inciliğe, Fırat 19’unculuktan 22’inciliğe, 
Kuzey Anadolu 21’incilikten 23’üncülüğe, Kuzeydoğu Anadolu
23’üncülükten 24’üncülüğe geriledi”
-“Bölgeler sıralamasında en büyük gerileme 9’unculuktan 
15’inciliğe düşen Doğu Karadeniz’de görüldü. Bölgenin ülke 
tarımındaki payı yüzde 4,5’den yüzde 3,65’e indi”
-“Sıralamada, en fazla basamak atlayan bölgeler Şanlıurfa ve 
Diyarbakır’dan oluşan Karacadağ ile Mardin, Batman, Şırnak ve
Siirt’ten oluşan Dicle bölgelerinde görüldü”
-“2008’e göre 9 basamak atlayan Karacadağ, 15’incilikten 6’ıncılığa,
5 basamak atlayan Dicle 24’üncülükten 19’unculuğa çıktı”
-“Güney Ege, 5’incilikten 4’üncülüğe, İzmir 13’üncülükten 
11’inciliğe, Ahiler 15’incilikten 12’inciliğe, Orta Anadolu 
16’ıncılıktan 14’üncülüğe, Doğu Anadolu 18’incilikten 17’inciliğe, 
Serhat 22’incilikten 21’inciliğe yükseldi”  

Ankara -  29.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda şampiyonluğun Zafer bölgesinden Batı Akdeniz bölgesine geçtiğini bildirerek, “Antalya, Isparta ve Burdur’dan oluşan Batı Akdeniz bölgesi, 2010 yılındaki 4 milyar 971 milyon dolarlık tarımda gayri safi katma değerle birinci olurken, 2008’in şampiyonu Manisa, Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak’tan oluşan Zafer bölgesi 4 milyar 732 milyon dolarla ikinci sıraya indi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, bölgesel gayri safi katma değerde son verilere göre, 2008-2010 döneminde Batı Akdeniz bölgesinin ülke tarımsal gayri safi katma değerinden aldığı payın yüzde 6,56’dan yüzde 8,05’e çıktığını, Zafer bölgesinin payının ise yüzde 8,48’den yüzde 7,66’ya indiğini belirtti. 
İkinci sıradaki Adana ve Mersin’den oluşan Çukurova bölgesinin payının yüzde 7,28’den yüzde 6,85’e düştüğünü ve sıralamadaki yerinin üçüncülüğe gerilediğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bölgeler içinde, sıralamada, Balıkesir ve Çanakkale’den oluşan Güney Marmara’nın 7., Gaziantep, Adıyaman ve Kilis’ten oluşan İpekyolu’nun 20., Zonguldak, Karabük ve Bartın’dan oluşan Batı Karadeniz’in 25. ve İstanbul’un 26’ıncı sıradaki yeri değişmedi. Sıralamada, Çukurova ikincilikten üçüncülüğe, Samsun, Tokat, Çorum ve Amasya’dan meydana gelen Orta Karadeniz 4’üncülükten 5’inciliğe, Konya ve Karaman’dan oluşan Mevlana 6’ıncılıktan 8’inciliğe, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’den oluşan Doğu Akdeniz 8’incilikten 10’unculuğa, Bursa-Eskişehir-Bilecik 12’incilikten 13’üncülüğe, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’den oluşan Trakya 14’üncülükten 16’ıncılığa, Ankara 17’incilikten 18’inciliğe, Malatya, Elazığ, Bingöl ve Tunceli’den oluşan Fırat 19’unculuktan 22’inciliğe, Kastamonu, Çankırı ve Sinop’tan oluşan Kuzey Anadolu 21’incilikten 23’üncülüğe, Erzurum, Erzincan ve Bayburt’tan meydana gelen Kuzeydoğu Anadolu 23’üncülükten 24’üncülüğe geriledi. Bölgeler sıralamasında en büyük gerileme 9’unculuktan 15’inciliğe düşen Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane’den oluşan Doğu Karadeniz’de görüldü. Bölgenin ülke tarımındaki payı yüzde 4,5’den yüzde 3,65’e indi.”

Sıralamada üstte tırmanan bölgeler

Sıralamada, en fazla basamak atlayan bölgelerin Şanlıurfa ve Diyarbakır’dan oluşan Karacadağ ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’ten oluşan Dicle bölgelerinde görüldüğünü belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“2008’e göre 9 basamak atlayan Karacadağ, 15’incilikten 6’ıncılığa, 5 basamak atlayan Dicle 24’üncülükten 19’unculuğa çıktı. Aydın, Denizli ve Muğla’dan meydana gelen Güney Ege, 5’incilikten 4’üncülüğe, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova’dan oluşan Doğu Marmara 10’unculuktan 9’unculuğa, İzmir 13’üncülükten 11’inciliğe, Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir’den oluşan Ahiler bölgesi 15’incilikten 12’inciliğe, Kayseri, Sivas ve Yozgat’tan meydana gelen Orta Anadolu 16’ıncılıktan 14’üncülüğe, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’den oluşan Doğu Anadolu 18’incilikten 17’inciliğe, Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan’dan oluşan Serhat 22’incilikten 21’inciliğe yükseldi.”

Ülke tarımında payını artıran bölgeler

Ülke tarımındaki payları açısından bakıldığında, 2008-2010 döneminde, Batı Akdeniz’in payının yüzde 6,56’dan yüzde 8,05’e, Güney Ege’nin payının yüzde 6,15’den yüzde 6,30’a, Karacadağ’ın payının yüzde 4,30’dan yüzde 5,40’a yükseldiğini bildiren Bayraktar, Doğu Marmara’nın payının yüzde 4,43’den yüzde 4,52’ye, İzmir’in payının yüzde 3,74’den yüzde 4’e, Ahiler bölgesinin payının yüzde 3,50’den yüzde 3,85’e,Orta Anadolu’nun payının yüzde 3,47’den yüzde 3,75’e ulaştığını belirtti. Bayraktar, bu dönemde, Doğu Anadolu’nun payının yüzde 2,56’dan yüzde 2,80’e, Ankara’nın payının yüzde 2,59’dan yüzde 2,67’ye, Dicle’nin payının yüzde 1,71’den yüzde 2,63’e, İpekyolu’nun payının yüzde 1,94’den yüzde 2,27’ye, Serhat’ın payının yüzde 1,79’dan yüzde 1,98’e, Kuzey Doğu Anadolu’nun payının yüzde 1,75’den yüzde 1,79’a çıktığını kaydetti.

Ülke tarımında payı azalan bölgeler

Bu dönemde, Zafer bölgesinin payının yüzde 8,48’den yüzde 7,66’ya, Çukurova’nın payı yüzde 7,28’den yüzde 6,85’e, Orta Karadeniz’in payı yüzde 6,21’den yüzde 5,70’e, Güney Marmara’nın payı yüzde 5,12’den yüzde 5,02’ye gerilediğini bildiren Bayraktar, “Mevlana bölgesinin payı yüzde 5,61’den yüzde 4,75’e, Doğu Akdeniz’in payı yüzde 4,70’den yüzde 4,31’e, Bursa, Eskişehir, Bilecik’in payı yüzde 4,28’den yüzde 3,80’e, Doğu Karadeniz’in payı yüzde 4,50’den yüzde 3,65’e, Trakya’nın payı yüzde 3,71’den yüzde 3,15’e, Fırat bölgesinin payı yüzde 2,16’dan yüzde 1,98’e, Kuzey Anadolu’nun payı yüzde 1,90’dan yüzde 1,80’e indi” dedi.

-Batı Akdeniz 4,97 milyar dolarla birinci, İstanbul 344 milyon 
dolarla sonuncu-

Dolar bazında tarımsal gayri safi katma değerin 2010 yılında, Batı Akdeniz’de 4 milyar 971 milyon, Zafer bölgesinde 4 milyar 732 milyon, Çukurova’da 4 milyar 227 milyon, Güney Ege’de 3 milyar 887 milyon, Orta Karadeniz’de 3 milyar 520 milyon, Karacadağ’da 3 milyar 331 milyon, Güney Marmara’da 3 milyar 98 milyon dolara ulaştığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“2010 yılında, Mevla bölgesinde 2 milyar 932 milyon, Doğu Marmara’da 2 milyar 790 milyon, Doğu Akdeniz’de 2 milyar 662 milyon, İzmir’de 2 milyar 472 milyon, Ahiler bölgesinde 2 milyar 379 milyon, Bursa, Eskişehir, Bilecik bölgesinde 2 milyar 349 milyon, Orta Anadolu’da 2 milyar 314 milyon, Doğu Karadeniz’de 2 milyar 256 milyon, Trakya’da 1 milyar 943 milyon, Doğu Anadolu’da 1 milyar 728 milyon, Ankara’da 1 milyar 648 milyon, Dicle bölgesinde 1 milyar 621 milyon, İpekyolu bölgesinde 1 milyar 400 milyon, Serhat bölgesinde 1 milyar 225 milyon, Fırat bölgesinde 1 milyar 222 milyon, Kuzey Anadolu’da 1 milyar 110 milyon, Kuzeydoğu Anadolu’da 1 milyar 108 milyon, Batı Karadeniz’de 478 milyon, İstanbul’da 344 milyon dolarlık tarımsal gayri safi katma değer üretildi.”  

-Kişi başına tarımsal katma değer İstanbul’da 26, 
Güney Marmara’da 1901 dolar-

Bayraktar, kişi başına tarımsal gayri safi katma değerin en az 26 dolarla İstanbul’da, en fazla 1901 dolarla Güney Marmara’da elde edildiğini belirterek, “Güney Marmara’yı 1884 dolarla Batı Akdeniz, 1592 dolarla Zafer, 1585 dolarla Ahiler, 1491 dolarla Kuzey Anadolu, 1427 dolarla Güney Ege, 1312 dolarla Mevlana, 1285 dolarla Orta Karadeniz, 1281 dolarla Trakya, 1137 dolarla Çukurova, 1080 dolarla Serhat, 1054 dolarla Karacadağ, 1040 dolarla Kuzeydoğu Anadolu izliyor” dedi.
Şemsi Bayraktar, bu bölgeleri, 989 dolarla Orta Anadolu, 895 dolarla Doğu Karadeniz, 893 dolarla Doğu Akdeniz, 867 dolarla Doğu Marmara, 857 dolarla Doğu Anadolu, 820 dolarla Dicle, 751 dolarla Fırat, 661 dolarla Bursa-Eskişehir-Bilecik, 632 dolarla İzmir, 586 dolarla İpekyolu, 464 dolarla Batı Karadeniz, 350 dolarla Ankara’nın takip ettiğini bildirdi.

Tarımın payı İstanbul’da yüzde 0,2, Serhat bölgesinde yüzde 26,63

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarımın bölge katma değerinden aldığı payın Serhat bölgesinde yüzde 26,63, Karacadağ bölgesinde yüzde 25,31, Ahiler bölgesinde yüzde 23,76, Doğu Anadolu istatistiki bölgesinde yüzde 23,08, Kuzey Anadolu bölgesinde yüzde 22,56, Güney Marmara bölgesinde yüzde 21,97 iken, Doğu Marmara bölgesinde yüzde 7,15’e, İzmir bölgesinde yüzde 5,86’ya, Batı Karadeniz bölgesinde yüzde 5,83’e, Bursa-Eskişehir-Bilecik’te yüzde 5,74’e, Ankara bölgesinde yüzde 2,92’ye, İstanbul bölgesinde ise yüzde 0,2’ye kadar indiğini belirtti.
28 Eylül 2013 Cumartesi

Yumurta ve tavuk eti üretimi Temmuz ayında arttı

Detay:



-Yumurta ve tavuk eti üretimi Temmuz ayında arttı

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Temmuz ayında, geçen yılın aynı ayına göre, tavuk

eti üretimi yüzde 8,9, tavuk yumurtası üretimi yüzde 0,7

artarken, sanayiye aktarılan süt miktarı yüzde 2,8 geriledi”

-“Kanatlı sektörü, yıllık 15 milyar 895 milyon tavuk

yumurtası, 1 milyon 744 bin ton tavuk eti üretimini

aştı”

-“Kanatlı sektörü ülkemizin yüz akı sektörlerinden biri.

En modern teknolojiyi kullanıyor. Sorunları halledilirse

geleceği parlak sektörlerden biri olacağı aşikar”

-“Sanayiye geçen yılın aynı ayına göre 19 bin 628 ton

azalarak 675 bin 451 tona indi. Son bir yıllık miktar

7 milyon 853 bin 211 ton oldu”

Ankara – 12.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Temmuz ayında, geçen yılın aynı ayına göre, tavuk eti üretimi yüzde 8,9, tavuk yumurtası üretimi yüzde 0,7 artarken, sanayiye aktarılan süt miktarı yüzde 2,8 gerilediğini bildirdi.

Bayraktar, kanatlı sektörünün, yıllık 15 milyar 895 milyon 755 bin tavuk yumurtası, 1 milyon 744 bin 804 ton tavuk eti üretiminin aşıldığını belirterek, “kanatlı sektörü ülkemizin yüz akı sektörlerinden biri. En modern teknolojiyi kullanıyor. Sorunları halledilirse geleceği parlak sektörlerden biri olacağı aşikar. 2012 yılında tavuk yumurtası, eti ve sakatatı ihracatının yüzde 31,5 artması da bunu gösteriyor” dedi.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Temmuz ayları itibarıyla, 2010 yılında 962 milyon 701 bin adet olan tavuk yumurtası üretiminin, 2011 yılında 1 milyar 46 milyon 113 bin adede, 2012 yılında 1 milyar 222 milyon 905 bin adede, bu yılın Temmuz ayında ise 1 milyar 334 milyon 950 bin adede yükseldiğini belirtti. Tavuk yumurtasında 2010 yılında 11 milyar 840 milyon 396 bin adet olan üretimin 2011 yılında 12 milyar 954 milyon 686 bin, 2012 yılında 14 milyar 910 milyon 774 bin adede çıktığı bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:

“2010 yılında 1 milyon 444 bin 59 ton olan tavuk eti üretimi, 2011 yılında 1 milyon 613 bin 309 tona, 2012 yılında 1 milyon 723 bin 919 tona yükseldi. Kanatlı sektörü, Temmuz ayı itibarıyla yıllık 15 milyar 895 milyon 755 bin tavuk yumurtası, 1 milyon 744 bin 804 ton tavuk eti üretimine ulaştı.

Geçen yılın Ocak-Temmuz döneminde 8 milyar 399 milyon 112 bin olan tavuk yumurtası üretimi, bu yılın aynı döneminde yüzde 11,73 artışla 9 milyar 384 milyon 94 bin adede yükseldi. Yine geçen yılın yedi ayında 1 milyon 23 bin 622 ton olan tavuk eti üretimi, bu yılın Ocak-Temmuz döneminde yüzde 2,04 artışla 1 milyon 44 bin 509 tona çıktı.” 

Bayraktar, kanatlı sektöründe 2012 yılında tavuk yumurtası, eti ve sakatatında yıllık ihracatın, yüzde 31,5 artışla 640,9 milyon dolardan 842,9 milyon dolara yükseldiği bilgisini de verdi.

-Sanayiye aktarılan süt miktarı-

Temmuz ayında 675 bin 451 ton inek sütünün sanayiye aktarıldığını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

“2012 yılı Temmuz ayında sanayiye aktarılan süt miktarı 695 bin 79 tondu. Temmuz ayı itibarıyla yıllık bazda sanayiye aktarılan inek sütü miktarı 7 milyon 853 bin 211 ton oldu. 2012 yılı sonunda bu rakam 7 milyon 932 bin 485 tondu. Sanayiye, geçen yılın Ocak-Temmuz döneminde 4 milyon 914 bin 563 ton süt aktarılmışken, bu yıl bu rakam yüzde 1,61 düşerek 4 milyon 835 bin 289 tona indi.

Sanayiye aktarılan süt miktarındaki düşüşe karşın toplam süt üretimimiz sürekli artıyor. 17 milyon tonluk üretim aşıldı.

Süt sektörünün yıllık bazda 225 milyon dolardan fazla ihracatı söz konusu. Sektörde en önemli sorunu, piyasada fiyat istikrarı. Fiyat istikrarı sütün ve dolayısıyla hayvancılığın geleceği açısından fevkalade önemli. Sütü üreten çiftçilerimize hak ettikleri gelir sağlanırsa sürdürülebilir üretim yapılabilir.”

Bayraktar, büyük ihracat imkanları olan her iki sektörde de üretici maliyetlerinin düşürülmesi, rekabet olanağının yaratılması, fiyat istikrarı sağlanması gerektiğini dikkati çekti.

27 Eylül 2013 Cuma

KURBAN BAYRAMINA DOĞRU...

Detay:


Türkiye Ziraat Odaları Birliği, çadır kiraları,
vekaleten kesim, üreticilerin pazar alanlarındaki
ihtiyaçları ve denetim konularında uyarılarda bulundu
-TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
“Belediyelerimizin, kurbanlık satış yerlerini kiralarken,
buraları gelir getirici bir yer değil, bir kamu hizmeti
olarak görmelerini ve kira bedellerini mümkün
olduğunca düşük tutmalarını bekliyoruz”
“Vekâleten kesimde, üreticinin de vekâlet veren
vatandaşın da mağdur olmaması için sıkı önlemler alınmalıdır”
“Hayvanların yaş uygunluğu, gebe olup olmadığı gibi
vasıfları yönünden yapılan kontrollerde de titiz
davranılması gerekir”

Ankara – 27.9.2013 - Kurban Bayramı yaklaşırken, kurbanlık üreticileri açısından da hareketli günler başlıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üreticilerin,  kurbanlık pazarlarında ödeyecekleri çadır kiraları, vekâleten kesim, pazarların besicilerin sosyal ihtiyaçları açısından da donanımı ve denetim konularında mağduriyetler yaşanmaması için uyarılarda bulundu.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada, besicilerin, kurbanlıklarını özellikle büyük şehirlere götürme konusunda hazırlıklara başladıklarını belirtti. Kurbanlık satışlarının illere ve bölgelere göre farklılık gösterdiğini, kimi yerlerde canlı kilogram ve et fiyatı üzerinden, kimi yerlerde ise canlı hayvan üzerinden pazarlık yöntemiyle satış yapıldığını hatırlatan Bayraktar, “Birliğimizce, her yıl olduğu gibi bu yıl da hayvanlar pazarlara indirilmeden önce, iller bazında tahmini fiyatlar derlenip, kamuoyuna duyurulacaktır” dedi.

“Belediyelerin çadır kiraları üreticimizi mağdur etmemeli”

Kurbanlıkları büyük şehirlerde belediyelerin belirlediği yerlerde satmak isteyen üreticilerin satış süresince hayvanlarını bulunduracakları yerlere ciddi bir kira bedeli ödediklerini kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bayramın yaklaşmasıyla birlikte bu tür yerlerin kira bedellerini belirleme çalışmaları da başlamıştır.
Üreticilerimizin yüksek maliyetli üretimleri ve hayvancılığımızın geçtiği süreç de dikkate alınarak, belediyelerimizin bu yerlerin kira bedeli belirlemede daha hassas davranmalarını, kurbanlık satış yerlerini kiralarken, buraları gelir getirici bir yer değil, bir kamu hizmeti olarak görmelerini ve kira bedellerini mümkün olduğunca düşük tutmalarını bekliyoruz. Belediyelerin çadır kiraları üreticimizi mağdur etmemeli. Çünkü üreticilerimiz çadır kirası yanında başka masraflar da yapıyor. Üreticimiz, hayvanların taşındığı mesafeye göre değişmekle birlikte, ciddi bir nakliye ücreti ödüyor; eğer hayvanları satamazsa dönüş için de nakliye parası veriyor, bu da masrafların daha da artmasına neden oluyor.
Ayrıca, hayvanlarını satacakları yere bir, iki hafta önceden giden üreticilerimiz kaldıkları sürede kişisel masrafları için de önemli denebilecek harcamalar yapıyor. Yani pazara kurbanlık sevk eden her üretici nakliye, çadır kirası, yeme, içme gibi harcamalar da dâhil olmak üzere kişi başına ciddi miktarlarda masraf yapıyor.”

“Vekâleten yapılan kurban kesimleri çok iyi denetlenmeli”

Belediyelerin hayvan pazarlarında üreticilerin su, tuvalet gibi, kişisel ve sosyal ihtiyaçlarına yönelik alt yapı hizmetlerine de azami özeni göstermesini beklediklerini kaydeden Bayraktar, dernek ve vakıflar aracılığıyla vekâleten yapılan kurban kesimlerinin de çok iyi denetlenerek, önceki yıllarda örneklerine rastlanan mağduriyetlere mahal verilmemesini istedi.
“Vekâleten kesimde, üreticinin de vekâlet veren vatandaşın da mağdur olmaması için sıkı önlemler alınmalıdır” diyen Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kurban Bayramı döneminde birçok dernek ve vakıf, hayır işlemeyi düşünen vatandaşlarımızın verdiği vekâletle onlar adına kurban kesmek için faaliyet içine girmektedir. Bilindiği üzere, geçtiğimiz yıllarda yaşanan bazı olumsuzluklar birçok vatandaşımızın mağdur olmasına yol açmıştır. Dernek ve vakıflara yatırılan paraların kurban kesiminde kullanılması ve bunların iyi bir şekilde denetlenmesi çok önemlidir. Aksi takdirde hem halkımızın, hem de üreticilerimizin mağduriyetine neden olunabilecektir. Vekâleten kurban kesmeyi taahhüt eden bu kuruluşların, bu dönemde ne kadar hayvanı nereden aldığının, hangi şartlarda ve nerelerde ne kadar kurbanlık kestiğinin, vekâleti veren kurban sahibinin vekâletinin yerine getirilip getirilmediğinin yetkili kurumlar tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmesi, hem hayır işlemeyi düşünen vatandaşlarımızın hem de üreticilerimizin mağdur olmasını önleyecektir.”

Kurbanlıkların denetimi

Bayraktar, hayvan pazarlarında kamu kuruluşlarınca hayvanların sağlık kontrolünden geçirildiğini hatırlatarak, bu kontrollerin yanı sıra hayvanların yaş uygunluğu, gebe olup olmadığı gibi vasıflar yönünden yapılan kontrollerde de titiz davranılması gerektiğinin altını çizdi. Şemsi Bayraktar, “Böylece hayır işleyecek halkımıza gönül rahatlığıyla kurbanlığını seçme imkânı getirilecek ve mağduriyeti önlenecektir” dedi.

TÜRKTOB Başkanı Gencer'in TZOB'u Ziyareti...

Detay:

-TÜRKTOB Başkanı Gencer'in TZOB'u Ziyareti...
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:“ Türkiye Tohum, Tohumculuk, Fide, Fidancılık ve 
Teknolojileri Fuarı’na geçen yıl 7 Ziraat Odamız katıldı”
-“Son derece yararlı bir fuar olduğunu gördüm. Bu tür fuarlar, verimliliğe ve ülke tarımına büyük katkılar sağlayacak”

Ankara – 19.09.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen yıl 7 Ziraat Odasının katıldığı Türkiye Tohum, Tohumculuk, Fide, Fidancılık ve Teknolojileri Fuarı’nın, son derece yararlı olduğunu bildirdi.
Bayraktar, kendisini ziyaret eden Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer’le makamında bir araya geldi.
Yıldıray Gençer’le 10-12 Ocak 2014 tarihlerinde İstanbul Yeşilköy Fuar Merkezi’nde 4’üncüsü düzenlenecek Türkiye Tohum, Tohumculuk, Fide, Fidancılık ve Teknolojileri Fuarı konusunu görüşen Bayraktar, şunları kaydetti:
“‘Gıda güvencesini garanti altına almanın biri de tohumdur. Bu bilinçle ülkemiz tohumculuk sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmeler neticesinde tohumluk üretimimiz büyük aşama kaydetmiştir. Sektördeki gelişmelerin başta üreticimiz olmak üzere, tüm aktörlerle paylaşılması açısından benim de üçüncüsüne katıldığım Türkiye Tohum, Tohumculuk, Fide, Fidancılık ve Teknolojileri Fuarı çok önemlidir. Geçtiğimiz yıl 7 Ziraat Odamızla fuardaydık. Bu yıl da Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak fuara desteğimiz sürecek. Bu tür fuarlar, verimliliğe ve ülke tarımına büyük katkılar sağlayacak.’’
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Yıldıray Gençer de ‘’Başta Türkiye Ziraat Odaları Birliği olmak üzere, ülke tarımının ve tohumculuğunun gelişimine gönül veren tüm meslek kuruluşlarımızın temsilcilerini ve firmalarımızı düzenleyeceğimiz uluslararası ihtisas fuarda görmekten mutluluk duyacağız’’ ifadelerini kullandı.
26 Eylül 2013 Perşembe

MISIR FİYATLARI 43 KURUŞA KADAR GERİLEDİ...

Detay:


TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
“Hasadın yeni başladığı dönemde, TMO tarafından
64 kuruş olarak açıklanan mısır alım fiyatı, Akdeniz
Bölgesi’nde yüzde 14 nem oranına sahip mısırda 52-57,
Ege Bölgesi’nde 50-55 kuruşa, Karadeniz Bölgesi’nde
yüzde 30 nem oranına sahip mısırda 43 kuruşa kadar
geriledi”
“Üreticimiz mısırını pazara hızlı sevk etmesin. TMO’ya
versin ya da bekletebileceği kadar bekletsin”
“TMO, ülke genelinde hızlı alım gerçekleştirsin. Üreticiyi
mağdur etmesin”
-“Tüccara sesleniyorum. TMO,  2014 Ocak ayından itibaren
tonu 735 liradan mısır satacağını açıkladı. Ofis’ten ucuz
mısır alma şansı kalmadı. Çiftçiden uygun fiyatla mısır
almayanlar, yarın TMO’dan pahalı almak zorunda kalacaklar”

Ankara – 26.09.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mısır fiyatlarının önemli oranda düştüğünü bildirerek, “Hasadın yeni başladığı dönemde, TMO tarafından 64 kuruş olarak açıklanan mısır alım fiyatı, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 14 nem oranına sahip mısırda 52-57, Ege Bölgesi’nde 50-55 kuruşa, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 30 nem oranına sahip mısırda 43 kuruşa kadar geriledi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’de mısırın yaklaşık yüzde 31,5’inin Akdeniz, yüzde 27,5’inin Güneydoğu Anadolu, yüzde 13’ünün Ege, yüzde 12’sinin ise Marmara bölgelerinde üretildiği bildirdi. Şemsi Bayraktar, her yıl olduğu gibi, 2013 yılı mısır hasat ve pazarlama dönemine girildiği Ağustos ayı itibariyle üretici fiyatlarını takip etmeye başladıklarını belirtti.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), bu yıl, 7 Ağustos 2013 tarihinde, hasadın yeni başladığı dönemde, mısır alım fiyatını kilogramda 64 kuruş olarak açıkladığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ancak mısır yoğunlaşmaya başladığı bugünlerde piyasalarda mısır fiyatları oldukça gerilemiştir. Üretimin yoğun olarak gerçekleştirildiği Ziraat Odalarından alınan bilgilere göre, yüzde 14 nem oranı sahip mısır kilogram fiyatları, Akdeniz Bölgesi’nde 52-57 kuruş, Ege Bölgesi’nde 50-55 kuruş, yüzde 30 nem oranına sahip mısır kilogram fiyatları Karadeniz Bölgesi’nde ise 43 kuruşa kadar gerilemiştir. TMO’nun alım merkezinin bulunmadığı ilçelerde fiyatlar daha da aşağıda oluşmaktadır.
“Üretici fiyatların daha da gerilemesinden tedirgin”

Üreticiler ürün arzının artmasıyla birlikte fiyatların daha da gerilemesinden tedirgin olmaktadır.
Piyasa fiyatlarının gerilemesiyle üreticiler, TMO alım merkezlerine yoğunlaşmıştır. Bu durum randevuların daha geç verilmesine ve üreticilerin zor durumda kalmasına neden olmaktadır. Gerileyen piyasa fiyatları çiftçilerin hasat yapma isteklerini kırmaktadır.”
Bayraktar, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 5,5 milyon ton mısır tüketimi olan Türkiye’nin bu yılki mısır üretiminin, bir önceki yıla göre yüzde 7,6 oranında artarak 4 milyon 950 bin tona ulaşacağını bildirdi.

“TMO hızlı alım yapmalı”

Piyasa fiyatlarının düşmesini önlemek amacıyla 16 Eylül 2013 tarihinde TMO tarafından mısır satış fiyatının, 2014 Ocak ayından itibaren ton başına 735 lira olarak açıklandığını belirten Bayraktar, “Üreticimiz mısırını pazara hızlı sevk etmesin. TMO’ya versin ya da bekletebileceği kadar bekletsin. TMO, ülke genelinde hızlı alım gerçekleştirsin. Üreticiyi mağdur etmesin” dedi.
Bayraktar, tüccara da seslenerek, TMO’nun,  2014 Ocak ayından itibaren tonu 735 liradan mısır satacağını açıkladığını, Ofis’ten ucuz mısır alma şansı kalmadığını, çiftçiden uygun fiyatla mısır almayanların, yarın TMO’dan pahalı almak zorunda kalacaklarını vurguladı.
Bayraktar, şunları kaydetti:
“TMO tarafından mısır satışlarının 2014 Ocak ayından itibaren yapılacak olması ve fiyatın 735 lira olarak açıklanması, önümüzdeki aylarda piyasada üretici fiyatlarının gerilemesini önleyeceği beklenmektedir.
2013 yılında mısır üreticisinin zarar etmemesi için TMO’nun piyasada etkili olabilecek şekilde alım yapması gerekir. Alımların daha etkin yapılması için alım merkezlerinin sayısı artırılmalı, verilen randevu süreleri kısaltılmalıdır.
Üretici zararlarının önlenmesi, artan üretim miktarının gelecek yıllarda korunması amacıyla, bu yıl kilogramı 4 kuruş olarak açıklanan prim miktarı artırılmalıdır.
Üreticilerimiz de özellikle hasadın yoğunlaşmaya başlayacağı önümüzdeki günlerde, ürünlerini bekletebildikleri kadar bekletmelidir. Kısa bir zamanda piyasaya yoğun şekilde ürün girmesi fiyatların gerilemesine neden olmaktadır.
Mısırda nem oranı arttıkça fiyat fazlaca düşmektedir. Bu nedenle üreticilerimizin mısırını kurutmadan satmamalıdır.”
Bayraktar, mısır üretiminin artırılması ve üreticinin hak ettiği değeri bulması amacıyla Ziraat Odaları Birliği olarak, fiyatları takip etmeye devam edeceklerini bildirdi.

25 Eylül 2013 Çarşamba

"AHİLİK HAFTASI.."

Detay:


TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
“Ahilik, dayanışma ve yardımlaşmanın sembolüdür”
-“Çiftçi ve esnafın örgütlenerek dayanışma içinde 
topluma hizmeti, bugün de esas olmalıdır” 

Ankara – 24.09.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel başkanı Şemsi Bayraktar, Ahilik geleneğinin Türk kültürü açısından son derece önemli bir müessese olduğunu vurgulayarak, “Ahilik, dayanışma ve yardımlaşmanın sembolüdür” dedi.
Bayraktar, Ahilik Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, dürüstlüğü, doğruluğu, hizmette mükemmelliği merkeze alan Ahilik kültürüne her zaman olduğu gibi günümüzde de büyük ihtiyaç bulunduğunu belirtti. 
Bu sistemin, iyi bir örgütlenmenin, hem mesleki hem de sosyal açıdan topluma nasıl bir katkı sağladığını göstermesi bakımından da çok önemli bir örnek teşkil ettiğinin altını çizen Bayraktar, “Ahilik anlayışı, bir yandan fevkalade önemli mesleki ve toplumsal bir işlev yerine getirirken, bir yandan da mesleki örgütlenmenin ne derece önemli olduğunun da adeta bir simgesidir” değerlendirmesinde bulundu.
“Hizmette mükemmellik” felsefesiyle birliğin ve dayanışmanın çok güzel örneklerini hayata geçiren Ahilik kültürünün, günümüz için de çok değerli ayrıntıları içinde barındırdığını belirten Bayraktar, “Gençlerin iyi yetişmesinden meslek kazanmalarına kadar birçok toplumsal görev üstelenen Ahilik anlayışı, savaş ve afetlerde gösterdiği dayanışma ve beraberlik anlayışıyla da günümüz dünyasına çok önemli mesajlar bırakmıştır” dedi.
Şemsi Bayraktar, çiftçi ve esnafın örgütlenerek dayanışma içinde topluma hizmeti, bugün de esas olmalıdır. 
Bayraktar, bu geleneğin günümüzde de yaşatılması ve canlı tutulmasının gerektiğini belirterek,  “Esnaf ve sanatkarımızın, Ahilik anlayışının köklerini geçmişten günümüze taşımak, uygulamak ve felsefesini devam ettirmek için yapacağı her çalışmayı Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bizler de destek olacağımızı belirtiyor; Ahilik Haftası’nı kutluyorum” ifadelerini yer verdi.

Fındık bahçeleri acilen yenilenmeli

Detay:

-Fındık bahçeleri acilen yenilenmeli…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:“Doğu Karadeniz’de, Ordu, Giresun ve Trabzon’da 
kaliteli fındık üretilmesine karşın, bölgenin fındık verimi, Türkiye ortalamasının oldukça altında”
-“Bölgede verimin artırılması için 70 ile 100 yaşında, ekonomik ömrünü doldurmuş fındık bahçeleri acilen yenilenmelidir”
-“Doğu Karadeniz bölgesinde fındık işletme büyüklükleri 2-3 dekara kadar düşmüştür. Öyle ki 1 dekarın bile altında fındık bahçelerinden bahsedilmektedir”
-“Bunlar yenilenmezse, fındık bahçelerinde optimal büyüklük sağlanamazsa, fındıkta tehlike çanları çalar. Rekabet şartlarımız zorlaşır”
-“Bu şartlarda üreticimiz para kazanamaz”
-“Bir üretim projeksiyonumuz olmalı”
-“Bu bahçelerle gıda tüketimleri hızla artan Çin’e, Hindistan’a fındık yetiştiremeyiz. Dünya talebine cevap veremeyiz”
-“Bahçeler yenilenirken, üretici desteklenmeli, Mağdur edilmemelidir”

Ankara - 25.09.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Doğu Karadeniz’de, Ordu, Giresun ve Trabzon’da kaliteli fındık üretilmesine karşın, bölgenin dekarda 60-70 kilogram olan veriminin, yaklaşık dekarda 100 kilogram olan Türkiye ortalamasının oldukça altında kaldığını bildirdi. Bayraktar, “Bölgede verimin artırılması için 70 ile 100 yaşında, ekonomik ömrünü doldurmuş fındık bahçeleri acilen yenilenmelidir” dedi.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini karşıladığını, özellikle fındık tarımı yapılan Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 2 milyon üretici nüfusunun geçim kaynağı olduğunu belirtti. 
Dünyanın en büyük üreticisi olmasına rağmen, fındıkta özellikle Doğu Karadeniz’de verimlilik konusunun önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını bildiren Bayraktar, “Verimlilik yıllara göre önemli dalgalanmalar gösteriyor. Fındık bahçelerinin yaşlanmış olması da en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemiz tarımının da yapısal sorunu olan ve miras hukukundan kaynaklanan tarım işletmelerinin dengesiz, çok parçalı, düzensiz ve dağınık küçük parsellerden oluşması fındık bahçelerinde de görülmektedir. Bu durum üretimi kısıtlamakta, girdi maliyetlerini yükseltmekte, teknolojinin ve modern araçların kullanılmasını güçleştirmekte, üretimden alınan verim ve kaliteyi düşürmektedir. 
Nitekim Doğu Karadeniz Bölgemizde fındık işletme büyüklükleri 2-3 dekara kadar düşmüştür. Öyle ki 1 dekarın altında fındık bahçelerinden bile bahsedilmektedir. Bu kadar küçük bahçelerden yeterli gelir elde edilmesi mümkün değildir. Zaten, yeterli gelir elde edemeyen fındık üreticilerinin bir kısmı, fındıklıklarını adeta kaderine terk ederek şehirlere göç etmiştir.”

-“Toplulaştırma yapılmalı, bahçeler yenilenmeli”-

Yöreye uygun bir projeyle fiziken toplulaştırılmaya uygun olan parsellerin, fındık bahçelerindeki optimal işletme büyüklüğü dikkate alınarak, bir an önce toplulaştırılması gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Verim ve kalitenin düşmesine neden olan, ekonomik ömrünü doldurmuş, 70 ile 100 yaşındaki fındık plantasyonları, acilen, bir projeyle kademeli olarak verimli çeşitlerle yenilenmelidir. Bunlar yenilenmezse, fındık bahçelerinde optimal büyüklük sağlanamazsa, fındıkta tehlike çanları çalar. Rekabet şartlarımız zorlaşır. Bu şartlarda üreticimiz para kazanamaz.
Türkiye’nin fındıkta bir üretim projeksiyonu olması gerekir. Dünyada gıda tüketimi artıyor. Fındığa olan talep de artacak. Bu bahçelerle gıda tüketimleri hızla artan Çin’e, Hindistan’a fındık yetiştiremeyiz. Dünya talebine cevap veremeyiz.” 
Bayraktar, fındık bahçeleri yenilenirken, projenin uygulama süresinde üreticinin desteklenmesi, mağdur edilmemesi gerektiğine de dikkati çekti.

-“Eğitim çalışmaları kalite ve verimi artırır”-

Türkiye’de fındık üreticilerinin büyük çoğunluğunun, geçimini sağladığı fındık tarımı hakkında bilgilerinin yetersiz olduğunu belirten Bayraktar, üreticiye yönelik eğitim çalışmalarıyla teknik bilgilerin aktarılmasının, kalite ve verimi artıracağını vurguladı.
Üreticinin sağlıklı bir örgütlenme modeline kavuşturulması gerektiğine de dikkati çeken Bayraktar, “Üreticilerin büyük bir kısmının üyesi olduğu Fiskobirlik’in fonksiyonel olması, fındık alımının yanı sıra üreticilerin ürünle ilgili bilgi ve becerilerinin artırılması, geliştirilmesine de katkıda bulunması sağlanmalıdır” dedi.
Bayraktar, dünyanın en kaliteli fındığının üretildiği Doğu Karadeniz Bölgesi’nde verim ve kalitenin artırılmasına yönelik; Avrupa Birliği fonları, Doğu Karadeniz Projesi, kırsal kalkınma projeleri gibi bölgesel olarak uygulanacak projelerin de yörede fındık tarımının sürdürülebilirliği açısından büyük önem arz ettiğini kaydetti.